İçeriğe atla

Ses

Kontrol Edilmiş
Ses dalgası
Nitelik
Sembol
 Ses basıncı p, SPL, LPA
 Parçacık hızı v, SVL
 Parçacık yer değiştirmesi δ
 Ses şiddeti I, SIL
 Ses gücü P, SWL, LWA
 Ses enerjisi W
 Ses enerjisi yoğunluğu w
 Gürültü maruziyeti E, SELs
 Akustik impedans Z
 Ses frekansı AF

Davul, titreşen bir membran aracılığıyla ses üretir.

Ses, canlıların işitme organları tarafından algılanabilen periyodik basınç değişimleridir. Fiziksel boyutta ses, katı, sıvı veya gaz ortamlarda oluşan basit bir mekanik düzensizliktir. Bir maddedeki moleküllerin titreşmesi sonucunda oluşur.

Ses bir enerji türüdür. Ses titreşimle oluşur, titreşimi enerjiye dönüştürür. Sesin kuvvetine gürlük denir ve "Desibel (dB)" ile ölçülür. Örneğin kalkış yapan füze 120 desibel ses üretir. Yüksek sesli müzik 90 desibel üretir. Normal insanın konuşması 50-60 desibel gücüne eşittir.

Yayılma

Sesin yayılması için maddesel ortama ihtiyaç vardır. Yani boşlukta ses yayılmaz. Ses dalgalar halinde yayılır. Ses kaynağından çıkan ses maddenin taneciklerini titreştirir. Bu nedenle ses yayılır. Ses dalgasının her bir tam devrinde bir sıkışma ve bir seyrekleşme serisi vardır. Ses, tanecikler halinde yayılır, tanecikler ne kadar sık ise o kadar hızlıdır. Sesin yayılma hızı sırasıyla katıdan sıvıya, sıvıdan gaza azalır. Hız (V) = uzaklık (D)/ süre (T) biçiminde gösterilen genel hız formülü aslında teorik bir değer niteliği taşımamaktadır. Çünkü bu formülde göz önüne alınmayan dış faktörler, ses dalgalarının hızı üzerinde bir dizi etkiler yaratır. Örneğin rüzgâr sesi uzaklara taşır, gece ve gündüzün sıcaklık farkları ses dalgalarını etkiler. Ses dalgaları katılarda yaklaşık olarak 5000 m/s hızla yayılır. Suda 1453 m/s hızla yol alır. Havada 340 m/s yol alır. Ses kaynakları ikiye ayrılır bunlar doğal ses kaynakları ve yapay ses kaynaklarıdır.

Ses kaynakları

Ses veren her madde bir ses kaynağıdır. Sesler kaynaktan aldığı enerjilerle titreşerek yayılırlar. Titreşen cisimler esnek olup sesi oluşturur. Esnek olan cisimler ses dalgaları meydana getirebilir ve ses dalgalarını iletebilir. Ses mekanik dalga olduğundan yayılması için bir ortama ihtiyaç duymaktadır. Ses dalgaları ortamlarda sıkışma ve genleşme şeklinde boyuna ilerleyen dalgalardır. Ses dalgalarının basıncı olup girişim sunucu vuru oluştururlar.

Doğal ses kaynakları

Yağmur, rüzgâr, akarsular, gök gürültüsü, canlı sesleri ve doğa sesleri gibi kendiliğinden ses çıkaran ses kaynaklarıdır.

Yapay ses kaynakları

Makine ve enstrüman gibi üretilmiş araç veya gereçler yapay ses kaynaklarıdır.

Frekans (f)

Sesin bir frekansı, boyu, periyodu (T) ve hızı bulunmaktadır. Sesin birim zamandaki (genellikle saniye) titreşim sayısına "frekans" denir. Birimi ise Hertz (Hertz)'dir. Dalga boyu, bir ses dalgasının oluşması için sesin aldığı yoldur. Sesin hızı normal koşullarda; havada 340, tahtada 4000-6000, suda 3000-5000, çelikte ise 8000 m/s dir. Ses boşlukta yayılmaz. Çünkü titreşen bir cismin sıkışıp genleşmesine yol açabilecek atom ya da molekül gibi tanecikler yoktur.

