İçeriğe atla

Sovyetler Birliği'nde insan hakları

Sovyetler Birliği, Komünist Parti üyelerinin devlet kurumları ile diğer örgütlerdeki tüm kilit pozisyonları elinde bulundurduğu sosyalist federasyondu. Medeni ve siyasi haklar büyük bir ölçüde sınırlandırılmış ve nüfusun tamamı devlet ideolojisi ile politikalarını desteklemek için seferber edilmişti. Özgür sendikalar, özel şirketler, resmî olarak izin verilmemiş kiliseler ya da muhalefet siyasi partiler gibi bağımsız siyasi eylemler kabul edilmemekteydi. Devletin Marksizm-Leninizm ideolojisine olan bağlılığı Sovyet vatandaşlarının özel mülkiyet haklarını sınırlandırmaktaydı. 1960'larda Sovyet insan hakları eylemcilerinin belirttiği üzere 1936 Anayasasının resmî hükümleri ile doğrudan tezat oluşturmaktaydı. 1970'lerin sonuna kadar yürürlükte olan bu anayasa toplanma ve dernek kurma özgürlüğü gibi çeşitli hakları garanti altına almaktaydı.

Rejim

Rejim siyasi iktidarı elinde tutmayı gizli polis, devlet kontrolü altında olan kitle iletişim araçları yoluyla yayılan propaganda, kişi kültü, ifade özgürlüğünün kısıtlanması, tüm nüfusun eylemlerinin izlenmesi, siyasi tasfiyeler, belirli zümrelerin üzerinde baskı ve yıldırma politikaları gibi yöntemlerle başarmaktaydı. 1977 yılında kabul edilen yeni anayasa ile ilk defa açık ve seçik olarak, resmen Parti'nin ülkenin liderliğinde itici güç olma konumu deklare edilmiştir.

İnsan hakları ve yasal sistem üzerine Sovyet kavramı

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'ne göre insan hakları tüm insanların aralarında yaşam ve özgürlük hakkı, ifade özgürlüğü, kanun önünde eşitlik gibi "temel hak ve özgürlükler ile kültürel faaliyetlere katılma, beslenme ve çalışma hakkı gibi sosyal, kültürel ve ekonomik haklardan istifade edebilmesini öngörür.[1]

Ancak insan hakları üzerine Sovyet kavramı Batı'dan çok farklıydı. Batı dünyası hukuk teorisine göre insan hakları hükûmete karşı bireylerin yararlandığı hak ve özgürlükler iken Sovyet yasası bunun tersini beyan ediyordu.[2] Sovyet devletinin insan haklarının kaynağı olduğu farzediliyordu.[3] Dolayısıyla Sovyet hukuk sistemi hukukun siyasetin bir kolu olduğunu ve mahkemelerin devlet vekilleri olduğunu öngörüyordu.[4] Sovyet gizli polis kuruluşlarına geniş yargısız hareket etme gücü verilmişti. Rejim, Andrey Vişinski gibi Sovyet hukuk teorisyenleri tarafından "burjuva ahlâkı"nın örnekleri sayılan[5] Batı dünyasında esas olan hukukuğun üstünlüğü prensibini, medeni hak ve özgürlükleri, kanunların bireyi korumasını ve mülkiyet hakkını tamamen ortadan kaldırmıştır.[6][7] Vladimir Lenin'e göre sosyalist mahkemelerin amacı "terörü yok etmek değil...gerçekliğini kanıtlamak ve prensipte yasallaştırmaktır".[4]

Tarihçi Robert Conquest Sovyet seçim sistemini "tüyler ürpetici gerçeklere bir insan yüzü koyan bir dizi uydurma kurum ve düzenlemeler: çok büyük terör estirilen bir zamanda kabul edilmiş ve insan haklarını garanti altına alan model anayasa, yalnızca tek adayın olduğu ve %99'un oy verdiği seçimler; muhalefet olarak ya da çekimser tek bir elin bile kaldırılmadığı bir parlamento" olarak tanımlamıştır.[8] Sergei Kovalev "tüm ana medeni ve siyasal hakların sayıldığı anayasanın meşhur 125 nolu maddesi"ni hatırlar. Ancak diğer mahkûmlarla birlikte suiistimal şikayetleri için bu maddeyi yasal dayanak olarak kullanmak istediklerinde savcının argümanının "Anayasa sizin için yazılmadı, Amerikan Zenciler için yazıldı, böylece Sovyet vatandaşlarının ne kadar mutlu bir yaşamı olduğunu bilsinler diye" olduğunu aktarır.[9]

