İçeriğe atla

Sicilya Okulu

Kutsal Roma İmparatoru ve Sicilya Kralı II. Friedrich'in Doğumu.

Sicilya Okulu, 13. yüzyılda, II. Friedrich ile oğlu Manfredi'nin sarayında toplanan Sicilyalı, Güney İtalyalı ve Toscanalı şairler grubunun; özellikle de, onların başlattıkları şiir hareketinin adıdır.

Akımın kökeni

Sicilya Okulu'nun ana esin kaynağı, Provans şiiridir: Güney Fransa sarayında doğan ve saraylı aşkı (fin amor) kavramı üzerine kurulu Orta Çağ Provans Şiiri, önce Germen topraklarına (Minnesänger) ve Kuzey Fransa’ya, daha sonra İspanya ve İtalya’ya yayılmıştır.

Sicilya Okulu şairleri

Önde gelen Sicilya Okulu şairlerinin adlarını şöyle sıralayabiliriz: Rinaldo d’Aquino, Guido delle Colonne, Pier della Vigna ve Giacomo da Lentini. Giacomo da Lentini'nin başı çektiği bu topluluğun üyeleri, 1230 ile 1266 yılları arasında üç yüzden çok şiir yazmıştır. Başlattıkları hareket, II. Friedrich'in ölümünden sonra, oğlu Manfredi tarafından devam ettirilmiştir.

Başlıca temalar

Sicilya şiiriyle, Dolce Stil Novo’nun işleyerek zenginleştireceği temaların birçoğu belirginlik kazanmış olur. Bu temaların neler olduğu, örneğin Giacomo da Lentini’nin ünlü şiiri “Meravigliosamente”den yola çıkılarak sıralanabilir:

  • aşkın büyük bir güçle şairi kuşatması;
  • seslenilen kadının soyluluğu ve idealleştirilmiş konumu;
  • sevgilinin imgesinin şairin kalbine işlenmiş oluşu;
  • duygunun gizli tutuluşu;
  • iç çekişler ve dilin anlatamadığı duyguları dile getirme görevinin dışsal göstergelere bırakılması: Tipik olarak, âşık kişinin başkalarınca fark edilecek ölçüde bedensel bir çöküş içinde olması, benzinin solması, vb.;
  • aşkın hem güçlü bir arzuya, hem acı çekmeye yol açması;
  • bakışların-gözlerin aşktaki merkezi yeri;
  • şairin, duygularını dile getirmesi için şiire seslenmesi.

Grubun en ünlü ve olasılıkla en iyi şairi Giacomo da Lentini aynı zamanda sone biçiminin yaratıcısı olarak bilinir. Sicilyalı şairler, Sicilyalı niteliğini korumakla birlikte, Provans dilinden (ve zaman zaman Fransızcadan) alınmış sözcük, yapı ve deyişleri içeren bir şiir dili oluşturmayı başarmış; Dante’nin De vulgari eloquentia'da sözünü edeceği “seçkin halkdili” (volgare illustre) kavramının bir ilkörneğini oluşturmuşlardı.

Etkisi

Sicilya şiiri kısa bir süre sonra Kuzey İtalya şairleri tarafından örnek alınmış; özellikle Guittone d’Arezzo ve Guido Guinizelli aracılığıyla yeni bir şiir hareketinin başlamasını sağlamıştır. Her ne kadar Kuzey İtalya’da 13. yüzyılın başlarında Eski Provans dilinde yazan şairler var ise de; Dolce Stil Novo şairleri onları değil, Sicilya Okulu şairlerini örnek alacaklardır.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Pier Paolo Pasolini</span> İtalyan film yönetmeni, senarist ve yazar (1922-1975)

Pier Paolo Pasolini, İtalyan film yönetmeni, senarist ve şairdir.

<span class="mw-page-title-main">Johann Wolfgang von Goethe</span> 18. ve 19. yüzyılda yaşamış Alman yazar, siyasetçi, ressam ve doğabilimci

Johann Wolfgang Von Goethe, Alman hezarfen; edebiyatçı, siyasetçi, ressam ve doğabilimcidir. 1776 yılından itibaren, Weimar dukalığının bakanı olarak çeşitli idari ve siyasi görevlerde bulunmuştur.

İkinci Yeni, Türk şiirinde 1950'li yıllarda ortaya çıkmış bir şiir hareketidir.

<span class="mw-page-title-main">Cahit Külebi</span> Türk şair

Mahmut Cahit Külebi, Türk şairdir.

Alman edebiyatı, Orta Avrupa'da yaşayan Almanca konuşan toplulukların edebi yaratısıdır. Almanya, Avusturya, İsviçre ve bunların yanındaki Alsas (Fransa), Bohemya (Çekya) ve Silezya (Polonya) gibi bölgelerdeki çalışmaları kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Friedrich Schiller</span> Alman şair, filozof, tarihçi ve piyes yazarı (1759-1805)

Johann Christoph Friedrich von Schiller, 1802 yılında soyluluk unvanı almış bir şair, filozof, tarihçi ve en önemli Alman dram yazarıdır. Yazdığı çoğu tiyatro eseri Alman tiyatrosunda başyapıt niteliğindedir. Schiller doğa tasvirli şiirlerin şairi olarak da gayet başarılı olmuştur, ancak asıl alanı düşünsel/didaktik şiirdir, çoğu yazara ilham olmuştur ve dramatik şiirleri en sevilen Alman balatları arasındadır.

