İçeriğe atla

Siyasi çoğulculuk

Siyasi çoğulculuk, her türlü siyasi düşüncenin veya farklı düşünceden oluşan siyasi grupların sol veya sosyalist görüşlü bir çatı altında toplanmasını isteyen siyasi düşüncedir.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'deki siyasi partiler listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Bu maddede, Türkiye'de resmî olarak faaliyet gösteren siyasi partiler listelenmektedir. Türkiye, cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemli cumhuriyet ile yönetilmektedir ve 1945 yılından beri çok partili sistem uygulanmaktadır. Siyasi parti illerin kuruluşları, teşkilatlanmaları, işleyişleri, faaliyetleri ve denetlenmeleri gibi esaslar 22 Nisan 1983 tarihinde kabul edilen Siyasi Partiler Kanunu ile düzenlenmektedir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı herkes, yasa ile belirlenen şartları sağladığı sürece önceden izin almaksızın siyasi parti kurma hakkına sahiptir.

Liberalizm, bireysel özgürlük üzerine kurulan bir siyasi felsefe veya dünya görüşüdür. Bireysel özgürlük ve bireysel haklar düşüncesiyle yola çıkan liberalizm, daha sonraki yıllarda farklı türlere bölündü ve bireylerin eşitlik ilkesinin de önemini vurgulamaya başladı. Klasik liberalizm bireysel özgürlüklerin rolünü vurgularken, sosyal liberalizm özgürlüğe vurgu yaptığı kadar; bireylerin eşitlik hakkı ilkesinin önemine vurgu yapar ve özgürlük ile eşitlik arasında denge kurmayı amaçlar. Liberal görüşü savunanlar geniş bir görüş dizisi benimsemekle birlikte genellikle ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, basın özgürlüğü, sivil haklar ve sivil özgürlükler, seküler devlet, liberal demokrasi, ekonomik ve siyasi özgürlük, hukukun üstünlüğü, özel mülkiyet ve piyasa ekonomisi gibi fikirleri destekler.

<span class="mw-page-title-main">Komünizm</span> Bütün malların ortaklaşa kullanıldığı ve özel mülkiyetin olmadığı toplum sistemini hedefleyen ideoloji

Komünizm ; üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir. Sadece üretim araçlarının ortak kullanımına dayanan sosyalizm ile tam olarak aynı anlama gelmemesine rağmen hatalı bir biçimde eş anlamlı olarak da kullanılabilmektedir. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marx'ın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Parti Manifestosu ile birlikte anılır. Buna göre özel mülkiyete dayalı kapitalist toplumun yerine meta üretiminin son bulduğu komünist toplum gerçektir. Komünizmin temelinde yatan sebep, sınıfsız, ortak mülkiyete dayalı bir toplumun kurulması isteğidir. Sınıfsız toplumlarda en genel anlamıyla tüm bireylerin eşit olması fikri karşıt görüşlüler tarafından "ütopya" olarak görülür ve zorla yaşanmaya çalışılırsa kaosa yol açacağı iddia edilir. Paris Komünü, komünist sistem yaşayabilmiş ilk topluluktur. Bunun dışında Mahnovist hareket öncülüğünde Ukrayna ve İspanya iç savaşı sırasında yaklaşık dört yıl süren anarko-komünist hareketle şekillenen toprakların kolektifleştirilmesi esasına dayalı olarak komünist topluluklar da kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">William Godwin</span> İngiliz düşünür ve yazar

William Godwin İngiliz gazeteci, politik filozof ve yazardır. Faydacılığın ilk taraftarlarından ve felsefi anarşizmin ilk modern destekçilerinden biri olarak kabul edilir. Godwin en çok bir yıl arayla yazdığı iki kitabıyla ünlüdür: Politik kuramlara bir saldırı olan Politik Adalet Üzerine Bir İnceleme ve aristokratik ayrıcalıklara karşı çıkan Oldukları Gibi Şeyler ya da Caleb Williams'ın Maceraları. Bu iki kitabının başarısı üzerine Godwin 1790’lerde Londra’daki radikal çevrelerde önemli biri hâline geldi. Daha sonraki yıllarda Godwin İngiliz radikalizmine karşı ortaya çıkan muhafazakâr tepkilerin hedefi hâline geldi. Bu tepkiler kısmen öncü feminist yazar Mary Wollstonecraft ile olan evliliğinden (1979) ve onun ölümünden sonra yazdığı dürüst biyografisinden kaynaklanıyordu. Çocukları Mary Goldman Frankenstein’ı yazdı ve şair Percy Bysshe Shelley ile evlendi. Godwin hayatı boyunca çeşitli türde romanlar; tarih ve demografi üzerine kitaplar yazdı. Mary Jane Clairmont ile yaptığı ikinci evliliğinden itibaren Shakespeare’den Hikâyeler ile birlikte yayımladığı çocuklar için İncil'e ve klasik tarihe giriş kitapları yazdı. Godwin’in İngiliz edebiyatına ve edebiyat kültürüne de önemli etkileri oldu.

