İçeriğe atla

Sokrates öncesi filozoflar

Batı felsefesi MÖ 6. yüzyılda Antik Yunan'da başladı. Sokrates öncesi filozoflar çoğunlukla Yunan dünyasının batı veya doğu çevrelerindendiler.[1][2] Felsefi projeleri asıl, nihai ilkeyi bulmaya ve dış dünyanın doğasını çözmeye yönelikti. Şeylerin maddi ilkesini, kökenlerini ve yok oluşlarını algılamaya çalıştılar. İlk düşünürler olarak şeylerin ussal birliğini vurgulayarak dış dünyanın mitolojik açıklamalarını reddettiler. Cevap aradıkları başlıca meseleler şunlardır:

Her şey nereden geliyor?
Her şeyin yaratılış kaynağı nedir?
Doğada bulunan şeylerin çoğul oluşlarını nasıl açıklarız?
Matematiksel olarak doğayı nasıl tanımlarız?

Sokrates öncesi filozofların çalışmalarından sadece çok azı günümüze gelebilmiştir. Onlar hakkında bildiklerimiz sonraki filozofların ve bazı din bilimcilerin yazdıklarından ibarettir.

İlk Sokrates öncesi filozoflar Anadolu'nun batısında yer alan Milettendiler. Thales (MÖ 624-546) Yunan felsefesinin babası sayılır; suyu her şeyin temeli olarak göstermişti. Sonraki Miletli filozof, ilk kez felsefi yapıtlar veren filozof Anaksimandrostur. (MÖ 610-546). Anaksimandros ilk maddeyi tanımlanamaz, sınırsız olarak düşündü; bu düşüncesine göre bu ilk maddenin bir özelliği yoktu ve sıcak-soğuk, nemli-kuru gibi karşıtlar farklılaşarak bu maddeden çıkıyorlardı. Kendisinden genç çağdaşı Anaksimenes (MÖ 585-525), her şeyin başlangıcını oluşturan esas maddeyi, kalınlaşıp incelerek ateşe, rüzgara, bulutlara ve toprağa dönüştüğünü varsaydığı hava olarak kabul etti.

Felsefeyi pratik yönden inceleyen ilk filozof İyonyalı Pisagor (MÖ 582-496)'dur. Dünyada sayılar üzerine kurulmuş mükemmel bir uyum gören Pisagor, insan ırkını aynı şekilde kendi içinde uyumu yakalamış bir hayat sürdürmeye şevk etmeyi amaç edinmişti. Öğretisi, İtalya'nın güneyinde bulunan Kroton'da yer alan okulunda etrafına toplamış olduğu Pisagorcular tarafından geliştirildi. Takipçileri arasında Filolaos (MÖ 470-380), Alkmaion ve Archytas (MÖ 428-347) bulunur.

Efesli Heraklit (MÖ 535-475) doğada bulunan her şeyin aralıksız bir değişim içinde bulunduğunu ve Logos adını verdiği dinamik, sonsuz bir yapı tarafından bir arada tutulduğunu öne sürdü. Heraklit, bu sonsuz yapıyı temsil etmesi için ateşi kullandı. Her şeyin kökeninin ateşten geldiğini ve asla bitmeyen bir süreç ile ona döndüğünü varsaydı.

Adını Güney İtalya'da bulunan-şu ankiadıyla Velia- Elea şehrinden alan Elea okulu Birlik öğretisini savundu. Kolofon'lu (şu anki İzmir) Ksenofanes (MÖ 570-470), sonsuz birlik olarak Tanrı'yı gösterdi ve onun evrenin içine işlemiş ve onu düşüncesiyle yöneten bir varlık olduğu düşüncesini savundu. Elealı Parmenides (MÖ 510-440), değişmeyen bir varlığın olduğunu ve bu varlığın tek gerçek olan ve kavranabilir olduğu görüşündeydi. Bu öğreti kendisinden daha genç hemşehrisi Elealı Zeno (MÖ 490-430) tarafından şeylerde sürekli değişim ve dönüşüm olduğunda dair olan ortak görüşe karşı bir polemikte de savunuldu. Zeno sonraki düşünürler tarafından çok tartışılan ve bir değişim ve çeşitlilik olduğunu varsaymanın çelişkilere götürdüğünü göstermeye çalışan birçok ünlü paradoks öne sürdü. Sisam'lı Melissus da (d. yaklaşık MÖ 470) bu okulun belli başlı üyelerindendi.

