Ökaryotlar, hücrelerinde bir çekirdek ve –genellikle– organeller içeren bir canlılar grubu olup, bilimsel sınıflandırmada arkeler ve bakterilerle beraber tüm canlıları kapsayan üç ana gruptan biridir.
Tek katlı prizmatik epitel ya da tek katlı silindirik epitel, tipinin yüzeyine paralel geçen kesitlerde tek katlı kübik epitelde olduğu gibi mozaik görünüm vardır, ancak hücrelerin çokgen olan sınırları daha küçüktür. Dik kesitlerde ise hücrelerin boyları kübik epitellerden daha uzun görülür. Epitel hücrelerin çekirdekleri hücrenin bazal tarafında yakın yerleşim gösterir ve genellikle fusiform çekirdekleri ile kolay tanınan bir epitel türüdür. Çekirdeklerin uzun ekseni bazala dik, hücrenin uzun eksenine paralel olarak yerleşmiştir. Çekirdekler hücrelerin ortasında değil, bazal sitoplazma tarafına çekilmiş olarak bulunurlar. Tek katlı prizmatik epitel hücreleri, midenin kardia bölgesinden itibaren anüse kadar tüm sindirim kanalını döşer. Burlarda sindirim salgılarının salınımından ve sindirim sonucunda oluşan besin maddelerinin emiliminden sorumludur. Bununla beraber, birçok bezin salgı kanallarında da bulunur. Safra kesesinin iç yüzü de tek katlı prizmatik epitel ile döşelidir. Aynı zamanda mukus salgılıyor olmalarına rağmen mide mukozasının iç yüzü örtü epiteli olarak tek katlı basit prizmatik epitel görünüşündedir. Böbreklerin toplayıcı kanallarının son kısımları gene basit prizmatik epitelle döşelidir.
Yalancı çok katlı epitel ya da Psödostratifiye epitel dokusu, çekirdeklerin hücre içinde farklı yüksekliklerde yerleşmiş olmaları nedeniyle, ilk bakışta çok katlıymış gibi görüntü veren epitel doku. Ancak dikkatli incelendiğinde bütün hücrelerin aynı bazal laminaya oturması nedeniyle tek katlı epitel sınıfındadır. Çok katlı görünüm, bazal laminaya oturan hücrelerin hepsinin serbest yüzeyle ilişki kuramaması, dolayısıyla çekirdeklerinin de farklı seviyede yer alması yüzünden ortaya çıkmaktadır. Hücreler de şekilleri yönünden farklılık gösterir. Bazıları bazal laminaya otururken serbest yüzeye ulaşır, bazılarının ise apikal kutupları yüzeye ulaşamaz. Yalancı çok katlı epitelin "silsiz" tipi, parotiroit ile salgı bezlerinin büyük boşaltım kanallarında ve erkek üretrasında bulunur. "Silli" tipi ise, trake ve bronşların büyük bir kısmını, östaki kanalını, timpanik boşluğun bir kısmını ve gözyaşı bezini döşer. Solunum sistemindeki salgı bezlerinden salgılanan mukus, yapışkan bir örtü oluşturup havadan giren toz ve mikroorganizmaların yakalanmasını sağlar. Hücrelerin apikal yüzeylerindeki siller, içine giren toz ve mikroorganizma bulunan mukusu vücudun dışına doğru iter.
Çok katlı yassı epitel, bir bazal membran üzerinde katmanlar halinde sıralanmış skuamöz (yassılaşmış) epitel hücrelerinden oluşur. Bazal membran ile sadece bir katman temas halindedir; diğer katmanlar ise yapısal bütünlüğü korumak için birbirine yapışıktır. Her ne kadar bu epitel yassı olarak adlandırılsa da, birçok hücre yassı olmayabilir; ki bu adlandırma epitellerin yüzeydeki hücre tipine göre adlandırılması geleneğinden kaynaklanmaktadır. Daha derin katmanlarda hücreler kolumnar veya kübik olabilir. Hücreler arası boşluk içermez. Bu epitel türü vücudun sürekli olarak aşınmaya maruz kalan bölgeleri için idealdir, çünkü bazal membran açığa çıkmadan dıştaki katmanlar sırayla dökülüp yenilenebilir. Derinin en dış tabakasını ve ağız, yemek borusu ve vajinanın iç yüzeyini oluşturur.
