İçeriğe atla

Selefilik

Selefîlik veya Selefizm (Salafizm ve Selefiyecilik olarak da bilinir. Arapçaالسلفية Selefiyye), temelleri çoğunlukla İbn-i Teymiye ve öğrencisi İbn Kayyim el-Cevziyye tarafından atılan bir İslâm inanç hareketidir. Günümüz Selefileri çoğunlukla, Vehhabîlik fikir akımının kurucusu Muhammed bin Abdülvehhâb'ın yazılarını ve görüşlerini rehber olarak kabul eder.

Selef, "önde olan" anlamına gelir ve geleneksel olarak İslâm Peygamberi, sahabeler ve onları görerek tâbî olanlardan (tâbiîn ve tebeut tâbiîn) oluşan gruba verilen isimdir. Bunların dinde hata üzerinde ittifak etmeyeceklerine inanılır ve kurtuluşun onların anlayış ve icraatlarını hiçbir yorum, ilave veya eksiltme yapmaksızın uygulamanın kurtuluşa götüreceği inancı hareketin temel ilkelerinden biridir.

İslâm tarihindeki en eski hareketlerden biri olan Selefî gelenek; Ehl-i Sünnet-i hassa, Ehl-i Hadîs, Ashabu'l Hadîs gibi isimlerle de anılmıştır. Selefîler, diğer Sünnî mezhepler tarafından etkilenmelerine rağmen kendilerini bir mezhebe bağlı saymazlar. Bununla birlikte Hanbelî uygulamalarını pratik sebeplerle tercih ederler.

Vahhâbî ve Selefîler, diğer itikad ve mezheplerin Müslümanlarını bid'at, küfr ve şirk ile itham etmektedirler (tekfircilik). Selefî hareket, günümüzde diğer İslâmî gruplar tarafından da terör olarak nitelendirilen yoğun ve silahlı cihat eylemleriyle adını duyurmuştur.

Terim

Selefiler, Muhammed'in "Benim ümmetimin en hayırlı nesli, benim neslim, onları takip edenler ve onları takip edenlerdir" şeklindeki hadisi üzerinde durmaktadırlar.[1] Selefiler, bu hadisi Müslümanlara ilk üç neslin örneğini takip etmeleri çağrısı olarak görürler. Bu üç nesil, genel olarak "as-salaf as-salih" olarak bilinir.[2] Selef, "Sâlih Öncüler" olarak da bilinen bir kavramdır ve Muhammed'in kendisini de içerdiğine inanılır.[3] Bu nesiller, "Sahabeler", "Tabiun" (Takipçiler) ve "Tabiunun Tabiin" (Takipçilerin Takipçileri) olarak bilinir.[4] Tarihsel olarak, "Selefi" terimi, klasik dönemde erken hareketin teolojik okulunu ifade etmek için isim ve sıfat olarak kullanılmıştır.[5]

Tarihçe

Müslümanlar arasında mezheplerin kurulmuş olduğu 8. ve 9. asırların öncesinde yaşayan sahabe, tâbiîn ve tebeut tabiin gibi Müslümanlar "Selef-i Sâlihîn" kabul edilir ve doğru yolda olduklarına inanılırdı.

Selefçiliğin hadisçilerin temsil ettiği bir ekol olması, katı nakilci tavrı, dini anlayış ve problem çözümünde kıyas ve re'y gibi aklî metodlara itibar etmemesi ile farklılaşır. Hanbeliliğin de kurucusu olan İmam Ahmed bin Hanbel ile ilk devresini yaşayan Selefilik, Harranlı İbn-i Teymiyye ile ikinci aşamasını geçirdi.

Günümüzde de devam eden üçüncü kuşağın öncüsü, 18. yüzyılın başında doğmuş olan Muhammed bin Abdülvahhab'dır. Selefîlik, günümüzde çoğu kez Hanbelî ekolünden Muhammed bin Abdülvahhab'ın öğretilerini benimseyen ve İslâm coğrafyasında karşıtları tarafından yaygın şekilde Vahhâbîlik olarak tanımlanan inanç sistemine mensup kişileri tanımlamak için kullanılmaktadır.[6] Bugün Selefîler'in en yoğun olduğu bölge Suudi Arabistan'dır.

İnsan biçimcilik / Selefîliğin inanç ve ilkeleri

İslâm’da Allah kızar-öfkelenir, "öç alma" yoluna gider, yatışır, düşünür, acır, bağışlar; "Efendi (Rabb) ve Melik'tir, evi ve "tahtı" vardır. Kıyamet'te "sekiz taşıyıcı" ile gelir. Cebbar, "sevecen "(Vedûd), öfkeli (Celîl), intikam alan, sabırlı olan gibi isimler taşır.

Geleneksel olarak bu ve benzeri ayetler tefsirciler tarafından müteşâbihat olarak nitelendirilirler. Ortodoks İslâm, Allah'ın "eli" gibi ifadeleri paranteze alarak "kudreti" olarak te'vil ederken Selefîlikte bu ve benzer ifadeler zâhirî boyutta ele alınır ve aklî bir yorum getirilmez. Selefîler, "Allah'ın bir eli olduğu âyette belirtilmiştir, buna göre Allah'ın bir eli vardır; fakat bu elin keyfiyetini bilemeyiz, bunu Allâh'a havâle ederiz" şeklinde ifadelerle konuyu kapatırlar.

