İçeriğe atla

Sosyal gelişim teorisi

Sosyal gelişme teorisi, toplumun amaç ve hedeflerini daha iyi gerçekleştirmesine yardımcı olan, toplumun yapısı ve çerçevesindeki nitel değişiklikleri açıklamaya çalışan bir teoridir. Gelişim, tüm tarihsel dönemlerde tüm toplumlara uygulanabilecek bir şekilde, daha yüksek düzeyde enerji, verimlilik, kalite, üretkenlik, karmaşıklık, kavrama, yaratıcılık, ustalık, zevk ve başarı içeren yukarı doğru yükselen bir hareket olarak tanımlanabilir.[1] Kalkınma, yalnızca belirli sonuçlar için oluşturulmuş bir dizi politika ve program değil, bir sosyal değişim sürecidir. Son beş yüzyıl boyunca bu süreç hız ve yoğunlukta artış gösterdi ve son elli yılda hızlanmada belirgin bir artışa tanık olundu.[2]

Sosyal değişimi yönlendiren temel mekanizma, daha iyi organizasyona götüren farkındalığı artırmaktır. Toplum, ilerleme için yeni ve daha iyi fırsatlar algıladığında, bu yeni açıklıklardan başarıyla yararlanmak için yeni organizasyon biçimleri geliştirir. Yeni organizasyon biçimleri, amaçlanan sonuçları elde etmek için fırsatları kullanmak için mevcut sosyal enerjileri, becerileri ve kaynakları daha iyi kullanabilir.

Terminoloji

"Kalkınma" terimi genellikle ekonomik ilerlemeyi ifade etse de, politik, sosyal ve teknolojik ilerleme için de geçerli olabilir. Toplumun bu çeşitli kesimleri o kadar iç içe geçmiş ki, onları düzgün bir şekilde ayırmak zordur. Tüm bu sektörlerdeki gelişme aynı ilke ve yasalara tabidir ve bu nedenle terim aynı şekilde geçerlidir.

Ekonomik kalkınma ve insani kalkınmanın aynı anlama gelmesi gerekmez. Daha fazla büyümeyi amaçlayan stratejiler ve politikalar, ortalama yaşam standardını iyileştirmeden bir ülkede daha fazla gelir sağlayabilir. Bu, petrol üreten Orta Doğu ülkelerinde oldu -petrol fiyatlarındaki bir artış, yoksul vatandaşlara pek bir fayda sağlamadan milli gelirlerini artırdı. Tersine olacak şekilde, insan odaklı programlar ve politikalar, parasal büyümeye özel bir vurgu yapmadan sağlığı, eğitimi, yaşam standartlarını ve diğer yaşam kalitesi önlemlerini iyileştirebilir. Bu, Hindistan'daki Kerala'da 30 yıllık sosyalist ve komünist yönetimde meydana gelmiştir.[3]

Birbiriyle ilişkili ancak farklı dört terim ve fenomen, kademeli bir dizide birbirini izleyen adımları oluşturur: hayatta kalma, büyüme, gelişme ve evrim. Hayatta kalma, yaşam standartlarında belirgin niteliksel değişikliklerin olmadığı geçimlik bir yaşam tarzı anlamına gelir. Büyüme, ekim yapılan alanı artıran bir çiftçi veya daha fazla mağaza açan bir perakendeci gibi nicel genişleme ile karakterize edilen mevcut düzlemdeki yatay genişlemeyi ifade eder. Gelişim, bir perakendecinin üreticiye dönüşmesi veya bir ilkokulun liseye dönüşmesi gibi niteliksel değişikliklere neden olan operasyon düzeyindeki dikey bir değişimi ifade eder.

İnsan gelişimi

Gelişim, maddi etmen değil insanoğlunun gelişmeyi yönlendirmesi anlamında insani bir süreçtir. Gelişmeyi arayan insanların enerjisi ve özlemi, gelişmeyi yönlendiren itici gücü oluşturur. İnsanların bilinci, gelişimin yönünü belirleyebilir. Verimliliği, üretkenliği, yaratıcılığı ve organizasyonel kapasiteleri, insanların başarı ve keyif düzeyini belirler. Gelişim, gizli iç potansiyellerin dışsal olarak gerçekleşmesidir. İnsanların eğitim düzeyi, istek ve enerjilerinin yoğunluğu, tutum ve değerlerinin kalitesi, becerileri ve bilgisi, gelişimin kapsamını ve hızını etkiler. Bireyin, ailenin, topluluğun, ulusun veya tüm dünyanın gelişimi olsun, bu faktörler devreye girer.[4]