Epitel doku, Epitelyum ya da Örtü doku, vücudun iç ve dış yüzeyini örten, araları çok sıkı olan epitel hücrelerinden oluşmuş, altlarında bazal lamina denilen bir tabaka bulunduran, özelleşmiş bir dokudur.
Omurilik soğanı veya medulla oblongata, ya da basitçe medulla beyin sapının ayrılmaz bir parçasıdır. Beyin sapının alt segmenti olarak konumlanmış olup, beyinciğin önünde ve biraz altında yer alır. Koni şeklindeki bu nöron kümesi, çeşitli otonom (istemsiz) bedensel işlevler için çok önemlidir. Bunlar kusma, hapşırma ve daha fazlası gibi refleks eylemleri içerir.
Bazalt, volkanik kaya kütlelerinden biri. Siyah renkte ve kesif yığınlar halindedir. Doğada kütle, damar ve akıntı halinde bulunur. Başlıca özelliklerinden birisi, altıgen prizmalar biçiminde, büyük sütunlar meydana getirmesidir. Bu sütunlar, mağma akıntılarının soğuyup büzülmesinden ileri gelmiştir. Sert ve dayanıklı bir taş olduğundan kaldırım, yapı taş, demiryolu, köprü malzemesi olarak kullanılır. Yeryüzünde çok bol olan bazalt, bazı memleketlerde, binlerce kilometrekarelik yerleri örter. Birleşik Krallık'ın kuzeyi, İrlanda, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde büyük Hindistan'da Dekkan bölgesindeki bazalt yığınları 300.000 kilometrekarelik geniş bir bölgeyi kaplar.
Nervus opticus, nervi craniales (encephalici) olarak bilinen 12 kafa çiftinin ikincisidir ve retinadan beyne görme bilgisini taşır. Diensefalonda yer alan bir divertikül olan embriyonik retinal gangliyon hücrelerinden köken aldığı için kesildikten sonra rejenere olamaz.
Bazal cisimcik sentriyolden ve kısa silindirik mikrotübül diziliminden oluşmuş bir organeldir. Ökaryotik undulipodyumların taban temellerinde bulunur ve aksonem mikrotübüllerinin büyümesinde çekirdek bölge görevi yapar. Bazal cisimciklerin kaynağı olan sentriyoller, mikrotübülleri sentrozom içine sabitleyen bir çeşit mikrotübül organizasyon merkezi (MTOM) olan proteinler için tutunma bölgesi olarak görev yapar. Bu mikrotübüller, birçok ökaryotik hücredeki veziküllerin ve organellerin yapısal stabilitesini ve hareketinin kolaylaştırılmasını sağlar. Ancak bazal cisimcikler özellikle hücreden dışa doğru uzayan siller ve kamçılar için kök görevi görür.
Bazal ganglion, beynin orta kısmında bulunan prefrontal korteks ve alt motor ve duyu bölgeleri arasındaki iletişim ve yönetimi sağlayan yapıların genel adıdır. Karmaşık motor hareketlerin uygulanması ve yönetilmesi bu yapılar aracılığıyla yürütülür. Aynı zamanda hareketlerin hızlarının kontrol edilmesi gibi yüksek motor denetim özelliğine de sahip bir bölgedir. Bazal gangliyon, kabuk, talamus ve diğer bazı yapılarla sıkı bir bağlantı gösterir. Güncel kuramlar bazal gangliyona eylem seçiciliği görevini yükler; olası seçeneklerden uygun olanı bulmak. Bazal gangliyonun birçok motor sistem üzerinde durdurucu etkiye sahip olduğu gösterilmiştir. Bu etkinin ortadan kalkması sistemin etkin hale geçmesiyle sonuçlanır. Bazal gangliyonun davranış belirleme fonksiyonu beynin birçok bölgesinden gelen iletilerle biçimlenir. Bu merkezlerden biri de yönetim özellikleri belirgin olan alın kabuğudur.
Ventriküler sistem, odacık sistemi medulla spinalis içindeki özeksel kanal ile devam eden, beyin omurilik sıvısı ile dolu, beyindeki bir grup yapıdan oluşur.
