
Mimar Sinan veya Koca Mi'mâr Sinân Ağa, Osmanlı İmparatorluğu'nun 16. yüzyılda görevli başmimarı ve inşaat mühendisidir. Kariyerinde önemli eserler veren ve Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murad dönemlerinde başmimar olarak görev yapan Mimar Sinan, yapıtlarıyla geçmişte ve günümüzde dünyaca tanınmıştır. Başyapıtı, "ustalık eserim" olarak tanımladığı, Edirne'deki Selimiye Camii'dir.

Sokollu veya Sokullu Mehmed Paşa, I. Süleyman döneminde Osmanlı donanmasının Kaptan-ı Deryalığı ve yine I. Süleyman, II. Selim ve III. Murad dönemlerinde 14 yıl Osmanlı Devleti'nin sadrazamlığını yapmış Osmanlı devlet adamıdır. I. Süleyman'ın son sadrazamı olmuştur. Hem Osmanlı İmparatorluğu'nun zirvede bulunduğu dönemi simgelemesi itibarıyla hem de icraatları, projeleri ve kişiliği sayesinde en önemli Osmanlı sadrazamlarından biri kabul edilir. II. Selim'in damadı ve Esmehan Sultan'ın eşidir.

II. Selim, Sarı Selim veya Sarhoş Selim, 11. Osmanlı padişahı ve 90. İslâm halîfesidir. Kânûnî Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’ın oğludur. Kardeşi Bayezid’e karşı Konya’da yapılan ve tarihte Konya Şehzâdeler Muharebesi olarak yer edinen savaşı kazanarak, babasının desteğini aldı. Babasının ölümü üzerine, hayattaki tek oğlu olarak 24 Eylül 1566 tarihinde on birinci padişah olarak tahta geçti. Padişahlığı sırasındaki ilk sefer batı yönlü yapıldı. Ülke sınırları Orta Avrupa’ya kadar genişledi. Kıbrıs, Tunus, Yemen ve Fas kayıtsız şartsız teslim olanlar arasındaydı. Ülkesinin denizlerde de egemenliğini genişleterek, deniz egemenliğine önem verdi.

Minare, İslam dininin ibadet yeri olan camilerde namaza çağrıyı bildirmek ve sala okumak için inşa edilmiş ana yapıdan yüksek tasarlanan yapılardır. Namaza çağrının o mahaldeki herkesin işitebileceği yüksek bir yerden okunması, ibadethanelerde minare inşasının esasını teşkil etmektedir.

Şehzade Camii, İstanbul'un Fatih ilçesinde yer alan ve Mimar Sinan tarafından yapılan cami, I. Süleyman tarafından Saruhan Sancak Beyi iken 1543'te 22 yaşında ölen oğlu Mehmed adına yaptırılmıştır. Camiyi 1543-1548 yılları arasında Mimar Sinan'a yaptırttı. Mimar Sinan'ın "çıraklık eserimdir" dediği camidir.
Esmehan Sultan, II. Selim'in Nurbanu Sultan'dan doğma kızlarıdır. Veziriazam Sokullu Mehmed Paşa'nın eşidir ve III. Murad'ın kız kardeşidir. İsmi bazı kaynaklarda İsmihan Sultan olarak da geçmektedir.

Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1557 yılları arasında İstanbul'da Mimar Sinan tarafından inşa edilen camidir.

Rüstem Paşa Camii, İstanbul, Fatih ilçesi, Tahtakale semtinde Hasırcılar Çarşısı içinde yer alan cami.
Haseki Sultan Camii, İstanbul'un Fatih ilçesinde Haseki ile Cerrahpaşa semtleri arasında Avratpazarı'nda bulunan, Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan adına yaptırdığı camidir. 1538-1539 arasında tamamlanmıştır. Mimarı Mimar Sinan'dır. Cami ve külliyesi, Mimar Sinan'ın mimarbaşı sıfatıyla gerçekleştirdiği ilk eseridir.

Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü, İstanbul ilinin Büyükçekmece ilçesinde bulunan, Büyükçekmece ile Mimarsinan Mahallesi arasında yer alan tarihi köprü.

Sinan Paşa veya Sinanüddin Yusuf Paşa, I. Süleyman döneminde, 1550-1553 yılları arasında Osmanlı Donanması'nın kaptan-ı deryasıydı.

Lala Mustafa Paşa, III. Murad saltanatında 28 Nisan 1580 ile 7 Ağustos 1580 tarihleri arasında üç ay dokuz gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.

