İçeriğe atla

Sosyal hareket teorisi

Bir grup öğrenci barış için geldiklerini belirtmek için ellerini havaya kaldırıyor.

Sosyal hareket teorisi, sosyal bilimler içinde, genellikle sosyal mobilizasyonun neden meydana geldiğini, ortaya çıkardığı biçimleri açıklamaya çalışan disiplinler arası bir düşünceler bütünüdür. Sosyal hareketlerin oluşumu ve işleyişinin potansiyel sosyal, kültürel ve politik sonuçları üzerine incelemeler içerir.

Klasik yaklaşımlar

Klasik yaklaşımlar 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyılın başında ortaya çıktı. Bu yaklaşımların ortak noktası, aynı nedensel mekanizmaya dayanmalarıdır. Buna göre toplumsal hareketlerin kaynakları, yapısal gerilimlerdir. Bu gerilimler, bireyleri işsizlik, hızlı sanayileşme veya kentleşme gibi nedenlerle belirli psikolojik baskılar altına sokan, toplumdaki yapısal zayıflıklardır. Psikolojik rahatsızlık belirli bir eşiğe ulaştığında, bu gerilim kişileri, protesto gibi geleneksel olmayan siyasi katılım araçlarına yönlendirir.[1] Diğer bir deyişle bireyler, sistemle kurdukları bağlar kişisel ve duygusal olarak kopma eğilimine girdiğinde bu tarz eylemlere katılma eğilimi gösterir. Ek olarak, bu yaklaşımların ortak noktası, çekişmeli siyasete katılımı alışılmadık ve mantıksız olarak görmeleridir, çünkü protestolar, durumlarını iyileştirmeye yönelik rasyonel bir girişimden ziyade şikayetlere verilen duygusal ve hüsrana uğramış bir tepkinin sonucudur.[2] Kişilerin bu eylemlere katılması rasyonel değil, geçici ve anlık duygusal tepkilerin sonucudur. Bu psikoloji temelli teoriler, hareketleri sıradışı görmeyen günümüz sosyologları ve siyaset bilimciler tarafından büyük ölçüde reddedilmiştir, ancak birçoğu hala duyguların önemini (merkezi olmasa da) savunmaktadır. Gustav LeBon, Herbert Blumer, William Kornhauser[3] ve Neil Smelser'in çalışmaları bu yaklaşımın temellerini atmıştır.[4]

Bireysellikten uzaklaşma modeli

1900'lerin başlarında ve ortalarında sosyologlar, hareketlerin, kendi kontrolleri dışındaki durumlara karşı duygusal olarak tepki vermeye çalışan bireylerin rastgele oluşumları olduğunu düşünüyorlardı. Bu araştırma alanındaki en önemli isim, Gustave LeBon'du . Kitleler Psikolojisi adlı kitabında, kalabalıkların kolektif davranışlarını inceledi. Vardığı sonuca göre, bir kişi kalabalığın içinde kaybolduğunda, davranışı ilkel ve irrasyonel hale gelir ve bu nedenle kendiliğinden şiddet uygulayabilir.[5] Bu dönüşüm belirli koşullar altında gerçekleşir. Bireyler kendilerini kalabalığa kaptırdıklarında, anonimlik duygusu kazanırlar ve bu durum, kalabalık içindeki davranışlarından sorumlu tutulamayacaklarına inanmalarına neden olur. Bir kalabalığın parçası olarak görünmezlik duygusuyla birleşen bu koşullar altında eleştirel akıl yürütme imkansızdır ve bilinçsiz bir kişilik ortaya çıkar: yıkıcı içgüdülerin ve ilkel inançların hakim olduğu bir kişilik.[6] Bu teori, Herbert Blumer ve Neil Smelser gibi diğer teorisyenler tarafından alınmış ve daha da geliştirilmiştir.[4]

Bu yaklaşımlar, hareketlerin sistemli işleyen bir toplumda sıradışı bir sorun olduğu varsayımıyla konuyu ele alırlar.

Kitle toplumu teorisi

Kitle toplumu teorisi, 1930'larda ve 1940'larda faşist ve komünist hareketlerin etkisiyle gelişti ve yabancı ülkelerdeki aşırıcılığın yükselişini açıklama girişimi olarak görülebilir. Kitle toplumu teorisinin temel iddiası, sosyal olarak izole edilmiş insanların aşırılığa karşı daha savunmasız olduğudur.[7]

Bu teorinin düşünsel dayanağı, Émile Durkheim'ın analizleridir. modern toplum ve bireyciliğin yükselişini analiz eden Fransız sosyolog Durkheim, sanayi toplumunun ortaya çıkışının iki soruna yol açtığını belirtmiştir:

  • Anomi : Modern toplumun büyümesi ve karmaşıklığı nedeniyle davranışları düzenlemenin yetersiz kalmasıdır.
  • Egoizm : Yerel bağlılıkların zayıflaması nedeniyle insanların aşırı bireyselleşmesi.

