İçeriğe atla

Ses sanatı (çağdaş sanat)

Ses sanatı veya işitsel sanat, ortamı veya konusu olarak sesi kullanan,[1] ses yerleştirmeleri, hareketli nesneler, performanslar veya ses kayıtları gibi çeşitli biçimlerde sergilenebilen elektronik, akustik veya mekanik yollardan sesler çıkarabilen çağdaş sanat eserlerine verilen genel addır.

Tarihçe

Ses sanatının tarihinde Amerikalı besteci John Cage'in 4'33" adlı eserine önemli bir yer verilir. Prömiyeri 1952'de yapılan bu eserde icracı enstrümanı çalmadan 4 dakika 33 saniye boyunca bekler, böylelikle normalde müzik kabul edilmeyen arka plan gürültülerini ön plana çıkarmış olur. O zamandan itibaren bu tür eserler için yaygın olarak deneysel müzik denmiş, 1980'lerde ise hem mevcut sanatı açıklamak hem de yeni sanatsal olanaklar yaratmak için ses sanatı terimi kullanılmaya başlanmıştır.[2] Bu anlamda ses sanatı yeni bir şey değildi. Öncüleri arasında Theo van Doesburg sayılmakla beraber, Kurt Schwitters'in, 1920'lerde ve 1930'larda yaptığı eserler de bugünkü anlamıyla ses sanatı olarak nitelendirilebilir. Edith Sitwell, Allen Ginsberg ve Bob Cobbing gibi birçok sanatçının eserleri eğlenceli, cüretkar veya anarşikti. Ses ve kelimelerle yeni bir şey yapmaya çalışıyorlar ve dil ile oynuyorlardı.[3]

Mekâna özgülük ve kamusal alan

Ses sanatı eserlerinin mekâna özgü olarak üretilmeleri yaygın bir uygulamadır. Mekâna özgü iş üreten sanatçı, eserin yerini belirlemeye de önemli bir zaman ayırmış olduğundan, mekâna özgü bir yerleştirmenin kompozisyonunun analizi, yerini de içermelidir. Mekân eserin fizikselliğinin, biçiminin ve bağlamının kurucularındandır, dolayısıyla anlamın belirleyici unsurudur. Mekâna özgü olarak tasarlanmış eser, mekânla ilişkisi dışında anlaşılamayacağı veya deneyimlenemeyeceği için yeri değiştirilemez. İzleyici, sanatçı ve mekân arasında bir diyaloğa tanık olur.[4]

Ses sanatının doğuşunda özellikle kamusal alan çok önemliydi. Bunun sebebi ses sanatının başlangıçta kurumsal sanat sisteminde yer bulamaması ve bir sınıfa sokulamamasıydı. Müzik alanındakiler için “yeterince müzik” içermiyor, sanat alanındakiler için ise “fazla müzik” niteliği taşıyordu.[5] Bu sebepten bu alanda öncü isimler müzeler veya galeriler dışındaki mekânlara ilgi duydular.[6] Bu, öncü ses sanatçılarının kurumları eleştirdikleri bir dönemdi. Max Neuhaus, Hans Peter Kuhn, Rolf Julius, Bill Fontana, Bernhard Leitner veya Robin Minard gibi sanatçılar, eserleri için kurumsal çerçevenin dışında alternatif sergileme alanları arıyorlardı. Ses yerleştirmeleri için ayrılmış özel yerler yoktu; bu nedenle sanatçılar, kamusal alanlar, istasyonlar, havalimanları, geçitler ve parklar gibi alışıldığın dışında yerler aradılar; ya da eski depo binaları, mahzenler, çatı katları, harabeler, sığınaklar, harabeye dönmüş alanlar ya da kullanılmayan endüstriyel binalar gibi terk edilmiş mekanlar aradılar.[7] Bu şekilde ses sanatı daha ilk ortaya çıkışından itibaren mekanla ilişki içinde oldu.

Ses yerleştirmeleri

Ses yerleştirmeleri için iki önemli öğe vardır: mekân ve zaman. Mark Rosenthal'ın genel olarak yerleştirme sanatı için söyledikleri, ses yerleştirmeleri için daha da geçerli sayılabilir: Yaşamımızda gerçek uzam ve zamanda yol alarak etrafımızı keşfettiğimiz şekilde sanat eserinin de araştırılması beklenmektedir. Yerleştirme de tıpkı yaşamda algıların birbirini takip etmesi gibi bir deneyime davettir. Resim ve heykel zamanı dondurup kalıcı bir şey önerirken, yerleştirme böyle bir etkiden kaçınır. İzleyici o anda zamansal akışı ve mekânsal farkındalığı deneyimler. İzleyicinin zaman ve mekânı, algılayan ve nesne arasında hiçbir ayrım veya ikilik olmaksızın sanatla örtüşür.[8] Ses yerleştirmeleri, konserlerin aksine akustik geçici alımlamaya açık, açık ses çalışmalarıdır; parçanın ne başı ne de sonu vardır. Müzikal malzeme bir süreç veya gelişim izlemez, zaman ve mekânda var olur. Açık sanat eseri hem dirençli hem de geçicidir. Besteci, parçanın başlangıcını ve sonunu belirlemez; onu tanımlayan dinleyicidir.[9]

