
Sarılık (ikter; icterus), bir hastalık değil, çoğu karaciğerle ilgili olan bazı hastalıkların belirtisidir. İkter tablosunda gözakı (sklera), deri, mukozalar ve organlar sarıya boyanır. En önemli nedeni kandaki bilirubin düzeyinin artmasıdır. Normalde periferik kanın 100 ml’sinde 1 mg kadar bilirubin bulunur. Kandaki bilirubin düzeyinin 2.5 mg’ın üzerine çıkmasına “hiperbilirubinemi”, bunun neden olduğu klinik tabloya "sarılık; ikter (icterus)” adı verilir.

Lupus, teknik adıyla Sistemik Lupus Eritematozus (SLE) veya Yaygın Lupus Kızarıklığı, Otoimmun, Kelebek Hastalığı kökenli multisistem hastalıklarının en sık görülen tipik örneğidir. Lupus sözcüğü, Latincede “kurt” anlamında olup ciltte çıkan yaraların yıkıcı özelliğini ifade eder. 1872 yılında Kaposi, hastalığın sadece cildi değil vücudun değişik organlarını etkileyen bir hastalık olduğunu fark etmiştir. Otoimmun antikorların büyük bölümü ANA niteliğindedir. Sessizce gelişebilir ya da akut olarak başlar. Ateşli ataklar biçiminde alevlenmeler gösterir. Organizmanın tümünü etkileyebilir, ancak deri, eklemler, böbrekler ve seröz zarlar zarar gören başlıca dokulardır.

İnsan papilloma virüsü, insan papilloma virüs ya da human papillomavirus papillomavirus ailesine mensup, deri ve mukozal yüzeylerdeki bazal epitelyal tabaka hücrelerini enfekte eden bir DNA virüsüdür ve neden olduğu HPV enfeksiyonu, dünyada cinsel yolla bulaşan en yaygın hastalıktır.

Endometriozis, dölyatağı mukozasındaki epitelyum dokusundan kopup ayrılan hücrelerin dölyatağından çok az uzağında meydana getirdiği benign dokudur. Rahim dışındaki bölgelerde iyi huylu tümör adlı oluşumlara dönüşmektedir. Bu oluşumlar ağrıya, kısırlığa ve diğer bazı sorunlara neden olabilir. Genelde bu hastalık geç teşhis edilmektedir. Yaklaşık olarak ilk belirtiyle teşhis arasında 6 seneye yakın bir süre gecmektedir. Rahim içini döşeyen endometrium gibi endometrioziste adet döneminin etkisi altındadır. Adet dönemi içerisinde bu dokularda da kalınlaşma ve kanama olmaktadır. Endometriozisin en sık görüldügü yerler karın boşluğu olmak üzere yumurtalıklarda ve pelvis adındaki kalça boşluğundadır.
Vajinit, vajina mukozasının enflamasyonudur ve genelde aşağıdaki üç kategoriye ayrılır:
- Hormonal vajinit doğum sonrası veya menopoz sonrası kadınlarda görülen atrofik vajiniti de kapsar. Vajina duvarlarının ince ve kuru olmasından kaynaklanır. Bazen ergenlik öncesi genç kızlarda da olabilir. Kaşınma, yanma ve acı olabilir. Vajinal dokunun incelmesi enfeksiyonlara yol açabilir.
- İrritan vajinit alerji yapan veya tahriş eden maddelerden kaynaklanır. Alerji nedeni prezervatif, spermatisit, sabun, parfüm, vajinal duş ve meni, ilaçlar nedeniyle olabilir. Sürtünme, kumaşlar, tampon veya kremler de tahrişe neden olabilir. Bunların neden olduğu enflamasyon vajinal akıntıya neden olabilir.
- Enfeksiyöz vajinit üreme yaşında kadınlardaki vajinitlerin %90'ını oluşturur. Bakteriyel enfeksiyon vajinitlerin en sık nedenidir. Genelde Candida albicans, Trichomonas vaginalis veya Gardnerella tarafından meydana gelir. Daha ender enfeksiyonlar bel soğukluğu, klamidya, mikoplazma, herpes, kampilobakter ve bazı parazitlerdir.
- Aerobik vajinit

İnsan dişi, besinleri yutmaya ve sindirmeye hazırlık aşamasında keserek ve ezerek besinlerin mekanik olarak yıkımında görev yapar. İnsanlarda, her birinin belirli bir işlevinin olduğu kesici diş, köpek dişi, küçük azı dişi ve azı dişi olmak üzere dört tip diş vardır. Kesici dişler besini keser, köpek dişleri besini koparır ve küçük azı ve azı dişleri besini ezer. Dişlerin kökleri maksilla ya da mandibula içerisine yerleşmiş ve diş eti ile kaplanmıştır. Dişler yoğunluğu ve sertliği farklı çeşitli dokulardan yapılmıştır.

