
Roman, genellikle düzyazı biçiminde yazılan, kurgusal, görece uzun, insanın (ya da insan özellikleri atfedilen varlıkların) deneyimlerini bir olay örgüsü içinde aktaran ve genellikle kitap halinde basılan bir edebî tür. Uluslararası ve akademik platformlarda beşinci sanat olarak kabul gören edebiyatın bir alt türüdür.
Türk edebiyatında roman, 19. yüzyılda ortaya çıkan bir yazım türüdür. Roman, Tanzimat'la başlayan batılılaşma sürecinin bir parçası olarak Türk edebiyatına girmiş olup, Fransız edebiyatından eserler başta olmak üzere ilk Türkçe örnekleri çeviri eserlerde gözlemlenmiştir. Şemseddin Sâmi’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseri sıklıkla "ilk Türkçe roman" olarak adlandırılsa da daha önce yazılmış başka romanlar da mevcuttur. Fransız romantizm akımından etkilenmiş ve ağırlıklı olarak aşk ve "yanlış batılılaşma" konularını ele almış ilk Osmanlı romanları genellikle oldukça zayıf olup, karakterler yüzeysel işlenmiş ve karikatüre benzeyen tipler ortaya çıkarmıştır. Servet-i Fünûn edebiyatı döneminde romanlar gelişmeye başlamıştır.

Yaprak Dökümü, Reşat Nuri Güntekin'in ilk baskısı 1930 yılında yapılan toplumsal romanı.

Halit Fahri Ozansoy, Türk şair, gazeteci, oyun yazarı ve öğretmendir.

İkdam, 5 Temmuz 1894 ve 31 Aralık 1928 tarihleri arasında İstanbul'da yayınlanmış günlük siyasal gazetedir.

Halid Ziya Uşaklıgil, Servet-i Fünûn ve cumhuriyet dönemi Türk romancı ve yazar. Bâzı edebî yazılarını Hazine-i Evrak dergisinde Mehmet Halid Ziyaeddin adıyla yayımlamıştır.
Tanzimat edebiyatı, Tanzimat döneminin kültürel ve siyasi hareketlerinin sonucu olarak ortaya çıkmış edebiyat akımı. 3 Kasım 1839'da Mustafa Reşid Paşa tarafından ilan edilen Gülhane Hattı Hümayunu da denilen yenileşme beratının yürürlüğe konmuş olmasından doğmuştur. Bu olay daha sonraları Tanzimat Fermanı olarak adlandırılacak, gerek siyasi alanda gerek edebî ve gerekse toplumsal hayatta batıya yönelmenin resmi bir belgesi sayılacaktır. Şinasi ile Agah Efendi'nin birlikte çıkarmış olduğu Tercüman-ı Ahval bu edebiyatın başlangıcı olarak kabul edilir.

İzmir Suikastı, Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa'ya 14 Haziran 1926 tarihinde, İzmir'de yapılması planlanan suikast girişimidir. Aralarında eski bakanlar, milletvekilleri ve valiler de bulunan bir grup tarafından planlanmış ancak hayata geçirilmeden engellenmiştir.

Aşk-ı Memnu, Halid Ziya Uşaklıgil'in realist-naturalist bir romanıdır. İlk olarak 1899-1900 yıllarında Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edildikten sonra 1901'de kitap olarak yayımlanmıştır.

