İçeriğe atla

Sosyalist hukuk

Sosyalist hukuk, komünizmin hakim olduğu eski SSCB ve Doğu Avrupa ülkelerinde ve günümüzde Küba, Kuzey Kore ve yumuşatılmış şekilde Çin'de uygulanan Marksist-Leninist ideolojiye dayalı hukuk sistemi.

Sosyalizm (toplumsalcılık) bir hukuk sistemi olmanın ötesinde bir yönetim biçimi, siyasal ve ekonomik sistem ve ideolojidir. Ancak hukuktaki yansımaları nedeniyle bir hukuk sistemi olarak da ele alınabilir. Temel belirleyicisi devletin, üretim araçlarına (fabrikalara, tarım arazilerine, hayvan çiftliklerine, maden ocaklarına) ve temel tamamlayıcı kurumlarına (bankalar, kooperatifler) mutlak egemen ve sahip olmasıdır. (Kolhoz: Kolektif tarım çiftliği).[1] Devletçi bir modeldir. Özel teşebbüs, üretim araçlarına sahip olamaz. Ancak daha sonra tercihen gayrımenkuller de devletleştirilebilir. Üretici gücün insan emeği ve dolayısıyla toplum olduğu düşüncesi benimsenir. Devlet üretime hakim güç olarak ön plana çıkar. Kişilerarası eşitlik vurgusu yapılır. Kolektif (topluluk olarak, kitle halinde) hareket etme ve buna uygun bir biçimde örgütlenme ve çalışma planlanır. Devlet toplum adına tüm piyasayı kontrolü altında tutar. Serbest piyasa ekonomisi geçerli değildir; Merkezi planlama esastır. Bir yıl içinde tüm ülkede ne üretilip ne kadar tüketileceği önce yerel ve bölgesel olarak hesaplanır, daha sonra tek merkezde (başkentte) eşgüdümlü olarak değerlendirilir ve düzeltmeler yapılır. İşçi sınıfına özel bir önem verilir. Bankacılık sistemi etkin değildir, çünkü ihtiyaç duyulmaz. Topluma ve dayanışmaya büyük önem verilir. Bu durumun doğal sonucu olarak özel hukukun önemi büyük ölçüde azalmıştır.[2] Kamu yararı en önemli kavramlardan biri olarak öne çıkar.

Marksist ideoloji de toplumsal kurumlar arasında altyapı ve üstyapı ayrımı vardır. Altyapı kurumu olan ekonomi, üst yapı kurumları olan ahlak, din ve hukuku belirler. Bu nedenden dolayı burjuva toplumlarda üstyapı kurumu olan hukuk toplumu idare edenler için bir araçtır.

Sosyalist hukukta üretim araçlarının özel mülkiyetine izin verilmemiş ve bireyin menfaati yerine toplumun menfaati esas alınmıştır.[3] Bu sistemde "sosyalist kanunîlik" ilkesine göre kanunlar idarecileri değil yönetilenleri bağlıyor ve idareciler toplum yararına gördükleri durumlarda kanunlardan ayrılabiliyorlardı. Sosyalist hukukta, hukukun amacı burjuva adaletini tesis etmek değil toplumu değiştirerek komünist topluma geçişi sağlamaktır.[4] Marksist teoriye göre komünist topluma geçişle birlikte hukukta devlet gibi kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Sosyalizmden komünizme geçiş dönemindeki bu sistemde hukuk, komünist topluma geçişte bir araçtır.[4]

Tarihçe

Doğu toplumlarını inceleyen ve bazılarında devlet mülkiyeti ve ortak çalışma kavramına rastlayan Karl Marx, bu uygulamaları teorik olarak geliştirmiş ve ilk defa Das Kapital (The Capital) adlı eserinde sosyalizmin esaslarını ortaya koymuştur. Karl Marx’dan etkilenen pek çok düşünürün katkılarıyla sosyalizm kavramı daha da çok rağbet görmüş ve 1917 yılında Vladimir Lenin önderliğinde Rusya'da bir devrim yapılarak dünya tarihinde ilk kez bir kapitalist rejim yıkılarak yerine sosyalist bir sistem (Sovyetler Birliği) kurulmuştur. Orta Asya’da pek çok devlet Sovyetler Birliği’ne katılmıştır. Ayrıca daha sonra Çin’de gerçekleşen bir devrim ile de Çin Halk Cumhuriyeti sosyalizme geçmiştir. Doğu Avrupa ülkeleri de sosyalist rejimler kurarak Doğu Bloku'nu oluşturmuşlardır. Bazı Uzak Asya ülkeleri ve Arap ülkeleri de yine sosyalizme geçmişlerdir. Ancak yaşanan olumsuzluklar sebebiyle 1980’li yıllardan başlayarak ilk önce Sovyetler Birliği dağılmış, ardından da Doğu Bloku çökmüştür.[5]

