Deprem, yer sarsıntısı, seizma veya zelzele, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayıdır. Sismik aktivite ile kastedilen, meydana geldiği alandaki depremin frekansı, türü ve büyüklüğüdür. Depremler sismograf ile ölçülür. Bu olayları inceleyen bilim dalına da sismoloji denir. Depremin büyüklüğü Moment magnitüd ölçeği ile belirlenir. Bu ölçeğe göre 3 ve altı büyüklükteki depremler genelde hissedilmezken 7 ve üstü büyüklükteki depremler yıkıcı olabilir. Sarsıntının şiddeti Mercalli şiddet ölçeği ile ölçülür. Depremin meydana geldiği noktanın derinliği de yıkım kuvveti üzerinde etkilidir, bu sebepten yeryüzüne yakın noktalarda gerçekleşen depremler daha çok hasara neden olmaktadır.
Tsunami [Japoncada liman dalgası anlamına gelen "津波" (つなみ) sözcüğünden] ya da dev dalga, okyanus ya da denizlerin tabanında oluşan deprem, gök taşı düşmesi, deniz altındaki nükleer patlamalar, yanardağ patlaması ve bunlara bağlı taban çökmesi, zemin kaymaları gibi tektonik olaylar sonucu denize geçen enerji nedeniyle oluşan uzun periyotlu deniz dalgalarıdır. Ayrıca kasırgalar da tsunamiye neden olabilir. Önceleri tsunami dalgalarına gelgit dalgaları da denmiştir. Tsunamilerin %80'i Pasifik Okyanusu'nda gerçekleşir.
1509 Konstantiniyye depremi veya 1509 Büyük İstanbul depremi, 10 Eylül 1509 tarihinde merkez üssü Marmara Denizi'nin kuzeydoğusu olan, 7.2 Ms büyüklüğünde meydana gelen deprem. Tarihsel kayıtlara göre deprem sonucunda Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti Konstantiniyye'de 4 bin ila 13 bin arasında kişi hayatını kaybetti, 10 binden fazla kişi yaralandı, yaklaşık 1070 hane yıkıldı ve binlerce yapı ağır hasar aldı. Ayrıca depremin ardından oluşan ve yüksekliği bazı yerlerde 6 metreye varan tsunami dalgaları şehrin surlarını aşarak güzergahı üzerindeki semtlere ağır hasar verdi. En büyük yıkımın İstanbul'da olduğu depremin etkisi Bolu'dan Edirne'ye kadar hissedildi. Oluşturduğu ağır hasar sebebiyle halk arasında "Küçük Kıyamet" (Kıyamet-i Suğra) olarak adlandırılan deprem, son 500 yıl içinde Marmara bölgesinde gerçekleşmiş olan en büyük ve en yıkıcı depremlerden birisi olarak kayıtlara geçti.
Tektonik, yer kabuğunun yapısını, özelliklerini ve zaman içindeki gelişimini kontrol eden süreçtir. Özellikle, dağ inşası süreçlerini, kratonlar olarak bilinen kıtaların güçlü, eski çekirdeklerinin büyümesini, davranışını ve Dünya'nın dış kabuğunu oluşturan nispeten sert plakaların birbirleriyle etkileşme yollarını açıklar. Tektonik ayrıca küresel nüfusu doğrudan etkileyen deprem ve volkanik kuşakları anlamak için bir çevre sunmaktadır. Tektonik çalışmalar, fosil yakıtları ve metalik ve metalik olmayan kaynakların maden yataklarını arayan ekonomik jeologlar için kılavuz olarak önemlidir. Erozyon kalıplarını ve diğer Dünya yüzey özelliklerini açıklamak için jeomorfologlar için tektonik prensiplerin anlaşılması şarttır.
1906 San Francisco depremi San Francisco, CA ve Kuzey Kaliforniya'yı 18 Nisan 1906 Çarşamba günü yerel saate göre sabaha karşı 5.12'de vuran yüksek şiddetli depremdir. Depremin büyüklüğü genel olarak 7,9 Mw kabul edilir. Buna karşın depremin büyüklüğü en az 7,7 Mw en fazla 8,25 Mw olarak ileri sürülmüştür. Esas sarsıntı merkezi şehrin 2 mil (3 km) uzağında, denizdeki Mussel Kayalıkları'dır. Bölge; San Andreas Fay Hattı'ndan kaynaklanan bu depremle kuzey-güney doğrultusunda 296 mil (477 km) ikiye ayrılmıştır. Sarsıntı Oregon'dan Los Angeles'a; hatta denizden oldukça uzak olan Nevada'nın merkezine kadar geniş bir alanda hissedilmiştir. Deprem ve sonucunda oluşan büyük yangın, Amerika Birleşik Devletleri tarihinde meydana gelen en kötü doğal afet olarak kabul edilir. Deprem ve bunun sonucunda oluşan yangın sebebiyle ölenlerin sayısının 3.000'den fazla olduğu tahmin edilmiştir. Bu rakam Kaliforniya tarihinde bir doğal afetten dolayı ölen en fazla kişi sayısıdır. Depremin ekonomik etkileri, yakın geçmişte meydana gelen Katrina Kasırgası ile benzerlik göstermektedir.
