İçeriğe atla

Shelley E. Taylor

Shelley E. Taylor
Doğum1946 (yaş 76-77)
MilliyetAmerikan
Mezun olduğu okul(lar)Connecticut Üniversitesi (BA)
Yale Üniversitesi (PhD)
MeslekPsikoloji Profesörü, Yazar
Tanınma nedenibilişsel cimri, sosyal biliş, sosyal sinirbilim, sağlık psikolojisi
ÖdüllerAPA Award for Lifetime Contributions to Psychology (2010)

Shelley Elizabeth Taylor (1946) , Los Angeles, California Üniversitesi'nde seçkin bir psikoloji profesörüdür. Yale Üniversitesi'nden Doktora derecesini almış ve Harvard Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalışmıştır.[1] Üretken bir bilimsel dergi makalesi ve kitap yazarı olan Taylor, ana disiplini olan sosyal psikoloji ile ilgili iki alt alanda uzun süredir önde gelen bir figür olmuştur: sosyal biliş ve sağlık psikolojisi. Kitapları arasında The Tending Instinct [2] ve Susan Fiske ile yazdığı Social Cognition [3] bulunmaktadır.

Taylor'ın mesleki ödülleri arasında Amerikan Psikoloji Derneği'nden Seçkin Bilimsel Katkı Ödülü (APA; 1996),[4] Psikoloji Bilimleri Derneği'nden William James Fellow Ödülü (APS; 2001),[5] ve Ağustos 2010'da aldığı APA'nın Yaşam Boyu Başarı Ödülü bulunmaktadır.[6] Taylor, 2009 yılında Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Bilimler Akademisi'ne alınmış [7] ve 2018 yılında Amerikan Felsefe Derneği'ne seçilmiştir.[8] 2019 yılında ise BBVA Vakfı Sosyal Bilimler alanında Bilginin Sınırları Ödülü'nü almıştır.[9]

Çocukluk ve Gençlik Yılları

Taylor, 1946'da New York’ta Mt. Kisco adlı küçük bir köyde doğdu. Tarih öğretmeni olan babasının ve eski bir pop ve caz piyanisti olup piyano öğretmenliği yapan annesinin tek çocuğuydu. Babası tarih öğretmeni olmadan önce psikiyatri hemşiresiydi. II. Dünya Savaşı sırasında çocuk felci nedeniyle askere alınamamış, bu yüzden Dostlar Cemiyeti'ne gönüllü olarak katılmış ve Eritre'deki ilk akıl hastanesini kurmuştu. Taylor, New York’un yaklaşık 1 saat kuzeyinde, Connecticut sınırına yakın, Chappaqua’da büyüdü ve oradaki Horace Greeley Lisesi'ne gitti. Lisedeyken, tarih öğretmenlerinden biri yaz boyunca psikoloji okumak için okuldan burs aldı. Okul yılı başladığında ise tarih öğretmek yerine psikoloji öğretti ve bu Taylor ve birçok sınıf arkadaşı için hayat değiştiren bir deneyim oldu.[10]

Üniversite Yılları

Taylor, 1964'te Connecticut Üniversitesi'nde derslerine başladı. Hem tarih hem de psikoloji derslerine kaydolmuştu ama daha çok tarihe ağırlık veriyordu. Psikolojiye Giriş dersinin öğretmeni, sınıftaki performansından etkilenip ona psikolojiye yönelmesi gerektiğini söyledi. İtirazlarla karşılaştığında ise, "Sen berbat bir tarihçi olursun" diye yanıt verdi. Bu konuşmadan sonra Taylor, psikoloji uzmanı oldu. Başlangıçta bir klinisyen olmak istiyordu, ancak Amerika'ya Hizmet Gönüllüleri'nde çoğunlukla yaşlı ve ağır ilaç tedavisi gören Şizofreni hastaları ile çalıştığı bir yaz geçirdikten sonra bunun tatmin edici olmadığına ve araştırma yapmak istediğine karar verdi.[11] İlk deneyi, kadınların geleneksel aile rolleri yerine kariyer yapmayı seçen diğer kadınlara ilişkin değerlendirmelerini inceledi.[12] Danışmanı Sara Kiesler olan Taylor, ya Elaine Walster ile çalışmak için Rochester Üniversitesi’ne ya da David Mettee ile çalışmak için Yale’e yüksek lisansa gitmek istiyordu. Sonunda Yale'de karar kıldı.[12]

Yale'de Yüksek Lisans

Yale'de kısa bir süre Mettee ile çalıştı ancak ilgi alanları ve kişisel tarzları uyuşmuyordu. Richard Nisbett ile çalışmak istedi ama onun da laboratuvarı dolmuştu. En sonunda John McConahay ile yükleme teorisi üzerine olan tez araştırmasını yaptı. Doktora tezi, Daryl Bem'in kendini algılama teorisine odaklandı ve insanların kendi tutumlarını, duygularını ve benzeri içsel durumlarını anlayabilmek için kendi davranışlarını gözlemlemesi durumunu ele aldı. Kişinin davranışına ilişkin yanlış geri bildirimin, eğer önceden var olan tutumlarla çelişmiyorsa kişinin tutumlarının temeli olarak kabul edildiğini buldu.[13]

