İçeriğe atla

Sigmund Freud

Sigmund Freud
Sigmund Freud, y. 1921[1]
DoğumSigismund Schlomo Freud
6 Mayıs 1856(1856-05-06)
Freiberg in Mähren, Moravya, Avusturya İmparatorluğu
(günümüzde Příbor, Çekya)
Ölüm23 Eylül 1939 (83 yaşında)
Hampstead, Londra, Birleşik Krallık
Mezun olduğu okul(lar)Viyana Üniversitesi (MD)
Tanınma nedeniPsikanaliz
Evlilik
Martha Bernays (e. 1886)
Çocuk(lar)6, Ernst ve Anna dahil
Ebeveyn(ler)Amalia Freud (anne)
Jacob Freud (baba)
Ödüller
Kariyeri
DalıNöroloji, psikoterapi, psikanaliz
Çalıştığı kurumViyana Üniversitesi
Akademik danışmanları
Etkilendikleri
Etkiledikleri
  • Psikanalistler listesi
  • Psikanalitik kuramcıların listesi
İmza

Sigmund Freud (Almanca telaffuz: [ˈziːkmʊnt ˈfʁɔʏt]; 6 Mayıs 1856 – 23 Eylül 1939) veya doğum adı ile Sigismund Schlomo Freud, psikolojinin en önemli alt dallarından biri olan psikanaliz biliminin kurucusu olan Avusturya doğumlu Yahudi nörolog. Psikanaliz, hasta ile psikanalist arasında gerçekleşen diyalog yoluyla psikopatolojik vakaları tedavi etmekte kullanılan klinik yöntemidir.[3] Hastaların zihinsel süreçlerinin bilinç dışı unsurlarla olan bağlantılarını ortaya çıkarmaya çalışır. Freud'a göre, bilinç dışına itimler yaşantıların kendileri değil, anıları üzerinde gerçekleşirler. Ancak söz konusu istekler gerçeğe dönüştürüldüğünde, daha doğrusu doyurulduğunda karşılaşılacak üzüntü ve pişmanlık duygusundan kaçınılmaktadır.

Freud, Avusturya İmparatorluğu'nun Moravya'ya bağlı Freiberg kasabasında Aşkenaz Yahudisi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1881'de Viyana Üniversitesinden tıp doktoru sıfatıyla mezun oldu.[4][5] 1885'te habilitasyonunu tamamladıktan sonra nöropatoloji doçenti olarak atandı ve 1902'de profesör oldu.[6] Hayatının neredeyse tamamını Viyana'da geçiren Freud, 1886'da klinik çalışmalarını da bu şehirde başlattı. 1938'de Nazi tehdidi yüzünden Avusturya'yı terk etti ve 1939'da İngiltere'de sürgündeyken hayatını kaybetti.

Psikanaliz kuramını oluştururken Freud, serbest çağrışımın kullanılması ve çözümlemelerde aktarım sürecinin anahtar olarak ele alınması gibi tedavi yöntemleri geliştirdi. Cinselliği yeniden tanımlarken çocukluk süreçlerini de buna dâhil ettiği Oidipus kompleksi kavramını psikanalitiğin merkezine yerleştirdi.[7] Rüyaları arzu tatmin yeri kabul ederek hastalarının semptom oluşumlarına ve bastırılmış duygularına dair bulguları rüyaları inceleyerek elde etti. Bu durumu temel aldığı bilinç dışı teorisinde id, ego ve süperegoyu içeren bir psişik yapı modeli ortaya koydu.[8] Bunların yanı sıra Freud, zihinsel süreçleri etkileyen ve erotik bağlar kuran cinselleştirilmiş dürtü enerjisi libidonun tanımını yaptı. Ortaya koyduğu bir diğer kavram olan ölüm içgüdüsünü ise zorlayıcı tekrarlama, nefret, saldırganlık ve nevrotik suçluluğun kaynağı olarak açıkladı.[9] Kariyerinin ilerleyen yıllarındaki çalışmalarında ise din ve kültüre dair geniş kapsamlı yorumlar ve eleştiriler yayımladı.

Teşhis ve klinik uygulamalarda kullanımı genel olarak azalan psikanaliz; psikoloji, psikiyatri ve psikoterapi ile beşerî bilimlerin genelinde etkili olmaya devam etmektedir. Hâlen süren etkisi sebebiyle tedavideki işlevi, bilimsel konumu ve feminizme katkı sağladığı ya da zarar verdiği gibi konularda kapsamlı ve yüksek sesli tartışmalara yol açmaktadır.[10] Bununla birlikte Freud'un çalışmaları çağdaş Batı felsefesini ve popüler kültürünü etkiledi. 1940'ta kaleme aldığı mersiyede W. H. Auden, Freud'un "farklı yaşamları etkileyen bütün bir düşünce iklimi" yarattığını ifade etti.[11]

Hayatı

Orta hâlli bir Yahudi yün tüccarının ikinci evliliğinden dünyaya geldi. Ekonomik bunalımdan dolayı ailesi Viyana'ya yerleşmek zorunda kaldığında, Freud henüz 4 yaşındaydı. 1938 yılına kadar burada yaşadı.

Lisede Latince, Fransızca ve İngilizce öğrenirken kendi çabalarıyla İbranice, İspanyolca ve İtalyanca öğrendi. Başarılı bir öğrenciydi. Goethe'nın yapıtlarından etkilenerek, başlangıçta istemediği halde, tıp okumaya karar verdi.