Bu problemler, bireylerin davranışlarını kontrol etmekte zayıflamış bir sosyal ağa işaret etmektedir. Durkheim'a göre bu, intihar gibi sorunlu davranışlara yol açacaktır.[8]

Arthur Kornhauser, The Politics of Mass Society adlı kitabında bu teoriyi toplumsal hareketlere uyguladı. Bir kitle toplumunda anomi ve egoizmin küçük yerel grupların ve ağların zayıflamasına neden olduğunu belirtti. "Bundan geriye güçlü seçkinler, devasa bürokrasiler ve izole edilmiş bireyler mi kaldı" sorusu etrafında çalışma yapmıştır. Bu durumda toplumda, seçkinler ve seçkin olmayanlar arasındaki ara tamponlar aşınır ve seçkin olmayanların seçkinleri etkilemesi için normal kanallar etkisiz hale gelir. Bu, seçkin olmayanların kendilerini daha yabancılaşmış hissetmelerine ve dolayısıyla sosyal hareketler gibi aşırı davranışlara karşı daha duyarlı olmalarına neden olur.[9]

Göreli yoksunluk

Bu yaklaşımda insanlar, iki ana eksende harekete yönelir: Birincisi başkalarıyla veya ikincisi beklentileriyle ilgili olarak. Bu eksenler yoksunluk veya eşitsizlik duygusuyla insanları hareketlere yönlendirir. İlk görüşte, katılımcılar daha fazla güce, ekonomik kaynağa veya statüye sahip olan diğerlerini görür ve böylece aynı şeyleri kendileri için elde etmeye çalışırlar. İkinci görüşe göre, sürekli olarak iyileşen bir durum (özellikle gelişen bir ekonomi) durup daha da kötüye gittiğinde insanların isyan etme olasılığı daha yüksektir. Bu noktada, insanlar hareketlere katılacak çünkü beklentileri gerçek maddi durumlarını aşmış olacak ("J-Eğrisi teorisi" olarak da adlandırılır). James Davies, Ted Gurr,[10] ve Denton Morrison'ın çalışmalarına bakın.

Çağdaş yaklaşımlar

1960'larda hem Avrupa'da hem de Amerika Birleşik Devletleri'nde toplumsal hareket faaliyeti yükselişe geçti. Bu artışla birlikte, toplumsal hareketler hakkındaki yaklaşımlarda değişiklikler meydana geldi. 1968 hareketleri gibi eylemleri açıklamak için eski yaklaşımlardan uzaklaşıldı. Ayrıca kamuoyuna da yansıyan bu değişime göre protestolar artık siyaseti daha iyi hale getiriyor ve sağlıklı bir demokrasi için gerekli görülüyordu. Klasik yaklaşımlar toplumsal hareketlerdeki bu artışı açıklayamamıştır. Eski yaklaşımların temel ilkesi, protestoların toplumdaki yapısal zayıflıklardan dolayı sorun yaşayan insanlar tarafından gerçekleştirilmesi olduğu için, toplumsal hareketteki büyümenin ardından refahta bir düşüşten ziyade büyümenin gelmesi açıklanamamaktaydı. Bu nedenle, yeni teorik yaklaşımlara ihtiyaç vardı.[2]

Yoksunluk artık açıklayıcı olmadığı için, araştırmacıların başka boyutlara odaklanması gerekti. Ancak geliştirilen açıklamalar Amerika Birleşik Devletleri'nde Avrupa'dakinden farklıydı. Amerikan merkezli yapısal yaklaşımlar, sosyal ve politik bağlamın özelliklerinin protestoları nasıl etkinleştirdiğini veya engellediğini inceledi.[11] Avrupa-merkezli sosyal-inşacı yaklaşımlar, neden boyutuna odaklanarak toplumsal cinsiyet, etnik köken veya cinsellik gibi kolektif kimliğin diğer göstergelerini vurguluyordu.[12] Ancak Marksist yaklaşımın öne çıkardığı sınıf mücadelesinin toplumsal hareketlerin merkezinde olduğu fikrini de reddediyordu.

Yapısal yaklaşımlar

Politik fırsat/politik süreç

Bu yaklaşıma göre belirli siyasi bağlamlar, potansiyel toplumsal hareket eylemleri için elverişli (veya üretici) olabilirler. Bu ortamlar, belirli hareketleri veya genel toplumsal hareket faaliyetini olumlu ya da olumsuz anlamda etkileyebilir haldedir. Bu etkiler belirgin aktivistleri öne çıkarıp eylemlere olasılık tanıyabilirler. Siyasi fırsatlar, siyasi tavizler, harekete katılım veya hareketin örgütlenmesi yoluyla gerçekleştirilebilir. Fırsatlar şunları içerebilir:

  1. Siyasi karar alma gücüne artan erişim
  2. Yönetici elitlerin ittifakındaki istikrarsızlık (veya seçkinler arasındaki çatışma)
  3. Seçkin müttefiklere erişim (daha sonra bir harekete kendi mücadelesinde yardımcı olabilecekler)
  4. Devletin muhalefeti bastırma kapasitesi ve eğilimi[1][13][14][15]

Kaynak mobilizasyonu

Toplumsal hareketlerin her şeyden önce örgütlere ihtiyacı vardır. Kuruluşlar, iyi tanımlanmış hedeflerine ulaşmak için kaynaklara ulaşıp bunları dağıtabilir. Bu konuya odaklanan teorisyenler, toplumdaki belirli bir grubun tercihlerinin protestoya dönüşme olasılığını tahmin etmek için bu grubun önceden var olan örgütlenmesine bakarlar. Bir toplumsal hareketle ilgili nüfus zaten yüksek düzeyde örgütlü olduğunda, örgütlü protesto biçimleri yaratma olasılığı daha yüksektir çünkü daha yüksek bir örgütlenme, gerekli kaynakların seferber edilmesini kolaylaştırır.[16] Bu teorinin bazı yorumlarında hareketlerin, mevcut kaynakları verimli kullanan (şirketler gibi) kapitalist girişimlere benzerliği vurgulanmıştır.[17] Akademisyenler, beş tür kaynak için bir tipoloji önermişlerdir:

  1. Maddi (para ve fiziksel sermaye);
  2. Moral (dayanışma, hareketin amaçlarına destek);
  3. Sosyal-Örgütsel (örgütsel stratejiler, sosyal ağlar, toplu işe alım);
  4. İnsan (gönüllüler, personel, liderler);
  5. Kültürel (önceki aktivist deneyimi, konuların anlaşılması, kolektif eylem bilgisi)[18]

Sosyal hareket etki teorisi

Bu alan, bir toplumsal hareketin toplum üzerindeki etkisini ve bu etkilere hangi faktörlerin yol açmış olabileceğini değerlendirmeye odaklanır. Bir toplumsal hareketin etkileri bireyler,[19] kurumlar,[20] kültürler,[21] veya siyasi sistemler üzerinde oluşabilir.[22] Bu etkiler arasında en çok siyasi etkiler incelenirken, diğer düzeylerdeki etkiler de en az onun kadar önemli olabilir. Etki Teorisi'nin çeşitli metodolojik sorunla eşleştirildiği için, Sosyal Hareket Teorisi'nin ana dalları arasında en az tercih edilenidir.[23] Bununla birlikte, şiddetin etkisi,[24] seçkinlerin ve siyasi müttefiklerin önemi,[25] ve genel olarak halk hareketlerinin aracıları üzerine tartışmalara yol açmıştır.[26]

Sosyal-inşacı yaklaşımlar

Avrupa-eksenli bu teori, günümüz hareketlerinin kategorik olarak geçmiştekilerden farklı olduğunu iddia eder. Marksist teorinin iddia ettiği gibi sınıf çatışması içindeki işçi hareketleri yerine, günümüzdeki hareketleri (savaş karşıtı, çevreci, sivil haklar, feminist vb.) sosyal ve kültürel çatışma noktaları üzerinden ele alırlar (bkz. Alain Touraine). Harekete katılımın motivasyonları, sadece maddi değil, duygusal nedenlere sahip kişilerdir. Bunlar, bir tür post-materyal değerlere daha çok önem veren ve yeni yaratılan kimlikleri benimseyen, "yeni orta sınıftan" olanlardır. Ronald Inglehart, Jürgen Habermas, Alberto Melucci,[27] ve Steve Buechler'in çalışmaları bu yaklaşımda belirleyici olmuştur. Bu ekol, Charles Tilly gibi önde gelen Amerikalı akademisyenler arasında bile kimliğe kalıcı bir vurgu yapılmasını sağlamıştır.

1990'ların sosyal hareket çalışmaları

1990'ların sonunda çıkan iki kapsamlı kitap, sosyal hareket araştırmalarındaki kültürel dönüşü özetledi. Bunlar Alberto Melucci'nin Challenging Codes ve James M. Jasper'ın The Art of Moral Protest kitaplarıdır. Melucci, toplumsal hareketlerin, özellikle "yeni toplumsal hareketlerin" amacını açıklamak için kolektif kimliklerin yaratılmasına odaklanırken, Jasper, hareketlerin katılımcılara ahlaki sezgilerini ve ilkelerini geliştirme ve ifade etme şansı verdiğini savundu. Jasper bu fikri daha sistematik bir şekilde geliştirirken, her ikisi de sosyal hareketlerde duyguların önemini kabul etti. Jasper, Jeff Goodwin ve Francesca Polletta ile birlikte 1999'da New York'ta bir konferans düzenledi ve bu konferans, birçok protesto ve hareket akademisyeni için duyguları entelektüel gündeme getirmeye yardımcı oldu.[28] O zamandan beri protestoların duygusal dinamikleri hakkında yazmaya devam etti.

1999'da Goodwin ve Jasper, Jasper'ın kültürel yaklaşımını kullanarak, siyasi fırsatın bir kavram olarak fazla yapısal olduğunu, anlamları, duyguları ve failliği dışarıda bıraktığını göstermek için o zamanlar hakim olan siyasi fırsat paradigmasının bir eleştirisini yayınladılar. Charles Tilly ve bir dizi başka bilim insanı, daha sert bir şekilde yanıt verdi.[29]

Ahlaki Protesto Sanatı'nda[30] Jasper ayrıca, stratejik etkileşimin hem kültürden hem de yapıdan bağımsız önemli bir mantığa sahip olduğunu savundu ve 2006'da bu iddiayı Getting Your Way: Strategic Dilemmas in Real Life kitabı ile devam ettirdi. Kitapta stratejik katılımı kültürel, duygusal ve aracı bir şekilde incelemek amaçlanmıştı. O zamana kadar, eylem teorisi pragmatizme ve sembolik etkileşimciliğe yaklaşmıştı. Aynı dönemde, Wisconsin sosyal teorisyeni Mustafa Emirbayer de benzer bir tarzda duygular ve sosyal hareketler hakkında yazmaya başlamıştı, ancak fikirlerini daha açık bir şekilde sosyolojik düşünce tarihinden alıyordu. Fransa'da Daniel Cefaï, Pourquoi se mobilise-t-on?, toplu eylem ve toplumsal hareketler üzerine kapsamlı bir tarih ve düşünce sentezi yaptı.[31]

