
Bilişsel bilim, zihin ve zekânın işleyişini ele alan, zeki sistemlerin dinamiklerini ve yapılarını araştıran disiplinler arası bir yaklaşımdır. Çok geniş bir alanı kapsamasından ötürü bilişsel bilim alanında çalışan araştırmacıların bilişsel psikoloji, dil bilimi, sinir bilimi, yapay zekâ, antropoloji ve felsefe gibi alanlarda temel bilgilere sahip olması beklenir.

Mantarlar, çok sayıda çok hücreli ve tek hücreli ökaryotik canlıyı kapsayan bir biyolojik âlemin adıdır. Maya gibi mikroorganizmalardan, küf ve şapkalı mantarlara kadar pek çok üyesi olan bu canlılar grubu, halk arasında genellikle sadece şapkalı mantarları tanımlamak için kullanılır. Biyoloji alanında mantarları inceleyen bilim dalına mikoloji denir.

Kaba Taş Devri, Yontma Taş Devri veya bilimsel adıyla Paleolitik Çağ olarak tanımlanan Eski Taş Çağı günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce başlamış ve 12.000 yıl önce son bulmuştur. Ancak verilen bu tarihlerin dünya geneli içinde geçerli olduğunu ve yerel olarak değişmeye açık bulunduğunu da belirtmek gerekir. İnsanlık tarihinin %99'u gibi çok büyük bir bölümünü kapsayan bu çağ, aynı zamanda ilk insan atalarının ortaya çıkışı ve ilk aletlerin üretimi yoluyla insanın kavrama yeteneği ve temsil etmesiyle de söz konusu tarihin gelişimi içinde çok önemli bir yer tutmaktadır.

Carl Linnaeus, İsveçli biyolog, hekim ve fizikçidir.
Halüsinojen mantarlar, sihirli mantarlar olarak da bilinen, anormal bilinç durumları meydana getiren psilosibin ve psilosin maddelerini içeren bütün psikoaktif mantarlara verilen ad. Bu mantar gruplarına ek olarak Amanita cinsinden bazı türler ile Claviceps purpurea da halüsinatif etkilere sahiptir.

Psilosibin veya 4-phosphoryloxy-N, N-dimethyltryptamine Psilocybe cubensis gibi Psylocybe türü mantarlardan elde edilen halüsinojen etkileri olan bir maddedir. Yapısı insan beyin fonksiyonları için çok önemli fonksiyonları olan serotonine çok benzer.

İnsanın evrimi, modern insanın evrimsel kökenini ve ne tür evrimsel süreçlerle ortaya çıktığını incelediği gibi insanın en eski atalarını ve atasal kökenlerini de konu edinir. Bunun yanında insanla ortak ataları paylaşan ve insan ile yakın akraba olan türlerin evrimini ve kökenini de araştırır. İnsan evrimi, konu olarak 1863 yılında T. H. Huxley tarafından oluşturulan bilim dalı primatolojiyi ve günümüz maymunlarının tüm canlılar ile onların eski atalarının fosillerini de dikkate almaktadır. Bunun yanında insanın evrimsel tarihi üzerindeki çalışma ve araştırmalar fiziksel antropoloji, paleoantropoloji, primatoloji, arkeoloji, dilbilim, genetik ve embriyoloji dâhil olmak üzere birçok bilimsel alanı de içerir.

Homo erectus, en eski kalıntıları 2 milyon yıl öncesine tarihlendirilen, Pleistosen'de yaşamış soyu tükenmiş bir arkaik insan türüdür. Örnekleri Homo (insan) cinsinin ilk tanınabilen üyeleri arasındadır.

Homo habilis, yaklaşık 2.3 ila 1.65 milyon yıl önce Doğu ve Güney Afrika'nın Erken Pleistosen'inden soyu tükenmiş bir arkaik insan türüdür. 1964'te türün tanımlaması üzerine, H. habilis oldukça tartışmalıydı ve birçok araştırmacı, o zamanlar bilinen diğer tek erken hominin olan Australopithecus africanus ile sinonim (eşdeğer) olmasını önerdi; ancak H. habilis, zaman geçtikçe ve ilişkili daha çok keşif yapıldıkça daha çok kabul gördü. 1980'lere gelindiğinde, H. habilis'in bir insan atası olduğu ve doğrudan modern insanlara yol açan Homo erectus'a evrimleştiği öne sürüldü. Bu bakış açısı şimdi tartışılıyor. Güvensiz tür tanımlamasına sahip birkaç örnek H. habilis'e atanmış, bu da türün bölünmesi için argümanlara, yani yalnızca ilkinin geniş destek aldığı "H. rudolfensis" ve "H. gautengensis" adlı yeni türlerin önerilmesine neden olmuştur.

Mantar zehirleri ya da toksinleri, mantarlar tarafından üretilen ve canlılığa olumsuz etkileri bulunan zehirli maddelerdir.

Mikoloji, taksonomileri, genetikleri, biyokimyasal özellikleri ve insanlar tarafından kullanımları da dahil olmak üzere mantarların incelenmesiyle ilgilenen biyoloji dalıdır. Mantarlar çıra, gıda, geleneksel ilaç kaynağı olabileceği gibi entojen, zehir ve enfeksiyon kaynağı da olabilir. Mikoloji, bitki hastalıklarının incelenmesi olan fitopatoloji alanına girer. İki disiplin birbiriyle yakından ilişkilidir, çünkü bitki patojenlerinin büyük çoğunluğu mantardır. Mikoloji alanında uzmanlaşmış bir biyoloğa mikolog denir.