Yale'deyken, gelecekte psikolojinin liderlerinden olacak Mark Zanna, Michael Storms, Ellen Langer, Carol Dweck, James Cutting, Henry Roediger ve Robert Kraut gibi birçok önemli isim ile tanıştı. Yale Tıp Okulu'nda psikiyatrist olan Kenneth Keniston’ın Taylor’ın kariyeri üzerinde büyük etkisi oldu. Keniston normalde psikoloji yüksek lisans öğrencileriyle çalışmamasına rağmen biraz ısrardan sonra, Taylor ve diğer bazı öğrencilere, görüşmelerin hipotez oluşturmak ve test etmek için nasıl kullanılabileceğini öğretti.[12]

Taylor, 1960'ların kadın hareketinden oldukça etkilenmişti. New Haven Kadın Özgürlüğü Hareketi'ne katıldı ve gösterilerin, oturma eylemlerinin, protestoların ve konferansların düzenlenmesine yardım etti. Yale'de başlangıçta sadece erkeklere açık olan bir kulüp olan Mory's'e saldırdığı için bir kez tutuklandı. Birkaç ay sonra politikaları değişti ve kulüpte kadınlara da izin verilmeye başlandı. Taylor, doktorasını 1972 yılında Yale'den sosyal psikoloji alanında aldı.[14] Ayrıca, Yale'deyken müstakbel kocası mimar Mervyn Fernandes ile de tanıştı. Yale'den sonra Harvard'da bir pozisyon aldı.[15]

Harvard

Yale'den sonra Taylor ve kocası Cambridge'e taşındı ve Taylor, Harvard'ın Psikoloji ve Sosyal İlişkiler Departmanında çalışmaya başladı. Bu sırada, sosyal bilişe merak sardı ve ağırlıklı olarak yükleme teorisinden yararlandı. Taylor, Daniel Kahneman ve Amos Tversky’nin sezgisel analizler ve önyargılar üzerine çığır açan çalışmalarını sosyal psikoloji alanına uygulayan ilk kişiler arasındaydı (Taylor, 1982).

Sosyal Biliş

Taylor, Harvard'da Susan Fiske adlı bir lisans öğrencisiyle birlikte belirginlik ve belirginliğin insanların çıkarımları üzerindeki etkileriyle ilgili bir araştırma programı başlattı. Ünlü bir makalede Taylor ve Fiske’in belirttiği üzere "görüş açısı nedensellik algılarını etkiler, öyle ki sizin görüş alanınızı kaplayan bir kişi, bir durum içinde daha etkili görülür...olayları belirli bir kişinin bakış açısından hayal etmek, empatik çıkarıma ve en çok o kişinin bakış açısından öğrenilen bilgilerin hatırlanmasına sebep olur." [16] Taylor ayrıca belirginliğin, kalıp yargılar ve bilişsel önyargılar ile bağlantısıyla ilgili çalışmalar da yaptı. Birinin, bir grubun sembolik veya yalnız bir üyesi olması durumunda, kişinin çoğunluk grubun bir üyesi olmasına ve kimliğinin çok daha belirgin olmasına kıyasla basmakalıp bir rolde görülme olasılığının daha yüksek olduğunu buldu. Örneğin, insanlar erkek ve kadınlardan oluşan bir grubun yaptığı tartışmayı gözlemlediğinde, hatırlamalarını cinsiyete göre organize ettiler. Öyle ki, insanlar bir yorumu yanlış bir şekilde bir kişiden diğerine atfettiklerinde, bu genellikle bir kadının yorumunun başka bir kadınınkiyle veya bir erkeğin yorumunun başka bir erkeğinkiyle karıştırılması şeklinde oldu (Taylor, 1981).

Taylor, bulduğu "başın tepesi fenomeni" ile de sosyal bilişe katkıda bulunmuştur (Taylor & Fiske, 1978). Başın tepesi fenomeni, "bir aktör ne kadar belirginse, bir gözlemci diğer daha az göze çarpan aktörlerden ziyade ona o kadar fazla nedensellik atfedecektir" der. Örneğin, liderin net olduğu bir durumda, diğer aktörler lidere odaklanır ve lider, bu doğru olmasa bile dış etkenler veya diğer aktörlere karşın bir olayın nedeni olarak görülür. İnsanların, belirli bir durumu gerçekten anlamanın aksine, hızlı kararlar verebilmek için çoğunlukla bir kişinin dikkat çekiciliğine odaklandıkları varsayılmaktadır (Goethals ve diğerleri, 2004: sf. 59).

1984'te Taylor, eski öğrencisi Susan Fiske ile birlikte Social Cognition adlı bir kitap yazdı. Bu kitap, gelişmekte olan sosyal biliş alanının kapsamını ve hırsını tanımlamada etkili oldu. 1991'de ikinci baskısı, 2007'de ise Social Cognition: From Brains to Culture adıyla bir çeşit devam kitabı yayınlandı. Taylor ayrıca sosyal karşılaştırma süreçleri üzerine araştırmalar yaptı ve 1990'lar ve 2000'ler boyunca sosyal biliş üzerine araştırmalar yürütmeye ve yayınlamaya devam etti.

