İçeriğe atla

Stereotip

Kontrol Edilmiş
Dünya halklarının 18. yüzyıldan kalma bir Hollanda gravüründe tasviri

Stereotip (Yunancaστερεός stereos, "devamlı"; τύπος typos, "tip"), sosyal psikolojide belirli birey türleri veya belli davranış biçimleri hakkında yaygın olarak benimsenen herhangi bir düşüncedir.[1] Psikoloji içerisinde ve diğer dallara yayılmış olarak, kendi genişletilmiş tanımlamalarını sağlayan farklı kavramsallaştırmalar ve stereotip kuramları bulunmaktadır. Bu tanımlardan bazıları ortak noktaları paylaşır, ancak her biri diğerleriyle çelişebilecek benzersiz yönleri de barındırabilir.

Açık Stereotipler

Açık bir stereotip, bir kişinin farkında olduğu ve insanları yargılarken bilinçli olarak kullandığı stereotipleri (önyargıları) ifade eder. A kişisi, G grubundan belirli bir B kişisi hakkında yargılarda bulunuyorsa ve A kişisi G grubuna yönelik açık bir stereotipe sahipse, bu durumda önyargılar bilinçli yaklaşılarak kısmen hafifletilebilir. Ancak, bir stereotipin bilincinde olmanın getirdiği önyargıyı dengeleme çabaları, çoğu zaman stereotipin oluşturduğu önyargıyı doğru bir şekilde değerlendirememek, yani ya küçümsemek ya da abartmak nedeniyle gerçek anlamda tarafsız olmayı zorlaştırır.

Örtülü Stereotipler

Örtülü stereotipler, bireylerin bilinçaltında yer alan ve bilinçli veya farkındalık sahibi olmadıkları stereotiplerdir.[2] "Örtülü stereotipler, anlamsal (bilgi) bellekteki çağrışım ağları ve otomatik aktivasyon kavramlarına dayanarak inşa edilir."[3] Örtülü stereotipler, bir sosyal grup ile bir alan veya özellik arasında insanların otomatik ve istemsiz olarak kurduğu bağlantılardır. Örneğin, kadınların ve erkeklerin başarılı bir elektrikçi olma konusunda eşit derecede yetenekli olduğuna inanılabilir, ancak aynı zamanda birçok kişi elektrikçileri erkeklerle daha fazla ilişkilendirebilir.[3]

Sosyal psikolojide, bir stereotip, belirli türde bireyler veya belirli davranış şekilleri hakkında yaygın olarak benimsenen herhangi bir düşüncedir ve bu bireylerin veya davranışların tamamını bir bütün olarak temsil etmeyi amaçlar. Bu düşünceler veya inançlar gerçeği yansıtabilir ya da yansıtmayabilir.[4] Psikoloji ve diğer disiplinlerde, stereotip kavramı üzerine farklı kavramsallaştırmalar ve teoriler vardır; zaman zaman ortak noktalar paylaşsa da, çelişkili unsurlar da içerebilir. Sosyal bilimlerde ve psikolojinin bazı alt disiplinlerinde bile, bazen diğer kültürler hakkında varsayımlar içeren teorilerde stereotipler yeniden üretilmekte ve tanımlanabilmektedir.[5]"

Etimoloji

Stereotip terimi, Fransızca séréotype sıfatından gelir ve Yunanca στερεός (stereos), "devamlı" ve τύπος (typos), "tip", dolayısıyla bir veya daha fazla fikir üzerinde sağlam izlenim sözcüklerinden türemiştir. Terim ilk kez 1798 yılında matbaacılık sektöründe Firmin Didot tarafından herhangi bir tipografiyi kopyalayan baskı plakasını tanımlamak için kullanıldı. Kopya baskı plakası veya stereotip, baskı için orijinalin yerine kullanılır. Basım dışında, stereotipe İngilizce'de ilk atıf 1850'de "değişmeden devam eden görüntü" anlamına gelen bir isim olarak yapıldı. Ancak stereotipin modern psikolojik anlamda ilk kez Amerikalı gazeteci Walter Lippmann tarafından Public Opinion (Türkçe: Kamuoyu) adlı eserinde kullanılması 1922 yılına kadar gerçekleşmedi.[6]