Üniversite yıllarında Yahudi düşmanlığıyla karşılaştı, okuldaki arkadaş çevresinden dışlandı. 1876 yılında fizyolojist Brücke'nin laboratuvarına girdi, burada anatomopatoloji ve insan sinir sistemi üzerine araştırmalar yaptı. 1881'de tıp öğrenimini bitirdi. 1883'te dönemin ünlü beyin anatomisi ve nöropatoloji uzmanı Dr. Theodor Meynert'in yönetiminde psikiyatri kliniğinde asistan olarak çalışmaya başladı. 1884 yılında kokain üzerine bir inceleme yapmakla görevlendirildi. 1884'te kokainin analjezik özelliklerini keşfetti, anestezik niteliklerini ise sezinledi. (Yaşamım ve Psikanaliz adlı yapıtında kokainin anestezik niteliklerini aslında bildiğini, yalnız tıp çalışmalarını bıraktığından dolayı bunların başkaları tarafından ortaya çıkarıldığını ileri sürer.)

Aldığı bir bursla 1885'te Paris'e gitti, Salpêtriê Hastanesinde, Jean Martin Charcot'nun yanında staja başladı. Burada histerinin belirtilerini, hipnotizma ve telkinin etkilerini gözlemledi. Charcot'dan çok etkilendi (Yaşamım ve Psikanaliz 'de Charcot'ya ne kadar düşkün olduğu görülür). Charcot'nun konferanslarını Almancaya çevirdi ve 1886'da yayımladı.

1886'da Paris'ten ayrılarak Berlin'e gitti. Burada çocuk nöropatolojisiyle ilgilendi. Viyana'ya dönerek özel hekimliğe başladı. 1886 ekim ayında 4 yıldır nişanlı olduğu Martha Bernays ile evlendi. Sinir hastalıkları ve histeri şikayetiyle kendisine başvuranlar üzerinde dönemin ünlü tedavi yöntemlerini, elektroterapi ve hipnotizmayı uyguladı. 1887'de Dr. Bernheim'in Telkin ve Telkinin Tedavideki Uygulamaları Üstüne adlı kitabını çevirdi.

Elizabet von R. adındaki bir kadın hasta kendisini serbest çağrışım yöntemine zorlayınca hipnozdan vazgeçti. 1892 - 1895 yılları arasında Charcot'nun Salı Günü Dersleri adlı kitabının çevirisini, savunma psikonevrozları üzerine bir makaleyi ve saplantılar ve fobiler üzerine başka bir makaleyi Breuer ile ortaklaşa hazırladı. Ancak tıp çevrelerince Histeri Üzerine İncelemeler hoş karşılanmadı. Bu yapıtta psikanalizin temel ilkelerine rastlanır.

1896 yılında babasının ölümü üzerine derin bir bunalıma girdi ve sistematik olarak kendini çözümlemeye başladı. Yine aynı yıl Breuer'le nevrozların cinsel açıdan açıklanması konusunda ters düşerek yollarını ayırdı. Histerinin cinsel etiyolojisi üzerine verdiği bir konferans skandala yol açtı. Bu dönemde W. Fliess'le yazışmaları, özçözümleme süreci, hayatı üzerinde önemli etkiler yarattı. (Bu yazışmaları Freud'un ölümünden sonra eşi ve kızı tarafından kamuoyuna duyurulmuştur. Freud psikanalize özel hayatını karıştırmak istemediğinden, kişisel kayıtlar bırakmamış, birçok yazışma ve mektubunu ölümünden önce yakmıştır.) Hayatının 10 yıl süren bu döneminde, Freud hem yandaş hem öğrenci bakımından yalnız kaldı. Kendini hastaların tedavisine ve psikanalizin yaratılmasına yoğunlaştırdı. Bu sürecin sonucu olarak 1897'de Oedipus Kompleksi, 1900'de Düşlerin Yorumu (iki cilt) adlı eserler ortaya çıktı.

1908'de Viyana Psikanaliz Derneği kuruldu. Bu olay, Freud için bir dönüm noktasıydı, Yaşamım ve Psikanaliz kitabında buna büyük yer verdi. Ancak bu tarihten önce bile Freud'un çevresinde çözümlemenin giderek kurumlaştığı görülür. 1902'den sonra "Çarşamba Günleri Psikoloji Derneği" adı altında başta P. Federn, O. Rank, W. Stekel ve Alfred Adler olmak üzere, Freud'un ilk yandaşları bir araya toplandılar. 1904'te E. Bleuer'le yazışmaya başladı. 1907'de Bleuer'in asistanı Carl Gustav Jung tarafından ziyaret edilir. Jung aynı yıl Zürih'te Freud Derneği'ni kurdu. Bu Freud için büyük bir başarıydı, zira psikanaliz artık ülke sınırlarının dışına çıkmıştı. Takip eden yıllarda Jung, 1. Psikanaliz Kongresi'ne katıldı ve psikanaliz üzerine konferanslar vermek üzere Freud ile birlikte ABD'ye yolculuk etti. Freud, 1910 - 1920 yıllarında Psikanaliz Üzerine, Bir Paranoya Vakası Özyaşam Öyküsü Üzerine Psikoanalitik Gözlemler: Başkan Screber, Totem ve Tabu, Narsizmin İncelenmesine Giriş, Yas ve Melankoli adlı eserleri yayımladı. Amerikan sineması (Hollywood) Freud’u ve psikanalizi çok sevdi. Samuel Goldwyn 1924 sonbaharında Viyana’ya giderek Freud’u buldu. Tasarladığı şey, Hollywood’da “psikoanaliz çalışmalarını ticarileştirmesi ve beyazperdeye uygun bir öykü yazması” için yüz bin dolar önermekti. Freud bu teklifi reddetti. Ancak densiz ve çıkarcı Hollywood patronları psikanaliz konulu ya da “delilik” üzerine yazılan senaryolarla büyük paralar kazandılar. Sinema endüstrisinde su gibi akan paranın büyük bir miktarı, Freud’un cebine olmasa bile Freudcu ceplere aktı.[12]

1923'te kendisine üst çene ve damak kanseri tanısı kondu. İzleyen yıllarda 33 kez ameliyat oldu. Sürekli protez takması gerektiğinden dolayı uzun yıllar konuşma ve yemek yeme sıkıntısı çekti. 1938'de Naziler'in Viyana'ya girmesiyle birlikte en küçük çocuğu Anna ile birlikte Avusturya'yı terk etmek zorunda kalarak Londra'ya yerleşti. Ölümüne dek tedavi ve çalışmalarına burada devam etti.