Selefîlik, itikadî konularda akla yer vermez, sadece nakil (Kur'an-sünnet) ile hareket eder ve Kur'an'daki müteşâbih âyetleri olduğu gibi kabul ederek bu âyetlerde kastedilen anlamı insanların bilemeyeceğini, konunun anlamını Allah'a havâle ettiklerini belirtir.

Kur'an ve hadislerde gökyüzünde Arş'ta oturan, iki eli (Sâd 75), yüzü (Bakara 115; Rahmân 27), "gözleri" (Hûd 37, Mü'mimûn 27, Tûr 48, Tâhâ 39), karnı, bacağı gibi insanî sıfatlarla tanımlanan yaratıcı inancının teşbih-tenzih tartışmaları üzerinden kelamcılar tarafından sorgulandığı, bu kapsamda farklı görüş ve mezheplerin ortaya çıktığı görülür.

Selefîliğin teorisyeni kabul edilen İbni Teymiyye, "Allah arş kadardır, ne ondan büyük, ne de ondan küçüktür" ifadelerini kullanmıştır.[7]

Selefîlik, bu tartışmalardan kendisini uzak tutmayı, amel ve cihat anlayışını önceleyen katı bir tutumu temsil etmektedir.

Selefîliğin yedi temel ilkesi bulunur. Bunlar takdis, tasdik, acz, sükût, imsak, kef ve mârifet ehline teslim olmaktır.

  • Takdis: Allah'ın hiçbir kötü sıfatının olmadığı inancıdır.
  • Takdir: Tüm güzel sıfatların Allah'a ait olduğu inancıdır.
  • Acz: İnsanın Kur'an'ın kelamındaki sırlarının tümünü anlayamayacağını, buna gücünün yetmeyeceğini anlayıp aczini kabul etmesi gerektiği görüşüdür.
  • Sükût: Kur'an'da anlamadığı, kafasına takılan yerleri konuşmaması, başkasına sorarak onun da kafasını karıştırmaması, hatta konusu açıldığında "Bu konuyu bilemeyiz" diyerek kapatması gerektiği görüşü.
  • İmsak: Sükût ilkesine çok benzer. Anlaşılmayan bir konuyu insanın içinde tutması gerektiği görüşü.
  • Kef: Sükût ve imsâkın çaresiz kalması durumunda devreye giren ilkedir. Kur'an'da anlaşılmayan konularda susmayı ve içinde tutmayı beceremediği durumda "kalben ve zihnen başka şeylerle meşgul" olması gerektiğini savunur ki kişi, başka şeyleri düşünerek "beladan kurtulabilsin".
  • Mârifet ehline teslim olma: Selefîlik anlayışının kurucuları ve âlimlerinin söylediklerini yapmayı savunur.[8]

İbnü'l Cevzî'nin kendi devrinde Âsârînin bâzı takipçilerine yönelttiği eleştiriler ışığı altında Selefîyye muattıla ile "temsîl" (mücessime ve müşebbihe itikatları) arasında bir konuma yerleştirilir.[9] Selefîlik, akıl ve nakil konusunda mutlak nakle inanır ve aklı sahih nakle tâbî görür. İman esaslarıyla ilgili konularda Kur'an ve sünnetteki açıklamalarla yetinip bunları olduğu gibi kabul eder. Bu kabule müteşâbihler de dâhildir; tevil etmemenin yanı sıra Mücessimenin yaptığı tecsîm (antropomorfizm) yaklaşımında da bulunmazlar.[10]

İman görüşü / tekfir

2020'de İslam ülkelerinde dinden çıkmaya verilen(uygulanan veya önerilen) cezalar.
  İdam cezası
  Hapis
  Bir Müslümanı dinden çıkarmak suç
  Evliliğin düşmesi veya çocuğun vekaletini kaybetme
  • Dinden çıkma: Dinî terminolojide "küfre girer" şeklinde ifade edilen eylemleri yapmaya irtidat, kişiye mürted denir. Fıkıhta farz veya sünnet olarak tanımlanan dinî emirleri reddeden, hafife alan, alay veya saygısızlık eden veya "elfâz-ı küfür" denilen sözleri konuşan kişilere mürted denilir. Cezası ölümdür.[11]
Geleneksel İslâm fıkıhçıları, dinî emirleri terk eden kişilerin mürted kabul edilip edilmeyeceğini de tartışmışlar ve bu konuda belirli eğilimler ortaya koymuşlardır. Yaşanan tartışmalar yoğunlukla şeriata göre namaz, oruç veya zekâtın terki veya reddedilmesi gibi eylemlerin cezalandırılıp cezalandırılmayacağı ile ilgili değil, cezalandırılma veya öldürülmeleri sonrasında bu kişilerin cenazelerine yapılacak işlemlerle ilgilidir. Bu kişiler mürted kabul edildiklerinde cenaze namazları kılınmaz, Müslüman mezarlığına gömülemez, miras bıraktıkları devlet hazinesine kalır.[12][13][14]

Büyük Selefî âlim ve muhaddislerin iman konusundaki görüşü genel olarak şöyledir:[15]

