İçeriğe atla

Sovyetler Birliği'nde 1956-1962 ücret reformu

Reform sonrası ülkenin kimya endüstrisi alanındaki büyümesinin konu alındığı 1959 yılına ait Sovyet posta pulu

Sovyetler Birliği'nde 1956-1962 ücret reformu, Nikita Kruşçev'in Sovyetler Birliği Komünist Partisi genel sekreteri olduğu döneme tekabül eden 1956-1962 yılları arasında Sovyetler Birliği'nde gerçekleşen ücret sistemindeki reformdur. Ana amaç, Josef Stalin döneminde Sovyetler Birliği ekonomisinde uygulanan üretim kotalarında belirtilen miktarı aşan üretim yapmaya yönelik ekonomi politikası yerine daha verimli bir mali teşvik sistemi oluşturulmasıydı.

Stalin dönemi boyunca Sovyetler Birliği'ndeki işçiler, emek gücü kullanarak yaptıkları üretimlerin karşılığını parça işi sistemine dayanarak kazanmaktaydılar. Dolayısıyla işçilerin bireysel kazançları, üretimleriyle doğru orantılıydı. Bu politika, işçileri mümkün olduğunca emek sarf etmeye teşvik edip üretimi mümkün olduğunca artırmak için hazırlanmıştı. Bu sistem zamanla, ülke içinde bürokrasinin artmasına ve sanayide verim oranının yetersiz kalmasına yol açtı. Bununla birlikte fabrika yöneticileri, işçi ücretlerinin düşmesine engel olmak amacıyla, işçiler için verilen kişisel üretim kotaları üzerinde oynamalar yapmaktaydılar.

Ücret reformu ile eski ücret uygulamalarının kaldırılması ve ücretlerin standart hâle getirilip ek mesai ödemeleri veya primlere olan bağımlılığın azaltılması suretiyle işçilere etkili mali teşvik sağlanması amaçlandı. Buna karşın fabrikalardaki yöneticiler çoğu zaman işçilerin gelirlerini azaltacak direktifleri göz ardı ettiler ve yüksek ek mesai ücretleri ödemeye devam ettiler. Bununla birlikte üretimin mümkün olduğunca çabuk yapılması planlansa da, reform sonrası gerekli endüstriyel üretim malzemeleri sıklıkla yetersiz duruma düştü ve üretim yavaşladı. Hızlı üretim ve üretimle paralel olarak ek mesai ücreti ödeme Sovyet endüstrisinde yaygındı ve gündelik üretim için önem taşımaktaydı. Bunun sonucu olarak reformlar daha verimli bir sistem yaratmada başarısız oldu.

Arka plan

Eski sistem

Bir vardiyada günlük kömür kotasını 14 kat aşan kömür madenciliği yapan Aleksey Stahanov (sağda), işçiler için Sovyet makamları tarafından bir rol modeli olarak gösterildi. Ardından Stahanovizm hareketi başladı.

Josef Stalin döneminde Sovyetler Birliği, ekonomik yönden büyümeyi endüstriyel üretimi artırmak yoluyla sağlamaya çalıştı. 1927-1928 yılları arasında sermaye mallarının üretimi toplamı 6 milyar ruble değerinde iken, 1932 yılında yıllık üretim 23,1 milyar rubleye yükseldi.[1] Sovyetler Birliği hükûmeti, fabrika ve sanayi kuruluşlarına, bedeli ne olursa olsun başarılı olmalarını ve mümkün olduğunca fazla üretim yapmak için belirtilen hedeflerin üzerine çıkılması gerektiğini vurguladı.[2] Örneğin Birinci Beş Yıllık Plan'ın sloganı olan "Dört Yılda Beş Yıllık Plan!", Sovyet işçi sınıfını devletin hedeflerini planlanandan bir yıl önce yerine getirmek için kullanılmıştı.[3]

Sturmovşçina adı verilen hızlı ve acele yolla yapılan üretim Sovyet endüstrisinde yaygındı ve bu yöntem fabrikaların aylık üretim kotalarını kısa bir sürede aşmaya dayalı rekabet programlarını içeriyordu.[4] Fakat bu durum genellikle ay sonuna kadar üretimi tamamlamak için gereken kaynaklara sahip olmayan fabrikaların endüstriyel malzemeleri üretememesi ile sonuçlanıyordu. Buna karşın ham madde eksikliği işçilerin daha az çalışacağı anlamına gelmiyordu, bu durumla ilişkili olarak işçiler aylık kotaları zamanında karşılamak için mümkün olduğu kadar daha çok çalıştı ve fazla emek gücü harcadı. Bu yoğun mesai sonucunda bir sonraki dönemin ilk zamanlarında çalışamıyorlardı.[4]

