İçeriğe atla

Sayram

Sayram
Сайрам
Sayram'ın Kazakistan'daki konumu
Sayram'ın Kazakistan'daki konumu
ÜlkeKazakistan Kazakistan
VilayetGüney Kazakistan vilayeti
KuruluşMilâttan önce 10.yüzyılda
İdare
Yüzölçümü
 • Toplam10 km²
Rakım676 m
Nüfus
 (2007)
 • Toplam41.000
Zaman dilimiUTC+06.00 (BTT +7)
 • Yaz (YSU)UTC
Posta kodu
160812
Alan kodu+7 72531

Sayram, (Kazakça: Сайрам; Farsça: اسپیجاب), Saryam, Saryom, İsbicâb veya Beyza şu anda Şımkent eyaletinin merkezi olan Şımkent şehri sınırları içinde kalan Siri Derya (Seyhun) havzasında Kazakistan'nın güney doğusunda Sayram Su nehri kıyısında ve aynı isimdeki Sayram Su dağlarının yamaçında yerleşik olan ülkenin en eski bir tarihi şehridir. Kazakistan'da ilk Cami burada yapılmıştır.

Konumu

Sayram, Maveraünnehir (Arapça: ما وراء النهر, mā warā'a n-nahr, Farsça: فرارود, Farārood) bölgesinin en eski yerleşim yeridir.[1] Sayram ayrıca şehirden geçen nehrin de adıdır. Nehrin kaynağı aynı isimde dağda 4000 metrede, yerel kamp alanı ve elma bahçeleri olan bir yerdedir. Dağın adı atlas (harita kitabı)'larda Sayram Su'dur ki Türkçede Sayram su veya Sayram nehri anlamındadır. Farslı tarihçi Reşideddin Fazlullah (1247 - 1318) Sayram'a Kary Sailam denildiğini, kırk kapılı büyük bir şehir olduğunu ve şehri geçmek bütün bir gün aldını yazmıştır.

Tarih

Ön Tarihi

1999 yılında çağdaş şehir Sayram, kuruluşunun 3000. yılını[2] kutlamıştır.

7. yüzyılda, beş Tu-lu ve beş Nu-shih-pi boylarından oluşan batı Türk birliği, Çinlilerin de Shih Hsing (on boy) dediği gibi, toplu olarak On-ok bilinirdi.[3] 642 yılında Tu-lu Türk boyunun Hakanı Nu-shih-pi boyundan Sayrama sığınmıştı.[4]

Arap fetihi

Sayram'ın ana kapısı.

Sayram Arap fetihinden önceki yüzyıllarda zaten önemli bir ticaret bir yeri idi.[5] İslam Sayram'a ve onun yakınındaki şehirlere, önceden müslüman olmuş güneydeki ülkelerden Arap ve Arapça-konuşan müslüman-askerler tarafından getirilmiştir. Araplar kente İsfijab adını vermişler. Sayram, İslami ülke ile çok tanrılı (payen) Türkler arasında bir sınır kent görevini yapmıştır.[6] Sayram'da İshak Baba olarak anılan, Arap fetihini idare eden İshak'tır. Sayram ahalisi İslâm dinini benimsedikten sonra İshak Baba'nın yaptırdığı ilk cami'de cuma namazından sonra İsbicâb (İsfijab) adı verilmiştir. Müslüman askerlerin sancağını taşıyan Abd al Aziz-baba'dır. Günümüze kadar ulaşan Nasabname adındaki bir el yazmasında, İshak Baba komutasındaki Müslüman savaşçıların Sayram'a nasıl geldiğini anlatır.

Sayram'da Samanîler ve Karahanlılar

Samanî hanedanlığı 840 yılında Sayram şehrini ele geçirdiler.[7] Sayram ayrıca İslami Samanîler ile Turfan, Kaşgar ve Koçu'da ki Türk Kağanlığı arasında önemli ilişki kurmuştur. Farab ve Sayram üzerinden doğuya doğru ana güzergâha, yedek güney güzergâhı hasım taraflar tarafından kontrol edilmektedir.[8]Karahanlılar Sayram'ı Samanî hanedanı II. Nuh'un saltanatı sırasında 980 yılında ele geçirdiler.