İlk ses yerleştirmelerinden sayılan Drive in Music, 1967'de Max Neuhaus tarafından kamusal bir alanda gerçekleşmişti. Alışılmadık derecede büyük bir müziksever kitleye sahip bir şehir olan Buffalo'da, şehrin ana caddesine yakın Lincoln Parkway adlı bir sokakta, ağaçlara yerleştirdiği vericiler ve antenler sayesinde aynı noktaya ancak her biri farklı bir sesle yayın yapan yedi radyo vericisinden oluşuyordu ve sinüs dalgalarının farklı bir karışımını sunuyordu. Ses sentezleme devreleri hava koşullarına bağlı olarak farklı sesler çıkaracak şekilde tasarlanmıştı.[9] Bu tür eserler için yerleştirme teriminin kullanılması o sıralarda başladı. Ayrıca o dönemde farklı mecralarda çalışan birçok sanatçı, müze ve galerilerin sahte tarafsızlıklarına ve geleneksel sanat pratiklerine karşı bir protesto olarak kurumsal çerçeveleri terk ediyorlardı. Kısacası, ses yerleştirmeleri, sanat üretim ve dağıtım araçlarının eleştirel bir şekilde incelenmesine ve ardından reddedilmesine aracı oldu.[9]

Ses sanatı teriminin eleştirisi

Ses sanatının bir müzik dalı mı, mecra sonrası estetiğin bir dalı mı, bir tür yeni medya estetiği mi, yoksa ilişkisel estetik mi olduğu konusunda farklı görüşler vardır. Max Neuhaus ses sanatı kategorisini reddeder ve risk almayan belirsiz bir kategori olduğunu şu ifadelerle iddia eder: "Görsel sanatlardaki mükemmel yetenekli küratörler, ses kelimesinden söz edildiğinde aniden dengelerini kaybediyorlar. Çelik heykel ile çelik gitar müziğinin ve içinde çelik olan her şeyin birleşiminden oluşan ve 'Çelik Sanatı' denen yeni bir sanat türü ortaya çıksa alay edecek olan bu kişiler, her nasılsa 'Ses Sanatı' terimini hazmetmekte hiç zorlanmıyorlar. Sanatta mecra genellikle mesaj değildir."[10] Neuhaus'un tepkisi, ses sanatı hakkındaki bir dizi yaygın şüpheyi, özellikle de bu kategorinin müziği bir sanat piyasası için yeniden paketlemenin bir yolu olduğu ve geçici seslerden çok görsel nesnelere veya ses kayıtlarına değer veren sanat eleştirisi söylemi olduğu şüphesini yansıtmaktadır. Aynı zamanda, pek çok çağdaş sanatçının, "ses"in bir sanat formunun temeli olmadığı, çağdaş sanatçının giderek artan çoklu ortam envanterinin veya mecra sonrası olanakların içindeki araçlardan sadece bir tanesi olduğu görüşünü de savunmaktadır.[11]

Ses sanatı ve müzik

Ses sanatının müzikten tam olarak nerede ayrıldığı konusunda farklı görüşler vardır. Seth Kim Cohen'in In the Blink of an Ear (2009) ve Salom é Voegelin'in Listening to Noise and Silence (2010) bu konulara farklı görüşler getiren metinlerdir. Her iki yazar da ses sanatını müzikten farklı olarak konumlandırır ve ses sanatının belirleyici niteliğini ses kullanımı olarak değil, ses eserlerinin ortaya çıkardığı algısal, kavramsal ve kurumsal sorunlar olarak ele alır. Cohen, ses sanatının kavramsal niteliğini ön plana çıkarırken Voegelin ise fenomenolojik niteliğini ön plana çıkarır.[12]

