İçeriğe atla

Sivil toplum

Sivil toplum, toplumun "üçüncü ayağı" olarak anlaşılabilir ve hükûmet ve iş dünyasından ayrı olarak aile ve özel alanı da içerir.[1] Diğer yazarlar tarafından, sivil toplum, 1) vatandaşların çıkarlarını ve iradesini ilerleten sivil toplum kuruluşları ve kurumlarının toplamı veya 2) hükûmetten bağımsız olan toplumdaki bireyler ve kuruluşlar anlamında kullanılır.[2]

Bazı durumlarda, sivil toplum terimi "özgür konuşma, bağımsız bir yargı sistemi vb. gibi demokratik bir toplumu oluşturan unsurlar" anlamında daha genel bir anlamda kullanılır.[3] Özellikle Doğu ve Orta Avrupa düşünürleri arasındaki tartışmalarda, sivil toplum aynı zamanda normatif bir kavram olarak vatandaşlık değerlerini ifade etmektedir.

Terim

"Sivil toplum" terimi, Aristoteles'in "Politika" adlı eserinde geçen koinōnía politikḗ (Yunanca: κοινωνία πολιτική) ifadesine dayanmaktadır. Bu ifade, Yunan şehir-devleti (polis) ile uyumlu olan bir 'siyasi toplum'u ifade etmektedir. İnsan bireylerinin ortak hayatta kalma amacıyla kurdukları bir grup olarak tanımlanmaktadır.[4] Bu şekilde tanımlanan sivil toplumun telos veya amacı, eudaimonia (Yunanca: τὸ εὖ ζῆν, tò eu zēn) olarak adlandırılan insanın gelişimi veya ortak refahıydı. İnsanın 'siyasi (sosyal) bir varlık' (Yunanca: ζῷον πολιτικόν zōon politikón) olarak tanımlandığı için.[5][6][7][8] Bu kavram, Cicero gibi Romalı yazarlar tarafından kullanılmıştır ve antik cumhuriyet (res publica) fikrine atıfta bulunmuştur. İlerleyen dönemde, Aristoteles'in Politika eserinin Latincede Leonardo Bruni tarafından yapılan bir çevirisiyle (societas civilis olarak çevrilen) Batı siyasi söylemine tekrar girmiştir. Monarşik özerklik ile kamu hukuku arasındaki ayrımın ortaya çıkmasıyla, terim daha sonra prensin kullanmış olduğu güçlerden ayrı olarak toprak sahibi bir feodal elitin kurumsal sınıflarını (Ständestaat) ifade etmek için kullanılmıştır.[9] Bu kavram, devlet teorisinde uzun bir geçmişe sahiptir ve özellikle son zamanlarda Doğu Avrupa'da Václav Havel gibi muhalifler tarafından yeniden canlandırılmıştır. 1990'larda, komünist Doğu Avrupa'daki baskıcı bütüncül devlet egemenliğine maruz kalan sivil toplum kuruluşları alanını ifade etmek için kullanılmıştır.[10] Sivil toplumun siyasi muhalefeti ifade ettiği ilk postmodern kullanım, Aleksander Smolar'ın 1978-79 yıllarındaki yazılarından gelmektedir.[11]

Uluslararası Sivil Toplum Haftası, 2019

Sivil toplum ve demokrasi

Sivil toplum ile demokratik siyasi toplum arasındaki ilişkiler üzerine yapılan literatür, İskoç Aydınlanması felsefesinde, Adam Ferguson'un "Sivil Toplum'un Tarihine Dair Bir Deneme" adlı eseri ve G.W.F. Hegel'in çalışmalarında köken almaktadır. Bu kavramlar, Alexis de Tocqueville, Karl Marx ve Ferdinand Tönnies tarafından uyarlanmıştır. 20. yüzyılda, Gabriel Almond ve Sidney Verba gibi araştırmacılar tarafından önemli ölçüde geliştirilmiştir. Bu araştırmacılar, demokratik bir düzen içinde siyasi kültürün önemli bir rol oynadığını belirlemişlerdir.[12][13][14]

Araştırmacılar, siyasi örgütlerin siyasi unsuru sayesinde daha iyi farkındalık ve daha bilgili bir vatandaşlık sağlandığını ve bu sonucunda daha iyi oy tercihleri yapıldığını, siyasete katılımın arttığını ve hükûmetin daha hesap verebilir hale geldiğini savundular.[12] Sivil toplum, ortak hedeflere ve çıkarlara sahip insanların demokratik idealleri daha da geliştirmek için bir forum olarak işlev görür ve bu da daha demokratik bir devlete yol açabilir.[15] Bu tür derneklere üyelik, kolektif eyleme engelleri azaltan bir bilgi kaynağı olarak hizmet eder.[16] Bu gruplar, hükûmetlere baskı yaparak politikaları etkiler.[17] Bu, sivil toplumun devletin gücünü dengelemesini ima eder.[18] Bu siyasi örgütlerin tüzükleri, katılımcıları demokratik karar alma süreçlerinin formalitelerine alıştırdığı için mikro-anayasalar olarak kabul edilmiştir.

