İçeriğe atla

Sezaryen

Sezaryen yöntemi ile gerçekleştirilen bir doğum anı

Sezaryen, doğumun doğal olmadığı durumlarda karın ve rahmin kesilerek bebeğin alındığı cerrahi bir işlemdir. Çok nadir durumlarda bu yöntemle rahimdeki ölü fetusun da alındığı olur. İlk modern sezaryen 1881 yılında Alman jinekolog Ferdinand Adolf Kehrer tarafından gerçekleştirilmiştir.

Sezaryen genellikle vajinal doğumun bebeğin veya annenin sağlığını riske atacağı durumlarda gerçekleştirilir. Son yıllarda sezaryen doğum Çin'de %46 gibi bir rekor seviyeye yükseldi. Diğer Asya, Avrupa ve Latin Amerika ülkelerinde ise bu oran %25 gibi bir seviyededir.[1] ABD'de sezaryen doğum oranı 2007 yılında %31.8 olarak tespit edildi.[2] Avrupa ülkelerinde ise bu oran çok büyük farklılıklar göstermektedir: İtalya'da sezaryen doğum oranı %40 iken, bu oran Nordik ülkelerinde yalnızca %14'tür.[3]

Etimoloji

Eski Roma hukukunda doğum sırasında ölen annenin bebeğinin rahminden kesilmesi gerektiği yazar.[4] Bu kanunun kadınların hamile olarak gömülmemelerini söyleyen dini söylemlerden doğduğu söylenir.[5] Vajinal doğum sonrası hayatta kalmayacağı düşünülen anneye hamileliğinin onuncu ayında en azından fetusu koruma amaçlı bu yöntem uygulanır ve fetus rahimden çıkarılırdı.[6] Romalı lider Jül Sezar'ın bu yöntemle doğduğu spekülasyonunun gerçek olmadığı ortaya çıkmıştır.[7] Her ne kadar Romalılar döneminde sezaryen gerçekleştirilmiş olsa bile, hiçbir klasik kaynak o dönemde böyle bir doğumdan sonra hayatta kalabilmiş bir anneyi kaydetmemiştir.[8] Sezaryen doğum sonrası hayatta kalmayı başarabilmiş anneyi kaydeden en yakın tarih milattan sonra 1500'lü yıllardır.[9] Sezar'ın annesi Aurelia Cotta ise milattan önce 100'lü yıllarda yaşamıştır.

Sezaryen kelimesinin "kesme" anlamına gelen caedere kelimesinden türetildiği de iddia edilir. Gaius Plinius Secundus'un Büyük İskender'in tanrısal doğumuyla ilgili söylentilere bir karşılık olarak Jül Sezar'ın atalarından biri için ab utero caeso (rahimden kesilen) bu ifadeyi kullandığı söylenir.[10] Bu olay ve Sezar adı böyle yanlış bir etimoloji hatası meydana getirmiş olabilir. Oxford İngilizce Sözlük'te bu kelimenin caedere'den türediğine dair bir bilgi yoktur. Collins İngilizce Sözlük’te ise kelimenin kökeni olarak caedere kelimesinin geçmiş zaman hali olan caesus kelimesinin öne sürüldüğü belirtilmektedir.

Sezaryenin Jül Sezar veya Romalı diğer imparatorlarla bağlantılı olduğu başka dillerde de görülür. Örneğin modern Almanca, Danca, Felemenkçe, İsveççe ve Macarcada sezaryen kelimesi sırayla kaiserschnitt, kejsersnit, keizersnede, kejsarsnitt ve császármetszés olarak geçer ve bu tam olarak "imparator kesimi" anlamına gelir. Almanca kaiserschnitt kelimesi aynı zamanda Japon ve Kore dillerine de aynı anlamla geçmiştir.

