İçeriğe atla

Siccîn (Cehennem)

Siccîn (Arapça: سِجِّين,) İslami inanışa göre bir hapishane, cehennem'in dibinde, yerin altında veya göre farklı bir yoruma göre, Kuran 83:7'de sözü edilen lanetlenmişlerin veya kötülerin kaydının bir defteri.[1] Siccîn, de kafirlerin ruhlarının kıyamete kadar kalacağı yer olarak kabul edilir. Yeryüzünün altında bir cehennem olduğu fikri, "yedi yerden" (65:12) bahseden Kuran'da, cehennemi yedi bölmeye bölünmüş bir yer altı çukuru olarak tarif ederken kök salmaktadır. Böylece pek çok Müslüman yazar cehennemi, en altta siccin bulunan yeryüzü katmanlarıyla örtüştürmüştür.

Taberî tefsirinde siccinin manası hakkında esasen iki farklı görüş nakleder:[2]

  • Günahkârların kötülüklerini içeren bir kitaptır: "Onların amelleri, yerin en aşağısında bir kitaptadır."
  • Lanetlenmişler için bir hapishane: "İblis'ın zincirlendiği yedinci en alt yerdir ve içinde kafirlerin ruhları vardır."

Kaynakça

  1. ^ Lange, Christian (2016). Paradise and Hell in Islamic Traditions. Cambridge United Kingdom: Cambridge University Press. ISBN 978-0-521-50637-3. 
  2. ^ "موقع التفير الكبير". Altafsir.com. 2 Mayıs 2001 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2023. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Şeytan</span> birçok din ve mitolojide yer alan ruhani varlık

Şeytan, Tanrı'ya veya dünyaya karşı duran kötü bir varlıktır. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam'da dünyadaki kötülüklerin baş faili olarak kabul edilir. Diğer dinlerde ve kültürlerde, Şeytan mutlak kötülük fikrini taşıyan bir varlık olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Reenkarnasyon</span> ölümden sonra ruhun yeniden bedenlendiği inancı

Reenkarnasyon veya ruh göçü, ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğine inanan spiritüalistlerin bu olaya verdiği addır. Reenkarnasyon kavramı Asya dinlerindeki tenasüh kavramından biraz farklı olmakla birlikte, benzerlik arz eder. Günümüzde ruh göçüne inanan insanların sayısı bir milyarı aşmaktadır. Ayrıca Dürzîlik ve Nusayrîlik gibi Orta Doğu'da yayılmış bazı dinlerde de bu inanış mevcuttur.

Azrail, İslam'da dört büyük melekten biri ve eceli dolmuş kişilerin canını almaya gelen 'ölüm meleği' olarak görülür. Yahudilikte bu melek bazen ölen kişinin ruhunu taşıyan bir melek olarak uyarlanmıştır.

Ahiret veya ahret, İslâm termonolojisinde ölümden sonra gidilecek yere verilen bir isim. Ahiret, Kur'an'ın İslâmî eskatolojinin önemli bir parçası olan Ahiret Hesaplaşması ile ilgili bölümlerinde defalarca bahsedilmektedir. Geleneksel olarak, Müslümanların altı temel inanç esaslarından biridir.

Cin, İbrahimi dinler de dahil olmak üzere modern veya antik birçok din ve inanışta bulunan bir tür ruhani mitolojik yaratıktır. Farklı inanışlarda farklı karakteristiklere ve özelliklere sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Beyyine Suresi</span> Kuranın 98. suresi

Beyyine Suresi (Arapça: سورة البينة, Sūrat'ul Beyyine), Kur'an'ın 98. suresidir. Sure 8 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Cehennem</span> çoğu dini inanca göre günahların cezasının çekileceği yer

Cehennem, çeşitli inançlarda ölüm sonrası ceza çekilen ateşli bir yer olarak gösterilir. Cehennemde kalma süresi inanca göre değişiklik gösterebilir. Cehennemde günah borcu ödeninceye kadar kalınıp sonra tekrar cennete gidilebilir. Ancak, cehennem bazıları için sonsuza dek ateşte yanmak anlamına gelir. Cehennem görevlilerine İslam inancında zebani adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da cehennem</span>

Cehennem, çoğu dinde olduğu gibi İslam dininde de, ahiretteki azap yeridir. İnsanlar dünyadaki hareketlerine ve inançlarına göre cennete veya cehenneme giderler. İslam inancına göre, kâfirler, müşrikler ve münafıklar ölümden sonra, "derece derece olan cehennemde" sonsuza dek kalacak ve azap göreceklerdir. Belirtilen şudur ki, İslam inancına aykırı hareket etmiş Müslüman kimseler de günahları ölçüsünde cehennemde kalacak ve cezalandırılacaklardır. İslam dinindeki farklı itikat (inanç) mezheplerinin bu konuda farklı fikirleri ve çeşitli ayrışmaları olsa da, İslam'daki genel görüş budur.

