
Burun, anatomik olarak hayvan ve insan yüzü üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organıdır. İnsan burnu ve hayvan burnu arasında birçok anatomik farklar bulunur.

Balıklar poikloterm olan, neredeyse sadece suda yaşayan ve solungaçları ile solunum yapan, soğuk kanlı, yürekleri çift gözlü, çoğunun vücudu pullu, genellikle yumurta ile üreyen omurgalı hayvanlardır. Bazı türler canlı doğurarak ürer. Mesela tatlı su balıklarından Lepistes'in yumurtaları anne karnında çatlar ve canlı doğum gerçekleşir. Çiklitgillerde ise kuluçka süresi dişinin ağzında gerçekleşir. Ağzında yumurtaları çeviren, mantarlaşmasını engelleyen dişi yumurtalar çatlayana hatta yavrular serbestçe yüzmeye başlayana kadar onları ağzındaki kesesinde korur. Balıklar su yaşamındaki en önemli varlıklardan bir tanesidir. Nehir, göl, akarsu, okyanus ve denizlerde bulunmaktadır.

Ödem, kan sıvısının damar dışına çıkması ve hücreler arasındaki sıvının artışı olgusudur. Ödemin yaygın biçimine anazarka (anasarca) denir. Ödem olgusunun temel ilkesi, kan sıvısı ile hücre dışı (ekstrasellüler) sıvı arasındaki dengenin yitirilmesidir. İnsan vücudunda ortalama 40 litre sıvı vardır. Bu sıvının yaklaşık ½ ‘si hücrelerin içindedir. Öteki yarısı ise kanı, lenf sıvısını ve hücreler arasındaki sıvıyı oluşturur. Kan ve lenf sıvılarının dengesini proteinler sağlar. Bunların dışındaki sıvı türlerinin dengesi elektrolitlere bağlıdır. Hücre içi sıvı dengesini potasyum, hücre dışı sıvı dengesini ise sodyum denetler.

Boğaz, kafatası alt kısmından başlayıp alt gırtlak kıkırdağı hizasında yemek borusu ile birleşen, duvarlarını kasların teşkil ettiği sindirim sisteminin ağızdan sonraki ikinci ünitesi.

Öksürük, havanın akciğerlerden spazmodik bir şekilde çıkmasıdır. Üst solunum yollarının irritasyonu (tahriş) veya enflamasyonu sonucu olabileceği gibi, alt solunum yolları ile ilgili de olabilir. Kronik öksürüğe en çok neden olan üç etmen reflü, astım ve post-nazal akıntıdır.

Solunum sistemi, kandaki karbondioksit (CO2) gazının oksijen gazı (O2) ile yer değiştirmesini sağlayan sistemdir.

Hava kirliliği, canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyen ve havadaki yabancı maddelerin, normalin üzerinde miktar ve yoğunluğa ulaşmasıdır.

Korno, salyangoz kabuğu gibi kıvrımlı, bakır borudan yapılan, üflemeli bir çalgıdır. İtalyancada "boynuz" anlamına gelen "corno" sözcüğünden Türkçeye geçmiştir. Antik Mısır'da, Antik Roma'da ve Mezopotamya'da boynuzdan yapılan ilk örnekleri, işaret vermek ve avcılara yol göstermek için kullanılırdı. Günümüzde bazı ülkelerde çobanlar ve sürek avlarında avcılar hala bu amaçla boynuz kullanırlar.

Rule veya taksi; bir hava taşıtının kendi gücünü kullanarak yerdeki yolculuğu. Bu hareket genellikle tekerlekleri üzerinde olabileceği gibi bazı hava taşıtları için kızakları ya da dubaları üzerinde olabilir.

VOR ; alet uçuşunda yaygın olarak kullanılan bir radyo seyrüsefer yardımcısı. Bir yer istasyonu ile hava aracındaki alıcıdan oluşur. En basit tanımı ile, hava aracının yer istasyonuna göre hangi manyetik radyal üzerinde olduğunu gösterir. Tek başına VOR sistemi baş ve mesafe bilgisi vermez.

Trafik, insanların, hayvanların ve taşıtların kara, hava, deniz, demir yollarındaki hareketleridir.