Tarihçe

Sezaryen doğumda anne adayının hayatını yitirmediği ilk operasyon 1500’lü senelerde kaydedilmiştir. Ancak bu dönemlerde anne adayının sezaryen ile hayatını kaybetme riski %80’lerden fazla idi. Bunun sebebi ise doğum sırasında meydana gelen kan kaybının durdurulamamasıydı. Amerika’da gerçekleştirilen ilk başarılı sezaryen doğum ise 1794 senesinde Dr. Jesse Bennett tarafından West Virginia eyaletinde gerçekleştirilmiştir.[11] Doktor, eşi Elizabeth'i ameliyat etmişti. İngiltere’de ise uygulanan ilk başarılı sezaryen operasyon 1815 yılında yapılmıştır. İtalyan profesör Eduardo Porro, 1876 senesinde sezaryen ile doğum yapan kadınların operasyon sırasında rahimlerinin de alınmasını gerektiğini öne sürmüştür. Bu sebeple de ameliyatlarında doğumdan sonra rahmi de almıştır. Bu sayede kanamayı durdurduğunu ve enfeksiyon riskini azalttığını düşünmüştür. Sezaryen operasyonlarında kendiliğinden eriyen dikişler henüz kullanılmamaya başlamıştır. Kendiliğinden eriyen dikişler, enfeksiyon riskini azaltmaktadır. Dikiş atılması ve dikişlerin alınması enfeksiyon riskini arttıracaktır. Enfeksiyon riskini azaltmak amacıyla 1928 senesinde penisilin geliştirildi. Günümüze kadar sezaryen operasyonları oldukça geliştirilmiştir. Annenin ölme, kanama, enfeksiyon riskleri ciddi oranlarda azaltılmıştır. Günümüzde sezaryen operasyonlar rutin şekilde uygulanabilen doğum yöntemi olarak da kabul edilmiştir. Ancak sezaryenin bir ameliyat olduğu unutulmamalı ve yalnızca gerekli durumlar uygulanmasının sağlıklı olacağı akıldan çıkarılmamalıdır.[12]

Belirlenmesi

Eğer bebek anne karnında yan duruyor ve anne adayının doğum yolu tamamen kapalı ise normal yollar ile doğum yapmak imkânsız bir hal alır. Şayet bebek çok iri ise yine sezaryen tercih edilmesi gereken doğum yapma yollarındandır. Doğum yolu başlangıcında bir darlık söz konusu ise ve doğum yolunun önü kapalı ise bebek kesinlikle normal yol ile dünyaya gelemez. Bu nedenle sezaryen yapılması en uygun olan yöntemdir. Gebelik boyunca anne adaylarını huzursuz eden en önemli konu normal doğum yapıp yapamayacağını düşünmesidir. Normal doğum yapma olasılığı % 80 olurken geri kalan % 20’ lik oranlarda normal doğum şansı oldukça düşüktür. Ancak sezaryen doğum günümüzde çok yaygınlaşan bir uygulama olarak kullanılmaktadır. Daha önceki dönemlerde ilk olarak anne sağlığı ön planda tutulurken şu an anne ve bebek sağlığı birlikte ön planda tutulmaktadır. Bu nedenle de sezaryen çok yaygınlaşarak tercih edilmektedir.

Riskler

  • Sezaryen ile doğum mecbur kalmadıkça tavsiye edilen bir doğum tekniği değildir. Çünkü sezaryen doğumdan ziyade bir nevi operasyon gerektiren bir işlemdir. Karın bölgesine kesi uygulanmaktadır. Uygulanan kesi ile karın iç kısmında iltihap tehlikesi her zaman vardır. Ayrıca kesiye uygulanan dikişlerde kanama ve enfeksiyon oluşabilir.
  • Sezaryen doğumlarda vajinal doğumlara oranla kan kaybı daha yüksektir. Sezaryen doğum şayet 2. Ya da 3. Defa uygulanıyor ise ilk doğuma oranla daha fazla risk oluşmaktadır. Oluşabilecek riskin nedeni ise ilk doğumda muhtemel karın içinde yapışıklıklar oluşmuştur. İdrar yollarında hasar oluşma riski vardır.
  • Sezaryen doğum sonrası dikiş uygulanan alanda oluşan ağrılar annenin hareketlerinde kısıtlama yaratacağından dolayı bebeğini emzirmesinde zorluk yaşayabilir.
  • Sezaryen doğum şayet genel anestezi yardımı ile yapılmışsa anestezi ile alakalı problemler gelişebilir. Ayrıca sezaryen doğumlarda annenin hayatı normal doğumlara oranla yaklaşık olarak 4 kat daha tehlike altındadır.