Papanikolaou testi, Papanicolaou testi, Pap smear, Pap test, servikal smear veya smear testi, jinekolojide kullanılan bir tarama testidir. Test, onu keşfeden Georgios Papanikolaou'nun adıyla anılmaktadır, bununla beraber Aurel Babeş de bağımsız olarak aynı testi geliştirmiştir. Testin adında geçen smear, İngilizce bir kelime olup Türkçe "yayma" demektir; alınan hücrelerin incelenmek üzere bir mikroskop lamı üzerinde yayılmasını belirtmek amacıyla kullanılır. özellikle ektoserviksdeki premalign ve malign durumları belirlemek için geliştirilmiş bir tıbbi görüntüleme metodu olan Pap testi, ayrıca endoserviks ve endometriumdaki anormallikleri belirlemek için de kullanılır. Kanser öncülü değişikliklerin erken saptanması mortaliteyi azaltır, bilhassa serviks kanserinin bu yöntemle taranması sonucunda mortalite büyük oranda düşmüştür. Sonuç olarak serviks kanserinin tarama testi olarak kullanılan Pap smear testi, erken tanı olanağı sağlamaktadır. Buna ek olarak birçok enfeksiyon süreci de tanımlanabilmektedir, Kandida albicans ve Trichomonas vaginalis gibi.

Serviks kanseri, servikal kanser ya da rahim ağzı kanseri, rahim ağzının malign (kötücül) kanseridir. Serviks kanseri, epitelden köken alan malign tümör, yani karsinomdur. İlk belirtisi vajinal kanama olabilir, ama iyice ilerleyene kadar bir belirti göstermeme durumu da söz konusudur. Tedavisi, erken evrelerde ameliyat, ileri aşamalarda kemoterapi ve radyoterapidir.

Rahim ağzı veya serviks, kadın üreme sisteminde bulunan rahmin alt bölümüne verilen ad. Genellikle silindir şeklinde ve 2–3 cm uzunluğundaki serviks hamilelik ile birlikte şekil ve boyut değiştirebilir. Dar ve merkezinde bulunan servikal kanal rahim ağzının içinden geçerek vajinayı rahim boşluğuna bağlar. Serviksin rahime açılan kısmına internal os, vajinaya açılan kısmına ise eksternal os denir. Rahim boynuzları, rahim ve fallop tüplerinin birleştiği noktalardır. Serviksin supravajinal kısmı önden fibröz doku ile mesaneden ayrılır. Rahim ağzı anatomik açıdan yaklaşık 2,000 yıldır, Hipokrat'ın yaşadığı zamanlardan beri bilinmektedir.

Rahim kanseri, kadın genital sisteminde rahim içini döşeyen endometriyumdan kaynaklanan bir kanserdir. Kanser, vücudun diğer bölümlerine yayılma veya dağılma yeteneğine sahip hücre'lerin anormal büyümesinin sonucudur.

Endometrial polip veya uterin polip, rahmin iç astarında bulunan bir kitle’dir. Endometriyal polip, rahimin iç yüzeyinde dokudan kaynaklı olan iyi huylu bir et parçası veya et beni olarak bilinir.