Freud, prensipleri gereği kişisel hiçbir özel belge, anı defteri, mektup bırakmamış, hepsini yakmıştır. Bu nedenle, Freud'a dair ilk ve en kapsamlı bilgiler ilk olarak yakın dostu İngiliz psikiyatr Ernest Jones'un 1953'te yayımlanan üç ciltlik Sigmund Freud'un Yaşamı ve Yapıtları adlı kitabıyla ortaya çıkarıldı.

Freud’un psikanalitik açıdan öne sürdüğü yıkımlar doğum, cinsellik, kastrasyon, Oidipus kompleksi, narsisizm, yas, ölüm dürtüsü gibi birçok biçim alacak ve çeşitli adlarla anılacaktır.[13] Freud’un çalışmalarındaki başlangıç noktası ancak sansürlenmiş geçmişle yaşanabileceğidir; modern insanların kendi geçmişlerinin mağdurları oldukları kadar mimarları da olduğunu ileri sürerken “iyileşmek isteriz ama acı çekmeye bayılırız; hazzın kaynağı acının da kaynağıdır, eğer biri bizi tatmin edebiliyorsa hüsrana da uğratabilir” görüşünü vurgulamıştır. Rekabet ve hırs, kayıp ve sefaletle ayrılmaz bir biçimde bağlıdır. Hırsın nedenleri ve gerekçeleri çocukluğun felaketlerindedir. Modern birey hem çevresinden hem de arzularından gelen uyaranlara aşırı derecede maruz kalmıştır ve kendisinden ya da diğer insanlardan soyutlanmadan, kendisine ya da diğer insanlara yabancılaşmadan yalıtılmak için durmadan savaşmaktadır. Çocuk, yeni doğan kardeşini işgalci ve rakip olarak etiketler; yalnızca emzirilme dönemindeki bir bebek değil, annenin ilgisinin yoğunlaştığı bir nesnedir. Tahttan indirildiğini, elindekilerin çalındığını, haklarının zarar gördüğünü hisseder. Kardeşine nefret duyar, sadakatsiz anneye kin besler. Freud, kardeşine karşı gelişen bu tür duygularını (kayıplarını) iyileştirme yolu olarak “öğrenmeyi (eğitimi)” seçerken, babasının kendisi için söylediği “bu çocuk hiçbir zaman adam olmayacak” sözlerini “hırsına korkunç bir hakaret olarak” değerlendirmiştir.  Babasıyla ilgili düş kırıklığı onu “entelektüel bir baba” arayışına yönelttiği görülür; çevresindeki erkek dostlarında aradığı özellik “babasına benzememeleri” idi. İnsanlar çocuk sahibi olduklarında kendi çocukluklarını ve kendi anne babalarından gördüklerini ya da görmedikleri anne babalığı anımsarlar.[13]

Freud’un tıp okuma kararındaki en etkili etmen “bilgi açlığı” idi; öğrenmeyi ve öğretmeyi, çoğu zaman yardım ve tedavi etmekten çok daha keyifli buluyordu. En çok sevdiği ilkesi ise zorunluluğu zevke dönüştürmekti. Freud'a göre, modern insanlar, yaradılış ve kültür yapıları nedeniyle ütopyacıdır; ne kadar çok acı çekerlerse çeksinler hep daha iyi bir geleceğe inanarak yaşarlar. Oysa, uygarlaşma süreci ne kadar olanak tanıyıcı olsa da her zaman baskıcıdır. Bireyin devlet için kabul edilemez parçalarını ve versiyonlarını seçip ayırır, bireyi kendine uyduramadığı yanlarıyla çaresiz ortada bırakır. Geçmişten geleceği kurtarmak mümkünse eğer, bunun nasıl bir gelecek olduğu bilinmez; modern insanlar kendi gelişimleriyle ilgili çelişik duyguları olan tek hayvandır, büyümeye can atarlar ancak büyümekten nefret de ederler.[13]

Eserleri

  • Zur Psychopat­hologie des Alltagslebens (Günlük Yaşa­mın Psikopatolojisi)
  • Die Traumdeutung (Düşlerin Yorumu)
  • Über Psychoanaly­se (Psikanaliz Üzerine Beş Ders)
  • Totem und Tabu (Totem ve Tabu)
  • Zur Einführung des Narzissmus (Narsisizmin İncelenmesine Giriş)
  • Unbehagen in der Kultur (Uygarlı­ğın Huzursuzluğu)
  • Jenseits des Lustprinzips Das Ich und das Es (Haz İlkesinin Ötesinde Ben ve İd)
  • Der Mann Moses und die monotheistische Religion (Musa ve Tektanrıcılık)
  • Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Deneme, 1905
  • Der Witz und seine Beziehung zum Unbewussten, Espiriler ve Bilinçdışı'yla İlişkisi, 1905
  • Psychoanalytische Bemerkungen über einen autobiographisch beschriebenen Fall von Paranoia / Der Fall Daniel Paul Schreber, (Bir otobiyografik paranoya vakasında psikanalitik yorumlar/Dava Daniel Paul Schreber), 1910/11
  • Psikanalizin Tarihçesi, 1914
  • Psikanalize Giriş Dersleri, 1917
  • Yaşamım ve Psikanaliz, 1925
  • Tutukluk, Semtom ve Korku, 1926
  • Bir Yanılsamanın Geleceği, 1927
  • Kültür İçindeki Huzursuzluk, 1930
  • Psikanaliz ve Uygulama
  • Psikanaliz Üzerine
  • Olgu öyküleri
  • Histeri ile Mücadele
  • Nevrozların Genel Kuramı

