İçeriğe atla

Sonsuz

∞ sembolünün farklı yazı biçimleri

Sonsuz, eski Yunanca Lemniscate kelimesinden gelmektedir, (sembol: ∞) çoğunlukla matematik ve fizikte herhangi bir sonu olmayan şeyleri ve sayıları tarif etmekte kullanılan soyut bir kavramdır.

Matematikte “sonsuz” sıklıkla bir sayıymış gibi ele alınır (örn. Sonsuz sayıda terim vb.) ama aslında gerçek sayılar türünde bir sayı değildir. Sonsuz küçük değerlerini içeren sayı sistemlerinde bu son küçüklerin karşıtı bir sonsuz sayıdır. 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında Georg Cantor sonsuz ve sonsuz kümeler ile ilgili birçok fikre şekil verdi. Geliştirdiği kuramda farklı boyutlarda sonsuz kümeler yer almaktadır. Örneğin, tamsayıların oluştuğu küme sayılabilir sonsuzken gerçek sayıların oluşturduğu sonsuz küme ise sayılamaz sonsuzdur.

Tarihçe

Antik kültürler sonsuz hakkında çeşitli fikirlere sahipti. Antik Yunanlar ve Antik Hindistanlılar sonsuz kavramının modern matematikçilerin tanımladığı şekilde tanımlamak yerine bu kavrama felsefi bir fikir olarak yaklaştılar.

Antik Yunan

Sonsuz hakkındaki ilk kaynaklar Milet’te yaşamış olan Sokrates öncesi düşünür Anaksimandros’a aittir. Sonsuzluğu ifade etmek için sınırsız gibi anlamlara gelen “aperion” kelimesini kullanmıştır. Ancak, sonsuzun matematiksel olarak kullanımına dair ilk örnekler Parmenides tarafından kurulan Elea okulunun bir üyesi olan Sokrates öncesi düşünür Elealı Zenon’a aittir. Aristoteles onu diyalektiğin mucidi olarak adlandırır. Asıl ünlü olduğu konu ise Bertnard Russell’ın da belirttiği gibi ölçülemeyecek kadar akıllıca ve derin paradokslarıdır. Aristoteles’in geleneksel görüşü gereğince Helenistik dönemde potansiyel ve gerçek sonsuzu birbirinden ayırmayı tercih etmişlerdir. Örneğin, sonsuz sayıda asal sayı vardır demek yerine, Öklid, herhangi bir asal sayı grubunun içerdiği miktardan daha fazla sayıda asal sayı vardır demeyi tercih eder. (Elementler, Kitap IX)

Antik Hindistan

Hindistan’a ait olan bir Matematiksel yapıt olan Surya Prajnapti tüm sayıları üç gruba ayırır. Bunlar: sayılabilir, sayılamaz ve sonsuzdur. Bu grupların her biri üç farklı alt gruba daha ayrılır.

  • Sayılabilir: en düşük, ortalama, en yüksek.
  • Sayısız: neredeyse sayısız, gerçekten sayısız ve çok büyük sayıda olduğundan dolayı sayısız.
  • Sonsuz: neredeyse sonsuz, gerçekten sonsuz ve son derece sonsuz.

Bu sayı grupları kuramında iki tip sonsuz sayı birbirinden ayrılmıştır. Bu ayrım asaṃkhyāta (sayısız) ve ananta (sınırsız) yani kesin olarak sınırlandırılmış ve genel olarak sınırlandırılmış sonsuzlar arasındadır.

Matematik

Sonsuz Sembolü

Sonsuz sembolü (kelebek veya sekiz eğrisi diye de adlandırılır) sonsuzluğu ifade etmek için kullanılan matematiksel bir semboldür. Bu sembol, Unicode’da U+221E, LaTeX’te ise \infty olarak kodlanmıştır. İlk olarak 1655 yılında John Wallis tarafından ortaya atılmıştır. Ortaya atıldığı günden beri matematik dışında modern mistisizm gibi matematik dışındaki alanlarda da kullanılmıştır.

Kalkülüs

Sonsuz küçük kalkülüsünün yaratıcılılarından biri olan Leibniz sonsuz sayılar ile oldukça ilgilenmiş ve matematikte kullanmıştır.

Gerçel Analiz

Gerçel analizde sonsuz işareti sınırsız limitleri göstermek için kullanılır. ifadesi x 'in herhangi bir sınırı olmadan büyüdüğünü, ifadesi İse x’in herhangi bir sınırı olmadan azaldığını gösterir. Eğer her t değeri için f(t) ≥ 0 ise,

  • ifadesi f(t)’nin . ve arasında herhangi bir alanı sınırlandırmadığını gösterir.
  • ifadesi f(t)’nin altında kalan alanın sonsuz olduğunu gösterir.
  • ifadesi f(t)’nin altında kalan alanın sınırlı ve ’ya eşit olduğunu gösterir.

