İçeriğe atla

Serbest piyasa

Serbest piyasa, ürün fiyatının alıcı ve satıcının karşılıklı anlaşmasıyla belirlendiği, arz ve talebe hükûmet tarafından müdahale edilmeyen piyasadır. Ekonomik faaliyet tam rekabet şartları içinde serbestçe yapılır, ekonomik sorunların çözümünde müdahale değil, fiyat mekanizmasının kullanımı esastır.[1] Fakat, her ne kadar serbest piyasa, hükûmetin arz, talep veya fiyatlar üzerine herhangi bir müdahale yapmamasını gerektirse de, tüccarların birbirlerini zorlamamasını ya da aldatmamasını da gerektirir. Bu yüzden tüm alım ve satımlar gönüllü olarak yapılır.

Serbest piyasa tanımı, hükûmetin ekonomik müdahalelerini, sadece, piyasa katılımcılarının arasında gerçekleşebilecek zorlama veya sahtekarlık gibi durumlarda olmak üzere, büyük ölçüde kısıtlanmamasını savunan laissez-faire ekonomik felsefesi ile yakından bağlantılıdır. Bu yüzden, hükûmetin gücü savunmaya yönelik bir şekilde sınırlandığı için, hükûmet, serbest pazar yerinin bakımını karşılama amacı için vergi almak dışında gücünü kullanmaz. Bazı serbest piyasa avukatları, piyasanın savunma veya yasaların uygulanması gibi hizmetleri sağlamada daha iyi olacağını düşündükleri için, vergilendirmeye de karşı çıkmaktadır. Örneğin, anarko-kapitalistler, hakemlik ajansları ve özel savunma ajansları kullanmayı tercih etmektedirler.

Serbest piyasa ekonomisi “ekonomik aktiviteleri ve muameleleri etkileyecek kararların büyük çoğunluğunun, hükûmet yerine bireylerin verdiği bir ekonomik sistemdir.” Sosyal felsefede, serbest piyasa ekonomisi, belirli bir topluluğa malları tahsis etmek için kullanılan bir sistemdir: kimin ne alacağını ve neyin üretileceğini devlet değil, arz ve talep belirler. 18. yy. Avrupası'nda, serbest piyasa ekonomisinin taraftarları, orta çağ, eski-modern ve merkantalist ekonomileri ile pek çok zıtlık yaşadılar.

Teori

Gönüllü takas

Serbest piyasanın anahtar düşüncesi gönüllü takastır. Eğer bir takas, zorlama veya sahtekarlık ile yapılıyorsa, bu takasın, serbest piyasa altında yapıldığı düşünülemez. Örneğin, eğer birisi silah kullanarak birisini tehdit ederek sattığı şeyi alırsa bu, serbest piyasa olmaz. Eğer hükûmet yasal yollarla bir satıcının ve alıcının anlaştığı fiyatla ticaret yapmasını engelliyorsa, bu serbest piyasa olmaz. Veya, hükûmet ticari malın ne kalitede üretileceğine karar verirse yine serbest piyasadan bahsedilemez. Yani, arz ve talep üzerine olan kararlar, zorlama altında alınmamalıdır. Eğer birey, bir ürünü satın alması için kandırılırsa, örneğin ürün ya da hizmet hatalı sunulursa, gönüllü takas olarak kabul edilmez. Yani serbest piyasa “zorlama veya sahtekarlık” içermez.

Arz ve talep

Herhangi bir ürün (mal ya da hizmet) için talep, onu satın almak isteyen insanların pazar baskısını ifade eder. Ürün için para teklif edilir ve satıcılar da ürün için fiyat belirlerler. Eğer, fiyat, teklif ile uyuşursa, işlem kolaylıkla gerçekleşir. Eğer arz, talebi geçerse, alıcılar tekliflerini düşürebilir veya satıcılar rekabet için fiyatlarını düşürebilirler. Tedarikçiler duruma üretimi düşürerek ya da piyasadan çekilerek karşılık verebilirler. Örneğin, bir kavşağa konmuş 4 tane büfe, çok fazla arz yaratacağından, fiyatlar düşecektir.