Sezaryen tartışmaları

Dünya

Dünya Sağlık Örgütü Haziran 2010 tarihinde sezaryen doğum ile ilgili önermiş oldukları %15 ideal oranını geri çekti. Resmi açıklamasında "İdeal bir oran verebilmek için herhangi bir deneysel kanıt yoktur. Sezaryene ihtiyaç duyan her kadın buna sahip olacaktır, önemli olan da budur." ifadesini kullandı.[13]

ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü sezaryen doğum oranındaki artışın, tek başına, endişeye sebep olmayacağını fakat üreme modelini değiştirebileceğini belirtti: "Dünya Sağlık Örgütü bir toplum için ideal sezaryen doğum oranının %15 olduğunu belirledi. Bir cerrah ise belirlenen bu oranın tutarlılığının olmadığını, ideal oran ile ilgili suni açıklamaların yapılmaması gerektiğini belirtti. İdeal sezaryen doğum oranına erişme hedefi anne ve yeni doğacak bebeğin muhtemel en iyi sonuca varması üzerine inşa edilmelidir. İdeal sezaryen oranı bireysel ve sosyal durumlara bağlı olarak farklılık gösterecektir."[14]

Son yıllarda sezaryen doğum oranı hızlı bir şekilde arttı. Bunun gelişen teknolojiyle birlikte annenin doğum öncesi konuyla ilgili çok fazla bilgi edindiği ve buna bağlı stresten kaynaklanabileceği iddia edilir. Bazıları ise sezaryen doğumun normal doğuma göre daha pahalı olmasından dolayı doktorlar tarafından daha çabuk önerildiğini iddia eder. Bu konu üzerinde yapılacak araştırma ve analizlerde ücret faktörünün de göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilir.

Konu hakkında Royal College of Midwives genel sekreteri Louise Silverton toplumun acı ve hastalığa karşı toleransının çok büyük bir ölçüde düştüğünü kaydeder ve kadınların normal doğum acısından korktuklarını, sezaryen yaptıkları takdirde herhangi bir acı hissetmeyeceklerini düşündüklerini belirtir. Silverton kadınların doğum yapma öz güvenlerini kaybettiklerini iddia eder.[15] Silverton'ın analizleri bazı cerrahlar arasında tartışma yarattı. Farklı üniversitelerden doktorlar Silverton'ın görüşlerini destekleyecek herhangi bir kanıtın olmadığını söyledi.

Türkiye

2012 yılında Türkiye'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuyla ilgili şunları söyledi: “Ben sezaryenle doğuma karşı olan bir Başbakanım ve bunların planlı yapıldığından, özellikle planlı yapıldığını biliyorum. Bunun bu ülke nüfusunun artmaması için atılan adımlar olduğunu biliyorum. Bunun bir taraftan da kendilerine mali kaynak teşkil etmesi için atılan adımlar olduğunu biliyorum ve bununla bu ülkenin nüfusu bir yerde donduruluyor."[16]

Bu sözler üzerine başlayan tartışmada konu günlerce tartışıldı. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “Gereksiz yere sezaryen oranlarını çok yükseltmiş olan özel hastanelerle ilgili yaptırımlarımız olacak. Bunu da önümüzdeki aylardan itibaren bütün Türkiye'de yaşayacağız” dedi.[17]

Toplumun değişik kesimlerinden bu açıklamalara tepki geldi. CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, “Başbakanın açıklamasını son derece hazin buluyorum. Başbakan’ın kadının bedeni üzerinden siyaset yapmayı bırakması gerekiyor, özetle diyorum ki Başbakan ‘vajina’ bekçiliğini bıraksın” yanıtını verdi.

CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur da, “Artık bırakın Başbakan olarak bu erkek milleti kadınların bedenleri üzerinden ellerini çeksinler. Ben bu tavrın bir zamanlar başörtüsü yasaklarından muzdarip bir parti başkanının ağzına yakıştıramıyorum” dedi.[18]

Sezaryende seçim hakkı

Sezaryen, cerrahi bir girişimdir. Bu sebeple de yalnızca gerekli durumlarda uygulanması önerilmektedir. Anne adayı için en ideal ve doğal doğum yöntemi, normal doğum olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple de şartlar uygunsa anne adayı normal doğuma alınmaktadır. Ancak, anne adayının tercihine göre sezaryen doğum da yapılabilmektedir. Tercihe bağlı doğum yöntemi tercih edilmesi, doktorlar tarafından önerilmemektedir.

Anestezi

Sezaryen doğumlar mecburen anestezi yardımı ile yapılır. Ameliyatlarda genel olarak genel anestezi kullanılır. Ayrıca bazı durumlarda sadece belden alt tarafı etkisiz hale getirmek için epidural anestezi kullanımı da tercih edilmektedir. Spinal anestezi ile anne adayı doğum boyunca ağrı hissine maruz kalmaz ve bebeğinin doğumuna şahit olur. Spinal anestezinin bir başka avantajı ise, doğumdan sonra annelerin bebekleri ile daha çabuk temas haline geçebilmeleridir. Dezavantajı olarak; idrar kontrolü kaybedileceğinden anneye sonda takılması ve birkaç saat için bacaklarda his kaybına neden olabileceği sayılabilir.[19]

Sezaryen, iki tür anestezi ile uygulanabilir. Genel anestezi uygulandığında, hasta tamamen uyutulmaktadır. Diğer anestezi yöntemi ise belden aşağısının uyuşturulmasıdır. Bu anestezi türü de ikiye ayrılmaktadır: spinal ve epidural anestezi. Bu anestezi şeklinde hastanın bilinci açıktır ancak belden aşağısı uyuşuktur. Spinal ve epidural anestezide belden omuriliğe ilaç uygulanır. Spinal anestezide etki, ilaç uygulanır uygulanmaz başlar. Epidural anestezide ise etki 20 dakika sonra başlar. Spinal anestezinin etki süresi kısadır. İlaç yalnızca bir defa uygulanmaktadır. Epidural anestezi de ise etki süresi daha uzundur ve gerekli durumlarda ilaç tekrar verilebilir.

Sezaryen sonrası vajinal doğum

İlk doğumunu sezaryen ile gerçekleştiren bir annenin daha sonra normal doğum yapma olasılığı vardır. Ancak normal doğum ile başarı şansı % 60 oranlarındadır. İlk doğumda sezaryen ile doğum gerçekleştiren annelerde ikinci doğumda sezaryen yapılmasına neden olan durum devam etmeyebilir. Mesela annede çatı darlığı sorunu var ise ve ilk doğum sezaryen ile gerçekleşmişse ikinci doğum sezaryen olarak yapılabilir. Fakat ilk doğumda bebeğin iriliği ya da daha farklı nedenlerden sezaryen ile doğum yapılmış ise ikinci doğum muhtemel normal doğum olarak gerçekleştirilir. Sezaryen ile gerçekleşen ilk doğumdan sonra ikinci doğum normal olacak ise doğum eylemi yavaş bir şekilde ilerleyebilir. Ancak anne adayına uygulanan suni sancı ile doğum eylemi hızlandırılarak gerçekleştirilebilir.