<span class="mw-page-title-main">İbn Bacce</span> yüzyıldan kalma filozof, doktor, astronomer, araştırmacı, müzisyen ve El-Endülüs şair

İbn Bacce tam adı Ebû Bekr Muhammed bin Yahya bin es-Saig olan Endülüs'lü, Arap filozof ve bilim insanı. Batıda Avempace olarak da anılır.

Siyaset veya politika, gruplar arasında kararların alındığı veya bireyler arasındaki güç ilişkilerinin, kaynakların dağıtımı veya statü gibi diğer etkileşim biçimlerinin ilişkilendirildiği bir dizi faaliyeti ifade eder. Siyaset ve hükümeti inceleyen sosyal bilim dalı ise siyaset bilimi olarak adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Mülteci</span> Yerinden edilmiş kişi

Mülteci, dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm gören veya göreceği korkusu ve endişesi taşıyan, bu sebeple ülkesinden ayrılan/ayrılmak zorunda bırakılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen, iltica ettiği ülke tarafından endişeleri haklı bulunan kişi.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlıcılık</span> Tanzimat döneminin sonlarına doğru ortaya çıkan düşünce akımı

Osmanlıcılık veya Osmanlı milliyetçiliği, 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu içindeki bütün ulusları ve unsurları Osmanlılık ruhu içinde birleştirmeyi amaçlamış bir ideolojiydi. Tanzimat, Osmanlı İmparatorluğu'nda 1839 yılında Gülhane Hatt-ı Şerifi'nin okunmasıyla başlayan modernleşme ve yenileşme döneminin adıdır. Sözcük anlamı "düzenlemeler, reformlar" demektir. Diğer dillerde genellikle "Osmanlı Reformu" deyimi kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Dünya devrimi</span>

Dünya devrimi, Marksizmde, devrimin ancak dünyasal ölçekte var olabileceği, yaşayabileceği ve hedeflerine ulaşabileceği varsayımına dayanan siyasi sav. Lev Troçki tarafından savunulan başlıca görüşlerden biri.

<span class="mw-page-title-main">Egemenlik</span> Bir bölge içinde yüksek otorite ve diğer devletlerden dış özerklik

Egemenlik ya da hâkimiyet, bir toprak parçası ya da mekân üzerindeki kural koyma gücü ve hukuk yaratma kudretidir. Bu güç siyasi erkin dayattığı yasallaşmış bir üst iradeyi ifade etmektedir.

Muhalefet, bir veya daha fazla siyasi parti veya diğer örgütlü gruplardan oluşur ve bir şehir, bölge, devlet, ülke veya diğer siyasi birimde siyasi kontrolü elinde tutan hükûmete, partiye veya gruba, öncelikle ideolojik olarak karşı çıkar. Karşıtlık derecesi siyasi koşullara göre değişir. Örneğin, otoriter ve demokratik sistemlerde, karşıtlık sırasıyla baskılanabilir veya istenen bir durum olabilir. Bir muhalefetin üyeleri genellikle diğer partilere karşı antagonistik roller üstlenir.

<span class="mw-page-title-main">Püritenlik</span>

Püriten, 16. ve 17. yüzyıllarda I. Elizabeth'in İngiliz Kilisesi'nde başlattığı reformist harekete karşı çıkan, kendisini "saflığı" aramak olarak tanımlayan bir Protestan doktrin ve ibadet şeklidir. Püritenler İngiliz kilisesi ile uyum sağlayamadıklarından, Amerika'ya ilk göç hareketinde yer alırlar ve Amerika'da New England yerleşim yerini kurarlar.

Çok partili sistem, oy hakkı bulunanların birçok parti arasında seçim yapabildiği bir sistemdir. Çok partili sistemler demokratik ve çoğulcu modellerdir. Dünya geneli demokratik birliklere sahip neoeratik hükûmetlerin çoğunda işlemektedir. Bu sistemin ilk olarak Yunanistan'daki şehir devletlerinde görüldüğü biliniyor. Neoeratik olarak bazı monarşik yönetime sahip siyasi organizmalarda da görülüyor. Ve hatta bazı dikta rejimlerinde dahi kısmi bir şekilde ve neopolitik olarak görülüyor.