Toplumda yeni faaliyetlerin ortaya çıkması süreci

Bilinçdışı ve bilinçli gelişme

İnsani gelişme normalde deneyimden kavrayışa doğru ilerler. Toplum yüzyıllar boyunca geliştikçe, sayısız öncünün deneyimini biriktirir. Bu deneyimin özü, başarı ve başarının formülü haline gelir. Deneyimin bilgiden önce geldiği gerçeği, gelişimin önce gerçekleştirilen bilinçsiz bir süreç olduğu, bilginin daha sonra bilinçli hale geldiği anlamına gelebilir. Bilinçdışı, insanların nihai sonuçların ne olacağını veya eylemlerinin nereye götüreceğini bilmeden gerçekleştirdikleri faaliyetler anlamına gelir. Başarı için gerekli şartları bilmeden eylemleri gerçekleştirirler.[5]

Eğitim

Yeni gelişmeleri yaymanın ve sürdürmenin en güçlü yollarından biri toplumdaki eğitim sistemidir. Eğitim, toplumun kolektif bilgilerini bir nesilden diğerine aktarır. Her yeni nesli, geçmişten toplanan bilgilerle gelecekteki fırsat ve zorluklarla yüzleşmek üzere donatılır. Genç nesile kendileri için önündeki fırsatları gösterir ve böylece daha fazlasını başarmaya yönelik isteklerini yükseltir. Eğitimin verdiği bilgiler, gençlerin beklentilerini ve daha yüksek gelir beklentilerini yükseltir. Aynı zamanda gençleri, üretkenliği ve yaşam standartlarını iyileştirmenin yollarını ve araçlarını tasarlama konusunda zihinsel kapasite ile donatır.

Kaynaklar

İngiliz ekonomist Thomas Malthus'un zamanından beri, bazıları kalkınma kapasitesinin doğal kaynakların mevcudiyeti ile sınırlı olduğunu düşünüyordu. Kaynaklar dört ana kategoriye ayrılabilir. Bunlar: fiziksel, sosyal, zihinsel ve insandır. Toprak, su, maden ve petrol vb. fiziksel kaynakları oluşturur. Sosyal kaynaklar, toplumun karmaşık sistemleri ve faaliyetleri yönetme ve yönlendirme kapasitesinden oluşur. Bilgi, bilgi ve teknoloji zihinsel kaynaklardır. İnsanların enerjisi, becerisi ve kapasiteleri insan kaynağını oluşturur.

Ekonomi bilimi, kaynakların kıtlığıyla daha çok ilgilenir. Fiziksel kaynaklar sınırlı olsa da, sosyal, zihinsel ve insan kaynakları doğal sınırlara tabi değildir. Bunlar sınırlı görünse bile, sınırlama konusunda bir sabitlik yoktur ve bu kaynaklar zamanla genişlemeye devam eder. Bu genişleme, uygun stratejilerin kullanılmasıyla hızlandırılabilir. Son yıllarda, bu üç kaynağın büyüme hızı önemli ölçüde hızlanmıştır.[6]

Teknolojik gelişme

Zihin saf yaratıcı düşünceyle meşgul olduğunda, yeni düşünceler ve fikirler ortaya çıkar. Kendini topluma uyguladığında yeni organizasyonlar oluşturabilir. Doğa incelemesine döndüğünde, doğanın kanunlarını ve mekanizmalarını keşfeder. Kendini teknolojiye uyguladığında, üretkenliği artıran yeni keşifler ve pratik buluşlar yapar. Teknik yaratıcılık, bazı yoğun yaratıcı çıktı dönemleri ve ardından bazı sıkıcı ve durgun dönemler ile tarih boyunca düzensiz bir seyir izlemiştir. Bununla birlikte, 1700'den bu yana geçen döneme, insan kapasitelerini katlanarak katlayan yoğun bir teknolojik yaratıcılık patlaması damgasını vurdu.[]

