İçeriğe atla

Serpil Yeşilyurt cinayeti

Kontrol Edilmiş

Serpil Yeşilyurt cinayeti, 3 Ekim 1998 tarihinde annesi Hanım Yeşilyurt ile birlikte kaçırıldıktan sonra tecavüz edilip doksan yerinden bıçaklanan Serpil Yeşilyurt'un öldürülmesidir. Yaşları 15 ile 17 arasında değişen dört tinerci tarafından işlenen cinayette tecavüze uğrayan anne Yeşilyurt ise ağır yaralı olarak kurtulmuştur. Cinayetin işleniş şekli ve dava süreci uzun süre Türk kamuoyunu meşgul etmiştir.

Olay

Bir akrabasının kına gecesine gitmek için dışarı çıkan anne-kız, bir süre sonra yanlarına gelen otomobil tarafından durdurulmuş ve araçtan inen dört kişi tarafından kaçırılmıştır. Araç hareket ettikten sonra da bağırıp yardım istemeye devam eden Serpil Yeşilyurt'un başına bira şişesiyle vurulup bayıltılması üzerine saldırganlara tepki gösteren Hanım Yeşilyurt, Çekmeköy ormanına çekilen araçtan indirilmiştir. Burada tecavüze uğrayan kadın, boğazı kesilerek ormana terk edilmiştir. Ormanın daha ıssız bir bölgesinde Serpil Yeşilyurt'a sırayla tecavüz eden tinercilerin her biri daha sonra kadını bıçaklamaya başlamıştır. Göğüs uçlarını kesme, gözleri oyma gibi işkencelere de maruz kalan Serpil Yeşilyurt orada yaşamını yitirmiştir.[1][2][3]

Kaçırıldıktan birkaç saat sonra Hanım Yeşilyurt bulunarak hastaneye kaldırılmıştır. Olayın üzerinden dört gün geçtikten sonra gelen bir ihbar üzerine olayın faillerinden üçü yakalanmış ve faiilerden 15 yaşındaki Savaş Tüblek, polisleri Serpil Yeşilyurt'u bıraktıkları yere götürmüştür. Yeşilyurt'un parçalanmış hâldeki cesedi ambulansa konularak morga kaldırıldıktan sonra olayda yer alan sanıklardan 17 yaşındaki İsmail Çolak da yakalanmıştır.[4][5]

Yargılama

İstanbul 2 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesi (İstanbul 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi), "bir suçu saklamak için adam öldürmek, adam öldürmeye tam teşebbüs, zorla adam kaçırmak, alıkoymak, kızlık bozmak, zorla ırza geçmek ve gece silahlı gasp" suçlarından Serdar Kaçmaz'ı 78 yıl 8 ay, İsmail Ayvacıoğlu ve Savaş Tüblek'i 75 yıl 8 ay ve İsmail Çolak'ı ise 61 yıl 8 aya mahkûm etmiştir.

Yeniden yargılamalar

1 Haziran 2005'te yürürlüğe girmesi üzerine yeni TCK'den yararlanmak isteyen dört mahkûm mahkemeye başvurmuş ve İstanbul 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi, hükümlülerin yattıkları süreyi dikkate alarak, "Yeni TCK'deki lehe olan maddelerin uygulanması hâlinde ileride mağduriyetlerine mahal verilmemesi için infazın durdurulmasına karar verilmiştir." diyerek dört kişiyi de tahliye etmiştir.[6] Kamuoyunda Rahşan Affı olarak da bilinen Şartlı Salıverme Yasası’ndan da yararlanan dört sanık, 7-9 yıl hapis sonrası serbest kalmıştır.[7]

Tahliye edildikten yedi ay sonra Savaş Tüblek adam yaralamak suçundan tekrar cezaevine gönderilmiştir. Yeni cezadan gelen hapis cezasının yanı sıra aftan yararlanarak yatmadığı süre de cezasına eklenmiştir.[8]