Daha yakın zamanda, Robert D. Putnam, sivil toplumda siyasi olmayan örgütlerin bile demokrasi için hayati olduğunu savunmuştur, çünkü toplum içinde sosyal sermaye, güven ve ortak değerler oluştururlar. Sosyal sermaye, sosyal ağlar ve bu ağlarla ilişkili karşılıklılık normları olarak tanımlanan sosyal sermaye, toplumların kolektif eylem ikilemlerini çözmede yardımcı olabilir; yoğun sosyal ağlara sahip bireyler, toplumun diğer üyelerine inandırıcı bir şekilde bağlı kalma ve sosyal sermayelerini kamu malları oluşturmak için kullanma eğilimindedir.[19] Bunun dönüşünde, güçlü sivil toplumları olan ülkelerin demokrasi açısından daha başarılı olma olasılığı daha yüksektir. Bazı bilim insanları, Putnam'ın iddiasını temel alarak, demokratik geçiş sürecindeki başarılı demokratik geçişleri tetikleyen şeyin, günlük ilişkilere dayanan siyasi olmayan sivil toplum kuruluşlarının katılımı olduğunu iddia etmişlerdir.[20] Gianfranco Poggi de bu konuda aynı şekilde bir argüman ortaya koymaktadır ve cumhuriyetçi toplumun devam etmesi için kişiler arası güvenin gerekliliğini belirtmektedir.[21]

Ancak, bazıları sivil toplum ile güçlü demokrasi arasındaki bağlantıyı sorgulamıştır. Thomas Carothers'un belirttiği gibi, sivil toplumlar her zaman değerli sebeplerle oluşmaz ve demokratik değerleri her zaman desteklemez.[22] Örneğin, Sheri Berman, sivil toplum kuruluşlarının aslında insanları demokrasiye karşı harekete geçirmek için kullanılabileceğini savundu. Bu, Almanya'da Weimar Cumhuriyeti'nin çöküşünde açıkça görüldü. Weimar Cumhuriyeti'nin ekonomik bunalımın yıkıcı etkileriyle ve iç çekişmelerle başa çıkamaması, birçok Alman sivil toplumunun oluşmasına yol açtı.[23] Bu grupların belirleyici ve tartışmalı ölümcül bir kusuru, Almanlar arasındaki toplumsal çatışmaları ve farklılıkları pekiştirmeleriydi. Alman toplumunun bireysel sosyal gruplara ayrılması, ulusalcı ideallere son derece savunmasız hale gelmelerine yol açtı.[24] Bu hoşnutsuzluk gruplarına Nazi'ler sızdı ve sonunda parti ve propaganda için temel ve dayanak oluşturdular. Sonuç olarak, Nazi Partisi 1932 seçimlerinden sonra Alman Reichstag'daki en büyük parti haline gelerek siyasi önemsizlikten çıktı.[25] Putnam'un iddiasının aksine, bu durumda yoğun bir sivil toplum ağı demokrasiye zarar vermiştir. Nazi Partisi, Almanya'nın toplumsal organizasyonunu sömürerek sonuçta ülkenin ilk cumhuriyetinin çökmesine yol açmıştır.

Kurumsallaşmış demokrasilerde bile, özel çıkar gruplarının yaygınlaşması -ki bu güçlü bir sivil toplumu işaret eder- temsilci kurumların işleyişini engelleyebilir ve politika sonuçlarını zenginlere, güçlülere veya iyi organize olanlara lehine çarpıtabilir.[26] Ayrıca, Kenneth Newton tarafından toplanan anket verilerine dayanarak, sosyal ve siyasi güven arasında örtüşme olmadığına dair çok az kanıt bulunmaktadır, bu da sivil toplumun gücü ile demokrasi arasındaki ilişkiyi geçersiz kılar.[27] Gerçekten de, Larry Diamond'ın iddia ettiği gibi, sivil toplumun demokrasiye sağlayabileceği çok yönlü yolları anlamak için, sivil toplumun demokrasi için oluşturduğu gerilimleri ve çelişkileri de anlamak gereklidir.[28]

Tocqueville, Amerika Birleşik Devletleri'nde, sivil toplumları temsil eden derneklerin oluşma eğiliminin, ülkenin demokratik bir yönetim olarak başarısını desteklediğini belirtmektedir.[29] Putnam, ABD'deki sivil toplumların gücünün tarihsel olarak daha fazla sosyal güven ve vatandaşlar için daha fazla sosyal sermaye getirdiğini savunuyor.[30] Diğerleri, sivil toplum kuruluşlarına bağımlılığın vatandaşları ABD hükûmetinin etkinliğini sorgulamaya yönlendirebileceğini ve toplumu bölecek şekilde istikrarsızlık yaratabileceğini belirtmektedir.[31]