Eğer talep, arzı geçerse, tedarikçiler fiyatlarını arttırabilir. Yüksek fiyatları karşılayabilen tüketiciler yine alabileceklerdir, fakat diğerleri satın almaktan vazgeçebilir, benzeri bir ürün alabilir ya da aynı ürünü başka bir tedarikçiden alabilir. Fiyat yükseldikçe, tedarikçiler, üretimi arttırmayı da seçebilirler. Bazen de başka tedarikçileri sektöre özendirebilirler. Örneğin, Starbucks tarafından başlatılan gurme kahve piyasası, büyük bir talep olduğunu ortaya çıkarınca, talebi karşılamak için sektöre pek çok firma girdi.

Kimi zaman da yükselen talep fiyatları düşürebilir. Bunun için en büyük örnek olarak bilgisayarlar ve elektronik ürünler verilebilir. Seri üretim teknikleri 1960’lı yıllardan beri, fiyatları yüzde 20 ila 30 düşürmekte ancak seri üretim, sınırsız üretim doğal kaynakları hızla yok etmektedir.

Ekonomik denge noktası

Arz talep kuralları, ideal serbest piyasada baskındır. Fiyatları bir denge noktasına doğru, ürünler için olan taleplerin, arza karşı bir denge oluşturacağı şekilde etkiler. Bu denge noktası fiyatlarında, piyasa, ürünleri alıcıların kullanım alanları (veya ihtiyaçları) ve her alıcının bağıl alım gücüne göre dağıtır.

Serbest piyasaların dengeleyici davranışları, temsilcileri hakkında bazı tahminler yapmamıza olanak verir. Örneğin, bağımsız bir şekilde hareket ederler. Ekonofizikteki bazı modeller de gösteriyor ki, bir serbest piyasada temsilcilere yerel olarak etkileşime girme özgürlüğü verildiğinde (başka bir deyişle kararları sadece kullanılım alanı veya alım gücüne değil, aynı zamanda muhataplarının kararlarına da bağlı olduğunda), çoğunlukla ani bir şekilde, fiyatlar kararsızlaşabiliyor ve denge noktasından uzaklaşabiliyor. Dolayısıyla, serbest piyasanın davranışlarının doğrusal olmadığı söylenebilir (aynı alımı yapan farklı tüccarlar birbirlerinden veya genel ortalamadan farklı fiyatlarda anlaşabilir). Borsada gözlemlenen spekülasyonlar ve sürü psikolojisinden etkilenen davranışlar da denge noktasına yönelmeyen fiyat değişimlerine örnek teşkil ederler.

Servet dağılımı

Teorik olarak, serbest piyasa taraftarları, sistemden kaynaklanan servet dağılımını pek umursamazlar, fakat, uygulamalı politika seviyesinde durum oldukça önemlidir. Bir ekonomide alım gücünün dağılımını en çok etkileyen faktörler sosyal sınıf, iş gücü ve finansal piyasalardır. Bunlar dışında, aile bağları, miras, hediye gibi küçük faktörler de vardır. Serbest piyasanın işleyişini açıklayan pek çok teori, genel olarak tüketim ürünlerine yoğunlaşır ve iş gücünün tanımı veya finansal piyasaların yönelimine dair daha karmaşık ve tartışmalı tanımlara sahiptirler. Serbest piyasa, para oylaması adıyla bilinen bir tür karar verme sistemine sahiptir. Para oylamasında, bir ürünü satın almak, o ürünün üretilmesinin devamı için üreticiye verilmiş bir oy gibi düşünülür.

Ekonomik bağımsızlığın topluluğun veya bireyin servetine olan etkisi tartışmaya açık bir konudur. Kenneth Arrow ve Gerard Debreu gösterdi ki, bazı belirli uygun şartlar altında, bir serbest ticaret sistemi Pareto optimumuna yönelir. Özellikle Milton Friedman gibi serbest piyasanın pek çok taraftarı da her ne kadar teorik veya ampirik olarak kanıtlaması çok zor olsa da, ekonomik büyüme ve ekonomik bağımsızlık arasında bir bağlantı olduğunu belirtmişlerdir.Joshua Epstein ve Robert Axtell, serbest piyasanın özelliklerini sugarscape adında bir bilgisayar simülasyonuyla tahmin etmeye çalışmışlardır. Onlar da uygun şartlar altında, serbest piyasaların, “servetin Pareto dağılımı”na yöneldiğini tespit etmişlerdir.

