İçeriğe atla

Sovyetler Birliği'nin Türkiye üzerindeki toprak iddiaları

Soviet territorial claims against Turkey 1945-1953
Soğuk Savaş döneminin başladığı 1945-1953 yılları arasında Sovyetler Birliği'nin Türkiye üzerindeki toprak iddiaları; Artvin, Kars ve Ardahan'ı kapsıyordu. (turuncu alan)

Sovyetler Birliği'nin Türkiye üzerindeki toprak iddiaları, 1945’ten 1953’e kadar süren, Sovyetler Birliği Türkiye'nin Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesi arasındaki kara sınırının ve Boğazların güvenliğinin gözden geçirilmesini amaçlayan birkaç farklı öneriden oluşuyordu. Nikita Kruşçev’in anılarında belirtildiğine göre Josef Stalin ve başbakan yardımcısı Lavrenti Beriya bu iddialar konusunda hemfikir olarak, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu topraklarının büyük bir bölümünün Gürcistan ve Ermenistan'a ait olduğunu iddia etmişlerdir. Buna göre, eğer başarılı olursa, Karadeniz çevresinde Sovyetlerin konumu güçlendirilip Britanya'nın Orta Doğu’daki etkisi zayıflatacaktı.[1]

Arka plan

İkinci Dünya Savaşı'nın nihayete ermesinin ardından Sovyetler Birliği ile Batı dünyası arasında Orta Doğu'daki üç önemli ülke olan Yunanistan, İran ve Türkiye üzerinde anlaşmazlıklar yaşanmaya başladı.[2]

Sovyetler Birliği'nin ihracatı için önemli bir su yolu olan Boğazlar üzerinde Türkiye’nin tek başına kontrol sağlamasına olanak veren, 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden memnun değildi.[2]

Boğazları kapattığı takdirde Rusya'nın ithalat ve ihracatını, hatta savunmasını bile engelleyebilecek Rusya'nın Türkiye'ye bağımlı kalması mümkün değildir. İspanya ya da Mısır'a Süveyş Kanalı'nı kapatma hakkı verilseydi Britanya ne yapardı ya da herhangi bir Güney Amerika Cumhuriyeti'nin Panama Kanalı'nı kapatma hakkı olsaydı ABD Hükümeti ne derdi?[2]

—9 Ekim 1944, Stalin'in Churchill ile görüşmesindeki sözler

Avrupa'da yeni düzenin belirlenmesi için İkinci Dünya Savaşı'nın galip ülkelerinin organize ettiği Yalta Konferansı'nın ardından, 1945'te Sovyetler Birliği'nin Türkiye'ye dönük politikası tehdit edici bir çizgiye geldi. 19 Mart 1945'te, Sovyetler Birliği'nin Dışişleri Bakanı Vyaçeslav Molotov, "yeni şartlara uyum sağlaması ve iyileştirilmeler yapılması" gerekçesiyle Kasım 1945'te süresi dolacak olan 1925 Sovyetler Birliği-Türkiye Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması'nın yenilenmeyeceğini ilan etti.[2]

7 Haziran'da Türkiye'nin Moskova büyükelçisi Selim Sarper ile Molotov arasında görüşmeler ve pazarlıklar başladı. Selim Sarper, Türkiye'nin Sovyetler Birliği ile karşılıklı yardımlaşma anlaşmasına açık olmasına rağmen, Boğazların statüsünün değiştirilmesinin anlaşmanın diğer taraflarından dolayı zor olduğunu Molotov'a iletti.[2]

Molotov, Sovyetler Birliği ile Türkiye'nin Boğazlar konusunda anlaşmaya varması durumunda kimsenin itiraz etmeyeceğini iddia etti. Molotov, bu anlaşmanın yenilenmesi için Gürcistan ve Ermenistan'ın, Kars ve Ardahan üzerindeki toprak iddialarının çözülmesi gerektiğini, eğer toprak meselesinde anlaşmaya varılamazsa, Sovyetler ile Türkiye arasındaki müzakerelerin Boğazlar meselesiyle sınırlı kalacağını söyledi.[2]