İyileşme dönemi

Sezaryen doğumdan sonra hastanede kalış süresi 1-3 gün arasındadır. İyileşme süreci, normal doğuma göre daha uzundur. Dikişler bir hafta sonra alınır. Dikiş yöntemine göre, eriyen dikişler kullanılmış ise, bir hafta sonra dikişler kendiliğinden erir. Sezaryen doğum sonrası kesiklerin veya yaraların iyileşmesi ortalama 4 – 6 hafta kadar sürer.[]

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 8 Mart 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Haziran 2012. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 30 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 20 Haziran 2012. 
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 9 Eylül 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Haziran 2012. 
  4. ^ Caesarean section: etymology and early history South African Journal of Obstetrics and Gynaecology, August, 2009 by Pieter W.J. van Dongen
  5. ^ "As there was a cultural taboo against burying an undelivered woman in Roman and German societies, according to Lex Caesarea..." U Högberg, E Iregren, CH Siven, "Maternal deaths in medieval sweden: an osteological and life table analysis", Journal of Biosocial Science, 1987, 19: 495–503 Cambridge University Press
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya". 3 Nisan 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Haziran 2012. 
  7. ^ "Bad Medicine: Misconceptions and Misuses Revealed," by Christopher Wanjek, p. 5 (John Wiley & Sons, 2003)
  8. ^ "...could not survive the trauma of a Caesarean" Oxford Classical Dictionary, Third Edition, "Childbirth"
  9. ^ "Arşivlenmiş kopya". 19 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Haziran 2012. 
  10. ^ "Caesarean section: etymology and early history", South African Journal of Obstetrics and Gynaecology, August, 2009 by Pieter W.J. van Dongen
  11. ^ "Sezaryen doğumun ilginç tarihçesi". Ensonhaber. 10 Aralık 2018. 25 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Temmuz 2023. 
  12. ^ "Arşivlenmiş kopya". 25 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ekim 2015. 
  13. ^ "Arşivlenmiş kopya". 18 Kasım 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Haziran 2012. 
  14. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 18 Kasım 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 21 Haziran 2012. 
  15. ^ "Arşivlenmiş kopya". 13 Kasım 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Haziran 2012. 
  16. ^ "Arşivlenmiş kopya". 3 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Haziran 2012. 
  17. ^ "Arşivlenmiş kopya". 29 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Haziran 2012. 
  18. ^ "Arşivlenmiş kopya". 30 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Haziran 2012. 
  19. ^ "epidural-anestezi-ile-normal-dogum-epidural-nedir/". 27 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Kürtaj ya da kazıma, hamilelikte rahim içerisindeki ceninin tıbbi müdahale ile alınması. Bunun yanı sıra rahim iç duvarından kazınarak örnek alınıp incelenmesi de kürtaj olarak adlandırılır. Türkçeye 1930'larda Fransızca curetage sözcüğünden geçmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Hamilelik</span> Sperm ile yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem

Hamilelik veya gebelik, erkekten gelen sperm ile kadının yumurtalıklarından atılmış olan yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem.

<span class="mw-page-title-main">Erken doğum</span> 37 haftanın altında olan doğumlar

Erken doğum, son âdet tarihinden itibaren 37 hafta, yani yaklaşık 9 aylık süreden önce gerçekleşen doğumlardır. Bu süreden önce gerçekleşen doğumlar Prematüre Doğum ve bu şekilde doğan bebekler, "prematüre bebek" olarak nitelendirilirler. Bu bebeklerin genelde doğum tartıları 2,5 kg'dan azdır. Tüm gebeliklerin yaklaşık %8'i erken doğumla neticelenir, ikiz gebeliklerde bu oran daha yüksektir.