Laissez-faire ekonomisi

Vergiler, ödenekler, gümrük vergileri veya hükûmet müdahalelerinin (herhangi bir yolsuzluğu engellemek dışında) fiyatlar üzerine yapay baskıları, idealize serbest piyasanın işleyişi için engel teşkil eden bileşenler dahilindedir. Ayrıca serbest piyasada hükûmet kontrollü tekelleştirmeler (serbest piyasa taraftarlarınca haksız tekelleştirme) de olmamalıdır.

Kontrolsüz bırakmak

Tam bir serbest piyasa ekonomisinde, tüm kapital, ürün, hizmet ve para transferleri, hükûmet tarafından, katılımcılar arasında herhangi bir çatışmayı engellemek amacı dışında, kontrolsüz bırakılmıştır. Bu korumanın fonlanması gerektiği için, böyle hükûmetler sadece bu fonksiyonu yerine getirmek için vergi alırlar. Bu durum ayrıca laissez-faire olarak bilinir. Uluslararası bağlamda, serbest piyasalar ekonomik liberalizm (Avrupa’da sadece liberalizm olarak adlandırılır) yandaşları tarafından savunulur. ABD’de serbest piyasaya destek, çoğunlukla liberteryenizm ile birlikte anılır. 1970’li yıllardan beri küresel anlamda serbest piyasa ekonomisinin gelişmesi, kontrolsüz bırakmak ve özelleştirmek, genellikle neoliberalizm olarak adlandırılır. Hükümet müdahaleleri bulundurmakla beraber, serbest piyasanın bazı karakteristiklerini de içeren ekonomilere karma ekonomi denir.

Düşük baraj

Serbest piyasa, rekabetin varlığına gerek duymaz fakat yeni girişimcilere karşı baraj olmamasını gerektirir. Böylece, zorlayıcı barajların yokluğunda, serbest piyasa rekabetinin gelişmesi kendiliğinden olur. Serbest piyasa, kâr güdüsü ya da kârın kendisinin işine yaramamasına rağmen, genellikle kâr güdüsü varlığını önerir. Tüm modern serbest piyasalar birey veya firma olabilen girişimcilere sahiptir. Bazen de, modern bir serbest piyasa borsa ve finansal hizmetler gibi başka bölümler de içerir.

Yasal para ve vergiler

Gerçek piyasa ekonomisinde, para, yasal para kanunlarıyla veya ticarette ünik takas birimi olması ve dolayısıyla işlemlerden vergi toplamayı kolaylaştırması için toplumu kendi parasını kullanmaya zorlayan merkezi para üretici bir otorite aracılığıyla kontrol edilmez. Hükümetin az da olsa müdahalesi olması gerektiğini düşünenler, vergilendirmenin, piyasanın ayakta kalabilmesi için gerekli olduğunu vurgularlar. Tanım olarak, özel mülk olmadan piyasa olmaz ve özel mülk sadece onu tanımlayan ve savunan bir birim olursa varolur. Geleneksel olarak, özel mülkü devlet korur ve mülkiyetle ilgili unvanlarla onu tanımlar. Ayrıca, merkezi otoriteye, para birimini basması ve dağıtması için yetki verir. “Serbest piyasa anarşistleri”, yukarıdaki açıklamaya katılmazlar – onlar, özel mülkün ve serbest piyasanın gönüllü olarak fonlanan individualist anarşizm ve anarşo-kapitalizm konseptlerine bağlı hizmetler aracılığıyla korunabileceğine inanırlar.

