İçeriğe atla

Simya

Polonyalı ressam Jan Matejko'nun Alchemik Michał Sędziwój (Michał Sędziwój adlı simyacı) isimli tablosu

Simya veya alşimi (Arapçadaki "al-Kimiya" kelimesinden gelir, İngilizceye "alchemy" olarak geçmiştir) hem doğanın ilkel yollarla araştırılmasına hem de erken dönem bir ruhani felsefe disiplinine işaret eden bir terimdir.[1] Simya; kimya, metalurji, fizik, tıp, astroloji, semiotik, mistisizm, spiritüalizm ve sanatı bünyesinde barındırır.[2]

Simya ile en az 2500 yıldır uğraşıldığı bilinmektedir. Simya ile ilk olarak Mezopotamya, Antik Mısır, İran, Hindistan ve Çin'de uğraşılmıştır. Klasik Yunan döneminde Yunanistan'da, Roma İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü coğrafyada, önemli İslam başkentlerinde ve daha sonra 19. yüzyıla kadar Avrupa'da simyaya ilgi duyulmuştur.

İnsanlık simya ile buluştuğunda bir sürü element ve maden ile buluştu. Simyacıların bugünkü mesleği kimyacılıktır.

Batı simyası her zaman, kökleri ünlü simyacı Hermes Trismegistus'a uzanan ve bir felsefi-spiritüel sistem olan Hermetizm'le yakından bağlantılı olmuştur. Bu iki disiplin (simya ve Hermetizm) 17. yüzyılın önemli bir ezoterik ekolü olan Gül-haçlılar'ın doğuşunda etkili olmuştur. Erken modern dönemde, simya kimyaya dönüşmeye başlarken simyanın mistik ve hermetik dalları modern spiritüel simyanın odak noktası olmaya başlamıştır.

Günümüzde simya, mistik, ezoterik ve sanatsal yönleri nedeniyle bilim tarihçileri ile filozofların ilgi alanına girmektedir. Simya, modern bilimin temelini atan disiplinlerden biridir ve günümüz kimya ve metalürji endüstrilerinde kullanılan birçok madde ve işlem eski dönem simyacılarının keşfidir.[]

Simyanın birçok yönü bulunmasına karşın günümüz popüler kültüründe (sinema ve edebiyattaki simya/simyacı imgelemlerinin de etkisiyle) simya denince akla madenleri altına çevirmeyi deneme işlemi gelmektedir.[]

Doğanın araştırılması ve simya

Sir William Fettes Douglas'ın Simyacı isimli tablosu

Simyacılar hakkındaki genel görüş onların sözde bilim insanı (pseudo-scientist), hatta kaçık ya da şarlatan oldukları yönündedir. Bunun nedeni simyacıların kurşunu altına çevirmeye çalışmaları, evrenin dört elementten (toprak, hava, su ve ateş) oluştuğuna inanmaları ve zamanlarının büyük çoğunluğunu mucize ilaçlar, zehirler ve sihirli iksirler hazırlamaya harcamalarıdır.

Bazı simyagerler gerçekten kaçık veya şarlatan olsa da, çoğu entelektüel akademisyenler ve önemli bilim insanlarıdır. Mesela, Isaac Newton ve Robert Boyle'un simyacı olduğu bilinmektedir. Bunun gibi yenilikçi kişiler kimyasal maddelerin doğasını ve işleyişini araştırmayı denemişlerdir. Bunun gibi simyagerler fiziki evrenin sırlarını keşfetmeye çabalarken deney yapmaya, geleneksel bilgi ve tekniklere, genelgeçer ampirik ilkelere ve kuramsal fikirlere dayanmak zorundaydılar.

Aynı zamanda, simyagerler kimyasal süreçlerde, fiziki durum ve görünüşün büyük ölçüde değiştiği durumlarda dahi, "bir şeyin" muhafaza edildiğini kabul ederler. Bu "bir şey" ya da "öz" maddelerin bazı temel prensiplere sahip olduğu, prensiplerin birçok dış görünüş altında gizli halde bulunabileceği ve bu prensiplerin uygun işlemler sonucu ortaya çıkartılabileceği görüşü ile ilintilidir.