Haziran 2010'da çıkan 6008 No.lu yasa nedeniyle sanıkların dosyası Yargıtay tarafından Üsküdar Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir. Olaydan on dört yıl sonra bu kez çocuk mahkemesinde yapılan yargılamada Savaş Tüblek'e 15, İsmail Ayvacıoğlu'na 16, İsmail Çolak'a 17 ve Serdar Kaçmaz'a ise "Serpil Yeşilyurt’u kaçırıp zorla ırzına geçmek ve delilleri saklamak için canavarca hisle öldürmek" suçundan 19 yıl hapis cezası verilmiştir.[9][10][11]

Tepkiler

11 Kasım 1998 tarihinde Ümraniye'de "Serpil'i Unutma!" adlı bir anma gecesi düzenlenmiştir. Altı bine yakın kişinin katıldığı gecede Milletvekili Ayseli Göksoy, CHP İstanbul İl Başkanı Ethem Cankurtaran, Ümraniye Belediye Başkanı Mehmet Bingöl ve ANAP'lı, DPT'li birçok kişi hazır bulunmuştur. Geceye Serpil Yeşilyurt'un öğrencileri ve velileri de katılmıştır. Sanatçılardan Arif Sağ, Onur Akın, Erdal Erzincan ve Suavi gibi isimlerin de katıldığı geceye Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Işılay Saygın'ın katılmaması ise Yeşilyurt'un yakınlarının tepkisini çekmiştir.[5]

Kaynakça

  1. ^ "Şehir zorbalarına linç girişimi". Milliyet. 9 Ekim 1998. 11 Aralık 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2017. 
  2. ^ "Bunlar insan olamaz". Sabah. 9 Ekim 1998. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2017. 
  3. ^ "Cezayı hakettik". Milliyet. 11 Ekim 1998. 16 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2017. 
  4. ^ "Taze kan, taze kız istiyorum". Hürriyet. 12 Ekim 1998. 3 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2017. 
  5. ^ a b "Üçüncü bıçakta bayıldım". Hürriyet. 14 Kasım 1998. 14 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2017. 
  6. ^ "İşkence yaptılar, tecavüz ettiler, defalarca bıçaklayıp öldürdüler 7 yıl yatıp çıktılar". Vatan. 19 Haziran 2005. 17 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2017. 
  7. ^ "Hani 36 yıldı". 9 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  8. ^ "Af yasasının marifeti: 'Hoca' katili yine saldırdı". Radikal. 4 Temmuz 2006. 22 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2019. 
  9. ^ "7 yıl sonra gelen güzel haber!". Habertürk. 23 Ekim 2012. 28 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2017. 
  10. ^ "Serpil öğretmenin katili yakalandı". Hürriyet. 24 Ekim 2012. 28 Eylül 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2017. 
  11. ^ "Ödül gibi ceza!". Vatan. 16 Kasım 2012. 18 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2017. 

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Cinayet</span> bir bireyin kötü bir niyetle hukuka aykırı olarak başka bir bireyi öldürülmesi

Cinayet, bir kimsenin başka bir kimseyi bilerek öldürmesi eylemidir. Çoğu ülkede müebbet hapis ya da idam cezasıyla sonuçlanmaktadır. Hukuken öldürme veya kasten öldürme olarak nitelenir. Öldüren kişiye katil denir.

Danıştay Saldırısı, 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay 2. dairesine Alparslan Arslan adlı saldırganın gerçekleştirdiği silahlı eylemdir. Saldırı sonrasında, Danıştay İkinci Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ölmüş, aralarında daire başkanı Mustafa Birden'in de yer aldığı dört üye ise yaralanmıştır. Arslan, saldırı sonrasında kaçmaya çalışırken Danıştay'da görevli polis memurları tarafından yakalanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Uluslararası Ceza Mahkemesi</span> hükûmetlerarası örgüt ve uluslararası mahkeme

Uluslararası Ceza Mahkemesi, kuruluş belgesi Roma Statüsü olan, savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar, soykırım suçları ve saldırı suçlarına bakan uluslararası bir mahkemedir. 1 Temmuz 2002 tarihinde kurulmuş ve 11 Mart 2003 tarihinde çalışmaya başlamıştır. Mahkeme binası "Ev Sahipliği Anlaşması" yaptığı Hollanda'nın Lahey kentinde bulunmaktadır. Mahkemeye 124 ülke taraf olmuştur.