Postkolonyal eleştiri

Son yıllarda, beşeri bilimler ve sosyal bilimler içindeki coğrafya temelli daha geniş kültürel ve ekonomik tartışmadan kaynaklanan postkolonyal eleştirinin yükselişine tanık olundu.[32][33] Farklı bir alan olsa da, postkolonyal araştırmalardaki epistemik temel argüman, Batı dünyasının/küresel Kuzey'in söylemsel egemenliğinin, küresel Güney'in resmi sömürgeleştirilmesinin sona ermesinden sonra da devam ettiğidir. Bu perspektiften bakıldığında, küresel bilgi üretimine, kendi "konumunu" kabul etmekte başarısız olan, Batı'nın egemen olduğu bir bilgi hiyerarşisini destekleyen sözde nesnellik, evrenselcilik ve bilimsel rasyonalite vurgusuyla örneklenen, hâlâ Batılı entelektüel araştırma biçimleri hakimdir.[34] Kökleri Batı Aydınlanmasında ve rasyonel sorgulamada bulunan çoğu çağdaş bilimsel teori, bu nedenle, doğası gereği Avrupa merkezlidir.[35] Postkolonyalizm, küresel Güney üzerine belirli Batılı gerçeklere dayanan yanıltıcı teoriler yansıttığını ileri sürerken, aynı zamanda teorileştirme için Güney verilerini sistematik olarak görmezden gelerek, çağdaş bilimsel düşünce ve metodolojinin Avrupa merkezciliğini sorunsallaştırır. Sonuç olarak, çağdaş teoriler evrensel olarak geçerli olmayı amaçlarken, Batılı kurumlardaki Batı fikirlerine ve düşüncelerine dayandıkları için doğuştan gelen bir Batı önyargısına sahiptirler, bu da onları Güney'deki olayları, yapıları ve hareketleri doğru bir şekilde sunma ve açıklama konusunda yetersiz kılar. Çünkü Güney'in özelliklerini yanlış yorumlamaktadırlar.

Bu perspektiften bakıldığında, toplumsal hareket teorisinin Batılı bir önyargısı vardır. Bu teoriler, başlangıçta Kuzey'deki hareketleri açıklamak adına geliştirildikleri için, bazı yazarlar ana akım teorilerin Küresel Güney'deki sosyal hareketleri doğru bir şekilde açıklayamayacaklarını iddia etmelerine yol açmıştır. Bu nedenle, Kaynak Seferberliği veya Politik Süreç Teorisi gibi yaklaşımlar, gelişmiş ekonomilerdeki demokratik mücadeleye açık bir şekilde odaklanır ve bu nedenle Güney'in farklı tarihsel, politik ve kültürel bağlamını hesaba katmaz.[36][37][38][39][40]

Postkolonyal eleştiri de kendi başına yeni ampirik bulgular ortaya koyamadığı, toplumsal hareketlerin gelişimi ve davranışı için farklı açıklamalar sunamadığı veya ulusötesi hareketleri açıklayamadığı için eleştirildi.[41][42][43][44][45]

Ayrıca, postkolonyal toplumsal hareketler çalışmalarının, bazı isabetli eleştirilerde bulunmasına rağmen, kendi kültürel özcülük biçimini ve 'yeni bir Oryantalizm' yaratma riskiyle karşı karşıya olduğu ileri sürülmüştür.[43][45][46]

Anahtar kavramlar

Çerçeveleme

Aktivistlerin kendi toplumsal hareketleri adına öne sürdükleri belirli iddialar, medya, seçkinler, sempatik müttefikler ve potansiyel katılımcılar gibi taraflarda karşılık bulur ve onlarda bir çerçeve çizer. Başarılı çerçeveler, paylaşılan kültürel anlayışlardan (örneğin haklar, ahlak) yararlanır. Bu bakış açısı, sosyal yapılandırmacı bir ontolojiye sıkı sıkıya bağlıdır. Robert Benford ve David A. Snow'un çalışmaları bu konuda temel oluşturur.[47] Son yıllarda, siyasi fırsat teorisyenleri çerçeveleme perspektifini kısmen benimsediler. Buna bir toplumsal hareketin politik teorisi de denmektedir.

Rasyonel seçim

Rasyonel seçim teorisine göre, bireyler kendi mantıksal analizleri çerçevesinde tercih ederler. Katılımcılar, piyasada yaptıkları tercihlere benzdr şekilde, alternatif eylem biçimlerinin maliyet ve faydalarını stratejik olarak tartan ve faydalarını en üst düzeye çıkarması en muhtemel olan eylem biçimini seçen rasyonel aktörlerdir. Bu bakış açısına göre birincil araştırma sorunu, toplu eylem sorunu veya rasyonel bireylerin, katılmasalar bile elde edilmesinden fayda sağlıyorlarsa neden toplu eyleme katılmayı seçtikleridir. Mancur Olson,[48] Mark Lichbach,[49] ve Dennis Chong'un çalışmalarına bakın.[50] Politik Protesto ve Sosyal Hareketler Teorileri'nde Karl-Dieter Opp, kendi rasyonel seçim teorisi versiyonunda bir dizi kültürel kavramı birleştirir ve diğer birçok yaklaşımın, kabul etmeden rasyonel seçim varsayımlarına gizlice dayandığını gösterir.[51]