Hayat kronolojisi

  • 1856 6 Mayıs. Musevi bir ailenin çocuğu olarak Moravya'da Freiberg'de (bugün: Příbor) doğar.
  • 1860 Aile Viyana'ya yerleşir.
  • 1865 İlkokula girer.
  • 1873 Viyana Üniversitesine tıp öğrencisi olarak girer.
  • 1876-82 Viyana'da Fizyoloji Enstitüsünde Brücke'nin yanında çalışır.
  • 1877 İlk yayınlar: anatomi ve fizyoloji üzerine makaleler
  • 1881 Tıp doktoru olarak mezun olur
  • 1882 Martha Bernays ile nişanlanma
  • 1882-5 Viyana Genel Hastanesinde çalışma, beyin anatomisi üzerinde yoğunlaşma: pek çok yayın
  • 1884-7 Kokainin klinik kullanımı üzerine araştırmalar
  • 1885 Nöropataloji Privatdozent'i (üniversite hocası) olarak atanma
  • 1886 Martha Bernays'la evlenme. Viyana'da sinir hastalıkları üzerine özel muayenehane açış.
  • 1886-93 Viyana'da Kassowitz Enstitüsünde nöroloji üzerine, özellikle çocuklardaki beyin felçleri üzerine sürekli çalışma ve pek çok yayın
  • 1887 En büyük kızının doğumu (Mathilde)
  • 1887-1902 Berlin'deki Wilhelm Fliess'le arkadaşlık ve yazışma. Freud'dun, bu dönemde, ona yazdığı ve ölümünden sonra, 1950'de yayımlanan mektupları görüşlerinin gelişimine pek çok ışık tutmuştur.
  • 1887 Uygulamalarında hipnotik telkini kullanmaya başlar
  • 1888 (yak) Histerinin katartik sağaltımında hipnozu kullanarak, Breuer'i izlemeye başlar. Giderek hipnozu bırakır ve onun yerine serbest çağrışımı geçirir.
  • 1889 Telkin tekniğini incelemek üzere, Nancy'de Bernheim'ı ziyaret eder. En büyük oğlunun doğumu (Martin)
  • 1891 Afazi üzerine monografi.
  • 1892 En küçük oğlunun doğumu (Ernst).
  • 1893-8 Histeri, obsesyonlar ve anksiyete üzerine araştırma ve kısa makaleler.
  • 1895 Breuer ile birlikte, Histeri Üzerine Çalışmalar; olgu öyküleri ve Freud'un kendi tekniği betimlemesi.
  • 1893-6 Freud'la Breuer arasında giderek artan görüş ayrılığı. Freud, savunma ve bastırma kavramlarını ve nevrozun, ego ile libido arasında bir çatışmanın sonucu olduğunu getirir.
  • 1895 Bilimsel bir ruh bilim projesi: Freud'un Fliess'e mektupları arasında bulunur ve ilk kez 1950'de basılmıştır. Ruh bilimi nöroloji terimleri ile anlatmak için başarısız bir girişim ama Freud'un daha sonraki çoğu kuramının habercisidir.
  • 1896 Ruh çözümleme teriminin ortaya çıkışı. Babasının ölümü (80 yaşında).
  • 1897 Freud'un öz-çözümlemesi; yaralanma kuramının terk edilmesine ve çocuksu cinsellik ve Oediepus karmaşasının benimsenmesine yol açmıştır.
  • 1900 Düşlerin Yorumu. Son bölümünde, Freud'un zihinsel süreçler, bilinçdışı ve haz ilkesinin üstünlüğü üzerine tüm görüşleri ilk kez özetlenir.
  • 1901 Günlük Yaşamın Psikopatolojisi. Bu, düşler hakkındaki kitapla birlikte, Freud'un kuramlarının, yalnızca patolojik durumlara değil normal zihinsel yaşama da uygulandığını ortaya koyar.
  • 1902 Professor Extraordinarius atanır.
  • 1905 Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Deneme: İnsanoğlunda, cinsel içgüdünün gelişiminin, bebeklikten erişkinliğe dek ilk kez izlenişi.
  • 1906 (yak) C.G. Jung ruh çözümlemeye katılır.
  • 1908 Ruhçözümleyicilerin ilk uluslararası toplantısı (Salzburg'da).
  • 1909 Freud ve Jung konferans vermek üzere ABD'ye çağrılırlar. Bir çocuğun ilk çözümlemesinin olgu öyküsü (küçük Hans beş yaşında) daha önce, erişkinlerin çözümlemesinden çıkarılmış olan sonuçların, özellikle de bebeklik cinselliği ile Oediepus ve iğdiş edilme karmaşasına ilişkin olanların desteklenmesi.
  • 1910 (yak) Narsisizm kuramının ilk ortaya çıkışı.
  • 1911-15 Ruh çözümleme tekniği üzerine makaleler.
  • 1911 Alfred Adler'in ayrılışı. Ruh çözümleme kuramlarının psikolojik bir olguya, Dr. Schreber'in öz yaşam öyküsüne uyarlanması.
  • 1912-13 Totem ve Tabu: Ruh çözümlemenin, antropolojik malzemeye uyarlanması.
  • 1914 Jung'un ayrılışı. Ruhçözümsel Devinimin Tarihi Üzerine. Adler ve jung hakkında polemik yapılan bir kesimi de içerir. Son büyük olgu öyküsünü, Kurt Adamı yazar. (1918'e dek yayınlanmamıştır).
  • 1915 Günümüze yalnızca beş tanesi gelmiş temel kuramsal sorularla ilgili on iki metapsikolojik makaleden oluşan dizi.
  • 1915-17 Giriş Konferansları: Freud'un görüşlerinin birinci Dünya Savaşı'na kadarki durumunun kapsamlı genel bir değerlendirmesi.
  • 1919 Narsisizm kuramının savaş nevrozlarına uygulanması. İkinci kızının ölümü.