Tuncay Mataracı, Türk siyasetçi, 42. Hükümet'te Gümrük ve Tekel Bakanı.

Manisa davası ya da Manisalı gençler davası, Manisa'da, çoğu lise öğrencisi olan 16 gence 26 Aralık 1995'te gözaltına alınmalarının ardından yasa dışı örgüt üyesi oldukları iddiasıyla açılan dava ile bu gençlere gözaltında işkence yaptıkları iddiasıyla polislere karşı açılan davalara, basında ve halk arasında verilen addır. Davalar Türkiye'de insan hakları alanında verilen mücadelenin simgesi oldu ve uzun süre devam etti.

Adnan Çolak, 1992-1995 yılları arasında Artvin'de işlediği cinayetlerle Artvin Canavarı olarak adını duyuran Türk seri katil ve tecavüzcüdür. Üç yıla yakın sürede 68 ile 95 yaşlarındaki altısı kadın toplam 11 kişiyi öldürmüş ve kadınlara öldürmeden önce tecavüz etmiştir. Kurbanlarından ikisi tecavüzüne uğramış ancak ağır yara alarak kurtulmuştur. Yaralı kurtulan ikinci kurban yakalanmasını sağlamıştır. Rahşan Affı ile 2005 yılında serbest kalmıştır.

Osman Yıldırım, Danıştay saldırısı ve Ergenekon davası sanığı.

Ergenekon davaları veya Ergenekon kumpası, iddia olunan Ergenekon örgütü kapsamında açılan davalardır.

Balyoz ya da Balyoz Harekât Planı 5-7 Mart 2003 tarihlerinde 1. Ordu karargâhında düzenlenen plan seminerinde Türkiye hükûmetini devirmek amacıyla Çetin Doğan liderliğinde hazırlandığı iddia edilen askerî darbe planıdır. Yapılan yargılamalar sonucu, darbe planlarının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıştır.

Ağır ceza mahkemesi, Türkiye'de ceza davalarına bakan mahkemeler arasında, kanunlarda öngörülen cezaların ağırlığı kriteri uygulanarak asliye ceza mahkemelerinin görevini aşan tüm suçlara ilişkin davalara bakmakla görevlendirilmiş olan mahkemedir. Ağır ceza mahkemesi kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan yağma, irtikap, resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, hileli iflas suçları ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve "10 yıldan fazla" hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla görevlidirler. Ele aldıkları davaların cezaları daha ağır olduğundan, sulh ceza hakimlikleri ve asliye ceza mahkemelerinden sonra ilk derece ceza mahkemeleri arasında 3. basamakta yer alan yüksek görevli mahkemelerdir. Avukatların görevi sırasında işledikleri suçların yargılaması ağır ceza mahkemesinde yapılır.

Sevag Şahin Balıkçı'nın öldürülmesi, Türk Silahlı Kuvvetlerinde askerlik hizmetini yerini getirmekte olan Er Sevag Balıkçı'nın, terhisine 23 gün kala, Er Kıvanç Ağaoğlu tarafından tüfekle vurularak öldürülmesi olayıdır. Olayın 24 Nisan 2011'de, Ermeni Soykırımı'nı Anma Günü'nde gerçekleşmesi, Balıkçı'nın da bir Türkiye Ermenisi olması bunun kaza değil cinayet olduğu yönünde görüşlerin oluşmasına ve buna bağlı tepkilere yol açmıştır. Olayın ırkçı hislerle gerçekleştiği fikrinde birleşen, içinde eski milletvekili Ufuk Uras, Mor ve Ötesi grubunun üyelerinden Kerem Kabadayı, Hrant Dink'in eşi Rakel Dink ve oğlu Arat Dink'in de bulunduğu bir topluluk "Sevag İçin Adalet Girişimi" adlı grubu kurmuştur. Kıvanç Ağaoğlu ırkçılık iddialarını reddetmiştir. Diyarbakır Askerî Mahkemesi olayın dikkatsizlik sonucu gerçekleştiği hükmüne vardı. Balıkçı ailesinin itirazıyla yeniden görülmek üzere dava yerel sivil mahkemeye gönderildi. Ocak 2020'de Kozluk Asliye Ceza Mahkemesi kararıyla "olası kastla öldürme" suçlamasıyla Kıvanç Ağaoğlu 16 yıl 8 ay hapis cezası aldı ve duruşmada tutuklandı. Yargıtay, Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 16 yıl 8 ay cezayı 13 Temmuz 2021 de onadı. Batman Barosu Başkanı Erkan Şenses, “Yargıtay 1. Ceza Dairesi, askerlik yaparken öldürülen Sevag Balıkçı Davası’nda sanık Kıvanç Ağaoğlu hakkında Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin olası kastla öldürme suçundan verdiği 16 yıl 8 ay hapis cezasını onadı” paylaşımında bulundu. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, kararı onadı. Bir üye hakim ise Ağaoğlu’na kasten öldürme suçundan ceza verilmesi gerektiğini savunarak, şöyle dedi:

