İçeriğe atla

Soyağacı teorisi

Soyağacı teorisi (AlmancaStammbaumtheorie), dilbilimci August Schleicher tarafından 19. yüzyılın ortalarında geliştirilen bir teoridir. Bu düşünceye göre diller, biyolojik türlerin evrimine benzer bir şekilde, köken olarak tek bir dilden ortaya çıkmıştır. Diller arasındaki bağ ve ilişkiler, biyolojik türlerin çeşitliliği gibidir. August Schleicher, kendi evrim teorisine dayanarak indo-cermen dil ailesinin soyağacını geliştirmiştir.

1870'lerden beri dilbilime şekil veren "genç bilimciler", bu teoriyi reddetmiş, yerine Johannes Schmidt'in "Kaynaşım teorisi"ni desteklemişlerdir.[1] Schmidt; indo-cermen dilleri tek tek bölmenin bu kadar kolay olmadığını gerekçe göstermiş ve dil gruplarının ilerişim içerisinde birbirlerinden etkilenmelerini karşıt görüş olarak sunmuştur. Yunanca ve İtalyanca, İtalyanca ve Kelt dili arasındaki bariz benzerlik de böylece meydana gelmiştir. Bu gibi ilişkilerin tümü bir soyağacına dayandırılamaz.[2]

Dil coğrafyası, dillerin birbirleriyle etkileşimlerini dikkate almadığı için, on yıllardır bu teoriyi kullanmamaktadır. Bu eleştirilere rağmen 20. yüzyılda hala bu teoriyi destekleyen dilbilimciler olmuştur.[3]

Kaynakça

  1. ^ Wolfgang Putschke, Genç Dilbilimcilerin Çalışmaları ve Dil Tarihi Araştırmalarına Katkıları, S. 331-347; (Werner Besch, Oskar Reichmann, Stefan Sonderegger, Dil Tarihi Dil ve İletişim Bilimleri El Kitabı içerisinde, Cilt 2.1, Walter de Gruyter Yayınları, Berlin ve New York 1984, ISBN 3-11-007396-X)
  2. ^ Adolf Bach, Alman Dili Tarihi, 9. Basım, Wiesbaden o.J. (1970 civarı)
  3. ^ Claus Jürgen Hutterer, Alman Dili, Wiesbaden 1987, ISBN 3-922383-52-1

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Dil</span> insanlar arasında iletişim kurmayı sağlayan doğal bir iletişim aracı

Dil, insanlar arasında anlaşmayı ve iletişimi sağlayan doğal bir araç, kendisine özgü kuralları olan ve ancak bu kurallar içerisinde gelişen canlı bir varlık, çok boyutlu kavramlar bütünü; temeli tarihin bilinmeyen dönemlerinde atılmış bir gizli anlaşmalar düzeni, seslerden örülmüş toplumsal bir kurum ve yapıdır.

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji</span> toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalı

Sosyoloji veya toplum bilimi, toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.

Cebir sayılar teorisini, geometriyi ve analizi içine alan geniş bir matematik dalıdır. Temel matematik işlemlerinden, çember ve daire alanları bulmayı kapsayan geniş bir ilgi alanına sahiptir. Cebir, mühendislik ve eczacılık gibi birçok alanda kullanılmaktadır. Kuramsal cebir, ileri matematiğin bir dalı olmakla birlikte sadece uzmanlar tarafından çalışılan bir koldur.

<span class="mw-page-title-main">Dilbilim</span> insan dilinin araştırılması

Dilbilim, dil bilimi, lengüistik ya da lisaniyat; dilleri dilbilgisi, söz dizimi (sentaks), ses bilgisi (fonetik), ses bilimi (fonoloji), biçimbilim (morfoloji) ve edimbilim (pragmatik) gibi çeşitli yönlerden yapısal, anlamsal ve bildirişimin çıkış bağlamını temel alarak sözlerin gönderimlerini ve iletişimde dilin yaptırım gücünü inceleyen bilim dalıdır.