Kars ve Ardahan çevresindeki tartışmalı bölge 1878-1921 yılları arasında Rus İmparatorluğu tarafından yönetilmişti. Molotov, Rusya tarafından Türkiye'ye devredilen ve şimdi söz konusu iki Sovyet cumhuriyeti tarafından hak iddia edilen bu bölgede de tıpkı 1921 yılında Polonya’ya verilmiş toprakları Sovyetlerin geri alması gibi geri almak, bu devri meşrulaştırmak ve bu konuyu yeniden müzakere etmek istediğini söyledi.[2]

Selim Sarper, bu görüşmeler sırasında Türkiye'ye ilettiği raporda kişisel görüşü olarak toprak taleplerinin üzerinde ısrarla durulacağını sanmadığını, Molotov'un bu konuyu diğer noktalarda taviz koparmak için öne sürdüğünü; Boğazlarda üs için de ısrar edebileceğini ancak bunu da Boğazların savaş sırasında ortak savunması tavizini koparmak için yaptığını ileri sürdü.[3]

Molotov ile Sarper arasındaki 18 Haziran'da yapılan görüşmede Sarper'e Türkiye, toprak taleplerini karşılayamazsa karşılıklı yardımlaşma anlaşması olmayacağını ama Boğazlar üzerine pazarlık yapılabileceğini Sovyetler Birliği tarafından söylendi.[2]

İddialar

Sovyet iddiaları şu şekilde idi;[]

  1. Eski Kars Oblastı, 1878 yılında Rusya’nın, 1918-1920 yıllarında ise o günlerde Sovyetler’de bir cumhuriyet olan Ermenistan’a aitti. Iğdır ve çevresi Erivan Valiliği’ne dahildi.
  2. Alashkert (Eleşkirt) ovası (bundan kasıtları Erzurum, Van, Muş, Bitlis ve Kars'ın bir kısmıydı), Doğubayazıt ve Kars tarihi Ermeni Hanlığına aitti.

1946-1948 yılları arasında II. Dünya Savaşı’nda 150.000 Ermeni; Suriye, Lübnan, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Kıbrıs, Filistin, Irak, Mısır ve Fransa’dan Sovyetlerin bir parçası olan Ermenistan'a göç etmişti. Sovyet hükûmeti bu yüzden bu toprakları alıp Ermenilere vermek istedi. Bunun üzerine stratejik olarak Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Türkiye’nin topraklarının tehdit edilmesine karşı çıktı. 1934 yılında Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Amerikan Başkanı Wilson’un 1913-1921 yılları içinde düzenlediği Ermenistan’ın kaybettiği toprakların hak iddia sürecinin dolduğunu kabul etmesine rağmen [] 1947 yılında ABD, Sovyetlerin bu iddialarını İdeolojik olarak Çekoslovakya üzerinde hak iddia eden Nazi yayılmacılarına benzetti.

Sovyet Dışişleri Komiserliği 7 Ağustos 1946 tarihinde, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin yenilenmesi durumu için Türk Dışişleri Bakanlığı'na Sovyetlerin taleplerini içeren bir nota gönderdi. Bu notada şu talepler yer aldı:[4]

  1. Ticaret gemilerine her zaman açık olması,
  2. Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin silahlı kuvvetlerinin gemilerine her zaman açık olması
  3. Özel durumlar haricinde Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelerin savaş gemilerine kapalı olması
  4. Türkiye ve diğer Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin kontrolünde olması
  5. Sovyetler Birliği ve Türkiye tarafından ortak olarak savunulması

Notada, Kars ve Ardahan'a dair herhangi bir talep yer almadı.[4]

ABD, İran’da Sovyet destekli olan ve Türkiye ile İran için tehlike arz eden Mahabad Cumhuriyeti’nin ve İran için tehlikeli olan Azerbaycan Millî Hükûmeti’nin İran tarafından ilhak edilmesini destekledi. Türkiye, 1952 yılında Anti-Sovyet bir askeri örgütlenme olan NATO’ya katıldı. 1953 yılında Stalin’in ölümünün ardından, Sovyet hükûmeti ABD’ye, Türkiye ile dostluk ilişkilerini geliştirmenin bir parçası olarak, Türkiye üzerindeki toprak taleplerinden vazgeçtiğini açıkladı.[5]