Sonsuz aynı zamanda sonsuz serileri gösterirken de kullanılır.

  • ifadesi, bu sonsuz serilerin toplamının gerçek değerine yakınsadığını gösterir.
  • ifadesi, bu sonsuz serilerin toplamının ıraksadığını gösterir. Yani bu toplam herhangi bir sınır olmadan büyür.

Sonsuz, limit tanımlamanın dışında genişletilmiş gerçek sayılar kümesinde bir değer olarak da kullanılır. ve şeklinde gösterilen noktalar gerçek sayılar topolojik uzayına eklenebilir. Bu işlem bize genişletilmiş gerçek sayıları verir.

Karmaşık Analiz

Gerçel analizde olduğu gibi karmaşık analizde de sembolü sonsuz sembolü olarak kabul edilir ve işaretsiz bir sonsuz limiti ifade eder. ifadesi, x’in büyüklüğünün ; belirlenmiş bir değerin ötesine kadar büyüdüğünü gösterir. olarak belirlenen nokta,karmaşık düzlemin tek noktada sıkıştırılmışını veren bir topolojik uzay olarak karmaşık düzleme eklenebilir. Bu işlem tamamlandığında elde edilen uzay tek boyutlu bir karmaşık katmanlı uzay ya da Reimann yüzeyi, genişletilmiş karmaşık yüzey ya da Riemann küresi olarak adlandırılır. Bu anlatılanlara benzer aritmetik işlemler genişletilmiş gerçek sayılar, işaretler için bir ayrım olmamasına rağmen, için de uygulanabilir. (sonsuz sayılar birbirine eklenemeyeceğinden tek istisna sonsuz sayılardadır.) Diğer taraftan, bu tip bir sonsuz sıfırdan farklı herhangi bir sayının sıfıra bölünmesiyle elde edilir. Örneğin sıfırdan farklı bir z sayısı için ifadesi sonsuz değerini verir. Bu yazıda meromorf işlevleri kutuplarda değerini alan Riemann küreleri için bir harita olarak düşünmek kolaylık sağlayabilir. Karmaşık değerli bir işlevin tanım kümesi sonsuz değerini alacak kadar da genişletilebilir. Bu tip işlevlere verilebilecek örnek Möbius dönüşümleri grubudur.

Standart Dışı Analiz

Isaac Newton ve Gottfried Leibniz tarafından fomüle edilen sonsuz küçük kalkülüsünün orijinalinde sonsuz küçükler kullanılmıştır. 20. Yüzyılda bu tarz bir yaklaşımın yumuşatılmış sonsuz küçük analizi ve standart dışı analizi de içeren çeşitli mantıksal sistemler boyunca sıkı bir temel oluşturabileceği gösterildi. Standart dışı analizde sonsuz küçükler tersinirdir ve bunların tersinirleri sonsuz sayılardır. Bu açıdan bakıldığında sonsuz sayılar hiperral alanının bir parçasıdır. Aralarında herhangi bir eşitlik yoktur. Örneğin H bir sonsuz sayı ise, H + H = 2H ve H + 1 farklı birer sonsuz sayıdır. Standart dışı kalkülüse bu yaklaşım tam olarak Keisler (1986)’de geliştirilmiştir.

Küme Kuramı

Sonsuz küme ve öz alt küme arasındaki birebirlik özelliği

Sonsuzun diğer farklı şekilleri olan sıral ve nicel sonsuzlar küme kuramındaki sonsuzlardır. Georg Cantor ilk sonlu ötesi alef-sıfır olan bir sonlu ötesi sistemi geliştirmiştir. Nicel sonsuzlara dair bu modern matematiksel görüş 19. Yüzyılın sonlarında Cantor, Gottlob Frege, Richard Dedekind ve diğerlerinin çalışmalarıyla ve grup ve kümelere dair fikirleriyle gelişmiştir. Dedekind’ın yaklaşımı temelde birebir işlev fikrini kümelerin boyutunu belirlemede standart olarak benimseyip, Galile’nin bütün, parçalar ile aynı boyutlarda olamaz görüşünü reddetmeye dayanır. Bir sonsuz küme en azından kendisinin alt kümelerinden biri ile aynı boyuta sahip olan bir küme olarak tanımlanabilir. Sonsuzun bu tanımı Dedekind sonsuzu olarak bilinir. Verilen şema bu konuya bir örnek teşkil etmektedir: Doğruları sonsuz noktalar kümesi olarak düşündüğümüzde alttaki mavi doğrunun sol yarısı, yukarıdaki doğruya birebir şeklinde gösterilebilir. (Yeşil benzerlik çizgiler ile.) ve tersi yapıldığında, yukarıdakinden aşağıdaki mavi doğrunun tamamına, (Kırmızı benzerlik çizgileri ile) aşağıdaki mavi doğrunun tamamı ve sol yarısı aynı niceliğe ya da boyuta sahiptir. Cantor, sıral sayılar ve nicel sayılar olmak üzere iki farklı sonsuz sayı tanımlamıştır. Sıral sayılar, iyi-sıralı kümeler veya saymanın sonsuzdan sonraki noktaları da içeren herhangi bir durma noktasına kadar devam eden sayılar şeklinde tanımlanabilir. Nicel sayılar kümelerin boyutunu, kaç elemana sahip olduklarını, belirler ve belirli bir boyutun ilk sıral sayısının o boyutun nicel sayısını belirtmek için seçilmesi ile standartlaştırılırlar. En küçük sıral sonsuz pozitif tam sayılardır ve tam sayıların niceliğine sahip herhangi bir küme sayılabilir sonsuzdur. Eğer küme pozitif tam sayılarla birebir benzeşme yapmak için çok büyükse sayılamaz denir. Canton’un görüşü etkili oldu ve modern matematik gerçek sonsuzu kabul etti. Hiperreal sayılar gibi belirli genişletilmiş sayı sistemleri sonlu sayıları ve farklı boyutlardaki sonsuz sayıları kapsar.