Suç yasaların ihlâli olarak belirlenmiyordu ve Sovyet devleti ile toplumunu tehdit edebilecek her türlü eylem suç olarak sayılıyordu. Örneğin kâr sağlama arzusu kerşı devrimci bir eylem olarak yorumlanıp ölüm cezası verilebiliyordu.[4] 1928 ila 1931 yılları arasında milyonlarca köylünün tasfiyesi ve tehciri Sovyet Medeni Kanunu çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.[4] Bazı Sovyet hukuk bilginleri hatta suçun olmadığı durumlarda dahi "adli baskı"nın uygulanabileceğini belirtmişlerdir.[4] Ukrayna Çekasının şefi Martin Latsis "Suçlanan kişinin Sovyetlere karşı silah ile mi sözleri ile mi başkaldırdığını görmek için dosyasındaki suçlayıcı kanıtlara bakma. Bunun yerine ona hangi sınıftan olduğunu, geçmişini, eğitimini, mesleğini sor. Suçlanan kişinin akıbetini belirleyecek olan sorular bunlardır. Kızıl Terör'ün anlamı ve esası budur" dviye açıklamıştır.[10]

Kamuya açık mahkemelerin amacı "suçun işlenip işlenmediğini kanıtlamak değil (çünkü bu önceden uygun Parti yetkilileri tarafından belirlenmiştir) halkın eğitimi için bir başka siyasi ajitasyon ve propaganda zemini sağlamaktır.(örnek olarak Moskova Davaları'na bakınız). Parti üyesi olmak zorunda olan savunma avukatları da müvekkillerinin suçlu olduğunu önceden kabul etmek zorundaydı.[4]

Siyasi ifade özgürlüğü

1930'larda ve 1940'larda Sovyet gizli polis teşkilatları Çeka, OGPU ve NKVD tarafından siyasal baskılar uygulanmıştır.[11] Gönüllü ya da zorla çalıştırılan geniş sivil muhbirler hükûmet için bilgi toplamak ve muhalif olduğundan şüphelenilen kişileri bildirmek için kullanılıyordu.[12]

Sovyet siyasal baskısı de facto ve de jure olarak Sovyet sisteminin düşmanları olarak algılanan kişileri izleme ve cezalandırma sistemiydi. Teorik temeli sınıf mücadelesini açıklayan Marksizm teorisiydi. "Baskı" ve "terör" gibi kelimeler resmî kullanımda olan terimlerdi çünkü proletarya diktatörlüğünün Marksizm tarafından proletarya sınıfının karşısında olduğu belirtilen diğer sosyal sınıfların direnişini bastırması öngörülüyordu. Baskının yasal dayanağı Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'nin Ceza Kanunu'nun 58. maddesi ve diğer Sovyet cumhuriyetlerinin benzer maddeleri ile resmîleştirilmişti. Sosyalizmin gelişmesi sonucu sınıf savaşının keskinleşmesi Stalinci terör sırasında ilân edilmiştir.

Edebi ve bilimsel ifade özgürlüğü

Sovyetler Birliği'nde sansür yaygın ve etkin bir biçimde uygulanmaktaydı.[13] Bunun sonucunda hükûmet tarafından yasaklanan edebiyat eserlerinin gizlice kopyalanması ve dağıtılması anlamına gelen Samizdat ortaya çıktı. Sanatın, edebiyatın, eğitimin ve bilimin muzaffer proletaryaya hizmet etmesi öngörüldüğünden çok sıkı ideolojik inceleme altındaydılar. Ereksel olarak yönlendirilmiş ve sosyalizm ile komünizmi yüceltme amacı taşıyan sosyalist gerçekçilik bu tarz sanat ve edebiyata örnektir. Tüm beşeri ve sosyal bilimler tarihsel materyalizme tamamen uyup uymadıkları konusunda kontrol edilmekteydi.

Tüm doğa bilimleri diyalaektik materyalizmin felsefi temeline göre şekillendirilmeliydi. Genetik, sibernetik ve karşılaştırmalı linguistik gibi çok sayıda bilimsel alan "burjuva sözdebilimi" diye yaftalanarak bazı dönemlerde Sovyetler Birliği'nde yasaklanmıştır. Bir dönem, bilimsel çevrelerde sözdebilim olarak kabul edilen Lysenkoizm ise ziraat ve biyolojide tercih edilmiştir. 1930'larda ve 1940'larda çok sayıda önde gelen bilim insanı "halk düşmanı" ilân edilerek tutuklanmışlardır. Bazı biliminsanları tutuklu olarak Şaraşkalarda (Gulag çalışma kamp sistemi içinde araçtırma ve geliştirme laboratuvarları) zorla çalıştırılmışlardır.

