
III. Mustafa, divan edebiyatındaki mahlasıyla Cihangir;, 26. Osmanlı padişahı ve 105. İslam halifesi.
Justin A. McCarthy, Louisville Üniversitesi'nde Amerikalı tarih profesörüdür.

Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarını oluşturan bölgenin tarihi olarak anlaşılan Türkiye tarihi, hem Anadolu'nun hem de Doğu Trakya'nın tarihini içerir. Daha önce siyasi olarak farklı olan bu iki bölge, MÖ 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun kontrolü altına girdi ve sonunda Bizans İmparatorluğu'nun çekirdeği haline geldi. Osmanlı döneminden önceki zamanlar için, Türk halklarının tarihi ile şimdi Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan toprakların tarihi arasında da bir ayrım yapılmalıdır. Türkiye'nin bazı bölümlerinin Selçuklu Hanedanı tarafından fethedildiği zamandan bu yana, Türkiye tarihi Selçuklu İmparatorluğu'nun Orta Çağ tarihini, Osmanlı İmparatorluğu'nun Orta Çağ'dan modern tarihini ve 1920'lerden bu yana da Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihini kapsar.

Ermeni Kırımı, 1915 Olayları/Ermeni Tehciri veya Ermeni Soykırımı, Osmanlı hükûmetinin Ermenilere karşı gerçekleştirdiği sürgün ve katliamlardır. Etnik temizliğin sonucunda ölen Ermenilerin sayısı tartışmalıdır; sayı, çeşitli araştırmacılara göre 600.000 ile 1,5 milyon arasında değişiklik gösterir. 1914 yılında Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfusu yapılan farklı tahminler mevcuttur. Osmanlı resmî kayıtlarına göre 1.2 milyon ile Ermeni Patrikhanesi'ne göre 1 milyon 914 bin 620 Ermeni yaşamaktaydı. 1922 sayımlarına göre ise 817 bin Ermeni 'mülteci' olarak Osmanlı topraklarını terk etmiş, 95 bin Ermeni ise din değiştirerek Türkiye topraklarında yaşamaya devam etmiştir. Bu tahminlere göre Osmanlı topraklarında bulunan 900 bin hayatta kalmışken, 300 bin ile 1 milyon arasında Ermeni hayatını kaybetmiştir. Olayların başlangıç tarihi çoğunlukla 250 Ermeni aydının ve komite liderinin Osmanlı yöneticileri tarafından İstanbul'dan Ankara'ya sürüldüğü ve birçoğunun öldürüldüğü 24 Nisan 1915 ile ilişkilendirilmektedir. Ermeni Kırımı, sağlıklı erkek nüfusun toptan öldürülmesi ya da askere alınarak zorla çalıştırılması ve sonrasında kadın, çocuk ve yaşlılarla birlikte ölüm yürüyüşü koşullarında Suriye Çölü'ne sürülmesi gibi olaylarla birlikte I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında iki aşamada gerçekleşti. Osmanlı askerlerinin koruması eşliğinde yaşadıkları yerlerden sürülen Ermeniler; sürgün sırasında yiyecek ve su sıkıntısı yaşadı; ayrıca çeşitli raporlara göre zaman zaman soygun ve katliamlara maruz kaldı. Ülke genelindeki Ermeni diasporası, genel anlamda Ermenilerin Doğu Anadolu'dan sürülme işleminin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktı.

