İçeriğe atla

Sosyolojide sapma

Customers at Denny's Restaurant watch May Day Demonstration-Protests. Meksiko, Mexico, May 1, 1989
Denny's Restoran'ındaki müşteriler 1 Mayıs Protestolarını izliyor. Meksiko, Meksika, 1 Mayıs 1989

Sapma veya sapma sosyolojisi, resmi kuralları ihlal eden davranışları, eylemleri araştırmaktadır.[1][2] Örnek olarak sapma sosyolojisi, toplum kuralların ihlalini, suç vb. durumları ele almaktadır.[3]Sapma teriminin olumsuz bir anlamı olsa da, sosyal kuralların çiğnenmesi her zaman olumsuz bir eylem oluşturmamaktadır. Bazı durumlarda kuralların ihlal edilmesine rağmen, davranış olumlu veya toplum tarafından kabul edilebilir olarak adlandırılabilir.[3]

Sosyal kurallar toplumların gelenek, görenek ve kültürlerine göre farklılık gösterebilir. Belirli bir toplumda ceza gerektiren eylem, diğer toplumlarda çok doğal bir şekilde karşılanabilir.[4] Bu duruma örnek vermek gerekir ise; Singapur'da sakız çiğnemek yasak iken diğer ülkeler de sakız çiğnemek çok doğal bir şekilde karşılanmaktadır.[5]

Sapma; işlendiği yere ve zamana göre olumlu veya olumsuz karşılanabilir. Toplumlar arasında başka bir insanı öldürmek ciddi bir suç olarak kabul edilse de, savaş sırasında veya meşru müdafaa anında normal karşılanabilir.

Sapma türleri

Kuralların çiğnenmesi; resmi sağma veya gayri resmi sapma olarak iki tür olarak kabul edilebilir. Resmi sapma, toplum içinde var olan kuralların, yasaların çiğnenmesi ile oluşan suça denir. Gayri resmi sapma ise yazılı olmayan, sosyal yaşamın getirdiği ahlaki kuralların ihlal edilmesine denir. Gayri resmi sapma, genellikle toplumlar içerisinde oluşan sosyal tabulara karşı oluşmaktadır.[6]

Tabu, toplum tarafından sapkınlık olarak kabul edilen sosyal davranış biçimidir. "Tabu" terimi; "yasaklar", "izin verilmeyen" anlamına gelen Tongaca "tabu" kelimesinden gelmektedir. Bazı toplum tabuları, yasalar altına alınarak yasaklanmıştır ve cezaları mevcuttur. Diğer tabular ise toplum arasında utanç, saygısızlık ve aşağılanma olarak sonuçlanmaktadır. Tabu, evrensel değildir ancak birçok toplumda görülebilir. Toplumlar arasında tabular değişiklik gösterebilir.

Teoriler

Sapmaya neden olacak eylemler; toplumlara karşı bir isyan olabilir. Bir toplumda, bireylerin veya grupların davranışı, sapkınlık kurallarını nasıl oluşturduğunu belirler.[7]

Sosyolojide sapkın davranışı, tanımlayan üç sınıf mevcuttur.

Sapkınlığın yapısal işlevselcilik tarafından tanımı.

Yapısal işlevselcilik

Yapısal işlevselciler, toplumdaki sapmaların nasıl faktörlere maruz kaldığını ve nasıl bir araya geldiğini ve etkileşime girdiğini araştırır. Yapısal işlevselciler arasından en popüler isimler Emile Durkheim ve Robert Merton'dur.[8]

Durkheim'ın normatif intihar teorisi

Émile Durkheim, sapkınlığın toplumlar arasında normal ve hatta gerekli olduğunu iddia ederdi.[9] Sapkınlığın işlevlerini ise 4 madde de ifade ederdi:

  1. "Sapma kültürel değerleri ve normları doğrular. Kötülük olmadan iyilik olamaz ve suç olmadan adalet olamaz."[9]
  2. Sapma ahlaki sınırları tanımlar, insanlar sapmayı tanımlayarak doğruyu yanlıştan ayırt eder.
  3. Ciddi bir sapma biçimi insanları bir araya gelmeye ve buna karşı aynı şekilde tepki vermeye zorlar.
  4. Sapma, toplumun ahlaki sınırlarını zorlar ve bu da toplumsal değişime yol açar.

Toplumun geneli birlikte sapma işlediğinde, toplumsal ahlak yok olur. Durkheim 1897 yılında toplumsal vicdanı, toplumun üyelerinin izlediği bir dizi sosyal kural olarak tanımlar.[8] Toplumsal vicdan olmasaydı, kurumlarda veya toplum sınıflarında mutlak ahlak gözetilmezdi.

