İçeriğe atla

Sicim teorisi

Sicim teorisi, parçacık fiziğinde, kuantum mekaniği ile Einstein'in genel görelilik kuramını birleştiren bir teori.[1] "Sicim" adı, klasik yaklaşımda "sıfır boyutlu noktalar" şeklinde tarif edilen atomaltı parçacıkların, aslında "bir boyutlu ve ipliksi varlıklar" olabileceği varsayımına dayanır.[1]

Sicim kuramı, belirli bir biçimde titreşen ipliksilerin, kütle ve yük gibi özelliklere sahip parçacıklar gibi davranabileceğini söyler.[1] 1980'lerde fizikçiler, sicim kuramının doğadaki başlıca dört güç (kütleçekimi, elektromanyetizma, güçlü etkileşim [kuvvetli nükleer güç] ve zayıf etkileşim [zayıf nükleer güç]) ile maddenin tüm türlerini bir kuantum mekanik modelinde (uzun süredir beklenen "birleşik alan teorisi") birleştirme potansiyeline sahip olduğunu fark ettiler.[1]

Sicim kuramı hızla gelişen ve üzerinde çok çalışılan bir alan olmakla birlikte, henüz deneysel gözlemi mümkün olmamış, matematiksel bir modeldir.[1]

Detaylar

Kuramdaki temel fikir, gerçekliğin esas bileşenlerinin rezonans frekanslarında titreşen ve Planck uzunluğunda olan (10−35 mm civarı) sicimler olduğudur.

Sicim teoremi 6 yeni boyut daha önerir, fakat bu boyutları standart anlamdaki mekân ve zaman boyutları değil, bunlara bağlı alt boyutlar gibi tanımlar (bildiğimiz 3 uzay ve 1 zaman boyutu üzerinde dairesel olarak katlanmış ekstra boyutlar).Örnek olarak bu boyutlardan biri 5. boyut olan paralel evren veya zamanda kırılma yaşanılan boyuttur. Bilindiği gibi herhangi bir atomdaki herhangi bir elektron bile katman değiştirse yeni bir paralel evren oluşabilir. Yine örnek olarak çok ince bir tel düşünelim 2 mm kalınlığında, bu tel uzaktan bakılınca bizim için tek boyutlu bir doğrudur, diğer boyutları bizim için yok gibidir. Fakat bu telin üzerinde hareket eden bir karınca için telin üzerinde sağa ve sola gidip tur atılabilir ve o yönlerde de boyut vardır. İşte o boyutlar ancak o seviyeye inince anlam kazanır ve her zaman gözükmezler. Membranların oluşturduğu parçacıkların da çok küçük yüzeyler olduğu ve onların seviyesine inince anlaşılabileceği düşünülmektedir. Bu yüzeyler farklı titreşimlerle farklı atom altı parçacıkları, bu atomaltı parçacıklar da birleşerek atomları oluşturmaktadırlar.

Atomun temel yapıtaşlarından biri olan proton aslında kendisini oluşturan alt parçacıklardan oluşmaktadır. Bu parçacıklar, hızlandırıcı ve çarpıştırıcı laboratuvarlarda yapılan deneylerle bulunmuşlardır; fakat, "bu parçacıkların altında hangi parçacıklar bulunmaktadır" ve "bunların yapı taşı nedir" sorularına cevap verilememektedir. İşte bu parçacıkları birbirinden farklı kılan sicim teorisine göre, 6 farklı boyut içeren ve değişik titreşimleriyle sicimsi parçacıklardır. Bu sicimler bir frekansta titreşip protonu, başka bir frekansta titreşip elektronu oluştururlar. Sicimler farklı titreşimlerde bulunarak farklı temel parçacıkları oluşturur. bu nedenle bildiğimizden fazla boyut kavramı ortaya çıkmıştır.

Şu anda evreni açıklayan iki fizik teorisi vardır:[] Birincisi, yıldızlar, galaksiler gibi çok büyük boyutlu maddeleri açıklayabilen, Einstein'ın görelilik teorisi, ikincisi ise atomlar gibi çok küçük boyuttaki maddeleri açıklayabilen kuantum mekaniği. Bu iki teori de aynı evreni açıkladığına göre, ikisini bir teoride birleştirildiğinde evreni bütünüyle anlamak mümkün olmalıdır. Ancak bu bugüne kadar başarılabilmiş değildir. Yapılan birkaç denemede bazı olasılıklar bulunmuş ancak bu olasılıklar sonsuz değer vermekte olduğu görülmüştür. Oysa olasılık 0 dan küçük 1 den büyük olmamalıdır. Sicim kuramından yararlanılarak yapılan çözümlerde bu sonsuzluklardan kurtulunup, makul sonuçlar elde edilmiştir. Bu birleşim, şimdiden bilim tarihinin en büyük adımı olarak kabul edilmektedir.