"Sanık mermiyi namluya sürmüş, maktule doğrultmuş, öleceğini bilerek ve muhakkak şekilde öngörerek ateş etmiştir. 1-2 metre mesafeden vücudun öldürücü nahiyesine bilerek ateş edilmesi sonucu meydana gelen ölüm, kasten öldürme suçudur."

Ünal Osmanağaoğlu, Türk ülkücü.

Hasan Atilla Uğur, Türk asker, siyasetçi.

12 Eylül Davası, 12 Eylül Darbesi'ni gerçekleştiren komutanlardan hayatta kalanların yargılandığı dava. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, 765 sayılı TCK'nin "Devlet Kuvvetleri Aleyhine Cürümler" başlıklı 146. maddesi uyarınca müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Tahsin Şahinkaya'nın, Kenan Evren’den iki ay sonra, 90 yaşında ölmesiyle Yargıtay aşamasındaki dava düştü ve kararlar kesinleşmedi. Yıllar sonra, 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi sonrası; Kenan Evren'in ifadesini alan dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'ya dava açan dönemin Ankara Cumhuriyet Savcısı, açılan davaya ilk bakan hâkimler ve iddia makamında bulunan savcılar, "Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması" kapsamında meslekten ihraç edildi. Daha sonra bazıları yargılandı ve mahkûm oldu.

Gezi Parkı davası, 28 Mayıs - 30 Ağustos 2013 tarihleri arasında gerçekleşen Gezi Parkı olaylarını organize ettikleri iddiası ile 16 kişinin yargılandığı davadır.

Cinsiyet suçlarının kovuşturulması, tecavüz ve diğer cinsel şiddet suçlarının kovuşturulmasına yönelik yasal işlemlerdir.

Serpil Erfındık cinayeti, akademisyen Serpil Erfındık'ın eski eşi Vedat Atik tarafından 15 Aralık 2013'te, İzmir'in Buca ilçesinde bıçaklanarak öldürülmesidir.

Türk Ceza Kanunu'nun 299. maddesi, 5237 nolu Türk Ceza Kanunu'nun ikinci kitap, dördüncü kısım, üçüncü bölümünde yer alan ve cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen kanun maddesidir. "Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar" başlığı altında ele alınmaktadır. Suçu sabit görülen kişi bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasına mahkûm edilir. Suçun alenen işlendiği durumlarda ise cezada altıda bir oranında artırım uygulanır. Bu suçtan dolayı adalet bakanının izni olmadan kovuşturma yapılamaz. Günümüzde bu madde hakkında pek çok tartışma yaşanmaktadır.

15 ve 20 Kasım 2003 tarihlerinde, Türkiye'nin İstanbul şehrindeki dört noktada, her bir günde ikişer patlayıcı yüklü kamyonetin infilak ettirilmesiyle dört intihar saldırısı gerçekleştirildi. 15 Kasım'da sırasıyla Şişli'deki Bet İsrael Sinagogu ile Beyoğlu'ndaki Neve Şalom Sinagogu, 20 Kasım'da ise Beyoğlu'ndaki Birleşik Krallık'ın İstanbul Başkonsolosluğu binası ile Beşiktaş'taki HSBC Genel Merkezi binası, saldırıların hedefiydi.

Umut Davası, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok'un öldürülmelerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda olayı kapsayan “Umut Operasyonu”na ilişkin davanın adıdır.