Kaynakça

  1. ^ E.V. Serova, Agricultural Cooperation in the USSR, Agropromizdat, Moscow (1991) (Russian).
  2. ^ Glenn, H. Patrick (2010). Legal Traditions of the World: Sustainable Diversity in Law (4th ed.). New York: Oxford University Press. ISBN 978-0-19-958080-4. OCLC 650838256.
  3. ^ M. Kemal Oğuzman, Nami Barlas - Medeni Hukuk, 20. bası, s. 14
  4. ^ a b Kemal Gözler, Hukuka Giriş, 11. Baskı, s. 145-146
  5. ^ Markovits, I. (Aralık 2007). "The Death of Socialist Law?". Annual Review of Law and Social Science. 3: 233–253

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Komünizm</span> Bütün malların ortaklaşa kullanıldığı ve özel mülkiyetin olmadığı toplum sistemini hedefleyen ideoloji

Komünizm ; üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir. Sadece üretim araçlarının ortak kullanımına dayanan sosyalizm ile tam olarak aynı anlama gelmemesine rağmen hatalı bir biçimde eş anlamlı olarak da kullanılabilmektedir. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marx'ın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Parti Manifestosu ile birlikte anılır. Buna göre özel mülkiyete dayalı kapitalist toplumun yerine meta üretiminin son bulduğu komünist toplum gerçektir. Komünizmin temelinde yatan sebep, sınıfsız, ortak mülkiyete dayalı bir toplumun kurulması isteğidir. Sınıfsız toplumlarda en genel anlamıyla tüm bireylerin eşit olması fikri karşıt görüşlüler tarafından "ütopya" olarak görülür ve zorla yaşanmaya çalışılırsa kaosa yol açacağı iddia edilir. Paris Komünü, komünist sistem yaşayabilmiş ilk topluluktur. Bunun dışında Mahnovist hareket öncülüğünde Ukrayna ve İspanya iç savaşı sırasında yaklaşık dört yıl süren anarko-komünist hareketle şekillenen toprakların kolektifleştirilmesi esasına dayalı olarak komünist topluluklar da kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Marksizm</span> Alman filozof Marxın düşüncelerine dayanan devrimci sosyalist akım

Marksizm, özgün bir siyasal felsefe akımı, tarihin diyalektik materyalist bir yorumuna dayanan ekonomik ve toplumsal bir dünya görüşü, kapitalizmin Marksist açıdan çözümlenmesi, bir toplumsal değişim teorisi, Karl Marx'ın ve Friedrich Engels'in çalışmalarından çıkarılan, insanın özgürleşmesiyle ilgili bir düşünce sistemidir.

Sosyalizm, sosyal ve ekonomik olarak toplumsal refahın, katılımcı bir demokrasiyle gerçekleşeceğini ve üretim araçlarının hakimiyetinin topluma ait olduğunu savunan, işçi sınıfının yönetime katılmalarına ağırlık veren, özel üretim yerine kamu bazlı üretimi destekleyen, telkin ve propagandalarını eğitim, tarım ve vergi reformları üzerinde yoğunlaştıran ekonomik ve siyasi bir teoridir. Siyasi yelpazede ve dünyanın çoğu ülkesinde sosyalizm, standart sol ideoloji olarak kabul edilir. Sosyalizm türleri, kaynak tahsisinde piyasaların ve planlamanın rolüne ve kuruluşlardaki yönetim yapısına göre değişir.

Demokratik sosyalizm, sosyalist piyasa ekonomisi içinde ekonomik demokrasi, işyeri demokrasisi ve işçilerin öz yönetimine veya alternatif bir merkeziyetçi planlı sosyalist ekonomi biçimine özel bir vurgu yaparak, siyasi demokrasiyi ve bir tür sosyal sermayeli ekonomiyi destekleyen solcu bir siyaset felsefesidir. Demokratik sosyalistler, kapitalizmin doğası gereği özgürlük, eşitlik ve dayanışma değerleriyle bağdaşmadığını ve bu ideallerin ancak sosyalist bir toplumun gerçekleştirilmesiyle elde edilebileceğini savunuyorlar. Çoğu demokratik sosyalist, sosyalizme kademeli bir geçiş arayışında olsa da, demokratik sosyalizm, sosyalizmi kurmanın aracı olarak devrimci veya reformist siyaseti destekleyebilir. Demokratik sosyalizm, 20. yüzyılda Sovyetler Birliği'nde ve diğer ülkelerde tek parti devletine doğru gerilemeye karşı çıkan sosyalistler tarafından popülerleştirildi.