İşçileri daha yoğun çalışmaya ve mümkün olduğunca fazla üretmeye teşvik etmek için Sovyet endüstrisi alanında çalışan çoğu işçi, kişisel olarak ne kadar fazla iş yaptıklarına bağlı olarak ücret aldığı parça işi sistemine tabi tutuldu. Bu durumun alt yapısı Karl Marx'ın Gotha Programı'nın Eleştirisi eserinde yer alan "herkesin katkısına göre" terimiyle birebir ilişkiliydi. Sovyet işçilerine bireysel olarak sunmaları gereken iş miktarları için kotalar verilmekte ve işçiler, kotalarının %100'ünü yerine getirerek temel bir ücret kazanmaktaydılar. İşin ücret oranı üretim arttıkça artmaktaydı. Bir işçi kendi kişisel kotasının %120'sini bir ayda ürettiğinde ilk %100 için aldığı temel ücretin üzerine, sarf ettiği emek fazlası karşılığında %10 oranında ek ücret almakta, sonraki %10 için ise daha da yüksek bir oran kazanmaktaydı. Sovyet yetkilileri, Stahanovizm adı verilen bu politikanın Sovyet iş gücündeki kotaların gereğinden fazla doldurulmasını teşvik edeceğini planladılar. 1956'da Sovyet işçilerin ücretleri yaklaşık %75'i bu ücretlendirme sistemi ile ödendi,[5] böylece Sovyet işçilerinin çoğunluğu üretimlerini arttırarak kazançlarını artırdılar.[6]

Sorunlar

Volga Hidroelektrik Santrali'nin inşaatında çalışan Sovyet işçiler (1960)

Ücretlere tek oran standardını belirleyen yaklaşım 1928'deki Birinci Beş Yıllık Plan'da ortaya atılmış ve o zamandan beri fazla değişime uğramamıştı. Parça işi ücret sistemi uygulaması, Sovyet endüstrisinde birtakım verimsizliklere neden oldu. Başlıca sorunlardan biri ücret ödemelerinin idaresinde yer alan bürokrasiydi. Her Sovyet bakanlığı veya hükûmet dairesi, Sovyet tipi ekonomik planlama olarak adlandırılan merkezî planlama çerçevesinde kendi oranlarını Devlet Planlama Komitesine iletmek üzere belirledi ve sorumlu oldukları fabrikalarda veya işletmelerde iş ölçeklerini ve üretimleri hesapladı. Bir bakanlık benzer sorumlulukları ve becerileri gerektiren benzer fabrikalardaki ücretlerin belirlenmesinde, o fabrikanın nerede olduğuna veya bakanlığın başka önemli gördüğü durumlara göre ücret farklılığı yaratabilirdi.[7] Bu merkezî direktiflerle ödemelerin yapılması çoğu zaman ücretlerin hesaplanmasında uzun ve maliyetli süreçlere yol açtı. Tarihçi Donald Filtzer, 1930'lu yıllarda bir ayda 1.424 bireysel iş parçasını tamamlayan bir makinisti örnek verdi. İş parçalarının arasında 484 değişik görevi vardı, hepsine 3 ila 50 kopeks (1 ruble=100 kopeks) arasında temel bir bireysel ödeme oranı verildi. Bu işçinin ücretini hesaplamak için, yöneticinin 8 kilogram kâğıtta yaklaşık 8.500 imzaya ihtiyacı olan 2.885 belgeyi işleme koymak zorunda kaldı. Bu değer fabrikaya 309 rubleye mâl olmuştu. İşçinin toplam kazancı 1.389 ruble idi ve fabrika gideri maliyetin yaklaşık beşte birine denk gelmekteydi.[8]

Zamana dayalı çalışan işçiler, yani bireysel olarak ne kadar ürettikleri değil çalıştıkları zaman için ücret alan işçiler, performansa dayalı ikramiyeler de aldılar. Fabrika yöneticileri bu işçilere verilen parça işi ücretten kısmayı tercih etmeyip çoğunlukla verileri kâğıt üzerinde manipüle ederek hedeflerini gereğinden fazla doldurdular ve ikramiye almalarını sağladılar.[9] Genelde Sovyet fabrika yöneticileri, çalışanlarının ücretlerinin düşmemesi için kontenjanları kasıtlı olarak düşük tutuyorlar ya da işçilerin daha yüksek bir ek ücret elde etmesi için çalışanlara kendi iş yollarını değiştirmelerini öneriyorlardı.[6] Çoğu zaman işçilerin kişisel refahı ve sorunsuz çalışabilmelerini sağlamak amacıyla endişe duymadan bu yöntemleri uyguladılar. Üretim kotalarını gereğinden fazla doldurmaya dayalı bu düzensiz ve görece keyfî yollar, çeşitli iş kollarında tamamlanması daha yüksek seviyelerde üretim kotalarına yol açtılar.[8] Bu nedenle yöneticiler fabrika hedeflerine ulaşabilmeyi sağlamak ve işçileri fabrikalara çekmek için kontenjanları kasıtlı olarak düşük tutmaya çalıştılar.[10]