Felsefi ve ruhani bir disiplin olarak simya

Simyagerlerin en çok bilinen iki hedefi madenlerin altına dönüştürülmesi ve bütün hastalıkları iyileştirecek ve hayatı sonsuz biçimde uzatacak "pancea" (ölümsüzlük iksiri) yaratılmasıdır. Bu konu Petrus Bonus ve Jean de Roquetaillade'in yapıtlarında ele alınmıştır. Orta Çağ'dan itibaren Avrupalı simyagerler hem madenleri altına çevirecek hem de ölümsüzlük iksiri yaratılmasında kullanılacak efsanevi bir madde olan "felsefe taşı"nın bulunması için büyük çaba sarf ettiler. Simyagerler, yüzyıllar boyunca büyük saygınlık gördüler ve destek aldılar. Bu saygınlık ve desteğin nedeni ne hedefleri (altın ve pancea) ne de yazınlarına hakim olan mistik ve felsefi görüşlerdi. Saygınlık ve desteğin nedeni zamanlarının kimya endüstrisine yaptıkları katkılardı. Bu katkılar arasında barutun keşfi, madenlerin test ve rafine edilmesi, metaller üzerindeki çalışmalar, mürekkep, kozmetik, boya üretimi, deri boyanması, seramik ve cam üretimi, likör ve esans üretimi vb. sayılabilir. (Avrupalı simyagerler arasında "aqua vitae" (Ab-ı hayat, Bengi Su, Hayat Suyu) üretiminin de popüler bir deney olduğu düşünülmektedir.)

Joseph Wright of Derby'nin 1771 tarihli Fosforu Keşfeden Simyacı adlı tablosu

Diğer taraftan, simyacılar hiçbir zaman sanatlarının fiziksel (kimyasal) boyutlarını metafizik yorumlamalardan ayırma eğilimi göstermediler. Hatta, Antik Çağ'dan Modern Çağ'a uzanan dönemde "metafizikten yoksun fizik", "fiziksel tezahürden yoksun metafizik" gibi tatmin edici kabul edilmeyecektir. Kimyevî konseptler ve süreçler için ortak terminoloji eksikliği ve de gizliliğe duyulan ihtiyaç simyacıları Hristiyan ve pagan mitolojisi, astroloji, kabala ile diğer mistik ve ezoterik alanlarda kullanılan terim ve sembolleri kullanmaya itmiştir. Bu nedenle en basit kimyasal tarif bile çapraşık büyülü sözler gibi gözükmüştür. Ayrıca, simyacılar düzensiz deneysel verileri bu mistik ve egzoterik alanları kullanarak teorik bir çerçeveye oturtmaya çalışmışlardır.

Orta Çağ'dan itibaren bazı simyacılar, giderek, bu metafizik boyutları simyanın gerçek temelleri olarak ve kimyasal maddeler, fiziksel hâller ve materyal süreçleri ise spiritüel varlık, durum ve transformasyonların tek metaforu olarak kabul etmeye başladılar. Ayrıca, hem adi metallerin altına çevrilmesi hem de mükemmel olmayan, hastalıklı, ahlaksız ve kısa ömürlülükten, mükemmel, sağlıklı, ahlaklı ve ölümsüzlüğe doğru bir evrimi sembolize eder ve bu noktada felsefe taşı ise bu evrimi mümkün kılan mistik bir anahtardır. Simyacının kendisine uygulandığında bu çifte amaç, onun cehaletten aydınlanmaya doğru evrimini sembolize eder; simyager açısından bu noktada felsefe taşı, bu evrimin gerçekleşmesini sağlayacak bazı gizli spiritüel gerçekleri ve güçleri ortaya çıkarmak için bir araçtır. Bu görüşe uygun olarak yazılan metinlerde, kriptolu simya sembolleri, şemaları ve metne ait imgeler çok anlamlı, alegorilerle dolu ve kriptolu başka çalışmalara göndermeler yapacak biçimde kullanılmıştır ve bunların gerçek anlamlarının anlaşılması amacıyla "deşifre" edilmeleri gerekmektedir.

Bazı Hümanist bilginler, ruhani ve tabiat üstü alegorileri (metafizik yorumların şekillerle ifadesi) simyanın en doğru ve değerli açısı (ifadesi, görünüşü) olarak görürler ve kimyanın simyanın bir uzantısı olarak gelişmesi, orijinal Hermetik geleneğinin bir bozulmuşu (yozlaşmışı) olduğunu iddia etmektedir. Bu spiritüel simyanın çağdaş uygulayıcıları tarafından kabul edilmiş bir görüştür. Diğer bir yandan, çoğu bilim insanı bu görüşün karşısında yer almaya eğilimli olmuştur; onlara göre; simyanın metafiziksel yolda giden tarzı hiçbiryere varmayan "yanlış bir dönüş" iken, simyanın maddelerle uğraşan tarafı modern kimya biliminin gelişmesi için gerekli olan "doğru yol"du. Diğer bir bakış açısına göre, bazı pratisyenlerin tecrübesiz yorumlarının ya da diğerlerince teşvik edilen hileli beklentilerinin, daha gerçekçi simyacıların katkılarını azaltmayacağıydı.