Geliştirme sınırları

Gelişimin doğasında var olan sınırlar kavramı, esas olarak geçmiş gelişimin büyük ölçüde fiziksel kaynakların mevcudiyeti ile belirlendiği için ortaya çıktı. İnsanlık, işi başarmak için düşünce gücünden çok kas gücüne güveniyordu. Artık durum böyle değil. Günümüzde zihinsel kaynaklar, gelişimin birincil belirleyicisidir. İnsanlar basit bir yük arabası sürdüklerinde, artık muazzam mesafelerde büyük yükler taşıyan gemiler ve uçaklar tasarlıyorlar. İnsanlık nehirleri evcilleştirdi, ormanları temizledi ve hatta kurak çöl topraklarını sulama yoluyla ekilebilir alanlara dönüştürdü.[]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Jacobs, Garry and Asokan N., "Towards a Comprehensive Theory of Social Development". In: Human Choice, World Academy of Art & Science, USA, 1999, p. 152.
  2. ^ International Commission on Peace and Food, Uncommon Opportunities: An Agenda for Peace and Equitable Development, Zed Books, UK, 1994, p. 163.
  3. ^ Victor Fic (1970), "Kerala: Yenan of India The Rise of Communist Power 1937 -1969" (Nachiketa Publishing Bombay)
  4. ^ Jacobs, Garry and Asokan, N., "Towards a Comprehensive Theory of Social Development". In: Human Choice, World Academy of Art & Science, USA, 1999, p. 51.
  5. ^ Jacobs, Garry and Asokan, N., "Towards a Comprehensive Theory of Social Development". In: Human Choice, World Academy of Art & Science, USA, 1999, p. 57.
  6. ^ International Commission on Peace and Food, Uncommon Opportunities: An Agenda for Peace and Equitable Development, Zed Books, UK, 1994, p. 162

İlgili Araştırma Makaleleri

Yaygın kullanımda ve tıpta sağlık, Dünya Sağlık Örgütüne göre, "yalnızca hastalık ve sakatlığın olmaması değil, fiziksel, zihinsel ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir". Zaman içinde farklı amaçlar için çeşitli tanımlar kullanılmıştır. Sağlık, düzenli fiziksel egzersiz ve yeterli uyku gibi sağlıklı faaliyetlerin teşvik edilmesi ve sigara veya aşırı stres gibi sağlıksız faaliyetlerin veya durumların azaltılması veya bunlardan kaçınılması yoluyla teşvik edilebilir. Sağlığı etkileyen bazı faktörler, yüksek riskli bir davranışta bulunup bulunmama gibi bireysel seçimlerden kaynaklanırken diğerleri toplumun insanların gerekli sağlık hizmetlerini almasını kolaylaştıracak veya zorlaştıracak şekilde düzenlenmiş olması gibi yapısal nedenlerden kaynaklanmaktadır. Genetik bozukluklar gibi diğer faktörler ise hem bireysel hem de grup seçimlerinin ötesindedir.

<span class="mw-page-title-main">Eğitim</span>

Eğitim; okullar, kurslar ve üniversiteler vasıtasıyla bireylere hayatta gerekli olan bilgi ve kabiliyetlerin sistematik bir şekilde verilmesi. Öğretmen, eğitmen, mentor, pedagoglar gerekli bilgileri öğrencilere verirler.

<span class="mw-page-title-main">Güneydoğu Anadolu Projesi</span>

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Fırat ve Dicle nehirleri üzerinde yapımı öngörülen barajlar, hidroelektrik santralleri ve sulama tesislerinin yanı sıra kentsel ve kırsal altyapı, ulaştırma, sanayi, eğitim, sağlık ve diğer sektörlerin gelişmesini ve hizmetlerini kapsayan entegre projedir. Projenin toplam maliyeti 32 milyar dolardır.

<span class="mw-page-title-main">Kentleşme</span>

Kentleşme, kentsel yaşam biçimlerinin gelişimi olarak tarif edilmektedir. Başka bir deyişle, dar bir alana yerleşen büyük nüfus birikimi, yeni fiziksel ve sosyal oluşum, karmaşık ilişkiler ağı, iş dallarının farklılaşması ve kendine özgü bir kültürel sistemin ortaya çıkması olarak tanımlanmaktadır. Kentleşme, kente göç eden bireyin ya da kentte ikamet eden nüfusun değişim sürecini oluşturur ve sosyal, kültürel, ekonomik özellikleri ile ele alınır. Kentlileşme sosyal bakımdan, kente özgü tavır ve davranış biçimlerinin benimsenmesi ile gerçekleşirken kırsal alanlarda yaşayanlar daha farklı ekonomik ve sosyo-kültürel yaşam biçimine sahiptir.

