
HIV, AIDS'e yol açan virüs. HIV, bağışıklık sistemine zarar vererek hastalığa neden olur. Vücudu mikroorganizmalardan koruyan bağışıklık sistemi çalışmadığında, mikroorganizmalar hastalığa daha kolay neden olabilir.
Zatürre, pnömoni ya da batar, akciğerde görülen yangılardır. Klasik pnömonilerde, akciğerlerin hava geçitlerindeki son bölüm ve hava kesecikleri (alveoller) etkilenir. İnterstisiyel pnömonilerde, hava kesecikleri (alveoller) arasındaki bölmeler yoğunlukla etkilenen alanlardır. Akciğerler günde 10.000 litre havayı süzer. Kan dolaşımına oksijen taşıyan solunum havasıyla birlikte çok sayıda katı ve sıvı partikül ile zararlı gazlar da akciğerlere ulaşır. Solunum havası içindeki zararlı etkilere verilen tepkilerin büyük bölümü canlı etkenlerden kökenli infeksiyon hastalıklarıdır. Toksik gazların ve sıvıların büyük bölümü “kimyasal pnömoniler” olarak nitelenir.

Hamilelik veya gebelik, erkekten gelen sperm ile kadının yumurtalıklarından atılmış olan yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem.

Western blot immünogenetik, moleküler biyoloji ve diğer moleküler biyoloji dallarında bir doku homojenatı veya ekstraktı numunesi içerisinde spesifik proteinlerin tanımlanmasında yaygın olarak kullanılan bir analitik teknik.

Frengi, spiroket bakterisi Treponema pallidum alttürünün sebep olduğu cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. Cinsel yolla bulaşmanın yanı sıra kan transfüzyonlarıyla da bulaşabildiği gösterilmiştir. Aynı zamanda anneden fetüse, hamilelik ya da doğum sırasında bulaşabilir. Treponema pallidum ile alakalı olarak insanlarda görülen diğer hastalıklar arasında veremdutu, pinta ve endemik frengi bulunmaktadır.

Virüs, sadece canlı hücreleri enfekte edebilen ve böylece replike olabilen mikroskobik enfeksiyon etkenleri. Virüsler; hayvanlardan ve bitkilerden, bakterilerin ve arkelerin de içinde bulunduğu mikroorganizmalara kadar her türlü canlı şekillerine bulaşabilirler.

Eşeyli üreme, iki canlı organizma arasında genetik malzemelerin birleştirilmesi suretiyle yeni bir canlının oluşması olayıdır. Burada iki ana süreç vardır: kromozom sayısını yarıya indiren mayoz bölünme ile iki gametin birleştiği ve eski kromozom sayılarına ulaştığı döllenmedir. Mayoz bölünme sırasında, her bir çiftin kromozomları, homolog rekombinasyon elde etmek için krossing over yoluyla parça değişimi yaparlar.
Doğum kontrolü, geçici veya kalıcı olarak hamileliği engellemek ya da hamile kalma olasılığını azaltmak amacıyla çeşitli yöntemlerin, araç-gereçlerin ya da ilaçların kullanılmasıdır.

Cinsel yolla bulaşan hastalık (CYBH) veya cinsel yolla bulaşan enfeksiyon (CYBE), daha eski adıyla zührevi hastalık, özellikle vajinal seks olmak üzere anal seks, oral seks, bazen de sürtünme yoluyla cinsel ilişkiyle bulaşabilen enfeksiyonların genel adıdır. CYBE'ler genellikle başlangıçta semptomlara neden olmadığından başkalarına bulaştırma riskleri fazladır. İngilizce literatürde Cinsel yolla bulaşan enfeksiyon terimi, semptomatik hastalığı olmayan vakaları da kapsadığından cinsel yolla bulaşan hastalık veya zührevi hastalık terimlerinin yerine tercih edilmektedir. CYBE'lerin belirti ve bulguları olarak vajinal akıntı, penis akıntısı, cinsel organların üzerinde veya çevresinde ülserler ve pelvik ağrı sayılabilir. Bazı CYBE'ler kısırlığa neden olabilmektedir.

Domuz gribi, Orthomyxoviridae ailesinden, herhangi bir virüs tarafından oluşmuştur. Domuzlarda oluşan virüse çok benzediği için adına Domuz Gribi denmektedir. Hastalık tıp alanında İngilizce swine influenza virus kelimelerinin baş harflerinin bir araya getirilmesiyle kısaca SIV olarak adlandırılır. Bilinen tüm SIV tipleri ya Influenzavirus A (çoğunlukla) ya da Influenzavirus C (ender) tipindedir. Aşısı bulunmaktadır. 2009 salgınına neden olan virüs, influenza A virüsünün alt türlerinden biri olan H1N1'dir.