  • 1920 Haz İlkesinin ötesinde: yineleme takıntısı ve ölüm içgüdüsü kuramının ilk kez açık olarak tanıtılması.
  • 1921 Grup Ruhbilimi. Egonun sistematik bir çözümsel incelenmesinin başlangıcı.
  • 1923 Ego ve İd. Bir id, bir ego ve bir de süperegoya bölünmesiyle aklın yapı ve işleyişinin büyük ölçüde düzeltilmiş tanımı. Kanser hastalığının ortaya çıkışı.
  • 1925 Kadınların cinsel gelişimi üzerine düzeltilmiş görüşler.
  • 1926 Ketvurmalar, Belirtiler ve Anksiyete. Anksiyete sorunu üzerine düzeltilmiş görüşler.
  • 1927 Bir yanılsamanın geleceği. Bir din tartışması: Freud'un geriye kalan yıllarının çoğunu adadığı bir dizi toplum bilimsel çalışmanın birincisi.
  • 1930 Uygarlık ve Hoşnutsuzlukları. Bu, Freud'un yıkıcı iç güdüler (ki ölüm iç güdüsünün bir görünümü sayılmıştır) üzerine ilk kapsamlı çalışmasını içerir. Freud, Frankfurt kenti tarafından Goethe ödülü ile ödüllendirilir.
  • 1933 Hitler Almanya'da güç kazanır. Freud'un kitapları Berlin'de halk önünde Naziler tarafından yakılır.
  • 1934-8 Musa ve Tek Tanrıcılık. Freud'un yaşarken yayımlanan son kitabı.
  • 1938 Hitler'in Avusturya'yı ilhakı. Freud, Londra'ya gitmek üzere Viyana'yı terk eder. Ruhçözümlemenin Bir Taslağı. Ruh çözümlemenin son, bitmemiş ama köklü bir tanımı.
  • 1939 23 Eylül, Londra'da ölümü.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Halberstadt, Max (1921). "Sigmund Freud, half-length portrait, facing left, holding cigar in right hand". Library of Congress. 28 Aralık 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Haziran 2017. 
  2. ^ Tansley, A.G. (1941). "Sigmund Freud. 1856–1939". Obituary Notices of Fellows of the Royal Society. 3 (9). ss. 246-75. doi:10.1098/rsbm.1941.0002. ISSN 1479-571X. JSTOR 768889. 
  3. ^ Ford & Urban 1965, s. 109
  4. ^ Noel Sheehy; Alexandra Forsythe (2013). "Sigmund Freud". Fifty Key Thinkers in Psychology. Routledge. ISBN 978-1-134-70493-4. 
  5. ^ Eric R. Kandel The Age of Insight: The Quest to Understand the Unconscious in Art, Mind and Brain, from Vienna 1900 to the Present. New York: Random House 2012, ss. 45-46.
  6. ^ Gay 2006, ss. 136-37.
  7. ^ Jones, Ernest (1949) What is Psychoanalysis ? London: Allen & Unwin. s. 47.
  8. ^ Mannoni, Octave, Freud: The Theory of the Unconscious, London: Verso 2015 [1971], ss. 49-51, 152-54.
  9. ^ Mannoni, Octave, Freud: The Theory of the Unconscious, Londra: Verso 2015 [1971], ss. 146-47.
  10. ^ Psikanaliz ve etkileriyle ilgili kaynaklar:
    • Psikanalizin psikiyatri ve psikoterapi üzerindeki etkinliği ve etkisi için bkz. Robert Michels (1999). "Psychoanalysis and Psychiatry: A Changing Relationship". The Challenge to Psychoanalysis and Psychotherapy. 6 Haziran 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi.  ve Tom Burns (2013) Our Necessary Shadow: The Nature and Meaning of Psychiatry Londra: Allen Lane. ss. 96-97.
    • Psikoloji üzerindeki etkisi için bkz. The Psychologist, aralık 2000 31 Aralık 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
    • Psikanalizin beşeri bilimler üzerindeki etkisi için bkz. J. Forrester The Seductions of Psychoanalysis Cambridge University Press 1990, ss. 2-3.
    • Tedavidek işlevi tartışması için bkz.Fisher, S. and Greenberg, R.P., Freud Scientifically Reappraised: Testing the Theories and Therapy, New York: John Wiley, 1996, ss. 193-217
    • Psikanalizin bilimsel durumu hakkındaki tartışmalar için bkz. Stevens, Richard (1985). Freud and Psychoanalysis. Milton Keynes: Open University Press. ss. 91-116. ISBN 978-0-335-10180-1. , Gay (2006) s. 745, and Solms, Mark (2018). "The scientific standing of psychoanalysis". BJPsych International. 15 (1). ss. 5-8. doi:10.1192/bji.2017.4. PMC 6020924 $2. PMID 29953128. 
    • Psikanaliz ve feminizm tartışması için bkz. Appignanesi, Lisa & Forrester, John. Freud's Women. London: Penguin Books, 1992, ss. 455-74.
  11. ^ Thurschwell, Pamela (2009). Sigmund Freud. Londra: Routledge. s. 1. ISBN 978-0-415-21520-6. 7 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Nisan 2020. 
  12. ^ Scull A. Uygarlık ve Delilik - Kitabı Mukaddes’ten Freud’a, Tımarhaneden Modern Tıbba: Akıl Hastalığının Kültürel Tarihi (Çeviri: N.Elhüseyni). Yapı Kredi Yayınları No.4703, İstanbul, 2016
  13. ^ a b c Phillips A. Freud Olmak: Bir Psikoanalistin Gelişimi (Çeviri: Ş.Tokel), 2.baskı. Yapı Kredi Yayınları 4694, İstanbul, 2017