Merton'un gerilme teorisi

Robert K. Merton, gerilme / anomi teorisinin bir parçası olarak sapkınlığı hedefler ve araçlar açısından tartıştı. Durkheim anomisinde toplumsal normların karıştırıcı olduğunu belirtti. Merton ise bu teoriyi daha ileri taşıyarak, toplumsal hedeflere ulaşmanın meşru olmayan yolları olduğunu savundu. Bireyin toplumsal beklentileri ve izlediği araçların sapkınlığı anlamada yararlı olduğunu öne sürdü.[10]

Merton, sosyal hedeflere ulaşmak veya bu sosyal hedefleri, kabul/red etmek için 5 adet sapma türü tanımlamıştır.[9]

  1. İnovasyon, kültür içerisinde zenginliğin önemli olması ancak bu zenginliğe ulaşmak için fırsatların sunulmaması insanları "yenilik"e iter. Örneğin; uyuşturucu çalarak ve bunun satışını yaparak zengin olmak buna örnek gösterilebilir. Yenilikçiler toplumun hedefini kabul eder ancak bunlara ulaşmanın toplumdaki yollarını reddeder. Merton, yenilikçileri toplum içerisinde refaha ulaşmak için ihtiyaç duydukları fırsatlardan mahkûm bırakılmış kişiler olarak tanımlar.
  2. Uyumcular, toplumun hedeflerini ve bu hedeflere ulaşmanın toplumsal yolunu kabul ederler. Örneğin; çok çalışarak zengin olunabilir. Merton, uyumcuları parasal refaha ulaşmak için eğitim fırsatlarına erişebilen, orta sınıf insanlar olduğunu iddia eder.
  3. Ritüelizm, kültürel bir hedefe ulaşmayan ve saygınlık hissetmek için bazı hedefleri gözden kaçıran kişileri tanımlar. Ritüelciler, toplumun hedeflerin reddeder ancak toplumun kurumsallaşmış araçlarını kabul eder.
  4. Geri çekilme, kişinin toplumun kültürel hedeflerini ve araçlarını reddetmesidir. Geri çekilenler, toplumun hedeflerini ve bu hedefler için olan meşru yolları reddederler. Merton, geri çekilme eyleminde olanları gerçek sapkınlar olarak görmektedir.
  5. İsyan, geri çekilme ile benzerlik gösterebilir. Ancak buradaki insanlar hem kültürel hedefleri hem de araçları reddeder. Karşı kültür oluşturmayı hedeflerler.

Sutherland'ın diferansiyel birliği

Edwin Sutherland, diferansiyel çağrışım teorisinde, suçluların sapkın davranışları öğrendiğini ve sapkınlığın doğal bireyin doğasında olmadığını öne sürdü. Bir kişi diğer kişilere karşı sapkın bir davranışta bulunduysa, suç davranışı öğrenilecektir.[11] Edwin Sutherland, suçlu davranışının diğer tüm davranış biçimleri gibi öğrenildiğini savunmaktadır.

Sutherland, bireyler ve gruplar arasındaki etkileşimlerden, sembollerin ve fikirlerin iletişimini kullanarak teorisinde bazı temel noktaları özetledi. Sapma ile ilgili semboller ve fikirler olumsuz olsa bile elverişli olduğunda, birey sapma üzerine olumlu bir görüş alma eğilimindedir ve bu davranışların daha fazlasına başvurur.

Suç davranışı, diğer davranış türlerinde olduğu gibi öğrenilir. Bunun bir örneği şehir içi topluluklarda çete faaliyeti olabilir. Sutherland, "bir bireyin yakın arkadaşları çete ortamında ise, onlarla etkileşim halinde olması sonucu o bireyde çeteye dahil olabilecektir."[11]

Nötralizasyon teorisi

Gresham Sykes ve David Matza'nın nötrleştirme teorisi, sapkınların gerçekleştirdiği eylemleri haklı göstermek için farklı tanımlamalara başvurabileceğini ifade eder.

Beş tür nötralizasyon vardır:[12]

  1. Sorumluluk reddi: sapkın, çaresizce sapkınlığa itildiğine ve aynı koşullar altında başka herhangi bir kişinin benzer eylemlere başvuracağına inanır;
  2. Yaralanmanın reddi: sapkın, eylemin diğer bireylere veya topluma zarar vermediğine ve dolayısıyla sapkınlığın ahlaki açıdan yanlış olmadığına inanır;
  3. Mağdurun reddi: sapkın, mağdur bireyin erdem veya ahlak eksikliği nedeniyle sonuçları hak ettiğine inanır;
  4. Suçlunun kınanması: sapkın, mağdurun sapma eğiliminde olduğuna bu yüzden karşı çıkılması gereken kişi olduğuna inanır.
  5. Daha yüksek sadakatlere itiraz: sapkın, hukukun sınırlarının ötesine geçen sadakatlerin ve değerlerin olduğuna inanır; ahlak, arkadaşlıklar, gelir veya gelenekler sapkın için yasal sınırlardan daha önemli olabilir.

Etiketleme teorisi

Frank Tannenbaum ve Howard S. Becker, etiketleme teorisini yarattı ve geliştirdi. Becker, "toplumsal grupların, gerçekleştirdiği ihlaller oluşturulan kurallarda sapma yarattığına" inanıyordu.

Etiketleme, insanların başkalarının davranışını sapkın olarak adlandırdığı veya farklı bir şekilde yagıladığı "sosyal izleyici"nin toplumsal tepki süreci olarak ifade edilebilir.[13]

Bu nedenle etiketleme teorisi, kişinin sapkın olarak etkilenmesini içselleştireceğini ve buna göre hareket edeceğini ifade eder. Kısaca "sapkın" olarak etiketlenen bir kişi buna göre yaşayacaktır. Zaman geçtikçe "sapkın" etikete uygun sapmalar yaparak sapma oluşturan özellikler edinir.[9]

Bu teori, simgesel etkileşim olmakla birlikte, baskın grubun neyin sapkın olduğuna karar verme gücüne sahip olması ve etiketleme gücüne sahip olması nedeniyle çatışma teorisi unsurlarına da sahiptir.

