İçeriğe atla

Stanley Schachter

Stanley Schachter

Stanley Schachter (15 Nisan, 1922 – 7 Haziran, 1997), 1962 yılında Jerome E. Singer ile beraber yarattıkları "Duyguların iki faktör teorisi" ile tanınan Amerikalı sosyal psikolog. Bu teoriye göre duygular iki içerikten oluşur, fizyolojik uyarılma ve bilişsel etiket. Kişi ilk önce fizyolojik uyarılmayı hisseder, bu uyarılmaya uygun bir açıklama arar ve eğer bu uyarılmayı duygusal bir kaynak ile bağdaştırabilirse o duyguyu yaşar. Schachter, obezite, grup dinamikleri, doğum sırası ve sigara kullanımı dahil olmak üzere birçok alanda çalışma yürütmüştür. 2002 yılında yayınlanan Review of General Psychology anketine göre, 20. yüzyılın en çok etkilenilen yedinci psikoloğu olarak gösterilmiştir.[1]

Orijinal isimleri ile eserleri

Kitapları

  • Schachter,S (1950) With Leon Festinger and K. Back. Social Pressures in Informal Groups. New York: Harpers.
  • Schachter,S (1956) With L. Festinger and H. Riecken. When Prophecy Fails. Minneapolis: University of Minnesota Press.
  • Schachter,S (1959) The Psychology of Affiliation. Stanford: Stanford University Press.
  • Schachter,S (1971). Emotion, Obesity and Crime. New York: Academic.
  • Schachter,S & Judith Rodin (1974). Obese Humans and Rats.Hillsdale, NJ.: Erlbaum.

Makaleleri

  • Schachter, S. (1951) Deviationism|Deviation, rejection and communication.Journal of Abnormal Psychology 46:190-207.
  • Schachter, S. (1962) With J. Singer. Cognitive, social and physiological determinants of emotional state. Psychol. Rev. 69:379-99.
  • Schachter, S. (1963) Birth order, eminence and higher education. American Sociological Review, 28:757-68.
  • Schachter, S. (1968). Obesity and eating. Science 161:751-56.
  • Schachter, S. (1971). Some extraordinary facts about obese humans and rats.Am. Psychol. 26:129-44.
  • Schachter, S. (1977). Nicotine regulation in heavy and light smokers. Journal of Experimental Psychology, 106:5-12.
  • Schachter, S. (1978). Pharmacological and psychological determinants of cigarette smoking. Ann. Intern. Med. 88:104-14.
  • Schachter, S. (1982). Recidivism and self-cure of smoking and obesity. Am. Psychol. 37:436-44.
  • Schachter, S. (1991) With Nicholas Christenfeld|N. J. S. Christenfeld, B. Ravina, and F. R. Bilous. Speech disfluency and the structure of knowledge. Journal of Personality & Social Psychology|J. Pers. Soc. Psychol. 60:362-67.

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ Haggbloom, Steven J.; Warnick, Jason E.; Jones, Vinessa K.; Yarbrough, Gary L.; Russell, Tenea M.; Borecky, Chris M.; McGahhey, Reagan; Powell, John L., III; ve diğerleri. (2002). "The 100 most eminent psychologists of the 20th century". Review of General Psychology. 6 (2). ss. 139-152. doi:10.1037/1089-2680.6.2.139. 3 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2015. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sigara</span> kıyılmış tütünün kağıda sarılmasıyla üretilen, dumanı çekilerek tüketilen nesne

Sigara, kıyılmış tütünün kağıda sarılmasıyla üretilen, yakılıp dumanı çekilerek tüketilen bir nesnedir. Tütündeki psikotrop madde olan nikotin, sigarayı oldukça bağımlılık yapıcı kılar. Günümüzde çok yaygın olarak kullanılan bu ürünün, 18. yüzyılda Avrupa'ya İspanyol denizciler tarafından Amerika'dan getirildiği düşünülmektedir. Sigara, sigara tabakası veya sigara paketi içinde tutulur.

<span class="mw-page-title-main">Depresif duygudurumu</span> düşük ruh hâli

Depresif duygudurumu, depresyon ya da bunalım, bir olay karşısında duyulan beklentilerin olumsuz yönde olması veya beklentilerin olumsuz yönde gittiği sanrısıdır. Bu duygu çoğu zaman; hiçbir zaman ve hiçbir şekilde gerçekleşemeyecek olan veya böyle olacağı sadece düşünülen beklentiler söz konusu olduğunda kendini belli eder. Umutsuzluk, özellikle öncesinde bu beklentiyi elde edemeyen insanların yaşayacağı bir duygudur.