Sovyetler Birliği'nin tüm büyük kurum ve kuruluşlarından KGB'ye bağlı Birinci Şube bulunmaktaydı. Birinci Şubeler çalışma yerinde gizlilik ve siyasi güvenlikten sorumluydu.

Sovyet Ceza Kanununa göre Sovyet otoritesini zayıflatmaya yönelik ajitasyon ve propaganda malzemelerini bulundurmak ya da Sovyet Devleti'ni ve sosyal sistemini kötüleyen edebi eserleri ve malzemeleri yaymak 2 ila 5 yıllık hapis cezasına tabiydi; suçun ikinci kere tekrarı durumunda 3 ila 10 yıl hapis cezası verilebiliyordu.[14]

Oy kullanma hakkı

Komünist ideologlara göre işçi sınıfının gerçek iradesini temsil eden Sovyet Sovyet siyasi sistemi gerçek demokrasiydi. Özellikle 1936 Sovyet Anayasası gizli oylama ile doğrudan genel oy hakkını garantiye almıştı.[15] Ancak uygulama prensiplerden çok farklıydı. Örneğin Haziran 1987 seçimlerinde tüm adaylar genel seçimlerden önce Komünist Parti örgütleri tarafından seçilmişti.

Ekonomik haklar

Bazı sınırlamalarla kişisel mülkiyete izin verilmekteydi ancak gayrimenkul çoğunlukla Devlet malıydı.[16] Sağlık, barınma, eğitim ve beslenme tam istihdam ve işyerlerinde kurulu ekonomik refah yapıları sayesinde devlet garantisi altındaydı.[16]

Ancak bu garantiler pratikte her zaman uygulanmamıştır. Sıklıkla görülen kıtlık vakalarından biri olan 1932-1933 yılı kıtlığında beş milyon kişi yeterli gıda bulamadıkları için açlıktan ölmüştür.[17] 1932-33 Kıtlığı'nın ana sebebi Sovyet kolektivizasyonudur.[18]

Ekonomik koruma yaşlı ve malûllara bağlanan aylıklarla sağlanmıştır.[19]

Toplanma ve dernek kurma özgürlüğü

Toplantı ve dernek kurma özgürlükleri sınırlıydı. İşçilerin bağımsız sendikalar kurmasına izin yoktu. Varolan tüm sendikalar Devlet tarafından örgütleniyor ve kontrol ediliyordu.[20] Öncü hareketi ve Komsomol gibi tüm siyasi gençlik örgütleri Komünist Parti'nin politikalarının uygulanmasına hizmet ediyordu. İzin verilmeyen siyasi örgütlere katılım hapis ile cezalandırılabiliyordu.[14] Çalışma kamplarında örgütlenmenin cezası ölümdü.[14]

Din özgürlüğü

Astrahan'da Sovyet döneminde otobüs terminali olarak kullanılmış olan St. Vladimir Katedrali.

Sovyetler Birliği ateizmi teşvik ediyordu. Bu amaçla Komünist rejim kilise mallarına el koymuş, dini küçük düşürmüş, inanç sahiplerini taciz etmiş ve okullarda ateizmin yayılmasını sağlamıştır. Ancak belirli dinlere karşı yapılacak eylemler Devlet çıkarları doğrultusunda belirleniyordu ve çok organize olan dinler hemen yasadışı ilân edilmemiştir.

Ortodoks rahiplere ve inananlara uygulanan eylemler arasında işkence; tutuklu kamplarına, çalışma kamplarına ya da akıl hastanelerine gönderme; ve idam sayılabilir.[21][22][23][24] Çok sayıda Ortodoks ve diğer inanç sahipleri, dinî inançlarından vazgeçirilmek amacıyla psikolojik işkence ve zihin kontrolü deneylerine zorla tabi tutulmuştur.[22][23][25][26]

Dini gerekliliklerini yerine getiren Ortodoks Hristiyanlar komünist örgütlere üye olamıyor ve önemli görevlere getirilmiyorlardı. Din karşıtı propaganda hükûmet tarafından destekleniyor ve teşvik ediliyordu buna karşın Kilise'nin kamuoyuna açıklama yapması yasaktı. din okulları kapatılmış ve kilisenin yayım yapması yasaklanmıştı. Ateizm okullar, komünist örgütler ve basın-yayın yoluyla yayılmaktaydı. Tanrısızlar Derneği gibi örgütler kurulmuştu.