Etiketlemede toplum genellikle çifte standart kullanır ve toplumun bazı kesimleri kayırmacılıktan hoşlanır. Bir grupta bazı davranışların iğrenç olduğu kabul edilebilirken, farklı bir grupta bu davranış görmemezlik gelinebilir veya kabul edilebilir bir davranış olarak karşımıza çıkabilir.

Sapkınlığın tıbbi hale getirilmesi, ahlaki ve hukuki sapkınlığın tıbbi bir duruma dönüştürülmesi, toplumun sapkınlığa bakış biçimini değiştiren önemli bir değişimdir.[9] Etiketleme teorisi bu değişimin açıklanmasına yardımcı olur, çünkü eskiden ahlaki olarak değerlendirilen davranışlar artık nesnel bir klinik tanıya dönüştürülmektedir. Örneğin, uyuşturucu bağımlılığı olan insanlar "kötü" yerine "hasta" olarak kabul edilir."[9]

Birincil ve ikincil sapma

Edwin Lemert, etiketleme sürecini açıklamanın bir yolu olarak birincil ve ikincil sapma fikrini geliştirdi. Birincil sapma, sapkın herhangi bir şeyden etiketlenmeden oluşan sapmadır. İkincil sapma ise, kişinin sapkın etiketi ile bağdaşmasından sonra oluşan tepki eylemidir.[9]

İnsan bir suç işlediğinde (birincil sapma), ne kadar hafif olursa olsun, toplum insana sosyal cezalar getirecektir. Bununla birlikte, ceza mutlaka suçu durdurmaz, bu nedenle kişi aynı birincil sapkınlığı tekrar yapabilir ve toplumdan daha sert tepkiler alabilir. Bu noktada kişi topluma kızmaya başlayacak, toplum ise daha sert baskılar getirecektir. Nihayetinde, bütün toplum kişiyi sapkın olarak damgalayacak ve kişi buna tahammül edemeyecektir, ancak nihayetinde suçlu rolünü kabul edecek ve suçlunun rolüne uygun suç eylemleri gerçekleştirecektir.

Birincil ve ikincil sapma, insanların daha zor suçlu olmalarına neden olan şeydir. Birincil sapma, kişinin itiraf veya raporlama yoluyla sapkın olarak etiketlendiği zamandır. İkincil sapma, birincil sapmadan önce ve sonra gerçekleşen sapmadır. Suçlu olma adımları şunlardır:

  1. Birincil sapma;
  2. Sosyal cezalar;
  3. İkincil sapma;
  4. Daha güçlü cezalar;
  5. Cezalandırıcılara karşı kızgınlık ve düşmanlık ile daha fazla sapma;
  6. Toplum kişiyi suçlu olarak damgalayacak;
  7. Kişinin tolerans edilebilme payı kalkacak;
  8. Damgalayıcı cezalar nedeniyle sapkının davranışların da artış gerçekleşecek;
  9. Kişi suçlu olduğunu kabul ederek, sapkın davranışlarına devam edecek.

Kırık pencereler teorisi

Kırık camlar teorisi, yasaklı alanlarda çizim yapan grafiticilerin engellenmemesi daha büyük suçlara neden olacağını ifade eder. Bu küçük sapma eyleminde daha fazla polisin görev alması ileride oluşabilecek büyük suçların önleyicisi olacaktır. Kırık camlar teorisi, 1990'larda New York dahil birçok şehirde denendi. Dönemindeki suç ortalamasına kıyasla, teorinin denenmesi sonucu suç oranları %28 düşüş gösterdi.[14]

Kontrol teorisi

Kontrol teorisi, birey ve toplum arasındaki zayıf bağların insanları sapmaya daha çabuk ittiğini öne sürdü. Buna karşılık, kişinin toplum ile bağı varsa sapma olasılığı da düşmektedir. Bu teori, Travis Hirschi'ye göre, insanların neden sapkın veya suçlu davranışlarda bulundukları yerine, neden insanların sapkın veya suçlu davranışlardan kaçındığını sorgulamaktadır. Kontrol teorisi, sapkın davranışları caydırmak için normlar ortaya çıktığında geliştirildi. Buna göre insanlar sapmanın getirisinden ziyade bir gruba uyumun daha fazla şey kazandıracağına inanacaklardır. Eğer kişi ile toplum arasında güçlü bir bağ elde edilirse, sapma olasılığı da düşük olacaktır. Hirschi, kişinin toplumda bağı varsa kuralları takip edeceğini savunmaktadır. Bağ, pozitif ilişki içerisinde dört faktörden oluşur: fırsat, bağlanma, inanç ve katılım.[9] Bu bağlardan herhangi biri zayıfladığında veya kırıldığında, birinin karşı çıkma olasılığı daha yüksektir. Bununla birlikte 1990 yılında Michael Gottfredson ve Travis Hirschi, Kendi Kendini Kontrol Teorilerini ortaya attılar. Güç ve dolandırıcılık eylemlerinin kişisel çıkar ve özdenetim amacıyla gerçekleştirildiği belirtildi.