<span class="mw-page-title-main">Merak</span>

Merak, insanlarda ve diğer hayvanlarda görülen, keşif, araştırma ve öğrenme gibi meraklı düşünmeyle ilgili bir niteliktir.

Kendini tanıma psikolojide kullanılan bir terimdir ve bireyin “Ben neye benziyorum?” sorusuna cevap verirken kullandığı bilgiyi tanımlar. Bu sorunun cevabına yönelik kendini tanıma süreci, öz farkındalık ve öz bilinç gerektirir.
Kendini tanıma benliğin, daha doğrusu benlik kavramının, bir bileşenidir. Kişinin kendisinin veya özelliklerinin bir bilgisidir ve benlik kavramının gelişimine rehberlik eden bilgiyi aramak için bir arzudur. Kendini tanıma, benzersiz şekilde bizi kendimizle eşleştiren nitelikleri ve bu niteliklerin dinamik olup olmadığı üzerine teorileri içeren şekilde, zihinsel temsillerimiz hakkında bizi bilgilendirir.
Benlik kavramının üç ana yönü olduğu düşünülmektedir:

Sosyal karşılaştırma teorisi, 1954 yılında sosyal psikolog Leon Festinger tarafından geliştirilmiş bir sosyal psikoloji kuramı.

Ara verme etkisi öğrenmenin zamana yayıldığında daha iyi olması, sıkıştırılmış tekrarlama yerine aralıklı tekrarlamanın tercih edilmesidir. Pratik olarak bu etki "tıkınma" denebilecek sınav gecesi çalışmasının uzun bir zaman çerçevesinde aralıklı çalışmak kadar etkili olmayacağını öne sürer. Bu etki öğreneni zorlar, ancak uzun süreçte daha iyi öğrenme sağlar.

Psikolojideki biyolojik modeller açısından en yaygın kabul gören kuramlardan birisi, 1970 yılında Jeffrey Alan Grey tarafından geliştirilen Biyopsikolojik Kişilik Kuramı'dır. Gray bu bağlamda davranışsal aktiviteyi kontrol eden, Davranışsal inhibisyon sistemini (BİS) ve Davranışsal aktivasyon sistemi (BAS) olarak adlandırdığı iki sistem öne sürmüştür. BİS'in cezaya karşı duyarlılık ve kaçınma motivasyonu ile ilişkili olduğu, BAS'ın ise ödüle duyarlılığa ve yönelme motivasyonuna bağlı olduğu düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Cinsel uyarılma</span> cinsel aktivite sırasında veya beklentisiyle cinsel arzunun uyarılması

Cinsel uyarılma, cinsel aktivite beklentisiyle cinsel arzunun uyarılmasıdır. Cinsel ilişki için hazırlık olarak vücutta ve zihinde birtakım fizyolojik tepkiler oluşur ve bu süreç boyunca devam eder. Erkek uyarılması sertleşmeye neden olur. Kadın uyarılmasında vücudun tepkisi meme başı, vulva, klitoral ereksiyon, vajinal duvarlar ve vajinal yağlama gibi cinsel dokulardır. Zihinsel uyarıcılar, dokunma gibi fiziksel uyarıcılar ve hormonların iç dalgalanması cinsel uyarılmayı etkileyebilir.

Psikofizyoloji psikolojinin psikolojik süreçlerin fizyolojik temelleri ile ilgilenen dalıdır. Psikofizyoloji 1960'larda ve 1970'lerde genel bir araştırma alanı iken, şimdi oldukça özelleşmiş ve sosyal psikofizyoloji, kardiyovasküler psikofizyoloji, bilişsel psikofizyoloji ve bilişsel sinirbilim gibi alt uzmanlıklara dallanmıştır.

Oy verme davranışı bir tür seçim davranışıdır. Seçmenlerin davranışlarını anlamak, kararların nasıl ve neden alındığını ya siyaset bilimcileri için merkezi bir endişe kaynağı olan kamu karar vericileri, ya da seçmenler tarafından açıklayabilir. Oylama davranışını yorumlamak için hem siyaset bilimi hem de psikoloji uzmanlığı gerekliydi ve bu nedenle seçim psikolojisi de dahil olmak üzere siyasal psikoloji alanı ortaya çıktı. Siyasal psikoloji araştırmacıları, duygusal etkinin seçmenlerin daha bilinçli oylama seçimleri yapmalarına yardımcı olabileceği yolları araştırırken, etkileyen bazı öneriler, seçmenlerin genel olarak düşük düzeyde politik dikkat ve sofistike düzeylere rağmen bilinçli siyasi seçimler yaptıklarını açıklayabilir. Buna karşılık, Bruter ve Harrison seçim psikolojisinin kişilik, hafıza, duygular ve diğer psikolojik faktörlerin vatandaşların seçim deneyimini ve davranışlarını etkileme biçimlerini kapsadığını ileri sürmektedir.