Sürekliliğin Niceliği

Cantor’un ulaştığı en önemli sonuçlardan biri de sürekliliğin niceliği ’nin doğal sayılarınkinden büyük olmasıdır. Diğer bir deyişle doğal sayılardan N daha fazla gerçek sayı R vardır. Cantor bunu şeklinde göstermiştir (bakınız Cantor'un köşegen yöntemi). Süreklilik hipotezi gerçek sayıların niceliği ile doğal sayıların niceliği arasında bir nicel sayı olmadığını söyler. Yani, . Ancak bu hipotez yaygın olarak kabul görmüş Zermelo-Fraenkel küme kuramı ile ne kanıtlanabilir ne de yanlışlığı ortaya konulabilir. Nicel aritmetik sadece gerçek sayı doğrusundaki noktaların sayısının bu doğrudaki herhangi bir bölmedeki noktaların sayısına eşit olduğunu göstermek için kullanılmaz. Aynı zamanda bu, sonlu boyutlu herhangi bir uzaydaki bir düzlemdeki noktaların sayısının da eşit olduğunu belirtir.

Tek boyutlu bir çizgide iki boyutlu bir karedeki ile aynı sayıda nokta olduğunu gösteren fraktal yapının ilk üç adımı.

Bu sonuçların ilki (−π/2, π/2) Aralığı ve R arasında birebir benzeşme gösteren bir tanjant işlevi düşünüldüğünde aşikârdır. İkinci sonuç Cantor tarafından 1878’de kanıtlandı ancak 1980’de Giuseppe Peano boşluk dolduran eğrileri, dönüşler ve çeşitli bükülmeler sonucunda herhangi bir kareyi küpü ya da hiperküpü ya da sonlu boyutu olan bir uzayı dolduracak hale gelen eğri çizgiler, ortaya attığında sezgisel olarak anlaşılabilecek şekilde aşikâr oldu. Bu çizgiler bir karenin herhangi bir kenarındaki noktalar ile içindeki noktalar arasında birebir benzeşme kurmak için kullanılabilir.

Geometri ve Topoloji

Sonsuz boyutlu uzaylar geometri ve topolojide çokça kullanılmaktadır. Buna verilebilecek en yaygın örnekler sonsuz boyutlu karmaşık izdüşümsel uzay K(Z,2) ve sonsuz boyutlu karmaşık gerçek uzay K(Z/2Z,1) dir.

Fraktallar

Fraktal bir cismin yapısı temel olarak tekrarlanarak büyültme ile oluşur. Fraktallar yapıları bozulmadan sınırsız miktarda büyütülebilir ve düzgün hale gelirler. Çevre uzunlukları sonsuzdur ancak bazı fraktal cisimlerin sonsuz uzunlukta çevreleri olmasına rağmen sonlu miktarda yüzey alanları vardır. Sonsuz çevresi ve sonlu yüzey alanı olan bu tip fraktal eğrilere örnek olarak Koch kar tanesi örnek olarak gösterilebilir.

Sonsuzsuz Matematik

Leopold Kronecker sonsuz kavramına ve 1870 ve 1880lerde onu kullanan meslektaşlarına karşı şüphe ile yaklaştı. Matematik felsefesinde geliştirilen bu şüphecilik finitizm matematikte sadece sonlu kavramların varlığını kabul eden olarak adlandırıldı. Finitizm, oluşturmacı matematik ve sezgici matematiğin uç halidir.