Bu liste, Türkiye'de ve etkisini gördüğü yakın çevrelerde şu ana kadar yaşanmış en şiddetli depremleri barındırmaktadır.
1268 Kilikya depremi, 1268 yılında 60.000'den fazla insanın ölümüne yol açan çok şiddetli bir depremdir. Deprem Güney Ön Asya'daki Kilikya Ermeni Krallığı'nda meydana geldi. Merkez Adana şehrinin kuzeydoğusuydu. O zamanki adıyla Sis yani Kozan'da olduğu sanılmaktadır. Adana ve çevresi büyük yıkıma uğradı. Deprem günü insanlar günlük rutinlerini gerçekleştirirken hiç beklenmedik korkunç bir ses duyuldu. Ardından sarsıntılar ile şehir yerle bir oldu. Evlerin neredeyse tamamı yıkıldı. İnsanlar kıyametin koptuğunu sandı. Bunların yanı sıra yangınlar ve tsunami de meydana geldi. Adana'ya giden yollar da yerle bir oldu. Enkaz altından kurtulan insanlar bu yüzden şehirde hapsoldu. Açlık, susuzluk vb. pek çok olaydan dolayı enkazda ölmeyen pek çok insan da hayatını kaybetti. Anadolu coğrafyasındaki en ölümcül depremlerden biridir.
1980 Azor Adaları depremi, 1 Ocak 1980 günü Azor Adaları'nı vuran bir depremdi. Deprem sonucu 61 kişi öldü, 400'den fazla kişi yaralandı ve Terceira ile São Jorge adalarında ciddi hasar meydana geldi. Richter ölçeğine göre 7.2 büyüklüğünde olan depremde Pico ve Faial adalarında da hasar meydana geldi. Deprem, Azor Adaları'nda meydana gelen diğer depremlerde olduğu gibi bir doğrultu atımlı fayda meydana gelmişti.
1943 Tosya-Ladik depremi 27 Kasım günü yerel saat ile 00.20'de Kastamonu, Tosya'da meydana geldi. 4000 can kaybına yol açan ve 7.5-7.7 Ms büyüklüğünde meydana gelen deprem. Mercalli şiddet ölçeğine göre en büyük şiddet X-XI (Yoğun-Aşırı) olarak hissedildi. Bu depremde 280 km'lik bir yüzey faylanması oluştu.
Diri fay veya aktif fay, tarihsel dönemde deprem oluşturmuş olan tüm faylara verilen isim. Yer kabuğundaki çeşitli ölçekteki kayma yüzeyleri, fay olarak adlandırılır.
Deprem odağı ya da episantr, bir deprem sonucu yeraltındaki fayın kırıldığı yerin hemen üzerinde, yüzeydeki noktadır. Bu odak veya odak noktası derinliği olarak bilinen bir mesafede, merkez üssü altında doğrudan oluşur. Odak derinliği sismik dalga olgusuna dayanan ölçümlerle hesaplanabilir. Tüm dalga olaylarında olduğu gibi, bu uzun dalga boyu ile dalgaların kaynağının odak derinliğini tam olarak belirlemek zordur. Çok kuvvetli depremler, çok uzun dalga boylarına sahip sismik dalgalar, kendi serbest enerjisinin büyük bir kısmını yayar ve bu nedenle güçlü bir deprem büyük bir kitle enerjinin serbest bırakılmasını sağlar. Bilgisayar, ana şok ve öncü şokların odak noktası ile artçı hareketlerin hangi fay boyunca oluştuğunu üç boyutlu çizim şeklinde verir.
262 Güneybatı Anadolu depremi Anadolu'nun batı ve güney kıyılarında yer alan şehirleri Roma'nın Efes kenti ile beraber 262 yılında veya muhtemelen 261. yılında harap etmiştir. Bu depremin merkez üssü büyük olasılıkla güney Ege Denizi'ndeydi. Dönemin raporları, muhtemelen bir tsunami nedeniyle birçok şehrin denizden gelen suyun altında kaldığını belirtmektedir.
1303 Girit depremi 8 Ağustos'ta şafak vakti meydana geldi. Mercalli yoğunluk ölçeğine göre tahmini büyüklüğü yaklaşık 8 ve şiddeti 9'du.Girit ve İskenderiye'de ciddi hasara ve can kaybına neden olan büyük bir tsunamiyi tetikledi.
