Eksiltili cümle ya da kesik cümle, tam bir cümle kurulabilmesi için gereken ana unsurları içermeyen cümledir. Türkçenin eklemeli yapısı nedeniyle yüklemler tek başına cümle kurmaya yettiği için, "yüklemi olmayan cümle" olarak da tanımlanabilir. Eksiltili cümleler bazen cümleleri pratik gerekçelerle kısaltmak amacıyla, bazen de edebî amaçlarla kullanılırlar.
- -Okula.
- -Bu kadar erken mi?
- Kısa bir sessizlik... Sonra müzik başlar.
- Önümüzde göz alabildiğine bir kumsal…
Devrik cümleler, öğeleri bir dilin yaygın kullanım kurallarına göre sıralanmamış cümlelerdir. Türkçede devrik cümleler, yüklemi cümle sonunda olmayan cümlelerdir. Devrik cümleler edebî sanat yapmak için, yüklemi vurgulamak için veya pratik amaçlarla kullanılırlar. Hatalı veya bozuk cümleler değillerdir. Devrik olmayan cümlelere kurallı cümle denir. Aşağıdaki devrik cümle örneklerinde yüklemlerin altı çizilidir:
- Çıkar ağzından şu baklayı artık.
- Babam söyledi bugün geleceğinizi.
Dolaylı tümleç veya yer tamlayıcısı, bir cümlede ismin "-e, -de ve -den" hâllerinde bulunan, yüklemin bildirdiği işi yer bakımından belirten ögedir.
Özne ya da fâil, bir cümlede yüklem ile bildirilen işi, eylemi ya da oluşu yerine getiren veya yüklem aracılığıyla hakkında bilgi verilen ögedir. Özne, yükleme sorulan "kim" ve "ne" sorularıyla bulunur.
- Öğrenciler yerlerine oturdular.
- Kitap yere düştü.
- Manzara ne kadar da güzel.
Fiil veya eylem, varlıkların yaptığı işi, hareketi, oluşu çeşitli ekler alarak şahıs ve zamana bağlı olarak anlatan kelimedir.
Zarf veya belirteç; bir fiilin, fiilimsinin, sıfatın veya başka bir zarfın anlamını yer, zaman, durum ve miktar bakımından niteler. Zarflar, fiile yöneltilen neden, ne zaman, nereye, ne kadar ve nasıl sorularının cevaplarını oluşturur. Aşağı, yukarı, nazikçe, çok, az, fevkalâde, en, ileri, geri, şimdi, geç gibi kelimeler cümle içerisinde zarf olarak kullanılabilir.
Zamir veya adıl, cümlede varlıkların adları yerine kullanılabilen ve adların yerine getirdiği bütün işlevleri yerine getirebilen ad soylu sözcük. Ben, sen, o, biz, siz, onlar; kendim, kendin, kendi, kendimiz, kendiniz, kendileri; bu, şu, o; kim, ne ve biri gibi kelimeler, sıklıkla zamir olarak kullanılır. Türkçede herhangi bir sözcüğü zamir olarak adlandırmak yanlış olur çünkü pek çok ad soylu sözcük gibi zamirler de cümlede ayrı görevlerde kullanılabilir:
- Şunu da satın alayım. (zamir)
- Şu ceket de hoşuma gitti. (sıfat)
Cümle veya tümce; bir ifade, soru, ünlem veya emiri dile getiren; kendi başına anlamlı sözcükler dizisi. Çoğunlukla özne, tümleç ve yüklemden meydana gelir. Bazen yan cümleciklerle anlamı pekiştirilir veya genişletilir.
Çekim ekleri, gerek isim soylu gerekse fiil soylu kelimelerin sonuna eklenerek cümle içinde diğer kelimelerle anlam bağlantısı kurmalarını sağlayan ekler. Kendi başlarına bir anlam ifade etmezler.
Türkçede ismin hâlleri ; kelimeleri belirtme (yükleme), yönelme, bulunma ve ayrılma açısından tanımlayan, sözcüğün yalın hâl ile hâl eki almış durumlarından her biridir. Türkçede ismin beş farklı hâlleri vardır:
- Yalın hâli
- -e hâli (yönelme)
- -i hâli (belirtme)
- -de hâli (bulunma)
- -den hâli (ayrılma/çıkma)
Olumsuz cümle, olumsuzluk anlamı taşıyan cümledir. Olumsuzluk bazen "me" olumsuzluk ekiyle, bazen de diğer olumsuzluk sözcükleriyle sağlanır.