Yuval Levin, modern Amerika'da sivil toplum kuruluşlarının ABD hükûmeti ile vatandaşlar arasında bir geçit olarak kabul edildiğini yazmaktadır. Bazıları, sivil toplum kuruluşlarının bireysel özgürlükleri koruyarak ABD hükûmetinin gücünü denetlediğini, diğerleri ise rolünü devletin çabalarını desteklemek ve sosyal sorunları teşvik etmekle birlikte demokratik olmayan iktidar birikimini sınırlamak olarak gördüklerini belirtmektedir.[32] David Rieff gibi diğer bazı kişiler ise ABD hükûmetinin, sivil toplum kuruluşları gibi STK'lar tarafından yürütülen sosyal sorunlar üzerinde çalışmak için daha fazla mali donanıma sahip olduğunu ve bu nedenle STK'ların göreceli güç eksikliği nedeniyle yetersiz kaldığını belirtmektedir.[33] Harvard profesörü Theda Skocpol'un araştırmaları, sivil toplum kuruluşlarının Amerika'ya daha fazla demokrasi getirdiğini göstermektedir. Ancak büyük sendikalar ve kuruluşlardan daha küçük politik konulara odaklanan hareketlere geçiş, geniş çaplı katılımı teşvik etme konusunda daha az etkili olmaktadır.[34] Galston ve Levine, bu yeni sivil toplum kuruluşlarının siyasi sürece katılma olasılıklarının daha düşük olduğunu ve daha çok sosyal aktivizm getirdiğini belirtmektedir.[35]

Siyasi katılım

Sivil toplum kuruluşları, vatandaşlara siyasi katılım için hayati öneme sahip bilgiler sağlar. Bu bilgiler arasında hükûmet süreçleriyle ilgili vatandaşların sorumlulukları ve hakları, farklı türdeki siyasi konular ve politika gündemleri, vatandaşların toplumsal sorunları ele almak için işbirliği yapabileceği yöntemler ve topluluklarda anlamlı değişim yaratma yaklaşımları bulunur.[36] Dr. Carew E. Boulding ve Dr. Jami Nelson-Núñez, sivil toplum kuruluşlarının faydalı olduğunu savunarak, vatandaşların ortak politika tercihleri etrafında diğerleriyle birlikte hareket ederek ve birlikte dayanışma geliştirerek politik olarak daha fazla katılıma eğilimli olduklarını belirtmektedir.[37] Ancak, diğer bilim insanları, sivil toplum kuruluşlarının politik katılım ve politika süreçleriyle ilgili bazı dezavantajlara sahip olduğunu belirtmektedir.[38] Dr. Thomas Carothers, sivil toplum kuruluşlarının politik katılımdaki etkili rolü nedeniyle, bu kuruluşların yaygınlaşması hükûmetlerin hem genişleyen politika tercihlerini hem de hızla değişen sosyal ihtiyaçları karşılamayı giderek zorlaştırdığını açıklar.[38] Akademisyen David Rieff, sivil toplum ve siyasi katılımla bağlantılı bir başka konuyu ele alıyor: tek konu aktivizmi.[39] Çoğu sivil toplum örgütü bir sektöre veya toplumsal konuya odaklandığından, bu bazen seçmenlerin dikkatini, küreselleşme gibi çok yönlü geniş konular yerine kürtaj gibi belirli bazı hassas konulara kaydırır ve seçimlerin odağı da bu konular üzerinde yoğunlaşır.[39]

Sivil toplum örgütlerinin politik katılımı önemli ölçüde artırdığına dair önemli miktarda veri bulunmaktadır.[40] Dr. Robert Putnam, İtalya'da 1900'lerin ortalarında sivil toplum üzerine bir araştırma yaptı ve sivil toplum örgütleriyle ilgilenenlerin, bu örgütlere dahil olmayanlara göre daha fazla "siyasi anlayış, sosyal güven, siyasi katılım ve 'öznel vatandaşlık yeterliliği'" sergilediğini gözlemledi.[41] Benzer şekilde, Dr. Sheri Berman, NSDAP (Nazi Partisi) sivil toplum örgütünün Almanya'da orta sınıf arasında güçlü bir sivil toplum ağı oluşturarak siyasi katılım için harekete geçtiğini bulmuştur. Bu çabalardaki güçlü etki, NSDAP'nin 1900'lerin ortasında ülkedeki en etkili siyasi güç haline gelmesiyle kanıtlanmaktadır.[42] Bu örnek çalışmalar, sosyal ağların siyasi katılım ve vatandaşlık faaliyetlerini kolaylaştırmada önemli bir rol oynadığını gösteren kanıtlar sağlar.[43]

Sivil toplum ve ekonomi

Güçlü bir sivil toplum, genellikle ekonomik büyüme için önemli olarak kabul edilir. Bunun nedeni, ekonomik kararlarda önemli bir giriş sağlayabilmesi, özel girişimi ve girişimciliği kolaylaştırabilmesi ve devletin ekonomiyi baskı altına almasını önleyebilmesidir.[44] Örneğin, sendika liderleri ekonomik büyümenin çalışanlara fayda sağlamasını sağlayabilir, dini liderler ekonomik işlerde daha fazla dahil olmayı savunabilir, STK'lar zararlı iş uygulamalarını tespit edebilir ve belgeleyebilir vb.[45]

