
Bilinç, genel olarak, insanda farkındalığın, duygunun, algının ve bilginin merkezi olarak kabul edilen yetidir. Zihnin kendi içeriklerinin farkında olduğu, içebakış yoluyla bilinen, duyumları, algıları ve anıları ihtiva eden bölümüdür.
- Kişinin kendisine, yaşantılarına, çevresine, öteki kişilere, bir bütün olarak içinde yaşadığı dünyaya ilişkin farkındalığı, yaşanan deneyimlerden kendiliğinden doğan kendinin farkında olma görüngüsü;
- Öznenin duygularına, algılarına, bilgilerine ve kavrayışlarına bağlı olarak kendini anlama, tanıma ya da bilme yetisi;
- Bilme edimi ile bilinen içerik arasındaki ilişkiyi her ikisini de içerecek biçimde bir üst düzeyde kurabilme becerisi;
- Acı çekme, isteme, bekleme, düş kırıklığına uğrama, korkma gibi belli bir nesnesi bulunan bütün “geçişli” yaşama edimlerini olanaklı kılan ana ilke;
- Düşünen öznenin kendisine dönerek, kendisini kendi düşünceleri ile kavraması, kendisine bir başkası olarak dışarıdan bakabilmesi durumu;
- “İçebakış” yoluyla zihnin kendi deneyimlerinin gerçekliğini kavrama edimi;
- Zihinsel yaşamın geçmiş duyumları, algıları, bilgileri bellekte tutma yeteneği;
- Kişinin kendi içinde yaşadıklarına ya da dışarıda olup bitenlere yönelik incelmiş sezgisi, bütün yaşadıklarına ilişkin genel görüşü;
- Üzüntü, sevinç, hüzün gibi tek tek yaşantı durumlarına ilişkin kendilik izlenimleri, şeylerin kişiye nasıl göründüğüne yönelik görüngübilimsel yaşantılar bütünü.
Enformasyon (malumat) en genel anlamda belirli ve görece dar kapsamlı bir konuya (bağlama) ilişkin, derlenmiş bilgi parçasıdır. Derleme süreci ölçüm, deney, gözlem, araştırma ya da haber toplama (istihbarat) bulgularının özetlenmesi biçimini almaktadır. Bulgular, onların biçimlendirilmesi ve sunulmasında kullanılan sembollerin genel olarak kabul görmüş bir yaklaşımla yorumu ile anlamlandırılmaktadır.
Medya, Latincede ortam, araç anlamına gelen medium kelimesinin çoğulundan gelmiştir. İletişimde medya, bilgi veya verileri depolamak ve iletmek için kullanılan kitle iletişim araçlarını ifade eder. Bu terim genellikle basılı medya, yayıncılık, haber medyası, fotoğrafçılık, sinema, radyo ve televizyon yayıncılığı, dijital medya ve reklamcılık gibi kitle iletişim araçlarını, iletişim endüstrisinin bileşenlerini ifade eder.

Histoloji veya doku bilimi, bitki ve hayvan dokularının bileşimini ve yapısını özelleşmiş işlevleriyle bağlantılı olarak inceleyen bilim dalı. Doku biliminin temel amacı dokuların hücre ve hücreler arası maddelerden organlara dek tüm yapı aşamalardaki düzenini saptamaktır. Histoloji, mikroskobik anatomi olarak da tanımlanabilir. Doku alımı cerrahi, biyopsi veya otopsi yollarıyla gerçekleştirilir.

Bulanıklık, belirsizlik veya müphemlik; bir cümlenin, ifadenin veya çözümün açıkça tanımlanmadığı ve birkaç yorumu makul kıldığı bir anlam türüdür. Bir işaretin, sembolün, resmin ya da deyimin birden fazla anlama, mânâya gelebileceği durumları tarif eden bir terimdir. Bu nedenle, amaçlanan anlamı sınırlı sayıda adımla bir kurala veya sürece göre kesin olarak çözülemeyen herhangi bir fikrin veya ifadenin bir niteliğidir. Belirsizlik kavramı genellikle felsefe ile bağdaştırılır. Bulanıklıkta, farklı yorumlara izin verilir, belirsiz olan bilgilerle, istenen özgüllük seviyesinde herhangi bir yorum oluşturmak zordur. Eğer olabilecek sadece iki anlam varsa, bu durumda çiftanlamlılık söz konusudur. Edebiyatta ve konuşma dilinde kullanılan kinaye ve alegori de bulanıklık kavramı içinde incelenebilir. Bulanıklık, özellikle dil ile ilgili işaretler, yani harfler, semboller gibi işaretlerin bir özelliğidir.
Nihilizm, evrenin ve insan yaşamının özünde herhangi bir anlam taşımadığını savunan bir felsefi yaklaşımdır. Ancak bu, her türlü anlam ve değerin tamamen reddi gerektiği anlamına gelmez. Nihilizme göre, toplumsal, ahlaki ve kültürel değerler insan yapımıdır ve mutlak bir gerçeklik taşımaz.