<span class="mw-page-title-main">Altyapı ve üstyapı</span> Marksist toplum kuramında, insan öznelliği ve toplumun maddi varlığının birlikteliğinin özgün biçimi

Marksist üstyapı, Marksist toplum kuramında, insan öznelliği ve toplumun maddi varlığının birlikteliğinin özgün biçimidir. Biçim bir dereceye kadar nesnel bir dereceye kadar özneldir. Altyapı, üretici güçler ve üretim ilişkilerinden oluşur. Marksist teoride altyapı, üstyapıyı oluşturan kültür, kurumlar, siyasi iktidar ilişkileri, roller, ritüeller, devlet gibi toplumun diğer ilişkilerini ve düşüncelerini belirler. Üstyapı ve altyapı arasındaki ilişkinin diyalektik olduğu, "dünya"daki gerçek varlıklarla arasında bir ayrım olmadığı düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Solculuk</span> toplumsal eşitliği ve eşitlikçiliği destekleyen siyasi ideolojiler, politik duruş

Solculuk, genellikle bir bütün olarak toplumsal hiyerarşiye veya belirli toplumsal hiyerarşilere karşı çıkarak, toplumsal eşitlik ve eşitlikçiliği destekleyen ve bunu sağlamaya çalışan siyasi ideolojiler yelpazesidir. Sol siyaset tipik olarak, taraftarlarının toplumda diğerlerine göre dezavantajlı olarak algıladıkları kişiler için endişe duymanın yanı sıra, uygulandıkları toplumun doğasını değiştiren radikal yollarla azaltılması veya ortadan kaldırılması gereken haksız eşitsizlikler olduğuna dair bir inancı da içerir.

<span class="mw-page-title-main">Sınıf mücadelesi</span>

Sınıf mücadelesi kavramını ilk olarak Karl Marx ele almış ve 1848 yılında Friedrich Engels'le birlikte kaleme aldığı Komünist Manifesto adlı eserde "Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihidir" demiştir. Marx'a göre, kapitalizmde üretici pozisyonda bulunan ama bu pozisyonuna karşın üretim araçlarının burjuvazinin özel mülkiyetinde olmasından dolayı sömürülen işçi sınıfının, bu sömürüden kurtulması için burjuvazinin iktidarına son vermesi ve üretim araçlarını kamulaştırması gerekmektedir.

<span class="mw-page-title-main">İş hukuku</span>

İş hukuku, işçi hakları, çalışma koşulları, işçi ücretleri, işçi sendikaları ve işveren-işçi ilişkileri ile ilgili konuları inceleyen hukuk dalıdır. İş hukuku Kara Avrupası hukuk sistemlerine dahil ülkelerde genellikle milli iş kanunları ile düzenlenmektedir. İş uyuşmazlıkları kural olarak iş mahkemelerinde görülmektedir. İş mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise asliye hukuk mahkemelerinde görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyalist revizyonizm</span> Sosyalist revizyonizm, Marksist hareketin içinde revizyonizm sözcüğü, önemli Marksist öncüllerin çeşitli fikirlerinin, ilkelerinin ve teorilerinin revizyondan geçmesi gerektiğine inanan bir düşünce tarzıdır.

Sosyalist revizyonizm, Marksist hareketin içinde revizyonizm sözcüğü, önemli Marksist öncüllerin çeşitli fikirlerinin, ilkelerinin ve teorilerinin genellikle burjuvazi sınıfı ile birlik olma benzeri değişiklikler içeren bir revizyondan geçmesi gerektiğine inanan bir düşünce tarzıdır.

<span class="mw-page-title-main">Marksizm-Leninizm</span> İdeoloji

Marksizm-Leninizm, adını Karl Marx ve Vladimir Lenin'den alan, 1920'li yıllarda komünist partiler arasında popülerlik kazanan ideolojik akım. Marksizm-Leninizm; Marx, Engels ve Lenin'in ortaya koyduğu temel öğretilere bağlı kalarak, değişen koşullara ve çağın gereklerine uygun bir biçimde sosyalist sistemde yeniden uygulanmasıdır.

Devlet sosyalizmi, Ferdinand Lassalle tarafından teorileştirilen; sosyalist hareket içinde, kapitalizmden sosyalist üretim tarzına veya komünist topluma geçişte geçici bir önlem olarak ya da sosyalizmin bir özelliği olarak, üretim araçlarının devlet mülkiyetini savunan, özel mülkiyete karşı politik ve ekonomik bir ideolojidir. Tüm endüstrilerin ve doğal kaynakların devlet mülkiyetinde olduğu, devlet tarafından kontrol edilen planlı bir ekonomiyi savunur.

Ekonomik sistem, bir toplumda mal ve hizmetlerin üretimini, ticaretini, dağıtımını ve kaynakların üretime tahsis edilmesini düzenleyen, ayrıca üretimi kimlerin yapacağına karar veren uygulama ve ilkeler bütünüdür.