Talamus, diensefalonun bir parçasıdır. Koku duyusu hariç, tüm sistemlerden gelen afferent (duyusal) sinyaller için bir kapı olarak kabul edilir. Ayrıca amaca yönelik bilinçli davranışlardan sorumludur. Vücuda gelen çeşitli uyaranlara bir çeşit filtre görevi yapar. Bu sayede konsantrasyon sağlanabilir.
Beyinsapı, beynin alt kısmıdır ve yapısal olarak medulla spinalis olarak devam eder. Kafa sinirleri yolu ile yüz ve boynun motor ve duyusal inervasyonunu sağlar. Beyinsapı küçük olmakla birlikte, beyin ile vücudun geri kalan kısmı arasındaki bütün sinir bağlantısı buradan geçtiğinden hayati öneme sahip bir bölgedir. Buradan geçen yollar, kortikospinal yol (motor), arka kolon-medial lemniskus yolu ve spinotalamik yoldur. Beyinsapı, kalp ve solunum sisteminin çalışmasının düzenlenmesinde de önemli rol oynar. Merkezi sinir sistemini de düzenler ve bilincin oluşmasında ve uyku düzeninde anahtar görevi yapar.
Görsel algı çevredeki objelerin görülebilir spektruma yansıttığı ışığı kullanarak çevreyi yorumlayabilme yeteneğidir. Bu, etrafı ne kadar net görmeyi ifade eden görsel keskinlikten farklıdır. Bir kişi 20/20 vizyonu olsa bile görsel algısal işleme ile ilgili problemler yaşayabilir.
Anatomide "gangliyon", biyolojik zar kütlesi, genel olarak sinir hücresi grupları olarak tanımlanabilir. Gangliyonda bulunan hücrelere gangliyon hücreleri denir. Bu terim aynı zamanda, özellikle retinal gangliyon hücreleri olarak da kullanılır. Daha az yaygın kullanımı ise gangliyon kistleridir
Trigeminal sinir, on iki kraniyal sinirden beşincisi ve en büyüğü. Yüzdeki hissiyatı ve ısırma, çiğneme gibi hareketleri sağlar. Oftalmik sinir, maksiler sinir ve mandibuler sinir olmak üzere üç sinire bölünür.
Beyin bazal gangliyonların hastalığıdır.
Putamen ön beynin (prosensefalon) tabanında bulunan yuvarlak bir yapıdır. Latincede putamen kabuk anlamına gelir. Putamen ve kaudat çekirdek birlikte dorsal striatumu oluşturur. Aynı zamanda bazal çekirdekleri oluşturan yapılardan biridir. Putamen, serebral korteksin birçok bölgesine ek olarak, çeşitli yollarla substantia nigra, globus pallidus, klostrum ve talamusa bağlanır. Putamenin birincil işlevi, hareketleri çeşitli aşamalarda düzenlemek ve çeşitli öğrenme tiplerini etkilemektir. İşlevlerini yerine getirmek için GABA, asetilkolin ve enkefalin kullanır. Putamen, Parkinson hastalığı gibi dejeneratif nörolojik bozukluklarda da rol oynar.
Substantia nigra (SN) ya da Kara madde, orta beyinde yer alan ve ödül ve harekette önemli rol oynayan bir nucleus yapısıdır. Substantia nigra Latince "siyah madde" anlamına gelir ve dopaminerjik nöronlardaki yüksek nöromelanin seviyeleri nedeniyle substantia nigra bölgesi komşu alanlardan daha koyu görünür. Substantia nigra'dan putamen'e uzanan bağlantılara nigrostriatal yolak adı verilir. Bu yolak Parkinson hastalığı'nda görülen hareket bozukluklarında önemli rol oynar. Ayrıca pars kompakta denilen bölümündeki dopaminerjik nöron kaybı da Parkinson hastalığına önder olur. Dopaminerjik yolaklar teşkil etmesi açısından önemli bir ruhsal ve bilişsel kontrol yapısıdır.
Ventral anterior çekirdek (VA), talamus'un bir çekirdeğidir. Bazal ganglion’lardan gelen sinyalleri değiştirmek için ventral lateral çekirdeğin ön kısmı ile birlikte hareket eder.