- O dün okula gitmemiş.
- Bunu duyduğuma hiç şaşırmadım.
- Bana sorarsan bu problemi öğretmen dahi çözemez.
- Bugün hiç güzel bir gün değil.
- Bizim sınıfta hiç kız öğrenci yok.
- Gösteriye ne annem ne de babam gelebildi.
Yüklemi çekimli bir fiil olan cümlelere "Fiil Cümlesi" denir.
- Akaryakıt fiyatları yükselmiş.
- Çocukları markete yollayacağım.
- Gözlüğüm sanırım kayboldu.
- Haydi, oyun oynayalım.
Ek-fiil, ek-eylem veya cevher fiil, Türkçede isimlerin sonuna eklenerek onları yüklem haline getiren bir ektir. Bu ek Eski Türkçe "ér- : olgunlaşmak, yetişmek, tamam olmak" fiilinden evrilip zaman içinde "i-mek" haline gelmiş ve zamanla kökünün de erimesiyle bugün sadece “şu veya bu durumda bulunmak” manalarını cümleye katan (i)-di, (i)-miş, (i)-se ve (i)-dir halleri kalmıştır. Diğer dillerden muadil olarak İngilizce "to be",Latince "esse" fiilleri örnek verilebilir.

Bilinen geçmiş zaman ya da -di'li geçmiş zaman; Türkçede fiil sonuna "-di" ekinin ses uyumlarına uyacak şekilde eklenmesi ile oluşturulan geçmiş zaman yapısı. Ayrıca görülen geçmiş zaman ve hikâye geçmiş zaman olarak da bilinir. -di eki; -dı, -du, -dü, -ti, -tı, -tu veya -tü şekillerinden birini alabilir. -di ekinden sonra -varsa- ilgili şahıs eki gelir.
Bildirme eki veya bildirme koşacı, Türkçede yükleme kesinlik, belirsizlik, ihtimal gibi anlamlar katan -dir eki. Türkçedeki dört ek-fiilden biridir. Eklendiği kelimedeki ses kurallarına uyarak -dır, -dur, -dür, -tir, -tır, -tur ve -tür hâllerine dönüşebilir:
- cevherdir, elmadır, yüzüktür, gelmiştir, dönüyordur
Şahıs eki veya kişi eki, yüklemin kişisini (özneyi) belirten ek. Fiil kiplerine veya ek-fiillere eklenerek işin veya oluşun kim tarafından gerçekleştirildiğinin anlaşılmasını sağlayan eklerdir.
Özne-yüklem uyumu; Türkçe bir cümlede özne ve yüklemin şahıs (kişi), tekillik-çoğulluk ve olumluluk-olumsuzluk yönünden uyumlu olması. Özne-yüklem uyumsuzluğu, dil bilgisi açısından bozukluklara neden olur.
Emir cümlesi, konuşmacının/yazarın bir eylemin gerçekleştirilmesini buyurduğu cümle türü. Emir cümlelerinin tamamına yakını emir kipinde oluşturulur. Nadiren gelecek zaman kipinde emir cümlelerine de rastlanır.
- Şu sürahiyi mutfağa götür.
- Hepiniz odanıza çıkın.
- Diğer takımın oyuncuları da sahayı terk etsin.
- Herkes tahtadaki örneği defterine yazacak!
Anlatım bozuklukları, yazılı veya sözlü anlatımda karşılaşılan hatalardır. Bu hatalar yapısal (dilbilgisel) veya anlam ve mantık bakımından olabilir. Öge eksikliği, ek eksikliği gibi yapısal bozukluklara "bağlaşıklık hataları"; gereksiz sözcük kullanımı, yanlış sözcük kullanımı gibi anlamsal bozukluklara ise "bağdaşıklık hataları" denir.
Esperanto dilbilgisi, kuralları aşırı şekilde düzenli olması için tasarlanmıştır. Eklemeli bir dil olan Esperanto'nun kelime dağarcığı Hint-Avrupa dil ailesi, özellikle de Latin, Slav ve Germen dilleri esas alınarak hazırlanmıştır. Esperanto serbest cümle dizimine sahiptir, cümledeki ögelerin yerleri değiştirildiğinde cümlenin anlamı değişmez.