Sağlık Psikolojisi

1976 yılı civarında Judy Rodin, meme kanserini sosyal psikoloji üzerinden ele alan bir sunum yapması için Taylor ile temasa geçti. Ancak o zamanlar, sosyal psikoloji ve sağlık arasındaki ilişkiyi inceleyen herhangi bir araştırma yoktu. Böylece, Taylor ve o sırada meme kanseri olan bir arkadaşı Smadar Levin, sosyal psikoloji ile şu anda sağlık psikolojisi olarak bilinen alan arasındaki bağlantıyı keşfetmeye karar verdiler. Taylor, Howard Friedman ve Christine Dunkel-Schetter gibi diğer sosyal psikologlarla birlikte, sağlık psikolojisinin bir uzmanlık alanı olarak gelişmesinde oldukça etkili oldu. Ancak Harvard'daki tıp fakültesi ana kampüsten çok uzakta olduğu için sağlık psikolojisi üzerine çalışmak kolay değildi. Taylor, o zamanki üniversite rektörü Derek Bok'tan Harvard'da bir sağlık psikolojisi programı geliştirilmesine yardımcı olması için bazı başlangıç fonları istedi ve böylece ona 10.000 dolarlık bir çek verildi. Fakat sonra Harvard'daki görev süresinden vazgeçildi ve Taylor, Los Angeles, California Üniversitesi'ne gitti.[17]

UCLA

1979'da, gelişen sağlık psikolojisi alanı ile çok ilgili olan UCLA'daki fakülteye katıldı. 1981'de Taylor, hastalık süreçleriyle ilgili ek bir eğitim alabilmek için Ulusal Sağlık Araştırmaları Bilim İnsanı Geliştirme Ödülü'ne başvurdu ve aldı. Bu, biyolojik değerlendirmeleri ve yöntemleri öğrenmesini sağlayan 10 yıllık bir ödüldü. Biyolojik psikolog John Libeskind ile Taylor, stresi ve onun stres düzenleyici sistemler üzerindeki etkilerini incelediler.

Bu sıralarda meme kanseri olan kadınların başa çıkma süreçleriyle ilgilenmeye başladı ve onlarla ve eşleriyle deneyimleri hakkında röportajlar yaptı. Taylor, bu yoğun görüşmelerin sonunda kadınların bazı inançlarının bir dereceye kadar yanılsama olduğunu fark etti. Kadınların çoğu, kanserden kurtulmalarına ve kendilerini iyileştirme yeteneklerine dair gerçek dışı inançlara sahipti. Bu kadınlar üzerine yaptığı araştırma, Taylor'ın bilişsel uyum teorisini geliştirmesini sağladı (Taylor, 1983). Bilişsel uyum, kişinin korkutucu bir olayla karşılaştığında deneyimlerinde anlam bulmaya, durum üzerinde kontrol sağlamaya ve öz saygısını arttırmaya odaklanacak şekilde uyumlandığını belirtir.[18] Bu çalışması, bir sonraki önemli konularından biri olan pozitif yanılsamaları açıkça destekledi.

Pozitif Yanılsamalar

1988'de Taylor ve bir meslektaşı Jonathon Brown, tüm zamanların en çok alıntı yapılan sosyal psikoloji makalelerinden biri olan "Illusion and Well-Being: A Social Psychological Perspective on Mental Health"i yayınladı (Taylor & Brown, 1988). Pozitif yanılsamalar araştırması, Taylor’ın en etkili ve ünlü çalışmalarından biri oldu. Taylor, pozitif yanılsamaları şu şekilde tanımlamıştır: "Kendilerini, dünyayı ve geleceği doğru bir şekilde algılamak yerine, çoğu insan kendini, koşullarını ve geleceğini, nesnel olarak olası olandan çok daha olumlu bir şekilde görür… Bu yanılsamalar yalnızca insan düşüncesinin özelliği değildir; aslında uyumsaldırlar, ruh sağlığını baltalamak yerine desteklerler." [19]

Taylor'ın pozitif yanılsama çalışması, diğer sosyal psikologlardan pek çok eleştiri aldı. Örneğin, Shedler, Mayman ve Manis (1993 [20] ), pozitif yanılsamaların uyumsal olmayabileceğine dair kanıtlar bildirdiler. Aslında aşırı olumlu görüşlere sahip kişiler, klinik görüşmelerde uyumsuzdu. Ayrıca, bu "yanıltıcı akıl sağlığına" sahip kişiler, stresli görevlere karşı daha güçlü biyolojik tepkilere sahipti. Bu, Taylor'ın pozitif yanılsamaları olan kanser hastalarının pozitif yanılsamaları olmayanlara göre daha düşük ölüm oranlarına sahip olduğunu gösteren bulgularıyla çelişiyordu. Taylor daha sonra, iyileşme yetenekleri hakkında pozitif yanılsamalara sahip olan AIDS'li kişilerin daha uzun yaşadıklarını ve zamanla AIDS semptomları geliştirme olasılıklarının daha düşük olduğunu gösteren başka araştırmalar yaptı.[21]

Pozitif yanılsamalar üzerine yaptığı araştırmalar, özel hayatını da etkilemişti. Taylor şöyle dedi: "Bu kadınlarla röportaj yaparken pek çoğu hastalıkları sayesinde, sahip oldukları ilişkilerin ve çocuklarının hayatlarındaki önemini fark ettiklerini söyledi… Eve gittim eşimle konuştum ve çocuk sahibi olmaya karar verdik." [11] Taylor’ın daha sonra biri kız biri erkek olmak üzere iki çocuğu oldu.