<span class="mw-page-title-main">Buldog</span>

Buldog, asırlar önce İngiltere'de boğa ve ayı dövüşleri için üretilmiş bir köpek ırkı. Buldog adı, İngilizce bull (boğa) ve dog (köpek) sözcüklerinin bir araya gelmesiyle türetilmiştir. İngiltere'de 1835'te kan sporları yasaklanınca, buldoğun işlevinin sona erdiği düşünüldüyse de, buldog yetiştiricileri ırkı korumaya karar verdiler ve bu kavgacı köpeği sakin, sessiz bir ev köpeğine dönüştürdüler. Bu ırk 1890 senesinde Amerikan Kennel Kulübüne ırk olarak kabul edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Kandidiyaz</span>

Kandidiyaz, herhangi bir Candida türüne bağlı olarak gelişen herhangi bir mantar enfeksiyonu için kullanılan genel addır. Kandidiyaz başka adlarla da anılabilmektedir ve bunlar şöyle sıralanabilir:

  • Kandida enfeksiyonu, kandidoz ve kandidiyazis.
  • Moniliyaz ve moniliyazis.
<span class="mw-page-title-main">Obezite</span> Aşırı vücut yağının sağlığa zarar verdiği tıbbi durum

Obezite, biriken fazla vücut yağının sağlık üzerinde olumsuz bir etkisi olabilecek seviyede çok olması nedeniyle oluşan tıbbi bir durumdur. Bir kişinin ağırlığının kişinin boyunun karesine bölünmesiyle elde edilen bir ölçüm olan Vücut kütle indeksinde (VKİ) genel olarak indeksi 25 kg/m2 ila 30 kg/m2 ve üzeri olanlar obez olarak kabul edilirler. Bazı Doğu Asya ülkelerinde ise daha düşük değerler kullanılmaktadır. Obezite özellikle kalp rahatsızlığı, tip 2 diyabet, obstrüktif uyku apnesi, belirli kanser türleri ve osteoartrit gibi çeşitli hastalıkların olasılığını artırır.

<span class="mw-page-title-main">Ebelik</span> geleneksel çocuk doğurtma mesleği ve sağlık bilimleri dalı

Ebelik, gebelik döneminde gebeliğin teşhisi ve gözetimi ile normal doğum yaptırmakla görevli kişilerin oluşturduğu tıbbî bir meslektir. Bu mesleği icra eden kişiler "ebe" olarak isimlendirilir.

Çocuk istismarı bir çocuğa bir yetişkin tarafından fiziksel ya da psikolojik olarak kötü davranılmasıdır. Ayrıca çocuklara kötü muamele, çocuk istismarı ve ihmali ile çoğu zaman aynı anlama gelir. Dünya Sağlık Örgütü çocuk istismarını şöyle tanımlar: "Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir."

Üçlü tarama testi, down sendromu, nöral tüp defekti ve trizomi 18 adı verilen genetik hastalığın anne karnındaki bebekte olma olasılığını saptayan bir kan incelemesidir. Ayrıca üçlü test yardımı ile diğer bazı anomalileri de saptamak olasıdır. Bebeğin karın duvarı anomalilerinde, böbrek anomalilerinde de test sonuçları yüksek çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">Koriyonik villus örneklemesi</span>

Koriyonik villus örneklemesi (CVS), gelişmekte olan plasentanın içine bir iğnenin sokulmasıyla yapılan bir testtir. Bu dönemdeki plasentaya koriyon denmektedir. Plesenta dokusundan birkaç küçük parça bir şırınga yardımıyla alınır. Alınan bu dokunun incelenmesi ile gelişmekte olan bebeğin herhangi bir anomaliye sahip olup olmadığı tespit edilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Doğuştan kalça çıkığı</span>

Doğuştan kalça çıkığı, çocuklarda sık görülen, erken anlaşılıp tedavi edilmediğinde kalıcı sakatlıklara yol açabilen bir sağlık sorunudur.

<span class="mw-page-title-main">Emzirme</span> Bebeklerin veya küçük çocukların bir kadının memesinden alınan sütle beslenmesi

Emzirme, memeli hayvanların dişilerinin memesindeki sütü yavrularına vermesidir. Bebeklerin içgüdüsel olarak sahip oldukları emzirme refleksi sayesinde bir öğrenme süreci gerekli değildir.

<span class="mw-page-title-main">Bebek ölümü</span>

Bebek ölümü, bir yaşın altındaki bir çocuğun ölümü olarak tanımlanır. Bebek ölüm hızı ile ölçülür, bu değer bir yılda canlı doğan 1000 bebekten bir yıl içinde kaçının öldüğünü gösterir.