Kalem, Türkçe-Fransızca olarak İstanbul'da 3 Eylül 1908-29 Haziran 1911 yılları arasında yayımlanmış olan haftalık mizah dergisi. Çağdaş Türk mizahı ve karikatürünün öncüsü olarak sayılan dergi.
Kırık Hayatlar, Halit Ziya Uşaklıgil'in kaleme aldığı Aşk-ı Memnu ile Mai ve Siyah'tan sonra batılı roman tekniklerine uygun olarak yazdığı bir başka romanıdır. Roman, 1924 yılında yayımlanmıştır.
Bir Ölünün Defteri, Halit Ziya Uşaklıgil'in İzmir devresinde yazdığı ve yazarlık kariyerinin üçüncü romanıdır. 1892'de yayımlanmıştır.
Tercümân-ı Hakîkat, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, İstanbul'da 1878-1921 yılları arasında yayınlanan günlük gazete.
100 Türk Edebiyatçısı, 59. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde Millî Eğitim Bakanlığının (MEB) ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilere hem Türk Dili ve Edebiyatı dersi müfredatı ile ilişkilendirilerek yazarların kitaplarının okutulması hem de boş zamanlarını değerlendirmek üzere öncelikle başvurabilecekleri yazarların kaynak eserleri olarak tavsiye edilmesi için derlenmiş Türk yazarlar listesidir.
Çınaraltı, 1941-1948 yılları arasında yayımlanmış haftalık Türkçü fikir ve sanat dergisi.
Türk edebiyatı'nda hem sözlü hem yazılı, manzum ve mensur hikâye geleneğine sahip olmasına rağmen Tanzimat'tan sonra farklı yapısal özellikler taşıyan bir anlatı türü olarak yeni bir hikâye tarzı oluşmuştur. Giritli Ali Aziz Efendi tarafından 1796-97'de yazılan ve ilk defa 1852 tarihinde basılan Muhayyelât, Batı tesiri olmadan gerçekçi anlatıma olan yakınlığı noktasında modern Türk hikâyesinin başlangıcı sayılmaktadır. Bunun dışında, XIX. yüzyılda basımları yapılarak yaygınlık kazanmış olan meddah hikâyeleri "yeni hikâyeye" zemin hazırlayan eserler olarak görülmektedir. 1875-1890 yılları arasında Ahmed Midhat Efendi'nin devam eden Letâif-i Rivâyât serisinin dışında Mehmet Celal'in Venüs, Cemile gibi uzun hikâyeleri ile Nabizâde Nâzım'ın ilk dönem hikâyeleri bulunmaktadır. Samipaşazade Sezai'nin Küçük Şeyler adlı eseri Türk edebiyatında modern anlamda kısa hikâyenin başlangıcı kabul edilmektedir. Halid Ziya Uşaklıgil'in 1888'de yazdığı Bir Muhtıranın Son Yaprakları ile Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası adlı çalışmaları Avrupaî tarzda ilk hikâyeler kabul edilmektedir.

Çengi, 1877'de yayımlanan Ahmed Midhat Efendi romanı. İlkin Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilmiş, ardından kitap olarak yayımlanmıştır. Eser her birine "kitap" adı verilen dört bölümden oluşur; her bir bölümünün başlı başına bir hikâye olduğu romanın ilk bölümü yedi yıl sonra 1884'te, olaylar Ahmet Mithat Efendi tarafından müzikli bir sahne eseri haline getirilmiş ve Çengi yahud, Daniş Çelebi adıyla kitap halinde basılmıştır. İspanyol yazar Miguel de Cervantes Saavedra'nın romanı Don Kişot'a öykünerek yazılmıştır. Cervantes'in Don Kişot'una mukabil Ahmet Mithat da romanının karakteri olan Danış Çelebi'yi bir "Türk Don Kişot"u olarak takdim etmiştir.

Tevfik Nevzat, Osmanlı şairi, bürokratı, eğitimcisi, yayımcısı, gazetecisi.
Esrar-ı Cinayat, 1884 yılında Ahmed Midhat tarafından yazılmış Türk Edebiyatının ilk polisiye romandır. Eser, dönemin Osmanlı toplumuna hem polisiye türünü tanıtmış bir yandanda dönemin zihniyetini göstererek işlemeyen noktalara parmak basmıştır. Eserde eskiyi yeren ve yeni padişahı öven bir anlatım dikkat çeker. İstanbul’da işlenen bir cinayet, romanın ana konusu etrafında gelişir. Ceset, Boğaziçi kıyılarında bulunur ve olay büyük bir gizem yaratır. Cinayetin çözümü için görev alan başkomiser Kamil Bey, yardımcısı Arif Efendi ile birlikte bu karmaşık olayı aydınlatmaya çalışır.