Zooloji hayvanların bilimsel olarak incelenmesidir. Çalışmaları, hem yaşayan hem de soyu tükenmiş tüm hayvanların yapısını, embriyolojisini, sınıflandırmasını, alışkanlıklarını ve dağılımını ve ekosistemleriyle nasıl etkileşime girdiklerini içerir. Zooloji, biyolojinin ana dallarından biridir. Terim, Antik Yunanca ζῷον, zōion ('hayvan') ve λόγος, logos kelimelerinden türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Yapay sinir ağları</span>

Yapay sinir ağları (YSA), insan beyninin bilgi işleme tekniğinden esinlenerek geliştirilmiş bir bilgi işlem teknolojisidir. YSA ile basit biyolojik sinir sisteminin çalışma şekli taklit edilir. Yani biyolojik nöron hücrelerinin ve bu hücrelerin birbirleri ile arasında kurduğu sinaptik bağın dijital olarak modellenmesidir. Nöronlar çeşitli şekillerde birbirlerine bağlanarak ağlar oluştururlar. Bu ağlar öğrenme, hafızaya alma ve veriler arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarma kapasitesine sahiptirler. Diğer bir ifadeyle, YSA'lar, normalde bir insanın düşünme ve gözlemlemeye yönelik doğal yeteneklerini gerektiren problemlere çözüm üretmektedir. Bir insanın, düşünme ve gözlemleme yeteneklerini gerektiren problemlere yönelik çözümler üretebilmesinin temel sebebi ise insan beyninin ve dolayısıyla insanın sahip olduğu yaşayarak veya deneyerek öğrenme yeteneğidir.

Uluslararası ilişkiler, siyaset biliminin bir dalıdır ve "uluslararası sistem" içindeki aktörlerin, özellikle de uluslararası ilişkilerin temel aktörü olarak kabul edilen devletlerin, diğer devletlerle, uluslararası/bölgesel/hükûmetler arası örgütler, çok uluslu şirketler, uluslararası normlar ve uluslararası toplumla olan ilişkilerini inceleyen disiplinlerarası bir disiplindir.

Biyolojide filogenetik çeşitli organizma grupları arasındaki evrimsel ilişkinin araştırmasıdır. Bu ilişkiler filogeni olarak adlandırılır. Filogenetik terimi Yunanca kökenlidir, "kabile, ırk" anlamına gelen file veya filon (φυλή/φῦλον) ve doğumla ilişkili anlamındaki genetikos (γενετικός) terimlerinden türetilmiştir. Organizmaların sınıflandırması ve adlandırması olan taksonomi, filogenetikten büyük miktarda etkilenmiştir ama yöntemsel ve mantıksal olarak farklıdır. Bu iki saha, "kladizm" veya "kladistik" olarak bilinen filogenetik sistematik bilim dalında örtüşürler. Filogenetik sistematikte taksonları birbirinden ayırt etmek için sadece filogenetik ağaçlar kullanılır. Evrimsel hayat ağacının araştırılması için filogenetik analiz yöntemleri vazgeçilmez hâle gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ernst Haeckel</span> Alman hekim, zoolog, filozof, ressam ve kâşif (1834-1919)

Ernst Heinrich Philipp August Haeckel,, Alman hekim, zoolog, filozof, ressam ve kâşif.