<span class="mw-page-title-main">Lomber ponksiyon</span>

Lomber ponksiyon bir tıbbi teşhis ve bazen tedavi yöntemidir. Beyin omurilik sıvısı (BOS) örneği alınarak biyokimyasal, mikrobiyolojik ve sitolojik inceleme yapılabilmesi için bir tıbbi prosedürdür. Bazen de artmış kafa içi basıncı düşürmek için yapılır.

<span class="mw-page-title-main">Doğum</span> yavru doğurma süreci

Doğum, türe özgü normal gebelik süresi sonunda yavrunun dünyaya geliş sürecidir. İnsanlarda doğum zamanı, fetusun anne karnından çıktığı an olarak tanımlanır. Ovipar, vivipar ve ovovivipar doğum şekillerine göre ayrılır. Keselilerde fetüs kısa bir gebelikten sonra çok olgunlaşmamış bir aşamada doğar ve annesinin rahim kesesinde daha da gelişir.

Doğum jeli, vajinal doğumu kolaylaştırmak için geliştirilmiş bir jeldir. Anne ve bebek için doğumu kolaylaştırmak, pelvik tabanı ve perineal bölgeyi korumak için normal doğum sırasında uygulanır. Doğum jeli, doğum kanalında yağlandırıcı bir zar oluşturarak çocuk ve vajinal doğum kanalı arasında doğumu engelleyen sürtünmeyi azaltır.

<span class="mw-page-title-main">Çocuk doğurma</span> fetüsün hamile annenin rahminden dışarı atılması

Çocuk doğurma, bir veya birden fazla bebeğin gebeliğin sonunda anne rahminden vajinal yoldan veya sezaryen ile dışarıya çıkmasıdır. 2015 yılında dünyada 135 milyon doğum gerçekleşmiş olup gelişmiş ülkelerde doğumlar genellikle doğumevi, hastanelerde ve doktor kontrolünde gerçekleşirken gelişmekte olan ülkelerde ise evlerde geleneksel yöntemlerle gerçekleşmektedir. Doğumun en yaygın yolu vajinal doğumdur. Çocuk doğurma 4 aşamanı içerir: İlk aşamada rahim ağzının kısalması ve açılması, ikinci aşamada bebeğin inmesi ve doğumu, üçüncü aşamada plasentanın çıkması ve dördüncü aşamada anne ve bebeğin iyileşmesi.

<span class="mw-page-title-main">Vajinal doğum</span>

Vajina doğumları, memelilerde vajina yoluyla dölün doğuşudur. Yumurtaları dış çevreye yayan monotremler hariç tüm memeliler için doğal bir doğum şeklidir. Normal vajinal doğum için hastanede kalış süresi ortalama 36-48 saat veya epizyotomi 48-60 saat, C bölümü (sezaryen) ise 72-108 saattir. Farklı vajinal doğum tipleri farklı terimlere sahiptir:

Epidural apse, merkezî sinir sisteminin epidural boşluğunda bulunan irin ve bulaşıcı materyallerin toplanması anlamına gelir. Beyin veya omuriliğe komşu olması nedeniyle, epidural apseler zayıflık, ağrı ve felce neden olma potansiyeline sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Korioamnionit</span>

Amniyon içi enfeksiyon olarak da bilinen koryoamniyonit, genellikle bakteriyel enfeksiyon nedeniyle fetal zarların iltihaplanmasıdır. 2015 yılında Ulusal Çocuk Sağlığı ve İnsani Gelişme Enstitüsü Uzman Paneli, bu bozukluğun heterojenliğini ele almak için "üçlü I" teriminin kullanılmasını önerdi. Üçlü I terimi, intrauterin enfeksiyon veya enflamasyon veya her ikisini ifade eder ve katı tanı kriterleri ile tanımlanır, ancak bu terminoloji, kriterler kullanılmasına rağmen yaygın olarak benimsenmemiştir.