Rum Kırımı, Rum Soykırımı veya Pontus Soykırımı, I. Dünya Savaşı esnası ve sonrasında Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yaşanan, hükûmetin ülkedeki Rum nüfusa karşı uyguladığı politikayla başlayan etnik temizliktir. Bu politika çerçevesinde çeşitli katliamlar, sürgünler ve hak ihlalleri gerçekleştirildi. Pontus olarak bilinen Karadeniz bölgesindeki Rumların bir kısmı kırım sonucunda Rusya'ya kaçtı. 1923 yılında, kırım sonrasında Türk Kurtuluş Savaşı sonucu Türkiye ve Yunanistan arasında yapılan mübadeleyle Anadolu Rumları Yunanistan'a gönderildi. Kırımın soykırım niteliği taşıyıp taşımadığı konusunda uluslararası akademik camiada fikir birliği yoktur.
Bu madde Osmanlı İmparatorluğu'nun; nüfus yoğunluğunu, etnik gruplarını, eğitim seviyesini, dinsel bağlarını ve nüfusun diğer yönlerini içeren demografisidir.

Ermeni Soykırımı'nın inkârı, Ermeni Kırımı'nın soykırım olarak tanımlanamayacağını savunan veya iddiaların bilimsel yollarla, belgelerle açıklanması gerektiğini savunan tezdir. Ermeni Soykırımı'nın inkârı, bazı ülkelerde tamamen yasaklanmışken bazı ülkelerde soykırım olduğunu ifade etmek hoş karşılanmamaktadır. Pek çok kaynakta ölen insanların sayısı soykırım olduğuna kanıt olarak gösterilmektedir. Ancak bazı araştırmacılara göre de bir soykırım söz konusu değildir. Bu yaklaşımda olanlar, zamanın hükûmetinin bir Ermeni Tehciri gerçekleştirdiğini, olumsuz şartlardan dolayı birçok insanın öldüğünü söylemektedir.

Türkiye'de Ermeni mülklerine el konulması, ülkenin Ermeni topluluğuna ait varlıklara, mülklere ve topraklara yönelik Osmanlı hükûmetleri tarafından başlatılan ve Türkiye hükûmetleri tarafından devam ettirilen el koyma olayı. 1890'ların ortalarında Hamidiye katliamları sırasında ilk örnekleri görüldü ve Ermeni Kırımı sırasında zirveye ulaştı. Daha sonra 1955'teki 6-7 Eylül Olayları'na ve 1974'teki yeni girişimlere kadar devamlı bir şekilde sürdü. Ermeni Kırımı sırasında yaşanan el koymaların çoğu, Ermenilerin Suriye Çölü dahil olmak üzere çeşitli yerlere zorunlu göç ettirilmesinin ardından hükûmetin Ermenilerin mal varlıklarını "terk ettiğini" söylemesiyle yapıldı. Ermenilerin hemen hemen tüm mülklerine el konularak yerel Müslüman nüfusa dağıtıldı. 1974'te çıkan bir kararla birlikte ulusal güvenlik gerekçe gösterilerek 1936'da getirilen mülk beyan etme ve tapuya kayıt ettirme zorunluluğu sonrasında Ermeniler tarafından edinilen mal varlıklarına el konuldu.
Heath Ward Lowry, Amerikalı Osmanlı tarihçisi ve akademisyendir.

Le Stamboul, Osmanlı İmparatorluğu'nda İstanbul'dan yayınlanan ve ülkede Latin alfabesinin kabul edildiği 1934'ten itibaren 1964 yılına kadar "İstanbul adıyla yayımlamayı sürdüren günlük Fransızca gazete.
Norman Itzkowitz, Princeton Üniversitesi'nde Yakın Doğu Araştırmaları profesörü olan Amerikalı bir akademisyendi. Yakın Doğu araştırmalarına psikanalitik bakış açısı kazandıran bir Osmanlı tarihçisiydi.

Düstur veya Destur olarak da bilinen Osmanlı Kamu Hukuku Kanunu, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki bir dizi kanunun adıdır. Osmanlı Türkçesindeki isim, Farsça hukuk derlemesi anlamındaki "Destur" kelimesinden gelmektedir. Ceza kanunu ile bazı medeni ve ticari kanunları içerir.