Fizik

Fizikte, gerçek sayılar sürekli ölçümler için, doğal sayılar ise sayılabilir ölçümler için kullanılır. Bundan dolayı, ölçülemez miktarların sonsuz değere sahip olduğu fizikçiler tarafından kabul görmüştür. Örneğin, genişletilmiş gerçek sayılar sisteminde bir sonsuz değeri almak ya da sonsuz sayıdaki olayların sayılması. Ayrıca herhangi bir cismin sonsuz kütleye ya da enerjiye sahip olamayacağı farz edilir. Bir diğer yandan bazı sonsuz kavramların varlığı kabul edilir ancak bunlara dair deneysel bir bilgi yoktur.

Fiziksel Sonsuzun Kuramsal Uygulamaları

Ölçülebilir miktarlar için sonsuz değerleri reddetmek fikri ideolojik nedenlerden ötürü ortaya çıkan bir fikir değildir. Daha çok metodolojik ve faydacı görüşlerden dolayı ortaya çıkmıştır. Herhangi bir fiziksel veya bilimsel kuramın gerekliliklerinden biri gerçekle uyuşan ya da en azından benzerlik gösteren kullanılabilir bir formül üretmesidir. Örneğin, sonsuz kütleye sahip bir cismin var olması. Bu cismin Kütleçekim kuvvetini hesaplamaya yönelik kullanılacak her formülün sonucu sonsuz çıkacaktır ve bu sonuç cismin yerini veya diğer cisimlerin kütlesini yok sayarak yine aynı çıkacaktır ve hiçbir fayda sağlamayacaktır. Eğer sonsuz kütleli bir cisim var olsaydı, sonlu kütleye sahip herhangi bir cisim diğer cismin uygulayacağı sonsuz kuvvetten (ve bundan dolayı ivmeden) etkilenecekti. Bu tip bir olayı gerçekte gözlemlemek imkânsızdır. Bazen kuramdan elde edilen sonsuz sonucu kuramın yetersiz kaldığı ya da başarısız olduğu noktaya yaklaştığının göstergesi olabilir. Bu durum kuramın kısıtlamalarını belirlemede yardımcı olur.

Bu bakış açısı sonsuzun fizikte kullanılamayacağı anlamına gelmez. Kolaylık olsun diye genelde hesaplamalarda, denklemlerde, kuramlarda, yaklaşımlarda sonsuz seriler, sınırsız işlevler vb. kullanılır ve sonsuz miktarlarla işlemler de yapılır. Ancak fizikçiler elde edilen sonucun fiziksel olarak anlamlı olmasına gerek duyar. Kuantum kuramında sonsuz değere ulaşan sonuçlar fiziksel bir anlamı olması için yorumlanır. Bu sürece yeniden boyutlandırım adı verilir.

Ancak, sonucun sonsuz olduğu bazı kuramsal durumlar da vardır. Bu duruma kara delikleri tarif ederken kullanılan aykırılık örnek olarak verilebilir. Genel görelilik kuramındaki bazı denklemlerin çözümleri boyutsuz ve sonlu kütleli bu nedenle de sonsuz yoğunluğa sahip cisimlerin var olmasına izin verir. Bu matematiksel aykırılık denilen duruma ya da fiziksel kuramın çöktüğü yere bir örnektir. Bu fiziksel sonsuzların var olduğunu göstermez, daha çok kuramın bu tip durumları doğru açıklayamadığını gösterir. Diğer iki örnek ise ters kare kuvvet kanunları olan Newton’un çekim kuvveti yasası ve Coulomb’un elektrostatik yasasıdır. r=0 durumunda bu denklemler sonsuz değerini verir.

Kozmoloji

1584’te İtalyan filozof ve astronom olan Giordano Bruno “On the Infinite Universe and Worlds” (Sonuz Evren ve Dünyalar) adlı eserinde “ Sayılamayacak kadar çok güneş vardır ve sayılamayacak kadar dünya bunların etrafında bizim güneşimiz etrafında dönen yedi gezegen gibi dönmektedir. Canlılar bu dünyalar üzerinde yaşamlarını sürdürmektedir.” Şeklinde açıklayarak sonsuz evren fikrini ortaya atmıştır Kozmologlar uzun süre boyunca sonsuzun fiziksel dünyamızda var olup olmadığını keşfetmek için uğraştılar: “Sonsuz sayıda yıldız var mı? Evrenin sonlu bir hacmi var mı? Uzay sonsuza kadar devam mı ediyor?” gibi ucu açık sorularla bu konu üzerinde çalışmışlardır. Dikkat edilmesi gereken bir nokta ise sonsuz olmanın mantıken sınırı olmamaktan farklı şeyler olduğudur. Dünya’nın iki boyutlu yüzeyi sonludur ama sınırı yoktur. Düz bir doğru boyunca gidilirse sonuçta başlangıç noktasına geri dönülür. Evren de, en azından prensipte, bu tip benzer bir topolojiye sahip olabilir. Eğer öyleyse, evren boyunca düz bir çizgide ilerleyen birisi en sonunda başlangıç noktasına geri dönecektir. Diğer bir açıdan, eğer evren bir küre gibi eğrilmek yerine düz bir topolojiye sahipse hem sınırsız hem de sonsuz olabilir. Evrenin eğriliği kozmik arka plan ışımasındaki çok kutuplu momentler sayesinde ölçülür. WMAP uzay aracının kaydettiği ışıma analizleri evrenin düz bir topolojiye sahip olduğunun işaretlerini vermektedir. Bu durum sonsuz fiziksel evren ile tutarlı olacaktır. 2009’da fırlatılan Planck adlı uzay aracının bu kozmik ışımaları 10 kat daha hassas şekilde kaydetmesi ve evrenin sonsuz olup olmadığı konusunda daha fazla fikir edinilmesine yardımcı olması bekleniyor. Sonsuzluk fikri, astrofizikçi Michio Kaku tarafından açıklanan çoklu evren hipotezine kadar uzanmaktadır. Bu hipoteze göre birçok sayıda ve çeşitlilikte evrenler bulunmaktadır.