İman; kalp ile tasdîk, dil ile ikrâr ve âzâlarla ameldir. Ehl-i sünnetin Âsârî-Hanbelî i'tikadında olan ve temelleri Muhammed bin Abd ul-Vahhab ile onun yirminci yüzyıldaki en önemli takipçisi Muhammad Nâsır ud-Dîn el-Albanî[16] tarafından atılan Vahhâbîlikte namaz vakitlerine karşı aşırı hassasiyet gösterilir, namazlarını vaktin girmesiyle birlikte hiç zaman kaybetmeden kılmaları beklenir.[]

Selefîliğe göre amel, imanın bir parçası olduğu için ameli (namaz, oruç, zekat v.s.) terkeden mürted olarak değerlendirilir ve kişiler cezaen öldürüldüğünde diğer mezheplerden farklı olarak cenaze namazları kılınmaz, Müslüman mezarlığına gömülemez ve malları müsadere edilir.

  • Hanefîler, ameli imanın bir parçası olarak kabul etmediklerinden namaz, oruç gibi İslâm'ın uygulanmasına dair ihmal veya redd içeren eylemlerde kişinin kanatılıncaya kadar dövülmesi veya ölünceye kadar hapsedilmesini de içeren tâzir cezaları ile cezalandırılmasını öngörür, öldüklerinde cenazelerine Müslüman cenazesi muamelesi yaparlar.[17][18][19]
  • Şâfiî ve Mâlikî mezheplerine göre namazı terk etmenin ceza miktarı ve şekli Kur'an ve sünnetle belirlenen suçlardandır ve terk eden “had” uygulanarak öldürülür. Ancak cenazelerine Müslüman cenazesi muamelesi yapılır, miras bıraktıysa mirasçılarına paylaştırılır.[17][18]
  • Hanbelî mezhebinde ise namazı terk eden ve bunda ısrarcı olan kişiler mürted kabul edilerek mürtedlere kılıçla öldürme şeklinde uygulanan “had cezası” tatbik edilir, cenaze namazı kılınmaz ve ceset Müslüman mezarlığına gömülmez.[18][20]

Eleştiri

Müslüman eleştirisi

Taqlid'i (taklid'i) reddetme yaklaşımı nedeniyle Salafiyye ekolü, Eşari ve Maturidi ekollerinin bazı ulemaları tarafından sapkın olarak kabul edilmektedir. Bu ulema, kendilerini Sünni İslam'ın otoritesi olarak görmekte ve Fıkıh (İslam hukuku) konusunda dört mezhebe taqlid'in (taklid'in) vacip (zorunlu) olduğuna inanmaktadır.[21][22] Bazı Sünni alimler, Selafi'lere, 'Akide'de görünmeyen bazı taksim ve tesbih formlarına düştükleri suçlamasında bulunur. Bu alimler, bu durumun ortodoks Sünni doktrinlerden sapma olduğunu düşünürken, bu sapmanın onları İslam'ın kapsamından çıkarmadığını açıklarlar.[23][24][25][26][27]

Kahire'deki El-Ezher Üniversitesi'nin bazı alimleri, Selefi hareketinin çeşitli görüşlerini çürütmek amacıyla dini görüşlerin yer aldığı bir eser olan "El-Radd"ı (Cevap) kaleme aldılar.[28] Al-Radd, birçok selefi sapkınlığını belirleyerek eleştirir:[29]

  • Küçük abdest sırasında Allah'ın adını okumanın yasak olduğu iddiası [Fatwa 50];
  • Erkek ve kadınların Cuma günü büyük abdest almasının zorunlu olduğu iddiası [Fatwa 63];
  • Avlanma dışındaki nedenlerle köpek sahibi olmanın yasak olduğu iddiası [Fatwa 134];
  • Parfümlerde alkol kullanmanın yasak olduğu iddiası [Fatwa 85].

Anas Abu Shady, Hukuk Profesörü ve al-Radd'ın yazarlarından biri olarak, "Onlar [selefi gruplar], herkesin her şeyi olmak istiyorlar. Sadece açık olanla (al-zahir) ilgilenmiyorlar, çoğu hukukları Muhalla'ya [Ẓāhirī alimi İbn Hazm'ın eseri] dayanmasına rağmen, aynı zamanda sadece kendilerinin gizli olanı (al-batin) anladığına inanıyorlar!" şeklinde belirtmektedir.[30]

Selefiliğin Sünni eleştirmenleri, Selefileri, Ahmed bin Hanbel'in ve diğer dört Sünni hukuk okulunun kurucusu olan diğer isimlerin gerçek öğretilerini değiştirmekle suçlamaktadır.[31] Suriyeli Eşari alim Muhammed Said Ramazan El-Buti, Selefiliği çürütmek için bir dizi eser kaleme almıştır. Bunlar arasında en önemlileri "El-La Madhhabiyya" (Mezhepleri Terk etmek) isimli eseridir. Bu eser, İslam Şeriatı'na tehdit oluşturan en tehlikeli Bid‘ah'ın (yenilik) olduğunu iddia etmektedir. Ayrıca "El-Salafiyya, bir düşünce ekolü değil, mübarek bir dönemdi" (Şam: Dar al-Fikr, 1990) adlı eseri de bulunmaktadır. Bu eser, 20. yüzyılda Salafizm'e yönelik en yaygın çürütme çalışmalarından biridir.[32]