Kaynakça

  1. ^ McGarty, Craig; Yzerbyt, Vincent Y.; Spears, Russel (2002). "Social, cultural and cognitive factors in stereotype formation" (PDF). Stereotypes as explanations: The formation of meaningful beliefs about social groups. Cambridge: Cambridge University Press. ss. 1–15. ISBN 978-0-521-80047-1. 
  2. ^ ""Frequently Asked Questions"". Implicit.Harvard.edu. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  3. ^ a b Hinton, Perry (1 Eylül 2017). ""Implicit stereotypes and the predictive brain: Cognition and culture in "biased" person perception"". Palgrave Communications. 
  4. ^ Judd, Charles M.; Park, Bernadette (1993). "Definition and assessment of accuracy in social stereotypes"". Psychological Review. 
  5. ^ Chakkarath, Pradeep (Mart 2010). ""Stereotypes in social psychology: The 'West-East' differentiation as a reflection of Western traditions of thought"". Psychological Studies. s. 18–25. 
  6. ^ Hate, Prejudice and Racism (İngilizce). State University of New York Press. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Psikoloji veya Ruh bilimi, içgüdüsel davranışları ve zihni inceleyen bilimdir. Bilinçli ve bilinçsiz olayların yanı sıra daha çok duygu ve düşüncenin incelemesini içeren Psikoloji, çok kapsamlı bir bilimsel alandır. Bu alanda uzman olan ve aynı zamanda bilgi araştırması yapanlara psikolog denir. Psikologlar, beyinin ortaya çıkan özelliklerini ve ortaya çıkan özelliklerle bağlantılı tüm fenomenleri anlamaya çalışırlar ve bu şekilde daha geniş nöro-bilimsel araştırmacı grubuna katılırlar. Psikoloji bilimi, bir sosyal bilim olmasına rağmen aynı zamanda doğa bilimleri olarak da kategorize edilebilir. Özellikle beyin biyolojisi bilgisini oldukça kullanır ve geliştirir.

Sosyal biliş sosyal etkileşimde rol oynayan bilgiyi işleme, kodlama, depolama ve hatırlama gibi bilişsel süreçlerdir. İnsanların kendilerini kuşatan fiziksel, sosyal çevrelerini ve çevreleriyle olan ilişkilerini, diğer insanlar ve kendileri hakkında nasıl izlenim oluşturduklarını, nasıl hissettiklerini ve düşündüklerini ve bu türden bir düşünce biçiminin yargıları ve davranışları nasıl etkilediğini incelemektedir. Toplumsal bağlamdan etkilenen ve toplumsal bağlamı etkileyen bilişsel süreç ve yapıları incelemektedir Ancak sosyal biliş terimi diğer psikoloji ve bilişsel sinirbilim alanlarında yaygın şekilde kullanılmaktadır. Bu alanlarda sosyal biliş terimi çoğunlukla otizm ve diğer bozukluklar nedeniyle kesintiye uğrayan çeşitli sosyal becerilere karşılık gelmektedir. Bilişsel sinirbilim alanında ise sosyal bilişin biyolojik temelleri araştırılmaktadır. Benzer şekilde Gelişim psikolojisi alanında da sosyal biliş becerileri gelişimsel perspektifle incelenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal psikoloji</span> toplumun insanların düşüncelerini ve davranışlarını nasıl etkilediğini araştıran bilim dalı

Sosyal psikoloji bireylerin düşüncelerinin, iç dünyalarının ve davranışlarının başkalarının gerçek, hayalî ve anlaşılan oluşundan nasıl etkilendiğine dair bir bilimsel çalışmadır. Bu alanda araştırma yapanlar genellikle psikolog veya sosyolog'lardan oluşmaktadır. Buna rağmen bütün sosyal psikologlar hem birey, hem de topluluk bazında çalışırlar. Benzerliklerine rağmen iki alan amaçları, yaklaşımları, yöntemleri ve terimlerinde farklılaşırlar. Biyofizik ve kavrama psikolojisi gibi sosyal psikoloji de disiplinlerarası bir alandır.

