İçeriğe atla

Spektroskopi tarihi

Cam prizmadan kırılarak spektruma ayrılan ışık. Renk dağılım açıları görselleştirme için abartılmıştır.

Batı dünyasında modern spektroskopi 17. yüzyılda başlamıştır. Özellikle prizmalar olmak üzere optik bilimi alanındaki ilerlemeler, güneş spektrumunun sistematik biçimde gözlemlenebilmesine olanak verdi. Isaac Newton, beyaz ışığı oluşturmak üzere birleşen gökkuşağı renklerini tarif etmek için spektrum kelimesini kullanan ilk kişi oldu. 1800'lerin başında Joseph von Fraunhofer, spektroskopinin daha hassas ve niceliksel bir bilimsel teknik haline gelmesine imkân veren dağınımlı spektrometreler ile deneyler yaptı. O zamandan beri spektroskopi kimya, fizik ve astronomi alanlarında önemli bir rol oynadı ve oynamaya devam ediyor. Fraunhofer, birkaç tanesi daha önce Wollaston tarafından gözlemlenmiş olmasına rağmen, artık kendi adıyla anılan Güneş'in spektrumundaki koyu çizgileri gözlemlemiş ve ölçmüştür.[1]

Kökenleri ve deneysel gelişimi

Romalılar bir prizmanın gökkuşağı renklerini oluşturabildiğini zaten biliyorlardı.[2] Newton, bilindiği üzere spektroskopinin kurucusu olarak kabul edilir ancak güneş spektrumunu ilk çalışan ve raporlayan bilim insanı Newton değildi. Athanasius Kircher (1646), Jan Marek Marci (1648), Robert Boyle (1664) ve Francesco Maria Grimaldi'nin (1665) çalışmaları Newton’un optik bilimi deneylerinden (1666-1672) önce gelmektedir.[3] Newton "Opticks" adlı eserinde ışığın dağılımı üzerine deneylerini ve teorik açıklamalarını yayınlamıştır. Newton’un deneyleri beyaz ışığın bir prizma yoluyla bileşen renklerine ayrılabileceğini ve bu bileşenlerin tekrar beyaz ışığı meydana getirmek üzere bir araya getirilebileceğini göstermiştir. Newton prizmanın renkleri açığa vurmadığını veya meydana getirmediğini, ama beyaz ışığı bileşenlerine ayırdığını göstermiştir.[4] Newton’un ışığın parçacık teorisi, dalga teorisi ile giderek daha başarılı olmuştur. Dağılan ışığın niceliksel ölçümünün tanınması ve standartlaşması 19uncu yüzyıldan önce gerçekleşmemiştir. Daha sonraki birçok spektroskopik deneyler gibi, Newton’un beyaz ışık kaynakları, alevler, güneş ve yıldızlardan meydana geliyordu. Prizmalarla daha sonra yapılan deneyler, spektrumun özellikle kimyasal bileşenlerle birleştiğinin ilk göstergelerini sağlamıştır. Bilim insanları, alkol alevlerine tuz eklendiğinde rengin farklı desenlerinin emisyonunu gözlemlemişlerdir.[5]

Görsel görünür Fraunhofer çizgileriyle güneş spektrumu.

Joseph von Fraunhofer, dalgaboyu dağılım kaynağı olarak bir prizmayı bir kırınım ağı ile değiştirerek önemli bir deneysel aşama kaydetmiştir. Fraunhofer, kendi çalışmalarını Thomas Young, François Arago ve Augustin-Jean Fresnel tarafından geliştirilen ışık girişim teorilerinin üzerine oluşturmuştur. Fraunhofer, bir kırınım ağı oluşturmak için ışığın tek bir dikdörtgen yarıktan, iki yarıktan ve vs, binlerce yarığı yakın biçimde yerleştirmek suretiyle bir yol elde ederek, geçen ışığın etkisinin göstermek için kendi deneylerini yürütmüştür. Bir kırınım ağı ile elde edilen girişim hem bir prizmadaki spektrum çözünürlüğünü arttırır hem de dağılan dalgaboylarının ölçülebilmesine imkân verir. Fraunhofer’in ölçülen dalgaboyu ölçeğini tespiti çoklu ortam laboratuvarlarında, çoklu kaynaklardan (alevler ve güneş) ve farklı aygıtlarla gözlemlenen eşleştirme spektrumuna giden yolu açmıştır. Fraunhofer güneş spektrumunun ve gözlemlediği karanlık çizgilerin sistematik gözlemlerini yürütmüş ve yayınlamış ve günümüzde hala Fraunhofer çizgileri olarak bilinen dalgaboylarını tanımlamıştır.[6]