<span class="mw-page-title-main">Cennet</span> Dini Mekan

Cennet, dinî kozmoloji veya transandental felsefede gök, yedi gök, uçmak, behişt gibi adlarla da anılan ilah, melek, cin, aziz, yeniden dirilmiş atalar gibi varlıkların yaşadığı, köken aldığı veya hüküm sürdüğüne inanılan yer. Bazı dinî inanışlara göre cennet yaratıkları yeryüzüne inebilir (reenkarnasyon) ve yerde yaşayanlar ölümlerinden sonra, bazı özel durumlarda yaşamakta oldukları hayat devam ederken cennete gidebilirler.

Araf, bazı din ve inançların ahiret kavramlarında yer alan, kötüler ve iyilerin sınıfına sokulamayan, inançlı günahkarların veya günah ve sevapları eşit olanların gideceği geçici arınma yeri, nihai ahiret mekanları arasında olduğuna inanılan yer, çoğunlukla dağ. Sözcük olarak, Arapça "kum tepesi" anlamındaki "urf"un çoğul halidir.

İblis, Tanrı'ya isyan ettiğine inanılan ruhani bir yaratıktır. İbrahimî dinlere göre, o birincil kötü varlıktır. İslam mitolojisinde, kötü cinler İblisten önce de var olmuştur, ancak İblis ilk şeytandır. Böylece kötülüğün sembolü haline gelmiştir. Bu sebeple genellikle ya şeytanların lideri ya da dinlerdeki şeytanların ilki olarak tasvir edilir.

<span class="mw-page-title-main">Ruh</span> yaşayan bir varlığın manevi özü

Ruh, can ya da tin; din ve felsefede, insan varlığının fiziksel olmayan yönü ya da özü olarak tanımlanır ve genellikle bireysellikle eşanlamlı olarak ele alınır. Teolojide ruh kişinin tanrısallığa ortak olan kısmı olarak tanımlanır ve genellikle bedenin ölümünden sonra kişinin varlığını sürdüren kısmı olarak ele alınır.

<span class="mw-page-title-main">Secde Suresi</span> Kuranın 32. suresi

Secde Suresi, Kur'an'ın 32. suresidir. Sure 30 ayetten oluşur. Sure adını, mü’minlerin Allah’a secde etmelerinden bahseden 15. ayetten almıştır. Mekke döneminin son yıllarında Mü'minun Suresi'nden sonra indirildiğine inanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Zümer Suresi</span> Kuranın 39. suresi

Müslümanların kutsal kitabı Kur'an'ın 39. suresidir. Sure 75 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Gaşiye Suresi</span> Kuranın 88. suresi

Gaşiye Suresi Kur'an'ın 88. suresidir. Sure 26 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Mutaffifin Suresi</span> Kuranın 83. suresi

Mutaffifin Suresi (Arapça: سورة المطففين), Kur'an'ın 83. suresidir. Sure 36 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Deccal</span> İslam eskatolojisinde kötü bir figür

Deccal, İslam eskatolojisine göre ahir zamanda, İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelmesinden önce insanları dini inancından saptırarak kötülüğe ve sapkınlığa yöneltecek bir akımı, ideolojiyi ve onu kuran kişi veya kişileri belirtmek için kullanılan kavramdır. Hristiyan eskatolojisindeki Mesih Karşıtı'na ve Yahudi eskatolojisindeki Armilus'a benzer.

Nuh'un gemisi, Tevrat'ın Tekvin (Yaratılış) bölümünde ölçüleri, yapımı, tufan ve sonrası ayrıntıları ile anlatılan, insanların kötülüklere dalması dolayısıyla Tanrının büyük bir tufanla "Yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım", "Çünkü onlar gaflete düştü" diye geçiren fakat Nuh'un şahsında insanoğlu ve diğer canlılara bir şans daha verme amacıyla yapmasını emrettiği efsanevi bir gemidir.

<span class="mw-page-title-main">İslam mitolojisi</span> İslam ile ilişkili bazı gerçeküstü dini anlatıların ve kavramların işlendiği mitoloji dalı

İslam mitolojisi, İslam ile ilişkili bazı dini anlatıların ve kavramların işlendiği mitoloji dalıdır. Geleneksel dinî literatürde genellikle İsrâîliyyât olarak ifade edilen mitolojik unsurların, İsrâîliyyât teriminden daha kapsayıcı ve bilimsel bir çerçeveye sahip olan "İslam mitolojisi" başlığı altında ele alınmaları önerilmiştir. İslam, dini ritüel veya mitlerden çok toplumsal düzen ve hukukla ilgilenen bir dindir. Oxford Companion to World Mythology, bir dizi geleneksel anlatıyı "İslami mitler" olarak tanımlar. İslam'ın diğer İbrahimi dinlerle paylaştığı bir yaratılış efsanesi ve ahiret vizyonu ve ayrıca Kabe'nin kendine özgü İslami hikâyesi bunlar arasındadır.

<span class="mw-page-title-main">Miraçname</span>

Miraçname ya da Mîrâcnâme, Muhammed'in peygamberliğinin dokuzuncu senesinde meydana gelen miraçı anlatan manzumelerdir. Daha çok Türkler ve İranlılar tarafından kaleme alınmıştır ve mûsikî formu olarak işlenmesi Türklere aittir.