Çok alçak frekanslı ses (İnfrasonik)

Sesleri ya da infrasound olarak nitelendirilen ses frekansları, 20 Hertz den az olurlar. Böylece insan kulağının duyamayacağı kadar düşük, fakat hava basıncı değişiklikleriyle oluşan ses dalga frekanslarından daha yüksektirler.

İnsan kulağının teorik olarak 20 Hertz ile 20000 Hertz arasını duyduğu söylense de, en iyi 250 Hertz ve 3000 Hertz arasındaki konuşma frekansı bölgesini duyar. Hayvanlar, insanların duyamadığı ses frekanslarını bile algılayabilirler. Örneğin fillerin ayağında çok alçak frekansları algılayan doğal alıcılar vardır.

Çok yüksek frekanslı Ses (Ultrasonik)

Ses-ötesi ya da ultra sound, insan kulağının duyamayacağı çok yüksek frekanstaki seslere verilen addır. Frekansı 20.000 Hertz'in üstündedir.

Hayvanlar 20.000 Hertz den yukarisini duyabilirler. Francis Galton (1822-1911) köpeklerin bu özelliğinden yararlanarak Galton Köpek Düdüğünü tasarlamıştır. Sadece köpeklerin duyabileceği frekanslardaki sesleri veren bu düdük köpek terbiyeciliğinde ve istenmeyen köpeklerin uzak tutulmasında kullanılmaktadır. Frekansı 16000 ile 22000 Hertz arasındadır. Uygulamada bu kadar yüksek sıklığa sahip ses, insan kulağı tarafından duyulamamaktadır.

Şiddet

Sesin havada yayılırken oluşturduğu dalganın yoğunluğunun niceliğidir. Bir sesin şiddeti, ses dalgasının genliğiyle doğru orantılıdır. Sesin şiddeti arttıkça direnebileceği süre artar. Yani ses daha uzağa yayılabilir. Ses şiddetinin birimine "Desibel (dB)" denir ve " Desibelmetre" ile ölçülür. İnsan kulağı, 0-140 dB arası sesleri sorunsuz duyar. 140 dB'den şiddetli sesler kulağımıza zarar verir. Ses bilim ve ses bilgisinin temel konusu, dil veya konuşma sesidir. Ses, akciğerlerden gelen havanın ses organlarında biçimlendirilmesiyle oluşan, kulakla veya hassas aletlerle algılanabilen titreşim olarak tanımlanabilir. İnsanoğlunun kendi ses organlarıyla üretip kullandığı bu sesler, konuşma dilinin görece en küçük parçasını ve dilin temelini oluşturur. Sesler, anlam ayırt edici olup olmadıklarına bakılarak, sesbirim (fonem) ve ses değişkesi (allofon) olmak üzere iki kategoride ele alınabilir.

Akciğerlerden gelen havanın ses yolunda meydana getirdiği titreşime ses denir. Çevremizde ses çıkaran sayısız varlık vardır. İnsanlar, hayvanlar, taşıtlar, müzik aletleri, şelale, rüzgâr, yağmur ses çıkaran varlıklardandır.

Kendiliğinden ses çıkaran varlıklara doğal ses kaynakları denir. Ses kaynaklarının ses çıkarabilmesi için titreşim gerekir. Müzik aletlerinde bunu çok net görebiliriz. İnsanların ses çıkarması da titreşimle olur. Gırtlağımızda bulunan ses telleri akciğerlerimizde bulunan hava ile titreşerek ses çıkmasını sağlar.

Ses grupları

Ses oluşturan her varlık ses kaynağıdır. Üç çeşit ses kaynağı vardır:

  • Canlı Varlıklar: Hayvanlar, insanlar…
  • Cansız Varlıklar: Davul, gitar, bağlama, flüt sesi vs…
  • Doğal Afet: Gök gürültüsü, rüzgâr, şimşek vs...