1800’lerin başında, birkaç bilim insanı spektroskopi teknikleri ve anlayışını daha ileriye götürmüştür.[7][8] 1820’de John Herschel ile William H. F. Talbot alev spektroskopisini kullanarak tuzların sistematik gözlemlerini gerçekleştirmişlerdir.[9]

1835’de Charles Wheatstone farklı metallerin kıvılcımlarının emisyon spektrumundaki farklı parlak çizgilerle ve dolayısıyla alev spektroskopisi için alternatif bir mekanizma ortaya çıkararak kolaylıkla ayırt edilebileceğini açıklamıştır.[10] 1849’da, J.B.L.Foucault, aynı dalgaboyunda görünen absorpsiyon ve emisyon çizgilerinin her ikisinin de nedeninin aynı madde olduğunu, ikisinin arasındaki farklılığın ışık kaynağının sıcaklığından kaynaklandığını deneysel olarak göstermiştir.[11] 1853’de İsveçli fizikçi Anders Jonas Ångström, Optiska Undersökningar (Optik çalışmalar) isimli çalışmasında gaz spektrumu üzerine gözlemlerini ve teorilerini İsveç Kraliyet Bilim Akademisine sunmuştur. Ångström akkor halindeki bir gazın absorbe edebileceği aynı dalga boyundaki ışık ışınlarını yaydığını öne sürmüştür. Ångström, Foucalt’ın deneysel sonuçlarından haberdar değildi. Aynı zamanda George Stokes ve William Thomson (Kelvin) da benzer önermeleri tartışıyorlardı.[11] Ångström, daha sonra Balmer çizgilerini tanımlayan hidrojenden emisyon spektrumunu da ölçtü.[12] 1854 ve 1855’de David Alter hidrojenin Balmer çizgilerinin bağımsız gözlemi dahil, metallerin ve gazların spektrumuna ilişkin gözlemlerini yayınladı.[13]

Kirchhoff ve Bunsen Spektroskopu

Spektrumun sistematik biçimde kimyasal elementlere dayandırılması 1860'ta Alman fizikçi Gustav Kirchhoff ve kimyacı Robert Bunsen’in çalışmasıyla başlamıştır. Bunsen ve Kirchhoff, Fraunhofer’in optik tekniklerini, Bunsen’in geliştirilmiş alev kaynağını ve çok sistematik deneysel bir süreci kimyasal bileşenler spektrumunun detaylı bir incelemesinde uyguladılar. Bunsen ve Kirchhoff, kimyasal elementler ve onların benzersiz spektral desenleri arasındaki bağlantıyı tespit ettiler. Süreç içinde analitik spektroskopi tekniğini oluşturdular. 1860'ta sekiz elementin spektrası hakkındaki bulgularını yayınladılar ve bu elementlerin birçok doğal bileşik içindeki varlığını tanımladılar.[14][15] Bunsen ve Kirchhoff spektroskopinin kimyasal analizlerin izlenmesinde kullanılabileceğini gösterdiler ve keşfettikleri birçok kimyasal element daha önceden bilinmiyordu. Kirchhoff ve Bunsen ayrıca, kendi karşılık gelen spektralarına dayalı olarak belirli elementlere güneş soğurma çizgileri atfederek soğurma ve emisyon çizgileri arasındaki bağlantıyı tam olarak tespit ettiler.[16] Kirchhoff, günümüzde Kirchhoff’un Termal Radyasyon Yasası olarak bilinen yasa dahil, spektral soğurma ve emisyonun niteliği hakkındaki temel araştırmalara katkıda bulunmaya devam etti. Kirchhoff’un bu yasayı spektroskopiye uygulaması spektroskopinin üç yasasına yansıtıldı:

  1. Yüksek basınç altında akkor halindeki bir katı, sıvı veya gaz sürekli bir spektrum yayar.
  2. Düşük basınç altında sıcak bir gaz bir “parlak-çizgi” veya emisyon-çizgi spektrumu yayar.
  3. Soğuk, düşük yoğunluklu gaz yoluyla görüntülenen sürekli bir spektrum kaynağı bir soğurma-çizgi spektrumu üretir.

