İçeriğe atla

Soluma

Soluma
Dişi Amerikan Timsahı nefes alırken çekilmiş bir X-ray.

Nefes almak, soluk almak ya da Teneffüs havanın akciğerlere alınıp verilme işlemidir. Aerobik organizmalar enerji açığa çıkarabilmek için solunum yoluyla oksijene ihtiyaç duyar. Nefes almak vücudun ihtiyacı olan oksijenin alınıp karbondioksidin atıldığı tek işlemdir. Gaz değişimi, akciğer alveolleri ve akciğer kılcal damarlarındaki kan arasında, gazların pasif difüzyonuyla meydana gelir. Kandaki çözünmüş gazlar, kalbin kanı pompalamasıyla dolaşım sistemi yoluyla tüm vücuda yayılır. Nefes alma işlemi, nefes alma (inspirasyon) ve nefes verme (expirasyon) aşamalarından oluşur.[1]

Normal fizyolojik sınırlar içerisindeki nefes almanın tıbbi terimi öpnedir.

Karbondioksidin atılımına ek olarak nefes almayla vücuttan su da atılır. Alveollerden difüzyona uğrayan su sebebiyle nefes %100 nem içerir.

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 9 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 14 Temmuz 2015. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Zatürre, pnömoni ya da batar, akciğerde görülen yangılardır. Klasik pnömonilerde, akciğerlerin hava geçitlerindeki son bölüm ve hava kesecikleri (alveoller) etkilenir. İnterstisiyel pnömonilerde, hava kesecikleri (alveoller) arasındaki bölmeler yoğunlukla etkilenen alanlardır. Akciğerler günde 10.000 litre havayı süzer. Kan dolaşımına oksijen taşıyan solunum havasıyla birlikte çok sayıda katı ve sıvı partikül ile zararlı gazlar da akciğerlere ulaşır. Solunum havası içindeki zararlı etkilere verilen tepkilerin büyük bölümü canlı etkenlerden kökenli infeksiyon hastalıklarıdır. Toksik gazların ve sıvıların büyük bölümü “kimyasal pnömoniler” olarak nitelenir.

<span class="mw-page-title-main">Balık</span> solungaç taşıyan, tetrapod olmayan ve suda yaşayan omurgalı hayvan

Balıklar poikloterm olan, neredeyse sadece suda yaşayan ve solungaçları ile solunum yapan, soğuk kanlı, yürekleri çift gözlü, çoğunun vücudu pullu, genellikle yumurta ile üreyen omurgalı hayvanlardır. Bazı türler canlı doğurarak ürer. Mesela tatlı su balıklarından Lepistes'in yumurtaları anne karnında çatlar ve canlı doğum gerçekleşir. Çiklitgillerde ise kuluçka süresi dişinin ağzında gerçekleşir. Ağzında yumurtaları çeviren, mantarlaşmasını engelleyen dişi yumurtalar çatlayana hatta yavrular serbestçe yüzmeye başlayana kadar onları ağzındaki kesesinde korur. Balıklar su yaşamındaki en önemli varlıklardan bir tanesidir. Nehir, göl, akarsu, okyanus ve denizlerde bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Karbondioksit</span> Renksiz, kokusuz, yoğunluğu 152,0 °Cde ve 36 atmosfer basıncında kolayca sıvılaşan ekşimsi tatta bir gaz (CO2)

Karbondioksit, kovalent bağlı bir karbon ve iki oksijen atomundan oluşan moleküle sahip, normal koşullarda gaz hâlinde bulunan bileşiğin adıdır. Renk ve kokusu yoktur. Kimyasal formülü CO2 şeklinde olup molekül ağırlığı 44,009 g/mol'dür. Karbon içeren besin maddelerinin metabolize edilmesi sonucu meydana gelen bir son üründür. Küresel ısınmada önemli bir pay sahibidir. Yerden yansıyan güneş ışınlarının atmosferden çıkma oranını azaltır.

<span class="mw-page-title-main">Solungaç</span>

Solungaç, su hayvanlarının solunum organı. Suda çözünmüş oksijenin kana alınmasını ve kandaki karbondioksitin atılmasını sağlayacak yapıdadır. Solunum yüzeyinin kıvrılması ve dallanması ile meydana gelirler. Solungaç solunumu, sürekli suda yaşayan omurgasız hayvanlarda, balıklar ve kurbağa larvalarında görülür. Amfiyoksüsta bağırsağın ön kısmı genişlemiş ve birçok yarıkla delinerek solungaç sepeti denilen kan damarlarıyla zengin özel bir organ halini almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Solunum sistemi</span> Hayvanlarda ve bitkilerde gaz alışverişini sağlayan biyolojik sistem

Solunum sistemi, kandaki karbondioksit (CO2) gazının oksijen gazı (O2) ile yer değiştirmesini sağlayan sistemdir.