Ses sanatının sergilenmesi

Ses sanatı, resim veya heykelin aksine, olduğu yerde kalmadığından öngörülmesi güçtür. İster beyaz küpte ister bir ormanın vahşi doğasında sergileniyor olsun, sanatçılar için zengin potansiyeller sağlarken küratörler için de çeşitli zorlukları beraberinde getirir. Berlin'deki Hamburger Bahnhof küratörlerinden Anna-Catharina Gebbers "Bir ses eserinin sunumu, elinizdeki herhangi bir medya oynatıcının ve birkaç kulaklığın kurulumundan ibaret değildir", der ve bunun yerine, onun mekanın akustik yaratımı olarak adlandırdığı şeyi içerdiğini söyler.[13] İzleyici, nesneye dayalı bir çalışmayla karşılaştığında kendi deneyimi üzerinde çok daha fazla kontrole sahip olur, örneğin daha ince ayrıntılarını görmek için bir tabloya kadar yürüyebilir; bazı durumlarda, tüm maddeselliğini deneyimlemek için heykele dokunulmasına bile izin verilebilir. Gördüğünden hoşlanmıyorsa, gözlerinizi kapatabilir ama kulaklarını doğal yoldan kapatmanın bir yolu yoktur. Gebbers'a göre ses bu özelliği ile "sızan" bir şeydir ve bir küratör olarak düşündüğü ilk şeylerden birinin "ses parçasını, yakınındaki ses çalışmalarının ürettiği sesler gibi diğer seslerden ve hatta yalnızca ortam gürültüsünden nasıl koruyabileceği" olduğunu söyler.[14]

Ayrıca Bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Art Term: Sound Art". Tate. 19 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  2. ^ Ben, Byrne (22 Eylül 2014). "What is sound art? Liquid Architecture provides some clues". The Conversation. 24 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Nisan 2023. 
  3. ^ Glover, Michael (7 Aralık 2010). "Michael Glover: Three cheers for sound artists. But not this one". Independent. 24 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Nisan 2023. 
  4. ^ Rosenthal, M. (2003). Understanding Installation Art: From Duchamp to Holzer. Münih, New York: Prestel. ss. 38. 
  5. ^ Christina, Kubisch (2000). "Works 1980-2000". Klang Raum Licht Zeit. Heidelberg: Kehrer. s. 88. 
  6. ^ Kubisch 2000: 87
  7. ^ Claudia, Tittel (2009). "Sound Art as Sonification, and the Artistic Treatment of Features in our Surroundings". Organised Sound, 14. s. 57-64. doi:10.1017/S1355771809000089. 
  8. ^ Rosenthal 2003: 27
  9. ^ a b c Tittel, 2009
  10. ^ M., Neuhaus (2000). "Sound Art?". Volume: Bed of Sound. New York: P.S.1 Contemporary Art Center. 
  11. ^ Christoph, Cox (Nisan 2009). "Sound Art and the Sonic Unconscious". Organised Sound. 14 (1). s. 19-26. doi:10.1017/S1355771809000041. 
  12. ^ Brian, Kane (20 Ocak 2013). "Musicophobia, or Sound Art and the Demands of Art Theory". Nonsite, 8. 30 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Nisan 2023. 
  13. ^ Carrigan, Margaret (6 Ekim 2017). "How Do You Exhibit Sound Art?". Artsy. 24 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Nisan 2023. 
  14. ^ Carrigan (2017)

İlgili Araştırma Makaleleri

Land art, 1960'ların sonunda ABD'de ortaya çıkmış, 1970'lerde tüm batı ülkelerini etkilemiş avant-garde sanat türüdür. Çağdaş sanatın non–art veya anti-form hareketleri içinde yer alan Land art akımı hiçbir sanatsal -izm ile açıklanamaz. Bu akım, doğanın geniş alanlarına insan müdahalesi olarak düşünülebilir. Taş, toprak ve birçok doğal malzemenin kullanılmasıyla gerçekleştirilen bu sanatta, çok çeşitli uygulama biçimleri vardır, örneğin doğada hendekler açma, toprağa gömme, galeri mekanı içinde toprak, gübre, taş ya da insan ürünü çevresel nesneler…

<span class="mw-page-title-main">Sanat</span> duygusal veya estetik çekicilik yoluyla dışsal değerler yaratma sürecine denir

Sanat, en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak anlaşılır. Tarih boyunca neyin sanat olarak adlandırılacağına dair fikirler sürekli değişmiş, bu geniş anlama zaman içinde değişik kısıtlamalar getirilip yeni tanımlar yaratılmıştır. Bu tanımlardan en yaygın kabul göreni sanatın edebiyat, resim, müzik, tiyatro, sinema, mimari ve heykel alt türlerinden oluştuğu görüşüdür. Bugün sanat terimi birçok kişi tarafından çok basit ve net gözüken bir kavram gibi kullanılabildiği gibi akademik çevrelerde sanatın ne şekilde tanımlanabileceği, hatta tanımlanabilir olup olmadığı bile hararetli bir tartışma konusudur.

