Genel görelilik teorisi, 1915'te Albert Einstein tarafından yayımlanan, kütleçekimin geometrik teorisidir ve modern fizikte kütle çekiminin güncel açıklamasıdır. Genel görelilik, özel göreliliği ve Newton'un evrensel çekim yasasını genelleştirerek, yerçekimin uzay ve zamanın veya dört boyutlu uzayzamanın geometrik bir özelliği olarak birleşik bir tanımını sağlar. Özellikle uzayzaman eğriliğine maruz kalmış maddenin ve radyasyonun, enerjisi ve momentumuyla doğrudan ilişkilidir. Bu ilişki, kısmi bir diferansiyel denklemler sistemi olan Einstein alan denklemleriyle belirlenir.
Roland Barthes, Fransız felsefeci, göstergebilimci, edebiyat eleştirmeni, edebiyat ve toplum teorisyeni.
Julia Kristiva, edebiyat teorisyeni, psikanalist, yazar ve filozof. 1965'ten beri Fransa’da Paris’te yaşamakta ve çalışmalarını esas olarak burada yürütmektedir.
Alan David Sokal, New York Üniversitesi matematik bölümünde profesör. Doktorasını 1981 yılında Princeton Üniversitesi'nden aldı.
Steven Weinberg Amerikalı teorik fizikçi. 1979'da Abdus Salam ve Sheldon Glashow ile birlikte zayıf etkileşim ile elektromanyetik etkileşimin birleştirilmesine ve temel parçacıklar arasındaki elektromanyetik etkileşime katkılarından dolayı Nobel Fizik Ödülüne layık görülmüştür
David Harvey, Graduate Center of the City University of New York'ta (CUNY) Coğrafya ve Antropoloji profesörüdür. Dünyanın önde gelen sosyal kuramcılarından olan Harvey, doktora derecesini coğrafya alanında 1961 yılında Cambridge Üniversitesi'den almıştır. Beşeri Bilimler alanında en çok atıf yapılan 20 yazar arasında yer almaktadır. Dünyada en çok atıf yapılan coğrafyacı olmasının yanı sıra ve modern coğrafyanın akademik bir disiplin olarak gelişiminde önemli olan birçok kitap ve makalenin yazarıdır. Çalışmaları sosyal ve politik tartışmalara büyük katkıda bulunmuştur. Küresel kapitalizmin, özellikle de neoliberal biçiminin, eleştirisine sosyal sınıfın ve Marksist metotların ciddi metodolojik araçlar olarak geri getirilmesine yardımcı olması ile anılmaktadır.
David Bohm ; teorik fizik, felsefe ve nöropsikoloji alanlarına katkıda bulunmuş bir kuantum mekaniği fizikçisidir.
Norman Foster Ramsey, Jr, Amerikalı fizikçi. 1947 yılından beri Harvard Üniversitesi'nde fizik profesörlüğü görevini yürütmektedir. Ramsey, aynı zamanda NATO ve ABD Atom Enerjisi Komisyonu gibi devlet ve uluslararası kuruluşlar ile çeşitli görevlerde bulunmuştur. Kendisinin atom saatleri yapımında önemli çalışmaları vardır. 1989 Nobel Ödülü'ne layık görüldü. Ödülü Hans G. Dehmelt ve Wolfgang Paul ile paylaşmıştır.
Brian David Josephson, Galli teorik fizikçi ve Cambridge Üniversitesi’nden emekli olmuş fizik profesörüdür. En iyi bilindiği çalışmaları süper iletkenlik ve kuantum tünellemedir. 1962 yılında 22 yaşında doktorasını yaparken Cambridge’te yaptığı Josephson etkisi öngörüsü için 1973 yılında Nobel Fizik Ödülü aldı. Josephson Gallerli olup da Nobel Fizik Ödülü alan tek kişidir. Ödülü fizikçiler Leo Esaki ve Ivar Giaever ile paylaştı.
Lawrence Maxwell Krauss, Kanada asıllı Amerikalı kuramsal fizikçi ve kozmolog. Fizik profesörü ve Arizona State Üniversitesi'nde Origins Project müdürü. The Physics of Star Trek ve A Universe from Nothing gibi çok satan kitapların yazarı. Bilimsel kuşkuculuk, bilim eğitimi ve ahlak bilimi gibi konuların savunucusu.
Fizikte çözülememiş ana problemler teoriktir. Başka bir ifadeyle mevcut teoriler, gözlenmiş bir fenomeni veya deneysel sonucu açıklayamamaktadır. Başkaları deneysel olup önerilmiş bir teorinin doğruluğunu test etmede ya da bir fenomenin daha detaylı incelenmesinde karşılaşılan zorluklardır.
Alan Shaw Taylor, eski Amerikan tarihi üzerinde uzmanlaşmış tarihçi. Sömürgeci Amerika, Amerikan Devrimi ve Eski Amerikan Cumhuriyeti hakkında bir dizi kitap yazdı. Çalışmalarından dolayı Pulitzer Ödülü ve Bancroft Ödülü'nü kazandı.