Ulaşım özgürlüğü

Svetlana Alliluyeva, Josef Stalin'in kızı, 1935 yılında babası ile birlikte. Alliluyeva 1967 yılında Yeni Delhi yoluyla Sovyetler Birliği'nden kaçmış Stalin rejimini ve Sovyet hükûmetini suçlamıştır. 1984 yılında SSCB'ye geri dönmüş, başvurusu üzerine tekrar Sovyet vatandaşlığına alınmıştır.

Yurtdışına yolculuk ve göç hükûmet izni olmadan yasaktı. 1970'lerde ülkeden ayrılmasında izin verilmeyen ve bunun için gösteri yapan kişiler "otkaznikler" olarak bilinir. Sovyet Ceza Kanununa göre yurtdışından dönmeyi reddetmek ihanet olarak değerlendiriliyor ve 10-15 yıllık hapis cezası veya tüm mallara el konulması ve idam ile cezalandırılıyordu.[14]

Sovyetler Birliği'nde kullanılan dahili pasaport sistemi ile ikâmet kayıt sistemi olan "propiska" Sovyet vatandaşlarının ilke içinde göçünü sınırlandırmaktaydı. Sovyet tarihi boyunca uzunca bir süre dahili pasaport verilmeyen köylüler izin almadan kente göç edememişlerdir. Eski hükümlüler bulundukları şehir sınırlarından 101 km'den daha fazla uzakta yaşamalarına izin verilmemekteydi. Kapalı şehirlere ve SSCB devlet sınır bölgelerine yolculuk kesinlikle kontrol altında tutulmakta ve zorlukla izin verilmekteydi. Yurtdışına kaçmaya teşebbüs etmenin cezası 1 ila 3 yıl arasında hapis idi.[14]

İnsan hakları hareketi

Sovyetler Birliği'nde insan hakları eylemcileri düzenli olarak tacize, baskıya ve tutuklamalara maruz kalmışlardır. Çeşitli vakalarda Andrey Saharov gibi insan hakları kampanyası yapanların kamuoyunda tanınmışlıkları hareketlerinin tamamen kapatılmasını engellemiştir.

SSCB ve Sovyet Bloğu üyesi diğer ülkeler ulusal hakimiyet haklarına tecavüze etmesi ve "aşırı adlî" olmasını bahane ederek 1948 yılı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'ni oylamasına katılmamışlardır.[27]:167–169 Her ne kadar SSCB ve müttefiklerinin bazıları 1966 yılı Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi ile Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi'ni imzalamışlarsa da bu sözleşmeler ne Komünist rejim altında yaşayan insanlar tarafından iyi biliniyordu ne de Komünist yetkililer tarafından ciddiye alınıyordu. Batı hükûmetleri yumuşama döneminin başında insan hakları konularına çok fazla odaklanmadılar.[28]:117

Yine de 1960'ların sonu ile 1970'lerde "hakların savunucusu" (pravozaşçitniki) diye bilinen muhalif akımın içinden daha örgütlenmiş bir insan hakları hareketi büyümüştür.[29] En önemli samizdat yayınlarından biri olan Хро́ника теку́щих собы́тий (Güncel Olaylar Kroniği)[30] Birleşmiş Milletler'in 1968 yılını Uluslararası İnsan Hakları Yılı olarak ilân etmesinden sonra başlamıştır.

Sonraki yıllarda çeşitli insan hakları grupları ortaya çıktı: SSCB'de İnsan Haklarının Savunulması için İnisiyatif Grubu (1969); SSCB'de İnsan hakları Komitesi (1970); ve 1973'te Uluslararası Af Örgütü'nün SSCb şubesi gibi.[31] Bu gruplar insan hakları için başvurular kaleme aldı, dilekçeler için imza topladılar ve mahkemelere katıldılar.

Varşova Paktı'nın sekiz üye ülkesi Helsinki Nihai Senedi'ni 1975 Ağustos'unda imzaladılar. Nihai Senedin "üçüncü sepeti" içinde geniş insan kaynakları ile ilgili maddeler bulunmaktaydı.[32]:99–100 1976-77 yıllarında Moskova, Kiev, Vilnius, Tiflis ve Yerevan gibi çeşitli şehirlerde Sovyetler Birliği'nin Helsinki Nihai Senedi'ne uyumunu takip etmek için çeşitli "Helsinki İzleme Grupları" kuruldu.[33]:159–194 Bu gruplar farklı insan hakları hareketlerini bir araya getirmeyi başardı.[32]:159–166