Yeni Demokrasi ya da Yeni Demokratik Devrim, Mao Zedong'un "dört sınıf bloku" teorisi kapsamında, Çin Devrimi sonrasında kurulan Çin'deki demokrasi anlayışı ifade eden terim. Bu teoriye göre; devrim sonrası Çin'de gelişecek demokrasi farklı bir yol izleyecek, batılı devletlerde yer alan parlamenter sistem ve liberal ekonomiden farklı olarak, Sovyet türünde bir örgütlenme modeli ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ekonomisi türüne adapte olmuş bir demokrasi türü oluşacaktı. Bu kavramın literatüre girmesinin ardından geçen sürede, Yeni Demokrasi kavramı benzer gerekçeleri ile diğer ülke ve bölgelerde uyarlanmıştır.

Burjuva sosyalizmi veya muhafazakâr sosyalizm, komünizmin kuramsal kurucuları olan Karl Marx ve Friedrich Engels'in sıkça kullandığı siyasal terim.

Halk demokrasisi, Marksist-Leninist partilerin yönettiği devletlerde yönetim biçimi için kullanılan bir tanımdır. Halk demokrasisi adı, komünist devletler tarafından II. Dünya Savaşı sırasında gelişen ve Avrupa ile Asya'daki bazı ülkelerde sosyalizme yeni bir geçiş biçimi olarak görülüyordu ve "burjuva demokrasisi" olarak adlandırdıkları batılı demokrasilerden ayırmak için kullanılmaktaydı. Yine komünist ideolojiye göre iktidar işçi sınıfınındı.

<span class="mw-page-title-main">Sovyetler Birliği Hukuku</span>

Sovyetler Birliği Hukuku, 1917 Ekim Devrimi'nin ardından Sovyetler Birliği'nde (SSCB) geliştirilen hukuktur. Sovyet hukuk sisteminin değiştirilmiş versiyonları İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Moğolistan, Çin Halk Cumhuriyeti, Varşova Paktı ülkeleri, Küba ve Vietnam da dahil olmak üzere birçok Komünist ülkede uygulandı.

Nasyonal sosyalizm ideolojisinde sosyalizmin ne anlama geldiği veya neden bu ismin tercih edildiği, Naziler hakkında yapılan tartışmalara konu olmuştur. Sık görülen bir düşünceye göre; amaç sadece o dönem sosyalizm sözcüğünün popülerliğinden, işçi sınıfını olumlu biçimde etkilemesinden ve alt sınıfı partiye kazandırma isteğinden dolayı ideolojiye ve partinin ismine sosyalizmin entegre edildiğidir.

<span class="mw-page-title-main">Devletin sönümlenmesi</span> Marksizmde Engelsin ortaya attığı kavram

Devletin sönümlenmesi, Friedrich Engels tarafından, sosyalizmin gerçekleşmesiyle birlikte, toplumun devletin hukuki zorlayıcılığı olmadan kendi kendini yönetebileceği noktaya geldiğinde devletin eninde sonunda tarihsel görevini tamamlamış olacağı ve varlığının sona ereceği fikrine atıfta bulunan Marksist bir kavramdır.

Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm, Joseph Stalin tarafından yazılan, Sovyetler Birliği'nin siyasi teorisi Marksizm-Leninizmin temel metinlerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyalist üretim biçimi</span>

Sosyalist üretim biçimi veya basitçe (Marksist) sosyalizm veya Karl Marx ve Friedrich Engels'in komünizm ve sosyalizm terimlerini birbirinin yerine kullandığı şekliyle komünizm, ekonomik gelişmenin belirli bir tarihsel aşaması ve ona karşılık gelen toplumsal ilişkiler dizisi olarak tanımlanmaktadır. Marksist teorinin içindeki tarihsel materyalizm şemasında kapitalizmden ortaya çıkmaktadırlar. Sosyalizmin Marksist tanımı kullanım değeri için üretimdir, dolayısıyla değer yasası artık ekonomik faaliyeti yönlendirmemektedir. Kullanım amaçlı Marksist üretim, bilinçli ekonomik planlama yoluyla koordine edilmektedir. Marx'a göre ürünlerin dağıtımı " Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre " ilkesine dayanmaktadır; Sovyet modelleri genellikle ürünleri " herkese katkısına göre " ilkesine dayalı olarak dağıtmaktaydı. Sosyalizmin toplumsal ilişkileri, alt sınıf proletaryanın üretim araçlarını, ya kooperatif işletmeleri, devlet mülkiyeti ya da özel zanaat araçları ve işçi özyönetimi yoluyla etkin bir şekilde kontrol etmesiyle karakterize edilmektedir. Oluşturulan artı değer işçi sınıfına ve dolayısıyla bir bütün olarak topluma uygun bir şekilde daha önceden belirlenen yöntemle paylaştırılmaktadır.