Sağlık psikolojisi bir tıbbi psikoloji altdalıdır. Sağlık, hastalık ve sağlık hizmetlerindeki psikolojik ve davranışsal süreçlerin incelenmesidir. Psikolojik, davranışsal ve kültürel faktörlerin fiziksel sağlık ve hastalığa nasıl katkıda bulunduğunu anlamakla ilgilenir. Psikolojik faktörler sağlığı doğrudan etkileyebilir. Örneğin, hipotalamik-hipofiz-adrenal ekseni etkileyen kronik olarak meydana gelen çevresel stres faktörleri kümülatif olarak sağlığa zarar verebilir. Davranışsal faktörler de bir kişinin sağlığını etkileyebilir. Örneğin, belirli davranışlar zamanla zararlı olabilir veya sağlığa iyi gelebilir. Sağlık psikologları biyopsikososyal bir yaklaşım benimser. Başka bir deyişle, sağlık psikologları sağlığı sadece biyolojik süreçlerin değil, aynı zamanda psikolojik, davranışsal ve sosyal süreçlerin ürünü olarak anlarlar.

Kültürlerarası psikoloji, değişkenlik ve değişmezlik de dahil olmak üzere, farklı kültürel koşullar altında insan davranışlarının ve zihinsel süreçlerin bilimsel bir çalışmasıdır. Davranış, dil ve anlamdaki kültürel farklılığı tanımak için araştırma yöntemlerini genişleterek psikolojiyi genişletmeyi ve geliştirmeyi amaçlar. Akademik bir disiplin olarak psikoloji büyük ölçüde Kuzey Amerika ve Avrupa'da geliştiği için, bazı psikologlar, evrensel olarak kabul edilen yapıların, daha önce varsayıldığı kadar değişmez olmadığı konusunda endişe duymuşlardır, özellikle de diğer kültürlerde dikkate değer deneyleri çoğaltma girişimlerinin değişen başarıları vardır. Etki, biliş, benlik kavramları ve psikopatoloji, anksiyete ve depresyon gibi ana temaları ele alan teorilerin, diğer kültürel bağlamlara "dışa aktarıldığında" dış geçerliliğe sahip olup olamayacağı, kültürel psikoloji, kültürel farklılıkları hesaba katmak için kültürel farklılıkları hesaba katmak için tasarlanmış yöntemleri kullanarak bunları yeniden inceler. Her ne kadar bazı eleştirmenler kültürlerarası psikolojik araştırmalardaki metodolojik kusurlara işaret etseler ve kullanılan teorik ve metodolojik temellerdeki ciddi eksikliklerin psikolojideki evrensel ilkeleri araştırmaya engell olduğunu iddia etseler de, kültürler arası psikologlar, fizik veya kimya gibi evrenselleri aramaktan ziyade farklılıkların (varyans) nasıl ortaya çıktığını araştırmaya yönelmektedirler.

Ahlâki psikoloji ya da ahlâk psikolojisi hem felsefe hem de psikoloji alanlarını ortak bir zeminde inceleyen çalışma alanıdır. Tarihsel olarak, ahlaki psikoloji terimi, ahlaki gelişim çalışmasını ifade etmek için nispeten daha dar bir şekilde kullanılmıştır. Ahlaki psikoloji sonuç olarak etik, psikoloji ve zihin felsefesinin kesişimindeki çeşitli konulara daha geniş olarak değinmeye başlamıştır. Alanın bazı ana konuları ahlaki yargı, ahlaki akıl yürütme, ahlaki duyarlılık, ahlaki sorumluluk, ahlaki motivasyon, ahlaki kimlik, ahlaki eylem, ahlaki gelişim, ahlaki çeşitlilik, ahlaki temeller, ahlaki karakter, fedakarlık, psikolojik egoizm, ahlaki şans, ahlaki tahmin, ahlaki duygu, duygusal tahmin ve ahlaki anlaşmazlık olarak verilebilir.