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi". Birleşmiş Milletler. 27 Eylül 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Kasım 2016. 
  2. ^ Lambelet, Doriane. "The Contradiction Between Soviet and American Human Rights Doctrine: Reconciliation Through Perestroika and Pragmatism." 7 Boston University International Law Journal. 1989. pp. 61–62.
  3. ^ Shiman, David (1999). Economic and Social Justice: A Human Rights Perspective. Amnesty International. ISBN 0967533406. 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Kasım 2016. 
  4. ^ a b c d e f Richard Pipes Russia Under the Bolshevik Regime, Vintage books, Random House Inc., New York, 1995, ISBN 0-394-50242-6, pages 402–403
  5. ^ Wyszyński, Andrzej (1949). Teoria dowodów sądowych w prawie radzieckim (PDF). Biblioteka Zrzeszenia Prawników Demokratów. ss. 153, 162,. 29 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 13 Kasım 2016. 
  6. ^ Richard Pipes (2001) Communism Weidenfled and Nicoloson. ISBN 0-297-64688-5
  7. ^ Richard Pipes (1994) Russia Under the Bolshevik Regime. Vintage. ISBN 0-679-76184-5., pages 401–403.
  8. ^ Robert Conquest Reflections on a Ravaged Century (2000) ISBN 0-393-04818-7, page 97
  9. ^ Oleg Pshenichnyi (22 Ağustos 2015). "Засчитать поражение". Grani.ru. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ağustos 2015. 
  10. ^ Yevgenia Albats ve Catherine A. Fitzpatrick. The State Within a State: The KGB and Its Hold on Russia – Past, Present, and Future, 1994. ISBN 0-374-52738-5.
  11. ^ Anton Antonov-Ovseenko Beria (Russian) Moscow, AST, 1999. Russian text online 11 Kasım 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  12. ^ Koehler, John O. Stasi: The Untold Story of the East German Secret Police. Westview Press. 2000. ISBN 0-8133-3744-5
  13. ^ "A Country Study: Soviet Union (Former). Chapter 9 – Mass Media and the Arts. The Library of Congress. Country Studies". 26 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Kasım 2016. 
  14. ^ a b c d e Biographical Dictionary of Dissidents in the Soviet Union, 1956–1975 By S. P. de Boer, E. J. Driessen, H. L. Verhaar; ISBN 90-247-2538-0; p. 652
  15. ^ Stalin, quoted in IS WAR INEVITABLE? being the full text of the interview given by JOSEPH STALIN to ROY HOWARD 16 Aralık 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. as recorded by K. UMANSKY, Friends of the Soviet Union, London, 1936
  16. ^ a b Feldbrugge, Simons (2002). Human Rights in Russia and Eastern Europe: essays in honor of Ger P. van den Berg. Kluwer Law International. ISBN 90-411-1951-5. 
  17. ^ Davies and Wheatcroft, p. 401. For a review, see "Davies & Weatcroft, 2004" (PDF). Warwick. 2 Ekim 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 13 Kasım 2016. 
  18. ^ "Ukrainian Famine". Ibiblio public library and digital archive. 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Nisan 2011. 
  19. ^ A Study of the Soviet economy, Volume 1. International Monetary Fund, Organization for Economic Co-operation and Development. 1991. ISBN 92-64-13468-9. 
  20. ^ "A Country Study: Soviet Union (Former). Chapter 5. Trade Unions. The Library of Congress. Country Studies. 2005". 26 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Kasım 2016. 
  21. ^ Father Arseny 1893–1973 Priest, Prisoner, Spiritual Father. Introduction pg. vi–1. St Vladimir's Seminary Press ISBN 0-88141-180-9
  22. ^ a b "L.Alexeeva, History of dissident movement in the USSR, in Russian". 9 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Kasım 2016. 
  23. ^ a b "A.Ginzbourg, "Only one year", "Index" Magazine, in Russian". 8 Kasım 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Kasım 2016. 
  24. ^ The Washington Post Anti-Communist Priest Gheorghe Calciu-Dumitreasa By Patricia Sullivan Washington Post Staff Writer Sunday, November 26, 2006; Page C09 http://www.washingtonpost.com/wp-dyn/content/article/2006/11/25/AR2006112500783.html 24 Ekim 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  25. ^ Dumitru Bacu (1971) The Anti-Humans. Student Re-Education in Romanian Prisons 27 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Soldiers of the Cross, Englewood, Colorado. Originally written in Romanian as Piteşti, Centru de Reeducare Studenţească, Madrid, 1963
  26. ^ Adrian Cioroianu, Pe umerii lui Marx. O introducere în istoria comunismului românesc ("On the Shoulders of Marx. An Incursion into the History of Romanian Communism"), Editura Curtea Veche, Bükreş, 2005
  27. ^ Mary Ann Glendon (2001). A World Made New: Eleanor Roosevelt and the Universal Declaration of Human Rights. New York. ISBN 9780375760464. 
  28. ^ Thomas, Daniel C. (2005). "Human Rights Ideas, the Demise of Communism, and the End of the Cold War". Journal of Cold War Studies. 7 (2). ss. 110-141. doi:10.1162/1520397053630600. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Kasım 2016. 
  29. ^ Horvath, Robert (2005). "The rights-defenders". The Legacy of Soviet Dissent: Dissidents, Democratisation and Radical Nationalism in Russia. Londra; New York: RoutledgeCurzon. ss. 70-129. ISBN 9780203412855. 
  30. ^ "A Chronicle of Current Events (in English)". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Kasım 2016. 
  31. ^ "A Chronicle of Current Events No 17, 31 December 1970 — 17.4 "The Committee for Human Rights in the USSR"". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Kasım 2016. 
  32. ^ a b Thomas, Daniel C. (2001). The Helsinki Effect: International Norms, Human Rights, and the Demise of Communism. Princeton, N.J: Princeton University Press. ISBN 9780691048598. 
  33. ^ Thomas, Daniel C. (2001). The Helsinki effect: international norms, human rights, and the demise of communism. Princeton, N.J: Princeton University Press. ISBN 0691048584. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sovyetler Birliği</span> Avrasyada hüküm sürmüş eski bir federasyon (1922–1991)