1860'ta William Huggins ve karısı Margaret spektroskopiyi yıldızların dünyada bulunan aynı elementlerden meydana geldiğini tespit etmek için kullanmışlardır. 1868’de eksensel hızını tespit edebilmek için göresiz Doppler-kaymasını (kırmızıya kayma) Sirius yıldızının spektrum denkleminde de kullanmışlardır.[17] Kedi Gözü bulutsusu (NGC 6543) analiz edildiği zaman bir gezegensi bulutun spektrumunu ilk alanlar da onlardı.[18] Spektral teknikler kullanarak, bulutsuları galaksilerden ayırabiliyorlardı.

Johann Balmer 1885’de dört görünür hidrojen çizgisinin tam sayılarla ifade edilebilecek bir serinin parçası olduğunu keşfetti. Bunu birkaç yıl sonra, ilave çizgi serilerini tarifleyen Rydberg formülü takip etti.

Bu arada, Maxwell (1873) tarafından gerçekleştirilen geçmiş deneyimlerin somut bir özeti onun elektromanyetik dalga denklemleriyle neticelendi.

Kuantum mekaniğinin gelişimi

Yirminci yüzyılında başlarında, spektroskopi araştırması kuantum mekaniğinin gelişimine önemli katkı yaptı. Kuantum mekaniği spektroskopik gözlemlerin anlaşılması için bir açıklama ve teorik çerçeve sağladı.

Lazer spektroskopisi

Lazer ve ondan önce gelen maser, spektroskopi uzmanları tarafından keşfedilmiştir. Lazerler deneysel spektroskopiyi önemli ölçüde ilerlettiler.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Fraunhofer, J. (1817). "Bestimmung des Brechungs- und des Farbenzerstreuungs-Vermögens verschiedener Glasarten, in Bezug auf die Vervollkommnung achromatischer Fernröhre". Annalen der Physik. 56 (7): 264-313. Bibcode:1817AnP....56..264F. doi:10.1002/andp.18170560706. 27 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Şubat 2024. 
  2. ^ Brand, John C. D. (1995). Lines of Light: The Sources of Dispersive Spectroscopy, 1800 - 1930. Gordon and Breach Publishers. s. 57. ISBN 2884491627. 
  3. ^ Burns, Thorburn (1987). "Aspects of the development of colorimetric analysis and quantitative molecular spectroscopy in the ultraviolet-visible region". Burgess, C.; Mielenz, K. D. (Ed.). Advances in Standards and Methodology in Spectrophotometry. Burlington: Elsevier Science. s. 1. ISBN 9780444599056. 31 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ocak 2016. 
  4. ^ "The Era of Classical Spectroscopy". 8 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2012. 
  5. ^ Brand, p. 58
  6. ^ Brand, pp. 37-42
  7. ^ "A Timeline of Atomic Spectroscopy". 9 Ağustos 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2012. 
  8. ^ Gore, George (1878). The Art of Scientific Discovery: Or, The General Conditions and Methods of Research in Physics and Chemistry. Longmans, Green, and Co. s. 179. 
  9. ^ Brand, p. 59
  10. ^ Brian Bowers (2001). Sir Charles Wheatstone FRS: 1802-1875 (2. bas.). IET. ss. 207-208. ISBN 978-0-85296-103-2. 9 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ocak 2016. 
  11. ^ a b Brand, pp. 60-62
  12. ^ Wagner, H. J. (2005). "Early Spectroscopy and the Balmer Lines of Hydrogen". Journal of Chemical Education. 82 (3). s. 380. Bibcode:2005JChEd..82..380W. doi:10.1021/ed082p380.1. 13 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2012. 
  13. ^ Retcofsky, H. L. (2003). "Spectrum Analysis Discoverer?". Journal of Chemical Education. 80 (9). s. 1003. Bibcode:2003JChEd..80.1003R. doi:10.1021/ed080p1003.1. 13 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2012. 
  14. ^ Kirchhoff, G.; Bunsen, R. (1860). "Chemische Analyse durch Spectralbeobachtungen". Annalen der Physik. 180 (6). ss. 161-189. Bibcode:1860AnP...186..161K. doi:10.1002/andp.18601860602. 23 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2012. 
  15. ^ Kirchhoff, G.; Bunsen, R. (1901). "Chemical Analysis By Spectral Observations". Brace, D. B. (Ed.). The Laws of Radiation and Absorption: Memoirs by Prévost, Stewart, Kirchhoff, and Kirchhoff and Bunsen. New York: American Book Company. ss. 99-125. 
  16. ^ Brand, pp. 63-64
  17. ^ Singh, Simon (2005). Big Bang. Harper Collins. ss. 238-246. ISBN 9780007162215. 
  18. ^ Kwok, Sun (2000). "Chapter 1: History and overview". The Origin and Evolution of Planetary Nebulae. Cambridge University Press. ss. 1-7. ISBN 0-521-62313-8. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Robert Bunsen</span>