Ussallaştırma, diğer bir adıyla rasyonalizasyon, şahsın gerçek sebeplerini bilmediği kimi davranış, düşünce ve duygularını mantık açısından tutarlı ya da ahlak yönünden benimsenebilir ve anlayabileceği bir nedene bağlamasıdır.

Kişilik psikolojisi, bireylerin kendilerine özgü davranış, düşünce ve duygu biçimleriyle ilgilenir.

<span class="mw-page-title-main">Gordon Allport</span> Amerikalı psikolog (1897 – 1967)

Gordon Willard Allport, Amerikalı psikolog.

<span class="mw-page-title-main">Evrimsel psikoloji</span> evrim teorisinin sosyal ve doğa bilimlerinde uygulanması

Evrimsel psikoloji (EP), bellek, algı, dil gibi psikolojik özellikleri çağdaş evrimsel bir bakış açısıyla inceleyen bilim dalıdır. Evrimsel psikoloji, bunun yanında insanın hangi psikolojik özelliklerinin, ne tür bir uyarlanma geliştirdiğini, yani doğal seçilim veya cinsel seçilimin işlevsel sonuçlarını belirlemeye çalışır. Kalp, akciğer ve bağışıklık sistemi gibi fizyolojik mekanizmalar hakkındaki uyarlanımcı düşünce ile evrimsel biyolojideki düşünce ortaktır.

Öz sunum (kendini sunma ya da benlik sunumu) bireylerin, etkileşim içinde bulundukları kişilerdeki izlenimlerini kontrol etme çabası olarak tanımlanır. İzlenim yönetimi bazı kaynaklarda öz sunum ile aynı anlamda kullanılmasına rağmen tanım olarak öz sunumu içinde barındıran, daha kapsayıcı bir kavramdır. Kısaca, izlenim yönetimi bireyin bir eşya, grup, olay veya kendisi hakkında başkalarının izlenimini şekillendirme çabası olarak tanımlanmaktadır.

Pozitif psikoloji, 1990'lı yılların sonlarında başlayan bir akımdır ve günümüze geldikçe önem kazanan bir araştırma alanı haline gelmiştir. Pozitif psikoloji hakkındaki araştırmalar ve kuram geliştirme çabaları sayıları gittikçe artan bir psikolog grubunun dikkatini çekmektedir ve hümanistik psikoloji hareketinin en uzun soluklu mirasını temsil edebilir. Ancak bazı psikologlar, hakkını teslim etseler de, pozitif psikolojiyi hümanistik psikolojinin ‘’ yeniden paketlenmesi’’ olarak görüyorlar. Pozitif psikoloji, “bireylerin, grupların ve kurumların uygun bir şekilde işlev görmesine yardımcı olan ve onların gelişmelerine katkı sağlayan durumlar ve koşulların bir çalışması” olarak tanımlanmıştır.

Sistemi meşrulaştırma kuramı, mevcut politik, sosyal ve ekonomik sistemlerin meşrulaştırılmasının ardında yatan psikolojik süreçleri açıklamaya çalışan bir sosyal psikoloji kuramıdır.

Sosyal kimlik kuramı, grup olgusunun analizinde iç grup dinamikleri, gruplar arası ilişkiler ve kolektif benliğe yönelik açıklamalar getiren bir sosyal psikoloji kuramıdır. Sosyal psikologlar Henri Tajfel ve John Turner tarafından geliştirilmiştir. Kişisel bilişsel süreçleri, kişiler arası etkileşimleri ve sosyolojik süreçleri bir arada ele alarak sosyal kimlik kavramının farklı analiz düzeylerinden incelenmesini mümkün kılmaktadır.