Yöneticilerin manipülasyonları olmadan bile kotalar genellikle düşüktü ve hedefe ulaşması kolaydı. II. Dünya Savaşı ve özellikle Büyük Vatanseverlik Savaşı sırasında kotalar azaltılarak yeni işçilerin beklentileri karşılandı, mühendislik gibi endüstrilerde işçilerin temel ücretlerini ikramiye ile ikiye katlaması ve hedeflenenden daha fazla üretim yapması yaygın bir durumdu.[9]

Reform

Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin'in 1953'teki ölümünden sonra destalinizasyon süreci başladı ve Stalin politikalarının etkinliğinin azalmasına yönelik propaganda sürecine girildi. Bu süreç boyunca ekonomi politikalarında da değişiklikler gerçekleştirildi.[11] 1950'lerde Sovyet ekonomisi; kömür, demir ve çimento dahil olmak üzere birtakım malzemelerin üretimi için belirlenen hedeflerin gerisinde kalmaya başladı ve işçi üretkenliği beklenen oranda artmadı.[12] Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi resmî gazetesi Pravda, Mayıs 1955'te ücret değişikliklerini ve merkezî bir ücret ayarlama sistemi araştırmak için Çalışma ve Ücretler Üzerine Devlet Komitesi oluşturulduğunu duyurdu.[13] Temmuz 1955'te Halk Komiserleri Konseyi Başkanı Nikolay Bulganin, Sovyet endüstrisinin eski kotaları kaldırması ve ücretlerin reforma tabi tutması gerekliliğinden bahsetti.[14] 1956-1960 yılları arasındaki Altıncı Beş Yıllık Plan ücret reformları çağrısında bulundu.[15] Bu reformların hedefleri arasında, işçiler için daha tutarlı bir teşvik sistemi yaratmak da vardı.[16] Ayrıca bu reformların Sovyet endüstrisindeki israfın ve emeğin yanlış tahsisinin azaltılmasına yardımcı olacağı umuluyordu.[17]

İçerik

Pravda gazetesinin baskı atölyesinde çalışan bir işçi (1959)

Altıncı Beş Yıllık Plan, Sovyet işçilerinin ücretlerinde birkaç değişiklik yaptı. Öncelikle temel ücretler artırıldı, böylece kotaları doldurmak amacıyla sonuçların manipüle edilmesi veya çarpıtılması için daha az baskı oluştu.[18] Maaş artışlarının en düşük ücretli işlerle sınırlandırılmasıyla, daha düşük ücretli işlerdeki ücret artışlarının sanayiye daha fazla kadın girmesini teşvik edeceği ve daha yüksek ücretli işlerde çalışan insanların işten ayrılmalarını engelleyeceği umuldu.[19]

Diğer bir değişiklik kota konusunda yapıldı. İşçilerin hedefleri gereğinden fazla doldurma kapasitesini sınırlandırmak için kotalar kaldırıldı. Zamana dayalı çalışan işçilerde bu değişiklik bazen kotaları aynı tutmakla, fakat saatlerde azalmaya gidilerek yapıldı. Örneğin, kömür madencilerinin çalışma günlerinde altı saat azalmaya gidildi.[20] Buna karşın bazı yükselmeler oldukça fazlaydı; mühendislik işletmeleri söz konusu olduğunda kotalar %65 oranında artırıldı.[20]

Ücret oranları ve ölçekleri azaltıldı. Bu değişim hem bürokrasinin etkisini azalttı hem de işçilerin daha daha fazla görev yapmaları konusunda daha istekli olmalarını sağladı. Örneğin zamana dayalı çalışan işçilerin ücretleri, vardiya süresince hangi görevleri yerine getirdiğine bakılmaksızın aynı şekilde ödendiler. Bu durum, işçiler tarafından alınan iş gücü ne olursa olsun benzer bir ücret oranına sahip olacağından yöneticilerin daha iyi emek dağıtmasına ve üretimde oluşan tıkanıklıkların sıklığını azaltmasına yol açtı. Bu nedenle işçileri başka görevler arasında nakletmek daha kolay hale geldi.[20]

Kotaları aşırı aşmanın ödüllendirilmesi konusunda gerçekleştirildi. Üretim arttıkça ücret oranlarının da arttığı ücretlendirme sona erdi ve işçilere bir kontenjanı geçtikten sonra bir defalık fazladan ücret verildi.[21] Eski sistemdeki gibi aşırı doldurmanın her bir yüzdesi için fazladan ücret oranlarının korunduğu sektörlerde ise fazladan ücret oranları sınırlandırıldı. Örneğin mühendislik alanında çalışanlarda ikramiye normal kazancının %20'sini geçemezdi.[21]