Etik Yargı

Serbest piyasaların etik yargıları iki çeşittir. Birisi, özerklik ve özgürlüğün (piyasa içinde) esas ahlak üzerine olan etkisidir (bkz. deontoloji). Diğeri ise ekonomi üzerine hür kararlar verebilen bireylerin çoğunluğu tarafından yapılan merkezi olmayan bir planlamanın, organizasyon, verimlilik ve üreticilik açısından, üretim ve ürünlerin dağılımı ile ilgili kararların merkezi bir birim tarafından verildiği merkezi planlama ekonomisine göre daha iyi sonuçlar ürettiğini savunan bir inanç olan sonuççuluk’un bir türüdür. Bu tartışmanın daha eski bir versiyonu da Adam Smith’in çalışmasıyla bilinen görünmez el metaforudur. Kendi kendine organize olabilmekle ilgili modern teorilere göre, bir sistemin iç organizasyonu, yönlendirilmeden ya da bir dış güç tarafından kontrol edilmeden, otomatik olarak artabilir. Etik yargı olarak piyasaya uyarlandığında, bu teoriler piyasanın iç değerlerinin kendi kendine organize olabildiğini göstermektedir. İndividualist anarşizm ve Agorizm’in bazı türleri gibi diğer felsefelere göre, gerçek bir serbest piyasanın iç süreci, harcanan iş gücü karşılığında ürünler ve hizmetler için fiyatların ödenmesi ile sonuçlanacaktır.

Pratik

Serbest piyasa idealize bir kavram olmasına rağmen, gerçek piyasaların hükûmet ya da hükûmet dışı kaynaklarca yaratılıp yönetildiğini ya da kara borsa ve yeraltı ekonomisi gibi fenomenleri yorumlamayı sağlar; aslında, bu fenomenlerin tespiti hükûmetin yardımı olmaksızın yapılabilse de, bazıları, kontratların yasaların güvencesi altında olmasını tercih etmektedirler.

Ekonomik bağımsızlığın listesi

Miras Vakfı (ing. Heritage Foundation), herhangi bir ülkenin ekonomik özgürlük derecesinin ölçümü için gerekli olan anahtar etmenleri tanımladı. 1986 yılında, 15 değişken üzerine kurulu ekonomik bağımsızlığın listesi’ni (ing. Index of Economic Freedom, IEF) yayınladılar. Bu ve benzeri listeler, serbest piyasayı tanımlamazlar ama, bir modern ekonominin ne kadar özgür (ne kadar hükûmet müdahalesinden uzak) olduğunun derecesini ölçer. Değişkenler aşağıdaki majör gruplar altında toplanmaktadır:

  • Ticaret politikası,
  • Hükûmetin mali yükü,
  • Ekonomideki hükûmet müdahalesi,
  • Parasal politika,
  • Kapital akışı ve dış yatırım,
  • Bankacılık ve finans,
  • Ücret ve fiyatlar,
  • Mülkiyet hakları,
  • Regülasyon ve
  • Gayriresmî piyasa aktivitesi.

Her grup için 1 ve 5 arasında sayısal bir değer atanır. Değerlerin aritmetik ortalamasına IEF denir. Başta, geleneksel olarak kapitalist olduğu düşünen ülkeler yüksek puanlar aldı ama metot zamanla geliştirildi. Bugün ampirik ortogonal fonksiyonu değeri ve ülkenin gayrisafi yurt içi hasılası arasında bir korelasyon görülebilir.[2]

Tarih ve İdeoloji

Bazı teorisyenlere göre serbest piyasa sosyal organizasyonun doğal bir formudur ve bu yüzden engellenmediği sürece kendiliğinden yükselecektir. Ekonomi tarihçileri arasındaki konsensusa göre piyasa ekonomisi özel bir tarihi fenomendir ve Orta Çağ'ın sonları ile modern çağın başları arasında Avrupa’da doğdu. Diğer ekonomi tarihçileri ise serbest piyasa unsurlarına antik tarihte ve bazı batı-dışı toplumlarda rastlandıklarını belirmektedirler. 19. yüzyılda ise, piyasa, laissez-faire liberalizmi formatında, politik desteğe kavuşmuştur. Fakat desteğin piyasanın oluşumuna yardım mı ettiği ya da oluşumundan sonra mı başladığı net olarak bilinmemektedir. Bazı tarihçiler, bunu girişimcinin özel ilgi alanları ile buluşan eski liberal ideolojinin bir başarısı olarak görmektedirler.