Kaynakça

  1. ^ Suny, Ronald Grigor (1993). Looking Toward Ararat: Armenia in Modern History (İngilizce). Indiana University Press. ss. 169, 175-176. 
  2. ^ a b c d e f g h Roberts, Geoffrey (2011). Molotov: Stalin's Cold Warrior. Potomac Books. s. 107–108.
  3. ^ Türkiye Dış Politikasında 50 Yıl: İkinci Dünya Savaşı Yılları 1939-1946 (PDF). T.C. Dışişleri Bakanlığı Yayınları. 1973. s. 266. 17 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 10 Eylül 2023. 
  4. ^ a b Roberts, Geoffrey (2008). Stalin's wars: from World War to Cold War, 1939-1953 (İngilizce). New Haven: Yale Univ. Press. s. 310. ISBN 978-0-300-13622-7. 
  5. ^ Ro'i, Yaacov (1974). From Encroachment to Involvement: A Documentary Study of Soviet Policy in the Middle East, 1945-1973. Transaction Publisher. s. 106–107.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kars Antlaşması</span>

Kars Antlaşması (Fransızca: Traite de Kars), 13 Ekim 1921 tarihinde imzalanan ve Türkiye ile Güney Kafkasya ülkeleri Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti arasındaki sınırların belirlendiği antlaşmadır.

Gümrü Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti arasında 3 Aralık 1920'de imzalanan antlaşmadır. Ayrıca TBMM'nin uluslararası alanda imzaladığı ilk antlaşmadır.

<span class="mw-page-title-main">Moskova Antlaşması (1921)</span> Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti ile TBMM Hükûmeti arasında 16 Mart 1921de imzalanan antlaşma

Moskova Antlaşması, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti arasında 16 Mart 1921'de imzalanan antlaşmadır. Bu antlaşma ve devamı niteliğindeki antlaşmalarla belirlenmiş olan sınırlar günümüzde Türkiye, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan arasında hâlen geçerlidir.

<span class="mw-page-title-main">Moskova Konferansı (1943)</span>

Moskova Konferansı, 1943 yılı Ekim ayında Moskova'nın Dışişleri Bakanları düzeyinde toplanan Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Sovyetler Birliği ve Çin'in katılımıyla gerçekleşen bir toplantıdır. Ayrıca, Tahran Konferansı müttefiklerin ilk buluşmalarıdır. Konferansa Birleşik Krallık'tan Sir Anthony Eden, ABD’den Cordell Hull, Sovyetler Birliği’nden Vyacheslav Molotov ile Çin Dışişleri Bakanı katılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Truman Doktrini</span>

Truman Doktrini, 1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Harry Truman tarafından Sovyet tehdidine karşı hazırlanmış plandır. Truman Doktrini, Amerika Birleşik Devletleri'nin uluslararası politikasının değiştiğini ve Sovyet karşıtlığının bu yeni politikada temel esas olduğunu ilan etmiştir. Bu doktrin ile Amerika Birleşik Devletleri "komünizm tehdidi" altındaki devletlere mali ve askeri yardım yapacağını açıklamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Türk Kurtuluş Savaşı Doğu Cephesi</span> Türk Kurtuluş Savaşının bir cephesi

Doğu Cephesi, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında 1919-1921 yılları arasında Türk-Ermeni Savaşı dahil olmak üzere, Doğu Anadolu ve Güney Kafkasya'da gerçekleşen muharebelerden meydana gelen cephe.

<span class="mw-page-title-main">Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı</span> 1939 yılında Nazi Almanyası ile Sovyetler Birliği arasında imzalanan tarafsızlık paktı

Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı veya Molotov - Ribbentrop Paktı, Nazi Almanyası ile Sovyetler Birliği arasında Doğu Avrupa'yı aralarında paylaşan bir saldırmazlık paktıydı. Pakt 23 Ağustos 1939'da Moskova'da Almanya Dışişleri Bakanı Joachim von Ribbentrop ve Sovyet Dışişleri Bakanı Vyaçeslav Molotov tarafından imzalandı ve resmi olarak Almanya ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Arasında Saldırmazlık Antlaşması olarak biliniyordu. Gayri resmi olarak; Hitler-Stalin Paktı, Nazi-Sovyet Paktı veya Nazi-Sovyet İttifakı olarak da anıldı.