Reformla birlikte görevleri veya üretimleri temel ücretle ödenecek kadar önemli sayılmayan işçiler zamana dayalı çalışmaya aktarıldı. Bu geçişler genel olarak güvenlik ve asayiş ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapıldı veya bu kişiler ekipman bakımı, onarımı ve güvenliğin sağlanması için değerlendirildi.[21]

Başarıları

Bratsk Hidroelektrik Santrali'nin inşaatından bir görünüm (1960)

Reformun en belirgin etkisi, Sovyet sanayisindeki işgücü oranını azaltmak oldu. 1956'da parça işi ile ödenen ücret, Sovyet işçilerinin %75'ini kapsarken bu oran, Ağustos 1962'de %60,5'e düştü. Parça işi ücrete devam edenlerin yaklaşık yarısı bir miktar fazladan ücret ödemesi almaya devam edecekti ancak daha ileri parça ücreti ekstraları büyük oranda kaldırıldı. 1962'de işçilerin %0,5'i bu ileri parça ücreti almaya devam ettiler. Parça ücreti ödemelerinden çıkarılan işçiler, maaş veya saatlik ücret aldılar.[16]

1961'e gelindiğinde genel anlamda işçilerin temel ücretleri toplam kazançlarının ortalama %73'üne yükseldi. Bu oran parça işi ücretle çalışanlarda ortalama %71, zamana dayalı çalışan işçilerde %76 idi.[16] Bununla birlikte kotaların aşırı doldurulmasında genel bir azalma meydana geldi, kotalar yükseltildi ve bu nedenle birçok işçi kişisel kotalarını aşamadı.[16] Kotalarının %100'üne veya daha azına ulaşan işçi oranı, demir-çelik endüstrisinde %5,1; kömür madenciliğinde %31,4 oranında idi.[22] Sovyet endüstrisinde kotanın yerine getirilmesinin ortalama düzeyi reform öncesi %169 iken Ekim 1963'te %120'ye düştü.[22]

Genel ücretler planlananlardan daha yavaş arttı. 1959-1965 yılları arasında tüm iş alanlarındaki ücretlerde (sadece sanayi alanı değil) %26'lık bir büyüme beklenirken büyüme %22,9 oranında oldu.[22] Reform süresince ücret artışı sanayi verimliliğindeki artışlarla telafi edildi. Örneğin, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'nde ücretler, 1959-1962 yılları arasında %7 artarken verimlilik %20 arttı.[23]

Ücret reformu, Sovyetler Birliği'ndeki genel çalışma haftasının süresini kısaltan bir programla bağlantılıydı ve 1958'de çalışma haftası 48 saatten 41'e indirildi.[17] Bu durum, tüm Sovyet işçilerine uygulandı ve 1961 yılında 40 milyon Sovyet işçisi (toplam iş gücünün yaklaşık üçte ikisi) haftada 41 saat çalışıyordu.[17] 1962'de toplam çalışma saatinin 40 saate düşürülmesi planlandı ancak bu gerçekleşemedi.[17] Nikita Kruşçev, Sovyet işçilerine dünyadaki en kısa çalışma saatlerini vermeye yönelik uzun vadeli bir hedef belirtti ve 1968'de haftada 30 ile 35 saat arası çalışmayı hedeflediklerini ifade etti.[24] Kruşçev daha önce de bir komünist hareketin temel hedefinin çalışma saatlerinin azaltılması olması gerektiğinden söz etmişti ve komünizmin nihai olarak 3-4 saatlik bir çalışma gününü yakalamasını umduğunu dile getirdi.[25]

Başarısızlıkları

Reform, Stalin döneminde baş gösteren bazı sorunları ortadan kaldırırken programın genel etkisi Sovyet işçisi için ek sorunlar yarattı.[26] Birçok alanda ücretlerde farklılıklar olmaya devam etti. Fabrika yöneticileri, temel ücretin verilmesinden sonra işçileri başka işlere teşvik etmeye çalışmak için belirlenen reform direktiflerini göz ardı ettiler. Bununla bağlantılı olarak yöneticiler, yeni işe başlayanlara ve stajyerlere daha yüksek ücretler teklif ettiler. Bu durum bazı işçilerin yüksek ücretli bir eğitim görevi alması için teşvik edilmesine, daha sonra ise vasıf üzerine yeni bir eğitim görevine bırakılmasına neden oldu.[27] Kömür madenciliği alanındaki yöneticiler bir süredir yerel faktörlere dayalı olarak ücretleri değiştirme yetkisine sahiptiler. Jeolojik etmenler ya da tehlike seviyeleri farklılıkları nedeniyle reform sonrasında işçi ücretlerini yüksek tutmak için kotaları veya oranları manipüle etiler ve ücretleri değiştirmeye devam ettiler.[28]