Sürdürülebilir gelişme ya da Sürdürülebilir kalkınma, doğal sistemlerin, ekonominin ve toplumun dayandığı doğal kaynakları ve ekosistem hizmetlerini sağlama yeteneğini sürdürürken, insani gelişme hedeflerine ulaşmak için örgütlenme ilkesidir. Arzulanan sonuç, yaşam koşullarının ve kaynakların, doğal sistemin bütünlüğünü ve istikrarını baltalamaksızın insan ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmek için kullanıldığı bir toplumsal durumdur. Sürdürülebilir gelişme, gelecek nesillerin yeterliklerinden ödün vermeden günümüzün ihtiyaçlarını karşılayan bir gelişme olarak tanımlanabilir.

Toplumsallaşma, sosyalizasyon ya da sosyalleşme, toplumun mevcut değer ve normlarının bireylere öğretilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde birey ferdi olduğu toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Aynı zamanda, bireyin sahip olduğu ya da toplum tarafından verilen rollerin ve sahip olunan statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini, toplumun kendilerinden beklentilerini öğrenir. Toplumsallaşma sürecinde birey kendi toplumunun bir üyesi olmayı, toplumu tarafından kabul gören davranış örüntülerini, insanın davranışlarına yön veren, bunları belirleyip şekillendiren temel toplumsal ve kültürel değerleri (normları) öğrenir. Öğrenmekle de kalmayıp bunları içselleştirip kendisine mal eder ve bu değer ve normlar doğrultusunda davranmaya başlar. Daha öz bir anlatımla, birey toplumu ile bütünleşir ve toplumunun bir parçası haline gelir.

<span class="mw-page-title-main">Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı</span> Birleşmiş Milletlerin küresel kalkınma ağı

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Birleşmiş Milletler'in küresel kalkınma ağı oluşturmak için kurduğu bir programdır. Özellikle gelişmekte olan ülkelere odaklanarak, insanların daha iyi yaşam standartlarına sahip olmaları için gerekli olan bilgi, deneyim ve kaynakları sağlar. UNDP, bu amaç doğrultusunda hükûmetler, sivil toplum kuruluşları, akademi ve iş çevreleri ile iş birliği yaparak kalkınma çalışmaları yapar.

<span class="mw-page-title-main">İnsani Gelişme Endeksi</span> Yaşam beklentisi, eğitim ve gelir endekslerinin birleşik istatistiği

İnsani Gelişme Endeksi, Dünya'daki ülkeler için yaşam uzunluğu, okur yazar oranı, eğitim ve yaşam düzeyi doğrultusunda hazırlanan bir ölçümdür. İnsanların düzgün yaşaması, özellikle çocuk hakları için bir ölçün teşkil eder. Bu araştırma sonucunda bir ülkenin gelişmiş, gelişmekte olan ya da gelişmemiş bir ülke olduğu; bunun yanı sıra ekonomisindeki etkinin yaşam niteliği ne düzeyde etkilediğini gösterir. Dağılım ilk olarak 1990 yılında Pakistanlı ekonomist Mahbub ul Haq tarafından geliştirilmiştir ve 1993 yılından bu yana Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından yıllık Gelişme Raporu'nda sunulur.

<span class="mw-page-title-main">İnsani Gelişme Endeksi'ne göre ülkeler listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), yıllık İnsani Gelişme Raporunda 191 ülkenin İnsani Gelişme Endeksini (İGE) derliyor. Endeks, belirli bir ülkedeki sağlık, eğitim ve geliri, ülkeler arasında ve zaman içinde karşılaştırılabilir bir insani gelişme ölçüsü sağlamak için dikkate alır.