Kaynakça

  1. ^ a b Political Process and the Development of Black Insurgency, 1930-1970. Chicago: University of Chicago Press. 1982.  Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım)
  2. ^ a b Stekelenburg, J. van en Klandermans, B. (2009). “Social movement theory: Past, present and prospect”, Movers and Shakers, 17-43.
  3. ^ Kornhauser, William. The Politics of Mass Society. Glencoe, Ill.: The Free Press, 1959.
  4. ^ a b Smelser, Neil J. 1962 Theory of Collective Behavior. London: Collier-Macmillan.
  5. ^ LeBon, G. (1897). The Crowd. London: Unwin.
  6. ^ McPhail, C. (1989). Blumer's Theory of Collective Behavior: “The Development of a Non-Symbolic Interaction Explanation”, The Sociological Quarterly, 30(3): 401-423.
  7. ^ Buechler, S. M. (2013). “Mass society theory”. In: The Wiley‐Blackwell Encyclopedia of Social and Political Movements. New Jersey: Blackwell Publishing.
  8. ^ Durkheim, E. (1897) Suicide. Free Press, New York.
  9. ^ Kornhauser, W. (1959) Politics of Mass Society. London: Routledge.
  10. ^ Gurr, Ted. Why Men Rebel. Princeton: Princeton University Press, 1970.
  11. ^ Carroll, W. K. en Hackett, R. A. (2006). “Democratic media activism through the lens of social movement theory”, Media, Culture and Society, 28(1): 83-104.
  12. ^ Buechler, S. M. (1995). “New Social Movement Theories”, The Sociological Quarterly, 36(3): 441-464.
  13. ^ Debra C. Minkoff (2004). "Conceptualizing Political Opportunity" (PDF). Social Forces. 82 (4): 1457-92. doi:10.1353/sof.2004.0082. 19 Mart 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Aralık 2022.  Birden fazla yazar-name-list parameters kullanıldı (yardım); Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım); Yazar eksik |soyadı2= (yardım)
  14. ^ "Protest and Political Opportunities". Annual Review of Sociology. 30: 125-145. 2004. doi:10.1146/annurev.soc.30.012703.110545.  Birden fazla yazar-name-list parameters kullanıldı (yardım); Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım)
  15. ^ Caught in a Winding, Snarling Vine: The Structural Bias of Political Process Theory. Sociological Forum. 1999.  Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım)
  16. ^ Van Stekelenburg (2009). "Social movement theory: Past, present and prospect". Movers and Shakers: Social Movements in Africa: 17-43. 
  17. ^ Mayer N. Zald (1977). "Resource Mobilization and Social Movements: A Partial Theory". American Journal of Sociology. 82 (6): 1212-41. doi:10.1086/226464.  Birden fazla yazar-name-list parameters kullanıldı (yardım); Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım); Yazar eksik |soyadı2= (yardım)
  18. ^ John D. McCarthy (2004). "Resources and Social Movement Mobilization". Soule (Ed.). The Blackwell Companion to Social Movements. Oxford: Blackwell. ss. 116-52.  Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım); Yazar eksik |soyadı2= (yardım); Birden fazla |editör-ad= ve |editör-ilk= kullanıldı (yardım); r |ad1= eksik |soyadı1= (yardım); r eksik |soyadı2= (yardım)
  19. ^ McAdam, Doug. The biographical impact of activism. Minneapolis, MN: University of Minnesota Press, 1999.
  20. ^ Moore, Kelly. "Political protest and institutional change: The anti-Vietnam War movement and American science." How social movements matter 10: 97. 1999
  21. ^ Ferree, Myra Marx and Beth B. Hess. Controversy & Coalition: The New Feminist Movement across Three Decades of Change, New York: Twayne Publishers. 1994.
  22. ^ Amenta, Edwin, and Neal Caren, Elizabeth Chiarello, and Yang Su. "The Political Consequences of Social Movements" 22 Mayıs 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Annual Review of Sociology. 36: 287-307. 2010.
  23. ^ Giugni, Marco, Doug McAdam, and Charles Tilly. How Social Movements Matter. Minneapolis, MN. The Regents of the University of Minnesota, 1999.
  24. ^ Gamson, William. Strategy of Social Protest. Belmont: Wadsworth Publishing Company. 1975.
  25. ^ Soule, Sarah A., and Susan Olzak. "When do movements matter? The politics of contingency and the equal rights amendment." American Sociological Review 69.4: 473-497. 2004.
  26. ^ Amenta, Edwin, and Neal Caren, Elizabeth Chiarello, and Yang Su. “The Political Consequences of Social Movements.” Annual Review of Sociology. 36: 287-307. 2010.
  27. ^ Nomads of the Present: Social Movements and Individual Needs in Contemporary Society. Philadelphia: Temple University Press. 1989.  Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım)
  28. ^ Jeff Goodwin, James M. Jasper, and Francesca Polletta, eds., Passionate Politics (Chicago: University of Chicago Press, 2001).
  29. ^ The original debate was later published, with additional contributions, as Jeff Goodwin and James M. Jasper, eds., Rethinking Social Movements (Lanham, Md.: Rowman and Littlefield, 2004).
  30. ^ Jasper, James M. (2002). Ahlaki protesto sanatı : toplumsal hareketlerde kültür, biyografi ve yaratıcılık. Senem Öner. İstanbul: Ayrıntı. ISBN 975-539-353-6. OCLC 60681009. 
  31. ^ Paris: La Découverte, 2007.
  32. ^ Ania Loomba, Colonialism/Postcolonialism. The New Critical Idiom (London/New York, 2005).
  33. ^ Christine Sylvester, “Development studies and postcolonial studies: disparate tales of the ‘Third World’”, Third World Quarterly 20:4 (1999), 703-721.
  34. ^ Raewyn Connell, Southern Theory. The global dynamics of knowledge in social science (Cambridge (MA), 2007)
  35. ^ Stuart Hall, “The West and the Rest: Discourse and Power”, in: Tania das Gupta et al. (eds.), Race and Racialization: Essential Readings (Toronto, 2007), 56-64
  36. ^ Philipp Altmann et al., “Social Movements in the Global South. Some Theoretical Considerations”, Emulations–Revue de sciences sociales 19 (2016), 7-24;
  37. ^ Simin Fadaee (ed.), Understanding Southern Social Movements (Abingdon/New York, 2016);
  38. ^ Laurence Cox et al., “Social movement thinking beyond the core: theories and research in post-colonial and post-socialist societies”, Interface: a journal for and about social movements 9:2 (2017), 1-36;
  39. ^ Lisa Thompson and Chris Tapscott, Citizenship and Social Movements: Perspectives from the Global South (London, 2010).
  40. ^ Steven Seiler, A Theoretical Critique of the Western Biases in the Political Process Theory of Social Movements (MSc Thesis, Virginia State University, 2005).
  41. ^ Vivek Chibber, “Capitalism, Class and Universalism: Escaping the Cul-de-Sac of Postcolonial Theory”, Socialist register 50 (2014), 63-79;
  42. ^ Alexander Anievas and Kerem Nisancioglu, “Limits of the Universal: The Promises and Pitfalls of Postcolonial Theory and Its Critique”, Historical Materialism 25:3 (2017), 36-75
  43. ^ a b Tom Lewis and Sandra Sousa, “Knowledge and politics across the North/South divide”, International Socialist Review 99 (2015-2016), https://isreview.org/issue/99/knowledge-and-politics-across-northsouth-divide 30 Ekim 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  44. ^ Fred Dallmayr, “Conversation Across Boundaries: Political Theory and Global Diversity”, Millennium: Journal of International Studies 30:2 (2001), 331-347.
  45. ^ a b Stijn Kuipers, "Decolonizing Social Movement Theory? Reviewing Simin Fadaee's Framework towards a Global Paradigm in the Study of Social Movements", Academia.edu (04-01-2020), https://www.academia.edu/44183125/Decolonizing_Social_Movement_Theory_Reviewing_Simin_Fadaees_Framework_towards_a_Global_Paradigm_in_the_Study_of_Social_Movements 29 Ekim 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  46. ^ Vivek Chibber, “Capitalism, Class and Universalism: Escaping the Cul-de-Sac of Postcolonial Theory”, Socialist register 50 (2014), 63-79;
  47. ^ David A. Snow (2000). "Framing Processes and Social Movements: An Overview and Assessment" (PDF). Annual Review of Sociology. 26: 611-639. doi:10.1146/annurev.soc.26.1.611. 14 Ekim 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi.  Birden fazla yazar-name-list parameters kullanıldı (yardım); Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım); Yazar eksik |soyadı2= (yardım)
  48. ^ Olson, Mancur. The Logic of Collective Action: Public Goods and the Theory of Groups. Cambridge: Harvard University Press, 1965.
  49. ^ Lichbach, Mark. The Rebel’s Dilemma. Ann Arbor, MI: University of Michigan Press, 1995.
  50. ^ Chong, Dennis. Collective Action and the Civil Rights Movement. Chicago and London: University of Chicago Press, 1991.
  51. ^ Karl-Dieter Opp, Theories of Political Protest and Social Movements (New York: Routledge, 2009).