Sesin yayılımı

Sesin yayılması için maddesel ortama ihtiyaç vardır. Yani boşlukta ses yayılmaz. Ses dalgalar halinde yayılır. Ses kaynağından çıkan ses maddenin taneciklerini titreştirir. Bu nedenle ses yayılır. Ses dalgasının her bir tam devrinde bir sıkışma ve bir seyrekleşme serisi vardır. Ses, tanecikten taneciğe yayılır, tanecikler ne kadar sık ise o kadar hızlıdır. Sesin yayılma hızı sırasıyla katıdan sıvıya, sıvıdan gaza azalır. Hız (V) = uzaklık (D)/ süre (t) biçiminde gösterilen genel hız formülü aslında teorik bir değer niteliği taşımamaktadır. Çünkü bu formülde göz önüne alınmayan dış faktörler, ses dalgalarının hızı üzerinde bir dizi etkiler yaratır. Örneğin rüzgâr sesi uzaklara taşır, gece ve gündüzün sıcaklık farkları ses dalgalarını etkiler. Ses dalgaları katılarda yaklaşık olarak 5000 m/s hızla yayılır. Suda 1453 m/s hızla yol alır. Havada 340 m/s yol alır.

Sesin yapısal yönü

Bir saniyelik zaman içerisinde değişken hareketin ya da titreşimlerin sayısı frekans olarak tanımlanır. Frekans arttıkça ses tizleşir. Sesin yapısal yönünü frekans belirler.

Sesin tınısı

Sesin tınısı, aynı frekansta olduğu halde kaynaklar farklı ise seslerin farklı olarak algılanmasıdır. Sesler arasındaki renk farkıdır. Ses kendine özgü olan bu rengi, taşıyıcı bir titreşimin (asal dalganın) üzerine “oranlı” olarak, yan titreşimlerin (harmoniklerin) binmesiyle oluşan karmaşık titreşimlerin sonucunda kazanır. Frekansı oluşturan saniyedeki periyot sayısı, ne kadar fazla olursa ses o kadar tiz; ne kadar az olursa, o kadar pes niteliğe bürünür. Bir şarkının hangi sanatçı tarafından seslendirildiğini sanatçının sesinden anlamamızı sesin tınısı sağlar.

Ses zarfları

Sesin tınısını etkileyen etkenlerden biri ses zarfıdır. Ses zarfı, ses yoğunluğunun zaman içindeki değişimini ifade eder ve üç evre ile açıklanabilir.

  • Çıkış (attack): Bir ses kaynağının titreşmeye başladığı nokta ile en üst seviyeye (tepe noktasına) ulaştığı mesafe arasındaki yükselme zamanıdır.
  • Kalış (sustain): Sesin en yoğun seviyede ya da tepe noktasında kalma zamanıdır.
  • Düşüş (decay): sesin en yoğun seviyeden sessizliğe inme süresidir.

Ton

Basit (genleşme değerlerinin düzenli olması; örneğin düzensiz; 1/500, ikincisi 1/400, üçüncüsünün 1/485 olması gibi) frekanslar seste ton farkını meydana getirir. Frekansları aynı olan seslerin tonları da aynı olur. Seslerin periyodik karakteri dörde ayrılır:

Temel ses: Titreşimleri basit sinüs eğrisi karakteri taşıyan seslere “saf/temel ses” denilir. Bir diyapazonanın çıkardığı ses bunun en yalın örneğidir. Doğada “saf/temel” ses bulunmaz. Doğadaki sesler her zaman karmaşık yapıya sahiptir.

Karışık ses:

Gürültü: Periyodik olmayan düzensiz ses titreşimlerine gürültü denir. Patlama: Kısa süreli hızlı bir hava yoğunlaşması sonucunda oluşup kulağımıza çarpan seslere ise “patlama” denilir.

