Metafizik ya da doğa ötesi, felsefenin bir dalıdır. İlk felsefeciler tarafından, "fizik bilimlerinin ötesinde olan" anlamına gelen "metafizik" sözcüğü ile felsefeye kazandırılmıştır.

İslam felsefesi, İslâm dinine mensup kişilerce gerçekleştirilen felsefe etkinliğidir. Müslüman felsefesi ve Arapça felsefe olarak da adlandırılır. İslam felsefesi adlandırması sadece İslam'a dair bir felsefe olarak anlaşıldığından tartışmaya açıktır. İslam dünyası felsefeyle 8. yüzyıldan itibaren sistematik hale gelen Bağdat merkezli tercüme hareketiyle tanışmıştır. 3. yüzyılda Plotinos'un öncülük ettiği, Yeni Platonculuk adlı felsefi akımın Eflâtun ve Aristoteles'i uzlaştırma çabaları İslam dünyasına aktarılan felsefenin temeli olmuştur. Müslüman filozoflar bu iki filozofun eserlerini şerh etme yoluna gitmişlerdir.
Nurettin Topçu, Türk yazar, akademisyen ve fikir adamıdır.

Pisagorculuk, Pisagor ve takipçileri tarafından Sicilya'da uygulamaya koyulmuş ezoterik ve metafizik inançlar içeren felsefi bir öğretidir. İlk Pisagorcuların benzeri görüşlerini benimseyen daha sonraki oluşumlar Yeni Pisagorculuk terimi altında ele alınır.

Doğu felsefesi denildiğinde genel olarak Hindistan ve Çin'de başlayan felsefe geleneği kastedilmektedir. Ancak buna Afrika felsefesi, Japon felsefesi, İslam felsefesi, İran felsefesi gibi gelenekleri de eklemek gerekir. Oryantalist düşünceyle Batı felsefesi, kendi tarihini Antik Yunan felsefesi dönemiyle birlikte başlatmakta, rasyonel ve sistematik düşünce geleneğini kendisine ait kılarak kendisini bu eksende tanımlamaktadır. Bu anlamda doğu felsefesi, batı felsefe tarihinin dışında kalan felsefe geleneklerini adlandırmaktadır. Doğu düşüncesi bu anlamda felsefe-dışı olarak görülmektedir. Doğu felsefesi mitolojik ve mistik ya da gizemci ve simgesel yanları olan bir felsefe geleneği olarak değerlendirilir. Bu etki ve köken söz konusu olmakla birlikte, doğu felsefesinin felsefe-dışı sayılması ancak felsefenin belirli bir şekilde anlaşılması ve kategorize edilmesiyle olanaklı olmaktadır. Bu anlayış ve kategorizasyon ise Batı düşüncesinin kendini tanımlamasıyla bağlantılıdır. Oysa Doğu ve Batı felsefeleri olarak adlandırılan felsefe gelenekleri, farklılıklarıyla birlikte, karşılıklı etkileşim ve süreklilik halinde gelişim göstermiş felsefelerdir. "Doğu" bu anlamda, hem daha Batı felsefesi mevcut değilken felsefi içerimli zengin bir düşünce tarihine sahiptir, hem de örneğin Orta Çağ döneminde Batı felsefesi denilen felsefenin taşınması ve geliştirilmesi doğu sayesinde gerçekleştirilmiştir.