Kanuni Sultan Süleyman Çeşmesi, İstanbul ilinin Büyükçekmece ilçesinde bulunan tarihi çeşme. Çeşme klasik üslupla üç kanatlı taştan yapılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman, 1566 yılında, Zigetvar Seferi'ne çıkarken Kurşunlu Han ve Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü ile birlikte Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. Halen içme ve kullanma suyu açısından faal durumdadır. Çeşmenin yanıbaşında Sokullu Mehmet Paşa Camii yer alır.

Sokollu Mehmet Paşa Külliyesi, Mimar Sinan'ın İstanbul Kadırga'da Şehit Mehmet Paşa yokuşunda bulunan ve cami ile külliyeden oluşan bir eseri. Sinan'ın en güzel eserlerinden biri sayılır. Üç padişaha sadrazamlık yapan Sokollu Mehmet Paşa adına 1571'de karısı tarafından yaptırılmıştır.

Sokollu Mehmet Paşa Camii, İstanbul'da Atatürk Köprüsü'nün Galata ayağının dibinde, Azapkapı semtinde yer alan camidir. Mimar Sinan tarafından 1578'de Sokollu Mehmet Paşa adına yapılmıştır. Selimiye Camii stilinde yapılmış olan caminin altı mahzendir. Denize yakın camiler içinde sağlam temellidir. Giriş kapısı köprü tarafında olup caddeden gelinen bir patikadan dönülerek girilir.

Zal Mahmud Paşa Camii İstanbul'un Eyüpsultan ilçesinde Kanuni Sultan Süleyman'ın veziri Zal Mahmut'un Mimar Sinan'a yaptırdığı cami, medrese, türbe, çeşmeden meydana gelen bir külliyedir.

Ferruh Kethüda Camii; İstanbul ili, Fatih ilçesi, Ayvansaray mahallesi, Mahkemealtı Caddesi üzerinde yer alır. Kanuni Sultan Süleyman'ın sadrazamı Semiz Ali Paşa'nın kethüdası yani kahyası olan Ferruh Ağa tarafından 1562-63 tarihinde inşa ettirilmiştir. Mezarı caminin ön tarafındaki hazire içinde bulunmaktadır. Mimar Sinan'ın eseri olan cami, Osmanlı döneminde Halvetiyye tarikatının Sünbüliye koluna ait bir tekke olarak da kullanıldığı için Balat Tekkesi adıyla da ünlenmiştir. Tekkeye ait diğer bölümler zaman içinde yıkılıp ortadan kalkmıştır. Külliyeden günümüze sadece cami ve çeşme kalabilmiştir. Dikdörtgen planlı olarak, kesme taştan inşa edilen caminin mihrabı baştan başa Tekfur Sarayı imalatı olan değerli çinilerle kaplıdır. Duvarlarındaki diğer Tekfur çinileri 1940'lı yıllarda çalınmış ve tahrip edilmiştir.

Sokollu Mehmet Paşa Darülkurrası, 1579 yılında Sokollu Mehmet Paşa'nın isteği üzerine Mimar Sinan tarafından Eyüpsultan'da inşa edilen darülkurra. Dârülkurrâ, sahanlıklı, sivri kemerli, baklava başlıklı, ikisi gömme dört sütundan meydana gelen kubbeli bir giriş revakı ile tromplu bir kubbeyle örtülü, kare planlı tek bir mekândan ibarettir. Giriş kapısının üstünde yer alan iki satırlık kitâbeden 987’de (1579) İsmihan Sultan adına yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Bu tarih aynı zamanda Sokullu Mehmed Paşa’nın öldürüldüğü yıldır. Ulaşım için Eyüp Sultan Camii'nin avlusundan geçilen yapının mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğündedir. Günümüzde Eyüp Sultan İlim Kültür ve Hizmet Vakfı'na tahsis edilmiştir. 1961-1962 yılları arasında restorasyonu yapılan darülkurra hâlâ iyi durumdadır. "Yer, mekân, ev" gibi anlamlara gelen "dar" ile "okuyan" anlamındaki "kari" kelimesinin çoğulu olan "kurra" kelimelerinden meydana gelen "Dâru'l-Kurra", Kur'an'ın öğretildiği, bir bölümünün veya tamamının ezberletildiği ve kıraat vecihlerinin talim ettirildiği mektepler için kullanılmıştır. Cami, mescit gibi yerlerin hemen yanında bulunurlar. Bazı Müslüman devletlerde bu müesseselere "Dâru'l-Kur'an" ve "Dâru'l-Huffaz" gibi isimler de verilmiştir.