Özünde, sivil toplum toplumsal sermaye oluşturur. Dünya Bankası, toplumsal sermayeyi "bir toplumun sosyal etkileşimlerinin nitelik ve niceliğini şekillendiren kurumlar, ilişkiler ve normlar" olarak tanımlar.[46] Daha yüksek bir toplumsal sermaye, daha fazla toplumsal bağımlılıkla birlikte gelir ve üretkenliği artırır, ekonomik büyümeyi sağlar.[46] Örneğin, bir çalışma, ABD'deki bölgelerde, daha güçlü toplumsal ağlara sahip olan alanlarda lise terk oranlarının daha düşük olduğunu göstermiştir.[47]

Bazıları, Thomas Carothers gibi, bu anlatıyı kısmen sorgularlar. Carothers, sivil toplumun ekonomik büyümeye katkıda bulunduğunu kabul etmekle birlikte, bunun zorunlu olmadığını savunur. Bu durumu, Güney Kore'nin güçlü bir sivil topluma sahip olmadan büyük ekonomik başarı elde etmesiyle (ki bu sivil toplum, ekonomik büyüme ivme kazandıktan sonra ortaya çıkmıştır) ve Bangladeş'in son derece zengin bir sivil topluma sahip olmasına rağmen ekonomisini büyütememesi ve dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olmaya devam etmesiyle açıklar. Carothers ayrıca, belirli sektörlerde fazla sivil toplumun, bazı ekonomistlere göre Latin Amerika'daki sendikaların ekonomik büyümeyi kısıtladığına dair zararlı ekonomik etkilere yol açabileceğini de belirtmektedir.[44]

Sivil toplum ve anayasal ekonomi

Anayasa ekonomisi, ekonomi ve anayasacılık alanlarında yer alan, anayasa konuları ile ekonominin işleyişi arasındaki özel ilişkileri tanımlayan ve analiz eden bir ekonomi alanıdır. Bu kavram, Amerikalı ekonomist James M. Buchanan tarafından yeni bir bütçe planlaması ve bu planlamanın sivil topluma şeffaflığı için kullanılmıştır ve bu, hukukun üstünlüğünün uygulanmasında temel öneme sahiptir. Ayrıca, daha önceden yetkilendirilen herhangi bir harcamanın haksız şekilde iptal edilmesi durumunda sivil toplumun kullanabileceği etkili bir yargı sisteminin bulunması, etkili bir sivil toplumun başarısı için temel bir unsurdur.[48]

Uluslararası sivil toplum

Budapeşte Brainbar'da sivil ders

Eleştirmenler ve aktivistler günümüzde sivil toplum terimini genellikle küreselleşmeye karşı korunması gereken toplumsal yaşam alanına ve buna karşı direniş kaynaklarına uygulamaktadır, çünkü sivil toplum sınırların ötesinde ve farklı bölgelerde hareket eden bir şekilde algılanmaktadır.[49] Ancak sivil toplum, birçok tanıma göre, küreselleşmeyi destekleyen işletme ve kurumların (özellikle Avrupa ve Kuzey ülkeleriyle bağlantılı bağışçılar) dahil olduğu ve finanse edildiği ve yönlendirildiği bir yapıya sahip olabilir, bu nedenle bu tartışmalı bir kullanımdır.[50] Komünist sistemin çökmesinden sonra küresel ölçekte sivil toplumun hızlı gelişimi, Washington Uzlaşısı ile bağlantılı olan neoliberal stratejilerin bir parçasıydı.[51] Terim kullanımıyla ilgili olarak uluslararası yardım sistemine etkisi ve kavramsal gücü bağlamında çözümlenmemiş konularla ilgili bazı çalışmalar da yayınlanmıştır (örneğin, Tvedt 1998).

Diğer yandan, bazıları küreselleşmeyi klasik liberal değerlerin alanını genişleten bir toplumsal olgu olarak görür ve bu durum siyasal kökenli devlet kurumlarının aleyhine olarak sivil toplumun daha büyük bir rol üstlenmesine yol açmıştır.

Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı (DESA) tarafından geliştirilen Entegre Sivil Toplum Kuruluşları (iCSO) Sistemi, sivil toplum kuruluşları ile DESA arasındaki etkileşimi kolaylaştırır.[52][53]

Sivil toplum kuruluşları aynı zamanda çevre politikası oluşturma sürecine de dahil olmuştur. Bu gruplar, çevreye verilen zararın giderilmesi konusunda bir ajanda belirleyerek çevre politikalarını etkilerler. Ayrıca, halkı çevresel konularda bilgilendirerek, çevresel değişim talebini artırırlar.[54]