Mantık

Mantıkta sonsuz gerileme savı “ bir tezin hatalı olduğunu gösteren felsefi bir sav” olarak görülür çünkü “ Var olan bir sonsuz seri olsa da olmasa da bu sav sonsuz bir seri yaratır ve tezin sahip olduğu görevi (örn. Doğrulama) azaltır.”

Bilgisayar

Kayan nokta aritmetiği standardı (IEEE 754) pozitif sonsuz ve negatif sonsuz değerlerini açıkça belirtir. Bunlar aritmetik taşma, sıfıra bölme ve diğer istisnai işlemlerin sonucu olarak tanımlanmıştır.

Java ve J gibi bazı programlama dilleri kullanıcıya pozitif ve negatif sonsuz değerlerine dil sabiti olarak erişim izni verir. Bunlar en büyük ve en küçük elemanlar, kendilerinden büyük ve küçük olanlarla karşılaştırıldığında, olarak kullanılabilir. Pencereleme, arama ve sınıflandırma algoritmalarında başlangıç ve bitiş değerleri olarak kullanışlıdırlar.

En büyük ve en küçük elemanlara sahip olmayan ama ilişki operatörünün aşırı yüklenmesine izin veren dillerde programcı en büyük ve en küçük elemanları yaratabilir. Programın ilk durumunda bu tip değerlere izin vermeyen ama kayan nokta işaretçilerini uygulayan dillerde sonsuz değerleri belirli işlemlerin sonucu olarak hala ulaşılabilir ve kullanılabilir olabilir.

Sanat ve Kavramsal Bilimler

Sonsuzluk metaforunu kullanan çalışma

Perspektif sanatı, gözlemciden sonsuz uzaklıkta bulunan hayali bir kaybolma veya sonsuz noktası kullanır. Bu, sanatçıya mesafeleri, cisimleri ve resimdeki uzayı gerçekçi bir şekilde betimleme imkânı tanır. Sanatçı M. C. Escher sonsuzluğu eserlerinde bahsedilen ve diğer şekillerde kullanmasıyla ünlüdür.

Kavramsal bilimci George Lakoff matematik ve bilimdeki sonsuz kavramını bir metafor olarak görür. Bu görüş sürekli artan sıra olarak tanımlanan temel sonsuz metaforu (İng. BMI) üzerine kurulmuştur. Ayrıca sonsuz sembolü sonsuz aşkı simgelemek için de kullanılmıştır. Birçok takı türü bu amaçla sonsuz sembolü şeklinde üretilmiştir.

İlgili Araştırma Makaleleri

Sayı, sayma, ölçme ve etiketleme için kullanılan bir matematiksel nesnedir. En temel örnek, doğal sayılardır. Sayılar, sayı adı (numeral) ile dilde temsil edilebilir. Daha evrensel olarak, tekil sayılar rakam adı verilen sembollerle temsil edilebilir; örneğin, "5" beş sayısını temsil eden bir rakamdır. Yalnızca nispeten az sayıda sembolün ezberlenebilmesi nedeniyle, temel rakamlar genellikle bir rakam sisteminde organize edilir, bu da herhangi bir sayıyı temsil etmenin organize bir yoludur. En yaygın rakam sistemi Hint-Arap rakam sistemidir, bu sistem on temel sayısal sembol, yani rakam kullanılarak herhangi bir negatif olmayan tam sayının temsil edilmesine olanak tanır. Sayılar sayma ve ölçme dışında, etiketlerde, sıralamada ve kodlarda kullanılmak için de sıklıkla kullanılır. Yaygın kullanımda, bir rakam ile temsil ettiği sayı net bir şekilde ayrılmaz.

Matematikte reel sayılar kümesi, Fransızca réel “gerçek” den gelmektedir. Oranlı sayılar kümesinin evrim sürecinden elde edilen bir varsayım kombinasyonudur. Reel sayılar kümesi sembolüyle gösterilir.