Sicim teoremi son gelişmeler ışığında membran (ince zar) teoremi (M-Kuramı) olarak anılmaktadır. Parçacıkların sicim değil, bir membran gibi olduğu ve farklı boyutlarda büzüştüğü düşünülmektedir. Membran-M olarak da adlandırılmaktadır.

Birçok fizikçi ispatlanabilir bir teori olmadığı için bu teoriyi benimsememektedir. Çünkü bahsedilen sicim membran parçacıkları ışığın en küçük dalga boyundan bile küçük olduğundan görüntülenmesi şimdilik olanaksızdır. Başka bir kanıt yolu da henüz bulunamamıştır.

Membran teoremi (M-Kuramı)'ne göre membran parçacıkları farklı boyutlarda büzüşerek onuncu boyutu oluşturmaktadır (tenthdimension 25 Ocak 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.). Membran parçacıklarının farklı boyutlardaki her bir büzüşmesinden farklı evrenler oluşmaktadır ve onuncu boyut bu muhtemel evrenler ve bu evrenler arasındaki geçişleri de içermektedir. On birinci boyutu ise daha farklı membran parçacıklarının titreşimleriyle oluşan ve adına evren diyemeyeceğimiz "slackenuc"lar oluşturmaktadır. Slackenuc, bilmediğimiz muhtemel diğer evrenlere verilen bir isim değil, tamamen farklı membran parçacıklarının titreşimiyle oluşan, evren eşdeğerinde ve bazı öncü fizikçiler tarafından kabul edilen bir olgudur. Farklı membran parçacıklarının oluşturduğu "slackenuc"lar arasındaki geçişler de "anerk" adı verilen onikinci boyutu oluşturmaktadır ve anerkin muhtemel bütün olasılıkları barındırdığı düşünülmektedir. Anerk, bir anlamda, fizikçilerin tanrı kavramı için geliştirdikleri bir kuramdır.

M-kuramı 5 adet sicim kuramını (tip I, tip IIa, tip IIb, HO, HE) ve süperkütleçekimi kuramını birleştiren birleşik bir kuramdır. Birçok teorik fizikçi Doğa'nın doğru temel açıklaması yönünde bir adım olduğuna inananlar (bunların arasında Stephen Hawking, Edward Witten ve Juan Maldacena) vardır. Çünkü sicim teorisi kuantum alan teorisi ve genel görelilik için kombine bir açıklama sağlar, kuantum çekimin içinde aralarında genel bakış açısı ile aynı fikirde holografik prensip ve karadelik termodinamiği gibi kavramları kabul eder ve çünkü iç tutarlılığı önemsiz olmayan birçok kontrolden geçti Hawking'e göre özel olarak, "M-teorisi tek başına evrenin tam bir teorisi için adaydır. "[2] Diğer fizikçiler aralarında Richard Feynman,[3][4] Roger Penrose,[5] ve Sheldon Lee Glashow,[6] erişilebilir enerji ölçekleri'nde yeni deneysel tahminler sağlayan olmadığı için sicim teorisini eleştirdi ve her şeyin bir teori olarak bir başarısızlık olduğunu söyleyenler var.

Genel bakış

ölçekleme seviyeleri:
1. Makroskobik seviye: Kristal
2. Moleküler seviye
3. Atomik seviye: Protonlar, nötronlar ve elektronlar
4. Atomaltı seviye: Elektron
5. Atomaltı seviye: kuarklar
6. Sicim seviyesi

Sicim teorisi için başlangıç noktası temel Parçacık fiziği'nin nokta gibi parçacıklar da sicimleri denilen tek boyutlu nesneler olarak modellenebilir fikridir. Sicim teorisine göre, sicimlerin birçok yönden salınımı olabilir. Sicim, yarıçapı daha büyük mesafeli ölçeklerde, her salınım modu, kütle, yük ve sicim dinamiklerini tarafından belirlenen diğer özellikleri ile, parçacığın farklı bir türüne yol açmaktadır. Partikül emisyon ve soğurmaya karşılık ise sicimlerin bölme ve rekombinasyon parçacıklar arasındaki etkileşimleri neden olur veren, partikül emisyon ve soğurma karşılık gelmektedir. Sicimlerin titreşim modları için bir benzetme birden çok farklı müzik notaları olan bir gitar teli eseridir. Bu benzetmede, farklı notalar farklı parçacıkların karşılık gelmektedir.