<span class="mw-page-title-main">Barışı Koruma Yasası</span>

Barış Koruma Yasası, Japon İmparatorluğu'nda siyasi muhalefeti topluca bastırmak için 12 Mayıs 1925 tarihinde çıkartılan antikomünist yasalar dizisi.

Timokrasi (Yunanca: τιμήκράτοςtimékrátos'), parası ya da gücü olanın yönetimde olması gerektiği düşüncesinin hakim olduğu bir siyasi yönetim şeklidir. Para aristokrasisi olarak da bilinir. Platon, Devlet adlı eserinde timokrasiyi; yöneticilerin şan, şöhret, askeri başarılar gibi güç gösterilerine kapılıp, dünyevi hazları ön plana alıp, halkı ikinci plana attıkları bir yönetim şekli olarak tasvir eder. Timokrasi'nin ilk uygulayıcısı MÖ 594 yılında Antik Yunanistan'da Solon olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Antientelektüalizm</span> Eğitime, Felsefeye, Sanata, Edebiyata ve Bilime karşın düşmanlık ve güvensizlik tutumu

Anti-entelektüalizm veya aydın karşıtlığı, entelektüellere ve entelektüalizme güvenmeme ve düşmanlık duymayı kapsayan düşüncedir. Larousse sözlüğünde "aklın üstünlüğünü ve bilimin değerini tanımayı reddetme" olarak tanımlanır. Genelde eğitim ve felsefenin küçümsenmesi, sanatın, edebiyatın ve bilimin pratik yanı olmayan ve hatta aşağılık alanlar olarak görülmesi şeklinde dışa vurulur.

Osmanlı İmparatorluğu'nda liberalizm modernleşme çabalarıyla birlikte Avrupa'daki liberal düşünce dünyasının gelişimini takip eden dönemlerde ortaya çıktı. Sakızlı Ohannes Paşa, Mehmet Cavit Bey ve Prens Sabahattin gibi isimler bu konuda öne çıkan ilk kişiler oldu. Ohannes Paşa'nın sosyalizm karşıtlığı ve devletçi politikaları reddi ile iktisadi ve rekabetçi özgürlüğü savunması onu öne çıkan ilk Osmanlı liberalleri arasına soktu. Mehmed Cavid Bey Ulum-u İktisadiye ve İçtimaiye Mecmuası ekseninde liberal düşüncede ilk kıvılcımları ortaya koyarken Prens Sabahattin ise 1902 Jöntürk Kongresi ekseninde Türkiye'de merkez sağ ve merkez sol ayrımında merkez sağı temsil eder hale geldi. Ahmed Rıza Bey grubundaki Auguste Comte fikri onda le Play temelli karşıtlığı etkili kıldı, adem-i merkeziyetçi bir yapıya büründü. Bu kongre erken cumhuriyet dönemini etkiledi: Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) liberal anlayışla 13 Ağustos 1930'da Ali Fethi Okyar’la Atatürk'ün isteği üzerine kurdurulurken bunu 1950'de Adnan Menderes ile iktidara gelen Demokrat Parti takip etti. Parti milli egemenliğe dayanan muhafazakâr bir eğilime girene kadar liberal görünümdeydi.

Partikülarizm ya da yörecilik, bir toplumun ya da toplumsal grubun, içinde bulunduğu ya da yakınlarında kalan, bir başka grubu dışlayarak; kendi inancını, kültürünü, gelenek/göreneklerini ya da düşüncesini sürdürmeye devam etmesidir. Evrenselciliğin karşıt duruşu olarak da ele alınır.

Alman Sosyalist Partisi, 1918 yılında Weimar Cumhuriyeti döneminde kurulan aşırı sağcı ve Alman milliyetçisi bir siyasi parti. Alman siyasetinde Völkisch Hareketine bağlı siyasi partilerden biriydi.

Eko-milliyetçilik, milliyetçilik ve yeşil siyasetlerin sentezidir. Bu görüşe sahip kimseler sol ve sağdan oluşan siyasi yelpazenin birçok noktasında konumlanabilir, ancak hepsi, ulus devletin ve vatandaşlarının, kendi ülkelerinin çevresini koruma konusunda özel bir görevi olduğu düşüncesine bağlıdır.