Arizona Üniversitesi'nden Curtis Marean ve çalışma arkadaşlarının gün yüzüne çıkardıkları ve Güney Afrika'daki Pinnacle Point Mağarası'nda bulunmuş, günümüzden 164 bin yıl öncesinde yaşamış bir Homo sapiens'dir. Bulgular, bu ilk modern insanların yaşam tarzlarına oktanusun nasıl etkilendiğine dair önemli bilgiler vermektedir. Mağarada bulunan izler, burada yerleşen insanların deniz ürünleriyle beslendiklerini göstermektedir. Ayrıca bulunan 57 kırmızımsı taş parçasının süslenmek için ya da başka sosyal iletiler için kullanıldığı sanılmaktadır. Kazıda ayrıca erken döneme ilişkin küçük jilet teknolojisine ait izler de bulunmuştur.

Homo gautengensis, biyolojik antropolog Darren Curnoe tarafından 2010 yılında tanımlanmış hominin türü. Güney Afrika'da, daha önceden Homo habilis, Homo ergaster veya Australopithecus'a ait olduğu sanılan fosillerin ayrı bir tür olduğu öne sürülmüştür.

Avcı ve toplayıcı, kültüre alınmış bitkilerin tarımını yapan ya da evcilleştirilmiş hayvanları yetiştiren toplumların aksine, tarım ve hayvancılıkla uğraşmayan, yabani bitkileri toplayıp yabani hayvanları avlayan toplumlardır. Tarımın ve hayvancılığın gelişiminden önce bütün toplumların yaşam tarzı olan avcı ve toplayıcılık, bugün bu uğraşlarla geçimini sağlamayan toplumlarda görülür. Avcılık daha çok erkeklerce yapılırken, yabani bitki ve meyve toplayıcılık da büyük ölçüde kadın ve çocuklarca yapılmaktadır.

Atapuerca Dağları,, İspanya'nın kuzeyindeki Kastilya ve Leon'daki Atapuerca kasabası yakınlarında yer alan karstik bir tepedir. Hâlen devam etmekte olan kazı çalışmalarında, Batı Avrupa'daki en eski Homo sakinlerine atfedilen yerel mağaralar kompleksinde zengin fosil yatakları ve taş alet toplulukları keşfedildi. Atatuerca Dağları, Homo erectus, Homo antecessor ve Homo heidelbergensis topluluklarının tercih ettiği "olağanüstü veri rezervi", Alt Paleolitik Çağ'da çökelmiştir.
Dilin kökeni, dilin ortaya çıkışını ve evrimini araştıran dilbilim konusu.
Bilişsel nörobilim, odak noktası mental süreçlerde görev alan beyindeki sinirsel bağlantılar olmak üzere, genel anlamda bilişin altında yatan biyolojik süreçleri inceleyen bilim alanıdır. Bilişsel aktivitelerin beyindeki sinirsel devreler tarafından nasıl etkiilendiği veya kontrol edildiği sorularını ele alır. Bilişsel nörobilim, hem nörobilim hem de psikolojinin bir dalıdır ve davranışsal nörobilim, bilişsel psikoloji, fizyolojik psikoloji ve duyuşsal nörobilim gibi disiplinlerle örtüşür. Bilişsel nörobilim, bilişsel bilimdeki teorilere, nörobiyoloji ve hesaplama modellemesine dayanan kanıtlara dayanır.

Psilosibin tedavisi terapötik bağlamda psilosibin kullanımıdır. Bu, incelenmekte olan çeşitli psikedelik terapi biçimlerinden biridir. 2020 itibarıyla, psilosibin tedavisi standart tıbbi uygulamada kullanılmamaktadır ve dünyanın çoğu yerinde yasa dışıdır.

Petralona mağarası, ayrıca Kızıl Taşlar Mağarası olarak da bilinir, Yunanistan'ın Halkidiki yarımadasındaki Selanik şehrinin yaklaşık 35 kilometre (22 mi) güney doğusunda, Petralona köyünün yaklaşık 1 kilometre (0,62 mi) doğusunda, Katsika Dağı'nın batı eteğinde deniz seviyesinden 300 m (984 ft) yükseklikte yer alan bir karstik oluşumdur. 1960 yılında fosilleşmiş bir arkaik insan kafatası bulunduğunda bölge halkın dikkatini çekti. Mağara, erozyon nedeniyle kayada yarıklar oluşmasından sadece bir yıl önce (1959) tesadüfen keşfedilmişti. Etkileyici sarkıt ve dikit oluşumlarıyla dikkat çeken ve yoğun miktarda fosil barındıran mağara kısa sürede jeologları ve paleontologları kendisine çekti. Onlarca yıl süren kazılardan sonra mağara halka açıldı ve bilimsel çalışmalara ait belgeler bitişikteki bir arkeoloji müzesinde sunulmaya başlandı.

Sićevo Boğazı, Sırbistan'ın güneydoğusundaki bir nehir geçidi ve arkeolojik sit alanı, Nišava Nehri'nin oluşturduğu yerel olarak en belirgin jeolojik ve topografik özelliktir. Boğaz, Bela Palanka ve Nişka Banya kasabaları arasında yer almaktadır. 17 kilometre (11 mi) uzunluğunda ve 350 ila 400 metre derinliğindeki boğazın bazı kısımlarda kanyon benzeri yapılar yer almaktadır. Boğaz, Svrljig Dağları'nın güney yamaçları ile Suva Planina dağı arasında, Kunovica Platosu'nu kesmektedir. Çevredeki alanlar, yüksek kaliteli üzüm bağları ile tanınır. Boğaz çevresinde bir taş ocağı, Ostrovica ve altı köy yer almaktadır. Boğaz, bu köylerden en büyüğü olan Sićevo'un adını taşımaktadır.