Marksizm

Marksist teoride, ideoloji, feodalizmden kapitalizme geçiş sürecini açıklar. Liberteryenler piyasanın hükûmet poliçesi dahilinde zorlandığını, piyasanın spontane bir düzen olduğuna inandıkları için redederler ve bu düşüncelerine marksistler katılırlar, çünkü marksistler her ne kadar farklı bir sona sahip olsa da, piyasanın evrimsel olarak şu anki durumuna ulaştığını belirtirler.

Liberalizm ve Liberteryenizm

Serbest piyasayı bir toplum düzeni olarak destekleme, her şeyden önce liberalizm ile ilgilidir. (Avrupa’da 'liberalizm' terimi, serbest piyasa ideolojisi yan anlamını korumakta fakat Amerika’da, terim hükûmet müdahaleleri ile ilgili genel bir terime dönüşmüş ve serbest piyasa yandaşlarına yönelik aşağılayıcı bir anlam kazanmıştır) minarşizm ve liberteryenizm gibi sonraki ideolojik gelişmeler de serbest piyasayı desteklerler. Liberalizm, batı dünyasında benzeri bir ekonomik durumu ifade etse de, ABD’de kapitalizmi çağrıştırır. Avrupa’da ise, tercih edilen söz 'serbest piyasa'’dır. Marksizm, komünizm, faşizm ve sosyalizm, genel olarak serbest piyasanın ideolojik rakipleri olarak görülür. Modern liberalizm (Amerikan kullanımı) ve Avrupa’da sosyal demokrasi, kısıtsız bir serbest piyasada problem olarak gördükleri şeyleri azaltmaya çalışıp, varlığını o haliyle kabul ederler.

Pek çok liberteryen’e göre, en 'kapitalist' ülkelerde bile bir miktar hükûmet müdahalesi olduğu için, henüz tam anlamıyla serbest piyasa yoktur. Onların bakış açısıyla serbest piyasanın varlığını isteyenler bile, rölatif olarak 'hiç olmamasındansa' anlamıyla konuşurlar. Burada demek istenen, minimum baskı, maksimum ekonomik özgürlük ve vergileri düşürerek ulaşılan maksimum piyasa verimliliğidir. Yine de, anarko-kapitalistler gibi, hiç vergilendirme ve müdahale olmamasını isteyenler de vardır.

Eleştiri

Her ne kadar piyasanın serbest olduğu ya da olması gerektiği tartışılsa da, pek çok kişi serbest piyasa prensiplerine sıkıca bağlı kalmanın bir sonucu olarak görülen piyasanın çöküşünü engellemek için hükûmet müdahalesi olması gerektiğini savunur. Bu çöküşler arasında ordu hizmetlerinden sağlık hizmetlerine kadar pek çok konu vardır. Bu fikir, karma piyasa yandaşları için anafikri oluşturur. Temelde serbest, sosyal problemlerin kontrolünde hükûmet müdahaleli. Laissez-faire eleştirileri, serbest piyasayı özgürlüğün konseptini belirleyen bir teori olarak görür. Varlığını koruyan hiçbir ulusal ekonomi ideal serbest piyasa fikrini ekonomistlerin teorilerindeki gibi yaşatmadığı için, bazı eleştiriler fikri bir fantezi olarak görürler.

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ Karalar, Rıdvan.(2001). Genel İşletme. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi. s. 4 6 Haziran 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. ISBN 975-06-0016-9
  2. ^ "Ekonomik özgürlük grafiği". 8 Mayıs 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Makroekonomi</span> Bir bölge veya bir ülkenin toplam gider, gelirlerinin ve gelecek öngörüsünü yapmak ve irdelemek