Çağdaşcılar arasında UCLA Hukuk Fakültesi'nden Khaled Abou El Fadl ve Sufi alimlerden Cambridge Üniversitesi'nden Timothy Winter ve G.F. Haddad gibi isimler tarafından İngilizce dilinde Salafizme yönelik birçok akademik eleştiri yapılmıştır. El Fadl'e göre, El-Kaide gibi aşırılıkçı gruplar, "Vahhabi ve Selefi inançların hoşgörüsüz Puritanizminden teolojik temellerini almaktadır". Ayrıca, Vahhabilik ve Selefilik akımlarının marjinal unsurlarında ortaya çıkan aşırı hoşgörüsüzlük ve hatta terörizmi destekleme, Müslüman tarihi geleneğinden sapma olarak değerlendirilmektedir. El-Fadl ayrıca, Selefi metodolojinin 1960'larda "boğucu savunmacılığa" kaydığını, İslam'ı modernlikle uyumlu hale getirme "endişesiyle" işaretlenmiş olduğunu öne sürmektedir. Bu savunmacı çabalar, İslami gelenekleri Batılılaşma saldırısından savunmayı amaçlamaktaydı; aynı zamanda İslam'ın üstünlüğünü ve modernlikle uyumluluğunu korumaya çalışmaktaydı. Ancak El Fadl'e göre, bu tür çabalar giderek politik fırsatçılık ve İslami geleneklerle eleştirel bir etkileşime isteksizlik tarafından lekelenmekteydi.[33][34]

Suudi hükûmeti, The Independent tarafından, Arap Yarımadası'ndaki erken İslam miras alanlarının yok edilmesindeki rolü nedeniyle eleştirilmiştir. Mekke ve Medine'deki son genişleme projeleri, "gökdelenler, alışveriş merkezleri ve lüks oteller" için yer açmak amacıyla tarihi öneme sahip İslam miras alanlarının yok edilmesiyle tartışmalara neden olmuştur. Suudi hükûmetinin eylemleri, Müslüman dünyasında tartışmalara yol açmış ve Selefiler, Sufiler, Şiiler gibi tüm mezheplere mensup İslami aktivistler Suudi hükûmetinin eylemlerini kınamışlardır.[35][36]

Amerikalı İslam alimi ve eski Salafi Abu Ammaar Yasir Qadhi, Salafi hareketin selefi karşıtı Müslümanlara karşı düşmanlık olarak algıladığı ve entelektüel bir yaklaşım eksikliği olduğunu eleştirmiştir. Kendisinin, Salaf nesillerini takip etmenin İslam inancının "temel bir parçası" olduğuna inanmasına rağmen, Salafizm'in metodolojik yaklaşımına katılmadığını belirtmiştir.[37][38][39][40]

Objektif bakış

Selefilik, Batı akademisinde bazı kesimlerde kelamcı, katı ve puritan bir İslam yaklaşımı ile ilişkilendirilmiştir. Bazı Batılı gözlemciler ve analistler, hareketi Selefi cihatçılıkla eşitleme eğilimindedir. Bu karışık ideoloji, İslam'ın meşru bir ifadesi olarak, Selefilere de dahil ettiği İslam'ın düşmanı olarak gördüğü kişilere karşı şiddetli saldırıları benimser.[41][42]

Alman hükûmet yetkilileri, Selefizmi terörle güçlü bir bağlantısı olduğu gerekçesiyle suçlamış, ancak daha sonra tüm Salafilerin terörist olmadığını açıklamışlardır. Alman hükûmet yetkililerinin Salafizmi eleştiren açıklamaları, Deutsche Welle tarafından Nisan 2012'de televizyonda yayınlanmıştır. Alman siyaset bilimci Thorsten Gerald Schneiders'e göre, Salafi hareketin İslami değerleri yeniden tesis etme ve İslam kültürünü savunma iddialarına rağmen, hareketin bazı üyeleri İslami geleneklerle uyuşmayan bir şekilde yorumlamakta ve şiir, edebiyat, şarkı söyleme, felsefe vb. gibi bazı Müslüman kültür unsurlarını şeytanın eseri olarak görmektedir. Fransız siyaset bilimci Olivier Roy'a göre, Batı'daki çoğu üçüncü nesil Müslüman göçmenler Salafizmi benimsemekte ve bazıları aile mirasından koparak diğer dönme Müslümanlarla evlenmekte, ebeveynlerinin seçtiği memleketinden gelmeyen bir gelinle evlenmektedir. Marc Sageman'a göre, Salafi hareketin bazı bölümleri, El-Kaide gibi dünya genelindeki bazı terör örgütleriyle bağlantılıdır.[43][44][45][46][47][48]

Ancak, diğer analistlere göre, Salafilerin doğası gereği siyasi olmaları söz konusu değildir. Salafiler, çevrelerine ve ait oldukları genel nüfusa bağlı olarak devletle çeşitli ilişkiler sergileyebilirler. Onlar, monolitik bir grup olarak şiddete eğilimli bir tutum sergilemezler. Siyasi katılım veya silahlı isyanlara dahil olan Salafiler, daha geniş bir siyasi projeler şemsiyesi altında bunu gerçekleştirirler. Roel Meijer'e göre, Batı'nın Salafizmi şiddetle ilişkilendirmesi, 2000'li yılların başında yapılan güvenlik çalışmaları prizmasından yazılardan ve kolonyal dönemde İslami dirilişçileri şiddetle eşitleyen popüler Oryantalist tasvirlerden kaynaklanmaktadır.[49][50]

