İçeriğe atla

Sinematografi

Sinematografi veya görüntü yönetimi (Yunanca : kine (hareket) ve graphos (yazı)), sinema filmi için görüntü kaydederken ışıklandırma ve kamera tercihleri yapma disiplinidir. Birçok açıdan fotoğraf sanatıyla yakından ilgilidir; fakat kamera ve görüntü elemanlarının hareket hâlinde olduğu durumlarda birtakım ek özellikler de gösterir. Elektronik görüntü sensörüyle görüntü yakalamak, görüntüdeki her piksel için elektronik olarak işlenen ve sonraki işleme veya görüntüleme için bir video dosyasında saklanan bir elektrik yükü üretir. Fotoğraf emülsiyonu ile yakalanan görüntüler, film stoğu üzerinde kimyasal olarak "geliştirilen" bir görünür görüntüye dönüşen bir dizi görünmez/gizli görüntüyle sonuçlanır.

Sinematografi, bilim ve iş dünyasının birçok alanında olduğu kadar eğlence amaçlı ve kitle iletişiminde de kullanım alanı bulur.

Tarihçe

Sinemanın ilkel halini ilk bulan kişi olarak kabul edilen Eadweard Muybridge'in dört nala koşan bir atın 1878 yılında oluşturduğu bir kaydı.

Sinematografi sinema filmlerine özgü bir sanat formudur. Işığa duyarlı maddeler üzerinde görüntü kaydetme işi 1800’lerin başından beri uygulanıyor olsa da, nispeten daha yeni olan “hareketli resim” sanatı farklı fotoğraflama teknikleri ve yeni bir estetik anlayışı gerektiriyordu.

Sinemanın ilk dönemlerinde, görüntü yönetmeni genellikle filmin hem kameramanlığını hem de yönetmenliğini üstlenirdi. Sinema sanatı ve teknoloji geliştikçe, kameramanlık ve yönetmenlik arasında bir ayrım oluştu. Optikteki ve renkli film, geniş ekran (widescreen) gibi çeşitli tekniklerdeki ilerlemelere ek olarak, yapay ışıklandırma ve ışığa daha duyarlı (daha hızlı) ham filmlerin gelişiyle birlikte teknik açılardan sinematografi, bir uzmanın varlığını zorunlu kıldı.

1919 yılında (Paris’in ardından dünyanın yeni sinema başkenti hâline gelen) Hollywood’da, bugün hâlâ varlığını sürdüren ve dünyanın ilk meslek topluluklarından biri olan American Society of Cinematographers (Amerikan Görüntü Yönetmenleri Topluluğu - ASC) kuruldu. ASC, görüntü yönetmenlerinin film yapma bilim ve sanatına katkılarını ortaya koymak için oluşturulmuştu. ASC’ye göre sinematografi; basit bir fiziksel olayı kaydetmek değil, özgün sanat eseri yapımcılığında doruğuna ulaşan yaratıcı ve yorumlayıcı bir işlemdi. Sinematografi fotoğrafçılığın bir alt kategorisi değildi. Fotoğrafçılık, daha ziyade görüntü yönetmeninin diğer fiziksel, örgütsel, idari, yorumsal ve görüntüyü yönlendiren tekniklere ek olarak kullandığı bir sanattı.[1]

Sinematografinin Elemanları

Sinematografi sanatına katkıda bulunan çok sayıda unsur vardır.

Ham Film

Sinematografi ham film rulolarıyla başlar. Film emülsiyonu ve filmin gren yapısındaki gelişmeler, görüntü yönetmenlerine önemli çeşitlilikte ham film seçenekleri yaratmıştır. Bir film yapımı sırasında alınacak ilk kararlardan biri ham film seçimidir.

Film boyutu — 8 mm (amatör), 16 mm (yarı-profesyonel), 35 mm (profesyonel) ve 65 mm (epik fotoğrafçılık, nadiren kullanılır) — seçiminin yanında, görüntü yönetmeni pozitif film ile negatif film arasında, ayrıca hızları 50’den (yavaş, ışığa en az duyarlılıkta) 800’e (çok hızlı, ışığa aşırı düzeyde duyarlı) kadar değişen filmler arasında bir tercih yapmak durumundadır. Bunlara ek olarak, renge verdiği tepkiler açısından farklılaşan (düşük doygunluk – yüksek doygunluk) ve düzeyleri tam siyahtan (ışığa hiç maruz kalmamış/hiç pozlanmamış) tam beyaza (ışığa aşırı derecede maruz kalmış/aşırı pozlanmış) kadar değişen kontrastlıktaki filmler arasında bir seçim söz konusudur.