Robert Wilhelm Bunsen Eberhard, özellikle mineralojik ve analitik kimya üzerine çalışmış Alman kimyagerdir. Gustav Robert Kirchoff ile beraber sezyum ve rubidyum elementlerini keşfetmiş, ısıtılan elementlerin emisyon spektrumlarını incelemiş ve spektral analizi bulmuştur. Fotokimyaya öncülük eden Bunsen, bir deney esnasında koruyucu gözlük kullanmadığı için bir gözünü kaybetmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Süpernova</span> Büyük Yıldızların Ölümü

Süpernova, enerjisi biten büyük yıldızların şiddetle patlaması durumuna verilen addır. Bir süpernovanın parlaklığı Güneş'in parlaklığının yüz milyon katına varabilir.

<span class="mw-page-title-main">Gustav Kirchoff</span> Alman fizikçi

Gustav Robert Kirchhoff,, Alman fizikçi ve matematikçi.

<span class="mw-page-title-main">Spektroskopi</span>

Spektroskopi elektromanyetik radyasyon ile maddenin etkileşiminin radyasyonun dalga boyu veya frekansının bir fonksiyonu olarak ortaya çıkan elektromanyetik spektrumu (tayf) ölçen ve yorumlayan bir çalışma alanıdır. Başka bir deyişle, elektromanyetik spektrumun tüm bantlarında görünür ışıktan kaynaklı olarak meydana gelen bir kesin renk çalışmasıdır.

EXAFS, İngilizceden Extended X-ray Absorption Fine Structure, X ışını enerjisinin değişikliğine bağlı olarak soğurulmasında oluşan dalgalanmaları inceleyerek, soğurmayı yapan atomun etrafındaki bağ yapısını incelemeye yarayan deneysel bir yöntemdir.

Atom fiziği, atomu bir bütün olarak atomların etkileşimlerini, atomun ve moleküllerin yapısı, enerji düzeyleri, dalga fonksiyonlari ve elektromanyetik geçişleri, atomlar arası bağlar, moleküler yapılar, atom modeli, atomik spektroskopide ince yapı ve aşırı ince yapı, spektroskopik gösterim ve enerji seviyeleri, geçiş olasılığı ve seçim kuralları, Zeeman olayı, Stark olayı, moleküler spektrum, iyonik bağlar, dönme, titreşim ve elektronik geçiş spektrumu, lazer gibi bölümleri- inceleyen fiziğin alt dallarından ikincisidir.

<span class="mw-page-title-main">Anders Jonas Ångström</span>

Anders Jonas Ångström İsveçli fizikçi ve spektroskopi biliminin kurucularından biriydi.