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İletişim bilimleri</span>

İletişim çalışmaları veya iletişim bilimleri; insan iletişimi ve davranış süreçleri, kişilerarası ilişkilerdeki iletişim kalıpları, farklı kültürlerdeki sosyal etkileşimler ve iletişim ile ilgilenen bir akademik disiplindir. İletişim genel olarak, bireylerin veya grupların uygun medya aracılığıyla etkili bir şekilde ikna etmelerini, bilgi edinmelerini, bilgi vermelerini veya duygularını etkili bir şekilde ifade etmelerini sağlayan fikir, bilgi, sinyal veya mesajların verilmesi, alınması ve değiş tokuşu olarak tanımlanır. İletişim bilimleri, bireysel faillik düzeyinde yüz yüze konuşma ve etkileşimden makro düzeyde sosyal ve kültürel iletişim sistemlerine kadar bir dizi konuyu kapsayan bir bilgi bütünü geliştirmek için çeşitli ampirik araştırma ve eleştirel analiz yöntemlerini kullanan bir sosyal bilimdir.

Sidney George Tarrow, karşılaştırmalı siyaset, toplumsal hareketler,siyasal partiler, kolektif eylem ve siyasal sosyoloji alanlarındaki çalışmalarıyla tanınan, emekli siyaset bilimi ve sosyoloji profesörüdür.