Agrigentum'lu Empedokles (MÖ 490-430) günümüzde Sisilya'da bulunan, eski Yunan'da Akragas olan Agrigento'luydu. Düşüncesi Elea okuluna kısmen ters, kısmen de katılıyor gibi görünür. Bir yandan ilk maddenin değişmezliğini savundu; öte yandan bu ilk maddenin, yani cevherin çoğul olduğu görüşündeydi: 4 klasik element, toprak, su, ateş ve hava. Bunlardan oluşmuş dünyada iki yöneltici güç, itki olduğu görüşündeydi-birleştiren sevgi ve ayıran çekişme. Klazomenai'li (günümüzde Urla sınırları içerisindedir) Anaksagor (MÖ 500-428) da ilk maddenin değişmezliğini vurgularken, bozulmaz ilk elementlerin sonsuzluğunu savundu; tanrısal neden veya Akıl (nous)'ı bu maddeleri yöneten olarak gördü.

İlk kesin materyalist sistem Leukippos (MÖ 5. yüzyıl) ve öğrencisi Abdera'lı Demokritos (MÖ 460-370) tarafından oluşturuldu. Bu, atomlar öğretisiydi. Atomları sayısız sayıdaki, bölünmez, niteliksel olarak benzeyen fakat biçimleriyle birbirinden ayrılan temel maddeler olarak tanımladılar. Bu öğretiye göre atomlar, sonsuz boşlukta devinerek, çarpışarak ve birleşerek, atomların çeşitlerine, sayılarına, biçimlerine ve dizilişlerine göre farklılıklar gösteren cisimleri oluşturuyorlardı.

Demokritos, atomlar hakkında hocasının kuramını geliştirerek “o kadar küçüktüler ki duyularımıza yakalanmıyorlardı... Onlardan, elementlerden olduğu gibi görünen ve algılanan kitleler oluşuyordu.” der.

Diğerleri

Sokrates öncesi doğa filozoflarının sonuncusu Diyojen'dir. Diyojen, Milet okulunun başta havayı ilk madde olarak tanımlayan ilkesi olmak üzere birçok ilkesini kabul eden eklektik bir düşünürdü. Doğal süreçleri bu ilk maddenin seyrelmesi ve yoğunlaşmasıyla açıkladı. Ayrıca Anaksagor'un kozmik düşüncesini de benimsemiştir.

Sofizm

Bilgicilik veya sofizm, antikçağ Yunan felsefesinde önemli bir düşünce akımı.[3] Eski Yunan’da MÖ 5. yüzyılın ikinci yarısından MÖ 4. yüzyılın başlarına değin para karşılığı felsefe öğreten gezgin felsefecilerin (sofistler) oluşturdukları akıma bilgicilik denir.

Sofist deyimi, bilgeliği yeğleyen öğreti, bilgi öğretmeni, siyasada yararlı olma sanatı, söz söyleme sanatı anlamlarında kullanılmıştır. MÖ 5. yüzyıl, Antik Çağ Yunan felsefesinde bilgicilik akımının egemen olduğu çağdır. İlk düşünür sayılan Thales'den beri ortaya atılan sayısız varsayımlar, sonunda insan zekasını şahlandırmış ve bütün olup bitenleri yeniden gözden geçirerek kıyasıya eleştirmeye yöneltmişti. Doğa bilimlerinin denetiminden yoksun insan düşüncesi, varlığın temeli konusunda daldığı hayal aleminden kendisine dönüyordu. Bilgicilik akımının inceleme amacı, insanın kendisiydi. Protagoras'a göre, “İnsan her şeyin ölçüsü”ydü. Bilgi, teorik bir merak değil, pratik bir yarar olmalıydı.