Sınırlama teorisi, Walter C. Reckless gibi araştırmacılar tarafından kontrol teorisinin bir parçası olarak kabul edilir, çünkü aynı zamanda bireylerin suça karışmasını engelleyen düşünceler etrafında döner. Reckless, suçluluğun ve suçun ardındaki mantığı açıklamak için bitmemiş yaklaşımları inceledi. Toplumsal düzensizliğin, toplumsal sapma altında suç ve suç çalışmasına dahil edildiğini kabul ederek, istikrarsız bölgelerde yaşayanların, orta sınıf bölgelerde yaşayanlara kıyasla suç eğiliminde olmadığını iddia etmesine yol açtı. Bu iddia, halihazırda uygulanan teorilerin suç ve suçlulukla ilgili fikirlerin daha fazla araştırmak için ihtiyaç duyulduğunu veya daha derin bir bağlantı olduğunu kanıtlamaktadır. Bu gözlemler, "Neden bazı insanlar sosyal kontrolleri kırıyor ve diğerleri yıkmıyor? İyi bütünleşmiş toplumdaki nadir vakalar neden güçlü kontrol çizgilerini aşıyor?" Sosyal düzensizlik belirli bir çevre ile ilgili değildi, bunun yerine bir bireyin sosyal kontrollerinin bozulmasında yer aldı.[15]

Robert Crutchfield gibi çağdaş kontrol teorisyenleri, teoriyi yeni boyutta ele alarak, istihdamın kişilerin tutumlarını etkilemeyle kalmayarak, çocuklarının da tutumlarında değişikliğe neden olabileceğini ifade eder. Buna göre oluşabilecek yeni nesil kuşaklar da suça meyilli hale gelebilir. Buna karşılık anne ve babaların çalışma hayatına katılımı ile çocukların suça ilişkisi artmıştır. Tim Wadsworth tarafından yapılan bir çalışmada, daha önce Crutchfield (1993) tarafından öne sürülen ebeveyn istihdamı ile çocukların suçluluğu arasındaki ilişki ilk kez ampirik olarak gösterilmiştir. Bu çalışmadan elde edilen bulgular, istihdam kalitesi ve sosyoekonomik statü ile suçluluk arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılabileceği fikrini desteklenmektedir.[16]

Çatışma teorisi

Sosyolojide çatışma teorisi, toplumun yararlarını en üst seviyeye çıkarmak için mücadele edecek şekilde işlev gördüğünü ve bunun neticesinde siyasi değişimlerin, devrimlerini meydana geldiğini belirtir. Bu teori ile yoksul ve orta sınıfın göz ardı edildiği, belirli zengin zümrenin desteklenmesi ile zirveye çıkılabileceği varsayılmıştır. Çatışma teorisi, suçun temel nedenlerinin toplum içinde faaliyet gösteren sosyal ve ekonomik güçler olduğu görüşüne dayanmaktadır.

Bu teori aynı zamanda güçlü olanın suçu tanımladığını da belirtir. Bu şu soruyu gündeme getiriyor: bu teori kimin için işlevsel? Bu teoride yasalar baskı araçlarıdır: güçsüzlere karşı sert, güçlülere karşı daha az sert.

Karl Marx

Marx sapkın davranışlar hakkında değil ancak proletarya ile çatışmaya neden olan yabancılaşma teorisindeki sapkın davranışlar hakkında inceleme gerçekleştirdi.

Birçok Marksist teorisyen, kapitalist devlet teorisini argümanlarında kullanmıştır. Örneğin Steven Spitzer, sosyal çöp ve sosyal dinamit üzerindeki burjuva kontrolü teorisini kullanmıştır; George Rusche'un emek için toplumsal kapasite ve altyapı ile ilişkili farklı cezaların analizini sunduğu biliniyordu. Tarih boyunca, daha fazla emeğe ihtiyaç duyulduğunda, cezaların ciddiyetinin azaldığını ve sapkın davranışlara toleransın arttığını teorileştirdi. Başka bir Marksist yazar olan Jock Young, modern dünyanın çeşitliliği onaylamadığı, ancak sosyal çatışmadan korkmadığı fikrini sundu. Bununla birlikte, geç modern dünya çeşitliliğe çok toleranslı olarak ifade etti.[9]

Michel Foucault

Michel Foucault, mutlak gücün yerini demokrasi alması ile birlikte işkencenin modern toplumlardan aşamalı bir şekilde kaktığına inanıyordu. Devletin sapkın bir kişi üzerine artık işkence uygulamasın artık gerek yoktu. Artık modern devlet adaleti ile tüm bireyler adil bir şekilde yargılanabilmekteydi.

Ayrıca kurumları, insanları disiplin yoluyla kontrol ettiğini teorileştirdi. Örneğin toplum kuramcısı Jeremy Bentham'ın tasarladığı "panoptikon" gösterilebilir.

Foucault, bir anlamda postmodern toplumun, bireylerin özgür iradesinin olmaması ile karakterize edildiğini teorileştirir. Bilgi kurumları, normlar ve değerler basitçe insanları kategorize etmek ve kontrol etmek için mevcuttur.