Sesbirim

Anlam ayırt edici sestir. Bir dildeki sesbirimleri tespit etmek için zıtlaşan çiftlerden yararlanılır. Zıtlaşan çiftler tek bir ses özelliğiyle başkalarından ayrılan kelimelere denir. Söz gelişi, ada ve ata kelimelerini birbirinden ayıran /d/ ve /t/ sesleridir. Bunlardan /d/ ötümlü /t/ ötümsüzdür. Aynı şekilde ara, ana, aya, ala, aba kelimelerinde anlam farkı yaratan sesler, sırasıyla /r/, /n/, /y/, /l/, /b/’dir. “Ara“yı “arı“dan ayıran /a/ ve /ı/, “ver“i “var“dan ayıran /e/ ve /a/ sesleridir. İşte bu türden sesler birer sesbirimdir. Sesbirimler /a/, /b/, /e/, /t/ gibi iki eğik çizgi arasında gösterilir.

Ses değişkesi

Dilde anlam ayırt etmeyen, ancak farklı telâffuz edilen seslere, ses değişkesi denir. Örneğin bana ve banka kelimelerindeki [n] sesleri farklı söylenir. İlki bir diş sesi olan [n], ikincisi bir damak sesi olan [ŋ]‘dir. Buna göre Türkçede /n/ sesbiriminin, [n] ve [ŋ] olmak üzere en az iki ses değişkesinden söz edilebilir. Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi ses değişkeleri köşeli ayraç içinde gösterilir. Dilin sesleri incelenirken sesbirimler ve onların değişkeleri ayrıntılı olarak ele alınabilir ancak bu çalışmada ağırlıklı olarak sesbirimler üzerinde durulmaktadır.

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Elektromanyetik radyasyon</span>

Elektromanyetik radyasyon, elektromanyetik ışınım, elektromanyetik dalga ya da elektromıknatıssal ışın bir vakum veya maddede kendi kendine yayılan dalgalar formunu alan bir olgudur. Elektromanyetik dalgalar, yüklü bir parçacığın ivmeli hareketi sonucu oluşan, birbirine dik elektrik ve manyetik alan bileşeni bulunan ve bu iki alanın oluşturduğu düzleme dik doğrultuda yayılan, yayılmaları için ortam gerekmeyen, boşlukta c ile yayılan enine dalgalardır. Elektromanyetik dalgalar, frekansına göre değişik tiplerde sınıflandırılmıştır. Bu tipler sırasıyla :

<span class="mw-page-title-main">Frekans</span> bir olayın birim zaman (genel olarak 1 saniye) içinde hangi sıklıkla, kaç defa tekrarlandığının ölçümü

Frekans veya titreşim sayısı bir olayın birim zaman içinde hangi sıklıkla, kaç defa tekrarlandığının ölçümüdür, matematiksel ifadeyle çarpmaya göre tersi ise periyot olarak adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Hertz</span> SI birim sisteminde frekans birimi

Hertz, SI birim sisteminde frekans (sıklık) birimidir. İsmini elektromanyetik dalgaların var olduğunu ilk kanıtlayan kişi olan Alman fizikçi Heinrich Rudolf Hertz'den alır. Hertz'in yaygın kullanım alanlarından bazıları genelde sesle alakalı uygulamalarda kullanılan sinüs dalgaları ve müzik notalarını göstermektir. Hertz bazen de foton enerji eşitliği ile enerjiyi temsil etmek amacıyla da kullanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Ultrason</span> İnsan işitme aralığının üzerinde frekanslara sahip ses dalgaları

Ultrason, 20 kilohertz'den daha yüksek frekanslara sahip sestir. Bu frekans, sağlıklı genç yetişkinlerde insan işitmesinin yaklaşık üst duyulabilir sınırıdır. Akustik dalgaların fiziksel prensipleri, ultrason dahil olmak üzere herhangi bir frekans aralığına uygulanır. Ultrasonik cihazlar, 20 kHz'den birkaç gigahertz'e kadar frekanslarda çalışır.