Sosyal Sinirbilim

1990'ların ortalarında Taylor, Sosyoekonomik Durum ve Sağlık üzerine MacArthur Ağı'na katılıyordu ve psikososyal koşulları sağlık sonuçlarına bağlayan mekanizmalara ilgi duymaya başladı. UCLA meslektaşlarından Rena Repetti ve Teresa Seeman ile birlikte "Health psychology: What is an unhealthy environment and how does it get under the skin?" [22] adlı ünlü bir makalede yoksulluk, şiddete maruz kalma, tehdit gibi farklı stres yükleyici durumların sosyoekonomik duruma göre sağlık sonuçlarında yarattığı farklılıkları incelediler. Taylor, Bruce McEwen'in vücuttaki kümülatif aşınma ve yıpranma olan allostatik yük kavramından büyük ölçüde yararlandı. Taylor, Repetti ve Seeman ile sonraki çalışmasında, riskli aile ortamlarının stresli laboratuvar görevlerinde yüksek kan basıncı ve kalp atış hızı ile yüksek bir düz kortizol eğimini öngördüğünü keşfetti.[23] Taylor’ın aynı zamanda sosyal desteğe ve bunun biyoloji ile nasıl bir ilişkisi olduğuna da ilgisi vardı. Sosyal destekteki kültür ve cinsiyet farklılıklarını ve bunların stresli olaylara uyumu nasıl etkilediğini inceledi. Ayrıca, daha fazla psikososyal imkana sahip insanların strese karşı daha az kardiyovasküler ve hipotalamus-hipofiz-adrenal tepkileri olduğunu buldu.[24] Sosyal desteğe olan ilgisi, aşağıda tartışılacak olan ilgilen ve arkadaş ol modelini de etkiledi.

Taylor, yeni ortaya çıkan sosyal sinirbilim alanında önde gelen bir figür haline geldi. Çalışmaları, UCLA meslektaşları Matthew Lieberman ve Naomi Eisenberger ile birlikte yürütülen fonksiyonel manyetik rezonans görüntülemenin (fMRG) kullanıldığı araştırmaları içermektedir. Bir çalışmada, riskli aile ve ortamlardan gelen çocukların stresli durumlara tepki olarak duygu düzenlemelerinde sinirsel boyutta görülebilen eksiklikleri olduğunu bulmuşlardır (Taylor, Eisenberger, Saxbe, Lehman ve Lieberman, 2006). Bir başka çalışmada ise, dACC ve Brodmann'ın 8. alanı gibi belirli beyin alanlarının daha az aktivasyonuyla strese karşı nöroendokrin tepkilerin azaltılması için yüksek düzeyde sosyal desteğin çok önemli olduğunu bulmuşlardır (Eisenberger, Taylor, Gable, Hillmert ve Lieberman, 2007). Ayrıca, serotonin taşıyıcı polimorfizm (Taylor, Way ve diğerleri, 2006), plazma oksitosin ve vazopressin (Taylor, Gonzaga ve diğerleri, 2006; Taylor, Saphire-Bernstein & Seeman, 2010) hakkında da araştırmalar yapmışlardır.

İlgilen ve Arkadaş Ol Modeli

2000 yılında Taylor ve meslektaşları, strese karşı ilgilen ve arkadaş ol modelini geliştirdiler. Bu model, zararlı bir stres etkeni karşısında ya onunla yüzleştiğimizi ya da ondan kaçtığımızı belirten "savaş ya da kaç tepkisi" ile çelişir. Bunun yerine, ilgilen ve arkadaş ol modeli evrimsel bir bakış açısından doğar ve insanların, özellikle de kadınların stresle baş etmek için yavrularına bakmak, yavrularını ve kendilerini korumak için sosyal gruba yönelmek gibi sosyal araçlar geliştirdiklerini savunur.[25] Taylor, kadınların genellikle küçük çocukları olduğu için “savaş ya da kaç”ın evrimsel olarak kadınlara, erkeklere uyduğu kadar uymadığını varsaymıştı. Taylor'ın meslektaşı ve teorinin geliştiricilerinden Regan Gurung bir keresinde şöyle demişti:

"Savaş ya da kaç modeli, bedenlerimizin bizi bir düşmanla ya savaşmaya ya da ondan kaçmaya hazırlayacağı şeklindeki çok basit varsayıma dayanır. Fakat evrimsel açıdan, kadınlar bakıcı olarak gelişmiştir; 'savaş ya da kaç' modelini uygulayan kadınlar savaşır ve kaybederlerse, geride bir bebek bırakmış olurlar. Aynı şekilde kaçarlarsa da, bebeği geride bırakmayacaklarsa bebekle birlikte kaçmaları çok zordur." [26]