Ayrıca bakınız

  • İlm-i Kelâm
  • İslâm ilâhiyatı
  • İslâm felsefesi
  • İslâm tarihi
  • İtikadî mezhepler
  • Vahhâbîlik

Kaynakça

  1. ^ Wood, Graeme (20 Aralık 2016). The Way of the Strangers: Encounters with the Islamic State (İngilizce). Penguin Books Limited. ISBN 9780241240120. 
  2. ^ Lacey, Robert (2009). Inside the Kingdom, Kings, Clerics, Modernists, Terrorists, and the Struggle for Saudi Arabia. New York: Viking. s. 9. 
  3. ^ "What ISIS really wants" 28 Haziran 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., The Atlantic, February 2015
  4. ^ "The way of the Sufis is the way of the Salaf, the Scholars among the Sahaba, Tabi'in and Tabi' at-Tabi'in. Its origin is to worship Allah and to leave the ornaments of this world and its pleasures." (Ibn Khaldun (733–808 H/1332–1406 CE)) Muqaddimat ibn Khaldan, p. 328, quoted in Pahary Sheikh Mohammad Yasser, Sufism: Origin, Development and Emergence of Sufi Orders 27 Nisan 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., retrieved March 2012
  5. ^ Meijer, Roel; Lacroix, Stéphane (2013). "Between Revolution and Apoliticism: On the Nature of Salafi thought and Action". Global Salafism: Islam's New Religious Movement. New York: Oxford University Press. s. 38. ISBN 978-0-19-933343-1. 
  6. ^ El Fadl, Khaled Abou. (2001) "Islam and the Theology of Power." Middle East Report. c. 221: s. 28-33
  7. ^ "Arşivlenmiş kopya". 20 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Eylül 2020. 
  8. ^ Selefiliğin Tarihsel Gelişimi ve Felsefi Altyapısı 29 Kasım 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., M. İlyas Bozkurt, TESAM Akademi Dergisi, s. 17.19
  9. ^ Muhammed Ebû Zehra, İslâm’da Siyâsî ve İ’tikadî Mezhepler Tarihi, Ethem Ruhi Fığlalı ve Osman Eskicioğlu Tercümesi, sahife 259 - 261, Yağmur, İstanbul, 1970.
  10. ^ TDK Güncel Türkçe Sözlük, tevil[]
  11. ^ "Büyük Şafi Fıkhı" (islamiyontem.net)[]
  12. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 7 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 30 Eylül 2020. 
  13. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 15 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Eylül 2020. 
  14. ^ "Arşivlenmiş kopya". 7 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Eylül 2020. 
  15. ^ sf. 24-26, "İman-Küfür Sınırı", Ahmed Saim Kılavuz. Marifet Yayınları, İstanbul, 1990
  16. ^ Sheikh Mohammad Nasir Ad-Din Al-Albani 3 Haziran 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  17. ^ a b ""Büyük felaket: Namazı terk etmek" (ismailaga.org.tr)". 7 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Eylül 2020. 
  18. ^ a b c ""Namazı terk etmenin hükmü" (namazzamani.net)". 7 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Eylül 2020. 
  19. ^ ""Who does not pray?" (islamhouse.com)" (PDF). 15 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Eylül 2020. 
  20. ^ ""Namazı terk etmenin cezası" (halisece.com)". 7 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Eylül 2020. 
  21. ^ L. Esposito, John (2003). The Oxford Dictionary of Islam. New York: Oxford University Press. ss. 10, 333. ISBN 0-19-512558-4. 
  22. ^ C. Martin, Richard (2004). Encyclopedia of Islam and the Muslim World. Macmillan Reference USA. ss. 727-728, 608-609, 26-27. ISBN 0-02-865603-2. 
  23. ^ "تحقيق المقام علي كفايه العوام في علم الكلام". 26 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi – Internet Archive vasıtasıyla. 
  24. ^ "Islam: Basic Principles and Characteristics". 5 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Haziran 2023. 
  25. ^ Opwis, Felicitas; Reisman, David (2011). Islamic Philosophy, Science, Culture, and Religion: Studies in Honor of Dimitri Gutas. BRILL. s. 458. ISBN 978-90-04-20274-0. 
  26. ^ Izutsu 井筒, Toshihiko 俊彦 (1984). Sufism and Taoism: A Comparative Study of Key Philosophical Concepts. University of California Press. s. 49. ISBN 978-0-520-05264-2. 
  27. ^ نور, مكتبة. "Detailed Response to Ash'aris (pdf)". www.noor-book.com (Arapça). 2 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2021. 
  28. ^ Gauvain, Richard (12 Aralık 2012). Salafi Ritual Purity: In the Presence of God. Routledge. s. 268. ISBN 9781136446931. 