Biyolojik sapma teorileri

Praveen Attri, genetik nedenlerin sosyal sapmadan büyük ölçüde sorumlu olduğunu iddia ediyor. Kısaca, biyolojik faktörlerin suç ve sapmaya katkıda bulunabileceğini belirtiyor. Cesare Lombroso, bazı insanların genetik olarak suç davranışına yatkın olduğunu belirten Biyolojik Sapma Teorisini araştıran ve geliştiren ilk kişilerden biriydi. Suçluların daha önceki genetik formların bir ürünü olduğuna inanıyordu. Araştırmasının odak noktası Charles Darwin ve Evrim Teorisiydi. Lombroso, insanların suçlu doğduklarını ya da başka bir deyişle, biyolojik olarak daha ilkel ve hayvani dürtülerimizin daha baskın olduğunu teorileştirdi. Lombroso, araştırmasından Darwin'in teorisini aldı ve sapkın davranışlar açısından ilkel zamanları inceledi. İncelediği iskeletlerin çoğunlukla alçak alınları ve çıkıntılı çeneleri olduğunu keşfetti. Bu özellikler Homo Neanderthalensis gibi ilkel canlılara benziyordu. Doğuştan suçluları iyileştirmek için çok az şey yapılabileceğini, çünkü özelliklerinin biyolojik olarak kalıtsal olduğunu belirtti. Zamanla, araştırmalarının çoğu reddedildi. Araştırması Pearson ve Charles Goring tarafından reddedildi. Lombroso'nun araştırmasını yeterince kapsamlı hale getirmek için yeterince iskelet araştırmadığını keşfettiler. Pearson ve Goring, iskeletleri kendi başlarına araştırdıklarında çok daha fazlasını test ettiler ve kemik yapısının sapkın davranışla hiçbir ilgisi olmadığını buldular. Daha sonra Charles Goring, "İngiliz Hükümlü" araştırmasını yayınlayarak, bu teoriyi iyice çürüttü.

Kaynakça

  1. ^ Erikson (1962). "Notes on the Sociology of Deviance". Social Problems. 9 (4): 307-314. doi:10.2307/798544. ISSN 0037-7791. 9 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık 2021. 
  2. ^ "The Sociology of Deviance", The Handbook of Deviance (İngilizce), John Wiley & Sons, Ltd, 2015, ss. 1-29, doi:10.1002/9781118701386.ch1, ISBN 978-1-118-70138-6, 5 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 5 Kasım 2021 
  3. ^ Heckert (2002). "A new typology of deviance: Integrating normative and reactivist definitions of deviance". Deviant Behavior. 23 (5): 449-79. doi:10.1080/016396202320265319. 
  4. ^ "Introduction to Sociology 2e". OpenStax CNX. Rice University. 13 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Şubat 2019. 
  5. ^ İstock, Hürriyet Seyahat | Fotoğraflar: Pixabay. "İlginç yasaklar diyarı! Sakız çiğnemek, araba satın almak yasak, hatta…". Hürriyet. 22 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık 2021. 
  6. ^ "Sociology". Social Science LibreTexts (İngilizce). Open Education Resource LibreTexts Project. 30 Temmuz 2018. 22 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Nisan 2019. 
  7. ^ "7.1E: The Functions of Deviance". Social Sci LibreTexts (İngilizce). 30 Temmuz 2018. 22 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Nisan 2019. 
  8. ^ a b You May Ask Yourself: An Introduction to Thinking Like a Sociologist. 5th. New York: W. W. Norton. 2017 [1969]. ISBN 9780393602388. OCLC 964624559. 
  9. ^ a b c d e f g h i Sociology. 7th Canadian. Toronto: Pearson. 2010. ISBN 978-0-13-511927-3. 
  10. ^ Paternoster (1994). "General strain theory and delinquency: A replication and extension". Journal of Research in Crime and Delinquency. 31 (3): 235. doi:10.1177/0022427894031003001. 
  11. ^ a b Botterweck, Michael C., et al. (eds.). 2011. Everyday Sociology. Elmhurst, IL: Starpoint Press. p 152.
  12. ^ Mitchell (1983). "Types of neutralization and delinquency". Journal of Youth and Adolescence. 12 (4): 307-18. doi:10.1007/BF02088729. PMID 24306310. 
  13. ^ Jensen, Gary F. 2007. The Path of the Devil: Early Modern Witch Hunts. Lanham, MD: Rowman & Littlefield. p. 88.
  14. ^ Broken Windows Theory. Salem Press Encyclopedia. 2018. 
  15. ^ Wilcox, Pamela, (Ed.) (2010). "Reckless, Walter C.: Containment Theory". Encyclopedia of Criminological Theory. Thousand Oaks, Calif.: SAGE Publications. ss. 777-82. ISBN 9781412959186.  r eksik |soyadı1= (yardım)
  16. ^ Wadsworth (2000). "Labor markets, delinquency, and social control theory: An empirical assessment of the mediating process". Social Forces. 78 (3): 1041-66. doi:10.1093/sf/78.3.1041. 