<span class="mw-page-title-main">Spektrometre</span> ışığın özelliklerini ölçmek için kullanılan bir alet

Spektrometre ya da tayfölçer, elektromanyetik spektrumun belirli bir bölümü üzerinde ışığın özelliklerini ölçerek spektroskopik analiz yöntemiyle materyalleri belirlemek için kullanılan bir araçtır. Ölçülen değişken çoğunlukla ışığın yoğunluğudur ancak ışığın polarizasyon durumuna da bakılabilir. Bağımsız değişken ise genellikle ışık dalga boyu veya foton enerjisi ile doğrudan orantılı bir birimdir; dalga sayısı ya da elektron volt gibi. Spektrometre spektral çizgiler üretmek ve dalga boyları ve yoğunlukları ölçmek için spektroskopi amacıyla kullanılır. Spektrometre gamma ışınları ve X-ışınlarından uzak infrared ışınlarına kadar çok geniş bir dalga boyu aralığı üzerinde çalışılan araçlar için kullanılan bir terimdir. Alet nispi birimler yerine mutlak birimlerin spektrumunu ölçmek için tasarlanmış ise o zaman spektrofotometre olarak adlandırılır. Spektrofotometrelerin çoğunluğu görülebilir spektrum ve yakın spektral bölgelerinde kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Seyfert galaksisi</span> Galaksi

Seyfert Galaksileri, kuasarlar içinde aktif galaksiler içinde en büyük iki gruptan birini teşkil eder. Bunlar, kuasarlardan farklı olarak, ev sahibi galaksileri kolayca tespit edilebilen, yüksek iyonizasyon emisyon hatları ortaya çıkartan spektrumları olan oldukça yüksek yüzey parlaklıkları ile kuazar benzeri çekirdeklere sahiptirler.

<span class="mw-page-title-main">Fraunhofer çizgileri</span>

Fizikte Fraunhofer çizgileri ismini Alman fizikçi Joseph Von Fraunhofer'dan alan tayfsal çizgiler grubudur. (1787-1826) Çizgiler ilk olarak güneşin soğurum çizgilerinin optik tayfında gözlemlenmiştir.

Kimyasal elementlerin ya da kimyasal bileşiklerin emisyon spektrumu atom ya da moleküllerin yüksek enerji seviyesinden düşük enerji seviyesine geçişinden elde edilen elektromanyetik radyasyonun frekans spektrumudur. Yayılmış fotonun enerjisi iki enerji düzeyi arasındaki farka eşittir. Her atom için birçok mümkün geçişler vardır ve enerji düzeyleri arasındaki her geçiş spesifik enerji farkına sahiptir. Bu farklı geçişlerin toplamı, farklı ışınlar halinde gönderilmiş dalga boylarına ve emisyon spektrumunun düzenlenmesine neden olur. Her elementin emisyon spektrumu özeldir. Dahası, spektroskopi elementlerin madde içindeki bilinmeyen kompozisyonunu tespit etmek için kullanılabilir. Buna benzer olarak, moleküllerin emisyon spektrumları maddelerin kimyasal analizlerinde kullanılabilir.

Atom fiziğinde Balmer serileri veya Balmer çizgileri hidrojen atomunun tayf çizgilerini emisyonu olan isimlendirilmiş altı serinin gösterimidir.. Balmer serileri Johann Balmer tarafından 1885'te deneysel olarak bulunmuş olan Balmer folmulü sayesinde hesaplanır.

Atomik, moleküler ve optik fizik, bir ya da birkaç atomun ölçeğinde, madde-madde ve ışık-madde etkileşimi çalışmadır ve enerji, birkaç elektron voltları etrafında ölçeklenir. Üç alanla yakından ilişkilidir. AMO teorisi, klasik, yarı klasik ve kuantum işlemlerini kapsar. Tipik olarak, teori ve emisyon uygulamaları, elektromanyetik yayılım ve emilme, spektroskopi analizi, lazer ve mazerlerin kuşağı ve genel olarak maddenin optik özellikleri, uyarılmış atom ve moleküllerden, bu kategorilere ayrılır.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer manyetik rezonans spektroskopisi</span> atom çekirdeğinin belirli manyetik özelliklerini kullanan bir araştırma tekniği