Bu nedenle, kadınlar stresli zamanlarda arkadaş edinmek için sıkı sosyal bağlar kurabilirler. Taylor ve Repetti tarafından yapılan araştırma, stres zamanlarında kadınların genellikle yavrularıyla ilgilenmek için daha fazla zaman harcadıklarını, erkeklerin ise aile hayatından çekilme olasılığının daha yüksek olduğunu bulmuştur.[27] Genellikle çiftlerin bağlanmasıyla ilgili bir dişi üreme hormonu olan oksitosin ve ağrıyı hafifleten proteinler olan endorfinlerin, ilgilendiğimiz ve arkadaş olduğumuz biyolojik mekanizmalar olduğu varsayılmaktadır. Taylor, bu araştırma konusundan "The Tending Instinct: Women, Men, and the Biology of Relationships" adlı kitabını yazmıştır.

Kaynakça

  1. ^ Taylor, Shelley E. (2008). She received her B.A. from Connecticut College, graduating Phi Beta Kappa. From social psychology to neuroscience and back. In R. Levine, A. Rodrigues & L. Zelezny (Eds.) Journeys in Social Psychology: Looking Back to Inspire the Future (pp. 39-54). New York: Psychology Press.
  2. ^ "The Tending Instinct, by Shelley e. Taylor". 28 Eylül 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Haziran 2007. 
  3. ^ Social Cognition: From brains to culture. Sage Publications. 27 Mayıs 2021. ISBN 9781473969292. 2 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Nisan 2023. 
  4. ^ "APA Award for Distinguished Scientific Contributions". apa.org. 30 Mart 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  5. ^ "Association for Psychological Science: William James Fellow Award - Shelley E. Taylor". 7 Mayıs 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  6. ^ "Shelley Taylor receives award!". 9 Kasım 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  7. ^ "72 New Members Chosen By Academy". 28 Nisan 2009. 22 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  8. ^ "Election of New Members at the 2018 Spring Meeting | American Philosophical Society". 2 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  9. ^ "BBVA Foundation Frontiers of Knowledge Award 2019". 5 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Nisan 2023. 
  10. ^ Journeys in Social Psychology: Looking Back to Inspire the Future. New York: Psychology Press. 2008. ss. 39-40. 
  11. ^ a b "Profile of Shelley E. Taylor". Proceedings of the National Academy of Sciences. 107 (47): 20153-20155. 2010. doi:10.1073/pnas.1015740107. PMC 2996655 $2. PMID 21078991.  Birden fazla yazar-name-list parameters kullanıldı (yardım); Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım)
  12. ^ a b c Journeys in Social Psychology: Looking Back to Inspire the Future. New York: Psychology Press. 2008. s. 40. 
  13. ^ "On inferring one's attitudes from one's behavior: Some delimiting conditions". Journal of Personality and Social Psychology. 31 (1): 126-131. 1975. doi:10.1037/h0076246.  Birden fazla yazar-name-list parameters kullanıldı (yardım); Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım)
  14. ^ "Shelley E. Taylor". 25 Temmuz 2001 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  15. ^ Journeys in Social Psychology: Looking Back to Inspire the Future. New York: Psychology Press. 2008. s. 41. 
  16. ^ Journeys in Social Psychology: Looking Back to Inspire the Future. New York: Psychology Press. 2008. s. 42. 
  17. ^ Journeys in Social Psychology: Looking Back to Inspire the Future. New York: Psychology Press. 2008. s. 43. 
  18. ^ "Adjustment to threatening events: A theory of cognitive adaptation". American Psychologist. 38 (11): 1161-1173. 1983. doi:10.1037/0003-066X.38.11.1161.  Birden fazla yazar-name-list parameters kullanıldı (yardım); Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım)
  19. ^ Weiten, Wayne. (2004). Psychology: Themes and Variations. Sixth Edition. page 533.
  20. ^ Shedler (1993). "The Illusion of Mental Health". American Psychologist. 48 (11): 1117-1131. doi:10.1037/0003-066x.48.11.1117. PMID 8259825. 
  21. ^ Journeys in Social Psychology: Looking Back to Inspire the Future. New York: Psychology Press. 2008. s. 46. 
  22. ^ Rena Repetti; Teresa Seeman (1997). "Health psychology: what is an unhealthy environment and how does it get under the skin?". Annual Review of Psychology. 48 (1): 411-447. doi:10.1146/annurev.psych.48.1.411. PMID 9046565.  Birden fazla yazar-name-list parameters kullanıldı (yardım); Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım); Yazar eksik |soyadı2= (yardım)
  23. ^ J Lerner; R Sage (2004). "Early environments, emotions, responses to stress, and health". Journal of Personality. 72 (6): 1365-1393. doi:10.1111/j.1467-6494.2004.00300.x. PMID 15509286.  Birden fazla yazar-name-list parameters kullanıldı (yardım); Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım); Yazar eksik |soyadı2= (yardım)
  24. ^ Journeys in Social Psychology: Looking Back to Inspire the Future. New York: Psychology Press. 2008. s. 47. 
  25. ^ Journeys in Social Psychology: Looking Back to Inspire the Future. New York: Psychology Press. 2008. s. 48. 
  26. ^ "Tend and Befriend". experiencelife.com. November 2007. 14 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi.  Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım)
  27. ^ "Tend and Befriend". Psychology Today. 1 Eylül 2000. 19 Nisan 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi.  Birden fazla yazar-name-list parameters kullanıldı (yardım); Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım)