Merkezî olarak yönetilen ek ücret sistemi ile ilgili bir diğer sorun fabrikaları bilindik ürünler üretmeye teşvik etmesiydi çünkü eski ürünler üzerindeki hedef kotalarını doldurmak, yeni olmasından kaynaklı çalışma payı da içerdiği için yeni ürünlere göre daha kolaydı.[29] Bazen yeni ücretlerin uygulandığı bölgelerdeki fabrika yöneticileri, reformla birlikte daha düşük seviyede beceri gerektiren bir göreve düşük ücret verilmesi kararlaştırıldığından, işçileri daha reform sonrası önemli görülen görevlere almak için mücadele ettiler. Örneğin düşük ücret verilmesi kararlaştırılan bir makine işletimi için Leningrad'daki Kotlyakov Fabrikası'nda, yöneticiler işçileri işe alabilmek için 30 adet makineyi hiç kullanılmamış gibi gösterdiler.[30]

Bazı durumlarda ise yöneticiler, reformları kasıtlı olarak ücretleri düşürme, bakanlıkların yaptığı ücret indirimleri abartarak tüm harcamaları azaltabilecekleri bir fırsat olarak kullandılar.[31] Buna ilişkin bir davada, bir fabrika yöneticisi reformları işçilerden ödenmemiş fazla mesai çıkarmak için bahane olarak kullanma suçundan 8 aylık bir cezaya çarptırıldı.[31]

Sonuçları

Reform, genel olarak istikrarlı ve öngörülebilir bir maddi teşvik sistemi yaratamadı. Filtzer, Sovyet endüstrisindeki yöneticiler ile işçiler arasındaki ilişkilerin başarısızlığı anlamada önemli olduğunu aktardı.[32] Bununla birlikte Sovyet üretimindeki başarısızlıkların nedenleri arasında sıklıkla değişen nitelikte olan malzemelerin düzensiz olarak bulunması, mantıksız bir iş bölümlerinin varlığı ve hızlı üretime bağlı geleneksel ödemelerin işçileri motive etmemesi gibi çok sayıda faktörün etkili olduğunu vurguladı.[33]

Sovyet işçileri reform sürecinden etkilenmelerine rağmen, amirlerine karşı birinci dünya ülkelerindeki meslektaşlarının yaptığı gibi davranamamaları (örneğin bağımsız bir sendika kurma veya Sovyetler Birliği Komünist Partisi dışı muhalif bir siyasi partiye girme gibi) ve egemen algıdan farklı olarak örgütlenememeleri nedeniyle bu duruma karşı bir şey yapamadılar.[34] Yöneticilerin kendi takdirlerine bağlı olarak ödüller ve ikramiyeler verebilmesi ile merkezî olarak yönetilen ücret sisteminin birbirine paralel gitmesi oldukça zordu.[35]

Sovyetler Birliği'ndeki ortalama ücret oranları resmî olarak nispeten nadir yayımlandı. Birinci dünya ülkelerindeki bazı akademisyenler, Sovyet hükûmetinin ortalama kazançlarını düşük gösterdiğini düşündüğünden bu bildirimleri önemli buldular. Aleksander Nove, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez ücret istatistikleri yayınlandığı 1966'da ortalama ücreti kapsayan bilgilerin rutin bir şekilde açıklanmamasının, Sovyet işçilerinin Sovyetler Birliği ekonomisinin farklı sektörlerde verilen ücretler arasındaki farklılıkları keşfetmesinin önlenmesine bağlı olduğunu yazdı.[36]