Sicim teorisi olarak, sicim salınım modları biri kütlesiz, spin- 2 parçacık karşılık gelir. Yerçekiminin özelliklere sahip olan bir kuvvet aracılığı ile böyle bir parçacık çekimsel olarak adlandırılır. Sicim teorisi bir matematiksel tutarlı bir kuantum mekanik teori olduğuna inanılıyor olduğundan, bu graviton durumları varlığı, Sicim teorisi bir kuantum yerçekimi teorisidir anlamına gelir.

Sicim teorisi tam bir döngü oluşturmak için iki ayrı uca sahip hem açık sicimleri hem de kapalı sicimleri içerir. Sicim iki tür farklı parçacık türleri veren, biraz farklı şekillerde davranırlar. Örneğin, tüm sicim teorilerinde graviton sicim modları kapalı, ancak açık sicimlere sadece foton olarak bilinen parçacıklar karşılık gelebilir. Açık bir sicimin iki ucu her zaman karşı karşıya gelebilir ve kapalı bir sicim oluşturup bağlanabilir bu nedenle her sicim teorisi kapalı sicimler içerir.

İlk sicim modeli, bozonik sicim bozonları olarak bilinen parçacıkların sadece bu sınıfa dahil. Bu model, yeterince düşük enerjilerde de içeren bir kuantum kütleçekimi teorisi, (eğer açık sicimler de dahilse) bu foton gibi ölçek bozonları açıklar. Ancak bu modelin sorunları vardır. Ne en önemli olan teori temel bir istikrarsızlık olmasıdır, kendisinin uzay-zamanın (en azından kısmen) çürümesine neden olduğuna inanılmaktadır. Adından da anlaşılacağı gibi ek olarak, parçacıkların spektrumu sadece bozonları, foton gibi, özel davranış kurallarına uyan parçacıkları içerir. Kabaca söylersek, bozonlarda radyasyon bileşenleri bulunur, ancak bu fermiyonlardan yapılmış bir madde, süpersimetri icadır. Bir sicim teorisi nasıl inceleneceği bozonları ve fermiyonlar arasında matematiksel bir ilişki nedeniyle fermiyonlar içerebilir. Fermiyonik titreşimler içeren Sicim teorileri şimdi Süper sicim teorileri olarak bilinir, birkaç çeşit tarif edilmiştir, ama şimdi M-teorisi adı verilen sınırları farklı bir teori olduğu düşünülmektedir.

Sicim teorisi yerçekimi dahil olmak üzere temel etkileşimlerden bu yana hepsini içerir, birçok fizikçi tamamen bizim evreni açıklayan bu her şeyin bir teorisini yapacağını umuyoruz. Sicim teorisi güncel araştırma hedeflerinden biri, karanlık madde ve kozmik enflasyon makul bir mekanizma içeren, küçük bir kozmolojik sabit ile, standart model ile kantitatif aynıdır teorisinin bir çözüm bulmaktır. Henüz ne böyle bir sicim teorisi vardır, ne de teori ayrıntıları ne kadar özgür seçim yapmanızı sağlar bilinir olup olmadığı bilinmemektedir.

Sicim teorisinin zorluklardan biri henüz her koşulda tatmin edici bir tam teori tanımının var olmamasıdır. Sicimlerin saçılması en ileri düzey pertürbasyon teorisinin teknikleri kullanılarak tanımlanır, ancak nonperturbativ sicim teorisini tanımlamak için nasıl genellik olacağı bilinmemektedir. Ayrıca sicim teorisi (Sicim teorisi şekline bakın), bizim evrenin özelliklerini belirleyen uzay-zaman yapılandırma vakum durumu seçer herhangi bir ilkenin var olup olmadığı konusunda açık değildir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b c d e "String theory." 3 Şubat 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Britannica.com. Erişim: 11 Temmuz 2014.
  2. ^ Hawking, Stephen (2010). The Grand Design. Bantam Books. ISBN 055338466X. 
  3. ^ Woit, Peter (2006). Not Even Wrong: The Failure of String Theory and the Search for Unity in Physical Law. Londra: Jonathan Cape &: New York: Basic Books. s. 174. ISBN 0-465-09275-6. 
  4. ^ P.C.W Davies and J. Brown (ed), "Superstrings,A Theory of Everything?", Cambridge University Press, 1988. ISBN 0-521-35741-1.
  5. ^ Penrose, Roger (2005). The Road to Reality: A Complete Guide to the Laws of the Universe. Knopf. ISBN 0-679-45443-8.
  6. ^ Sheldon Glashow. "NOVA – The elegant Universe" 3 Kasım 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Pbs.org. Retrieved on 2012-07-11.