<span class="mw-page-title-main">Gök gürültüsü</span>

Gök gürültüsü, şimşek ve yıldırım esnasında oluşan patlamaya benzer yüksek ses. Şimşek sonucu meydana gelen yıldırım demetlerini çevreleyen havada şiddetli bir basınç ve sıcaklık yükselmesi görülür. Yıldırım demetlerini çevreleyen havada oluşan bu ani sıcaklık ve basınç değişimi havanın hızla genleşmesine neden olur. İşte, havanın bu ani genleşmesi sonik ses dalgası yaratır ki bu da gök gürültüsünü meydana getirir.

<span class="mw-page-title-main">Ses hızı</span>

Ses hızı, bir ses dalgasının esnek bir ortamda hareket ederken birim zamanda kat ettiği mesafedir. havada, deniz seviyesinde ve 20 °C (santigrat) sıcaklıkta 343.2 m/s olarak alınır.

<span class="mw-page-title-main">Rezonans (fizik)</span>

Rezonans, fizikte bir sistemin bazı frekanslarda diğerlerine nazaran daha büyük genliklerde salınması eğilimidir. Bunlar, o sistemin rezonans (tınlaşım) frekansları olarak adlandırılır. Bu frekanslarda küçük periyodik kuvvetler bile çok büyük genlikler üretebilir.

Oktav, müzikte bir ses aralığıdır. Bir oktavın yüksek notasının ses dalgası frekansı (perdesi), aynı oktavın alçak notasının iki katıdır. Örneğin orta C üzerindeki A notasının uluslararası standart frekansı 440 hertz'dir.Bu A notasının üzerindeki oktav 880 hertz ile titreşirken, altındaki oktav 220 hertz ile titreşir.

<span class="mw-page-title-main">Genleşme</span> Genleşen cisim hacmi artacağından dolayı yüzer.

Genleşme, sıcaklığı artırılan bir cismin uzunluk ya da hacminin değişmesi olayıdır.

<span class="mw-page-title-main">Radyo dalgaları</span> Radyo Dalgaları (Radio Waves)

Radyo dalgaları, radyo frekansı ile gerçekleşen elektromanyetik dalgalardır. Tel gibi somut bağlantılar kullanmadan, atmosfer içerisinde veri taşınmasına olanak tanırlar. Radyo dalgalarını diğer elektromanyetik dalgalardan ayıran özellikleri görece uzun dalgaboylarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Titreşim</span>

Titreşim bir denge noktası etrafındaki mekanik salınımdır. Bu salınımlar bir sarkaçın hareketi gibi periyodik olabileceği gibi çakıllı bir yolda tekerleğin hareketi gibi rastgele de olabilir.

Ses sinyali herhangi bir sesin iletilmek veya saklanmak için elektromanyetik enerjiye çevrilmiş halidir. Bu sinyal AF kısaltmasıyla da gösterilir.

İşitme kaybı veya işitme yetersizliği, sesleri algılama yetisindeki tam ya da kısmî bir azalmayı ifade eder. Birçok biyolojik ve çevresel etmene bağlı olarak gelişen duyma kaybı, ses algılama yetisine sahip bütün canlılarda ortaya çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">İyonlaştırıcı olmayan radyasyon</span> Düşük frekanslı radyasyon

İyonlaştırıcı olmayan radyasyon, bir atomdan veya molekülden bir elektronu tamamen koparabilmek için atomları veya molekülleri iyonlaştırabilecek yeterli enerji taşıyan kuantumlara sahip olmayan herhangi bir elektromanyetik radyasyon türüdür. Elektromanyetik radyasyon, maddenin içinden geçerken yüklü iyonlar üretmez. Yalnızca, bir elektronu daha yüksek enerji seviyesine çıkaran uyarım için yeterli enerjiye sahiptir. İyonlaştırıcı olmayan radyasyondan daha yüksek bir frekansa ve daha kısa dalga boyuna sahip olan iyonlaştırıcı radyasyon birçok kullanım alanına sahiptir, ancak sağlık için bir tehdit olabilir. İyonlaştırıcı radyasyona maruz kalmak yanıklara, radyasyon hastalıklarına, kansere ve genetik hastalıklara sebep olabilir. İyonlaştırıcı radyasyon kullanmak, iyonlaştırıcı olmayan radyasyon kullanılırken genelde gerekli olmayan dikkatli ve özenle alınmış radyolojik korunma önlemleri gerektirir.