İnsani Gelişme Göstergesi, Dünya'daki ülkeler için yaşam uzunluğu, okur yazar oranı, eğitim ve yaşam düzeyi doğrultusunda hazırlanan bir ölçümdür. İnsanların düzgün yaşaması, özellikle çocuk hakları için bir ölçün teşkil eder. Bu araştırma sonucunda bir ülkenin gelişmiş, gelişmekte olan ya da gelişmemiş bir ülke olduğu; bunun yanı sıra ekonomisindeki etkinin yaşam niteliği ne düzeyde etkilediğini gösterir. Dağılım ilk olarak 1990 yılında Pakistanlı ekonomist Mahbub ul Haq tarafından geliştirilmiştir ve 1993 yılından bu yana Birleşmiş Milletler Gelişme Programı tarafından yıllık Gelişme Raporu'nda sunulur.

<span class="mw-page-title-main">Gelişmiş ülke</span> gelişmiş bir endüstri ve altyapıya sahip ülke

Gelişmiş ülke, bazı kriterlere göre yüksek düzeyde gelişme göstermiş ülkeler için kullanılan bir terimdir. Hangi kriterlerin kullanılacağı ve hangi ülkelerin gelişmiş olarak tanımlanması gerektiği büyük bir tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Ekonomik kriterler genel olarak değerlenirmelerde baskın olmaktadır. Bu kriterlerin en çok kullanılanlarınan biri kişi başına düşen millî gelirdir; yüksek millî gelire sahip ülkeler gelişmiş ülke olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ekonomik kriter sanayileşme düzeyidir; sanayi sektörünün egemen olduğu ekonomiler gelişmiş sayılmaktadır. Günümüzde başka bir kriter, ekonomik ölçümü, millî geliri, eğitim ve sağlık düzeyini kombine eden İnsani Gelişme Endeksi daha egemen olmuştur. Bu kritere göre yüksek insani gelişmişlik endeksine sahip ülkeler daha gelişmiştir. Ama her kriterde olduğu gibi bu kriterde de anomaliler bulunmaktadır.

Yaşam kalitesi, bireylerin veya toplumların genel refah ve erişim düzeyini ifade eden terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları</span> 2030 için Birleşmiş Milletlerin 17 küresel hedefi

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA), Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler tarafından 2030 sonuna kadar ulaşılması amaçlanan hedefleri içeren bir evrensel eylem çağrısıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ekonomik kalkınma</span>

Ekonomik kalkınma, bir ülkenin ekonomik, siyasi ve sosyal refahının geliştiği süreçtir.

Sosyal sağlık, genellikle iki farklı ama iç içe geçmiş kavramları ifade eden bir terimdir. Sosyal sağlık, bireyin sağlığına işaret eder ve başkalarıyla etkileşime girme ve sosyal durumlarda ilerleme yeteneğini vurgular. Aynı zamanda, tüm topluluğun sağlığına ve üyelerinin nasıl davrandığına bağlı olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal sürdürülebilirlik</span>

Sosyal sürdürülebilirlik, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir gelişmeye farklı yaklaşım yollarının en az tanımlanmış ve en az anlaşılmış olanıdır. Sosyal sürdürülebilirlik, kamu diyaloğunda ekonomik ve çevresel sürdürülebilirliğe göre çok daha az ilgi görmüştür.

Beşeri sermaye, üretim faktörlerinin daha verimli kullanılmasını sağlayan tecrübe, bilgi, beceri gibi değerlerin toplamı olarak kabul edilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Nesne kalıcılığı</span>

Nesne kalıcılığı veya Nesne devamlılığı, nesnelerin hiçbir şekilde görülemediği, duyulmadığı, dokunulmadığı, koklanmadığı veya algılanmadığı durumlarda dahi var olmaya devam ettiği anlayışıdır. Bu, küçük çocukların sosyal ve zihinsel kapasitelerinin gelişimini ele alan psikolojinin alt alanı olan gelişim psikolojisi alanında incelenen temel bir kavramdır. Nesne kalıcılığı anlayışının insani gelişmede ne zaman ortaya çıktığı konusunda henüz bilimsel bir fikir birliği yoktur.

<span class="mw-page-title-main">Kalkınma teorisi</span>

Kalkınma teorisi, toplum içerisinde istenilen ve hayal edilen değişimin nasıl başarılacağına dair fikirler içeren bir teori türüdür. Kalkınma teorisi altında birçok teori bulunmaktadır. Bu makale içerisinde de farklı teorilerin bakış açıları "kalkınma teorisi"ne göre belirtilmektedir.

Cinsiyet Gelişim Endeksi (CGE)(GDI), cinsiyet eşitliğini ölçmek için tasarlanmış bir endekstir.