1915 ve 1917 yılları arasında en az 800.000 Ermeni'nin öldürüldüğü Ermeni Kırımı, yaşanmasından uzun yıllar sonra bile Türk toplumunda hissedilecek derin etkiler bıraktı .Anadolu Hareketi'nin 1919 tarihli bir yayını, Ermenilere karşı sistematik bir "imha" politikasının uygulandığını ve İttihat ve Terakki liderlerinin "insanlığın en büyük suçluları arasında" olduğunu kabul ediyordu. Ermeni tarihçi Vahan Avetyan'a göre, 1920ler boyunca Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni bir devlet kurma projesinin önemli bir parçası olarak Kırım'ın Türk tarihinden silinmesi denenmişti.

Kemalist tarihyazımı, Türk siyasi ideolojisi Kemalizm tarafından desteklenen ve Atatürk'ün kişilik kültünden etkilenen tarih anlatısıdır. Kemalist tarihyazımı, Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı İmparatorluğu'ndan açık bir kopuşu temsil ettiğini ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin İttihat ve Terakki'nin halefi olmadığını ileri sürer. Bu iddialara Taner Akçam, Erik-Jan Zürcher, Uğur Ümit Üngör ve Hans-Lukas Kieser gibi akademisyenler tarafından karşı çıkıldı.

Liberya-Türkiye ilişkileri, Liberya ile Türkiye arasındaki dış ilişkilerdir. Türkiye'nin Gana Büyükelçisi 2013'ten beri Liberya'ya akredite edilmiştir. Brüksel'deki Liberya Büyükelçilisi ise Türkiye'ye akredite edilmiştir. 22 Haziran 2018 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan karara göre Türkiye en kısa zamanda Liberya'nın başkenti Monrovia'da büyükelçilik açacaktır.

Ruanda-Türkiye ilişkileri, Ruanda ile Türkiye arasındaki dış ilişkilerdir. Türkiye'nin Aralık 2014'ten bu yana Kigali'de bir büyükelçiliği vardır. Ruanda'nın ise Ankara Büyükelçiliği Ağustos 2013'te açılmıştır.

1915 ve 1917 yılları arasında en az 800.000 Ermeni'nin öldürüldüğü Ermeni Kırımı'nın tarihyazımı I. Dünya Savaşı'nın sonundan beri değişikliklere uğradı. Türkiye'nin dışındaki tarihçilerin çoğu Kırım'ın meydana geldiğini ve olayların bir soykırım olduğunu savunmaktadır, ancak bununla birlikte Kırım'ın sebepleri ve motivleri gibi bazı önemli hususların yorumlanmasında büyük farklılıklar vardır.
The Cambridge History of Turkey; Cambridge University Press taraafından yayınlanan, Türkiye tarihi hakkında 4 ciltlik bir kitap serisidir. Seri, 1071'deki Malazgirt Meydan Muharebesi ile Türklerin Anadolu'ya girmesinden başlayıp 2010'a kadar olan dönemi konu alır. 1071 ile 1453'te İstanbul'un fethedilmesi arasındaki dönemi konu alan ilk cilt 2006'da, 1839 ile 2010 arasını konu alan son cilt ise 2012'de yayınlanmıştır. Yayınlanmasından sonra çoğunlukla olumlu eleştiriler alan serinin dördüncü cildi, bazı kitleler tarafından Ermeni Kırımı'ndan bahsederken soykırım kelimesini kullanmadığı ve Rum Kırımı ile Süryani Katliamı'ndan hiç bahsetmediği için eleştirilmiştir.
Ryan Gingeras, Geç Dönem Osmanlı tarihçisidir.

Norman M. Naimark, Amerikalı bir tarihçidir. Stanford Üniversitesi'nde Robert ve Florence McDonnell Doğu Avrupa Çalışmaları Profesörü ve Hoover Enstitüsü'nde kıdemli bir araştırmacıdır. Modern Doğu Avrupa tarihi, soykırım ve bu bölgedeki etnik temizlik üzerine yazmaktadır.