<span class="mw-page-title-main">Marx'ın yabancılaşma teorisi</span>

Yabancılaşma kavramı, Marx'in teorisinin özellikle başlangıç evresinde belirgin bir önceliğe ve öneme sahiptir. Marx'ın erken yazılarında bu önceliği ve yabancılaşma kavramının çeşitli açılımlarını görmek mümkündür. 1844 Elyazmaları ve Alman İdeolojisi bu noktada anılmaya değer. İki tür yabancılaşmadan söz edilebilir Marx'ın bu çalışmalarında. Bunlardan ilki, doğadan kopuş anlamındaki yabancılaşmadır. İnsan, doğadan koparak kültürel-toplumsal alanda kendine ikinci bir doğa kurmak anlamında, doğaya yabancılaşır. Bu insan oluşu açıklayan niteliğiyle olumlu karşılanan yabancılaşmadır, zorunlu bir süreç olarak anlaşılır. İkinci yabancılaşma ise, bizzat kapitalist pazarın ve kapitalist toplumsal sistemin yarattığı yabancılaşmadır. Bunun sonucu olarak insan kendi doğasına yabancılaşır. Böylece insan kendine, kendi emeğine, ilişkilerine, dünyaya ve yaşama yabancılaşır. Kapitalist pazarın bir unsuru olarak işleyen çarklardan biri haline gelir. Anlaşılacağı gibi, yabancılaşma teorisinin Marx'ın İnsanın doğası anlayışıyla yakından ilişkisi vardır. Marx'ın çalışmalarının sonraki dönemlerinde bu kavramı kullanmadığı görülür, ancak bununla birlikte bu kavramın içerdiği perspektifi bir şekilde devam ettirdiği söylenebilir. Meta fetişizmi nosyonunun bir anlamda insanın kendi doğasına yabancılaşmasının kapitalizm içindeki maddi temelini ya da yapısını açıklamaya çalıştığını ve bu açıklamanın içeriğini kapitalist toplumun üretim ve değişim ilişkilerini toplumsal iş bölümü ekseninde birbirleriyle ancak ürünleri dolayımıyla kurup yürüttüklerinin oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz.

Oligopol piyasası, genelde 2, 3 veya 4 oyuncunun hakimiyetinde şekillenen piyasa.

<span class="mw-page-title-main">Frizce</span>

Frizce ya da Friz dilleri, Cermen dillerinin batı grubunun Anglo-Friz dilleri koluna mensup, Batı Frizce, Saterland Frizcesi ve Kuzey Frizce olarak adlandırılan üç farklı dilin ortak adıdır. Hollanda'nın Frizya ili ve Batı Friz Adaları'nda yaklaşık 350.000, Kuzeybatı Almanya'nın bâzı bölgelerinde yaklaşık 3.000 ve diğer başka bölgelerde yaklaşık 16.000 kadar konuşanı vardır. Batı Frizce Hollanda'nın Frizya ilindeki iki resmî dilden biridir, Almanya'nın Aşağı Saksonya ile Schleswig-Holstein eyaletlerinde ise Kuzey Frizce ve Saterland Frizcesi azınlık dili olarak tanınmakta ve korunmaktadır.

Sözdizim, söz dizimi ya da Fransızcadan ödünçleme biçimiyle sentaks, doğal dillerdeki cümle kurma ilke ve kurallarını inceleyen ve bu dildeki cümlelerin esnekliğini inceleyen dilbilim dalıdır.
Eski Yunanca "birlikte düzenleme, dizme" anlamına gelen sentaks terimi dilbilimde, doğal dillerde nasıl cümle oluşturulacağına dair bir kurallar ve prensipler çalışmasıdır. Bir bilim dalına ait olmasına ek olarak “Modern İrlandacanın Sözdizimi"nde olduğu gibi, sözdizim terimi herhangi bireysel bir dilin cümle yapısına hâkim olan kurallara ve prensiplere de doğrudan ilgili olarak da kullanılır. Sözdizim, dilin yatay, yani satır şeklinde dizilen bir sistem olduğunu gösterir. Bu diziliş, sesten, morfemlere, morfemlerden daha büyük öbeklere dilin her seviyesinde mevcuttur. Sözdizimin yalnız cümle seviyesini gösteren bir terim olarak kullanılması doğru ama eksik bir kullanımdır.

<span class="mw-page-title-main">Kuantum alan teorisi</span> hareketli parçacık sistemlerinin kuantizasyonuyla ilgilenen parçacık mekaniğiyle benzer olarak, alanların hareketli sistemlerine parçacık mekaniğinin uygulamasıdır

Kuantum Alan Teorisi (METATEORİ); Klasik Birleşik Alan (KAT) Teorilerini, Özel Görekliliği (SRT), Kuantum mekaniği (KM) teorilerini tek bir teorik çerçeve altında toplayan bir üst teoridir.

<span class="mw-page-title-main">August Schleicher</span>

August Schleicher, d. 19 Şubat 1821 Meiningen - ö. 6 Aralık 1868 Jena. Kendisi bir Alman dilbilimciydi; karşılaştırmalı dil araştırmalarında “Stammbaum” Teorisi'nin kurucusudur ve Franz Bopp ile birlikte Hint-Avrupa Dil Ailesi'nin (Indogermanistik) öncüleridir.