Dış Bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Psikoloji veya Ruh bilimi, içgüdüsel davranışları ve zihni inceleyen bilimdir. Bilinçli ve bilinçsiz olayların yanı sıra daha çok duygu ve düşüncenin incelemesini içeren Psikoloji, çok kapsamlı bir bilimsel alandır. Bu alanda uzman olan ve aynı zamanda bilgi araştırması yapanlara psikolog denir. Psikologlar, beyinin ortaya çıkan özelliklerini ve ortaya çıkan özelliklerle bağlantılı tüm fenomenleri anlamaya çalışırlar ve bu şekilde daha geniş nöro-bilimsel araştırmacı grubuna katılırlar. Psikoloji bilimi, bir sosyal bilim olmasına rağmen aynı zamanda doğa bilimleri olarak da kategorize edilebilir. Özellikle beyin biyolojisi bilgisini oldukça kullanır ve geliştirir.

Sosyal biliş sosyal etkileşimde rol oynayan bilgiyi işleme, kodlama, depolama ve hatırlama gibi bilişsel süreçlerdir. İnsanların kendilerini kuşatan fiziksel, sosyal çevrelerini ve çevreleriyle olan ilişkilerini, diğer insanlar ve kendileri hakkında nasıl izlenim oluşturduklarını, nasıl hissettiklerini ve düşündüklerini ve bu türden bir düşünce biçiminin yargıları ve davranışları nasıl etkilediğini incelemektedir. Toplumsal bağlamdan etkilenen ve toplumsal bağlamı etkileyen bilişsel süreç ve yapıları incelemektedir Ancak sosyal biliş terimi diğer psikoloji ve bilişsel sinirbilim alanlarında yaygın şekilde kullanılmaktadır. Bu alanlarda sosyal biliş terimi çoğunlukla otizm ve diğer bozukluklar nedeniyle kesintiye uğrayan çeşitli sosyal becerilere karşılık gelmektedir. Bilişsel sinirbilim alanında ise sosyal bilişin biyolojik temelleri araştırılmaktadır. Benzer şekilde Gelişim psikolojisi alanında da sosyal biliş becerileri gelişimsel perspektifle incelenmektedir.

Cinsiyetçilik, kişinin cinsiyetine veya toplumsal cinsiyetine dayalı önyargı veya ayrımcılıktır. Cinsiyetçilik herkesi etkiler. Basmakalıplarla ve toplumsal cinsiyet rolleriyle bağlantılıdır, ve bir cinsiyetin veya toplumsal cinsiyetin doğası gereği diğerinden üstün olduğu inancını içerebilir. Aşırı cinsiyetçilik kadın düşmanlığını, cinsel tacizi, tecavüzü ve diğer cinsel şiddet biçimlerini teşvik edebilir. Cinsiyet ayrımcılığı cinsiyetçiliği kapsayabilir. Bu terim, insanlara cinsiyet kimlikleri veya toplumsal cinsiyet veya cinsiyet farklılıklarına dayalı ayrımcılık olarak tanımlanmaktadır. Cinsiyet ayrımcılığı özellikle işyeri eşitsizliği açısından tanımlanmaktadır. Sosyal veya kültürel gelenek ve normlardan ortaya çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">Cinsel taciz</span>

Cinsel taciz, cinsel iyilik karşılığında istenmeyen ve uygunsuz ödül vaatleri dahil olmak üzere, açık veya örtülü cinsel imaların kullanılmasını içeren bir taciz türüdür. Cinsel taciz, sözlü ihlallerden cinsel istismara veya saldırıya kadar bir dizi eylemi içerir. Taciz işyeri, ev, okul veya dini kurumlar gibi birçok farklı sosyal ortamda meydana gelebilir. Tacizciler veya kurbanlar herhangi bir cinsiyetten olabilir.

Pozitif psikoloji, 1990'lı yılların sonlarında başlayan bir akımdır ve günümüze geldikçe önem kazanan bir araştırma alanı haline gelmiştir. Pozitif psikoloji hakkındaki araştırmalar ve kuram geliştirme çabaları sayıları gittikçe artan bir psikolog grubunun dikkatini çekmektedir ve hümanistik psikoloji hareketinin en uzun soluklu mirasını temsil edebilir. Ancak bazı psikologlar, hakkını teslim etseler de, pozitif psikolojiyi hümanistik psikolojinin ‘’ yeniden paketlenmesi’’ olarak görüyorlar. Pozitif psikoloji, “bireylerin, grupların ve kurumların uygun bir şekilde işlev görmesine yardımcı olan ve onların gelişmelerine katkı sağlayan durumlar ve koşulların bir çalışması” olarak tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Stereotip</span> Bir grup insana görünüşlerinden ve haraketlerinden dolayı onlara anlam atfetmek.