Varoluşçuluk veya egzistansiyalizm, 19. yüzyıl sonları ile 20. yüzyılda kendi içlerindeki derin öğretisel farklılıklarına karşın felsefi düşüncenin salt düşünen özne ile değil eyleyen, duyumsayan, yaşayan bir birey olarak insan öznesi ile başladığı inancını paylaşan belli başlı Avrupalı filozofların çalışmalarına karşılık gelen terim. Varoluşçu düşüncede her ne kadar 'özgürlük' yaygın olarak tepe nokta kabul edilse de akımın ilksel erdemi, otantisitedir. Varoluşçuluğa göre bireyin başlangıç noktası "varoluşsal tutum" olarak adlandırılan tutumla, yani görünürde anlamsız veya absürt bir dünya karşısında bir kopma ve keşmekeşlik duygusu ile nitelenir. Pek çok Varoluşçu, geleneksel ya da akademik felsefeyi biçim ve biçemsel yönden gerçek insan deneyiminden fazlasıyla soyut ve uzak olarak görmüştür. Ruhbilimsel ve kültürel devinimlerin bireysel deneyimlerle birlikte var olabileceğini savunan bu felsefi akımda, erdemlilik ve bilimsel düşünce birlikteliğinin insan var oluşunu anlamlandırmak için yeterli olamayacağını, bundan dolayı mevcut birlikteliğin gerçek değer yargıları içinde yönetilen ileri düzey bir kategori olduğu düşünülmüştür. İnsanın varoluşunu anlamlandırma, kesin olarak bahsedilen bu otantik gerçeklikle mümkündür.

Sombalığı, som balığı ya da somon olarak adlandırılan balıkların hepsi Salmoniformes sınıfının Salmonidae familyasına ait olsalar da aslında bu familyanın farklı cinslerindenlerdir: Salmo, Salmothymus, Stenodus ve Oncorhynchus.
Basın-yayın, günlük dilde radyo, televizyon, gazete, dergi gibi elektronik veya yazılı basın organlarını anlatmak için kullanılan bir terimdir.
Vicdan ya da duyunç, kişinin kendi niyeti veya davranışları hakkında kendi ahlaki değerlerini temel alarak yaptıklarını veya yapacaklarını ölçüp biçtiği bir kişilik özelliğidir. Vicdan, birçok dinde, birçok felsefi akımda, mistisizmde önem verilmiş bir kavramdır. Günümüzde kimileri "kamusal vicdan" ifadesini kullanmaktaysa da, dinsel, mistik vb. alanlarda böyle bir kavram bulunmaz, vicdan kavramı bu alanlarda hep bireysel vicdan anlamında kullanılmıştır. Felsefeye göre, iç huzuru veya iç sıkıntısı vererek kişiyi uyaran vicdan bir kavram değil, kişinin bir yeteneğidir. Felsefede metafizik anlayış, bu yeteneğin doğuştan var olduğunu ileri sürer, seküler anlayış ise insanın içinde bulunduğu toplumsal koşullarla belirlenmiş görgü ve bilgisinin sonucunda oluştuğunu ileri sürer. Friedrich Nietzsche'ye göre vicdan, borçlanma ahlakına bağlı olarak gelişmiş, "söz verebilen bir hayvan yetiştirme" amacıyla icat edilmiş bir kavramdır.
Centil ya da Gentile, Tanah ve Eski Ahit'te "İsrailoğulları'ndan olmayan" anlamında kullanılan tabir. Günümüzde çoğunlukla "Yahudi olmayan" anlamında kullanılır.