Bilgiciler, özdekçi düşünceleri sürmekle beraber, ürünü oldukları idealist çizgiyi sürdürmüşler ve dünyayı tanıma olanağını yadsımışlardır. İşte bu idealist çizgidir ki, bir yandan bilgicilik akımını yozlaştırarak felsefeyi güzel söz söyleme sanatına dönüştürürken diğer yandan idealist ilkelerin gelişmesi sürecini doğurmuştur.

Platon'dan ve özellikle Aristoteles'den sonra küçümsenmeye başlanmış ve isim olarak yanıltmak amacıyla yapılan yanlış usavurma anlamına kaydırılmıştır.[4][5] Mantıkta bu yanıltmacaların çeşitli biçimleri saptanmıştır. Genellikle bu yanıltmacalar uslamlamanın biçimsel kurallarına uygundur, karşısındakini kandırmaz ama kolaylıkla yadsıyamayacağı biçimde şaşırtır. Örneğin söz konusu olan sorundan büsbütün başka bir sorunu tanıtlamak, tanıtlanması gerekeni kendisiyle tanıtlamak, eksik tümevarım yapmak bu gibi yanıltmacalardandır.

Kaynakça

  1. ^ Preus, Anthony (2015). Historical Dictionary of Ancient Greek Philosophy (2. bas.). Rowman & Littlefield Publishers. ISBN 978-1442246386. 
  2. ^ Curd, Patricia (2011). The Oxford handbook of presocratic philosophy. New York: Oxford University Press. ISBN 978-0199837557. 
  3. ^ n.a., n.a. (2020). The Routledge handbook of Hellenistic philosophy. New York, NY: Oxford University Press. ISBN 978-0815347910. 
  4. ^ Zilioli, Ugo (2007). Protagoras and the challenge of relativism: Plato's subtlest enemy. Aldershot, İngiltere: Ashgate Pub. ISBN 978-0754660781. 
  5. ^ Shields, Christopher (2012). The Oxford handbook of Aristotle. Oxford: Oxford University Press. ISBN 978-0190244842. 


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sokrates</span> Antik Yunan filozofu

Sokrates, Antik Yunan filozofudur. Heykeltıraş Sophroniskos'un ve Ebe Fenarete'nin oğludur. Yunan felsefesinin kurucularındandır.

<span class="mw-page-title-main">Akılcılık</span> Ussun temel bilgi kaynağı olması gerektiğini savunan felsefi görüş

Akılcılık; usçuluk veya rasyonalizm olarak da adlandırılan, bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil, düşüncede ve zihinde temellendirilebileceğini öne süren felsefi görüş.

<span class="mw-page-title-main">Anaksimandros</span> Filozof

Anaksimandros Miletos'da Sokrates öncesi dönemde yaşamış İyonlu bir filozoftur. Thales'in öğrencisidir. Aynı zamanda tarihsel kaynaklara göre öğretilerini kaleme almış ilk filozoftur ve eseri Grek dilinde düzyazı olarak kaleme alınmış ilk kitaptır. Ancak yazdıklarından sadece bir cümle günümüze ulaşmıştır. Onun buluşlarıyla ilgili birincil kayıtlar sonraki yazarların bize aktardıklarıdır. (Söz konusu tek cümlede su ve ateş gibi sözlerin ortaya çıkışı, haksızlıkların cezalandırdığı insan toplumundan elde edilen mecazlarla betimlenir. Örneğin ne sıcak ne de soğuk süreklidir, ikisi de aralarındaki dengeyi korumak için ödün verirler.)