<span class="mw-page-title-main">Dijital sanat</span>

Dijital sanat veya sayısal sanat, genel anlamda üretilişinde bilgisayarın rol aldığı, fiziksel olmayan nesnelerin üretilmesiyle gerçekleşen sanat biçimine denir. Bu süreçte bilgisayar geleneksel anlamda bir yardımcı araçtan, vazgeçilmez bir ortak yaratıcı konumuna kadar uzanan tayfın herhangi bir yerinde bulunabillir. Sürecinde bilgisayarın sadece alışılageldik kullanımının rol aldığı işler genelde bu sınıflandırmaya alınmazlar. 1990'lardaki dijital devrim sonrası sayıları artan dijital ressamlar ve baskıcılar sanat çevreleri ve müzeleri tarafından fazla kabul görmeseler de internet sanatı ve yazılım sanatı gibi dallar sanat müzelerine girmiştir. Yeni medya sanatı da denmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Çağdaş sanat</span> pop art ve kavramsal sanat ile başlayan çağın sanatı

Çağdaş sanat, 20. yüzyılın ikinci yarısında veya 21. yüzyılda üretilen sanattır. Modern sanatın aksine üretim yöntemlerine ve akımlara göre incelenmesi güç; çevre ve toplum bilincinin ağır bastığı; ağırlıklı olarak küreselleşme, çevre, biyomühendislik, teknoloji, beden, göç, çok kültürlülük, kimlik siyaseti, kültürel bellek, kurumsal eleştiri gibi konularla ilgilenen; 1960'lı veya 1970'li yıllardan günümüze kadar süregelen ve bir akım veya üslup benzeri birleştirici özellikleri olmadığından genel bir deyişle çağdaş olarak adlandırılan sanat biçimleridir.

<span class="mw-page-title-main">Yerleştirme sanatı</span>

Yerleştirme ya da enstalasyon, geleneksel sanat eserlerinden farklı olarak, çevreden bağımsız bir sanat nesnesi içermeyip belirli bir mekân için yaratılan, mekânın niteliklerini kullanıp irdeleyen ve izleyici katılımının temel bir gereklilik olduğu sanat türü. Kapalı veya açık mekânlarda yapılabilir.

Kavramsal sanat terimi, 1960'larda artık kendilerini alışılageldik sanat eseri biçiminde göstermeyen sanat eserleri için kullanılmaya başlanmıştır. Fikir sanatı olarak da geçer. Kavramsal sanatçılar, bir resim veya heykel yapmak üzere yola koyulup bu amaca yönelik fikirler üretmek yerine geleneksel gereçlerin ve biçimlerin ötesinde düşünüp fikirlerini uygun malzemeler ile ifade etme amacı güderler. Klasik anlamda resim veya heykel tarzı nesneler, ticari mal olmaya elverişli olduklarından sanatsal yaratı ve beğeninin dışında tutulur.

<span class="mw-page-title-main">Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi</span> İstanbulda kurulu devlet üniversitesi

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ), merkez kampüsü İstanbul'un Fındıklı semtinde bulunan devlet üniversitesidir. Ağırlıklı olarak görsel sanatlar, mimarlık, sahne sanatları ve müzik alanında eğitim vermektedir.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul Bienali</span> İKSV tarafından iki yılda bir düzenlenen çağdaş sanat etkinliği

İstanbul Bienali, İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından iki yılda bir düzenlenen çağdaş sanat etkinliğidir. 1987'ye kadar Uluslararası İstanbul Festivali bünyesinde gerçekleştirilen plastik sanat sergileri, bu tarihte İstanbul Bienali adı altında ayrı bir etkinlik haline gelmiştir.

Güzel sanatlar, güzellik ve zevkle ilgilenen sanatlar için kullanılan bir ifadedir.