Sovyetler Birliği, resmî adıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (Rusça:

<span class="mw-page-title-main">Stalinizm</span> Marksist-Leninist ideolojinin teori ve pratiği

Stalinizm veya Stalincilik, Marksist-Leninist ideolojinin 1928-1953 yılları arasında Sovyetler Birliği’ni yöneten Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin’in uyguladığı siyasi sistemde kullanılan teori ve pratiğine verilen addır.

<span class="mw-page-title-main">Kominform</span>

Kominform, Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin ve Doğu Avrupa ülkelerinin, 5 Ekim 1947'de "Amerikan emperyalizminin bir aleti" olarak tanımladığı Marshall Planı'na karşıt bir girişim olarak; SSCB, Polonya, Bulgaristan, Çekoslovakya, Romanya, Macaristan, Yugoslavya, Fransa, İtalya komünist partileri liderlerini bir araya getiren Kominform'u kurmuştur. Kominform, görünüşte Marshall Planı'na mukabele amacına yönelik bir adım olarak takdim edilmişse de, gerçekte amacı, dünya ve özellikle Avrupa Komünist hareketinin koordinasyonu ve Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı ertesinde lağvedilen 3. Enternasyonal'in fonksiyonlarını üstlenmekteydi. Bu nedenle Kominform bir nevi 3. Enternasyonal'in ardılı olarak nitelendirilebilir.

Brejnev Doktrini, Soğuk Savaş dönemi sırasında Sovyetler Birliğinin dış politikasını belirleyen bir doktrindir.

<span class="mw-page-title-main">Sovyetler Birliği Komünist Partisi</span> Sovyetler Birliğini yöneten parti

Sovyetler Birliği Komünist Partisi, Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin Bolşevik kanadınca kurulan ve 1917 Büyük Ekim Sosyalist Devrimi'nden sonra 1991 yılına dek Sovyetler Birliği'ni yöneten parti. Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi olarak iktidara gelen parti 1918 yılında Komünist Parti adını aldı.

<span class="mw-page-title-main">Hafız Esad</span> 5. Suriye devlet başkanı

Hafız Esad veya Hafız Esed, Suriyeli asker ve devlet görevlisidir. 1971'den 2000 yılına kadar Suriye devlet başkanı olarak görev yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Macaristan Sovyet Cumhuriyeti</span>

Macaristan Sovyet Cumhuriyeti Macaristan'da Béla Kun'un liderliğinde kurulan komünist bir rejimdir. Rusya'daki Bolşeviklerin yaptığı Ekim Devriminin ardından Avrupa'da kurulan Marksist-Leninist politikaların uygulandığı ilk komünist hükûmettir. Ömrü sadece dört ay sürmüştür. Romanya'nın Budapeşte'yi işgaliyle düşmüştür. Bu devletin varisi Macaristan Krallığı'dır. Krallık (1920-1944) arasında hüküm sürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Temizlik</span> Sovyet siyasi baskı, hapis ve infaz kampanyası

Büyük Temizlik, Büyük Tasfiye veya Büyük Terör, Sovyetler Birliği'nde 1936-1938 yılları arasında yapılan siyasi baskı kampanyasıdır. Komünist Parti ve devlet görevlileri arasında temizliğe yol açarken, Kızıl Ordu ile toprak sahiplerinin baskı altına alınmasına ayrıca geniş çapta polis araştırması, tutuklamalara ve keyfî infazlara yol açmıştır. Rus tarihçesinde en yoğun tasfiye harekâtıdır, 1937-1938 arası Yejovşçina, Sovyet gizli polisi NKVD'nin şefi Nikolay Yejov'un adından kaynaklanır. 600.000 ila 1.2 milyon kişinin öldüğü tahmin edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Bakü Katliamı</span>

Bakü Katliamı veya Bakü Pogromu, Ocak 1990'da Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin başkenti Bakü'de Azeriler tarafından işlenen ve esasen Ermeni sakinleri hedef alan pogrom.