Neredeyse tüm film boyutlarında yapılan ayarlamalarla, “süper” filmler yaratılmıştır. Bu filmlerde, filmin fiziksel boyutu aynı kalırken, bir görüntünün çekimi için kullanılan film alanı genişletilmiştir. Süper 8 mm, Süper 16 mm ve Süper 35 mm; süper olmayan denkleriyle kıyaslandığında; tüm film alanının daha büyük kısmından yararlanmaya imkân sağlayan formatlardır.

Film boyutu büyüdükçe; görüntünün çözünürlüğü, berraklığı ve teknik kalitesi artar.

Dijital görüntüleme dünyasında, artık ham filmlerin bir kullanım alanı yoktur. Fakat zaten kameraların kendisi, görüntüleme ayarları konusunda ham filmlerin sağladığı avantajların çok ötesinde olanaklar sağlamaktadır. Kameralar daha çok ya da daha az renk duyarlılığı ve kontrastla ya da ışığa az ya da çok duyarlı şekilde çekim yapmak için ayarlanabilmektedir. Farklı emülsiyonların yaratacağı birbirinden farklı görünümler artık tek bir kamera ile yaratılabilmektedir. Buna rağmen, dijital görüntüleme yönteminin analog yöntemden daha iyi olup olmadığı konusu hâlâ tartışmalıdır. Dijital görüntüleme ayarları, eğer görüntülemede ham film kullanılsaydı hangi görüntü ayarlarının oluşacağı hesaplanarak yapılır. Bu durumda kameranın sensör tasarımcısının birbirinden farklılık gösteren ham film ve görüntü ayarlama parametreleri kullanması söz konusu olabilecektir. Bu nedenle, konunun uzmanı olan birçok kişi bu yaklaşımı “ikinci dereceden” bulmakta ya da bunun gerçek görüntüyü “taklit etmek” olduğunu düşünmektedir.

Laboratuvar

İşin laboratuvar kısmı da ortaya çıkan görüntüyü önemli ölçüde farklılaştırabilecek niteliktedir. Isıyı farklılaştırarak, filmin kimyasalların içinde kalış süresini değiştirerek ve bazı kimyasal işlemleri atlayarak görüntü yönetmenleri tek bir ham film rulosundan birçok farklı görüntü elde edebilmektedir.

Filtreler

Difüzyon (ışığı yayma) ya da renk filtreleri gibi filtreler, film atmosferini ya da dramatik etkiyi artırmak için yaygın olarak kullanılır. Çoğu fotoğraf filtresi, aralarında bir görüntü formu ya da ışık yönlendirici madde bulunan, birbirlerine yapıştırılmış iki parça optik camdan oluşur. Renk filtreleri, iki optik cam arasına yarı saydam bir renk tabakasının sıkıştırılmasıyla oluşturulur. Renk filtreleri belirli ışık dalgalarının filme ulaşmasını engellemek için kullanılır. Renkli filmde, sezgisel olarak bile anlayabileceğimiz üzere, mavi filtre; kırmızı, turuncu ve sarı renkteki ışınların film üzerine düşmesini engeller ve filmde mavimsi bir ton yaratır. Siyah beyaz fotoğrafçılıkta ise işler sezgilerimizin bize söylediğinin aksine yürür. Bu tarz fotoğrafçılıkta kullanılacak sarı filtre, mavi ışınların önünü kesecek ve (böylelikle mavi olan gökyüzünün film üzerindeki görüntüsü çok az ışığa maruz bırakılacağından) gündüz vakti gökyüzünün resimde daha karanlık görünmesini sağlayacak; fakat insan teninin renk tonunu etkilemeyecektir. Christopher Doyle gibi bazı fotoğrafçılar, filtreleri yenilikçi kullanımlarıyla tanınırlar. Filtreler, farklı etkiler yaratmak amacıyla lensin önünde ya da arkasında kullanılabilir.

Objektif

Odak uzaklığı (Odak uzunluğu)

Kamera insan gözü gibi çalışır; bir bakış açısı yaratır ve dünyanın geri kalanıyla uzaysal ilişkiler kurar. Bununla birlikte, insan gözünden farklı olarak kameralara -değişik etkiler yaratmak için- farklı mercekler takılması da mümkündür. Kameralardaki bu avantajın en büyük faydası odak uzaklığının çeşitlenmesidir. Görüntü yönetmenleri geniş açılı, normal ve teleobjektifler arasında seçim yapmanın yanı sıra, makroobjektifler ve boroskop objektifler gibi diğer özel etki yaratan mercek sistemleri arasında da tercih yapabilmektedir.