1080p, HDTV görüntü biçimlerinin bir kategorisi için kullanılan bir isimdir. "1080", herhangi bir dikey çizgide bulunan piksel sayısını, "p" harfi ise İlerleyici (Progressive) taramayı temsil eder. 1080p, 1080i'den ve hareketli görüntülerden daha iyidir.

Banal milliyetçilik, insanlar arasında ulusal aidiyet duygusunu paylaşan milletin günlük tasvirlerini ifade eder. Terim, Michael Billig'in 1995'te yayımlanan aynı adlı kitabından türetilmiştir ve eleştirel olarak anlaşılması amaçlanmıştır. Konsept, özellikle siyasi coğrafya disiplini içerisinde, 1990'larda yayınlanmasından bu yana akademik görüşlerin sürmesi ile son derece etkili olmuştur. Günümüzde bu terim öncelikle kimlik oluşumu ve jeopolitik akademik tartışmalarda kullanılmaktadır.

Tür kompleksi biyolojide görünüş olarak birbirine çok benzeyen ve aralarında ayrım yapılmasının oldukça güç olduğu ve bu ayrımların tam olarak ne olduğu belirli olmayan birbirleriyle yakın akraba türlerden oluşan bir grubu anlatmak için kullanılan terimdir.

LOL veya lol, laugh(ing) out loud söz öbeği için bir kısaltmadır. İnternet argosu için önemli bir unsur olan kısaltmanın kökleri Usenet'te kullanılmasına dayanır. Günümüzde ise diğer sanal ortamlarda ve hatta yüz yüze iletişimde bile yaygınlaşmış bir ifade haline gelmiştir.
Norm kelimesi Latince erese/çekül sicimi, kural ve talimat anlamlarına gelen norma kelimesinden gelir ve Yunanca κανόνας kelimesinin mukabili olarak kullanılan ve mimari alanından ödünç alınan kavram ilk dönemlerden itibaren soyut ve manevi bağlamada taşınmıştır. Cicero, hukuk felsefesinde kural kavramını ifade etmek için regula yanında norma kavramını da kullanmıştır.
Epistemolojide, fideizm, inancın akıldan bağımsız olduğunu veya akılla çatıştığını ve belirli gerçeklere ulaşmada akıldan üstün olduğunu savunan teori. Latince "inanç" anlamına gelen "fide" kelimesinden türetilmiştir.

Paranthropus aethiopicus, yaklaşık 2.7 ila 2.3 milyon yıl önce Doğu Afrika'nın Geç Pliyosen devri'nden Erken Pleistosen'e kadar yaşamış soyu tükenmiş bir güçlü australopithecine türüdür. Bununla birlikte, Paranthropus'un geçersiz bir gruplandırma olup olmadığı ve Australopithecus ile eş anlamlı olup olmadığı çok tartışılmaktadır, bu nedenle tür genellikle Australopithecus aethiopicus olarak da tanımlanır. Durum ne olursa olsun, çok daha sağlam olan P. boisei'nin atası olarak kabul edilir. P. aethiopicus'un P. boisei kapsamına alınması gerekip gerekmediği tartışmalıdır ve sırasıyla P. boisei sensu lato ve P. boisei sensu stricto terimlerinin kullanılabileceği tartışılmaktadır.

Yaşam felsefesi, yaşamın anlamı ya da yaşamın nasıl yaşanması gerektiğine ilişkin herhangi bir genel tutum ya da felsefi görüştür.
Günlük dil ya da gündelik konuşma dili, gündelik iletişim için bir dilsel toplulukta yaygın olarak, içtenlikli, tanıdık ve resmiyet dışı bir bağlamda kullanılan dilsel tip veya konuşma biçimidir. Konuşmada, resmî olmayan bağlamlarda kullanılan ünlem ve diğer ifade araçlarının kullanımı ile karakterize edildiğinden dolayı sürekli değişen bir terminolojiye sahiptir. Bu nedenle en yaygın işlevsel konuşma tarzıdır. Bu dilin kullanılması uzmanlık gerektirmez. Ayrıca eksik mantıksal ve sözdizimsel sıralamaya sahip olması nedeniyle de kolaylıkla normal dilden ayırt edilebilir.