Daha fazla bilgi

Popüler kitaplar

Genel

İnceleme

Ders kitapları

Fizikçiler için

  • Becker, Katrin, Becker, Melanie, and Schwarz, John (2007) String Theory and M-Theory: A Modern Introduction . Cambridge University Press. ISBN 0-521-86069-5
  • Dine, Michael (2007) Supersymmetry and String Theory: Beyond the Standard Model. Cambridge University Press. ISBN 0-521-85841-0.
  • Kiritsis, Elias (2007) String Theory in a Nutshell. Princeton University Press. ISBN 978-0-691-12230-4.
  • Michael Green, John H. Schwarz and Edward Witten (1987) Superstring theory. Cambridge University Press.
  • Johnson, Clifford (2003). D-branes. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN 0-521-80912-6. 
  • Polchinski, Joseph (1998) String theory. Cambridge University Press.
  • Szabo, Richard J. (2007) An Introduction to String Theory and D-brane Dynamics. Imperial College Press. ISBN 978-1-86094-427-7.
  • Zwiebach, Barton (2004) A First Course in String Theory. Cambridge University Press. ISBN 0-521-83143-1.

Matematikçiler için

  • Aspinwall, Paul; Bridgeland, Tom; Craw, Alastair; Douglas, Michael; Gross, Mark; Kapustin, Anton; Moore, Gregory; Segal, Graeme; Szendröi, Balázs; Wilson, P.M.H., (Ed.) (2009). Dirichlet Branes and Mirror Symmetry. American Mathematical Society. 
  • Deligne, Pierre; Etingof, Pavel; Freed, Daniel; Jeffery, Lisa; Kazhdan, David; Morgan, John; Morrison, David; Witten, Edward, (Ed.) (1999). Quantum Fields and Strings: A Course for Mathematicians. American Mathematical Society. ISBN 0821820125. 
  • Hori, Kentaro; Katz, Sheldon; Klemm, Albrecht; Pandharipande, Rahul; Thomas, Richard; Vafa, Cumrun; Vakil, Ravi; Zaslow, Eric, (Ed.) (2003). Mirror Symmetry (PDF). American Mathematical Society. ISBN 0821829556. 19 Eylül 2006 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2013. 

Çevrimiçi malzeme

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Temel etkileşimler veya Temel kuvvetler, fiziksel sistemlerde daha temel etkileşimlere indirgenemeyen etkileşimlerdir. Bilinen dört temel etkileşim vardır. Bunlar uzun mesafelerde etkileri olabilen kütleçekimsel, elektromanyetik etkileşimler ve atomaltı mesafelerde etkili olan güçlü nükleer ve zayıf nükleer etkileşimlerdir. Her biri bir alan dinamiği olarak anlaşılmalıdır. Bu dört etkileşim de matematiksel açıdan bir alan olarak modellenebilir. Kütleçekim, Einstein'ın genel görelilik kuramı tarafından tanımlanan uzay-zamanın eğriliğe atfedilirken diğer üçü ayrı kuantum alanlar olarak nitelendirilir ve etkileşimlerine Parçacık fiziğinin Standart Modeli tarafından tanımlanan temel parçacıklar aracılık eder.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Patlama</span> Evrenin oluştuğunu açıklayan teori

Büyük patlama, evrenin en eski 13,8 milyar yıl önce tekillik noktası denilen bir noktadan itibaren genişlediğini varsayan evrenin evrimi kuramı ve geniş şekilde kabul gören kozmolojik modeldir. İlk kez 1920'li yıllarda Rus kozmolog ve matematikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı fizikçi papaz Georges Lemaître tarafından ortaya atılan bu teori, çeşitli kanıtlarla desteklendiğinden bilim insanları arasında, özellikle fizikçiler arasında geniş ölçüde kabul görmüştür.