  29. ^ Gauvain, Richard (12 Aralık 2012). Salafi Ritual Purity: In the Presence of God. Routledge. s. 318. ISBN 9781136446931. 
  30. ^ Gauvain, Richard (12 Aralık 2012). Salafi Ritual Purity: In the Presence of God. Routledge. s. 4. ISBN 9781136446931. 
  31. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; auto1 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  32. ^ Lauzire, Henri (8 Aralık 2015). The Making of Salafism: Islamic Reform in the Twentieth Century (İngilizce). Columbia University Press. ISBN 9780231540179. 
  33. ^ Abou El Fadl, Khaled, The Great Theft, Harper San Francisco, 2005, p. 77
  34. ^ Fish, M. Steven (9 Şubat 2011). Are Muslims Distinctive?: A Look at the Evidence (İngilizce). Oxford University Press, US. s. 132. ISBN 9780199769209. 
  35. ^ The Independent 25 Temmuz 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Why don't more Muslims speak out against the wanton destruction of Mecca's holy sites?, by Jerome Taylor, 28 October 2012.
  36. ^ Taylor, Jerome (22 Ekim 2018). "Mecca for the rich: Islam's holiest site 'turning into Vegas'". Independent. 4 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Haziran 2023. 
  37. ^ "Have you left the way of the Salaf? ~ Dr. Yasir Qadhi". www.youtube.com. 21 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Temmuz 2020. 
  38. ^ Elliot, Andrea (17 April 2011). "Why Yasir Qadhi Wants to Talk About Jihad" 27 Nisan 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., New York Times.
  39. ^ Archived at Ghostarchive and the Wayback Machine: "Dr. Yasir Qadhi on why he left Salafi or Wahabi movement of Muhammad Ibn Abd al-Wahab". YouTube. 29 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  40. ^ Archived at Ghostarchive and the Wayback Machine: "[Ex-Salafi] Yasir Qadhi talks about Salafies & Wahabies". YouTube. 22 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  41. ^ "Religion is Not the Enemy". National Review. 19 Ekim 2001. 10 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Nisan 2020. 
  42. ^ Dr Abdul Haqq Baker, Extremists in Our Midst: Confronting Terror, Palgrave Macmillan, 2011, []
  43. ^ Third public hearing of the National Commission on Terrorist Attacks Upon the United States 2 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Statement of Marc Sageman to the National Commission on Terrorist Attacks Upon the United States, 9 July 2003
  44. ^ "Federal Office for the Protection of the Constitution (Bundesamt für Verfassungsschutz) 7/18/2012: latest 2011 report on Islamic Salafist extremism in Germany (English)". 17 Şubat 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Temmuz 2012. 
  45. ^ Stevens, O'hara, David, Kieron (2015). The Devil's Long Tail: Religious and Other Radicals in the Internet Marketplace. New York: Oxford University Press. s. 76. ISBN 978-0-19-939624-5. They do not represent an Islamic tradition; on the contrary they break with the religion of their parents. When they convert or become born-again, they always adopt some sort of Salafism, which is a scriptualist version of Islam that discards traditional Muslim culture. They do not revert to traditions: for instance when they marry, it is with the sisters of their friends or with converts, and not with a bride from the country of origin chosen by their parents. 
  46. ^ Thorsten Gerald Schneiders Salafismus in Deutschland: Ursprünge und Gefahren einer islamisch-fundamentalistischen Bewegung transcript Verlag 2014 9783839427118 page 392
  47. ^ "Salafist extremism spreading in Germany", Deutsche Welle (www.dw.com), 8 Mayıs 2012, 28 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 26 Haziran 2023 
  48. ^ "Verfassungsschutzbericht warnt vor Salafisten" [Constitutional protection report warns of Salafists], Pipeline, 17 Haziran 2012, 20 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi 
  49. ^ Meijer, Roel (2014). "Introduction". Meijer, Roel (Ed.). Global Salafism: Islam's New Religious Movement. Oxford University Press. s. 2. ISBN 978-0-231-15420-8. 
  50. ^ Li, Darryl (2015). THE UNIVERSAL ENEMY: Jihad, Empire, and the Challenge of Solidarity. Stanford, California, United States: Stanford University Press. ss. 105-106. ISBN 9781503610873. 