Makroekonomi, ekonomi biliminin; toplam tüketim, toplam üretim, toplam tasarruf, toplam yatırım, toplam gelir ve istihdam gibi toplam büyüklüklerini inceleyen ve bunlar ile ilgili çözümleme ve çıkarımlar yapan alt dalı. Mikroekonomiden farklı olarak, ekonomiyi bir bütün olarak ele alarak, makro denge çözümlemeleri üzerinde çalışır. İşsizlik, enflasyon, toplam üretim ve tüketim, gelir dağılımı makroekonominin ana konuları olarak sayılabilir. Kurucusu John Maynard Keynes'dir. Keynes 1930 yılına kadar temel ekonomik karar birimleri seviyesinden bakılan ekonomi bilimine yeni bir boyut kazandırmış, toplam talep kavramını gündeme getirerek işsizlik ve toplam üretim konularını bununla açıklamaya çalışmıştır. Modern makroekonomideki düşünce okullarından bazıları şunlardır:

<span class="mw-page-title-main">Adam Smith</span> İskoç filozof ve ekonomist (1723–1790)

Adam Smith FRSA, "Ekonominin Babası" ve "Kapitalizmin Babası" olarak anılan İskoç ekonomist, ahlak filozofu, politik ekonominin öncüsü ve İskoç Aydınlanması sırasındaki önemli bir figürdü.

<span class="mw-page-title-main">Talep</span>

Talep piyasalarda, belirli bir mal ve hizmete yönelen, belirli bir satın alma gücüyle desteklenmiş, satın alma isteğidir. Kuşkusuz pek çok mal ve hizmet, pek çok kullanıcı tarafından talep edilmektedir. Ancak bu isteğin piyasada talep haline dönüşebilmesi için yeterli satın alma gücüyle desteklenmesi gerekir, aksi takdirde sadece kişisel bir niyet olarak kalır, ekonomi üzerinde herhangi bir etkisi olmaz.

22 Haziran 1993 tarihinde yapılan Kopenhag Zirvesi'nde, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği'nin genişlemesinin merkezi Doğu Avrupa ülkelerini kapsayacağını kabul etmiş ve aynı zamanda adaylık için başvuruda bulunan ülkelerin tam üyeliğe kabul edilmeden önce karşılaması gereken kriterleri de belirtmiştir. Bu kriterler siyasi, ekonomik ve topluluk mevzuatının benimsenmesi olmak üzere üç grupta toplanmıştır.

Laissez faire (Fransızca telaffuz: [lese fɛʁ] ,, özel insan grupları arasındaki işlemlerin her türlü ekonomik müdahaleden muaf olduğu bir ekonomik sistem türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Buhran</span> dünya çapında ekonomik bunalım (1929–1939)

Büyük Buhran, Büyük Depresyon veya 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı, 1929'da başlayan ve 1930'lu yıllar boyunca devam eden ekonomik buhrana verilen isimdir. Buhran, Kuzey Amerika ve Avrupa'yı merkez almasına rağmen, dünyanın geri kalanında da yıkıcı etkiler yaratmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Arz ve talep</span>

Mikroekonomi teorisinde, arz ve talep arasındaki karşılıklı dengeye dayanan ekonomi modeli, rekabet içindeki piyasalardaki ürünlerin fiyatlarını ve satışlarını tanımlamak, açıklamak ve tahmin etmek için, Alfred Marshall ve Leon Walras tarafından geliştirilmiştir. Bu model sadece önemli görülen stilize edilmiş gerçekleri inceleyip teorinin gelişmesine yardım etmeyen gerçekleri bir kenara iterek bilimsel hipotezlerin nasıl ortaya çıkarıldığına güzel bir örnektir. Bu nedenle belirsiz bir pazarı tanımlamak için kullanılan yaklaşımdır.

<span class="mw-page-title-main">Pazar (ekonomi)</span> ekonomide taraflar arası alışverişi mümkün kılan sistemler ya da tesisler

Pazar ya da piyasa, ekonomide her türlü mal ve hizmetin alınıp satıldığı veya takas yoluyla el değiştirdiği yer olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, semt pazarları, borsalar, fuar, sergi ve panayırlar, farklı ülkeler ile kişi veya kuruluşlar arasındaki değiş-tokuş faaliyetine konu olan alanlar pazarı oluşturur. Satıcıların serbest bir şekilde karşılaştıkları, kâr amaçlı ya da kâr amaçsız her türlü mal ve hizmetin alıcı ve satıcılar arasında değiştirildiği, değişim fiyatının oluştuğu yer veya koşullar dizisi, şeklinde tanımlanmaktadır.