Stereotip, sosyal psikolojide belirli birey türleri veya belli davranış biçimleri hakkında yaygın olarak benimsenen herhangi bir düşüncedir. Psikoloji içerisinde ve diğer dallara yayılmış olarak, kendi genişletilmiş tanımlamalarını sağlayan farklı kavramsallaştırmalar ve stereotip kuramları bulunmaktadır. Bu tanımlardan bazıları ortak noktaları paylaşır, ancak her biri diğerleriyle çelişebilecek benzersiz yönleri de barındırabilir.

Sağlık psikolojisi bir tıbbi psikoloji altdalıdır. Sağlık, hastalık ve sağlık hizmetlerindeki psikolojik ve davranışsal süreçlerin incelenmesidir. Psikolojik, davranışsal ve kültürel faktörlerin fiziksel sağlık ve hastalığa nasıl katkıda bulunduğunu anlamakla ilgilenir. Psikolojik faktörler sağlığı doğrudan etkileyebilir. Örneğin, hipotalamik-hipofiz-adrenal ekseni etkileyen kronik olarak meydana gelen çevresel stres faktörleri kümülatif olarak sağlığa zarar verebilir. Davranışsal faktörler de bir kişinin sağlığını etkileyebilir. Örneğin, belirli davranışlar zamanla zararlı olabilir veya sağlığa iyi gelebilir. Sağlık psikologları biyopsikososyal bir yaklaşım benimser. Başka bir deyişle, sağlık psikologları sağlığı sadece biyolojik süreçlerin değil, aynı zamanda psikolojik, davranışsal ve sosyal süreçlerin ürünü olarak anlarlar.

Kültürlerarası psikoloji, değişkenlik ve değişmezlik de dahil olmak üzere, farklı kültürel koşullar altında insan davranışlarının ve zihinsel süreçlerin bilimsel bir çalışmasıdır. Davranış, dil ve anlamdaki kültürel farklılığı tanımak için araştırma yöntemlerini genişleterek psikolojiyi genişletmeyi ve geliştirmeyi amaçlar. Akademik bir disiplin olarak psikoloji büyük ölçüde Kuzey Amerika ve Avrupa'da geliştiği için, bazı psikologlar, evrensel olarak kabul edilen yapıların, daha önce varsayıldığı kadar değişmez olmadığı konusunda endişe duymuşlardır, özellikle de diğer kültürlerde dikkate değer deneyleri çoğaltma girişimlerinin değişen başarıları vardır. Etki, biliş, benlik kavramları ve psikopatoloji, anksiyete ve depresyon gibi ana temaları ele alan teorilerin, diğer kültürel bağlamlara "dışa aktarıldığında" dış geçerliliğe sahip olup olamayacağı, kültürel psikoloji, kültürel farklılıkları hesaba katmak için kültürel farklılıkları hesaba katmak için tasarlanmış yöntemleri kullanarak bunları yeniden inceler. Her ne kadar bazı eleştirmenler kültürlerarası psikolojik araştırmalardaki metodolojik kusurlara işaret etseler ve kullanılan teorik ve metodolojik temellerdeki ciddi eksikliklerin psikolojideki evrensel ilkeleri araştırmaya engell olduğunu iddia etseler de, kültürler arası psikologlar, fizik veya kimya gibi evrenselleri aramaktan ziyade farklılıkların (varyans) nasıl ortaya çıktığını araştırmaya yönelmektedirler.

Psikoloji, davranış ve zihinsel süreçlerin bilimidir. Öncelikli hedefi, hem genel prensipler oluşturarak hem de spesifik vakaları araştırarak bireyleri ve grupları anlamaktır.

Askerî psikoloji dost ve düşman kuvvetlerinde veya sivil topluluklardaki davranışları anlama, tahmin etme ve karşı koymaya yönelik psikolojik teorilerin ve ampirik verilerin araştırılması, tasarımı ve uygulanmasıdır. Askerî harekâtların yürütülmesi için istenmeyen, tehdit edici veya potansiyel olarak tehlikeli olabilecek davranışlara özel önem verilmektedir. Askerî psikoloji, askeri zaferler için askerî birlikler arasındaki dayanıklılığı teşvik etmek ve düşman güçlerine karşı koymak için psikolojinin çoklu alt disiplinlerini kullanır. Askerî psikoloji altında incelenen stres ve zihinsel hastalıklar askeriyeye özgü değildir. Ancak, askerler genellikle savaş ve savaş ortamlarında benzersiz stres kombinasyonlarıyla karşılaşırlar ve stresle ilişkili psikiyatrik bozukluklar yaşayabilirler. Askerî personelin karşılaştığı sorunların özel örnekleri arasında Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), suçluluk, aile ve partner zorlukları, kâbuslar ve geri dönüşler sayılabilir. Uygulamalı askerî psikoloji özellikle danışmanlık ve askerî personelin ve ailelerinin stres ve yorgunluğunun tedavisi üzerine odaklanmıştır.