Tarihçe

Kaynakça

  1. ^ What is Civil Society civilsoc.org 2 Mayıs 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  2. ^ "Civil society – Define Civil society at Dictionary.com". Dictionary.com. 25 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ocak 2012. 
  3. ^ "Civil society definition and meaning | Collins English Dictionary". www.collinsdictionary.com (İngilizce). 28 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Kasım 2019. 
  4. ^ Tugendhat, Ernst (1986). Self-Consciousness and Self-Determination. s. 239. 
  5. ^ Aristotle, Politics, Bk. 1 passim, esp. 1252a1–6
  6. ^ Jean L. Cohen,Civil Society and Political Theory, MIT Press, 1994 pp. 84–85.
  7. ^ Bruno Blumenfeld The Political Paul: Democracy and Kingship in Paul's Thought, Sheffield Academic Press, 2001 pp. 45–83
  8. ^ Michael Davis,The Politics of Philosophy: A Commentary on Aristotle's Politics, Rowman & Littlefield 1996 pp. 15–32
  9. ^ Jean L. Cohen,Civil Society and Political Theory, MIT Press, 1994 p. 86.
  10. ^ Frederick W. Powell,The Politics of Civil Society: Neoliberalism Or Social Left?, Policy Press, 2007. pp. 119–20, 148–49.
  11. ^ Pawel Stefan Zaleski, Neoliberalizm i spoleczenstwo obywatelskie (Neoliberalism and Civil Society), Wydawnictwo UMK, Torun 2012
  12. ^ a b Almond, G., & Verba, S.; 'The Civic Culture: Political Attitudes And Democracy In Five Nations; 1989; Sage
  13. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; zaleski isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  14. ^ See, for example, Civil Society and the Conception of History 2 Ocak 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. in the Critique of the German Ideology.
  15. ^ Barber, Benjamin (1998). Place for us. Hill & Wang. ISBN 0-8090-7656-X. OCLC 173086879. 
  16. ^ Boulding, Carew E.; Nelson-Núñez, Jami (2014). "Civil Society and Support for the Political System in Times of Crisis". Latin American Research Review. 49 (1): 128-154. doi:10.1353/lar.2014.0015. ISSN 0023-8791. JSTOR 43670156. 3 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  17. ^ Carothers, Thomas (1997). "Think Again: Democracy". Foreign Policy (107): 11-18. doi:10.2307/1149329. JSTOR 1149329. 4 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  18. ^ Fukuyama, Francis; FFukuyama@imf.org (2000). "Social Capital and Civil Society". IMF Working Papers (İngilizce) (74): 1. doi:10.5089/9781451849585.001. ISSN 1018-5941. 2 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  19. ^ Robert D. Putnam, Robert Leonardi, Raffaella Y. Nanetti; Robert Leonardi; Raffaella Y. Nanetti (1994). Making Democracy Work: Civic Traditions in Modern Italy. Princeton University Press. ISBN 0-691-07889-0. 
  20. ^ Pinckney, Jonathan. "Organizations, Resistance, and Democracy: How Civil Society Organizations Impact Democratization". International Studies Quarterly. 3 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  21. ^ D., Putnam, Robert (1993). Making democracy work : civic traditions in modern Italy. Princeton Univ. Press. ISBN 0-691-07889-0. OCLC 246779019. 2 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  22. ^ Carothers, Thomas; Barndt, William (1999). "Civil Society". Foreign Policy. 117 (1999): 18-29. doi:10.2307/1149558. JSTOR 1149558. 4 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  23. ^ Berman, Sheri (1997). "Civil Society and the Collapse of the Weimar Republic". World Politics. 49 (3): 401-429. doi:10.1353/wp.1997.0008. JSTOR 25054008. 7 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  24. ^ Berman, Sheri (13 Mayıs 2021). "Revisiting "Civil Society And The Collapse Of The Weimar Republic"". HistPhil. 3 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  25. ^ Voigtländer, Nico; Voth, Hans-Joachim; Satyanath, Shanker. "Bowling for Adolf: How social capital helped to destroy Germany's first democracy". VoxEU - CEPR. 3 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  26. ^ Carothers, Thomas (1997). "Think Again: Democracy". Foreign Policy (107): 11-18. doi:10.2307/1149329. ISSN 0015-7228. JSTOR 1149329. 
  27. ^ Newton, Kenneth (April 2001). "Trust, Social Capital, Civil Society, and Democracy". International Political Science Review. 22 (2): 201-214. doi:10.1177/0192512101222004. ISSN 0192-5121. 2 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  28. ^ Diamond, Larry Jay (1994). "Toward Democratic Consolidation". Journal of Democracy. 5 (3): 4-17. doi:10.1353/jod.1994.0041. ISSN 1086-3214. 
  29. ^ "Making democracy work". Princeton University Press. 11 Mart 1993. 2 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Mart 2023 – Internet Archive vasıtasıyla. 
  30. ^ Carothers, Thomas; Barndt, William (1999). "Civil Society". Foreign Policy (117): 18-29. doi:10.2307/1149558. JSTOR 1149558. 4 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  31. ^ Berman, Sheri (1997). "Civil Society and the Collapse of the Weimar Republic". World Politics. 49 (3): 401-429. doi:10.1353/wp.1997.0008. 
  32. ^ "The American Context of Civil Society (SSIR)". ssir.org. 4 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Mart 2023. 
  33. ^ Rieff, David (4 Şubat 1999). "The False Dawn of Civil Society". 4 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Temmuz 2023. 
  34. ^ "Civil Society in the United States". 4 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2023. 
  35. ^ Why Civil Society? Why Now? 4 Mart 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Brookings
  36. ^ "Civil Society | Social Science | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 21 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  37. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; Boulding 2014 128–1542 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  38. ^ a b Carothers, Thomas; Barndt, William (1999). "Civil Society". Foreign Policy (117): 18-29. doi:10.2307/1149558. ISSN 0015-7228. JSTOR 1149558. 4 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  39. ^ a b Rieff, David (4 Şubat 1999). "The False Dawn of Civil Society" (İngilizce). ISSN 0027-8378. 4 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2023. 
  40. ^ Ingram, George (6 Nisan 2020). "Civil society: An essential ingredient of development". Brookings (İngilizce). 4 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  41. ^ Putnam, Robert D.; Leonardi, Robert; Nonetti, Raffaella Y. (27 Mayıs 1994). Making Democracy Work. Princeton University Press. doi:10.2307/j.ctt7s8r7. ISBN 978-1-4008-2074-0. 2 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2023. 
  42. ^ Berman, Sheri (1997). "Civil Society and the Collapse of the Weimar Republic". World Politics. 49 (3): 401-429. doi:10.1353/wp.1997.0008. ISSN 0043-8871. JSTOR 25054008. 7 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  43. ^ Galston, Peter Levine and William A. (1997). "America's Civic Condition: A Glance at the Evidence". Brookings (İngilizce). 4 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2023. 
  44. ^ a b "Foreign Policy: Think Again: Civil Society". ciaotest.cc.columbia.edu. 19 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Mart 2023. 
  45. ^ "Civil Society". World Economic Forum. 11 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Mart 2023. 
  46. ^ a b "Civil Society, Social Capital and Economic Development". ciaotest.cc.columbia.edu. 22 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Mart 2023. 
  47. ^ Coleman, James S. (1988). "Social Capital in the Creation of Human Capital". American Journal of Sociology. 94: S95-S120. doi:10.1086/228943. JSTOR 2780243. 12 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2023. 
  48. ^ Peter Barenboim, Natalya Merkulova. "The 25th Anniversary of Constitutional Economics: The Russian Model and Legal Reform in Russia, in The World Rule of Law Movement and Russian Legal Reform 5 Temmuz 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.", edited by Francis Neate and Holly Nielsen, Justitsinform, Moscow (2007).
  49. ^ Mann, Michael; 1984; "The Autonomous Power of The State: Its Origins, Mechanisms and Results"; European Journal of Sociology 25: pp. 185–213
  50. ^ "NGOs NGO civil society partnerships UN United Nations". un.org. 15 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Haziran 2017. 
  51. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; globall isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  52. ^ Basta! Rio+20 Walkout. Vimeo. 31 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Temmuz 2023. 
  53. ^ "The integrated Civil Society Organizations (iCSO) System". NGO Branch. United Nations Department of Economic and Social Affairs. 4 Şubat 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Temmuz 2012. 
  54. ^ Dodge, Jennifer (5 Haziran 2014). "Civil society organizations and deliberative policy making: interpreting environmental controversies in the deliberative system". Policy Sciences. 47 (2): 161-185. doi:10.1007/s11077-014-9200-y. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Demokrasi</span> tüm bireylerin eşit haklara sahip olduğu yönetim biçimi