Dış bağlantılar

Wikimedia Commons'ta Sigmund Freud ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur.

İlgili Araştırma Makaleleri

Libido, Sigmund Freud tarafından ortaya atılan, insanın ana sorun kaynağı olarak görünen, bastırılmış duyguları insan benliğinde ateşleyen terimdir. TDK sözlükte "İnsanın davranışlarının temelini oluşturan cinsel içgüdü" olarak tanımlanır. Freud, diğer uzmanların insana yaşama gücünü veren enerji demesine rağmen libidonun zararlı olduğunu kanıtlamıştır. Libido düşürücü de buradan icat olmuştur.

Nevroz ya da sinir hastalığı, sürekli sıkıntı içeren fakat sanrı ya da varsanı içermeyen işlevsel akıl hastalıklarına verilen addır. Terim 1980'den itibaren Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı'ndan çıkarılarak Amerika Birleşik Devletleri'ndeki uzman ruh hekimliği topluluğu tarafından artık kullanılmamaktadır. Hâlen ICD-10 Chapter V F40–48'de kullanılmaktadır.

Önce Freudçuluktan yola çıkan ve sonra ona karşı olan Prof. Carl Gustav Jung (1875-1961), ruh bilimin çeşitli alanlarında kendine özgü yeni kuramlar ileri sürmüştür. Öğretisi, analitik ruh bilim ya da kompleks ruh bilim okulu adıyla anılır. Örneğin bilinç dışı izlenimlerden meydana geldiğini ileri sürdüğü ortaklaşa bilinçsizlik deyimini ortaya atmış ve düşler, dinsel coşkular, masallar ve hastalık hezeyanlarında bu izlenimlerin meydana çıktığını savunmuştur. Jung insanın ruhsal kişiliğini, bütün geçmişten soya çekimle gelen bu ortaklaşa bilinç dışı izlenimlerin onardığını ileri sürer. Freud'un cinsellik içgüdüsü ve Adler'in aşağılık kompleksine karşı çıkarak insanın ruhsal karakterini yaşama içgüdüsünün belirlediğini savunur. Jung'a göre cinsellik duyguları da yükseltme isteği de yaşlara ve koşullara göre değişen, bütün insan yaşamını belirleyecek güçte olmayan etkenlerdir. Buna karşı yaşama enerjisi her yaşta ve her koşulda gücünü sürdürür. Jung tip kuramını da bu tip üzerine kurar, yaşama enerjisinin içe ya da dışa dönük oluşuyla insan tiplerini entrovert ve ekstrovert olmak üzere ikiye ayırır. Ayrıca Jung, Freud psikanalizinde de ilk kez sözcük çağrışımı yöntemi'ni uygulamıştır. Jung'un sözcük listesi, özel olarak hazırladığı yüz sözcüğü kapsar. Jung, bu sözcüklere uyarım sözcükleri adını verir. Bu sözcükler hastaya okunur ve onların hatırlattığı ilk sözcüğü bildirmesi istenir. Hastanın verdiği karşılıklarla karşılık verme süresi ve uyarım sözcüklerine karşı tutumu ya da davranışı bir kağıda yazılarak incelenir ve bunlardan bilinç dışı bölgeye itilmiş ve hastalığın nedeni olan olaylar çıkarılmaya çalışılır. Jung, bunu, yardımcı bir yöntem saymakta ve bununla ancak hastanın bilinç dışı kompleksleri üstündeki ipuçlarının ele geçirilebileceğini ileri sürmektedir. Verilen karşılıklarda duygulandırıcı bir yük taşıdığı saptanan her sözcük de temel nedenle ilgili olmayabilir.

<span class="mw-page-title-main">İd, ego ve süperego</span> Sigmund Freudun bilinç tanımı

Psikanalizde id, ego ve süper-ego, insan zihninde etkileşime giren üç katman kümesidir. İlk defa Sigmund Freud tarafından, yapısal psişe modellemesiyle tanımlandı. Bu üç katman, bir kişinin zihinsel yaşamının faaliyetlerini ve etkileşimlerini tanımlayan teorik yapılardır. Psişenin ego psikolojisi modelinde id, koordine edilmemiş, zevk temelli içgüdüsel arzular kümesidir—temel ve en ilkel benliktir, ana kaynağı cinsellik ve açlık gibi ihtiyaçların en bencilce doyurulmasıdır; süper-ego eleştirel ve ahlaki rolü oynar; ve ego, idin içgüdüsel arzuları ile eleştirel süper-egonun arasında aracılık eden gerçekçi bir katmandır—id, bu hayali istekleri gerçeklikle ölçüp mümkünatını değerlendiren katmandır. Freud, ego hakkında şunu dedi:

Ego, şahlanmış bir at üzerindeki şövalye gibidir. [Ego] İd ve süperegonun isteklerini uzlaştırmaya çalışan hakemdir.