Ücretlendirme politikalarında, endüstriyel iş yerlerinde yönetim kontrolü, işçi yeteneği ve ücret arasındaki ilişkiyi anlatan emek süreci teorisine zıt olarak Sovyet işçilerinin kendi emek süreçleri üzerinde kontrolü bulunmuyordu. Sovyet seçkinleri (nomenklaturalar), emek sürecini demokratikleştirerek ve toplumdaki herkes için eşit ücretler üreterek radikal bir biçimde değiştirme politikası izlemiyorlardı. Buna karşın komünist ideolojiye bağlı oldukları için batı ülkelerindeki gibi ücret ve beceri yapısını açıklamak için kullanılan tüketim toplumu kültürünü de savunamazlardı. İki uygulama arasında yapılmaya çalışılan politikalar uygulamada çok sayıda zorluklarla karşılaştı. Dolayısıyla üretim kotalarını, ücretleri ve beklenen işçi emeği düzeylerini koordine etme girişimleri başarısız oldu ve 1980'lere kadar bu başarısızlıklar devam etti. Ayrıca 1956-1962 arası ücret reformu, Sovyet işçileri ve seçkinleri arasındaki ekonomik çatışmayı düzeltip geliştiremediği için de bir başarısızlıktı.[37] İşçiler merkezî yönetimden uzak olarak kendi iş yerlerinde yerel olarak yöneticileriyle ücret ve görevler üzerine doğrudan pazarlık yapmaya devam ettiler. İşçiler, reform sonrası resmî üretim planlarında veya kotalarda daha fazla beceri sergilemek zorunda kaldılar çünkü Sovyet işçileri sıklıkla emeklerini zorlaştıran sorunlar etrafında çalışma biçimlerini yeniden keşfetmeleri gerekliydi. Örneğin sağlanan üretim araçları ile gerçekleştirilemeyen görevleri yerine getirmek için kendi araçlarını oluşturmak veya mevcut süreçler uygun olmadığında kendi üretim süreçlerini kendi başlarına tasarlamak üretim açısından zorluklar yaratırdı. Bu durum genellikle batı tipi serbest piyasa ekonomisinde ve onun üretim tarzında görülmekteydi. Bu durum Sovyet endüstrisinde de yaygınlaştığından, işçiler ve yöneticiler reform sonrasında bile ücretler, kotalar ve görev beklentileri konusunda merkezî müdahaleden bağımsız olarak birlikte çalışmak için birçok nedene sahipti.[38] Mihail Gorbaçov 1986'da perestroyka kapsamında 1956-62 reformuna benzer bir dizi ücret reformu girişiminde bulunsa da bu süreç, 1991'de ekonominin merkezî olmayan bir sistemle değiştirilmesi ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasına kadar gitti.[39]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Özel
  1. ^ Robinson 2002, s. 38.
  2. ^ Hosking 1985, s. 153.
  3. ^ Time 1933, s. 153.
  4. ^ a b Smith 1976, s. 286.
  5. ^ Fearn 1963, s. 7.
  6. ^ a b Filtzer 1992, s. 93.
  7. ^ Fearn 1963, s. 8.
  8. ^ a b Filtzer 1992, s. 95.
  9. ^ a b Filtzer 1992, s. 94.
  10. ^ Fearn 1963, s. 9.
  11. ^ Filtzer 1992, ss. 1-2.
  12. ^ Cia 1957, s. 5.
  13. ^ Fearn 1963, s. 5.
  14. ^ Fearn 1963, s. 13.
  15. ^ Fearn 1963, ss. 13-14.
  16. ^ a b c d Filtzer 1992, s. 99.
  17. ^ a b c d Fearn 1963, s. 1.
  18. ^ Filtzer 1992, s. 96.
  19. ^ Hoeffding 1958, s. 394.
  20. ^ a b c Filtzer 1992, s. 97.
  21. ^ a b c Filtzer 1992, s. 98.
  22. ^ a b c Filtzer 1992, s. 100.
  23. ^ Filtzer 1992, s. 101.
  24. ^ Hoeffding 1958, s. 396.
  25. ^ Cia 1957, s. 2.
  26. ^ Filtzer 1992, s. 102.
  27. ^ Filtzer 1992, s. 105.
  28. ^ Filtzer 1992, s. 104.
  29. ^ Grossman 1960, s. 68.
  30. ^ Filtzer 1992, s. 80.
  31. ^ a b Filtzer 1992, s. 108.
  32. ^ Filtzer 1992, s. 116.
  33. ^ Filtzer 1992, ss. 116-117.
  34. ^ Filtzer 1992, ss. 226-227.
  35. ^ Filtzer 1992, s. 227.
  36. ^ Nove 1966, s. 212.
  37. ^ Filtzer 1992, ss. 233-236.
  38. ^ Filtzer 1992, ss. 209-230.
  39. ^ Filtzer 1992, ss. 233, 237-238.
Genel

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Adam Smith</span> İskoç filozof ve ekonomist (1723–1790)

Adam Smith FRSA, "Ekonominin Babası" ve "Kapitalizmin Babası" olarak anılan İskoç ekonomist, ahlak filozofu, politik ekonominin öncüsü ve İskoç Aydınlanması sırasındaki önemli bir figürdü.