Süreklilik hipotezine göre bütün sonsuzların eşit olması mümkün değildir. 19. yüzyılın sonunda Alman matematikçi Georg Cantor'un ispatından beri gerçek sayılar kümesinin eleman sayısının, doğal sayılar kümesinin eleman sayısından fazla olduğu bilinmektedir. Bu, gerçek sayılar kümesinin eleman sayısının doğal sayıların alt kümelerinin sayısına eşit olduğu anlamına gelir. Genelde ile doğal sayılar kümesinin eleman sayısı ifade edilirken, bu durumda gerçek sayılar kümesinin eleman sayısının olduğu görülmektedir. Süreklilik hipotezi, bu iki sonsuzluk arasında başka derecelerde de sonsuzluk olup olmadığı sorusunu sorar.

Topolojik uzaylar, matematiğin Topoloji dalının başlıca uğraş konularıdır. Bir X kümesi ve bu kümenin alt kümelerinin bir kısmını içeren ve aşağıdaki varsayımları sağlayan S kümesinden oluşurlar:

<span class="mw-page-title-main">Limit</span> Sayıların ucu

Limit kelimesi Latince Limes ya da Limites 'den gelmekte olup sınır, uç nokta anlamındadır. Öklid ve Arşimet tarafından eğrisel kenarlara sahip şekillerle ilgili olan teoremlerde kullanılmıştır. Limit kavramı, çok önceleri kullanılmasına rağmen sonra unutulmuş ve daha sonra Newton ile Leibniz'in eserlerinde görülmüştür. Mesela, diferansiyel hesapta bir eğri sonsuz küçük uzunlukta sonsuz kenara sahip bir çokgen olarak kabul edilir. Limit kavramından ortaya çıkan diferansiyel hesap, pek çok fizik probleminin kolayca ele alınmasını sağlar.

<span class="mw-page-title-main">Dizi</span> aynı tip elemanların sıralı listesi (sonlu veya sonsuz)

Dizi, bir sıralı listedir. Bir küme gibi, ögelerden oluşur. Sıralı ögelerin sayısına dizinin uzunluğu denir. Kümenin aksine sıralı ve aynı ögeler dizide farklı konumlarda birkaç kez bulunabilir. Tam olarak bir dizi, tanım kümesi sayılabilen toplam sıralı kümelerden oluşan bir fonksiyon olarak tanımlanabilir. Örneğin doğal sayılar gibi. Diziler bu örnekte olduğu gibi sonlu olabilir. Ya da tüm çift pozitif tam sayılar gibi sonsuz olabilir.

Matematikte, kardinal sayılar ya da nicel sayılar, kısaca kardinaller; bir kümenin kardinalitesi ya da nicesi olarak bilinen büyüklüğünü göstermek için kullanılan sayılardır. Sonlu kümelerde kardinalite, kümenin öğe sayısını gösteren doğal bir sayıdır. Sonsuz kümelerin öğe sayısını tanımlamak için transfinite kardinal sayılar vardır.

<span class="mw-page-title-main">Küme</span> matematiksel anlamda tanımsız bir kavramdır. Bu kavram "nesneler topluluğu veya yığını" olarak yorumlanabilir.

Küme, matematikte farklı nesnelerin topluluğu veya yığını olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımdaki "nesne" soyut ya da somut bir şeydir. Fakat her ne olursa olsun iyi tanımlanmış olan bir şeyi, bir eşyayı ifade etmektedir. Örneğin, "Tüm canlılar topluluğu", "Dilimiz alfabesindeki harflerin topluluğu", "Masamın üzerindeki tüm kâğıtlar" tümcelerindeki nesnelerin anlaşılabilir, belirgin oldukları, kısaca iyi tanımlı oldukları açıkça ifade edilmektedir. Dolayısıyla bu tümcelerin her biri bir kümeyi tarif etmektedir. O halde, matematikte "İyi tanımlı nesnelerin topluluğuna küme denir." biçiminde bir tanımlama yapılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Cauchy dağılımı</span>

Olasılık kuramı ve istatistik bilim dallarında Cauchy-Lorentz dağılımı bir sürekli olasılık dağılımı olup, bu dağılımı ilk ortaya atan Augustin Cauchy ve Hendrik Lorentz anısına adlandırılmıştır. Matematik istatistikçiler genel olarak Cauchy dağılımı adını tercih edip kullanmaktadırlar ama fizikçiler arasında Lorentz dağılımı veya Lorentz(yen) fonksiyon veya Breit-Wigner dağılımı olarak bilinip kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Karmaşık analiz</span>

Karmaşık analiz ya da başka bir deyişle kompleks analiz, bir karmaşık değişkenli fonksiyonları araştıran bir matematik dalıdır. Bir değişkenli karmaşık analize ya da çok değişkenli karmaşık analizle beraber tümüne karmaşık değişkenli fonksiyonlar teorisi de denilir.