İç (ezoterik) simya

Okültizm'in dallarından biri ya da kapsadığı alanlardan biri olarak görülen simya kimi kaynaklarda iç (ezoterik) simya ve dış (egzoterik) simya olarak ikiye ayrılmaktadır. Dış simyadaki bütün kavramlar Hermes Trismegistus inisiyasyonundaki ezoterik bilgilerin anlaşılamamış sembollerinden ibarettir. Örneğin, dış simyada madenlerin birbirine dönüşümünü sağlamak anlamına gelen “büyük eser” (magnum opus), iç simyada, inisiyatik bir eğitimin sonunda elde edilen spiritüel “aydınlanma”yı ifade eder. İç simyada inisiyasyonlardaki küçük misterlere ve büyük misterlere vakıf olma “küçük eser” ve “büyük eser” diye adlandırılmıştır. “Büyük eser”i gerçekleştiren kişinin “büyük sanat”ın sonunda “felsefe taşı”nı elde etmiş, “ölümsüzlük iksirini”ni içmiş olması, inisiyatik süreç sonunda aydınlanmış olmasını simgelerdi. “İlk madde”yi (materia prima) elde etmek ise, tüm madenlerin türediği madde cevherini elde etmek değil, ruhsal varlığın ilk halini, yani maddi dünyada doğmadan önceki saf hali, saf şuur halini elde etmek anlamına geliyordu. Metalin altına dönüşmesi sembolizminde simgelenen bir anlam da ‘aura’nın arınması, altın parlaklığını gösterecek bir saflığa ulaşmasıdır. Hermes Trismegistus’a dayanan ezoterik sembollerin, o sembolleri anlayabilecek inisiyatik eğitimden geçmemiş olanların eline geçmesi dış simyayı doğurmuştur. Bu bakımdan kimi yazarlar dış simyayı okültizm kapsamında, iç simyayı ezoterizm kapsamında ele alırlar.

Kaynakça

  1. ^ Liddell, Henry George; Scott, Robert; Jones, Henry Stuart (1940). A Greek-English Lexicon. Oxford: Clarendon Press. 12 Kasım 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Nisan 2022. ; "Definition of alchemy in English by Oxford Dictionaries". Oxford Dictionaries English. 23 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Eylül 2018. 
  2. ^ Pereira, Michela (2018). "Alchemy". Craig, Edward (Ed.). Routledge Encyclopedia of Philosophy. Routledge. doi:10.4324/9780415249126-Q001-1. ISBN 9780415250696. 

Ayrıca bakınız

İlgili animeler

  • Fullmetal Alchemist
  • Buso Renkin (武装錬金 Busō Renkin), (2006-2007)

Notlar

  • Dharma Ansiklopedi, Dharma Yayınları

İlgili Araştırma Makaleleri

Kimya, maddenin yapısını, özelliklerini, birleşimlerini, etkileşimlerini, tepkimelerini araştıran ve uygulayan bilim dalıdır. Kimya bilmi daha kapsamlı bir ifadeyle maddelerin özellikleriyle, sınıflandırılmasıyla, atomlarla, atom teorisiyle, kimyasal bileşiklerle, kimyasal tepkimelerle, maddenin hâlleriyle, moleküller arası ve moleküler kuvvetlerle, kimyasal bağlarla, tepkime kinetiğiyle, kimyasal dengenin prensipleriyle vb konularla ilgilenir. Kimyanın en önemli dalları arasında analitik kimya, anorganik kimya, organik kimya, fizikokimya ve biyokimya sayılır.

<span class="mw-page-title-main">İksir</span>

İksirler yenileyici ve şifa verici olduğu inanılan içkilerdir. Bu terim ilk önceden simyagerler tarafından basit metalleri altına dönüştüren, hastalıkları tedavi eden ve yaşamı uzatan maddeyi tanımlamak için kullanılırdı. Simyagerler her ne kadar bu kelimeyi türetmişlerse de, böyle bir madde konusundaki inanç simyadan önce de vardı ve sürekli olarak mitoloji ve din tarihinde rastlanır.