Psikoloji temel bilimi, psikoloji alanında yapılan araştırmaların bazıları, uygulanan psikolojik disiplinlerde yapılan araştırmalardan daha "temel" dir ve doğrudan bir uygulaması yoktur. Psikoloji içerisindeki temel bilim yönelimini yansıttığı düşünülen alt disiplinler arasında biyolojik psikoloji, bilişsel psikoloji, nöropsikoloji vb. alt dallar sayılabilmektedir. Bu alt disiplinlerdeki araştırmalar, metodolojik titizlik ile karakterizedir. Psikolojinin temel bilim olarak kaygı, davranış, biliş ve duyguların altında yatan yasaları ve süreçleri anlamaktır. Temel bilim olarak psikoloji, uygulamalı psikoloji için bir temel sağlar. Uygulamalı psikoloji, aksine, temel psikolojik bilimlerin ortaya koyduğu psikolojik ilkelerin ve teorilerin uygulanmasını içerir; bu uygulamalar zihinsel ve fiziksel sağlık ayrıca eğitim gibi alanlarda sorunların üstesinden gelmeyi veya refahı artırmayı amaçlamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet</span> kadınlık ve erkeklik arasındaki ayırt edici fiziksel, zihinsel ve davranışsal özellikler

Toplumsal cinsiyet, kadınlık ve erkeklik ile ilgili ve bunlar arasında ayrım yapan özellikler dizisidir. Bağlama bağlı olarak bu, cinsiyete dayalı sosyal yapıları ve cinsiyet kimliğini içerebilir. Çoğu kültür, cinsiyetin iki kategoriye ayrıldığı ve insanların birinin veya diğerinin parçası olarak kabul edildiği bir cinsiyet ikiliği kullanır; bu grupların dışında olanlar ikili olmayan şemsiye terim kapsamına girebilir. Güney Asya'daki hicralar gibi bazı toplumların "erkek" ve "kadın" dışında belirli cinsiyetleri vardır; bunlara genellikle üçüncü cinsiyetler denir.). Çoğu akademisyen, cinsiyetin sosyal organizasyon için merkezi bir özellik olduğu konusunda hemfikirdir.

Kadın psikolojisi , kadınların yaşamları boyunca karşılaştıkları sosyal, ekonomik ve politik konulara odaklanan bir yaklaşımdır. Sigmund Freud'un kadın cinselliği görüşü gibi erkek egemen gelişim teorilerine bir tepki olarak ortaya çıktı. Karen Horney'ın orijinal çalışması, erkek gerçekliklerinin kadın psikolojisini tanımlayamayacağını çünkü kız çocukların veya kadınların deneyimlerinden haberdar olmadıklarını savundu. Teorisyenler[kim?] bu yeni feminist yaklaşımın gerekli olduğunu ve kadınların sosyal varlığının psikolojilerini anlamada çok önemli olduğunu iddia etti. Dr. Carol Gilligan'ın araştırmasında, kadın psikolojisinin bazı özelliklerinin erkekler tarafından tanımlanan verili toplumsal düzene uymak için ortaya çıktığı ve bunun mutlaka cinsiyetlerinin veya psikolojilerinin doğası gereği olmadığı ileri sürülmektedir.

Çelişik duygulu cinsiyetçilik, cinsiyetçiliğin iki alt bileşeni olduğunu söyleyen teorik bir çerçevedir: düşmanca cinsiyetçilik ve korumacı cinsiyetçilik bu iki alt bileşendeki türlerdir.

<span class="mw-page-title-main">David Buss</span> Amerikalı psikolog

David Michael Buss, Austin'deki Texas Üniversitesi'nde eş seçiminde cinsiyete bağlı davranış farklılıklarını araştıran Amerikalı bir evrim psikoloğudur. Evrimsel psikolojinin kurucularından biri olarak kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Tsuruko Haraguchi</span> Japon psikolog

Tsuruko Haraguchi Japon bir psikolog ve doktora derecesini almış ilk Japon kadın.

Karen Wynn Kanadalı / Amerikan bir sanatçı ve aynı zamanda Yale Üniversitesi'nde psikoloji ve bilişsel bilimler profesörüdür. Austin, Teksas'ta doğmuş ve Saskatchewan, Regina'daki Kanada çayırlarında büyümüştür. Bebeklerin ve küçük çocukların bilişsel kapasitelerini üzerine bir araştırması vardır. Önce Arizona Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde ve ardından Yale Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde 30 yılı aşkın bir süre Bebek Biliş Laboratuvarı'nı yönetmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Amélie Mummendey</span>

Amélie Mummendey bir Alman sosyal psikoloğudur. 2007'den ölümüne kadar, Friedrich Schiller Üniversitesi Jena'da Yüksek Lisans Akademisi için Rektör Yardımcılığı yapmıştır.

Catharine Morris Cox Miles Amerikalı psikolog, zeka ve deha üzerine yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır. Cox, Lydia Shipley Bean ve Charles Elwood Cox'un çocuğu olarak San Jose, Kaliforniya'da doğdu ve 1927'de psikolog Walter Richard Miles ile evlendi. Kız kardeşi ise eğitim görmüş ve Quaker yöneticisi olan Anna Cox Brinton'dı.

Sandra Ruth Lipsitz Bem, androjenlik ve cinsiyet alanında çalışmaları ile tanınan Amerikalı bir psikologdur. Cinsiyet rolleri, cinsiyet kutuplaşması ve cinsiyet hakkındaki klişeler üzerine öncü çalışmaları, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kadınlar için doğrudan ve daha eşit istihdam fırsatlarına yol açmıştır.