1810 Girit depremi 16 Şubat saat 22:15'te meydana geldi. Kandiye'de büyük yıkıma neden oldu, Malta'dan kuzey Mısır'a bir miktar zarar verdi ve orta İtalya'dan Suriye'ye kadar hissedildi. Candia'dan (Kandiye) 2.000 ölüm bildirildi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun kuzey kesimi 13 Ağustos 1822'de büyük bir depremle sarsıldı. Tahmini büyüklüğü 7.0 idi ve Avrupa makrosismik ölçeğinde (EMS) maksimum hissedilen yoğunluğu IX (Yıkıcı) idi. En yıkıcısı 5 Eylül 1822'de olmak üzere, iki yılı aşkın bir süre boyunca yıkıcı artçı sarsıntılar devam etti. Ayrıca depremin yakın kıyılarda bir tsunamiyi tetiklediği iddia edilir. Deprem; Rodos, Kıbrıs ve Gazze'yi de kapsayan geniş bir alanda hissedildi. Tüm bu deprem dizisi için bildirilen toplam ölü sayısı 30.000 ile 60.000 arasında değişmektedir ancak 20.000 daha olası bir sayı olarak kabul edilmektedir.
Sismolojide, bir deprem yırtılması, yer kabuğundaki bir deprem sırasında meydana gelen kayma derecesidir. Depremler, toprak kaymaları, bir volkandaki magmanın hareketi, yeni bir fayın oluşumu veya en yaygın olarak mevcut bir fayın kaymasını içeren birçok nedenden dolayı meydana gelir.
Odak mekanizması, bir depremin, sismik dalgaları oluşturan kaynak bölgedeki deformasyonu tanımlar. Fay ile ilgili bir olay söz konusu olduğunda, kayan fay düzleminin ve kayma vektörünün yönünü ifade eder ve fay düzlemi çözümü olarak da bilinir. Odak mekanizmaları, gözlemlenen sismik dalga biçimlerinin analiziyle tahmin edilen deprem için moment tensörünün çözümünden türetilmiştir. Odak mekanizması, "ilk hareketlerin" modelini, yani ilk gelen P dalgalarının kırılıp kırılmadığını gözlemleyerek elde edilebilir. Bu yöntem, dalga biçimleri dijital olarak kaydedilip analiz edilmeden önce kullanıldı ve bu yöntem, kolay moment tensör çözümü için çok küçük depremler için hala kullanılmaktadır. Odak mekanizmaları artık ağırlıklı olarak kaydedilen dalga biçimlerinin yarı otomatik analizi kullanılarak türetilmektedir.
Advanced National Seismic System (ANSS), neredeyse gerçek zamanlı bilgi sağlamak için önemli depremler hakkında acil müdahale ekipleri, yetkililer, haber medyası ve halk için veri toplayan ve analiz eden Amerika Birleşik Devletleri Jeoloji Araştırmaları Kurumu (USGS) ile bölgesel, eyalet ve akademik ortakların işbirliği ile oluşturulan bir sistemdir. Bu veriler, hasarın ciddiyetini ve kapsamını tahmin etmek ve gereken müdahaleler hakkında verilen kararlara rehberlik etmek için kullanılır.
Plaka içi deprem terimi, bir tektonik plakanın iç kısımlarında meydana gelen çeşitli depremleri ifade eder; bu, tektonik bir plakanın sınırında meydana gelen bir levhalar arası depremin tersidir. Plaka içi depremler, özellikle mikro plakalarda meydana geldiğinde genellikle "katman içi depremler" olarak adlandırılır.
1707 Hōei depremi,, 28 Ekim 1707 tarihinde merkez üssü Japonya'nın güneydoğusu olan 8.7 Mw büyüklüğünde meydana gelen deprem. Sarsıntı, 2011 Tōhoku depremi ve tsunamisine kadar Japonya tarihinin en büyük depremi olarak kayıtlara geçti. Güneybatı Honşū, Shikoku ve güneydoğu Kyūshū'da orta ve şiddetli hasara neden oldu. Deprem ve bunun sonucunda oluşan yıkıcı tsunami sonucu 5.000'den fazla kişi hayatını kaybetti ve on binlerce ev yıkıldı. Tahmini büyüklüğü 8,6 Ml veya 8,7 Mw olan bu deprem, Nankai mega bindirmesinin tüm bölümlerinin aynı anda kırılmasına neden oldu. Ayrıca, Fuji Dağı'nın 49 gün sonra son patlamasını tetikledi. Deprem adını, Japonya'da Mart 1704'ten Nisan 1711'e kadar olan yılları kapsayan dönemi adlandırmak için kullanılan Hōei (宝永)'den almaktadır.