İçrekçilik, batınilik ya da ezoterizm, bir konudaki derin bilgilerin ve sırların ehil olmayanlardan gizlenerek, bir üstat tarafından sadece ehil olanlara inisiyasyon yoluyla öğretilmesidir. Ezoterizm bir din veya bir inanç sistemi değildir. Çoğunlukla ezoterik (içrek) yani ezoterizm ile ilgili veya ezoterizme dair şeklinde kullanılır.

<i>Çelik Simyacı</i> Japon manga serisi

Metal Simyacı, Çelik Simyacı veya Fullmetal Alchemist, Hiromu Arakawa tarafından yazılan bir manga serisidir. Seri, Ağustos 2001-Eylül 2010 arasında Square Enix'in Monthly Shōnen Gangan dergisinde 27 tankōbon cildi halinde yayımlandı. Çelik Simyacı dünyası, Sanayi Devrimi sonrasındaki Avrupa'ya benzemektedir. Bu kurgusal dünyadaki en gelişmiş bilimsel tekniklerden birisi simyadır. Öykü, simya yoluyla annelerini yaşama döndürmeye çalışırken başarısızlığa uğrayan ve kendi bedenleri parçalanan Edward ve Alphonse Elric adlı iki kardeşin, bedenlerini geri getirmek amacıyla felsefe taşını arayışlarını konu alır.

<span class="mw-page-title-main">Hermes Trismegistus</span> Kurgusal karakter

Hermes Trismegistus, Antik Mısır metinleri üzerinde çalışan araştırmacılara göre, hem bir tanrının, yaşamış bir bilgenin hem de bir rahip sınıfının adıdır. Hermetizm fikrinin temel taşı olan Hermetika'yı yazmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İlk madde (okültizm)</span>

İlk madde Batı okültizminde materia prima (Latince) adıyla, çeşitli tradisyonlarda değişik adlar altında ifade edilmiş olup, genellikle madde evreninin yaratılmış ilk hali olarak betimlenir. Bu, kendisinde bütün biçimleri, bütün tohumları içeren bir cevherdir.

<span class="mw-page-title-main">Felsefe taşı</span> Efsanevi madde

Felsefe taşı, Simya ilmine göre dokunduğu her nesneyi altına dönüştüreceğine inanılan taştır. Kimya bilimine göre herhangi bir maddeyi altına dönüştürmek mümkün değildir. Zira altın bir bileşik değil bir elementtir. Bu taşı elde edebilmek için birçok formül ve deneme yapılmıştır. Bu çalışmalar altın elde etmekte başarısız olmuşlardır ama bu çalışmalar modern kimyanın temellerinin atılmasına vesile olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Nicolas Flamel</span> Fransız kimyager ve yazar (1330-1418)

Nicolas Flamel (1330-1418), 15. yüzyılda yaşamış Fransız simyacı. Simyacıların iki büyük düşü olan ölümsüzlüğü ve felsefe taşını bulduğu iddia edilir. Abraham adlı bir Yahudiden aldığı gizemli bir kitaptan bilgilerini elde ettiği söylenir. 1418 yılında öldüğü ve gömüldüğü söylenir fakat mezarı açıldığında bulunamamıştır. 1700'lü yıllarda bir operada dönemin simyacıları tarafından görüldüğü ve kaçtığı da rivayet edilir.

<span class="mw-page-title-main">Kimya tarihi</span> kimya biliminin tarihi

Kimya tarihi, antik çağdan günümüze kadar uzanan zaman aralığında kimya biliminin ortaya çıkışı ve gelişimini konu alır. MÖ 1000 yılına gelindiğinde antik uygarlıklar ileride kimyanın çeşitli dallarının temelini oluşturacak teknolojileri kullanmaktaydı. Ateşin keşfi, cevherlerden metal elde edilmesi, çömlek ve sır yapımı, bira ve şarabın fermantasyon ile elde edilmesi, ilaç ve parfüm yapmak için bitkilerden kimyasalların özütlenmesi, yağın sabuna dönüştürülmesi, cam imâli ve bronz gibi çeşitli alaşımların üretimi bu teknolojiler arasında sayılabilir.

Orta Çağ İslam dünyasında simya ve kimya, Ortaçağ döneminde Müslüman simyacı ve kimyacı bilim insanları tarafından yapılan geleneksel simya ve ilk kimya çalışmalarını tanımlamaktadır. Simya kelimesinin Arapça كيمياء (kīmiyā) kelimesinden türetildiği, bunun da bir Antik Mısır kelimesi olan kemi sözcüğüne dayandığı tahmin edilmektedir. İslami simya çalışmaları etkisini Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşünün ardından göstermeye başlar. Eserlerin ve çalışmaların iyi belgelenmiş olması sebebiyle İslami simya hakkında daha fazla bilgi bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Simyacı Kleopatra</span>

Simyacı Kleopatra bir Yunan simyacı, yazar ve filozoftu. Pratik simya ile deneyler yaptı ancak aynı zamanda felsefe taşını üretebilen dört kadın simyacıdan biri olarak da kabul edildi. Bazı yazarlar, onu bir damıtma cihazı olan imbik'in mucidi olarak görüyor.