<span class="mw-page-title-main">Yeni medya sanatı</span>

Yeni medya sanatı; dijital sanat, bilgisayar grafikleri, yeni medya teknolojileri, bilgisayar animasyonları, sanal sanat, İnternet sanatı, interaktif sanat, video oyunları, robotbilimi ve bioteknolojik sanat yöntemlerini kullanarak yapılan sanat eserlerini kapsayan bir sanat türüdür. Bu terim, açığa çıkardığı kültürel obje ve sosyal olaylar ile kendini eski görsel sanatlardan ayırmaktadır. Kullanılan araçlar ile bu mecra, çağdaş sanat için kilit bir rol oynamakta ve doğal olarak günümüzde Yeni Anlatım Biçimleri veya Yeni Medya konularını okutan saygın üniversite, sanat okulu ve uluslararası lisansüstü programlarının sayısının gün geçtikçe artmasına sebep olmaktadır. Yeni medya sanatı genellikle sanatçı ve izleyici ya da izleyici ve sanat eseri arasında bir etkileşim içerir. Fakat, bazı teorisyenlerin ve küratörlerin belirttiği gibi bu etkileşim, sosyal takas, katılım ve dönüşüm yeni medya sanatının ayırt edici özelliği değil, diğer modern sanat pratikleriyle paylaştıkları ortak zemindir. Bu anlayış aslında, kültürel uygulama biçimleriyle eş zamanlı ortaya çıkan teknolojik platformları ve teknolojik mecraları sorgulamayı vurgular.

Miguel Alvarez-Fernandez Madrid'de ve Berlin'de görev yapan bir ses sanatçısı, bestecidir. Technical University of Berlin’de Electronic Music Studio’da, bunun yanı sıra University of Oviedo’nun Sanat Tarihi ve Müzikoloji bölümlerinde ve European University of Madrid’de Ses Sanatı ve Elektro akustik Müzik alanlarında uzman olarak eğitim vermektedir.

Füsun Onur, Türk heykeltıraş.

Nancy Atakan, sanatçı. Virginia ABD'de doğan Atakan, 1969'dan itibaren İstanbul'da yaşıyor ve çalışıyor. Doktora tezini Türkiye'de kavramsal sanat hakkında yazan Atakan'ın işleri, toplumsal cinsiyet, kimlik ve hafıza gibi konuları ele alır. Sanat tarihçi ve eleştirmen olarak da üretimine devam eden Atakan, 2008'de İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nda açılan 5533 isimli sanatçı inisiyatifinin eş kurucuları arasında yer almaktadır. Arayışlar: Resim ve Heykelde Alternatif Akımlar ve Sanatta Alternatif Arayışlar Atakan'ın kaleme aldığı yayınlara örnek gösterilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Sarkis Zabunyan</span> Türkiye Ermenisi sanatçı

Sarkis Zabunyan, kavramsal sanatçı, ressam.

Halil Altındere, sanatçı, yayıncı, küratör.

Ses heykeli, zamana dayalı veya mecralar arası bir sanat biçimi olup, ya heykel nesnesinin bir ses kaynağına sahip olduğu ya da ses kaynağının heykel olarak sergilendiği eserler için kullanılan bir terimdir. Ses heykellerini görsel sanatçılar veya besteciler gibi farklı alanlardan gelen sanatçılar üretebilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kinetik sanat</span>

Kinetik sanat, izleyici tarafından algılanabilen hareketi içeren veya etkisi için harekete bağlı olan bir sanat türüdür. İzleyicinin sanat eserine bakış açısını genişleten ve çok boyutlu hareketi içeren kanvas tablolar, kinetik sanatın en eski örnekleridir. Daha yerinde bir ifadeyle, kinetik sanat, günümüzde en sık üç boyutlu heykellere ve doğal olarak hareket eden veya makineyle çalıştırılan cep telefonları gibi figürlere atıfta bulunan bir terimdir. Hareketli parçalara genellikle rüzgar, motor veya gözlemci tarafından güç verilir. Kinetik sanat, çok çeşitli birbiriyle örtüşen teknikleri ve stilleri kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Feminist sanat</span>

Feminist sanat, 1960'ların sonu ve 1970'lerin feminist hareketiyle ilişkili bir sanat kategorisidir. Feminist sanat, kadınların yaşamları boyunca deneyimledikleri toplumsal ve politik farklılıkları vurgular. Bu sanat biçiminden umut edilen kazanım, eşitliğe veya özgürlüğe yol açma umuduyla dünyaya olumlu ve anlayışlı bir değişiklik getirmektir. Kullanılan medya, resim gibi geleneksel sanat biçimlerinden performans sanatı, kavramsal sanat, vücut sanatı, zanaatçılık, video, film ve lif sanatı gibi daha alışılmışın dışında yöntemlere kadar uzanmaktadır. Feminist sanat, yeni medyanın ve yeni bir bakış açısının dahil edilmesi yoluyla sanatın tanımını genişletmeye yönelik yenilikçi bir itici güç olarak hizmet etti.

15. İstanbul Bienali, İstanbul'da 2017 sonbaharında düzenlenmiş çağdaş sanat bienalidir.

Fatoş İrwen , Diyarbakır doğumlu feminist sanatçı.