Batı felsefesi, Antik Yunan'dan başlayıp günümüze kadar gelen Batılı felsefe tarihi anlayışı. Özellikle Avrupa'nın ve batı olarak adlandırılan dünyanın 19. yüzyıl'da felsefe tarihini yazarken kategorize ettikleri düşünce geleneği Batı felsefesi olarak adlandrılır. Platon'dan başlayıp modern zamanlara uzanan belirli bir felsefe yapma tarzı batı felsefesinin ayırıcı özelliği, daha ayrıcalıklı özelliği olarak anlaşılır. Bu eğilim genel bir yaklaşımla "Doğu'da felsefe yoktur" savını ileri sürer. Antik Mısır, Mezopotamya, İran, Çin ve Hint kültürleri tarih olarak çok daha eski olmalarına ve buralarda yaşayan insanların belirli düşünce geleneklerine sahip olmalarına rağmen, Batı felsefesi Antik Yunan dönemiyle birlikte başlatılır ve bunlar dışta bırakılır. Doğu felsefesi, Hint ve Çin felsefeleri dahil olmak üzere çok önceleri başlamıştır, bu gelenekler etkileşimlerle sürekli varlıklarını devam ettirmişlerdir, ancak Batı felsefesi bu gelenekleri felsefe-dışı sayma yönelimindedir. Felsefe tarihi kitapları, genel bir eğilim olarak, MÖ 500'lerden başlayarak bugüne kadar, batı olarak addedilen bölgelerde ve batılı düşürlerce ortaya konulan felsefe yapma geleneği Batı felsefesi olarak görülür.

Orta Çağ felsefesi tarihsel dönem itibarıyla ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin başlangıcına kadar olan dönemi kapsar. M.S. 2. yüzyıldan 15. yüzyıl sonlarına-16. yüzyıl başlarına, rönesansa kadar olan dönem olarak ele alınır. Bu dönemin felsefe tarihi açısından kendine özgü özellikleri vardır. Birçok felsefe tarihi kitabında Orta Çağ'da felsefe yok sayılır ya da Orta Çağ'ın karanlık bir çağ olduğu değerlendirmesine bağlı olarak felsefenin de karanlığa gömüldüğü öne sürülür. Bunun yanı sıra Orta Çağ'da felsefenin varlığını kabul eden ve bu felsefenin özgül niteliklerini açıklayan felsefe tarihi çalışmaları da söz konusudur.

Rönesans felsefesi, 14. yüzyıl sonlarından başlayıp 16. yüzyıl ortalarına kadar geçen dönemde, özellikle de 15. yüzyılda ortaya çıkan çok yönlü felsefi gelişmeleri adlandırır. Rönesans felsefesi, genel olarak felsefe tarihinde bir geçiş dönemi felsefesi olarak kabul edilir. Bilimde ve düşünce alanında yeni gelişmeler meydana gelmeye başlamış, ortaya çıkan yeni perspektifler ve bilgiler rönesans felsefesini, Orta Çağ düşüncesiyle Yeni Çağ düşüncesi arasında köprü rolünü oynamaya yöneltmiştir.

Felsefi antropoloji, genel olarak insanbilim ya da antropoloji olarak bilinen disiplinin ekseninde tanımlanan bir felsefe etkinliğidir. İnsanın özü ve bunun belirli somut yaşam içinde gerçekleştirilmek üzere kuruluşu ya da oluşturulması üzerine felsefi ve kuramsal etkinlikler ve öğretiler bu alana girer. İlk biçimleri Kant'a ve Herder'e kadar uzanmaktadır. 19. yüzyıl felsefesi içinde de etkisi görülür. 20. yüzyıl felsefesinde ise Max Scheler, William James, John Dewey felsefi antropolijinin önemli isimleridir. Bu felsefe tutumu, bir yandan bilimlerin geliştirdiği bilgilerden yararlanarak belirgin bir insan fikrini şekillendirmeye çalışırken, bir yandan da doğa bilimleri ile insan bilimleri ya da tin bilimlerinin sonuçlarını ilişkilendirmeye çalışır. Bütün bunlar insan varlığının temel niteliğini ya da özünü kavramaya ve daha da ötesi bu varlığın anlamını metafizik yönden değerlendirmeye yönelik bir ilginin ögelerini meydana getirir. Bu felsefe tutumu, genel anlamda insan varlığının bir felsefesi olmak iddiasıyla ortaya çıkar.
Jorge J. E. Gracia New York Eyalet Üniversitesi'nin Felsefe ve Karşılaştırmalı Yazın bölümlerinde görevli SUNY profesörüdür. Gracia; Küba, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri'nde öğrenim görmüş ve Orta Çağ felsefesi alanındaki doktorasını Toronto Üniversitesi'nde tamamlamıştır.