<span class="mw-page-title-main">M teorisi</span>

İngilizce'deki açılımı membrane theory yani zar kuramıdır. Güncel paradigmanın tanımlamalarına göre, bir kuram olmadığından baş harfi ile anılır. Beş farklı sicim kuramını birleştirme çabasıdır ve her şeyin kuramı olmaya en muhtemel adaydır.

<span class="mw-page-title-main">Leonard Susskind</span> Amerikalı fizikçi

Leonard Susskind, Stanford Üniversitesi'nde teorik fizik profesörü ve Stanford Teorik Fizik Enstitüsü yöneticisidir. Araştırmaları sicim teorisi, kuantum kozmolojisi, kuantum statik mekaniği ve kuantum alan teorisini içerir. ABD Ulusal Bilimler Akademisi ve Amerikan Bilim ve Sanat Akademisi üyesi, Kanada’nın Perimeter Teorik Fizik Enstitüsünün kısmi üyesi ve Kore Modern Araştırma Enstitüsü’nün seçkin bir profesörüdür.

<span class="mw-page-title-main">Teorik fizik</span> fizik biliminin bir branşı

Teorik fizik, fiziğin matematiksel modellemeler ve fiziksel nesnelerin soyutlandırılmaları çalışmaları ve doğa olaylarını açıklayan, gerçekselleştiren ve tahmin yürüten fizik dalıdır. Bu deneysel fiziğin zıttıdır ki deneysel fizik araçlarla bu olayları soruşturur.

<span class="mw-page-title-main">Süpersicim teorisi</span>

Süpersicim kuramı parçacıkları ve temel kuvvetleri çok küçük süpersimetrik sicimlerin titreşimleri şeklinde modelleyerek onları tek bir kuramda anlatmayı amaçlayan bir denemedir. Kuram, kuantum kütleçekim kuramları arasında en umut verici olanlardan biri olarak düşünülür. Süpersicim kuramı, süpersimetrik sicim kuramı için bir stenodur çünkü bozonik sicim kuramından farklı olarak o sicim kuramının fermiyonları ve süpersimetriyi birleştiren bir versiyonudur.

<span class="mw-page-title-main">Kuantum alan teorisi</span> hareketli parçacık sistemlerinin kuantizasyonuyla ilgilenen parçacık mekaniğiyle benzer olarak, alanların hareketli sistemlerine parçacık mekaniğinin uygulamasıdır

Kuantum Alan Teorisi (METATEORİ); Klasik Birleşik Alan (KAT) Teorilerini, Özel Görekliliği (SRT), Kuantum mekaniği (KM) teorilerini tek bir teorik çerçeve altında toplayan bir üst teoridir.

Kuantum kütleçekim kuramsal fiziğin bir dalı olup doğanın temel kuvvetlerinden üçünü tanımlayan kuantum mekaniği ile dördüncü temel kuvveti kütleçekimin kuramı olan genel göreliliğini birleştireceği düşünülen bir kuramdır.

<span class="mw-page-title-main">Temel parçacık</span> Başka parçacıklardan oluştuğu bilinmeyen parçacıklar.

Temel parçacıklar, bilinen hiçbir alt yapısı olmayan parçacıklardır. Bu parçacıklar evreni oluşturan maddelerin temel yapıtaşıdır. Standart Model'de kuarklar, leptonlar ve ayar bozonları temel taneciklerdir.

<span class="mw-page-title-main">David Bohm</span> Amerikalı teorik fizikçi (1917 – 1992)

David Bohm ; teorik fizik, felsefe ve nöropsikoloji alanlarına katkıda bulunmuş bir kuantum mekaniği fizikçisidir.

<span class="mw-page-title-main">Brian Greene</span> Amerikalı fizikçi

Brian Randolph Greene, Amerikalı teorik fizikçi ve sicim kuramcısı. 1996'dan beri Columbia Üniversitesi'nde profesördür, 2008'de kurduklarından beri Dünya Bilim Festival'inde yöneticidir. Calibu-yau şekilleri ile alakalı olarak ayna simetrisi üzerinde çalıştı. Sicim kuramının günümüzdeki en önemli savunucularındandır.

Holografi ilkesi, bir uzayın hacminin kendi yüzeyi üzerine kodlanmış şekilde düşünülebileceğini ifade eden bir kuantum kütleçekimi ve sicim kuramı özelliğidir. İlk olarak Gerardus 't Hooft ortaya atmış ve yine Leonard Susskind; Hooft ile Charles Thorn'un fikirlerine kendininkilerini de ekleyerek net bir sicim kuramı yorumu haline getirmiştir.