Geniş açılı objektiflerin odak uzaklıkları kısadır ve uzaysal mesafeleri daha belirgin hâle getirirler. Geniş açılı objektifle, uzaktaki bir insan normaldekinden daha küçük görünürken, kameranın önündeki bir insan daha da büyük gözükecektir. Bununla birlikte, tele objektif birbirinden uzak olan nesneleri birbirine daha yakın göstererek ve perspektifi düzleştirerek bu tarz abartıları azaltır. Zoom objektif kameramana çekim esnasında odak uzaklığını değiştirme olanağı verir. Sabit objektifler (prime lens) daha iyi bir görsel kalite sundukları ve zoom objektiflerden daha “hızlı” (daha az ışıkta diyaframın daha geniş açılması) oldukları için profesyonel sinematografide zoom objektiflerden daha çok tercih edilirler. Ancak; belirli film sahnelerinde ve hatta bazı film türlerinde, hız veya kullanım kolaylığı açısından ya da özel bir etki yaratmak için zoom objektifler kullanılmaktadır. Örneğin; Alfred Hitchcock Vertigo filmindeki, merdivenlerde gerçekleşen ünlü kovalama sahnesini zoom objektiften faydalanarak çekmiştir.

Alan derinliği ve Netlik (Odak)

Odak uzaklığı aynı zamanda bir sahnenin alan derinliğini -yani; uygun odakta resmin arka, orta ve ön alanlarının ne kadarının filme yansıyacağını- da etkiler (çünkü görüntünün yalnızca tek bir düzlemine tam odaklanma yapılabilir). Odak derinliğiyle karıştırılmaması gereken alan derinliği, diyaframın açıklık oranı ve odak uzaklığı ile belirlenir. Geniş ya da derin bir alan derinliği, çok küçük bir diyafram açıklığını ve uzaktaki bir nokta üzerinde odaklama yapılmasını gerektirir. Alan derinliğinin az olması içinse, geniş bir diyafram açıklığı ve merceğe daha yakın bir nokta üzerinde odaklama yapılması gerekmektedir.

Alan derinliği aynı zamanda format büyüklüğünden de etkilenmektedir. 70 mm film, 35 mm’ninkinden daha az olan odak uzaklığı ile en az alan derinliğine sahip olan filmdir. 16 mm film daha büyük alan derinliğine sahipken, çoğu video kamera 16 mm’ninkinden de büyük alan derinliklerine sahiptir. Video kamera kullanıcılarının dijital kamerayla 35 mm’nin görüntüsünü taklit etmeye çalışırken yaşadıkları en büyük hayal kırıklığı, dijital kameranın kaydettiği aşırı büyüklükteki alan derinliği ve bunun birtakım ek optik araçlarla azaltılması gerekliliğidir.

Kaynakça

  1. ^ Hora, John. The American Cinematographer Manual [Amerikan Görüntü Yönetmeni El Kitabı]. 9. Baskı (İngilizce). ASC. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Fotoğrafçılık</span> sanat, bilim ve ışık ya da diğer elektromanyetik radyasyonu kaydederek dayanıklı görüntüler yaratma pratiği

Fotoğrafçılık, Kullanılacak düzene göre farklı sistemleri içermekle beraber, görüntü sensörü, film, karanlık oda, lens ve ışık kullanarak, gözle görebildiğimiz cisim ve şekilleri, film ya da dijital ortam üzerine kaydederek görüntü oluşturma işidir. İşlevsel uygulamaları nedeniyle bir zanaat olduğu gibi, estetik yönüyle bir sanat olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Diyafram (optik)</span>

Diyafram fotoğraf makinelerinde, objektif içinden geçen ışığın, yeğinliğini ayarlamak için kullanılan ve çoğunlukla objektif içine yerleştirilmiş olan metal düzenek.

<span class="mw-page-title-main">Alan derinliği</span>

Netlik derinliği, odak derinliği veya Net Alan Derinliği, fotoğrafı çekilen konunun ön ve arka kısmında kaldığı halde göze net gibi görünen alanı anlatan fotoğrafçılık terimidir.

<span class="mw-page-title-main">Termal kamera</span> Termal kamera, normal şartlar altında göremediğimiz ısı enerjisini görüntüleyebilen kameradır.