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İslam</span> tek tanrılı İbrahimî bir din

İslam (Arapça: اَلْإِسْلَامُ, romanize:

<span class="mw-page-title-main">Müslüman</span> İslam dinine mensup kimse

Müslüman, İslam dinine mensup kişi demektir. Sünni, Şii ve Mutezili mezhep inancına göre, Allah'a ve Allah'ın birliğine, Muhammed'in Allah'ın peygamberi olduğuna inanan kişilere denir. İslam dininin farklı mezheplerinde Müslüman kavramı üzerine çeşitli farklılıklar bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Namaz</span> İslamda farz olan günlük ibadet

Namaz, İslâm'ın şartlarından biri olarak kabul edilen bir ibadettir. Kur'an'da günün belli vakitlerinde abdestle birlikte duaya kalkılması ifadesi bulunur. Kur'an'a göre namaz Allah'ı anarak teslimiyetin gösterildiği bir arınma biçimi ve İbrâhim peygambere öğretilen bir ibadet şeklidir.

Vehhabîlik ya da Vahhabizm, İslam'a bağlı Sünni-Hanbelî mezhebinin bir altkolu olan ve 18'inci asırda Muhammed bin Abdülvehhâb tarafından başlatılmış fikir akımıdır. Muhammed bin Abdülvehhâb kendi düşüncelerini Kur'an ve Hadislerde olmayan her şeyin reddi, esas İslam'a dönüş olarak tanımlar. Abdülvehhâb'ın etkilendiği İbn Teymiyye ve Ahmed bin Hanbel gibi İslam alimlerinin düşüncelerinin ve şirk olarak görülen şeylere karşı duruşlarının etkisi Vehhabîlik akımında baskındır. Vahhabi(zm) terimi Abdülvehhâb'ın şahsı tarafından kullanılmadı, hatta bazı taraftarları "Selefî" terimini kullanmayı tercih ederek "Vahhabi" kullanımını reddederler. Bunun bir sebebi ise Muhammed bin Abdülvehhâb'ın yeni bir İslam yorumu getirmediği ve esas İslam'ı, Ahmed bin Hanbel'i takip ederek tekrar canlandırdığı düşüncesidir. Vehhabîlik tanımlamasını nadir olarak benimseyen Vehhabîler olsa da, sıklıkla bu mezhepte olmayanlar tarafından onları tanımlama amacıyla kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Ömer</span> İslam Devletinin ikinci halifesi, sahabe

Ömer bin Hattab, İslâm peygamberi Muhammed'in sahâbesi ve İslâm Devleti'nin Ebû Bekir'den sonraki ikinci halifesidir. Ehl-i Sünnet, Ömer bin Hattab'ı zaman zaman "Ömer'ul-Farûk" diye anarlar. Şiiler ise Ömer'in hâlifeliğini tanımazlar. 23 Ağustos 634 tarihinde Râşidîn Halifeliği'nin ikinci hâlifesi oldu ve bu görevi, öldürüldüğü yıl olan 644'e kadar sürdürdü.

Zekât, İslâm'ın beş şartından biridir. Terim olarak şeriatta "asli ihtiyaçlar" dışında nisab miktarı mala sahip olan ve bu sebeple zengin sayılan Müslüman'ın, bu zenginliği üzerinden bir tam yıl geçtiğinde dinî yükümlülük gereği zekât olarak vermesi gereken miktarın adıdır.

<span class="mw-page-title-main">İslam'ın beş şartı</span> İslam dininin beş ana ögesi

İslam'ın beş şartı, İslâm Dini'nin Ehl-i Sünnet ve Ca'feriyye mezheplerine göre büyük önem arz eden beş ibadeti. Bu şartlar sırasıyla: Şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, oruç tutmak ve hacca gitmektir. Şehâdet etmek dışındaki şartlar itîkâdî yani dininin inanç esaslarına dâir olmayıp, âmeli yani davranışsal, ibâdetsel şartlardır. Çoğu İslam âlimi dini inanç esaslarına dâir kurallar benimsendiğinde kişinin Müslüman kabul edileceğini, davranışsal ve ibâdetsel yönlerin en azından inanan olmak açısından bağlayıcı olmadığını öne sürmüşlerdir. Bazı İslam âlimleri ise imanın yani inancın ancak davranış ve ibadetlerle tamam olacağını bu nedenle şehadet getirip Müslüman olduğunu iddia eden kişinin ibadetlerini yerine getirmemesi halinde Müslüman kabul edilemeyeceğini ileri sürmüşlerdir.

<span class="mw-page-title-main">İslamcılık</span> Politik bir akım

İslamcılık, modern devlet ve devletçiklerin anayasal, ekonomik ve yargısal olarak, bu kesimde canlanma ya da otantikliğe dönüş olarak algılanan İslami uygulamalarla yeniden kurulması gerektiğini öne süren siyasi ideolojidir. Bu akımlardaki hakim anlayış Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker'in yerine getirilmesidir. Siyasal İslam'ın Seyyid Kutub ve Mevdudî gibi köktendinci öncüleri "Allah'ın sistemi" olarak gördükleri şeriata dayanmayan güç sahipleri olarak tanımladıkları tağuta isyanı tevhidin ön şartı olarak sundular.

<span class="mw-page-title-main">Sünnilik</span> en yaygın İslam mezhebi

Ehl-i Sünnet ve'l-Cemâat, kısaca Ehl-i Sünnet ya da Sünnîlik, İslam dininin dünya üzerindeki iki büyük kolundan biri ve %77-80'lik bir oran ile en büyük mensubunun bulunduğu mezhepler grubudur. Zaman zaman Sünnî İslam veya Sünnî mezhebi ifadesi de kullanılır. Günümüzde Sünnîlik, kendi içerisinde günümüzde yaşayan iki akaid mezhebi, dört fıkıh mezhebini içermektedir.

Hâricîlik, Hâriciyye ya da Havâric, İslam dininde bir siyasi mezhep olarak Hicri ilk yüzyılda ortaya çıkmış ve asırlardır kendini değişik şekillerde sergileyen bir hareket. İslâm dünyası içerisinde %2'lik bir kısmı oluşturmaktadır. Tarihte Hâricîler'in en aşırı fırkalarından olan Ezarika'nın ana görüşleri itibarıyla İslâm'dan çıktığını kabul ettikleri ve kendilerinden olmayan diğer Müslümanları tekfîr ile ithâm ederek öldürdükleri bilinmektedir. Günümüzde ise Hâricîler içerisinde en ılımlı kol olarak bilinen İbâdiyye'nin sadece çoğunlukta oldukları bölge olan Umman Sultanlığı ile nüfusun azınlığını teşkîl ettikleri Cezayir, Tunus'un Cerbe adası, Zanzibar ve Tanzanya'nın bazı muhitlerinde yaşamakta oldukları bilinmektedir. Öte taraftan "Umman İbâdîleri" kendilerinin Hâricîler'in bir dalı oldukları savını kabul etmemektedirler.