<span class="mw-page-title-main">Evrim düşüncesinin tarihi</span> bilim tarihinin bir yönü

Evrim düşüncesi; türlerin zaman içerisinde değişmelerini ifade eden kavram olarak köklerini eski çağlardan; Yunanistan'dan, Roma'dan, Çin'den ve Orta Çağ İslâm biliminden alır. 17. yüzyıl sonlarında biyolojik taksonominin başlangıcıyla Avrupa'daki biyolojik düşünce; doğal teolojiye tam olarak uyan ve ortaçağ Aristo metafiziği kavramı olan, her türün kendi karakteristiği olduğunu öne süren özcülükten etkilendi. Diğer yandan Aydınlanma Çağı'nda evrimsel kozmoloji ve mekanik felsefe, fizik bilimlerinden doğa tarihine kadar yayıldı. Natüralistler türlerin çeşitliliğine odaklandı ve sonradan "soy tükenmesi" kavramı ile doğa görüşünün temelini sarsan paleontoloji ortaya çıktı. 19. yüzyılın başlarında Jean-Baptiste Lamarck, ilk tamamen biçimlendirilmiş evrim teorisi olan türlerin transmutasyonu teorisini ortaya attı.

Metaetik, etik anabilim dalının etik özelliklerinin, anlatım ve bildirimlerinin, tutumlarının ve yargılarının doğasını anlamak, arayıp bulmak ve ortaya çıkarmak maksadıyla uğraşan koludur.

<span class="mw-page-title-main">Proto Hint-Avrupa dili</span>

Proto-Hint-Avrupa dili veya Hint-Avrupa anadili, Hint-Avrupa dillerinin ortak atası olduğu öne sürülen varsayımsal bir dildir. Proto-Hint-Avrupalılarca konuşulmuş bu dile ait herhangi bir yazılı veri bulunmadığından, hakkında bilinenler tarihsel dilbilim ve rekonstrüksiyon yöntemleri kullanılarak bu dil ailesi içinde yer alan dillerin karşılaştırılması ile ortaya çıkarılan özelliklere dayanmaktadır. Tarihsel olarak Hint-Avrupa dilinin MÖ 3500 yılında konuşulduğu düşünülür. Ancak tarih konusunda görüşler çeşitlilik göstermektedir. Dilin asıl konuşurlarının Karadeniz'in kuzeyinde, Doğu Avrupa'nın Hazar bozkırlarında yaşadığı varsayılır. Proto-Hint-Avrupa dili konuşurları göçlerle birbirinden ayrıldığında bu dil de çeşitli alt dallara ayrılmıştır. Bugün Hint-Avrupa dil ailesi içinde yaklaşık 445 yaşayan dil bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Greko-Ermeni</span>

Greko-Ermeni aynı zamanda Heleno-Ermeni) Proto Hint-Avrupa dili (PHA) sonrası, Yunan ve Ermeni' dillerinin varsayımsal ortak atasıdır, durumu İtalo-Kelt veya daha az varsayımsallı Baltık-Slav dilleri ile karşılaştırılabilir, genelde güvenilir bir hipotez olarak kabul edilmekle baraber, üzerinde tam bir fikir birliği yoktur, varsayımsal Greko-Ermeni'nin en erken evresi, Geç Proto Hint-Avrupa ve "Greko-Ermeni-Aryan" dan belki biraz geç, fakat çok da farklı olmayacak şekilde MÖ 3. binyıla tarihlendirilir.

Turan dilleri, 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında kullanılan ve farklı dil ailelerini, özellikle Ural dilleri, Altay dilleri, Dravid dilleri ve Ural-Altay dilleri gibi birbirleriyle bağlantılı olduğu düşünülen dilleri kapsayan bir dil grubu terimidir. Bu terim, özellikle 19. yüzyılda yaygın olan, dilsel olmayan ırksal bir teori olan "Turan" kavramından esinlenmiştir. Ancak modern dilbilim, bu dillerin büyük çoğunluğunun akraba olmadığını ortaya koymuştur.