Gece yeme sendromu, gecikmiş bir sirkadiyen gıda alımı paterni ile karakterize bir yeme bozukluğudur. Aşırı yeme bozukluğu ile bir dereceye kadar komorbidite olmasına rağmen, gece tüketilen yiyecek miktarının nesnel olarak büyük olması gerekmediği veya gıda alımı üzerinde kontrol kaybı olmaması nedeniyle aşırı yemekten farklıdır. İlk olarak 1955 yılında Albert Stunkard tarafından tanımlanmıştır ve şu anda DSM-5'in belirtilen diğer beslenme veya yeme bozukluğu kategorisine dahil edilmiştir. Araştırma tanı kriterleri önerilmiştir ve akşam hiperfajisi ve/veya gece uyanışı ve haftada iki veya daha fazla kez yiyecek alımını içerir. Kişi, parasomnia uyku ile ilişkili yeme bozukluğundan (SRED) ayırt etmek için gece yeme konusunda farkındalığa sahip olmalıdır. İlişkili beş semptomdan üçü mevcut olmalıdır: sabahları iştahsızlık, geceleri yemek yeme dürtüsü, geceleri uykuya dalmak için birinin yemek zorunda kalması, depresif ruh hali ve/veya uyku güçlüğü.

Psikoloji temel bilimi, psikoloji alanında yapılan araştırmaların bazıları, uygulanan psikolojik disiplinlerde yapılan araştırmalardan daha "temel" dir ve doğrudan bir uygulaması yoktur. Psikoloji içerisindeki temel bilim yönelimini yansıttığı düşünülen alt disiplinler arasında biyolojik psikoloji, bilişsel psikoloji, nöropsikoloji vb. alt dallar sayılabilmektedir. Bu alt disiplinlerdeki araştırmalar, metodolojik titizlik ile karakterizedir. Psikolojinin temel bilim olarak kaygı, davranış, biliş ve duyguların altında yatan yasaları ve süreçleri anlamaktır. Temel bilim olarak psikoloji, uygulamalı psikoloji için bir temel sağlar. Uygulamalı psikoloji, aksine, temel psikolojik bilimlerin ortaya koyduğu psikolojik ilkelerin ve teorilerin uygulanmasını içerir; bu uygulamalar zihinsel ve fiziksel sağlık ayrıca eğitim gibi alanlarda sorunların üstesinden gelmeyi veya refahı artırmayı amaçlamaktadır.

Kantitatif psikoloji veya Nicel psikoloji, insan veya hayvan psikolojik süreçlerinin matematiksel modellemesi, araştırma tasarımı ve metodolojisi ve istatistiksel analizine odaklanan bilimsel bir çalışma alanıdır. İnsan yeteneklerini ölçmek için testler ve diğer cihazları içerir. Kantitatif psikologlar, psikolojik ölçüm teorisi ve tekniği ile ilgili bir alan olan psikometri olanlar da dahil olmak üzere çok çeşitli araştırma yöntemleri geliştirir ve analiz eder.

Yapılandırılmış duygu teorisi, duygu deneyimini ve algısını açıklayan bilimsel bir teoridir. Bu teori, Lisa Feldman Barrett tarafından, onlarca yıldır duygu araştırmacılarını şaşkına çevirdiğini iddia ettiği "duygu paradoksu" olarak adlandırdığı sorunu çözmek için önerildi ve şöyle açıkladı: İnsanlar günlük yaşamda canlı ve yoğun duygu deneyimlerine sahiptir: başkalarında "öfke", "üzüntü", "mutluluk" gibi duyguları gördüklerini ve kendi kendilerine "öfke", "üzüntü" yaşadıklarını bildirirler. Bununla birlikte, psikofizyolojik ve nörobilimsel kanıtlar, bu tür ayrı deneyim kategorilerinin varlığı için tutarlı bir destek sağlayamadı. Bunun yerine, deneysel kanıtlar, beyinde ve vücutta var olanın etkilendiğini ve duyguların, birbiri ardına çalışan birden çok beyin ağı tarafından inşa edildiğini öne sürüyor.

Parafili, aşağıdaki anlamlara gelebilir:

<span class="mw-page-title-main">Irk ve sağlık</span>

Irk ve sağlık, belirli bir ırkla özdeşleşmenin sağlığı nasıl etkilediğini ifade eder. Irk, kronolojik çağlar boyunca değişen ve hem kendini tanımlamaya hem de sosyal tanınmaya bağlı olan karmaşık bir kavramdır. Irk ve sağlık çalışmalarında bilim insanları fenotip, soy, sosyal kimlik, genetik yapı ve yaşanmış deneyim gibi farklı faktörlere bağlı olarak ırk kategorilerinde düzenler. Sağlık araştırmalarında "ırk" ve etnik köken çoğu zaman ayrım yapılmadan kalır.

Kişilerarası duygu düzenleme, Bireyin kendi veya başka bir bireyin duygusal deneyimini sosyal etkileşim yoluyla değiştirme sürecidir. Kişinin sosyal durumlar ile kendi içsel duygularını düzenlemesi yani içsel duygu düzenlemesini ve kişinin isteyerek diğer insanların duygularının gidişatını değiştirmeye çalıştığı dışsal duygu düzenlemesini içerir.