Nikolay Nikolayeviç Bogolyubov, kuantum alan teorisi, klasik ve kuantum istatistiksel mekanik ve dinamik sistemlerin teorisi alanlarında yaptığı önemli katkıları ile bilinen Sovyet matematikçi ve teorik fizikçi. 1992 Dirac Ödülü ve diğer birçok bilim ödülünün sahibidir.
Warren Treadgold Saint Louis Üniversitesi'nde Bizans Çalışmaları bölümünde profesördür. İlgi alanları Bizans İmparatorluğu'nun siyaset, ekonomi, askerlik, sosyal ve kültür alanları ile Bizans tarihçilerinin kendilerine kadar genişler.
Varyasyon presibi, varyasyonlar hesabında kullanılan bilimsel bir prensiptir. Temel olarak, uygulamanın yapıldığı alanla ilgili nicelikler için en büyük veya en küçük değerleri bulmak için yine bu niceliklere bağlı uygun fonksiyonlar türetmeye dayanır. Örneğin, “İki ucundan tutturulmuş bir zincirin şekli nedir?” sorusunun cevabını varyasyon prensipleri ile; yer çekimine bağlı potansiyel enerjinin davranış sonucunda minimize edilmesi olarak bulunabilir.
Kültürel çalışmalar siyasal, kuramsal ve deneysel olarak kültür analiziyle bağlantılı bir alandır. Çatışmaları ve özellikleri tanımlayarak çağdaş kültürün siyasi dinamiklerine ve tarihi temellerine odaklanır. Kültürel çalışmalar alanındaki araştırmacılar genellikle kültürel uygulamaların daha geniş kapsamlı bir sistem olan güçle nasıl ilişkili olduğunu araştırır. Bu güç sistemi, ideoloji, sınıf yapıları, ulusal oluşumlar, etnik köken, cinsel yönelim, cinsiyet ve nesil gibi toplumsal olgularla ilişkilidir ya da bunlar aracılığıyla faaliyet gösterir. Kültürel çalışmalar kültürleri sabit, sınırlı, değişmeyen ve birbirinden bağımsız olarak görmekten ziyade onları sürekli birbirleriyle etkileşim hâlinde olan, uygulamaları ve süreçleri değiştiren birer oluşum olarak görür. Kültürel çalışmalar alanı çeşitli kuramsal, yöntemsel yaklaşımları ve uygulamaları kapsar. Kültürel çalışmalar, kültürel antropoloji ve etnik çalışmalar gibi alanlardan ayrı tutulsa da, bu alanların her ikisine de destek vermiş ve katkıda bulunmuştur.
Yakınma çalışmaları vakası, James A. Lindsay, Peter G. Boghossian ve Helen Pluckrose tarafından kurmaca makale yazmak ve yayımlatmak suretiyle 2017-2018 yılları arasında yürütülen oyunu ifade eder. Oyunun amacı Amerikan akademisinde oldukça yaygın olan cinsiyet çalışmaları, ırk çalışmaları, şişman çalışmaları gibi alanlarda nitelikli yayınlar yapılmadığını, söz konusu alanlarda bu çalışmaları yayımlayacak pek çok düşük kaliteli dergi olduğunu ve akademide ideolojileri bilimin önüne koyma eğiliminde olan bu alanların egemen olmaya başladığını göstermektir. Grup genellikle ‘bir şey çalışmaları’ olarak adlandırılan ve ‘bilimsel’ bir faaliyet olarak belirli kimlik gruplarının yakınmalarını dile getiren ve hatta bunları alevlendiren alanlarla alay etmek maksadıyla kurguladıkları oyunu ‘yakınma çalışmaları’ olarak isimlendirdiği için vaka da bu nedenle ‘yakınma çalışmaları vakası’ olarak anılmaktadır.
Grubun projesi akıllara fizikçi Alan Sokal’ın 1996 yılında postmodernizmin çeşitli bilim alanlarında tehlikeli bir biçimde moda oluşuna dikkat çekmek amacıyla yazdığı ve kültürel çalışmalar alanında önemli bir süreli yayın olan Social Text’te yayımlanan “Sınırları Aşmak: Kuantum Çekiminin Dönüştürücü bir Hermeneutiğine Doğru” başlıklı kurmaca makale ‘skandalını’ getirmektedir. Hadiseyi bilim dünyasında ses getiren Sokal vakasının daha geniş ölçekte yeniden uygulamaya konuluşu olarak değerlendiren politika bilimci Yascha Mounk üçlünün projesini Sokal’ın Karesi olarak adlandırır.