Tüp bebek ya da bilimsel ismiyle in vitro fertilizasyon (IVF), bir yumurtanın sperm tarafından, vücut dışında suni olarak döllenmesi sürecidir. IVF, kısırlık tedavisinde diğer yardımlı üreme yöntemleri başarısız olduğunda kullanılan önemli bir tedavi yöntemidir. IVF işlemi, bir kadının yumurtlama sürecini izlemek, yumurtayı yumurtalıklardan almak ve laboratuvar ortamında sperm ile dölleyerek döllenmiş yumurtanın (zigot) daha sonra hastanın rahmine başarılı bir gebelik oluşturulması amacıyla tekrar aktarılması şeklinde özetlenebilir. Bir kadının doğal döngüsünün ovum (yumurta) toplamak için izlenmesine "doğal siklus IVF" denir. İlk başarılı doğan "tüp bebek" olan Louise Brown, 1978 yılında doğmuştur. Louise Brown, doğal siklus IVF sonucu olarak doğmuştur. Fizyolog Robert G. Edwards, 2010 yılında bu tedaviyi geliştirdiği için Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü kazanmıştır.
Yumurta bağışı, bir kadının başka bir kadının yardımlı üreme tedavisinin bir parçası olarak veya biyomedikal araştırma için hamile kalmasını sağlamak için yumurta bağışlama sürecidir. Yardımcı üreme amaçları için yumurta bağışı tipik olarak laboratuvarda döllenen yumurtalar ile tüp bebek teknolojisini içerir; daha nadir olarak, döllenmemiş yumurtalar dondurulabilir ve daha sonra kullanılmak üzere saklanabilir. Yumurta bağışı, yardımcı üreme teknolojisinin bir parçası olarak üçüncü taraf bir üremedir.

Kütle spektrometrisi, İngilizce: Mass spectrometry (MS), kimyasal türleri iyonize edip oluşan iyonları Kütle-yük oranını esas alarak sıralayan bir analitik teknik. Daha basit terimler ile, bir kütle spektrumu bir numunen içindeki kütleleri ölçer. Kütle spektrometrisi birçok farklı alanda kullanılır ve kompleks karışımlara uygulandığı kadar saf numunelere de uygulanır.

Hamilelik oranı veya hamile kalma oranı, hamile kalma denemelerindeki başarı oranıdır. Genellikle yapay döllenme ve in vitro fertilizasyon denemelerindeki başarı oranını tasvir etmekle birlikte âdet döngüsünün belli evrelerindeki döllenme şansını da ifade edebilir.

Surata boşalma veya surata attırma, bir erkeğin bir veya daha fazla cinsel partnerinin yüzüne meni boşalttığı bir cinsel aktivitedir. Surata boşalma, penetratif olmayan bir seks şeklidir, ancak genellikle vajinal seks, anal seks, oral seks, manuel seks veya mastürbasyon gibi başka bir cinsel uyarılma yönteminden sonra gerçekleştirilir. Ayrıca pornografik filmlerde ve videolarda düzenli olarak, genellikle bir sahneyi kapatmanın bir yolu olarak tasvir edilir.

Hepatit B hastalığı (sarılık), karaciğeri etkileyen hepatit B virüsünün (HBV) neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır ve bir tür viral hepatittir. Hem akut hem de kronik enfeksiyona neden olabilir. Virüs bulaştıktan sonra hastalık bulgularını yaratması, sonrasında iyileşmesi ve virüse ait vücutta bir iz kalmaması akut enfeksiyon iken, virüsün karaciğer hücrelerine yerleşerek orada uzun süreli bulunması ve çoğalması ise kronik enfeksiyondur.
Dölleme ya da tohumlama eşeyli üreyen canlılarda üremek ya da dişiyi döllemek amacıyla, spermin dişi üreme sistemine girişi. Sperm memelilerde rahime veya fallop tüpüne iletilir. Memelilerde dölleme normalde cinsel ilişki veya çiftleşme sırasında meydana gelir, ancak tohumlama suni tohumlama gibi başka yollarla da gerçekleşebilir.
Sperm bağışı yasaları ülkeye göre değişir. Çoğu ülkede, örneğin bir sperm donörünün kaç çocuğa sebep olacağı veya donör öldükten sonra donör semen kullanımını veya sperm donörlerine ödeme yapılmasını sınırlayan veya yasaklayan sperm bağışlarını kapsayan yasalar vardır. Diğer yasalar, evli heteroseksüeller gibi çiftler için uygulamayı bir şekilde yasaklayabilir veya tüp bebek (IVF) tedavisi için donör sperminin kullanımını kısıtlayabilir. Yasalar bu tür bir tedaviyi bekar kadınlara veya lezbiyen çiftlere yasaklayabilir. Bağışlanan sperm, tohumlama için veya tüp bebek tedavisinin bir parçası olarak kullanılabilir. Bu tür yasalara rağmen, büyük ölçüde düzenlemeye tabi olmayan gayri resmi ve özel sperm bağışları yapılmaktadır.
Suni tohumlama cinsel ilişki veya in vitro fertilizasyon (dölleme) dışındaki yollarla in vivo dölleme yöntemi ile bir gebelik elde etmek amacıyla spermin dişinin serviksine veya uterus boşluğuna iletilmesidir. İnsanlar ve hayvanlar için bir doğurganlık tedavisidir. Süt sığırları, atlar, küçükbaş hayvanlar ve domuzlar dahil olmak üzere hayvan yetiştiriciliğinde yaygın bir uygulamadır.

Vajinal flora, vajinal mikrobiyota veya vajinal mikrobiyom, vajinayı kolonize eden mikroorganizmalardır. Alman jinekolog Albert Döderlein tarafından 1892'de keşfedildi ve genel insan florasının bir parçasıdır. Mevcut bakteri miktarı ve türü, bireyin genel sağlığı için önemli etkilere sahiptir. Sağlıklı bir bireyin birincil kolonize edici bakterileri L. crispatus gibi, Lactobacillus cinsindendir ve ürettikleri laktik asidin, patojenik türlerin neden olduğu enfeksiyona karşı koruduğu düşünülmektedir.