Demokrasi veya el erki, halkın yasaları müzakere etme ve yasal düzenlemelere karar verme yetkisine veya bunu yapmak için yönetim görevlilerini seçme yetkisine sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Kimin "halk" kabul edildiği ve yetkinin insanlar arasında nasıl paylaşıldığı veya hangi yetkilerin verildiği konuları zaman içinde ve farklı ülkelerde farklı oranlarda değişiklik göstermiştir. Demokrasinin özellikleri arasında genellikle toplanma özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, mülkiyet hakları, din özgürlüğü, ifade özgürlüğü, vatandaşlık, yönetilenlerin rızası, genel oy hakkı, özgürlük hakkından ve yaşam hakkından haksız yere mahrum bırakılmamak ve azınlık hakları yer alır. Türkçeye kelimesinden geçmiştir.

Sosyalizm, sosyal ve ekonomik olarak toplumsal refahın, katılımcı bir demokrasiyle gerçekleşeceğini ve üretim araçlarının hakimiyetinin topluma ait olduğunu savunan, işçi sınıfının yönetime katılmalarına ağırlık veren, özel üretim yerine kamu bazlı üretimi destekleyen, telkin ve propagandalarını eğitim, tarım ve vergi reformları üzerinde yoğunlaştıran ekonomik ve siyasi bir teoridir. Siyasi yelpazede ve dünyanın çoğu ülkesinde sosyalizm, standart sol ideoloji olarak kabul edilir. Sosyalizm türleri, kaynak tahsisinde piyasaların ve planlamanın rolüne ve kuruluşlardaki yönetim yapısına göre değişir.

<span class="mw-page-title-main">Siyasi parti</span> politik hayatın en önemli ögesi olan ve belli bir siyasi görüşü temsil eden siyasal örgüt

Siyasi parti, belirli bir ülkenin seçimlerinde yarışacak adayları koordine eden bir örgütlenmedir. Bir parti üyelerinin genellikle politika konusunda benzer fikirlere sahip olması yaygındır ve partiler belirli ideolojik veya politika hedeflerini destekleyebilir.