Konuyla ilgili yayınlar

  • Clinard, MB ve RF Meier. 1968. Sapkın Davranış Sosyolojisi .
  • Dinitz, Simon, Russell R. Dynes ve Alfred C. Clarke. 1975. Sapma: Tanım, Yönetim ve Tedavi Çalışmaları .
  • Douglas, JD ve FC Waksler. 1982. Sapma Sosyolojisi: Bir Giriş . Boston: Küçük, Brown & Co.
  • MacNamara, Donal EJ ve Andrew Karmen. 1983. SAPKINLAR: Kurbanlar mı, Mağdurlar mı? Beverly Hills, Kaliforniya: Adaçayı .
  • Pratt, Travis. nd "Gottfredson ve Hirschi'nin Genel Suç Teorisini Yeniden Düşünmek: Yaşam Boyunca Mikro ve Makro Düzey Özdenetim Kaynaklarını ve Suçlu Davranışı Bağlamak."
  • Bartel, Phil. 2012. " Sapkınlık 15 Mart 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. ." Değişken Davranışa Sosyal Kontrol ve Tepkiler (modül). Vancouver Topluluk Ağı. Ağ. 7 Nisan 2020'ye erişildi.
  • " Sapkınlık Türleri ." Ceza Adaleti . Acadia Üniversitesi . Arşivlenmiş orijinal 17 Eki 10. 23 Şubat 2012'de alındı.
  • " CSC'de Araştırma 22 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. ." Kanada Islah Servisi . Kanada Hükûmeti. Ağ. 23 Şubat 2012'de alındı.
  • Macionis, John ve Linda Gerber. 2010. "Emile Durkheim's Basic Insight" Sosyology (7. baskı.).
  • Macionis, John ve Linda Gerber. 2010. "Ceza Adalet Sistemi" Sosyolojisi (7. baskı.).

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji</span> toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalı

Sosyoloji veya toplum bilimi, toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Émile Durkheim</span> Fransız toplum bilimci (1858 – 1917)

Émile Durkheim, Fransız sosyolog, sosyolojinin kurucularından sayılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kriminoloji</span> suç bilimi

Kriminoloji ya da suç bilimi suçun açıklamasını yapan, suçlu davranışın nedenlerini inceleyen, suçun önlenmesi ve suçlulukla mücadele ile ilgilenen bir bilimsel öğretidir.

<span class="mw-page-title-main">Ceza</span>

Ceza ya da yaptırım, genel anlamıyla suç karşılığında insanlara veya kuruluşlara uygulanan bir yaptırımdır. Ceza Arapça kökenli bir kelimedir. Anlamı, yapılan kötü bir eylemin karşılığıdır.

<span class="mw-page-title-main">Adalet</span> Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması

Adalet, en geniş bağlamda, hem adil olanın sağlanmasını hem de felsefi açıdan neyin adil olduğunun tartışmasını içerir. Adalet kavramı; etik, akılcılık, hukuk, din, eşitlik ve hakkaniyeti de içeren birçok alana, farklı görüşlere ve perspektiflere dayanmaktadır. Sıklıkla adaletin genel tartışması felsefe, dinbilim ve dindeki genel durumu ve hukuk bilimi ve hukukun uygulanması gibi prosedürel adalette bulunan iki farklı alana yoğunlaşır.

Toplumsal grup, üyeleri arasında etkileşim olan, ortak amaç ve çıkarlara sahip, belirlenen değer ve normları paylaşan insanların birlikteliğini ifade etmektedir. Toplumsal grup, hem sosyal psikolojinin hem de sosyolojinin çalışma konularından biridir. Bununla birlikte, psikologların ve sosyologların toplumsal grubu ele alış biçimleri farklılık göstermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Anayasal iktisat</span>

Anayasal iktisat teorisi devletin gücü ve yetkilerinin nasıl sınırlandırılabileceğini ve nasıl sınırlandırılması gerektiğini inceleyen bir disiplindir. James M. Buchanan ve Anthony Downs, anayasal iktisadı şu şekilde tanımlamaktadır:

Anayasal iktisat...ekonomik ve politik birimlerin tercihlerini ve faaliyetlerini sınırlayan alternatif yasal-kurumsal ve anayasal kurallar bütününün işleyiş özelliklerini açıklamaya çalışır.
<span class="mw-page-title-main">Yapısal işlevselcilik</span>

Yapısal-işlevselcilik : Öncelikle yapısal işlevselcilik ontolojik olarak Holistik paradigma içerisinde değerlendirilebilir. Esas itibarıyla metodolojik bir araç olarak sosyoloji disiplini içerisinde kullanılmakta olan bu yaklaşım; siyaset bilimi, antropoloji, psikoloji, sosyobiyoloji, sosyal psikoloji gibi disiplinler ve alt disiplinler bünyesinde sosyal bilimler alanında önemli bir hareket noktası konumundadır. 19. yy.da Herbert Spencer'ın organizmacı toplum yapısı yaklaşımı ile bağlantılı olarak gelişen, ama asıl olarak işlevselci yaklaşımın devamı niteliğindeki bu metodolojik yaklaşım, özellikle 20. yüzyılda Talcott Parsons ile şekillenmiştir. Kuramsal çerçeve açısından antropoloji disiplinindeki en önemli kuramcıları Bronislaw Malinowski ve Alfred Radcliffe-Brown'dır. Sosyolojik gelişim çizgisinde bu yaklaşımın en önemli kuramcıları Herbert Spencer, Auguste Comte, Emile Durkheim, Talcott Parsons, Robert K. Merton ve David Keen'dir.