Piyasa ekonomisi; yatırım, üretim ve dağıtım ile ilgili kararların arz ve talebe dayalı olduğu, mal ve hizmet fiyatlarının serbest fiyat sistemi içinde belirlendiği ekonomidir. Çoğu mevcut piyasa ekonomisi belirli bir derece kadar ekonomik planlama veya devletin ekonomik aktiviteleri yönlendirmesini içerir ve dolayısıyla karma ekonomi olarak sınıflandırılır. Piyasa ekonomisi terimi bazen serbest piyasa ekonomisi ile eşanlamlı kullanılır, ancak serbest piyasa ekonomisi ayrıca laissez-faire veya serbest piyasa anarşizmini ifade eder. Piyasa ekonomisi çeşitli kooperatif türlerinin, kolektif veya özerk devlet kurumlarının bulunduğu bir serbest fiyat sisteminde de var olabilir. Piyasaların devlet tarafından gerekli şartlarda müdahaleye uğradığı sistem ise sosyal piyasa ekonomisidir.

<span class="mw-page-title-main">Say kanunu</span>

Say kanunu, Mahreçler (piyasa) kanunu olarak da bilinir. Jean Baptiste Say tarafından ileri sürülmüştür. "Her arz kendi talebini yaratır" biçiminde açıklanabilir. Yani piyasaya çıkan bir mal, kendi üretim değerine eşit bir talebi vardır. Bu kanunun gerçekleşmesi için: fiyatlar maliyetlere eşit olmalı, maliyetler gelirlere eşit olmalı ve bütün gelirler harcanmalı. Bu varsayımlar altında üretilen malın maliyeti, faktör gelirlerine eşit olacak ve bütün gelirler harcanacağı için üretilen her mal satılacaktır.

Ordoliberalizm, devletin serbest piyasanın kendi teorik potansiyeline yakın sonuçlar üretmesini sağlama ihtiyacı üzerinde duran, sosyal devlet içermeyen sosyal piyasacı bir Alman ekonomik liberalizm modelidir.

Ekonomik liberalizm, piyasa ekonomisinin bireyci hatlara dayanmasını ve üretim araçlarının özel mülkiyette olmasını destekler. Ekonomik liberaller, serbest ticareti ve açık rekabeti engellediği için piyasaya yapılan hükümet müdahalesine ve korumacılığa karşı çıkma eğilimindedir, ancak mülkiyet haklarını korumak ve piyasa başarısızlıklarını çözmek için yapılan hükûmet müdahalesini destekler. Ekonomik liberalizm, Büyük Buhran ve Keynesyenizm'in yükselişine kadar genel olarak klasik liberalizmin ekonomik modelini ifade etmek için kullanılmıştır.

İktisadi kıtlık ya da ekonomik kıtlık kâr amaçlı ekonomik sistem tarafından kar elde etmek amacıyla kasıtlı olarak yaratılan ve bir toplumun sahip olduğu üretim kaynaklarının, mevcut teknolojik gelişmişlik düzeyiyle işletilmesi ile ulaşılan üretim düzeyinin, sonsuz insan ihtiyaçları ve isteklerini karşılamakta yetersiz olduğunu ifade eden iktisadi bir terimdir. Gündelik hayatta kullanılan kıtlık kavramı somut bir yokluğu veya yetersizliği ifade ederken iktisadi anlamıyla kıtlık, mevcut kâr bazlı ekonomik sistem ve üretim teknolojisiyle ulaşılan üretim düzeyi ile ilgili bir yetersizliği ifade eder. Her adım başı üretilmiş envai çeşit ürünlerle dolup taşan çeşitli dükkân ve marketlerin boy gösterdiği günümüzde, ekonomi biliminin temeli olan kıtlığın anlamı üzerine derin düşünmek gereklidir.