Sosyal sinirbilim, biyolojik sistemlerin sosyal süreçleri ve davranışları nasıl gerçekleştirdiklerini anlamaya ve sosyal süreçler ve davranış teorilerini bilgilendirmek ve düzeltmek için biyolojik kavram ve yöntemleri kullanmaya adanmış disiplinlerarası bir alandır. İnsanlar temelde bireyciden ziyade sosyal bir türdür. Bu sebeple Homo sapiens bireyin ötesinde çiftler, aileler ve gruplardan şehirler, medeniyetler ve kültürlere kadar çeşitli organizasyonlar oluşturabilir. Bu ortaya çıkan yapılar, onları desteklemek için nöral ve hormonal mekanizmalarla birlikte gelişmiştir çünkü sonuçta ortaya çıkan sosyal davranışlar, bu organizmaların çoğalmayacak kadar uzun süre yavruların hayatta kalmasına, çoğalmasına ve bakımını sağlamasına yardımcı olmuştur. "Sosyal sinirbilim" terimi, üç ayda bir 1988-1994 yılları arasında yayınlanan "Sosyal Sinirbilim Bülteni" adlı bir yayında ilk olarak ortaya kondu. Terim daha sonra John Cacioppo ve Gary Berntson tarafından 1992'de Amerikalı Psikolog'da yayınlanan bir makalede popüler hale getirildi. Cacioppo ve Berntson, sosyal sinirbilimin meşru babaları olarak kabul edilir. Halen genç bir alan olan sosyal sinirbilim, beynin sosyal etkileşimlere nasıl aracılık ettiğine odaklanarak duyuşsal sinirbilim ve bilişsel sinirbilim ile yakından ilgilidir. Sosyal bilişin biyolojik temelleri sosyal bilişsel sinirbilimde incelenir

Kültürlerarası psikoloji, değişkenlik ve değişmezlik de dahil olmak üzere, farklı kültürel koşullar altında insan davranışlarının ve zihinsel süreçlerin bilimsel bir çalışmasıdır. Davranış, dil ve anlamdaki kültürel farklılığı tanımak için araştırma yöntemlerini genişleterek psikolojiyi genişletmeyi ve geliştirmeyi amaçlar. Akademik bir disiplin olarak psikoloji büyük ölçüde Kuzey Amerika ve Avrupa'da geliştiği için, bazı psikologlar, evrensel olarak kabul edilen yapıların, daha önce varsayıldığı kadar değişmez olmadığı konusunda endişe duymuşlardır, özellikle de diğer kültürlerde dikkate değer deneyleri çoğaltma girişimlerinin değişen başarıları vardır. Etki, biliş, benlik kavramları ve psikopatoloji, anksiyete ve depresyon gibi ana temaları ele alan teorilerin, diğer kültürel bağlamlara "dışa aktarıldığında" dış geçerliliğe sahip olup olamayacağı, kültürel psikoloji, kültürel farklılıkları hesaba katmak için kültürel farklılıkları hesaba katmak için tasarlanmış yöntemleri kullanarak bunları yeniden inceler. Her ne kadar bazı eleştirmenler kültürlerarası psikolojik araştırmalardaki metodolojik kusurlara işaret etseler ve kullanılan teorik ve metodolojik temellerdeki ciddi eksikliklerin psikolojideki evrensel ilkeleri araştırmaya engell olduğunu iddia etseler de, kültürler arası psikologlar, fizik veya kimya gibi evrenselleri aramaktan ziyade farklılıkların (varyans) nasıl ortaya çıktığını araştırmaya yönelmektedirler.

Anormal psikoloji, zihinsel bir bozukluğu tetikleyen veya anlaşılmayabilecek alışılmadık davranış, duygu ve düşünce kalıplarını inceleyen psikolojinin bir dalıdır. Birçok davranışın anormal olduğu düşünülse de, psikolojinin bu dalı tipik olarak klinik bağlamdaki davranışlarla ilgilenir. Anormal veya aykırı kabul edilen davranışları anlama ve kontrol etme konusunda uzun bir geçmiş tarihi vardır ve alınan yaklaşımda genellikle kültürel farklılıklar vardır. Anormal psikoloji alanı, farklı koşullar için birden fazla nedeni tanımlar, genel psikoloji alanından ve başka yerlerden çeşitli teoriler kullanır ve hala çok sayıda “anormal” ile kastedilene bağlıdır. Geleneksel olarak psikolojik ve biyolojik açıklamalar arasında, zihin-beden sorununa ilişkin felsefi bir düalizmi yansıtan bir ayrım vardır. Zihinsel bozuklukları sınıflandırmaya çalışırken farklı yaklaşımlar da vardır. Anormal üç farklı kategori içerir; subnormal, olağanüstü ve paranormaldirler.