<span class="mw-page-title-main">Devlet ateizmi</span>

Devlet ateizmi, katı ateizmin veya nonteizmin siyasi rejimlere dahil edilmesidir. Bir dereceye kadar genellikle ideolojik olarak dinsizlikle ve dinsizliğin teşvikiyle ilişkilendirilen bir din - devlet ilişkisini tanımlar. Devlet ateizmi, bir hükûmetin ruhban karşıtlığını teşvik etmesi anlamına gelebilir. Dinin vatandaşın günlük yaşamına dahil edilmesi de dahil olmak üzere, kamusal ve siyasi yaşamın her alanında dinin kurumsal güç ve nüfuzuna karşı çıkan bir anlayıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sovyetler Birliği liderleri listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Sovyetler Birliği'nin yaklaşık yetmiş yıllık tarihinin hiçbir döneminde ülkenin resmî bir lideri olmadı ve devlet başkanı de facto olarak yöneticilik yaptı, çünkü ülkedeki siyasi sistemi oluşturan iktidar tüm sovyetler arasında paylaştırılmıştı. Buna karşın her dönem pratikte üst düzey liderler bulunmaktaydı ve bu liderlerin genellikle Halk Komiserleri Konseyi Başkanlığı ya da Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreterliği makamları vasıtasıyla sorumlukları ve yetkileri bulunurdu. Devletin kuruluşunda Sovyetler Birliği Komünist Partisi (SBKP) öncü parti ilkesine uygun olarak devletin ana yönetim organı olarak konumlandı ve bu durum Sovyet Anayasası 6. maddesi ile anayasal olarak koruma altına alındı. Böylelikle SBKP toplumunda öncü rolü oynayan parti olarak tek parti yönetimi ile devlet yönetiminde söz sahibi oldu.

<span class="mw-page-title-main">Marksizm-Leninizm</span> İdeoloji

Marksizm-Leninizm, adını Karl Marx ve Vladimir Lenin'den alan, 1920'li yıllarda komünist partiler arasında popülerlik kazanan ideolojik akım. Marksizm-Leninizm; Marx, Engels ve Lenin'in ortaya koyduğu temel öğretilere bağlı kalarak, değişen koşullara ve çağın gereklerine uygun bir biçimde sosyalist sistemde yeniden uygulanmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Çin'de insan hakları</span>

Çin'de insan hakları, Çin hükûmeti, diğer ülkeler, uluslararası sivil toplum kuruluşları ve iç muhalifler arasındaki bir tartışma konusudur. ABD Dışişleri Bakanlığı, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi kuruluşlar Çin hükûmetini vatandaşlarının ifade, hareket ve din özgürlüklerini kısıtlamayla suçlamaktadır. Çin hükûmetiyse ülkenin "ulusal kültürü" ve gelişmişlik düzeyi bağlamında siyasi hakların yanı sıra ekonomik ve sosyal hakları da içeren "daha geniş" bir insan hakları tanımını savunmakta ve buna dayanarak ülkede insan hakları alanında gelişme olduğunu iddia etmektedir. Çin bunların yanı sıra anayasasında sadece vatandaşlık haklarını değil, "Dört Ana İlke"nin de yer aldığını; yasal açıdan Dört Ana İlke'nin vatandaşlık haklarından üstün olduğunu, bu nedenle de kendilerine göre bu ilkeler için tehdit oluşturan kişilerin tutuklanmasının yasal zemini olduğunu belirtmiştir. Çin hükûmetine göre bu ilkelere uyan herkes tüm Çin vatandaşlık haklarından yararlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Amerika Birleşik Devletleri-Sovyetler Birliği ilişkileri</span> İkili ilişkiler

Amerika Birleşik Devletleri-SSCB ilişkileri, Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği arasındaki diplomatik ilişkilerdir.