Nükleer manyetik rezonans spektroskopisi, yaygın bilinen adıyla NMR spektroskopisi, atom çekirdeğinin belirli manyetik özelliklerini kullanan bir araştırma tekniğidir. İçerisindeki atomların ya da moleküllerin fiziksel ve kimyasal özelliklerini belirler. NMR spektroskopisi nükleer manyetik rezonans olgusuna dayanmaktadır ve içerisindeki atomun ya da molekülün yapısı, dinamiği, reaksiyon durumu ve molekülün kimyasal çevresi hakkında detaylandırılmış bilgi sağlar. Molekül içerisindeki bir atomun atom içi manyetik alanı, rezonans frekansını değiştirdiği için molekülün elektronik yapısının detaylarına erişimi sağlar.

<span class="mw-page-title-main">Atomik absorpsiyon spektroskopisi</span>

Atomik absorpsiyon spektroskopisi kimyasal elementlerin kantitatif olarak belirlenmesi amaçlı gaz halindeki serbest atomların optik radyasyoun (ışık) soğurmasından faydalanan bir spektroanalitik prosedür. Atomik absorpsiyon spektroskopisi serbest metalik iyonların ışığı soğurması üzerine dayanır.

<span class="mw-page-title-main">Atomik emisyon spektroskopisi</span>

Atomik emisyon spektroskopisi, bir numunedeki bir elementin miktarını belirlemek için belirli bir dalga boyunda bir alev, plazma, ark veya kıvılcımdan yayılan ışığın yoğunluğunu kullanan bir kimyasal analiz yöntemidir. Emisyon spektrumundaki atomik spektrum dalga boyu, elementin kimliğini verirken, yayılan ışığın yoğunluğu elementin atom sayısı ile orantılıdır.

<span class="mw-page-title-main">Optik spektrometre</span> Spektrometre

Bir optik spektrometre, elektromanyetik spektrumun belirli bir bölümü üzerindeki ışığın özelliklerini ölçmek için kullanılan ve tipik olarak spektroskopik analizde malzemeleri tanımlamak için kullanılan bir araçtır. Ölçülen değişken çoğunlukla ışığın yoğunluğudur, ancak örneğin polarizasyon durumu da olabilir. Bağımsız değişken genellikle ışığın dalga boyu veya dalga boyu ile karşılıklı bir ilişkisi olan karşılıklı santimetre veya elektron volt gibi foton enerjisi ile doğru orantılı bir birimdir.

<span class="mw-page-title-main">B-tipi ana kol yıldızı</span> yıldız sınıflandırma

B-tipi ana kol yıldızı, tayf tipi B ve aydınlatma sınıfı V olan ana kol (hidrojen-yakan) yıldızıdır. Kütleleri Güneş'ten 2 ile 16 kat daha fazla ve yüzey sıcaklıkları 10.000 ile 30.000 K arasındadır. B-tipi yıldızlar son derece parlak ve mavidir. Spektrumları, en çok B2 alt sınıfında ve orta derecede hidrojen çizgilerinde göze çarpan nötr helyuma sahiptir. Örnekler arasında Regulus ve Algol A sayılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Paul-Émile Lecoq de Boisbaudran</span> Fransız kimyager (1838 – 1912)

Paul-Émile Lecoq de Boisbaudran, aynı zamanda François Lecoq de Boisbaudran olarak da bilinen, galyum, samaryum ve disprosiyum kimyasal elementlerini keşfetmesiyle tanınan Fransız kimyagerdir. Nadir toprak elementlerinin ayrılması ve saflaştırılmasına yönelik yöntemler geliştirmiş ve spektroskopi biliminin öncülerinden olmuştur.

Kızılötesi spektroskopi, kızılötesi radyasyonun madde ile soğurma, emisyon veya yansıma yoluyla etkileşiminin ölçümüdür. Katı, sıvı veya gaz hâlindeki kimyasal maddeleri veya fonksiyonel grupları incelemek ve tanımlamak için kullanılır. Yeni malzemeleri karakterize etmek veya bilinen ve bilinmeyen numuneleri tanımlayıp doğrulamak için kullanılabilir. Kızılötesi spektroskopi yöntemi, kızılötesi spektrometre adı verilen ve kızılötesi spektrum üreten bir aletle gerçekleştirilir.