<span class="mw-page-title-main">Bilinç dışı</span>

Bilinç dışı, Sigmund Freud'un psikanaliz kuramında geliştirilmiş bir kavramdır. Buna göre; bilinç yapısı ikili bir nitelik taşır, yani görülen bilinç durumlarının gerisinde çok daha derinde ve görünmez bir bölgede işleyen başka bir yapı daha söz konusudur. Bu bölgenin adı bilinç dışıdır ve bilinç durumunu etkileyen asıl şey bu yapıdır. Freud'un bilinçaltı ile ilgili imgelemeyi güçlendiren bir yorumu vardır. Freud bilinci okyanustaki buz dağına benzetir. Suyun altında kalan kısım bilinçaltı, su üzerinde kalan kısım bilinçtir. Bu yoruma göre bilinçaltıyla ilgili araştırma ve sentezlerde bulunmuştur. Bilinçaltının rüyalarla açığa çıkacağını savunmuş ve hastalarıyla bunu örneklendirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Psikanaliz</span> Freudun çalışmaları üzerine kurulmuş bir psikolojik kuramlar ve yöntemler ailesi

Psikanaliz, kısmen bilinçdışı zihinle ilgilenen ve birlikte zihinsel bozukluklar için bir tedavi yöntemi oluşturan bir dizi teori ve terapötik tekniktir. Bu disiplin 1890'ların başında, çalışmaları kısmen Josef Breuer ve diğerlerinin klinik çalışmalarından kaynaklanan Sigmund Freud tarafından kurulmuştur. Freud, 1939'daki ölümüne kadar psikanaliz teorisini ve pratiğini geliştirmiş ve rafine etmiştir. Bir ansiklopedi maddesinde, psikanalizin temel taşlarını "bilinçdışı zihinsel süreçler olduğu varsayımı, bastırma ve direnç teorisinin kabulü, cinselliğin ve Oedipus kompleksinin öneminin takdir edilmesi" olarak tanımlamıştır. Freud'un meslektaşları Alfred Adler ve Carl Gustav Jung, psikanalizin bireysel psikoloji (Adler) ve analitik psikoloji (Jung) olarak adlandırdıkları dallarını geliştirdiler, ancak Freud'un kendisi bunlara yönelik bir dizi eleştiri yazdı ve bunların psikanaliz biçimleri olduğunu kesinlikle reddetti. Psikanaliz daha sonra Erich Fromm, Karen Horney ve Harry Stack Sullivan gibi neo-Freudyen düşünürler tarafından farklı yönlerde geliştirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Josef Breuer</span> Avusturyalı doktor

Josef Breuer, nörofizyolojide önemli keşifler yapan ve 1880'lerde Anna O. olarak bilinen hastası Bertha Pappenheim üzerinde yaptığı çalışmalar ile konuşma tedavisini geliştiren seçkin bir Yahudi asıllı Avusturyalı doktordu. Breuer, aynı zamanda arkadaşı ve aile dostu Sigmund Freud'un psikanalizi kurması yolunda büyük bir rol oynamakla beraber, kendi fikirleriyle Freud'u etkileyip psikanalizin temel dinamiklerini ortaya attı. Irvin D. Yalom, Nietzsche Ağladığında isimli eserinde başkahraman olarak kendisinden bahseder.

<span class="mw-page-title-main">Sándor Ferenczi</span> Macar ruhçözümcü ve psikiyatr (1873-1933)

Sandor Ferenczi İlk adı Sandor Fraenkel., Macar psikanalist.

<span class="mw-page-title-main">Pierre Janet</span> Fransız psikolog (1859 – 1947)

Pierre Marie Félix Janet, Fransız psikolog ve nörolog. Akademik psikoloji ve akıl hastalıklarının klinik tedavisi arasında bağlantı kurulması konusunda Fransa ve ABD'de etkili olmuştur. Ayrıca hipnozdaki psikolojik etkenleri vurgulamış; bunaltı (anksiyete), fobi gibi zihinsel ve duygusal bozukluklar konusundaki çağdaş anlayışın gelişmesine katkıda bulunmuştur.

Konversiyon histerisi, bir nevroz çeşidi, belirtilerini konversiyon bozukluğunun belirtilerinin oluşturduğu histeri tablosudur.

Katartik yöntem, tarih bakımından psikanalizin başlangıcında başvurulan sağaltım yöntemidir.

Bilinçdışına itim, (Fr. refulment, İng. represion.) gerçekleştirilmesi uygun görülmeyen içgüdüsel isteklerin ya da bunların belli düşünce, imaj ve tasarım kılığına bürünmüş temsilcilerinin bilinçten itilip uzaklaştırılmasını ve daha sonra bilinçte boy göstermesinin önlenmesini sağlayan bir savunu mekanizmasıdır. Geriye itim olarak da bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Eugen Bleuler</span> İsviçreli Psikiyatrist

Paul Eugen Bleuler İsviçreli psikiyatr; özellikle mental hastalıklar konusundaki çalışmalarıyla tanınır. Ayrıca şizofreni terimini literatüre kazandırmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Histeri</span> psikonevrotik bozukluk

Histeri veya isteri, psişik ve motor bozukluklar, özellikle duygusal reaksiyonlarda taşkınlık, ani sinirlenme, hareket bozuklukları, geçici kişilik değişimi ve günlük hafıza kaybı gibi çeşitli sistemlere ait psikosomatik şikayetlerle belirgin psikonevrotik bozukluk. Denetim dışına çıkıp kişinin işlevselliğini aksattığında aşırı hayal gücü veya korkuları ifade eden nevrotik zihinsel bir hastalığı tanımlar. Histeri, hastalarda ani, sinirsel, nevrotik bir hastalık olarak bilinir. Histerik hasta, kendindeki ruh sağlığının bozukluğundan habersizdir.