Ortolanus, Hortulanus olarak da bilinir, bir Orta Çağ simyacısıdır. Hayatı ve kimliği hakkında çok az bilgi vardır. En çok Zümrüt Levha üzerine Liber super textum Hermetis başlıklı etkileyici yorumuyla tanınır. 1325'ten önce bestelenmiştir ve orijinal eser iki bölümden oluşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Eugène Canseliet</span> Fransız yazar (1899 – 1982)

Eugène Léon Canseliet, Fransız yazar ve simyacıdır. Fulcanelli olarak bilinen gizemli simyacının öğrencisiydi. Ustasının kitaplarına önsöz yazmıştı.

<span class="mw-page-title-main">Andreas Libavius</span>

Andreas Libavius veya Andrew Libavius, Almanya'nın Halle kentinde dünyaya geldi y. 1550 ve Temmuz 1616'da hayata veda etti. Libavius, Jena Üniversitesi'nde tarih ve şiir öğreterek profesör olarak hayatına devam eden bir rönesans adamıydı. Rothenburg'daki Gymnasium'da doktor oldu ve daha sonra Coburg'da Gymnasium'u kurdu. Libavius en çok simya çalışması ve şimdiye kadar yazılmış ilk kimya ders kitaplarından biri olan Alchemia adlı kitabı yazmış olmasıyla tanınıyordu.

<span class="mw-page-title-main">Magnum opus (simya)</span>

Başyapıt veya Büyük İş, filozof taşını yaratmak için prima materia ile çalışma süreci için kullanılan simyasal bir terimdir. Hermetik gelenekte kişisel ve ruhsal dönüşümü tanımlamak için kullanılmış, laboratuvar süreçlerine ve kimyasal renk değişikliklerine bağlı, bireyselleşme süreci için bir model, sanat ve edebiyatta bir araç olarak kullanılmıştır. Magnum opus, süreçlere yeni sembolizm ve önem atfeden New Age ve neo-Hermetik hareketlerde ileriye taşınmıştır. Özgün süreç felsefesinin dört aşaması vardır:

Psikoloji ve Simya, C. G. Jung'un Toplu Eserleri'nin 12.cildidir, Carl Jung'un simya, Hıristiyan dogması ve psikolojik sembolizm arasındaki analojileri incelemesidir.

<span class="mw-page-title-main">Tarantolu Paul</span>

Tarantolu Paul, asıl adı Paolo Antonio Aluffi' olan ve 13. yüzyılda yaşamış bir Fransisken simyacı ve güney İtalya'dan bir yazardır. Taranto, Apulia'da bir şehirdir

Testamentum Morieni, Morienus veya olarak da bilinen Liber de kompozisyon, yanlışlıkla Emevi prensi Halid ibn Yezid'e atfedilen simya üzerine bir çalışmadır.

<span class="mw-page-title-main">Sanat ve eğlencede simya</span>

Simyanın, hem simya metinlerinde hem de ana akım eğlencede görülen, sanatla uzun süredir devam eden bir ilişkisi vardır. Edebi simya, Shakespeare'den modern fantezi yazarlarına kadar İngiliz edebiyat tarihi boyunca görülmektedir. Burada karakterler veya olay örgüsü, simyasal bir magnum opus'u takip eder. On dördüncü yüzyılda Chaucer, Terry Pratchett'inkiler gibi son zamanlardaki fantezi eserlerinde hala görülebilen bir simya hiciv akımı başlattı.

<span class="mw-page-title-main">Kimyager</span> kimya eğitimi almış bilim insanı

Kimyager veya kimyacı, kimya alanında eğitim almış ve bu alanda çalışmalar yapan bilim insanıdır. Kimyagerler maddenin bileşimini ve özelliklerini inceler. Kimyagerler, miktar açısından inceledikleri özellikleri, molekülleri ve bileşen atomları hakkında ayrıntılı olarak tanımlarlar. Kimyagerler, madde oranlarını, kimyasal reaksiyon hızlarını ve diğer kimyasal özellikleri dikkatli bir şekilde hesaplarlar.