<span class="mw-page-title-main">Kuşkuculuk</span> Felsefi görüş

Kuşkuculuk, septisizm, skeptisizm veya şüphecilik, her tür bilgi savını kuşkuyla karşılayan, bunların temellerini, etkilerini ve kesinliklerini irdeleyen, ayrıca aklın kesin bir bilgi elde edemeyeceğini, hakikate erişilse dahi sürekli ve tam bir kuşku içinde kalınacağını, "mutlak"a ulaşmanın mümkün olmadığını savunan felsefi görüştür. Kuşkuculuk, felsefe tarihi açısından önemli bir yere sahiptir; zira felsefe tarihi boyunca bilginin sınırlarını, insanların inançlarını, önyargılarını ve dogmatik düşünceyi sorgulayarak yerleşik kanılar ve inançları sarsmış, felsefe, bilim ve özellikle din konusunda birçok anlayışın değişmesine ortam hazırlamıştır. Dogmatizmin karşıtıdır. Kuşkucular, kesin bilgi veya mutlak doğruyu elde etmenin zor veya imkansız olduğunu savunurlar ve genellikle bu düşünceyi sorgulamayı teşvik ederler.

Arkhe (ἀρχή), Batı felsefesinin ve Sokrates öncesi Eski Yunan Felsefesinin en önemli kavramlarından biri. Felsefenin ana disiplini sayılan metafiziğin ve genellikle Bilimin, özellikle de fizik biliminin gelişmesinde önemli rolü olmuştur.

Protagoras, Sofistlerin en önemli ve kurucu filozoflarındandır.

<span class="mw-page-title-main">Antisthenes</span>

Antisthenes, Kinik okulu kurmuş olan Yunan düşünür.

<span class="mw-page-title-main">İdealizm</span> felsefi görüş

İdealizm, gerçekliğin özünü yalnızca fenomen olarak kabul ettiği cisimler dünyasında değil, maddesel olma­yan varlıkta arayan, nesnel gerçekliği; idea, us, tin olarak belirleyen ve maddeyi düşüncenin (tinin) bir görünüş biçimi olarak inceleyen görüş. Materyalizmin ve natüralizmin karşıtı.

<span class="mw-page-title-main">Antik Çağ felsefesi</span>

Antik Çağ felsefesi ya da Antik Çağ Yunan felsefesi, MÖ 700'lü yıllardan başlayıp M.S. 500'lü yıllara, yani Orta Çağ'a kadar uzanan tarihsel dönemdeki felsefe tarihini kapsar. Antik Yunan ve Roma kültürlerinde süregelen felsefe eğilimleri ve öğretilerinden oluşur. Klasik İlkçağ felsefesi olarak adlandırılması da söz konusudur. Bu dönem İlk Çağ felsefesinden, Yunan ve Roma kültürlerine bağlı olmalarıyla ayrıştırılır. Böylece bilgi için bilgi gibi bir felsefe geleneğine geçilmiş olduğu varsayılır; bilgi burada gündelik yaşamdaki kullanılabilirliğinin ötesinde kendi başına bir değer ya da sorundur. Bu nedenle Batı felsefesi olarak adlandırılan felsefe geleneği kendisini Antik Çağ felsefesine dayandırır. Çağdaş ya da modern denilen düşünce biçiminin ve felsefe tarzının embriyon halinde bu dönem felsefe geleneğinde ortaya konulduğu varsayılmaktadır. Antik Çağ filozofları, bilginin anlamını, doğruluğun ne olduğunu, erdemin ne anlama geldiğini, evrenin ve yaşamın anlamını sorgulamışlar ve felsefi soruları şekillendirmişlerdir.

Sofistler, MÖ 5. yüzyılda para karşılığında felsefe öğreten gezgin felsefecilerdir. Özellikle Atina’da çağın önde gelen bilgeleri var olan değerleri (kritias) eleştirmişlerdir. Göreceli ve kuşkucu düşüncenin köklerini atmışlar ve geliştirici olmuşlardır.

<span class="mw-page-title-main">Epikür</span> Antik Yunan filozofu

Epikuros veya kısaca Epikür, felsefe tarihinin en etkili okullarından biri olan Epikürcülüğün kurucusu Antik Yunan filozoftur.