<span class="mw-page-title-main">Balon</span> gazla dolu şişirilebilir esnek çanta

Balon; helyum, hidrojen, nitröz oksit, oksijen gibi havadan hafif gazlar ya da havayla doldurulmuş, genelde kauçuktan yapılan esnek oyuncak. Bazı yörelerde balon şişirgen olarak da bilinir. Bu terim balon için kullanılan ilk terimdir. Son zamanlarda balon denildiği zaman daha farklı nesneler de akıllara gelmektedir. Fakat tabii ki doğruca balon olarak adlandırılmazlar. Özel görevler için balonlar duman, sıvı su, granüler ortam veya ışık kaynakları ile doldurulabilir. Günümüz balonları kauçuk, lateks, polikloropren veya naylon kumaş gibi malzemelerden yapılır ve birçok farklı renkte olabilir. Bazı erken balonlar, domuz mesanesi gibi kurutulmuş hayvan mesanelerinden yapılmıştır. Bazı balonlar dekoratif amaçlı veya eğlence amaçlı kullanılırken diğerleri meteoroloji, anjiyoplasti, tıbbi tedavi, askerî savunma, uçaksavar balonu veya ulaşım gibi pratik amaçlar için kullanılır. Düşük yoğunluğu ve düşük maliyeti de dâhil olmak üzere bir balonun özellikleri, çok çeşitli uygulamalara yol açmıştır. Birçok ülkede balon bırakma etkinlikleri popülerdir.

<span class="mw-page-title-main">Kalp yetmezliği</span> kalbin karıncıktaki kanı damarlara yeteri kadar gönderememesi sonucu oluşan rahatsızlık

Kalp yetmezliği, kalbin sağ, sol veya her iki karıncığının içindeki kanı, her vuruşunda damarlara yeterli miktarda gönderememesi sonucu oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Alveol</span>

Alveoller, akciğerlerin içinde bulunur. Kılcal damarlardaki karbondioksiti alırlar ve kılcal damarlara içlerinde olan oksijeni verirler. Buna gaz alışverişi denir. Alveoller kan dolaşımında da görevlidir. Nefes aldığımızda hava; burun, yutak, gırtlak, soluk borusu, akciğerler, bronşlar, bronşçuklar ve alveoller yolunu izler. Alveoller de havayı temizleyip, kılcal damarlara verir. Damarlar tüm vücuda dağıtır. Kirlenen kan kılcal damarlar ile yeniden alveollere gelir. Alveoller karbondioksidi alır, bronşlara verir, bronşlar soluk borusuna, soluk borusu burna verir. Burundan da dışarı atılır. Alveoller difüzyon ile gaz alış-verişini yapar, tip 2 alveol epitel hücreleri tarafından salgılanan, yüzey aktif bir lipoprotein kompleksi olan surfaktan maddesi ile, yüzey gerilimleri azalır ve büzülmeleri engellenmiş olur. Ayrıca surfaktanın hidrofobik tarafı sayesinde alveole su geçişi engellenir.

<span class="mw-page-title-main">Vurgun</span>

Vurgun veya dekompresyon hastalığı, kısa sürede yüksek basınçlı bir bölgeden alçak basınçlı bir bölgeye geçilmesi nedeniyle vücutta gaz kabarcıklarının oluşması sonucu ortaya çıkan gaz embolizmidir. Özellikle dalgıçlar, pilotlar veya su altı inşaat işçileri gibi basınç değişimi etkisinde kalanlarda rastlanır. Sünger avcılarında görülen bu tabloya halk dilinde vurgun denir. Dekompresyon sözcüğü "basınç azalması" anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Kükürt dioksit</span> Yoğunluğu 2,3 olan, renksiz, boğucu kokulu ağır bir gaz

Kükürt dioksit formülünde bir kükürt atomu iki oksijen atomu yer alır. Aralarında kovalent-polar bağ yaparlar. SO2 formülü ile gösterilir. Şeker endüstrisinde kullanılır. Hava kirliliğine ve asit yağmurlarına sebep olur. (SO2), renksiz, keskin kokulu reaktif bir gaz olup kömür, fuel-oil gibi kükürt içeren yakıtların yanması sırasında, metal eritme işlemleri ve diğer endüstriyel işlemler sonucu oluşur. Ana kaynakları, termik santraller ve endüstriyel kazanlardır. Genel olarak, en yüksek SO2 konsantrasyonları büyük endüstriyel kaynakların yakınında bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Amfizem</span>

Amfizem, akciğerlerdeki hava keseciklerinin (alveol) gerilip genişlemesi neticesinde bu hava keseciklerini birbirinden ayıran ince duvarların yırtılması ve buna bağlı olarak da akciğerlerin esnekliğini kaybetmesiyle oluşan ve solunum yetmezliğine yol açan yaygın bir kronik akciğer rahatsızlığıdır.

<span class="mw-page-title-main">Pnömokok</span> Bakteri türü

Pnömokok, vücudun farklı bölgelerinde ciddi enfeksiyon hastalıklarına neden olan bir bakteri türüdür. Latince adı; Streptococcus pneumoniae şeklindedir.