Boghossian ve Lindsay’e göre Sokal’ın hilesinin hedefi postmodernist uzmanların bilimsel terminolojiyi anlamadığını ve yanlış kullandığını anlatmak ayrıca bazı fikirlerin hakem değerlendirme sürecinde ihtiyaç duyulan eleştirel fakülteleri uyuşturacak kadar moda olabileceğini göstermektir. Amacını başarıyla gerçekleştiren Sokal’ın postmodernizmin meşruiyetine ağır bir darbe indirdiğini ve hazırladıkları kandırmacanın Sokal’ın oyununun omuzları üzerinde yükseldiğini fakat amaçlarının Sokal’dan farklı olduğunu ifade ederler. İki vaka arasındaki önemli farklardan biri projelerin kapsamı ile ilgilidir. Yakınma çalışmaları vakasının kapsamı Sokal’ınkine kıyasla daha dardır çünkü bütünüyle postmodernist bilim anlayışını değil yalnızca cinsiyet çalışmaları, şişman çalışmaları, ırk çalışmaları gibi sosyal bilimlerin çeşitli alt disiplinlerini hedef almaktadır. Bir diğer önemli fark ise amaçlarının Sokal’ın oyununa kıyasla daha politik olmasıdır. Çünkü Sokal, daha çok postmodern bakış açısının doğa bilimlerinde de etkili olmaya başlaması kaygısıyla, yakınma çalışmaları grubu ise daha çok postmodernizmin argümanlarını kendisine baz alan cinsiyet çalışmaları, şişman çalışmaları, ırk çalışmaları gibi akademik çalışmalarının özü politik ajandaları tarafından belirlenen alanların akademiye egemen olmaları, bunun da sosyal bilimlere ve genel olarak akademi nosyonuna zarar verdiği kaygısı ile bu yola başvurmuşlardır.
Grup, Mayıs 2017’de başlattıkları projeyi 2019 yılına kadar sürdürmek niyetinde olsa da bir twitter hesabının makalelerini fark etmesi ve ardından çeşitli gazetelerin de olayla ilgilenmesi nedeniyle 2 Kasım 2018’de düzenledikleri oyunu itiraf eden bir yazıyı ve hakem yazışmalarının bulunduğu elektronik postaları içeren Google Drive arşivlerini paylaşır. Eş zamanlı olarak icraatlarını anlattıkları kısa bir belgesel film de Youtube’da yayınlanır. Üçlünün oyunu ortaya çıktığında, kalburüstü dergilere gönderdikleri toplamda yirmi makaleden yedisi kabul edilmiş, kabul edilen yedi makaleden dördü yayımlanmış, yedi tanesi hakem değerlendirme sürecinin farklı aşamalarındayken, altısı ise reddedilmiştir. Kimileri tarafından bir etik skandalı olarak görülen vaka, kimileri tarafından ise büyüyen bir problemi etkili şekilde göz önüne serdiği için desteklenmiştir.
Sosyal teoriler, sosyal fenomenleri incelemek ve yorumlamak için kullanılan analitik çerçeveler veya paradigmalardır. Sosyal bilimciler tarafından kullanılan bir araç olan sosyal teoriler, farklı metodolojilerin geçerliliği ve güvenilirliği, yapının veya kurumun önceliği ve olasılık ile zorunluluk arasındaki ilişki hakkındaki tarihsel tartışmalarla ilgilidir. Kayıt dışı nitelikteki sosyal teori, akademik sosyal ve siyaset bilimi dışında kurulan yazarlık, "sosyal eleştiri", "sosyal yorum" veya "kültürel eleştiri" olarak adlandırılabilir ve hem resmi kültürel hem de edebi bilimle ve diğer akademik olmayan veya gazetecilik dışı yazı biçimleriyle ilişkilendirilebilir.
Kuantum termodinamiği, iki bağımsız fiziksel teori olan termodinamik ve kuantum mekaniği arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Bu iki bağımsız teori, ışık ve maddenin fiziksel olaylarını ele alır. 1905'te Albert Einstein, formülünü elde ederek, termodinamik ve elektromanyetizma arasındaki tutarlılık gereksinimi dolayısıyla ışığın kuantumlanıyor olması gerektiği sonucuna vardı. Einstein'ın bu durumu ortaya koyduğu makale, kuantum teorisinin şafağıdır. Kuantum teorisi, Einstein'ın makalesinin yayımlanmasını takip eden birkaç on yıl içerisinde bağımsız bir dizi kuralla kabul gören bir teori hâline geldi. Kuantum termodinamiği, kuantum mekaniğinden termodinamik yasaların ortaya çıkışını ele almaktadır. Termodinamik dengede bulunmayan dinamik süreçleri ele alışında, istatistiksel kuantum mekaniğinden farklılık gösterir. Buna ek olarak, kuantum termodinamiği teorisinin tek başına bir kuantum sistemine uygulanabilir olması için bir arayış vardır.
Matematik sosyolojisi, hem sosyolojik araştırmalarda matematiğin kullanımıyla hem de matematik ile toplum arasında var olan ilişkilerin araştırılmasıyla ilgilenen disiplinler arası bir araştırma alanıdır.