<span class="mw-page-title-main">Karmaşık düzlem</span>

Matematikte karmaşık düzlem, gerçel eksen ve ona dik olan sanal eksen tarafından oluşturulmuş, karmaşık sayıların geometrik bir gösterimidir. Karmaşık sayının gerçel kısmının x-ekseni boyuncaki yer değiştirmeyle, sanal kısmının ise y-eksenindeki yer değiştirmeyle temsil edildiği değiştirilmiş bir Kartezyen düzlem olarak düşünülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Laurent serisi</span>

Matematikte karmaşık bir fonksiyonun Laurent serisi bu fonksiyonun negatif dereceli terimler de içeren kuvvet serisi temsilidir. Karmaşık fonksiyonların Taylor serileri açılımının mümkün olmadığı durumlarda bu fonksiyonları açıklamak için de kullanılabilir. Laurent serisi ilk defa 1843'te Pierre Alphonse Laurent tarafından yayınlanmış ve bu matematikçinin adını almıştır. Karl Weierstrass 1841'de bu seriyi bulmuş olabilir ancak o zamanda ilk yayınlayan olamamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Mandelbrot kümesi</span>

Mandelbrot kümesi, Benoit Mandelbrot'un ikinci derece kompleks değişkenli polinomların dinamiklerini açıklamak için geliştirdiği ve incelediği kümedir. Mandelbrot kümesi, karmaşık düzlemin bir fraktal altkümesidir.

Olasılık kuramında Borel–Cantelli önermesi olay dizilerine ilişkin bir savdır. Ölçü kuramının bir sonucu olan önerme Émile Borel ve Francesco Paolo Cantelli'ye adanmıştır.

Matematikte, bir kuvvet serisinin yakınsaklık yarıçapı negatif olmayan bir gerçel sayı veya ∞ olan bir niceliktir. Verilen bir kuvvet serisinin yakınsaklık yarıçapı serinin yakınsak olduğu bölgeyi gösterir. Bu yakınsaklık yarıçapının içinde kalan bölgede, kuvvet serisi mutlak yakınsak ve aynı zamanda tıkız yakınsaktır. Seri yakınsak ise, o zaman bu seri bir analitik fonksiyonun bu yakınsaklık yarıçapının belirlediği bölgenin içinde kalan bölgede yakınsayan bir Taylor serisidir.

<span class="mw-page-title-main">Kök (matematik)</span>

Matematikte gerçel, karmaşık veya daha genel bir anlamda vektör değerli bir fonksiyonun kökü, fonksiyonun tanım kümesinde bulunan ve fonksiyonun 0 değerini aldığı noktalardır. Yani, eğer bir V kümesinden bir W vektör uzayına tanımlı bir fonksiyonu

<span class="mw-page-title-main">Hilbert uzayı</span>

Matematikte Hilbert uzayı, sonlu boyutlu Öklit uzayında uygulanabilen lineer cebir yöntemlerinin genelleştirilebildiği ve sonsuz boyutlu da olabilen bir vektör uzayıdır. Daha kesin olarak, bir Hilbert uzayı, uzayın tam metrik uzay olmasını sağlayan bir uzaklık fonksiyonu üreten bir iç çarpımla donatılmış bir vektör uzayıdır. Bir Hilbert uzayı, bir Banach uzayının özel bir durumudur. Matematik, fizik ve mühendislikte sıkça kullanılmaktadır. Kuantum mekaniğiyle uyumludur. Adını David Hilbert'ten almaktadır.