Serbest ticaret, mal ve hizmetlerin devlet kısıtlamaları olmaksızın ülkeler arasında veya ülkeler içinde transfer edildiği bir iş modelidir. Bu kısıtlamalar vergileri ve tarifeleri içerir. Serbest ticaret ile diğer ticaret yöntemleri arasındaki fark, ticaret yapan ülkeler arasında malların dağılımının gerçek arz ve talebi yansıtabilecek yapay fiyatlara dayanmasıdır. Serbest ticaret anlaşması, serbest ticaret bölgelerinin temel unsurlarından biridir. Serbest piyasa, alıcı ve satıcıların fiyat ve miktar açısından herhangi bir koşul olmaksızın birbirleriyle ticaret yaptıkları, alım satımda herhangi bir zorlamanın olmadığı serbest bir ekonomidir.

Klasik iktisat, klasik politik ekonomi ya da Smithyen ekonomi, 18. yüzyılın sonlarında ve 19. yüzyılın başlarından ortalarına kadar özellikle İngiltere'de gelişen politik ekonomide bir düşünce okuludur. Başlıca düşünürleri Adam Smith, Jean-Baptiste Say, David Ricardo, Thomas Robert Malthus ve John Stuart Mill olarak kabul edilmektedir. Bu ekonomistler, üretim ve mübadelenin doğal yasaları tarafından yönetilen, büyük ölçüde kendi kendini düzenleyen sistemler olarak piyasa ekonomilerine dair bir teori üretmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Esnek kur sistemi</span>

Esnek kur sistemine yüzen veya serbest değişken kur adları da verilir. En belirgin şeklinde bu sistemde, döviz piyasaları üzerinde hiçbir devlet müdahalesi yoktur. Döviz kurları tamamen piyasadaki döviz arz ve talebine göre oluşur. Bu sistemde, bir ülkenin dış ödemeler dengesi, döviz kurları aracılığıyla sağlanacağından, dış ödemeler dengesinin açık ya da fazla vermesi söz konusu olmayacaktır. Örneğin dış ödemeler dengesi açık veriyorsa, döviz talebi döviz arzından daha fazla olacağından, döviz kuru yükselecektir. Döviz kurunun yükselmesi bu defa ithalatın azalmasına ve ihracatın artmasına neden olacaktır. Döviz kurundaki yükselme, dış açık ortadan kalkana kadar devam edecektir.

Ekonomik sistem, bir toplumda mal ve hizmetlerin üretimini, ticaretini, dağıtımını ve kaynakların üretime tahsis edilmesini düzenleyen, ayrıca üretimi kimlerin yapacağına karar veren uygulama ve ilkeler bütünüdür.

Liberizm ya da özgürcülük, filozof Benedetto Croce tarafından kullanılan ve İtalyan-Amerikan siyaset bilimci Giovanni Sartori tarafından İngilizce olarak popüler olan laissez-faire kapitalizminin ekonomik doktrini için kullanılan bir terimdir.

Freiwirtschaft, Silvio Gesell tarafından 1916 yılında kurulan ekonomik bir fikirdir. Buna Natürliche Wirtschaftsordnung adını verdi. 1932'de bir grup İsviçreli iş insanı fikirlerini kullanarak WIR Bankası'nı (WIR) kurdu.

<span class="mw-page-title-main">Karaborsa</span> Malların ve hizmetlerin yasadışı alınıp satıldığı piyasa

Karaborsa, yeraltı ekonomisi veya gölge ekonomisi, bazı yasadışılık yönlerine sahiplikle karakterize edilen gizli bir piyasa veya işlemler dizisidir. Yasadışı işlemler, üretimi ve dağıtımı kanunla yasaklanmış mal ve hizmetleri tanımlıyorsa, işlemin kendisi yasa dışı olduğundan karaborsa ticaretini oluşturur. Aynı zamanda yasaklanmamış bir ürün de olsa, etik ve ticaret yasalarına aykırı şekilde piyasada bulunmayan bir malın gizlice, el altından çok yüksek fiyatla alınıp satılması işi de karaborsa oluşturur.