<span class="mw-page-title-main">Siyaset sosyolojisi</span>

Siyaset sosyolojisi, devlet ve sivil toplumdan aileye kadar uzanan politik fenomenlerin sosyolojik analizi, araştırması vatandaşlık, toplumsal hareketler ve sosyal güç kaynakları gibi konuları araştırmakla ilgilenen bir bilim disiplinidir. Siyaset sosyolojisinin konusu toplumsal bağlamı içinde iktidardır. 19. yüzyıl ile beraber genel olarak toplumsal ve özel olarak siyasal düşüncenin bilimselleşmeye başladığı görülmüştür. Teknoloji, sanayileşme gibi unsurlar kalabalıklaşmayı beraberinde getirmiş, kalabalıklaşma ise siyasal düşünceye yönelim sağlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet</span> kadınlık ve erkeklik arasındaki ayırt edici fiziksel, zihinsel ve davranışsal özellikler

Toplumsal cinsiyet, kadınlık ve erkeklik ile ilgili ve bunlar arasında ayrım yapan özellikler dizisidir. Bağlama bağlı olarak bu, cinsiyete dayalı sosyal yapıları ve cinsiyet kimliğini içerebilir. Çoğu kültür, cinsiyetin iki kategoriye ayrıldığı ve insanların birinin veya diğerinin parçası olarak kabul edildiği bir cinsiyet ikiliği kullanır; bu grupların dışında olanlar ikili olmayan şemsiye terim kapsamına girebilir. Güney Asya'daki hicralar gibi bazı toplumların "erkek" ve "kadın" dışında belirli cinsiyetleri vardır; bunlara genellikle üçüncü cinsiyetler denir.). Çoğu akademisyen, cinsiyetin sosyal organizasyon için merkezi bir özellik olduğu konusunda hemfikirdir.

Yeni kurumsalcılık veya neo-kurumsalcılık, resmi ve gayri resmi kuralların bireylerin ve grupların davranışları üzerindeki kısıtlayıcı ve teşvik edici etkilerine odaklanan kurumların incelenmesine yönelik bir yaklaşımdır.

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji maddeleri listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Bu liste sosyoloji maddelerinin dizinini içermektedir. Özet liste için Genel sosyoloji listesi.

<span class="mw-page-title-main">Sosyolojinin dalları</span>

Aşağıdakiler, sosyoloji disiplinine genel bakış ve güncel bir rehber olarak sunulmaktadır:

<span class="mw-page-title-main">Sosyolojide sapma</span>

Sapma veya sapma sosyolojisi, resmi kuralları ihlal eden davranışları, eylemleri araştırmaktadır. Örnek olarak sapma sosyolojisi, toplum kuralların ihlalini, suç vb. durumları ele almaktadır.[3]Sapma teriminin olumsuz bir anlamı olsa da, sosyal kuralların çiğnenmesi her zaman olumsuz bir eylem oluşturmamaktadır. Bazı durumlarda kuralların ihlal edilmesine rağmen, davranış olumlu veya toplum tarafından kabul edilebilir olarak adlandırılabilir.

Saf sosyoloji, rasyonel seçim teorisi, çatışma teorisi veya yapısal işlevselcilik gibi bir sosyolojik paradigmadır. Genellikle insan davranışı açıklamaya yönelmektedir. Donald Black tarafından geliştirilen saf sosyoloji, ilk başlarda yasal davranışlardaki çeşitliliği açıklamak ile uğraşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Muhafazakâr Devrim</span>

Muhafazakâr Devrim veya Alman neo-Muhafazakâr hareketi 1918-1933 yıllarında Weimar Cumhuriyeti döneminde öne çıkan bir Alman millî muhafazakâr hareketiydi.

<span class="mw-page-title-main">Richard Lynn</span>

Richard Lynn, tartışmalı bir İngiliz psikolog ve yazardır. Ünvanı 2018'de geri alınana kadar Ulster Üniversitesi'nde fahri profesördü. Beyaz üstünlükçüsü ve bilimsel ırkçılık savunucusu olarak tanımlanan Mankind Quarterly dergisinin eski editör yardımcısı ve şu anki baş editörüdür. Zeka üzerine çalışan Lynn, cinsel ve ırksal farklılıkların zekayı etkilediğine olan inancıyla tanınır. İngiltere'deki King's College, Cambridge'de eğitim gören Lynn; Exeter Üniversitesi'nde psikoloji alanında öğretim görevlisi olarak çalışmasının yanı sıra Dublin'deki Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'nde ve Coleraine'deki Ulster Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olarak çalışmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Komplo teorileri listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Bu, kayda değer komplo teorilerinin bir listesidir. Birçok komplo teorisi, gizli hükûmet planları ve ayrıntılı cinayet planları hakkındadır. Komplo teorileri, genellikle fikir birliğini reddeder ya da tarihsel veya bilimsel yöntem ile kanıtlanamaz. Bununla birlikte Almanya'nın II. Dünya Savaşı'nda Polonya'yı işgal etme iddiası gibi doğrulanmış komplolarla ilgili araştırmalarla karıştırılmamalıdır.

Cinsiyet ve kalkınma, ekonomik gelişme ve küreselleşmenin insanlar üzerinde konumları, cinsiyetleri, sınıf geçmişleri ve diğer sosyo-politik kimlikleri temelinde yarattığı farklı etkiyi anlamak ve ele almak için feminist bir yaklaşım uygulayan disiplinler arası bir araştırma ve uygulamalı çalışma alanıdır. Kalkınmaya yönelik katı bir ekonomik yaklaşım, bir ülkenin kalkınmasını istihdam yaratma, enflasyon kontrolü ve yüksek istihdam gibi niceliksel terimlerle ele alır; bunların tümü, bir ülkenin 'ekonomik refahını' ve bunun sonucunda ülke halkının yaşam kalitesini iyileştirmeyi amaçlar. Ekonomik kalkınma açısından yaşam kalitesi, kaliteli eğitim, tıbbi tesisler, uygun fiyatlı konut, temiz çevre ve düşük suç oranı dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere gerekli haklara ve kaynaklara erişim olarak tanımlanır. Cinsiyet ve kalkınma, bu faktörlerin birçoğunu dikkate alır; ancak toplumsal cinsiyet ve kalkınma, bu konuların kültür, hükûmet ve küreselleşmenin iç içe geçmiş bağlamında ne kadar çok yönlü olduğunu anlamaya yönelik çabaları vurgular. Bu ihtiyacı hesaba katarak, toplumsal cinsiyet ve kalkınma, etnografik araştırmayı, araştırmacıyı fiziksel olarak çevreye ve incelenenlerin günlük rutinine daldırarak belirli bir kültürü veya insan grubunu inceleyen araştırmayı, kalkınma politikasının nasıl olduğunu kapsamlı bir şekilde anlamak için uygular. uygulamalar, hedeflenen grupların veya alanların günlük yaşamını etkiler.