Sonsuz küçükler, ölçülemeyecek kadar küçük cisimleri tarif etmek için kullanılır. Sonsuz küçüklerden yararlanmaktaki asıl amaç nicelik bakımından çok küçük olsalar da hala açı, eğim gibi belirli özelliklere sahip olmalarıdır. Sonsuz küçük kelimesi 17. Yüzyıl Modern Latin uydurma sözcüğü olan bir dizideki “sonsuzuncu” terim anlamına gelen infitesimustan gelmektedir. İlk olarak 1670 yılı civarında Nicolas Marecator ya da Gottfried Wilhelm Leibniz tarafından kullanılmıştır. Genel anlamla sonsuz küçük bir cisim herhangi bir uygulanabilir ölçümden küçük olan ama boyut olarak sıfırdan farklı ya da çok küçük olan ve bu nedenle sıfırdan ayırt edilemeyecek durumdaki cisimdir. Bundan dolayı sonsuz küçük ifadesi sıfat olarak kullanıldığında aşırı derecede küçük anlamına gelmektedir. Bir anlam verebilmek için genellikle aynı bağlamdaki başka bir sonsuz küçük ile karşılaştırılması gerekir. Sonsuz miktarda çok sonsuz küçük bir integral üretmek amacıyla toplanır. Arşimet “Mekanik Teoremlerin Metodu” adı verilen çalışmasında katı cisimlerin hacimlerini ve bölgelerin alanlarını bulmak için Bölünmezler Yöntemi olarak bilinen yöntemi kullanmıştır. Yayımlanan resmi bilimsel eserlerinde aynı problemleri Tüketme Yöntemi ile çözmüştür. 15. Yüzyılda Cusalı Nicholas’ın üzerinde çalıştığı bir çemberin alanını çemberi sonsuz kenarlı bir çokgen olarak hesaplama yöntemi 17. Yüzyılda Johannes Kepler tarafından geliştirilmiştir. Simon Stevin’in 16. Yüzyılda tüm sayıların ondalık gösterimi üzerine yaptığı çalışmalar gerçek sürekliliğe temel hazırladı. Bonaventura Cavalieri’nin bölünmezler yöntemi klasik yazarların sonuçlarını genişletmesine olanak sağladı. Bölünmezler yöntemi, eş boyutlu varlıklardan oluşan geometrik figürler ile ilişkilidir. John Wallis’in sonsuz küçük görüşü geometrik figürleri figürle aynı boyuta sahip sonsuz yapı bloğuna bölmesi ile bölünmezler yönteminden ayrılır. Bu görüş integral kalkülüsünün genel yöntemleri için temel hazırlamıştır. Sonsuz küçükleri alan hesabında ile göstermiştir. Leibniz tarafından kullanılan sonsuz küçükler, sonlu ve sonsuz sayılar için başarılı olan Süreklilik Kuramı ve belirlenemez miktarlar için gösterimi değiştirmenin yönteminin sadece belirlenebilir olanları göstererek yapılacağını anlatan Aşkın Homojenite Yasası gibi bulgusal prensiplere dayanmaktaydı. 18. Yüzyıl sonsuz küçüklerin Leonard Euler ve Joseph-Louis Lagrange gibi matematikçiler tarafından sıklıkla kullanıldığı bir zaman aralığı olmuştur. Augustin-Louis Cauchy sonsuz küçükleri Cour d’Analyse adlı eserinde sürekliliği açıklamak için ve Dirac delta fonksiyonunun ilk formlarından birini tanımlarken kullanmıştır. Tıpkı Cantor ve Dedekind’ın Stevin’in sürekliliğinin daha soyut bir halini geliştirdikleri gibi Paul du Bois-Reymond da sonsuz küçük ile zenginleştirilmiş süreklilik üzerine fonksiyonların artış oranını temel alan bir seri çalışma yapmıştır. Du Bois-Reymond’un çalışması Emile Boral ve Thoralf Skolem’ e ilham verdi. Borel Bois-Reymond’un çalışmalarını Cauchy’nin sonsuz küçüklerin artış oranına dair çalışmalarıyla bağlantı kurdu. Skolem 1934’te aritmetiğin standart dışı ilk modellerini geliştirdi. Süreklilik ve sonsuz küçük yasalarının matematiksel “implementasyonu” Abraham Robinson tarafından 1961’de yapılmıştır. Robinson ayrıca Edwin Hewirr’in 1948’de ve Jerzy Łoś’un 1955’teki çalışmalarına dayanarak standart dışı analizi geliştirmiştir. Hipergerçekler sonsuz küçük ile zenginleştirilmiş sürekliliği sağlar ve transfer prensibi de Leibniz’in süreklilik yasasını sağlar.

<span class="mw-page-title-main">Alef sayısı</span>

Alef sayıları, matematikte, daha ayrıntılı söylemek gerekirse kümeler teorisinde, iyi sıralı olabilen sonsuz kümelerin kardinalitesini göstermek için kullanılan sayılardır. Alef sayısı ismini sembolünden, İbranice alef harfinden alır. Bazı eski matematik kitaplarında yanlışlıkla alef sembolü ters basılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ölçü (matematik)</span> uzunluk, alan, hacim ve integralin bir genellemesi olarak görülebilecek bir kümenin bazı alt kümelerine sayılar atayan işlev

Matematiksel analizde, küme üzerindeki bir ölçü, bu kümenin her bir uygun alt kümesine bir sayı atamanın sistematik bir yoludur ve sezgisel olarak kümenin boyutu olarak yorumlanır. Bu anlamda ölçü, uzunluk, alan ve hacim kavramlarının bir genellemesidir. Özellikle önemli bir örnek, Öklid geometrisinin geleneksel uzunluğunu, alanını ve hacmini n-boyutlu Öklid uzayının Rn uygun alt kümelerine atayan bir Öklid uzayındaki Lebesgue ölçüsüdür. Örneğin, gerçek sayılardaki [0, 1] aralığının Lebesgue ölçüsü, kelimenin günlük anlamındaki uzunluğudur ve tam olarak 1'dir.