<span class="mw-page-title-main">İşlevselcilik</span>

İşlevselcilik (İngilizce:Functionalism), Sosyal Bilimlerde, özellikle Sosyoloji ve Sosyokültürel Antropoloji disiplinlerinde esas olarak en derinde bireysel biyolojik gereksinimleri yerine getirme temelinde ortak çareler arayarak tesis edilmiş olan toplumsal kurumları ya da kurumlaşmayı açıklamaya çalışan bir paradigmadır. Sosyal gereksinimleri yerine getiren sosyal kurumların bunu yerine getiriş biçimlerine; özellikle istikrarlı, kararlı toplum yapısı üzerine odaklanır. İşlevselcilik, yaklaşımın diğer öğretileri ile beraber ana sosyolojik yaklaşımdır. Tıpkı çatışmacı kuram ve etkileşimcilik gibi. İşlevselcilik, önce Emile Durkheim ile şekillenmiş daha sonra ise yakın yüzyılda Talcott Parsons tarafından geliştirilmiştir. Aynı zamanda 20. yy. sosyologları tarafından da kurama çok önemli katkılar yapılmıştır ve bu yaklaşım 1970'lere kadar, yani yeni ve eleştirel argümanlarla karşılaşıncaya kadar popüler etkinliğini sürdürmüştür.

Sapma davranışı, çoğunluğun onayladığının dışında kalan ayıplanan sapan davranışlarını cezalandırılan bir davranıştır. Sapma davranışlar kültürün içeriği olan örf, adet, gelenek ve sosyal problemler ile yakından ilgilidir. Toplumun çoğunluğu tarafından itirazla karşılanan ve istenmeyen bir takım davranış kalıpları ve olaylar olarak beliren sosyal problemler düzenlenmesi ve giderilmesi gereken sosyal olaylardır. Bunların çıkış nedenleri sosyal oluşumlardır. Sapkınlık, topluluk ya da toplumda insanların çoğunluğu tarafından değerli/önemli kabul edilen verili norm setine uygun olmayan davranış biçimidir. Bu davranış biçimi toplumsal niteliği nedeniyle sosyolojinin araştırma alanına girer. Sapma kavramı yanında açıklanması gereken bir başka kavram da “sapmış” kavramıdır. Sapmış, basit olarak sapma eylemine katılan bir kişi olarak tanımlanabilir. Başka bir ifade ile sapmış, toplumun benimsenmiş standartlarından veya normlarından farklılaşmış kişidir. Sapkın kişiler ortalama kişi ve ortalama davranış çeşitleri ile karşılaştırıldıklarında farklı ve anormal olarak görülürler. Fakat her toplumda çeşitli derece ve biçimlerde anormallikler bulunur. Kişiler aşırı uyumsuz veya göreneklere aykırı olabileceği gibi hukuksal normlara da aykırı olabilir. Hukuk kurallarına uymayan davranışın yaptırımı yasalarda yazılı olarak belirlenmişken, gelenek, görenek, örf ve adetlere uymamanın sapma olarak nitelendirilmesi durumu görelidir. Aynı zamanda sapmış davranışa gösterilen tepki de sosyal gruplara göre farklılaşır. Buna karşılık bazı sapma türleri toplumun tüm üyelerinin tepkisini çekerken, sokağa tükürme gibi bir davranış sapma olarak herkesin tepkisini çekmez). Sapma davranışlar zaman, toplum, sosyal gruplar ve bireyler bakımından görecedir. Neyin sapma olup olmadığına karar vermek çok sayıda değişkenin hesaba katılmasıyla mümkündür. Her sapma davranışı suç olmayabilir. Fakat her suç olarak kabul edilen davranış aynı zamanda sapma davranışıdır. Sapma, sosyal sistemlerde sadece orta düzeyde uyumsuz olabilirler. Fiziki, psikolojik, moral veya kültürel açılardan anormal olabilirler. Ancak böyle bir yaklaşımla açıklama değil sınıflama yapılır. Sapmalar olumlu ve olumsuz olmak üzere ikiye ayrılır. Olumlu sapma, ideal davranış görüntüleri oluşturan bir sapmadır. Bu toplumun yücelttiği ideal normlara ve kişilerin daha erdemli olarak adlandırdığı davranışlara doğru yöneltilen bir uyumdur. Buna benzer sapma davranışı içinde olanlar, olağanüstü birer kişi ve kahramandırlar. Toplumdaki diğer kişilere örnek olurlar. Bu çeşit insanlar, kahramanlık öyküleri içinde sıkça yer alırlar. Daha çok, ideal davranış kalıpları yönünde bir sapmadır. Bazı kişiler toplumun kabul ettiği davranış kalıplarını aşarlar, bunların üstüne çıkarlar. Normalin dışında alışılagelmiş, yinelenen modelin dışında olduğundan sapkın davranışlardır. Sapma nadiren arzu edilebilir olarak düşünülmesine rağmen, bazen sosyal sistemin istenilen yönde değişmesine ve işlevselliğine yardım edebilir. Sapmanın olumlu etkileri olarak ifade edilebilecek sonuçları aşağıdaki başlıklar altında sıralanabilir).