<span class="mw-page-title-main">Feminist hareketler ve ideolojiler</span>

Yıllar boyunca çeşitli feminist ideoloji hareketleri gelişti. Hedefler, stratejiler ve bağlılıklar bakımından farklılık gösterirler. Sıklıkla örtüşürler ve bazı feministler kendilerini feminist düşüncenin çeşitli dallarıyla özdeşleştirirler.

Karşılaştırmalı siyaset, hem bir ülke içindeki hem de ülkeler arasındaki siyasal etkileşimi analiz etmek için karşılaştırmalı yöntemi kullanan siyaset biliminin bir alt alanıdır. Diğer ampirik yöntemleri de kullanarak bu alanda özellikle, siyasi kurumlar, siyasi davranış, çatışma ve ekonomik gelişme gibi konulardaki sorunların sebepleri ve sonuçları incelenir. Belirgin çalışma alanlarına uygulandığında, karşılaştırmalı siyaset, karşılaştırmalı yönetim gibi başka isimlerle de anılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal sistem</span>

Sosyal sistem, sosyolojide bireyler, gruplar ve kurumlar arasında var olan ve tutarlı bir bütün oluşturan örüntülü ilişkiler ağı olarak tanımlanır. Küçük, istikrarlı bir grupta oluşabilecek rol ve statünün resmi yapısıdır. Bir birey aynı anda birden fazla sosyal sisteme ait olabilir; sosyal sistemlere örnek olarak çekirdek aile birimleri, topluluklar, şehirler, uluslar, üniversite kampüsleri, şirketler ve endüstriler verilebilir. Bir sosyal sistem içindeki grupların organizasyonu ve tanımı; konum, sosyoekonomik statü, ırk, din, toplumsal işlev veya diğer ayırt edilebilir özellikler gibi çeşitli ortak özelliklere bağlıdır.

Sosyolojik Tahayyül, Amerikalı sosyolog C. Wright Mills'in Oxford University Press tarafından yayınlanan 1959 tarihli bir kitabıdır. İçinde, benlik ve toplum arasındaki ilişkinin anlaşılabileceği araçlar olan sosyolojik tahayyül fikrini geliştirir.

<span class="mw-page-title-main">Nancy Fraser</span> Amerikalı filozof

Nancy Fraser, Amerikalı felsefeci, eleştirel teorisyen, feminist ve New York'taki The New School'da felsefe profesörüdür. Kimlik siyasetine yönelik eleştirileri ve adalet kavramı üzerine felsefi çalışmalarıyla tanınan Fraser, özellikle sosyal adalet ve neoliberal kapitalizm ilişkisi üzerine eleştirel çalışmalar yapmıştır. Fraser, üç ülkedeki dört üniversiteden fahri doktora derecesine sahiptir ve Amerikan Felsefe Derneği'nden Sosyal Felsefe alanında 2010 Alfred Schutz Ödülü'nü kazanmıştır. 2017-2018 dönemi için Amerikan Felsefe Derneği Doğu Bölümü Başkanı'ydı.

<span class="mw-page-title-main">İllegalizm</span> 1900lerin başlarında bireyci anarşizmin bir sonucu olarak esas olarak Fransa, İtalya, Belçika ve İsviçrede gelişen anarşist felsefe

İllegalizm veya yasadışıcılık, öncelikle Fransa, İtalya, Belçika ve İsviçre'de 1890'ların sonları ve 1900'lerin başlarında bireyci anarşizmin bir uzantısı olarak gelişen bir anarşizm eğilimidir. Illegalistler, yaşam biçimi olarak suçluluğu açıkça veya gizlice benimserler. Illegalizm, suç türünü belirtmez, ancak genellikle hırsızlık ve dükkândan hırsızlıkla ilişkilendirilir.

Tasarlayıcı siyaset, ya da önceden şekillendirici (prefigüratif) siyaset, bir toplumsal grup tarafından hedeflenen, gelecekteki toplumu yansıtmaya çalışan örgütlenme ve sosyal ilişki biçimleridir. Terimi türeten Carl Boggs'a göre arzu, "bir hareketin devam eden siyasi pratiğinde [...] nihai hedef olan sosyal ilişkiler, karar alma, kültür ve insan deneyimi biçimlerini" somutlaştırmaktır. Leach, bu tanımın yanı sıra kavramın tanımını şu şekilde katkı yapmıştır: "Bir toplumsal hareketin ulaştığı hedefler, temelde kullandığı araçlarla şekillenir ve bu nedenle hareket, oluşturmak istediği toplum türünü somutlaştıran veya önceden şekillendiren araçları seçmek için elinden gelenin en iyisini yapan siyasi yönelimdir". Tasarlayıcılık (prefigürativizm), hedeflenen özgür gelecekteki politikayı bugünden hayata geçirme girişimidir.