<span class="mw-page-title-main">Antikapitalizm</span>

Antikapitalizm ya da kapitalizm karşıtlığı, bugüne kadar genel veya özel bir isim almamışsa da, genellikle sosyalist ya da anarşist politik görüşlü insanların istediği düzen biçiminin bir parçasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Almanya Hristiyan Demokrat Birliği</span> Almanyada bir siyasi parti

Almanya Hristiyan Demokrat Birliği, Hristiyan demokrat ve liberal muhafazakâr görüşte, merkez sağ pozisyonda bir Alman siyasi partisidir. Genel başkanı Friedrich Merz'tir.

<span class="mw-page-title-main">Liberal demokrasi</span> Siyasi ideoloji ve hükûmet biçimi

Liberal demokrasi veya Batı demokrasisi, temsilci demokratik bir hükûmet biçimi altında işleyen liberal siyasi bir ideolojinin birleşimidir. Birden fazla ayrı siyasi partinin katıldığı seçimler, hükûmetin farklı kollarına güçler ayrılığı, günlük yaşamda açık bir toplumun bir parçası olarak hukukun üstünlüğü, özel mülkiyetle piyasa ekonomisi, insan haklarının, medeni hakların, medeni özgürlüklerin ve siyasi özgürlüklerin eşit şekilde korunması gibi özelliklere sahiptir. Uygulamada sistemini tanımlamak için liberal demokrasiler genellikle hükûmetin yetkilerini belirleyen ve toplumsal sözleşmeyi güvence altına alan bir anayasaya başvururlar, bu anayasa ya kodifiye edilmiş ya da kodifiye edilmemiş olabilir. 20. yüzyılın ikinci yarısında genişleme döneminden sonra liberal demokrasi, dünyadaki yaygın bir siyasi sistem haline geldi.

Muhalefet, bir veya daha fazla siyasi parti veya diğer örgütlü gruplardan oluşur ve bir şehir, bölge, devlet, ülke veya diğer siyasi birimde siyasi kontrolü elinde tutan hükûmete, partiye veya gruba, öncelikle ideolojik olarak karşı çıkar. Karşıtlık derecesi siyasi koşullara göre değişir. Örneğin, otoriter ve demokratik sistemlerde, karşıtlık sırasıyla baskılanabilir veya istenen bir durum olabilir. Bir muhalefetin üyeleri genellikle diğer partilere karşı antagonistik roller üstlenir.

<span class="mw-page-title-main">Sivil toplum kuruluşu</span>

Sivil toplum kuruluşları ya da sivil toplum örgütleri, resmî kurumların dışında kalan ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukukî ve [çevre]sel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlayan veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır. Sivil toplum örgütleri oda, sendika, vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösterir. Vakıf ve dernekler topluma yararlı bir hizmet geliştirmek için kurulmuş yasal topluluklardır ve herkese yardım etmek için kurulmuşlardır.

İlerlemecilik, ilericilik ya da progressivizm, her alanda ileri düzeyde önlemler uygulayarak insanların mevcut durumlarını iyileştirmeyi ve toplumun statüsünü yükseltmeyi amaçlayan, bu doğrultuda toplumsal reformu destekleyen politik felsefedir. Bilim, teknoloji, ekonomik kalkınma ve sosyal organizasyondaki ilerlemelerin insanın yaşam koşullarını geliştirmede büyük öneme sahip olduğunu ifade eden İlerleme Düşüncesine dayanır. Modern siyasette ilerlemecilik, siyasi değişim ve hükûmet eylemlerinin desteği yoluyla sıradan insanların çıkarlarını temsil etmeyi amaçlayan bir sosyal veya siyasi harekettir ve genellikle sol-liberal geleneğin bir parçası bağlamında düşünülür. Ancak bu, ideolojilerin eş anlamlı olduğu anlamına gelmez.

Heinrich Böll Stiftung Derneği, İstanbul'da yerleşik olan bir sivil toplum kuruluşudur.

<span class="mw-page-title-main">Aşırı sol</span> politik konum

Aşırı sol, radikal sol veya ekstrem sol siyasi yelpazenin solunda standart siyasi solun ötesinde olan politikalardır. Terimin tek ve tutarlı bir tanımı yoktur; bazı bilim insanları bunu sosyal demokrasinin daha solunu temsil ettiği şeklinde değerlendirirken diğerleri bunu komünist partilerin soluyla sınırlı tutar. Bazı durumlarda aşırı sol, bazı otoriterlik biçimleri, anarşizm, komünizm ve Marksizm ile ilişkilendirilmiş veya devrimci sosyalizm, buna ek olarak ilgili komünist ideolojileri veya anti-kapitalizm ve küreselleşme karşıtlığını savunan gruplar olarak karakterize edilmiştir. Aşırı sol terörizm, ideallerini demokratik süreçleri kullanmak yerine siyasi şiddet yoluyla gerçekleştirmeye çalışan aşırıcı, militan veya isyankar gruplardan oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Barış ve Demokrasi Partisi</span> Türkiyede bir siyasi parti (2008–2014)

Barış ve Demokrasi Partisi, Türkiye'de 2008 yılında kurulmuş sosyal demokrat ve sosyal liberal görüşlü, Türkiye'de faaliyet gösteren siyasi partidir. Genel merkezi Ankara'nın Çankaya ilçesinin Balgat semtinde olan partinin amblemi sarı zemin üzerine, yeşil meşe ağacıdır. Parti milletvekilleri Haziran 2014'te aldığı kararla Halkların Demokratik Partisine katılmıştır. 11 Temmuz 2014 tarihinde ise isim değişikliği yapıp Demokratik Bölgeler Partisi adını almıştır.