<span class="mw-page-title-main">Sanayi Devrimi</span> 1760–1840 yılları arasındaki hızlı teknolojik değişim dönemi

Sanayi Devrimi ya da Endüstri Devrimi, bazen Birinci Sanayi Devrimi ve İkinci Sanayi Devrimi olarak ayrılan ve insan ekonomisinin Tarım Devrimi'ni takip eden daha yaygın, verimli ve istikrarlı üretim süreçlerine doğru küresel bir geçiş dönemidir. Büyük Britanya'da başlayan Sanayi Devrimi, yaklaşık 1760'tan yaklaşık 1820-1840 yılları arasındaki dönemde Kıta Avrupasına ve Amerika Birleşik Devletleri'ne yayıldı. Bu geçiş, elle üretim yöntemlerinden makinelere geçişi; yeni kimyasal üretim ve demir üretim süreçlerini; su gücü ve buhar gücünün artan kullanımını; takım tezgâhlarının geliştirilmesini ve makineleşmiş fabrika sisteminin yükselişini içeriyordu. Üretim büyük ölçüde arttı ve bunun sonucunda nüfusta ve nüfus artış hızında benzeri görülmemiş bir artış yaşandı. Tekstil endüstrisi modern üretim yöntemlerini ilk kullanan sektör oldu ve tekstil istihdam, çıktı değeri ve yatırılan sermaye açısından baskın sektör haline geldi.

Üretim faktörleri, bir ürünün ortaya çıkabilmesi için gerekli olan unsurlardır. Klasik endüstri teoreminde 3 tane olan faktörler, zamanla güncellenerek dördüncü faktör farklı bakış açılarına göre eklenmiştir. Bu bakış açıları arasında Marksizm, NeoKlasik ekonomik yaklaşım veya ekolojik ekonomi gibi kavramlar sayılabileceği gibi, yükselen bir trend olarak bilgi ekonomisi kavramı da sayılabilir.

Artı-değer kavramı Karl Marx'tan önce keşfedilmiş ve zaten kullanılan bir kavramdır. Genel anlamda, gerekli-zorunlu olandan daha fazlasının üretilmesi anlamındadır. Klasik iktisatçılar olarak bilinen Adam Smith ve David Ricardo gibi isimlerde bu kavramın kullanımda olduğu görülür. Ancak Marx'a gelindiğinde, bütün klasik iktisadın kavramlarına yapıldığı gibi bu kavramda da tamamen başka bir yol izlenmeye başlandığı görülür. Nitekim Marx, bu klasik iktisatçılara olan borcunu reddetmemekle birlikte onların neden ve nasıl burjuva düşünüş biçimi içinde kaldıklarını açıklar ve buna bağlı olarak ekonomi-politiğin kapitalist sistemin bir ögesi olarak kaldığını belirtir.

<span class="mw-page-title-main">Proletarya</span> alt sosyal sınıf

Proletarya alt sosyal sınıfı tanımlamak için kullanılan terim, bu sınıfa mensup kişilere proleter denir. İlk olarak oğullarından başka malı olmayan insanları tanımlamak için kullanılan aşağılayıcı bir kelime iken, Karl Marx'tan sonra işçi sınıfını tanımlamak için kullanılan sosyolojik bir terim halini almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Fabrika</span>

Fabrika veya üretimevi, içerisinde işlenmemiş veya yarı işlenmiş ürünün işçiler tarafından, makine, araç ve aygıtlar yardımıyla işlenerek tüketime hazır duruma getirildiği sanayi kuruluşu. Fabrika terimi, söz konusu işlemlerin gerçekleştirildiği, belli bir büyüklüğe sahip endüstriyel yapılar için de kullanılmaktadır. Fabrikalar gerekli işgücü, ana para ve tesis kaynaklarının bir araya gelmesi ile oluşur ve etkinlik gösterir.

Özyönetim ya da işçilerin özyönetimi genel olarak, işçi kooperatifleri, işçi konseyleri, katılımcı ekonomi ve iş yerinin patronsuz çalıştırıldığı benzer oluşumlarda kullanılan karar alma modelidir.

<span class="mw-page-title-main">İşçi sınıfı</span> alt kademe işlerde istihdam edilen toplum üyelerinden oluşan sosyal sınıf

İşçi sınıfı, sosyolojide ve gündelik konuşma dilinde kullanılan terim. Marksist terminolojide proletarya kavramıyla karşılık bulur.

<span class="mw-page-title-main">OST-Arbeiter</span>

OST - Arbeiter, II. Dünya Savaşının Doğu Cephesindeki topraklarda yaşayan ve bu toprakların Nazi Almanyası işgaline uğramasıyla beraber esir işçi olarak çalışmaya zorlananlara Naziler tarafından verilen isim. OST-Arbeiter çoğunlukla Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti bölgesinden sağlanmaktaydı. Beyaz Ruslar, Ruslar, Tatarlar da bulunuyordu. Savaş döneminde OST-Arbeiter sayısının 3.5 ila 5 milyon dolayında olduğu öne sürülmektedir.

Obuhov Savunması, Sankt-Peterburg'da 7 Mayıs 1901'de Obuhov Çelik Fabrikası'ndaki işçilerin, polis ve askerî birlikler ile karşılıklı mücadelesini anlatan terim.