<span class="mw-page-title-main">Pulmoner ödem</span> akciğerlerin hava boşluklarında ve parankiminde sıvı birikmesi

Pulmoner ödem, pulmonary edema, akciğer ödemi, akciğer konjesyonu; çeşitli sebeplerden ötürü alveollerde transudat birikmesi sonucu meydana gelir. Akciğer ödemi bir hastalık değil polifaktöriyel kaynaklı bir semptomdur. Süngersi bir yapısı olan akciğeri ödem oluşmasından koruyan 3 önemli faktör vardır. Bu faktörlerin olumsuz etkilendiği her süreç akciğer ödemi ile sonlanır:

<span class="mw-page-title-main">Suda solunum</span>

Suda solunum suda yaşayan hayvanların sudan oksijen elde ettikleri biyolojik süreçtir.

Solunum sistemi, kan ile atmosfer havası arasında gaz değişimini sağlamaya hizmet eden bir sistemdir. En önemli görevi oksijen'in kana geçmesi ve kandaki karbondioksit'in dışarı atılmasıdır, bunun yanında başkaca işlevleri de vardır. Bu işlevler soluma ile gerçekleştirilir. Türlere göre değişen solunum organları vardır ve buna bağlı olarak sistem bazı türlerde farklılıklar gösterir
Solunum sistemi; dış solunum, iç solunum ve hücresel solunum olarak incelenir.

Boğulma, çevreden akciğerlere doğru olan hava akışının mekanik olarak engellenmesidir. Boğulma, kısmen veya tamamen nefes almayı engeller; kısmi boğulma akciğerlere yetersiz hava akışına rağmen hava akışına izin verir. Uzun süren veya tamamen boğulma, anoksiya neden olan asfiksi ile sonuçlanır ve ölüme sebep olabilir. Kandaki ve akciğerde depolanan oksijen, bir kişiyi solunum durduktan sonra birkaç dakika canlı tutabilir. Boğulma nedenleri şunlar olabilir:

<span class="mw-page-title-main">Akut solunum sıkıntısı sendromu</span> Solunum sistemi hastalığı

Şok akciğeri akciğer alveol sistemine özgü hücresel komponentlerin ileri düzeyde etkilendiği akut bir tablodur. ARDS süreci akciğerlerde hızlı başlayan yaygın inflamasyon ile tüm alveolleri etkileyen bir zararla bir solunum yetmezliği türüdür. Etken savuşturulabilirse hastadaki yüzeysel bulgular kısa sürede kaybolur. Etkenin güçlü olduğu olgularda solunum desteği gerektiren yoğun bir hipoksi tablosu gelişir. Mortalite ortalaması: %50 (yaşlılarda%90). Yaşama tutunabilen hastalarda, akciğerlerde, solunum işlevlerini ileri derecede etkileyen yaygın doku yıkımları oluşabilir.

<span class="mw-page-title-main">Akciğerin evrimi</span>

Akciğerin evrimi, oksijence fakir sularda yaşayan kemikli balıkların akciğerlerini geliştirmesinin evrimsel sürecini açıklar. Hava soluma, sudan karaya geçiş ve tetrapodların evrimi açısındam kritik bir olaydır. Omurgalı akciğeri, ilkel kemikli balıklarda bulunan bir progenitör yapıdan kaynaklanmıştır. Metabolik olarak üretilen CO₂'e duyarlı olan ve akciğer ventilasyonunu metabolik taleple eşleştirmek için solunum kaslarını ritmik olarak aktive eden nöral substratların kökeni henüz bilinmemektedir. “Öksürük” olarak tanımlanan, in vivo ve in vitro olarak Lamprey'de meydana gelen, belirli bir periyodik merkezi olarak oluşturulan ritmin, CO₂'e karşı merkezi duyarlılık tarafından modüle edildiği bulundu. Bu, tetrapodlarda nefes almanın evrimi için kritik olan elementlerin, akciğerin evriminden önce en temel omurgalı atalarında mevcut olduğunu göstermektedir. Bilim insanları, tüm omurgalılarda nefes alma evriminin, bu kritik temel unsurlardan türetilen eksaptasyonlar yoluyla gerçekleştiğini düşünmektedir.

Pulmoner alveolar proteinozis (PAP), akciğerin alveolleri içinde sürfaktan türevi lipoprotein bileşiklerinin anormal birikimi ile karakterize, nadir görülen bir akciğer hastalığıdır. Biriken maddeler, akciğerlerin normal gaz değişimine ve genişlemesine müdahale ederek sonuçta nefes almada güçlük ve akciğer enfeksiyonlarına yatkınlığa yol açar. PAP nedenleri birincil, ikincil ve konjenital nedenler olarak gruplandırılabilir, ancak en yaygın neden bir bireyde birincil otoimmün bir durumdur.