<span class="mw-page-title-main">Norm (sosyoloji)</span> insanların nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen inançlar

Norm, grup üyelerinin belirli bir bağlamda nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen kurallar veya ilkeler bütünü. Toplumbilimciler normları yazılı olmayan ve toplumun davranışlarına hükmeden anlayış olarak tanımlarken, ruhbilimciler ise daha genel bir tanımı benimserler. Sosyoloji'de normlar yazılı ve yazısız olmak üzere ikiye ayrılır. Yazılı normlar resmi normlar olarak da bilinirler. Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge ve kararname gibi şeyler yazılı normlarının kapsamına girer. Yazılı normlar daha çok kamu kurumları ve özel sektörde kullanılır. Yazılı normların yaptırım gücü yüksektir. Yazısız normlar ise resmi olmayan normlardır. Toplum içerisindeki genelgeçer kurallar bütünü olarak da bilinir. Yazısız normların başlıca çeşitleri: töre, örf, adet, gelenek, görenek ve ahlaktır. Yazısız normlara uymayanlar toplum tarafından dışlanma gibi yaptırımlarla karşılaşabilirler. Yazısız normlar, yazılı normların olmadığı yerlerde onun yerine kullanılabilir. Normlardaki temel amaç sosyal kontroldür.

Anomi, suç ve suçluluk konularında araştırmalar üzerine kurulmuş bir teori olup toplumun bireylerinin az kültürel ve ahlaki rehberlik almasını tarif eder. Toplumun bireyle olan sosyal bağının kopması tanımıdır. Örnek olarak haksız yönetim sonucunda sosyal kimliğin bireysel düzeye inerek ufak parçalara indirgenmesi ve bireyin toplum değerlerine karşı gelmesi verilebilir.

Çatışma teorileri, toplumu içindeki farklı gruplar arasındaki eşitsizliklere odaklanarak inceler. Toplumu oluşturan gruplar arasındaki rekabetten kaynaklanan çıkar çelişkisini ele alan, çatışmanın toplumun gelişimi açısından önemli bir yeri olduğunu dile getiren teori. Toplumların genel yapısını çözümleyen bir yaklaşım olarak, işlevselciliğe karşı oluşturulmuştur. İçinde üç kabulü bulundurur:

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji maddeleri listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Bu liste sosyoloji maddelerinin dizinini içermektedir. Özet liste için Genel sosyoloji listesi.

<span class="mw-page-title-main">Sosyolojinin dalları</span>

Aşağıdakiler, sosyoloji disiplinine genel bakış ve güncel bir rehber olarak sunulmaktadır:

<span class="mw-page-title-main">Ceza sosyolojisi</span>

Ceza sosyolojisi, cezanın genel olarak meşrulaştırma amacı ve dağıtım ilkesi olarak niçin ve nasıl ceza verdiğimizi anlamaya çalışır. Ceza, kasten acı çektirmeyi ve/veya hak ve özgürlüklerden yoksun bırakılmayı kapsar. Ceza sosyologları genellikle yasayı çiğnemeyle ilgili olarak devlet tarafından yapılan eylemleri inceler. Örneğin, vatandaşlar şiddet eylemlerinin meşrulaştırılmasına neden itiraz etmez?

Saf sosyoloji, rasyonel seçim teorisi, çatışma teorisi veya yapısal işlevselcilik gibi bir sosyolojik paradigmadır. Genellikle insan davranışı açıklamaya yönelmektedir. Donald Black tarafından geliştirilen saf sosyoloji, ilk başlarda yasal davranışlardaki çeşitliliği açıklamak ile uğraşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Mikrososyoloji</span>

Mikrososyoloji, günlük insan sosyal etkileşimleri ve ajandalarının küçük ölçekte doğasıyla ilişkili ve sosyolojinin temel analiz düzeyidir: Bu yüz-yüze demektir. Mikrososyoloji, istatistiksel veya deneysel gözlemlerden ziyade yorumsal analiz temellidir ve felsefede fenomenoloji ile yakın ortaklıklar taşır. Metotların arasında şunlar vardır: sembolik etkileşimcilik ve etnometodoloji; etometodoloji -özellikle- mikro-linguistik araştırmalar gibi çalışmalar ve insan sosyal davranışınıa diğer ilişkili yönlerden birçok akademik alt-alan meydana gelmesine sebep olmuştur. Makrososyoloji, zıt olarak, sosyal yapı ve daha geniş sistemler ile ilgilidir.

<span class="mw-page-title-main">Terör sosyolojisi</span>

Terör sosyolojisi, terörizmi sosyal bir fenomen olarak anlamaya çalışan sosyolojinin bir alandır. Alan, terörizmi tanımlar, niçin gerçekleştiğini araştırır ve toplum üzerindeki etkisini değerlendirir. Terörizm sosyolojisi, siyaset bilimi, tarih, ekonomi ve psikoloji alanlarından meydana gelmektedir. Terörizm sosyolojisi, terörizmi meydana getiren sosyal koşullara vurgu yapması ile önemli terörizm araştırmalarından farklılık göstermektedir. Terörizm sosyolojisi ayrıca devletlerin böyle olaylara nasıl tepki gösterdiğini araştırır.

Sosyoloji, insan ve toplumların ilişkilerini ele alan bir bilim dalıdır. Konu bakımından, birçok konuyu ele alabilir. Din, siyaset, kültür, ırk ve sosyal sınıf gibi birçok konu sosyoloji biliminin araştırması kapsamındadır.