Amfizem, akciğerlerdeki hava keseciklerinin (alveol) gerilip genişlemesi neticesinde bu hava keseciklerini birbirinden ayıran ince duvarların yırtılması ve buna bağlı olarak da akciğerlerin esnekliğini kaybetmesiyle oluşan ve solunum yetmezliğine yol açan yaygın bir kronik akciğer rahatsızlığıdır.
Ral akciğer oskültasyonunda genellikle inspiryum sırasında duyulan çıtırtı sesine benzeyen anormal solunum sesleridir. Bronşit, pnömoni ve pulmoner fibrozis gibi akciğer patolojilerinde duyulabilir, ayrıca daha nadir olmak üzere konjestif kalp yetmezliğinde de duyulabilir. İnce, orta ve kaba raller olmak üzere üç grupta incelenebilir:
- İnce raller: İnspirasyonun sonunda duyulur, öksürünce kaybolmaz, kısa süreli yüksek volümlü çıtırtı benzeri ince seslerdir. Bronşiolit, bronkopnömoni, konjesyon, atelektazi gibi akciğer patolojilerde duyulur.
- Orta raller: Öksürükle artarlar, ince rallerle birlikte bulunurlar, insprasyon ortasında daha düşük frekanslı seslerdir. Bronşiolit, bronşektazi, akciğer tüberkülozu, apse, konjesyon gibi akciğer patolojilerinde duyulur.
- Kaba raller: Gargara sesine benzerler, büyük hava yollarındaki sekresyonlara bağlıdır. Kuvvetli öksürükle kaybolurlar, akut pnömoninin rezolüsyon döneminde duyulabilir.
Ronküs ya da ronflan ral ek solunum seslerinden olup; gürültülü, kaba, düşük frekanslı, horlama sesine benzeyen, hem inspiryum hem de ekspiryum sırasında duyulan devamlı seslerdir. Öksürükle kaybolur.
Stridor üst solunum yollarının yarı tıkanıklığı nedeniyle türbülan hava akımı oluşması sonucunda duyulan ıslığa benzer, kaba, yüksek frekanslı ek solunum sesleri. Daha çoklukla inspiryumda duyulur.
Solunum sistemi, kan ile atmosfer havası arasında gaz değişimini sağlamaya hizmet eden bir sistemdir. En önemli görevi oksijen'in kana geçmesi ve kandaki karbondioksit'in dışarı atılmasıdır, bunun yanında başkaca işlevleri de vardır. Bu işlevler soluma ile gerçekleştirilir. Türlere göre değişen solunum organları vardır ve buna bağlı olarak sistem bazı türlerde farklılıklar gösterir
Solunum sistemi; dış solunum, iç solunum ve hücresel solunum olarak incelenir.
Boğulma, çevreden akciğerlere doğru olan hava akışının mekanik olarak engellenmesidir. Boğulma, kısmen veya tamamen nefes almayı engeller; kısmi boğulma akciğerlere yetersiz hava akışına rağmen hava akışına izin verir. Uzun süren veya tamamen boğulma, anoksiya neden olan asfiksi ile sonuçlanır ve ölüme sebep olabilir. Kandaki ve akciğerde depolanan oksijen, bir kişiyi solunum durduktan sonra birkaç dakika canlı tutabilir. Boğulma nedenleri şunlar olabilir:
- Hava yolunun yabancı cisim tarafından fiziksel olarak engellenmesi.
- Solunum yollarının tıkanmasını sebep olan solunum yolu hastalıkları.
- Larangofarinks, larinks veya omurgalı trakeanın boğulma sırasında sıkıştırılması.
- Laringospasm, boğulma hissini taklit eden vokal kordların geçici olarak kapanması.

Diş anatomisi, anatominin çalışma alanlarından biri olup insan dişi yapılarını inceler. Dişlerin gelişimi, görünüşü ve sınıflandırılması bu çalışma alanı içerisine girer. Diş oluşumu doğumdan önce başlar ve dişlerin doğal morfolojisi o sıralarda belirginleşir. Diş anatomisi aynı zamanda taksonomik bir bilimdir. Dişleri ve onları oluşturan yapıları isimlendirmek çalışma alanı içerisine girer ve bu bilgiler diş tedavilerinde pratik bir amaca hizmet eder.

Aynı zamanda, chest cold olarak da bilinen akut bronşit, akciğerlerin bronşlarının kısa süreli iltihaplanmasıdır. En sık görülen semptomu öksürüktür. Diğer semptomları arasında balgamlı öksürük, sibilan ral, dispne, ateş, göğüste rahatsızlık vardır. Enfeksiyon birkaç ila on gün arasında sürebilir. Öksürük, birkaç hafta boyunca devam edebilir ve toplam belirti süresi genellikle üç hafta civarındadır. Bazılarının altı haftaya kadar semptomları vardır.

Konjenital kalp defektleri ya da konjenital kalp hastalıkları, kalp işlevlerini olumsuz yönde etkileyen, sık görülen doğumsal patolojilerdir. Gebeliğin 3.-8. haftalarındaki embriyogenez kusurunun sonucudur. Doğumların %1’ında görülürler; prematürelerde ve ölü doğum bebeklerinde daha sıktır.