Fransız edebiyatı, Fransızca kullanılarak ortaya çıkan edebiyat ürünlerini kapsar. Dünyanın en zengin ve en etkileyici edebiyatlarından biridir. Fransız yazarlar başta epik şiir, lirik şiir, drama ve kurgu olmak üzere edebi yazınların tümüne katkıda bulunmuşlardır.

<span class="mw-page-title-main">Bahtiyar Vahapzade</span> Şair

Bahtiyar Vahabzade, Azerbaycanlı şair ve yazar.

<span class="mw-page-title-main">Türk edebiyatı</span> Türkçe yazılmış edebî eserler

Türk edebiyatı, Türk yazını veya Türk literatürü; Türkçe olarak üretilmiş sözlü ve yazılı metinlerdir.

Lirik şiir, duyguların coşkun bir dille anlatıldığı edebiyat eserlerinin genel adıdır. Latince lyricus, Yunanca lyricos, Fransızca lyrique kelimelerinden türemiştir. Sözlük anlamı ise; coşkun, ilhamla dolu demektir. Antik Yunan'da kullanılan lirik sözcüğü bugünkü anlamında kullanılmıyordu.

<span class="mw-page-title-main">Edmund Spenser</span>

Edmund Spenser Kraliçe I. Elizabeth döneminin düşünce yapısını yansıtan şiirleriyle İngilizce şiir dilini önemli ölçüde zenginleştiren bir İngiliz şairdir.

İtalyan Edebiyatı, İtalyan yazarlarca İtalyanca yazılmış edebiyat yapıtlarını kapsar. İtalya'nın siyasal birliğini 19. yüzyıla kadar kuramaması ve Katolik Kilisesi'nin etkisiyle, yazılı metinlerde uzun süre Latince kullanılmış ve yerel bir dilin yaygınlaşması öbür Avrupa ülkelerine göre daha geç başlamıştır. 12. ve 14. yüzyıllar arasında İtalya'da Fransızca düzyazı ve koşukla yazılmış romanslar okunmuş ve klasik metinlerden uyarlamalar yapılmıştır. Böylece 13. yüzyılda bir Fransız-İtalyan edebiyatı gelişmiştir. İtalyanlar Fransız öykülerini çoğu zaman uyarlayarak ve bunlara çeşitli eklemeler yaparak kaleme almışlardır. Bu edebiyatta Fransızca kullanılmakla birlikte, yazarlar yapıtlarına yer yer kendi lehçelerinin özelliklerini de katmışlardır.

Arap Edebiyatı, anadili Arapça olan ulusların ortaya koymuş oldukları edebiyat eserlerini kapsar. Arapça Arap Yarımadası'nda ilkçağlardan beri kullanılan bir dildir. İslam dininin ortaya çıkışından sonra yayılarak İspanya'dan Endonezya'ya kadar uzanan bir alanda 600 yıl boyunca kültür dili durumuna gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan edebiyatı</span>

Azerbaycan edebiyatı Azerbaycan dilinde yazılan edebiyatı veya Azerbaycanlı yazarların, şairlerin veya Azerbaycanlı muhacirlerin yazdığı edebiyatı ifade eder.

Türkiye'de genel olarak tüm alanlarda batılılaşma süreci, 1839 yılında ilân edilen Tanzimat Fermanı ile başlamıştır. 1838 - 1860 yılları arasında yetişmiş gençler 1860 yılında sonra Edebiyat alanında batılaşmayı sağlamışlardır. Bu dönem edebiyatına Tanzimat Edebiyatı denmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Guido Cavalcanti</span> İtalyan şair (1258-1300)

Guido Cavalcanti, İtalyan şair. Dolce Stil Nuovo akımının önde gelen şairlerindendir.
Günümüze 52 şiiri ulaşmıştır. 13. yüzyıl İtalyan Edebiyatının Dante'den sonra en önemli şairi kabul edilir.

Dolce Stil Novo ya da Dolce Stil Nuovo, 13. yüzyılın sonları ile 14. yüzyılın başları arasında gelişme gösteren önemli bir İtalyan şiiri akımıdır.

Guido Guinizelli, 13. yüzyıl İtalyan edebiyatının önde gelen şairlerindendir. Dolce Stil Novo akımının başlatıcısı kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">VI. Heinrich (Kutsal Roma imparatoru)</span> Hohenstaufen hanedanından olan Kutsal Roma İmparatoru

VI. Heinrich, Almanya Kralı, 1190-1197 tarihleri arası, Kutsal Roma İmparatoru 1191-1197 tarihleri arası Sicilya Kralı 1194 den 1197 ye kadar.

İtalya, batı medeniyetinin doğum yerlerinden biri ve kültürel bir süper güç olarak kabul edilir. İtalya, Roma İmparatorluğu, Roma Katolik Kilisesi, Romanesk sanat, Rönesans, Bilimsel devrim, Barok, Neoklasizm, Risorgimento, Faşizm ve Avrupa entegrasyonu gibi uluslararası etkiye sahip fenomenlerin başlangıç noktası olmuştur. Tarihi boyunca, ulus muazzam sayıda önemli insan doğurmuştur. İtalya, ivmesini Klasik Yunan ve Roma dünyasının yeniden değerlendirilmesinden alan Rönesans'ın sanatsal ve entelektüel gelişmelerinde ön saflarda yer aldı. İtalya'daki sanatçılar ve bilim adamları, antik çağın maddi kalıntılarıyla çevrili olduklarından, böyle bir canlanmada önderlik etmek için özellikle iyi bir konumdaydılar. Hem sanatta hem de mimaride daha önceki Romanesk ve Gotik formların yerini, 16. yüzyılın Barok tarzlarına doğru bir gelişmeyle yükselen Rönesans aldı.