Termal kamera, görüntüleme yöntemi olarak gözle görülmeyen IR enerjiyi (ısıyı) esas alan ve görüntünün genel yapısını IR enerjiyi göre oluşmuş renkler ve şekillerin belirlendiği görüntüleme sistemidir. Genelde güvenlik amaçlı da kullanılabilir ama çok çeşitli sektörlerin de kullanımına açıktır. Özellikle ısıya güdümlü füze, gece görüş sistemleri ve benzeri askeri tekniklerin gelişmesi ile önemi artmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Filtre (fotoğrafçılık)</span>

Filtre, film üzerine vuran ışığın özelliklerini değiştirmek ve objektifin içine giren ışığı filtre etmek için objektifin ön kısmına takılan ve cam, plastik gibi maddelerden imal edilen yardımcı araçtır.

<span class="mw-page-title-main">35 mm</span>

35 mm, fotoğrafçılık ve sinemada yaygın olarak kullanılan temel film ölçüsüdür. George Eastman tarafından tedarik edilen ham filmi kullanarak, William Dickson ve Thomas Edison'un 1892'de icat ettiği 35 mm film, o zamandan bu yana neredeyse hiç değişmeden kalmıştır. 35 mm, adını filmin 35 mm genişliğindeki şeritler halinde kesilmesinden almıştır. Her kademi 16 kare yapan standart negatif dirençin her iki kenar boyunca her karede dört deliği olur.

<span class="mw-page-title-main">Net alan derinliği</span>

Alan derinliği ya da net alan derinliği fotoğraf, hareketli resim gibi görsel çalışmalarda, görüntünün netlendiği kameraya en yakın ve en uzak yerler arasında kalan alan. Diyafram açıklığı, objektif türü, odak uzaklığı, konuya uzaklık gibi durumların da içinde bulunduğu bir dizi değişken net alan derinliğini etkilemektedir.

<span class="mw-page-title-main">Videografi</span>

Videografi. Alfanümerik verilerin ve grafiklerin kamera ve sayısal sinyallerle bir televizyon ekranı üzerinde elde edilmesini sağlayan telekomünikasyon sistemi, görsel-işitsel proglamların basımı. Elektronik medyada ve akış ortamında hareketli görüntüleri yakalama işlemidir. Terim, video sanatı, video üretimi, video editörü, video düzenleme, illüstrasyon, fotoğrafçılık, animasyon, görsel efektler ve yapım sonrası yöntemlerini içerir. Eskiden sinematografinin video eşdeğeri olarak kabul edilirdi, ancak 20. yüzyılın sonlarında dijital video kaydının ortaya çıkışı, ikisi arasındaki ayrımı bulanıklaştırdı. Günümüzde herhangi bir video çalışmasına videografi, ticari sinema filmi üretimine ise sinematografi denilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Cinerama</span>

Cinerama üç adet senkronize 35 mm projektör kullanılarak görüntülerin eş zamanlı olarak içbükey, dev bir perdeye yansıtılması şeklinde çalışan bir geniş ekran işleminin ticari adıdır. Cinerama 1950'ler sırasında, televizyonun sinema endüstrisiyle olan rekabetine bir tepki olarak gelişen geniş ekran işlemlerinin ilkini oluşturmaktadır ve film endüstrisi üzerinde önemli etkileri olmuştur.

<i>Bokeh</i>

Bokeh veya boke, fotoğraf çekilirken, fokus yani odak dışında kalan net olmayan kısımların fotoğrafçının seçtiği objektif, kullandığı diyafram gibi ayarlar neticesinde fotoğrafta oluşan bulanıklık efektidir. Bokehin belirleyicisi öncelikle objektiftir. Her objektifin bokehi farklı olduğu gibi, seçilen diyafram değeri ile bokeh efekti ve derecesi değişebilir.

<span class="mw-page-title-main">Kameraman</span>

Kameraman, sinemada veya televizyonda kamera ile görüntü çeken kişi. Genelde bütün görüntü araçlarını kullananlara kameraman denir. Haberciler dışarıda bağımsız kameralarla aktüel kameraman olarak çalışırken, stüdyo kameramanları sabit kameralarla bir dekorda program çekimi yapar. Kaydırma, crabbing, zoom, netlik ayarlarını yapar, araçlarını kontrol eder ve temizler, dolly'yi kirli bırakmaz, çevrinme kafalarını sıkar. Kameraman, ses ve ışıkçılarla, teknisyenlerle uyumludur. Yönetmen, stüdyo şefi, yapım asistanı, görüntü yönetmeniyle birlikte çalışmaktadır. Bir kamera temel olarak mercek ve ışık teknolojisidir. Stüdyolar, belli bir sistem kullanırlar.