<span class="mw-page-title-main">Vyaçeslav Molotov</span> Sovyet siyasetçi

Vyaçeslav Mihayloviç Molotov (Rusça: Вячеслав Михайлович Молотов, II. Dünya Savaşı sırasında Stalin ile birlikte görev yapmış Sovyetler Birliği dışişleri bakanı. Alman Dışişleri Bakanı Ribbentrop ile Molotov Ribbentrop Paktı'nı imzaladı. 1920'lerde Stalin ile beraber hızla yükseldi ve 1950'lerde Nikita Kruşçev'in yükselişiyle siyasetten çekilmek zorunda kaldı.

<span class="mw-page-title-main">Rusya-Türkiye ilişkileri</span>

Türkiye-Rusya ilişkileri temelleri 15. yüzyıl sonlarında Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusyası arasında başlayan ilişkilerine dayanan ilişkilerdir.

"Tan gazetesi olayı" ya da "Tan gazetesi baskını", 4 Aralık 1945 tarihinde sol eğilimli, günlük Tan gazetesinin bir grup tarafından yağmalanması olayıdır.

<span class="mw-page-title-main">Marshall Planı</span> Amerikan merkezli ekonomik yardım planı

Marshall Planı, II. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konmuş ABD kaynaklı, antikomünist hedefleri olan bir ekonomik yardım paketidir. 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımı almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Barış Kararnamesi</span>

Barış Kararnamesi, Bolşevik lider Lenin tarafından yazılan ve Ekim Devrimi ile iktidarın alınmasından sonra 26 Ekim 1917 günü 2. Tüm-Rusya Sovyetleri Kongresi tarafından onaylanan kararname. Kararname 9 Kasım 1917 [E.U. 27 Ekim 1917] tarihli ve 208 numaralı İzvestiya gazetesinde yayınlanmıştır. Karara göre Rusya I. Dünya Savaşından derhal çekilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Sovyet-Japon Tarafsızlık Anlaşması</span> barış antlaşması

Sovyet - Japon Tarafsızlık Anlaşması , Japon - Sovyet Saldırmazlık Anlaşması olarak da bilinir. Anlaşma Sovyetler Birliği ve Japon İmparatorluğu arasında Sovyet - Japon Sınır Savaşı (1939)'ndan iki yıl sonra 13 Nisan 1941'de imzalanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Türk Boğazları krizi</span> Soğuk Savaş sırasında Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki kısa süreli bölgesel kriz

Türk Boğazları krizi, Soğuk Savaş sırasında Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki kısa süreli bölgesel krizdir. Türkiye, II. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar tarafsızlığını korumayı başarmıştı. Sovyet hükûmeti tarafından Türk hükûmetine, Rus nakliye gemilerinin Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan Türk Boğazları'ndan serbestçe geçebilmesi için baskı yapılmaya başlandı. Türk hükûmetinin, Sovyetler Birliği'nin taleplerini kesin bir dille reddetmesi, bölgedeki tansiyonu arttırarak, krizi bir güç gösterisine dönüştürdü. Bu olay, daha sonra Truman Doktrini'nin ortaya çıkmasına belirleyici bir faktör olarak hizmet etti. Bu kriz Türkiye'nin yüzünü tamamen Batı'ya, yani Amerika Birleşik Devletleri ve NATO'ya döndürmesine neden oldu. Bu tarz olaylar Türkiye'nin günümüzde dünya üzerindeki gücünü pekiştirdi.

<span class="mw-page-title-main">Tahran Konferansı</span>

Tahran Konferansı, 28 Kasım - 1 Aralık 1943 tarihleri arasında, Müttefik liderler, Joseph Stalin, Franklin D. Roosevelt ve Winston Churchill katılımıyla, SSCB'nin Tahran Büyükelçiliği'nde gerçekleşen ve o ana dek ilk kez tüm Müttefik liderlerin katıldığı bir strateji toplantısı idi. 22-26 Kasım 1943 tarihlerinde yapılan Kahire Konferansı'ndan hemen sonra yapılan bu liderler zirvesini, 1945 yılında yapılan Yalta Konferansı ve Potsdam Konferansları takip etti. Üç lider, toplantıya ajandalarındaki farklı gündemlerle başlamış olmakla birlikte, Nazi Almanyası'na karşı yeni bir cephe açılması konusunda oy birliği ile aldıkları bir kararla toplantıyı sonlandırdılar. Müttefiklerin Türkiye ve İran'la olan ilişkileri, Yugoslavya'daki operasyon, Japonya'nın durumu ve savaştan sonra yapılacaklar, Konferans'ta ele alınan diğer konulardı. İran'ın bağımsızlığının, müttefiklerin üç büyük üyesince tanındığına dair ayrı bir protokol de imza altına alındı.