Psikoloji, davranış ve zihinsel süreçlerin bilimidir. Öncelikli hedefi, hem genel prensipler oluşturarak hem de spesifik vakaları araştırarak bireyleri ve grupları anlamaktır.

Psikoloji temel bilimi, psikoloji alanında yapılan araştırmaların bazıları, uygulanan psikolojik disiplinlerde yapılan araştırmalardan daha "temel" dir ve doğrudan bir uygulaması yoktur. Psikoloji içerisindeki temel bilim yönelimini yansıttığı düşünülen alt disiplinler arasında biyolojik psikoloji, bilişsel psikoloji, nöropsikoloji vb. alt dallar sayılabilmektedir. Bu alt disiplinlerdeki araştırmalar, metodolojik titizlik ile karakterizedir. Psikolojinin temel bilim olarak kaygı, davranış, biliş ve duyguların altında yatan yasaları ve süreçleri anlamaktır. Temel bilim olarak psikoloji, uygulamalı psikoloji için bir temel sağlar. Uygulamalı psikoloji, aksine, temel psikolojik bilimlerin ortaya koyduğu psikolojik ilkelerin ve teorilerin uygulanmasını içerir; bu uygulamalar zihinsel ve fiziksel sağlık ayrıca eğitim gibi alanlarda sorunların üstesinden gelmeyi veya refahı artırmayı amaçlamaktadır.

Cinsiyet ifadesi, bir kişinin belirli bir kültürel bağlamda, cinsiyetle, özellikle kadınlık veya erkeklik kategorileriyle ilişkili olan davranışları, ilgi alanları ve görünüşüdür. Buna cinsiyet rolleri de dahildir. Bu kategoriler cinsiyet hakkındaki stereotiplere dayanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İç grup ve dış grup</span>

Sosyoloji ve sosyal psikolojide, iç gruplar, bir kişinin kendisini psikolojik olarak özdeşleştirdiği toplumsal gruplardır. Dış gruplar ise tersine, bireyin kendini özdeşleştirmediği toplumsal gruplardır. İnsanlar; akran grupları, aileler, spor takımları, siyasi partiler, cinsiyetler, dinler veya milletlerle kendini özdeşleştirebilir. Toplumsal gruplarla ve kategorilerle psikolojik olarak özdeşleşme ile çeşitli olgular arasında ilişkiler bulgulanmıştır.

<i>Zihin, Benlik ve Toplum</i>

Mind, Self, and Society, Amerikalı sosyolog George Herbert Mead'in öğretilerine dayanan, ölümünden sonra 1934'te öğrencileri tarafından yayınlanan bir kitaptır. Simgesel etkileşim teorisinin temeli olarak kabul edilir. Mind, Self, and Society'nin Charles W. Morris baskısı, kitap sözlü söyleme ve Mead'in öğrencilerinin notlarına dayandığı için kaynak hakkında tartışmalar başlattı. Bununla birlikte, öğrencilerinin derlemesi, Mead'in sosyal bilimlerdeki en önemli çalışmasını temsil eder. Bunların arasında Mead, rol teorisi, folklor metodolojisi, simgesel etkileşimcilik, bilişsel sosyoloji, eylem teorisi ve fenomenoloji gibi çeşitli düşünce okulları dahil olmak üzere insan davranışı, etkileşimi ve organizasyonuna ilişkin kavramsal bir görüş yayınladı.

Toplumsal damgalama, bir bireyi ya da grubu toplumun diğer bireylerinden ayırt etmeye yarayan algılanabilir özellikleri nedeniyle onaylamama ya da onlara karşı ayrımcılık yapma anlamına gelmektedir. Toplumsal damgalamalar genellikle kültür, cinsiyet, ırk, sosyoekonomik sınıf, yaş, cinsel yönelim, cinsellik, beden imajı, fiziksel engellilik, zeka veya bunların eksikliği ve sağlığıyla ilgilidir. Bazı damgalamalar açık olabilirken diğerleri gizlenebilir damgalamalar olarak bilinir ve ifşa yoluyla ortaya çıkarılmaları gerekmektedir. Damgalanma aynı zamanda kişinin kendisine karşı da yaptığı bir şekilde, olumsuz görülen kişisel niteliklerden kaynaklanarak kendini damgalamaya yol açabilir.