<span class="mw-page-title-main">Dijital fotoğrafçılık</span>

Sayısal Fotoğrafçılık, nesnelerin görüntülerini oluşturmak için sayısal teknolojinin kullanıldığı bir fotoğrafçılık tarzıdır. Sayısal teknolojinin gelişimine kadar fotoğrafçılıkta görüntülerin karta basılması için kimyasal işlemlere ihtiyaç duyulan fotoğraf filmi kullanılmaktaydı. Aksine, sayısal görüntü kimyasal işleme gerek olmaksızın tamamen sayısal teknoloji ve bilgisayar kullanılarak görüntülenebilir, basılabilir, işlenebilir, taşınabilir ya da arşivlenebilir.

<span class="mw-page-title-main">Objektif (fotoğrafçılık)</span> fotoğraf makinesi merceği

Objektif veya lens, fotoğraflanacak konunun odak noktasında film emülsiyonuna veya sensöre, ışığın iletilerek görüntünün oluşmasını sağlayan, mercek veya mercekler topluluğudur. Objektifin fikir babası Aristo olarak bilinir. Fakat yaptığı düzeneği kaydedebilecek film ancak 18. yüzyılda icat edilebilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Üç boyutlu film</span>

Üç boyutlu film, derinlik algılamada yaratılan yanılsamayla oluşturulan bir sinema filmi metodudur. Stereoskopik fotoğraflamadan farklı olarak, özel olarak tasarlanmış bir kamerayla, görüntüler iki farklı perspektif ile kaydedilir ve yine özel bir projeksiyon cihazıyla ya da gözlükle, farklı kaydedilmiş iki görüntü bu yanılmasayı oluşturmak üzere oynatılır ve izlenebilir.

<span class="mw-page-title-main">Teleobjektif</span>

Teleobjektif lens, fotoğrafçılık ve sinematografide, uzun-odaklı lensin belirli bir türüdür. Bazen bunların fiziksel uzunlukları, odak uzaklıklarından daha kısadır. Bu "telefoto grubu" olarak bilinen özel bir lens grubuyla birleştirilerek elde edilir. Bu lensler, daha kısa bir tasarımla uzun-odak üretmek amacıyla ışık yolunu genişletirler. Uzun-odak uzunluğu halk arasında genellikle telefoto lensler olarak adlandırılsa da bu teknik olarak yanlıştır: bir telefoto lens özellikle telefoto grubu içerir.

<span class="mw-page-title-main">Giriş açıklığı</span>

Giriş Açıklığı, objektiflerde ışığın optik sisteme girdiği ön taraftan bakıldığında görülebilen fiziksel diyafram açıklığının görüntüsüdür. Aynı diyafram açıklığının objektifin arka kısmından görünümüne ise çıkış açıklığı adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Çıkış açıklığı</span>

Çıkış açıklığı, optik sistemlerde fiziksel diyafram düzeneğinin arka kısımdan bakıldığındaki görüntüsüdür. Aynı düzeneğin ön taraftan görünümüne giriş açıklığı adı verilir. Tam simetrik optik sistemlerde çıkış/giriş açıklık oranı değeri 1'dir. Asimetrik optik sistemlerde ise bu oran birden büyük veya birden küçük olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Samsung Galaxy A20s</span> SM-A217FDSN

Samsung Galaxy A20s; Samsung Electronics tarafından Samsung Galaxy A serisinin bir parçası olarak geliştirilmiş, Android işletim sistemini kullanan bir akıllı telefondur. Cihaz, Samsung Galaxy A20'nin halefidir. Cihaz; 17 Eylül 2019'da Malezya'da, 24 Eylül 2019'da ise tüm dünya için duyurulmuştur. Cihaz; Malezya'da 21 Eylül 2019'da, Hindistan'da 5 Ekim 2019'da satışa çıkarılmıştır. Cihazın yerini Samsung Galaxy A21 ve Samsung Galaxy A21s modelleri almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Astrofotoğrafçılık</span>

Astrofotoğrafçılık, astronomik cisimlerin, gök olaylarının ve gece gökyüzü alanlarının fotoğraflanmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Apokromatik mercek</span>

Bir apokromat veya apokromatik mercek (apo), kromatik ve küresel sapmayı çok daha yaygın akromatik lenslerden daha iyi düzelten bir fotoğrafik veya başka bir lenstir.