<span class="mw-page-title-main">Üç Güç Paktı</span> Üç Güç paktı

Üç-Güç Paktı, Mihver Paktı, Üç-yol Paktı, Tripartite Paktı ya da Tripartite Anlaşması, II. Dünya Savaşı'nın Mihver Devletleri arasında imzalanmış pakt. 27 Eylül 1940'ta Almanya'nın başkenti Berlin'de Nazi Almanyası, Faşist İtalya ve Japon İmparatorluğu tarafından imzalanmıştır. Bu pakta daha sonra 20 Kasım 1940'ta Macaristan, 23 Kasım 1940'ta Romanya, 1 Mart 1941'de Bulgaristan, 25 Mart 1941'de Yugoslavya da dahil olmuştur. Ancak, Yugoslavya pakta girdikten 2 gün sonra çekilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Birleşik Krallık ve Sovyetler Birliği'nin İran'ı işgali</span>

Birleşik Krallık ve Sovyetler Birliği'in İran'ı işgali, Pehlevi Hanedanı idaresindeki İran'ın enerji hatlarını ele geçirmek ve Pers Koridoru'nun güvenliğini sağlamak için 1941 yılında girişilen işgal hareketi.

<span class="mw-page-title-main">Türk Kurtuluş Savaşı'nda Sovyetler Birliği-Türkiye ilişkileri</span> Türk-Sovyet politik ve askeri ilişkileri

Türk Kurtuluş Savaşı'nda Sovyetler Birliği-Türkiye ilişkileri, Türk Kurtuluş Savaşı döneminde Sovyetler Birliği ve Türkiye hükûmetleri arasındaki politik ve askerî ilişkilerdir. 1917'deki Ekim Devrimi sonrasında kurulan Sovyetler Birliği dünyadaki tüm komünist ayaklanmalara destek vermiş, bununla birlikte sömürgeci ve emperyalist müdahalelere karşı da mücadele etmiştir. Ekim Devrimi'nin ardından Sovyetlerde Rus İç Savaşı (1918-1922) sürerken aynı yıllarda Anadolu'da Türk Kurtuluş Savaşı (1919-1922) devam etmekteydi. Bu dönemde yeni kurulan Sovyetler, kendi gibi İtilaf Devletlerinin önde gelenleriyle savaşan Türkiye heyeti ile diplomatik ilişkiler geliştirdi ve Türkiye'ye para, silah ve mühimmat yardımı gönderdi.

<span class="mw-page-title-main">Kızıl Ordu'nun Ermenistan'ı işgâli</span>

Kızıl Ordu'nun Ermenistan'ı işgâli veya Ermenistan'ın Sovyetleştirilmesi, Rus-Ermeni savaşı, Sovyet Rusya'nın 11. Ordusunun, Eylül ayından başlayarak 4 Aralık 1920 tarihine kadar geçen sürede, eski Rus İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde kurulmuş olan Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti'nde yeni Sovyet hükûmeti kurmak için gerçekleştirdiği askerî seferdir. Müdahale, Ermeni Bolşeviklerin başkent Erivan ve diğer şehirlerde çıkardıkları ayaklanma ile de eş zamanlıdır. Müdahale, Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti'nin varlığının sona ermesine ve Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin kurulmasına neden olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Wilson Ermenistanı</span>

Wilson Ermenistanı ABD Başkanı Woodrow Wilson Dışişleri Bakanlığı tarafından çizildiği üzere Sevr Antlaşması'ndaki Birinci Ermenistan Cumhuriyeti'nin sınır yapılandırmasını ifade eder. Sevr Antlaşması, Ağustos 1920'de Batı Müttefik Güçleri ile Osmanlı İmparatorluğu'nun mağlup hükûmeti arasında hazırlanmış ve imzalanmış bir barış antlaşmasıydı. Anlaşma Amerika Birleşik Devletleri tarafından asla imzalanmadı. Antlaşmanın imzalanmasına rağmen Osmanlı İmparatorluğu tarafından hiçbir zaman onaylanmadı.