<span class="mw-page-title-main">İslami demokrasi</span> seküler veya dini olabilen siyasi ideoloji

İslami demokrasi veya İslam ve demokrasi, 21. yüzyılda İslam dünyasında ortaya çıkan bir ideolojik akımdır. İslami demokrasi, "Müslüman ülkelerin, dinlerini kaybetmeden demokratik, özgür, çoğulcu ve çağdaş yaşaması" olarak özetlenebilir. İslam'ın demokrasiyle ikiz kardeş gibi tutulması akımın bir görüşüdür. İnsan haklarına saygı, özgürlükçülük, çoğulculuk gibi fikirler İslami demokrasiden beslenir.

Otoriteryanizm veya otoriterlik, siyasi çoğulculuğun reddedildiği, siyasi statükonun ve müesses nizamın korunması için güçlü merkezi otoritenin kullanıldığı ve hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, demokratik oy kullanma hakkı gibi unsurların azaltıldığı bir siyasi sistemdir. Siyasi bilimciler, otoriter hükûmet biçimlerinin çeşitliliklerini tanımlayan birçok tipoloji oluşturmuşlardır. Otoriter rejimler, otokratik veya oligarşik olabilir ve bir parti veya askerî güç üzerine kurulabilir. Demokrasi ile otoriterlik arasında belirsiz bir sınırı olan devletler bazen "karma demokrasiler", "hibrit rejimler" veya "rekabetçi otoriter" devletler olarak nitelendirilmiştir.

Kitle örgütü, bünyesinde belirli bir toplumsal sınıfı veya çeşitli toplum katlarından gelen, aynı meslekten kişileri veya toplumun aynı özelliğe sahip belli unsurlarını barındıran ve temsil ettiği kitlenin ekonomik-demokratik hak ve çıkarlarını savunan örgütlere verilen isim.

<span class="mw-page-title-main">Demokratikleşme</span> Bir toplumda demokratik normlara doğru eğilim

Demokratikleşme, daha demokratik bir siyasi rejime doğru demokratik bir geçişi ifade eder ve demokratik yönde gerçekleşen önemli siyasi değişiklikleri içerir. Demokratikleşme süreci, otoriter bir rejimden tam anlamıyla demokrasiye, otoriter bir siyasi sistemden yarı-demokrasiye veya hibrit bir siyasi sistemden demokratik bir siyasi sisteme geçişi içeren bir durum olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Siyaset sosyolojisi</span>

Siyaset sosyolojisi, devlet ve sivil toplumdan aileye kadar uzanan politik fenomenlerin sosyolojik analizi, araştırması vatandaşlık, toplumsal hareketler ve sosyal güç kaynakları gibi konuları araştırmakla ilgilenen bir bilim disiplinidir. Siyaset sosyolojisinin konusu toplumsal bağlamı içinde iktidardır. 19. yüzyıl ile beraber genel olarak toplumsal ve özel olarak siyasal düşüncenin bilimselleşmeye başladığı görülmüştür. Teknoloji, sanayileşme gibi unsurlar kalabalıklaşmayı beraberinde getirmiş, kalabalıklaşma ise siyasal düşünceye yönelim sağlamıştır.

İlliberal demokrasi veya kısmî demokrasi ya da “düşük yoğunluklu” demokrasi olarak da adlandırılır, rejim terimi olarak kullanılır. “boş demokrasi” ya da “hibrit rejim” anlamına gelir. İlliberal demokrasi terimini ilk kez siyaset bilimci yazar Fareed Zakaria 1997’de yazdığı “İlliberal Demokrasinin Yükselişi” makalesinde kullandı.

<i>Demokratik geçiş</i> siyasi sistemde belirli bir aşama

Demokratik geçiş, bir ülkenin siyasi sisteminde otoriter bir rejimden demokratik bir sisteme doğru devam eden bir değişiklik sürecini tanımlar. Bu süreç, demokratikleşme olarak bilinir, süreç içerisinde politik değişiklikler demokratik bir yönde ilerler. Demokrasi dalgaları, büyük güçler arasındaki güç dağılımında ani değişikliklerle ilişkilendirilmiştir, bu da geniş kapsamlı içsel reformları tanıtmak için açılışlar ve teşvikler yaratmıştır. Hibrit rejimler daha fazla iç huzursuzluk yaşasa da, uzun yıllar boyunca geçiş aşamasında oldukları için istikrarlı olarak kabul edilebilirler. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana, hibrit rejimler en yaygın hükûmet biçimi haline gelmiştir. Akademisyenler, demokratik kurumların göstermelik olma seviyesini irdeleyerek, demokratik gerilemeyle beraber, otoriterliğe geçiş sürecinde modern hibrit rejimlerin en yaygın hükûmet biçimi sonucuna varmıştır.

Demokratik idealler, demokratik bir siyasetin devamı için gerekli hissedilen kişisel nitelikleri veya hükûmet davranış standartlarını ifade etmek için kullanılan bir terimdir.