Ebu'l-Huzeyl el-Allâf, İslam felsefesinde rasyonel din düşüncesinin ortaya çıkışında önemli bir rol oynamış düşünürdür. Ayrılanlar olarak da adlandırılan Mutezile akımının, yunan felsefesiyle bağlantılı başlıca din filozoflarından biridir. İslam felsefesinde nedensellik ilkesini ilk defa olmak üzere ileri süren ve temellendirmeye yönelen filozof olmuştur. Doğal nedenselliği tanrısal nedenselliğe bağlayarak açıklamış ve kelâmcılar gibi o da Tanrı sorusunu temel almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Elealı Zenon</span> Paradokslarıyla tanınan antik Yunan filozofu

Elealı Zenon veya Zeno, Magna Graecia'nın Sokratik öncesi bir Yunan filozofu ve Parmenides tarafından kurulan Elea Okulu'nun bir üyesiydi. Aristo, onu diyalektiğin mucidi olarak adlandırdı. Bertrand Russell'ın "ölçülemez derecede incelikli ve derin" olarak tanımladığı paradokslarıyla tanınır.

<span class="mw-page-title-main">Elea Okulu</span>

Elea Okulu, İtalya'nın batı kıyılarında yer alan Alento Irmağı'nın denize döküldüğü yerde kurulan ve bir Yunan kolonisi olan Elea (Elaia) kentinde kurulmuş bir felsefe okulu olduğu için bu adı alan ilk felsefe okullarının en önemlilerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Milet Okulu</span> Felsefenin başlamasına öncülük eden okuldur

Milet Okulu, M.Ö 6.yüzyılda İyonya aydınlanması ile kurulmuş bir düşünce okuludur. Felsefe tarihinde hem felsefenin başlangıç evresini oluşturur, hem de doğa felsefesi olarak adlandırılan felsefi eğilimin öncüsüdür.

Efes Okulu, MÖ 500 yıllarında zengin bir kıyı kenti olan Efes'te kurulmuş Milet Okulu'ndan sonraki felsefe okuludur. Bu okulun başlıca ismi Heraklit'dir. Heraklit de Milet okulu filozofları gibi arkhe sorunuyla ilgilenmiş ve onlar gibi madde temelli açıklamalara yönelmiştir. Maddenin varoluşu ve yok oluşu konularında onlarla paralel düşüncelere sahiptir, ancak Heraklit için arkhe ateş'tir. Evren ateşten meydana gelmiştir ve tekrar ateşe dönüşecektir, ona göre bu varoluş ve yok oluş periyodik bir süreçtir. Arkhe elementinin (ateş) hareketi, sürecin nihai sonucu uyum olsa da ahenksiz ve uyumsuzdur. Herhaklit bir başka konuda ise değişimin ve hareketin sürekli olduğu, hiçbir şeyin sabit kalamayacağı düşüncesidir. Her şey ateş gibi sürekli bir değişim hâlindedir. Değişimi sağlayan ise her şeyin karşıtıyla birlikte vârolmasıdır. Böylece Efes Okulu ile birlikte felsefeye değişim ve çatışma kavramları da girmiş olmaktadır ki diyalektiği sürekli bir değişim ve çelişki olarak anlayanlar için Heraklit bir anlamda diyalektiğin babası sayılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Bilgicilik</span>

Bilgicilik veya sofizm, Antik çağ Yunan felsefesinde önemli bir felsefi düşünce akımı.

Antik Çağ Yunan Felsefesinde Aristoteles'ten itibaren Yeni Platonculuk'un ortaya çıkmasına kadar geçen döneme Helenistik felsefe adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunan felsefesi</span>

Antik Yunan felsefesi, MÖ. 6. yüzyılda başlamış ve Hellenistik çağ ile Roma İmparatorluğu arasında devam etmiştir. Felsefe kelimesi Yunanlar tarafından kullanılmaya başlandı. Önceleri bilimi, matematiği, siyaseti ve etiği de kapsayan bir terimdi. Yunan felsefesi Batı medeniyetinin bir ürünüydü. Roma'da, Rönesans'ta, Aydınlanma çağında ve İslam filozofları tarafından kullanıldı. Yunan felsefesi Antik Yakın Doğu felsefesinden etkilenmiş olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Hareket felsefesi</span>

Hareket felsefesi, hareketin varlığı ve doğası hakkındaki soruları keşfetmekle ilgilenen bir felsefe dalıdır.