<span class="mw-page-title-main">Novoçerkassk Katliamı</span>

Novoçerkassk katliamı; Haziran 1962'de, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'nin Novoçerkassk şehrinde patlak veren işçi grevi ve ardından gerçekleşen insan kıyımı. Çıkan olayların sonucunda protestocuların 26'sı Sovyet Ordusu tarafından katledilmiş, 87 kişi ise yaralanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sovyetler Birliği'nde tatil hakları</span>

Sovyetler Birliği'nde tatil hakları, Sovyetler Birliği'nde yaşayan yurttaşların tatil haklarıdır. Sovyet anlayışında tatil ve yıllık izin kavramları, Homo Sovieticus anlayışı gereği, gerek işçi sağlığı gerekse üretimin sağlıklı bir şekilde devamı açısıyla ele alınmakta ve uygulamaları da bu bakış doğrultusunda şekillenmekteydi.

Parça işi veya parça işi çalışma, çalışma zamanından bağımsız olarak bir işçinin ürettiği her birim parça için ücret aldığı çalışma türü. Bu tür ücret alan bir işçi ürettiği her ürün için ekstra ücret alır.

<span class="mw-page-title-main">Sturmovşçina</span>

Sturmovşçina, planlanan bir üretim hedefini gerçekleştirmek için belirlenen dönemin sonuna kadar kolektif şekilde hızlıca ve emek fazlası ile fazla mesai yaparak Sovyet üretim biçimine verilen isim.

Emek süreci teorisi, kapitalizm şartları altında iş örgütlenmesine dair işçi yeteneği ve ücret arasındaki ilişkiyi anlatan Marksist bir teoridir. Bu teoriye göre kapitalist üretim tarzında işçilerin hiçbir şekilde kendi emek süreçleri üzerinde kontrolü bulunmamaktadır.

Leonid Brejnev'in etkisi, 1964-1982 yılları arasında Sovyetler Birliği Komünist Partisi genel sekreteri görevi yapan ve iki kere Yüksek Sovyet Prezidyumu Başkanı olan Leonid Brejnev'in Sovyetler Birliği ve Rusya Federasyonu'ndaki etkileridir. 1964-1982 yılları arasında yüksek politik mevkilerde görev yapan Brejnev uluslararası ilişkilerdeki rolü ve savunma politikalarındaki yöntemleri ile Sovyetler Birliği'ni bir süper güç olarak dünya siyasetinde güçlü bir aktör hâline getirdi.

<span class="mw-page-title-main">Sekizinci Beş Yıllık Plan (Sovyetler Birliği)</span>

Sekizinci Beş Yıllık Plan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin 1966-1970 yılları arasında üretim hedeflerini ekonomiyi yönetmek için hazırladığı planlar dizisi. Planda özellikle taşıt ve araçlarda olmak üzere, endüstriyel üretim için yüksek hedefler konuldu. Sekizinci Beş Yıllık Plan içeriğiSovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi ve Parti'nin 23. Kongresi tarafından onaylandı, ancak kesin olarak hiçbir nihai versiyonu Sovyetler Birliği Yüksek Sovyeti tarafından onaylanmadı.

<span class="mw-page-title-main">Marksist ekonomi</span>

Marksist iktisat veya Marksist iktisat okulu, politik iktisadi düşüncenin heterodoks bir okuludur. Temelleri Karl Marx'ın ekonomi politik eleştirisine kadar uzanmaktadır. Bununla birlikte, ekonomi politik eleştirmenlerinin aksine, Marksist iktisatçılar ekonomi kavramını ilk bakışta kabul etme eğilimindedir. Marksist ekonomi birkaç farklı teoriden oluşur ve bazen birbirlerine karşıt olan birden fazla düşünce okulunu içerir; birçok durumda Marksist analiz diğer ekonomik yaklaşımları tamamlamak veya desteklemek için kullanılır. Ekonomik olarak Marksist olmak için siyasi olarak Marksist olmak gerekmediğinden, iki sıfat eşanlamlı olmaktan ziyade kullanımda bir arada bulunur: Anlamsal bir alanı paylaşırken, aynı zamanda hem yananlamsal hem de düzanlamsal farklılıklara izin verir.

<span class="mw-page-title-main">Cibali Tütün Fabrikası</span>

Cibali Tütün Fabrikası, 1884 yılında İstanbul'un Fatih ilçesi Cibali mahallesinde tarihi endüstri yapısı.

Karanlık fabrika, minimum veya sıfır insan müdahalesi ile üretim sağlayan, makinelerin operatöre veya gözetime ihtiyaç duymadan otomatik olarak çalışmasını hedefleyen bir üretim yöntemidir.