Sicim kuramı, diğer fiziksel bilimlerin tarihinin aksine çekirdek bilimi ile daha alakalı bir tarihe sahiptir. Sicim kuramı, aslında fiziksel olarak test edilemeyen bir bilim olduğundan, fizik olup olmadığı tartışmaya açıktır, ancak kuramın türev paralelleri test edilebilir fiziktir. Dolayısıyla, kuramın gelişimini anlamak için kendi içindeki disiplinini anlamak oldukça işe yarayacaktır. Sicim kuramı, parçacık fiziğindeki noktasal parçacıkların yerini tek boyutlu sicim adında nesnelerin aldığını iddia eder kuramsal bir sistemdir. Birbirini izleyen girişimler bu kuramın özlü tarihi olmaktadır.

On dokuzuncu yüzyıldan beri, bazı fizikçiler doğanın temel kuvvetlerini dikkate alan tek bir kuramsal çerçeve geliştirmeye çabaladılar: birleşik alan teorisi. Klasik birleşik alan teorileri, klasik fizik temelinde bir birleşik alan teorisi yaratmaya çalıştı. Bir kısım fizikçi ve matematikçi tarafından, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasındaki yıllarda, özellikle yerçekimi ve elektromanyetizmin birleştirilmesi konusunun hararetle peşinden koşuldu. Bu çalışmalar, diferansiyel geometrinin saf bir matematiksel gelişim olarak ortaya çıkmasını teşvik etti. Albert Einstein klasik birleşik alan teorisini geliştirmeye çabalayan pek çok fizikçi arasında en tanınmışıdır.

Teorik fizikte anti- de Sitter/ konformal alan teorisi yazışması iki çeşit fiziksel teori arasındaki tahmini ilişkidir. Bir tarafta kuantum yerçekimi teorilerinde kullanılan ve M- teorisi veya sicim teorisi ile formülize edilen anti-de Sitter uzayları (AdS) vardır. Yazışmanın diğer tarafında kuantum alan teorileri olan ve temel parçacıkları tanımlayan Yang-Mills teorilerine benzer teoriler içeren konformal alan teorileri vardır.

Parçacık fiziğinde, kuantum alan teorisinin tarihi, 1920’lerin sonlarında elektromanyetik alanın kuantizesiyle çalışan Paul Dirac tarafından oluşturulması ile başlar. Teorideki başlıca gelişmeler 1950’lerde gerçekleşti ve bu gelişmeler kuantum elektrodinamiğinin (KED) başlangıcına neden oldu. KED çok başarılıydı ve “doğaldı”, çünkü aynı temel kavramları doğanın diğer kuvvetlerinde kullanılabilmek için yapılan denemeleri içeriyordu. Bu denemeler, parçacık fiziğinin modern standart modelini üreten güçlü ve zayıf nükleer kuvvetleri ayar kuramının uygulamasında başarılı olmuştu.

<span class="mw-page-title-main">Kozmik sicim</span>

Kozmik sicimler evrenin erken yıllarındaki simetri kırıcı değişimde simetrinin kırılmasıyla alakalı vakum manifoldunun topolojisinin bağlanmamasıyla oluşan kuramsal tek boyutlu topolojik bozukluklardır.

Tüy yumakları birtakım süpersicim teoristleri tarafından, kara delikleri kuantumsal açıdan doğru tanımlamak amacıyla ortaya atılmış bir teoridir. Bu teori, modern fiziğin kara deliklere bakışındaki iki inatçı problemi çözmektedir.

  1. Karadeliğe düşen maddeler ve enerjiler, tekilliğin içerisinde kaybolurlar, dolayısıyla karadelik içine ne düşerse düşsün hiçbir fiziksel değişim geçirmezler, buna bilgi paradoksu denir.
  2. Klasik karadelik teorisine göre, karadeliğin kalbi sonsuz uzay zaman eğrilikleriyle doludur, bunun sebebi sonsuz yer çekimi ve sıfır hacimdir. Modern fizik ise sıfır ve sonsuz gibi parametreler işin içine girdiğinde bozulmaktadır.

Jeffrey Goldstone İngiliz teorik fizikçi ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Teorik Fizik Merkezi'nde fizik bölümünde fahri öğretim üyesidir.