Felsefe veya düşünbilim; varlık, bilgi, değerler, gerçek, doğruluk, zihin ve dil gibi konularla ilgili soyut, genel ve temel problemlere ilişkin yapılan sistematik çalışmalardır. Felsefe ile uğraşan kişilere filozof denir.

Şaban Teoman Duralı, Türk filozof, mütefekkir ve akademisyendir. Felsefe tarihi, biyoloji felsefesi, dilbilim, siyaset felsefesi, savaş felsefesi gibi alanlarda çok sayıda kitabı ve makalesi vardır.

Tina Fernandes Botts, Kaliforniya Eyalet Üniversitesi, Fresno'da yardımcı doçenttir. Hukuksal yorumlama, kesişimsellik, feminist felsefe ve ırk felsefesi hakkındaki çalışmalarıyla bilinir. Amerikan Felsefe Topluluğu'nun Siyah Felsefeciler Statüsüne ilişkin Komite'nin eski başkanıdır (2013-2016).
Naomi Zack, Oregon Üniversitesi'nde felsefe ve danışman profesörüdür. Zack, birçok tezine ek olarak yedi tane kitabı yayımlanan bir yazardır. Özellikle afet ve ırkçılıkla başa çıkmak zorunda olan bölgelere, feminist etiklerindeki bölümlere fazlasıyla katkı sağlamıştır. Zack, kadınların temsilciliğiyle alakalı birçok profesyonel rolde ve felsefede yetersiz temsil edilen gruplarda yer almıştır. Zack, aynı zamanda, Hypatia: A Journal of Feminist Philosophy, The Journal of Race and Policy, Ethnic Studies: an Interdisciplinary Journal of Culture ve Radical Philosophical Review gibi dergilerin yayın kurulu üyesidir.

Kathryn Gines, Amerikalı filozof. Pensilvanya Eyalet Üniversitesi'nde Felsefe bölümünün yardımcı Doçentidir. Çalışmalarının çoğunda Felsefe bünyesindeki çeşitliliği araştırmaya odaklandı. Siyahi Kadın Düşünürleri Cemiyeti'nin kurucusudur.
Gertrude Elizabeth Margaret Anscombe, genellikle G. E. M. Anscombe veya Elizabeth Anscombe olarak anılan, bir İngiliz analitik filozofuydu. Zihin felsefesi, eylem felsefesi, felsefi mantık, dil felsefesi ve etik üzerine yazdı. Analitik Thomizm'in önde gelen isimlerinden biriydi.
Joxe Azurmendi Otaegi, Bask yazarı, filozof, denemeci ve şairdir. Genellikle etik, politika, dil felsefesi, teknoloji, Bask edebiyatı ve felsefe üzerine çok sayıda makale ve kitap yayınlamıştır.

Martha Craven Nussbaum, Amerikalı filozof ve hukuk ve felsefe bölümünde ortak olarak görevlendirildiği Chicago Üniversitesi'nde profesördür. Antik Yunan ve Antik Roma felsefesi, siyaset felsefesi, feminizm ve hayvan hakları da dahil olmak üzere etik konularına özel bir ilgisi vardır. Ayrıca, Güney Asya Araştırmaları Komitesi üyesi ve İnsan Hakları Programı yönetim kurulu üyesidir. Daha önce Harvard ve Brown'da ders vermişti.
Zeynep Direk, feminist felsefe ve çağdaş Fransız felsefesi alanlarında yaptığı çalışmalarla tanınan Türk filozof, akademisyen ve çevirmen. Koç Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde profesörlük görevini sürdürmektedir.

Peter Godfrey-Smith, Sidney Üniversitesi'nde Tarih ve Bilim Felsefesi Profesörü olan Avustralyalı bir bilim filozofu ve yazardır. Öncelikle biyoloji felsefesi ve zihin felsefesi alanında çalışır ve ayrıca genel bilim felsefesi, pragmatizm ve metafizik ve epistemolojinin bazı bölümleriyle de ilgilenir. Godfrey-Smith, 2022'de Amerikan Felsefe Topluluğu'na seçildi.