<span class="mw-page-title-main">Sovyetler Birliği Bakanlar Konseyi</span>

Sovyetler Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Bakanlar Konseyi veya Soviet of Ministers teriminden İngilizce kısaltmayla Sovmin, Sovyetler Birliği'nin 1946-1991 yılları arasındaen üst düzey yürütme ve idari organını oluşturan de jure hükûmeti. 1977 Anayasası uyarınca Bakanlar Konseyi Başkanı aynı zamanda hükûmet başkanı idi. Bakanlar Konseyi Başkanı'nın görevleri birinci dünya ülkelerindeki başbakanla eşdeğerdi. Buna karşın siyasi sistemi oluşturan iktidar tüm sovyetler arasında paylaştırılmıştı.

Muhalif, kurulu bir siyasi veya dini sistem, doktrin, inanç veya kuruma karşı aktif olarak meydan okuyan bir kişidir. Muhalif, müesses nizama, inançlara, politikalara veya kurumlara karşı farklı bir görüş veya tutum sergileyebilir ve değişiklik talep edebilir. Dinî bir bağlamda, sözcük 18. yüzyıldan bu yana kullanılmaktadır ve siyasi anlamıyla 20. yüzyılda yaygınlaşmıştır. Bu dönem, faşist İtalya, Nazi Almanyası, Japonya İmparatorluğu, Franco dönemi İspanya, Sovyetler Birliği, Suudi Arabistan, Kuzey Kore, Türkiye, İran, Çin Halk Cumhuriyeti ve Türkmenistan gibi otoriter hükûmetlerin yükselişiyle eşgüdümlüdür. Batı dünyasında, Hollandalı filozof Baruch Spinoza gibi insanların, kendilerini ve başkaları tarafından muhalif olarak kabul edildiği tarihsel örnekler bulunmaktadır. Totaliter ülkelerde muhalifler genellikle açık siyasi suçlamalar olmaksızın hapsedilir veya idam edilir ya da karşı çıktıkları aynı yasalara uymamaktan veya ifade özgürlüğü gibi sivil özgürlükleri desteklemekten dolayı cezalandırılırlar.

<span class="mw-page-title-main">Leyla Yunus</span> Azerbaycanlı aktivist

Leyla İslam kızı Yunusova veya Leyla Yunus, Barış ve Demokrasi Enstitüsü müdürü olarak görev yapan Azeri insan hakları aktivistidir. Özellikle, adına birkaç küçük protesto düzenlediği Bakü'de zorla tahliyelerden etkilenen vatandaşlara yardım ettiği çalışmalarıyla bilinmektedir. Temmuz 2014'te Azerbaycan makamları Yunus'u, geniş çapta şüpheli görülen suçlamalarla dolandırıcılık ve vergi kaçakçılığı iddialarıyla hapse attı. 13 Ağustos 2015'te 8,5 yıl hapis cezasına çarptırılan Leyla Yunus, sağlık durumunun kötüleşmesi nedeniyle 9 Aralık 2015'te tahliye edildi ve mahkeme, cezasını ertelendi.

<span class="mw-page-title-main">Sovyetler Birliği'nde din</span>

1917 Devrimi sırasında, Rus Ortodoks Kilisesi otokratik yapıda olan devlet ile derinden entegreydi ve resmi bir statüye sahipti. Bu durum, Bolşeviklerin dine karşı tutumuna ve dini kontrol altına almak için attıkları adımlara katkıda bulunan önemli bir faktördü. Böylece SSCB, resmi ideolojisine dayalı devlet ateizmini (gosateizm) kurmak ve mevcut dinlerin ortadan kaldırılması ve gelecekte dini inancın çoğalmasını engellenmek için uğraşan ilk devlet oldu.

<span class="mw-page-title-main">Suriye'de insan hakları</span> Suriyedeki insan hakları

Uluslararası gözlemciler, Suriye'deki insan hakları durumunun son derece kötü olduğunu düşünüyorlar. Suriye'de 1963'ten Nisan 2011'e kadar, güvenlik güçlerine kapsamlı tutuklama ve gözaltı yetkileri veren olağanüstü hal yürürlükteydi.

Memorial, Rusya merkezli bir insan hakları örgütüdür. Örgüt, 28 Ocak 1989 tarihinde Sovyetler Birliği döneminde kurulmuş olup Rusya'nın en eski insan hakları örgütlerinden biridir. Merkezi bir kuruluştan ziyade bir hareket olan Memorial, Rusya'da 50'den fazla kuruluşu ve Ukrayna, Almanya, İtalya, Belçika ve Fransa dahil olmak üzere diğer ülkelerde 11 kuruluşu kapsamaktadır. Bağlı grupların odak noktaları bölgeden bölgeye farklılık gösterse de, insan hakları, geçmişi belgeleme, gençleri eğitme ve siyasi baskı kurbanlarını anma günleri konusunda benzer endişeleri paylaşmaktadırlar.