Pelvik inflamatuar hastalık (PİH), kadın üreme sisteminin üst kısmının, yani uterus, fallop tüpleri ve overlerin ve pelvis içinin enfeksiyonudur. Sıklıkla semptomsuz olabilir. Eğer bulgu ve semptomlar varsa, alt karın ağrısı, vajinal akıntı, ateş, idrara çıkma ile yanma, ağrılı cinsel ilişki, cinsel ilişki sonrası kanama veya düzensiz adet kanaması olabilir. Tedavi edilmeyen PİH, infertilite, ektopik gebelik, kronik pelvik ağrı ve kanser gibi uzun süreli komplikasyonlara neden olabilir.
İlaç stomatitleri, günümüzde kullanımı giderek artan ilaçlar ve bitkisel kökenli destek maddelerinin yan etkileri sonucu ağız mukozasında beliren klinik tablolardır; “oral mukozit” tanımlaması da kullanılmaktadır. İlaçların içerdiği maddeler, tüm organizmada istenmeyen önemli reaksiyonlara neden olabilmektedir (adverse drug reactions). İstatistiksel veriler, hastane acil servislerine getirilen hastaların ortalama %3'ünde bu tür reaksiyonlara bağlı yakınmaları olduğunu göstermektedir. Yan etkisi olmayan ilaç yoktur, ancak bazı insanlar bazı ilaçlara karşı daha duyarlıdır. İlaç stomatitlerinin çok büyük bir bölümü, kullanılan ilacın kesilmesi ya da dozajının yenilenmesini gerektirir.
Kanser nedenleri veya kanser etyolojisi, günümüzde oldukça ilgi çeken konulardan biridir. Tümörlerin oluşumunda etkili çok sayıda faktör vardır. Kanser yapan etkilere 'kanserojen' veya 'karsinojen' denilmektedir. Karsinojen "karsinom doğuran" anlamındadır; kapsamına sarkom girmemektedir. Kanserojen kavramı sarkomları da içine alan tanımlamadır. Karsinojen ve kanserojen nitelemeleri günümüzde eşanlamlı sözcükler gibi kullanılmaktadır. Bazı etkiler doğrudan doğruya kanser yapamadıkları halde, kanserin oluşmasına yardım ederler. Bunlara kokarsinojen (cocarcinogen) denir. Kanserleşmeyi önleyen maddelere antikarsinojen (anticarcinogen) adı verilmiştir. Tümör oluşumunda üç temel neden vardır:
- Çevreden gelen (ekzojen) kanserojenler
- Organizmanın kendisinde bulunan (endojen) kanserojenler
- Yardımcı faktörler
Hipoöstrojenizm veya östrojen eksikliği, östrojenin normal seviyesinden daha düşük bir seviyede bulunmasıdır. Bir neden belirtmeksizin durumu ortaya koyar. Östrojen eksikliği ayrıca artmış kardiyovasküler hastalık riski ile ilişkilidir ve idrar yolu enfeksiyonları ve osteoporoz gibi hastalıklarla bağlantılıdır.

Bir servikal polip, servikal kanalın yüzeyinde yaygın olarak görülen iyi huylu bir polip veya tümördür. Düzensiz adet kanamasına neden olabilirler, ancak genellikle semptom göstermez denilmekle beraber vajinal akıntı gibi kronik jinekolojik problemler anamnezde vardır. Tedavi, polipin cerrahi müdahale ile (polipektomi) çıkarılmasından oluşur ve prognoz genellikle iyidir. Servikal poliplerin yaklaşık %1'i kansere yol açabilecek neoplastik değişiklik gösterecektir. Menarş sonrası, hamile olan premenopozal kadınlarda en sık görülürler.

Atrofik vajinit, yeterli östrojen olmaması nedeniyle vajinal doku incelmesi sonucu vajinanın iltihaplanmasıdır. Semptomlar arasında cinsel ilişki sırasında ağrı, vajinal kaşıntı veya kuruluk ve idrar yapma isteği veya idrar yaparken yanma sayılabilir. Devam eden hastalık, tedavi olmaksızın genellikle düzelmez. Komplikasyonlar idrar yolu enfeksiyonlarını içerebilir.

Bir nabothian kisti, serviksin yüzeyinde mukusla dolu bir kisttir. Çoğu zaman, ektoserviksin tabakalı skuamöz epitelinin endoserviksin basit kolumnar epiteli üzerinde büyüdüğü zaman ortaya çıkarlar. Bu doku büyümesi servikal kriptleri bloke edebilir, kriptlerin içinde servikal mukusu hapseder. Ufak boyutlu naboth kistleri zaman içerisinde birleşerek dev boyutlara nadiren ilerleyebilir. Bu şekildeki büyük naboth kistlerinde serviks uterinin rezerv dokusu destrükte olduğundan, gebelik sürecinde erken doğumlara neden olabilmektedir.
Postkoital kanama, cinsel ilişkiden sonra vajinadan gelen kanamadır. Ağrı ile ilişkili olabilir veya olmayabilir. Kanama rahim, serviks, vajina ve vajina yakınında bulunan diğer doku veya organlardan olabilir. Postkoital kanama rahim ağzı kanserinin ilk belirtilerinden biri olabilir. İlişkiden sonra vajinal kanamanın ortaya çıkmasının başka nedenleri de vardır. Bazı insanlar ilk kez cinsel ilişkiden sonra kanar, ancak diğerlerinde olmaz. Kızlık zarı ince bir doku olduğu için gerilirse kanayabilir. Spor ve tampon kullanımı gibi diğer aktiviteler vajinayı etkileyebilir. Postkoital kanama tedavi olmaksızın durabilir. Bazı durumlarda, postkoital kanama adet düzensizliklerine benzeyebilir. Postkoital kanama gebelik boyunca ortaya çıkabilir. Servikal poliplerin varlığı gebelik sırasında postkoital kanamaya neden olabilir çünkü poliplerin dokusu daha kolay zarar görür. Postkoital kanama, rızalı ve rızasız cinsel ilişkiden sonra travmaya bağlı olabilir.