<span class="mw-page-title-main">Sabina Spielrein</span>

Sabina Spielrein (Rusça: Сабина Нафтуловна Шпильрейн, nüfus kaydında Sabina Naftulovna Spielrein) Yahudi kökenli hekim ve ilk kadın psikanalist. Psikanaliz'in geliştirilmesine ve bir yöntem olarak kullanılmasına büyük katkıları olmuş, ölüm içgüdüsünü ve tahrip içgüdüsünü sistematik bir şekle sokmuştur. Genç yaşta ağır bir depresyon geçirdiğinde Carl Jung'ın önce hastası, sonra asistanı, sonra da sevgilisi olmuştur. Jung ile ilişkileri Cronenberg'in 2011 yapımı A Dangerous Method adlı sinema filmine konu olmuştur. Ayrıca Sigmund Freud'la tanışmış, yazışmış ve mesleki bir ilişkisi olmuştur. İsviçreli gelişim psikoloğu Jean Piaget ile de psikanaliz üzerine çalışmıştır. İsviçre ve Rusya'da psikiyatrist, psikanalist, öğretmen ve çocuk doktoru olarak çalıştı. Otuz yıllık profesyonel kariyeri boyunca üç dilde psikanaliz, gelişim psikolojisi, psikodilbilim ve eğitim psikolojisini kapsayan 35'in üzerinde makale yayınladı. Psikanaliz alanındaki çalışmaları arasında 1912 yılında Almanca yazdığı "Varlığın Sebebi Olarak Yıkım" başlıklı makalesi de yer alır. Çalışmaları, mektupları ve bulguları Sigmund Freud ve doktoru Carl Jung'a yaramıştır. Sovyetler Birliği'ndeki Nazi Almanyası işgali sırasında 29 ve 16 yaşlarındaki iki kızıyla birlikte SS ölüm mangası tarafından öldürülmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Melanie Klein</span>

Melanie Klein Avusturya asıllı İngiliz psikanalist. Çağdaş psikanaliz ve çocuk psikolojisi alanların etkili olan Klein, serbest oyun gözlemleri sayesinde çocuğun bilinçaltına ilişkin içgörüler sahibi olabileciğini göstererek iki ya da üç yaşlarındaki çocuklarına psikanaliz edilmesinin önünü açmıştır. Aynı zamanda Nesne İlişkileri Okulu'nun kurucusu olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Jean-Martin Charcot</span> Fransız hekim (1825-1893)

Jean-Martin Charcot Fransız nörolog. Nörolojinin babası olarak bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Serbest çağrışım</span>

Serbest çağrışım, danışanın, terapi amacını, uygunluğunu ve bağlantısını düşünmeden, aklına gelen düşünceleri, imgeleri ve düşünümleri, paylaşarak terapiste veri sağlayan ve terapi için taban oluşturan, temelde bilinçdışı çağrışımlarla yürüyen bir psikanalitik yöntemdir. Serbest çağrışım yöntemi Sigmund Freud tarafından hamisi ve meslektaşı Josef Breuer'in hipnoz tekniğinden esinlenilerek oluşturulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Kadın histerisi</span>

Kadın histerisi, bir zamanlar anksiyete, nefes darlığı, bayılma, sinirlilik, cinsel istek, uykusuzluk, ödem, karında ağırlık, yeme ve cinselliğe dair iştahsızlık, "sorun çıkarma eğilimi" gibi çok çeşitli semptomlar ile ilişkilendirilen, bu semptomları gösteren kadınlara konulan yaygın bir tıbbi tanıydı. Artık tıp otoriteleri tarafından tıbbi bir rahatsızlık olarak kabul edilmemektedir. Geçmişte, Batı Avrupa'da tanı ve tedavisi yüzlerce yıldır rutin bir iş olan bir rahatsızlıktı.

Psikanalitik teori, psikopatolojiyi tedavi etmek için klinik bir yöntem olan psikanalizi yönlendiren kişilik organizasyonu teorisi ve kişilik gelişiminin dinamiğidir. İlk olarak 19. yüzyılın sonlarında Sigmund Freud tarafından ortaya konan psikanalitik teori, ortaya atılışından bu yana birçok iyileştirme geçirdi. Psikanalitik teori, yirminci yüzyılın son üçte birinde, 1960'lardan sonra psikolojik tedavilerle ilgili eleştirel söylem akışının bir parçası olarak tam olarak öne çıktı. Freud, beyin analizini ve fizyolojik çalışmalarını durdurmuş ve odağını zihni ve zihni oluşturan ilgili psikolojik özellikleri incelemeye, özgür birliktelik ve aktarım olgularını kullanarak tedaviye kaydırmıştı. Çalışması, yetişkinlerin zihinsel işleyişini etkileyebilecek çocukluk olaylarının tanınmasını vurguladı. Genetik ve daha sonra gelişimsel yönleri incelemesi psikanalitik teoriye özelliklerini kazandırdı. 1899'da Rüyaların Yorumu'nu yayınlamasıyla başlayan teorileri öne çıkmaya başladı.