İtikâdî mezhepler veya Akide mezhepleri ya da İnanç mezhepleri, İnançla ilgili konular İslam'da başlangıçta bir fıkıh dalı kabul edilen kelâm, daha sonra ilm-i tevhid olarak adlandırılmıştır. Daha sonraları Fıkıh, amelî meseleler üzerinde, kelâm ise itîkâdî meseleler üzerinde yoğunlaşmıştır. Müslümanlar, İslâm Peygamberi Muhammed döneminde akıllarındaki soruları hemen ona sorabiliyorlardı. Ancak peygamberin ölümünden sonra sorularına cevap bulamayınca zamanın büyük İslam alimleri Kur'an'ı akıl ile yorumlamaya koyuldular. Böylelikle de i'tikadi mezhepler oluşmuş oldu. Bu mezhepler farklı coğrafyalara yayıldı ve oralarda benimsendi.

Küfür; inkâr, reddetmek, yok saymak, görmezlikten gelmek, hakaret gibi anlamlara gelir.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da siyasi mezhepler</span>

İslam'da siyasi mezhepler, İslam tarihi boyunca, siyasi tartışmalar ve görüş farklılıkları sonucu ortaya çıkan mezheplerdir. İslam'da Sünnilik, Şiilik ve Haricilik olmak üzere üç ana mezhep vardır. Bu mezhepler de çeşitli açılarından kendi içinde alt mezheplere sahiptir. En önemlilerinden biri ve ilk olarak şekilleneni, halifelik tartışmaları sonucu ortaya çıkan Şia'dır. Haricîler ve Vahhâbîler de sayılabilir. İslâm dünyası içerisinde Sünniler %83'lük kısmı, Şiiler %15'lik kısmı ve Hariciler ise %2'lik kısmı oluşturmaktadır.

Takiye, İslam dininde bir Müslümanın zor bir durumdan kurtulmak için İslam'ı inkâr ederek Müslüman değilmiş gibi davranmasıdır. Kur'an Nahl suresinde takiye yapmaya izin vermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Ehl-i Hadis</span>

Ehl-i Hadis, İslam ın 2./3. yüzyıllarında Kuran'ı ve sahih hadisi hukuk ve inanç gibi meselelerde tek otorite olarak gören hadis alimlerinin bir hareketi olarak ortaya çıkan Sünni İslam'ın İslami bir okuluydu. Taraftarları aynı zamanda rivayetçi veya bazen de gelenekçiler olarak anılmıştır. Gelenekçiler, dördüncü İslami yüzyılda mezheplerin ortaya çıkmasından önce Sünni ortodoksluğun en yetkili ve baskın bloğunu oluşturuyordu. Ehl-i Hadis, hukuki muhakemelerini bilgilendirilmiş görüş رَأْي (re'y) veya yaşayan yerel uygulama عُرْف (ʽörf) üzerine temellendiren ve genellikle aşağılayıcı bir şekilde Ehl er-Re'y olarak anılan çağdaş fıkıhçıların çoğuna karşı çıktı. Gelenekçiler taklid suçlandılar veya kutsal metinler olmadan re'y) uygulamasını kınadılar. Buna karşılık ittiba'yı savundular. Buna karşılık Ehl-i Hadis, Kutsal Yazılara bağlı kalarak içtihadı savundu.

Cihatçı Selefîlik, Sünniliğin içerisinde yer alan aşırı muhafazakâr ve köktendinci hareket. Hareketin adı genellikle Vehhâbîler ile birlikte anılmaktadır. Ancak bu hareketin takipçileri Vehhabi sıfatını kendilerine yakıştırmamakta ve bunu küçük düşürücü bir ifade şekli olarak algılamaktadırlar.

Tekfir, İslam hukukunda bir Müslümanın başka bir Müslümanı kafir ilan etmesidir. Tekfir eden kişiye mükeffir denilir. İslam dininde tekfir yasaklanmıştır, çünkü Kur'an suçlamaları yasaklarken bir hadis rivayeti bir kişiyi tekfir edenin kendisi kafir olacağını söyler.

İslam'dan çıkış genellikle bir Müslüman tarafından düşünce, söz veya fiil yoluyla İslam'ın terkidir. İslam'dan dönene mürted denir. Tanıma sadece başka bir dine dönen veya dini tamamen terk edenler değil küfür, sapkınlık veya inançsızlığı ima eden herhangi bir eylem veya söz yoluyla, İslam'ın "temel bir inanç veya akidesini" inkâr edenler de dahildir.

Aşağıdaki taslakta İslam dini ile ilgili çeşitli kavramlar, olaylar, kişiler ve kurumlar yer almaktadır

Hudud "sınırlar, hudutlar, sınırlar" anlamına gelen Arapça bir kelimedir.