Perde, bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık veya incelik derecesi. Perde, bir notanın frekans değeriyle ilişkilidir. Bu nedenle zaman zaman perde ve nota sözcükleri eşanlamlı olarak kullanılır. Perde sözcüğü aynı zamanda telli çalgılardaki fret kısmını belirtmek için de kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Dalga (fizik)</span> uzayda ve maddeden geçen salınım

Dalga, bir fizik terimi olarak uzayda ve maddede yayılan ve enerjinin taşınmasına yol açan titreşime denir. Dalga hareketi, orta parçaların yer değişimi sıklıkla olmadan, yani çok az ya da hiç kütle taşınımı olmadan, enerjiyi bir yerden başka bir yere taşır. Dalgalar sabit konumlarda oluşan titreşimlerden oluşurlar ve zamanla nasıl ilerlediğini gösteren bir dalga denklemi ile tanımlanırlar. Bu denklemin matematiksel tanımı dalga çeşidine göre farklılık gösterir.

Yavaş ışık, çok düşük grup hızlarında oluşan optiksel titreşimin ya da optiksel taşıyıcının geçişinin yayılımı. Yayılma meydana gelirken yayılım titreşimi boşlukla etkileşimde bulunduğundan büyük ölçüde yavaşlar ve yavaş ışık bu sayede oluşmuş olur.

<span class="mw-page-title-main">52 Hertz balinası</span>

52 Hertz balinası, alışılmadık bir biçimde 52 hertz frekansında ses çıkaran ve 1980'lerin sonu, 1990'ların başından bu yana düzenli olarak izlenen, türü belirlenememiş bir balinadır. Kendisine ilk olarak Pasifik Okyanusu'nun kuzeydoğusunda deniz altı araştırmacıları rastlamıştır. 52 Hertz, çoğunlukla 12 ile 25 hertz arasındaki frekansta ses çıkaran kambur balina ile mavi balinaya oranla daha yüksek sesteki frekanslarda ses çıkarmaktadır. 52 Hertz, bu özelliğiyle kambur balina ile mavi balinadan ayrılmaktadır ve dünyada bu özellikteki ilk ve tek balinadır. Bu özelliği nedeniyle diğer balinalarla iletişim kurmakta zorlanan 52 Hertz'e kriptozoologlar dünyanın en yalnız balinası demiştir.

<span class="mw-page-title-main">Boyuna dalga</span>

Boyuna dalgalar içerisinde ortam yerdeğiştirmesinin giden dalgayla aynı veya zıt yönde olduğu dalgalardır. Mekanik boyuna dalgalara ortamda ilerlerken kompresyon ve seyreltme ürettikleri için bunlara kompresyon dalgası veya basınç dalgası da denilmektedir. Diğer başlıca dalga tipi, içerisinde ortam yerdeğiştirmesinin yayılma doğrultusuna dik açı yaptığı enine dalgadır. Enine dalgalara "t dalgaları" veya "kesme dalgaları" da denilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Debye modeli</span>

Termodinamik ve katı hal fiziğinde Debye modeli; Peter Debye tarafından 1912 yılında geliştirilen, katılarda özgül ısıya (ısı kapasitesi) olan fonon katkısını tahmin etmek için kullanılan metottur. Atomik kristal yapının salınımlarını, bir kutu içerisindeki fononlar gibi düşünerek ele alır. Bu; katıya ayrı ayrı kuantum harmonik osilatörlerden oluşmuş olarak davranan Einstein modelinin tam tersidir. Debye modeli;  – Debye T3 yasası - ısı kapasitesini düşük sıcaklıklarda doğru bir şekilde tahmin eder., düşük sıcaklıklarda olan. Tıpkı Einstein modeli gibi, yüksek sıcaklıklarda Dulong–Petit Yasasını da doğru bir şekilde kapsar. Ama, ara sıcaklıklarda basitleştirmek için yapılan varsayımlar nedeniyle doğruluğu kusurludur.