Kaşgarlı Mahmud, Divân-ı Lügati't-Türk'te;

"سيرم Sayram" "اسپیجاب İsbicâb" dahi denen" "بأيزَ Beyza şehrinin adı.", "سيرم سوڤ sayram suw" "topuktan yukarı çıkmıyan su, sığ."[9][10] ve "ساى say" "kara taşlık yer." olarak tanımlamıştır. Türkler eskiden küçük taşlı kayalık nehir yataklarına, dağ derelerine say adını kullanırlardı ki çoğunlukla bugünkü coğrafi adlar dizini ile kuru nehiryatağı, çakıl, sığ yer anlamındadır.[11][12]

Ahmet Yesevi

Etkileri günümüze kadar ulaşan Ahmet Yesevi (Ahmet bin İbrahim bin İlyas Yesevi), 11. Yüzyılın ikinci yarısında bugünkü Kazakistan'ın Çimkent şehrinin doğusundaki Sayram kasabasında doğmuştur. Sayram, o dönemde önemli bir kültür ve ticaret merkezidir. Babasının ölümünden sonra, ablası ile birlikte Sayram yakınlarındaki Yesi'ye yerleşen Yesevi, burada "Arslan Baba" adlı bir Türk şeyhinden ilk eğitimini almaya başlamıştır. Türbesi Yesi yakınındaki Otrar'da bulunan Arslan Baba, rivayete göre; Muhammed'in emanet ettiği hurmayı Ahmet Yesevi'ye ulaştırmak görevini üstlenmiştir. Mezar-ı Şerif'te bulunduğu bir dönem, İmam Rıza'nın öğrencisi olduğu belirtilen Arslan Babanın, Yesevi'nin manevi yücelmesinde önemli bir yeri vardır.

Eğitiminin ilk aşamasını tamamladıktan sonra dönemin en önemli merkezi olan ve değişik bölgelerden binlerce öğrencinin akınına uğrayan Buhara'ya giden Yesevi, burada dönemin önde gelen din bilginlerinden olan Şeyh Yusuf Hemedani'ye (Abu Yaqub Yusuf Hamdani) bağlanmıştır.[13] Türbesi Merv'de bulunan Hemedani'den yoğun bir tasavvuf eğitimi alan Yesevi, Şeyhin dört halifesinden üçüncüsü olmuş ve ilk iki halifeden sonra şeyhinin yerine geçmiştir.

Hamedani'den aldığı bir işaretle buradaki irşad makamını Şeyh Adülhalik Gücdûvani(Arapça: اپدُل خهَلِق گَجَدوَنِ; Abdul Khaliq Gajadwani)'ye bırakarak Yesi'ye dönen Yesevi, büyük bir etki alanına ulaşacak olan Yeseviye Ocağı'nı kurmuştur. Abdülhalik Gücdüvani ise öğrencisi Muhammed Bahaüddin Nakşbend'i (Arapça: بَهَ ُد ضِن نَقسهبَند بُكهَرِ; Baha-ud-Din Naqshband Bukhari) yetiştirerek, o dönemde Yeseviye Ocağı dışında ortaya çıkan iki büyük tarikattan birinin öncülüğünü yapmıştır. Buhara'da kurulan Nakşibendiye (Arapça: النقشبندية, Farsça: نقشبندی, Osmanlıca: ﻪﻴﺪﻨﺒﺸﻘﻧ) tarikatı, zamanla Afganistan, Hindistan ve Anadolu'ya yayılmıştır.

Yesevi, öğretisini hocası Arslan Baba'dan aldığı "ehl-i beyt" sevgisi ve bu doğrultudaki tasavvuf anlayışı üzerine kurmuştur. Bir Türk sufi tarafından kurulan bu ilk büyük "Türk tarikatı", önce Maveraünnehir, Taşkent ve çevresi ile batı Türkistan'da etkili olmuştur. Daha sonra Horasan, İran ve Azerbaycan'da yaşayan Türkler arasında yayılan Yesevi tarikatı, 13 yüz yıldan başlayarak göçlerle Anadolu'ya, oradan da Balkanlara ulaşmıştır.[14]

Notlar

  1. ^ Kazakhstan: Coming of Age Michael Fergus and Zhanar Zhandosova, Stacey International Publishers, March 2004 (ISBN - 1900988615)
  2. ^ Sayram Region, 75th Anniversary. Yerkin Nurazxan, editor 2003. Published independently.
  3. ^ The Cambridge history of early Inner Asia. By Denis Sinor. Published by Cambridge University Press, 1990. ISBN 0-521-24304-1, 9780521243049.
  4. ^ Early mystics in Turkish literature. By Mehmet Fuat Köprülü, Gary Leiser, Robert Dankoff. Published by Routledge, 2006. ISBN 0-415-36686-0, 9780415366861.
  5. ^ History of civilizations of Central Asia Published by Motilal Banarsidass Publ. ISBN 81-208-1540-8, 9788120815407.
  6. ^ A history of inner Asia, by Svatopluk Soucek. Published by Cambridge University Press, 2000.
  7. ^ The Ghaznavids: their empire in Afghanistan and eastern Iran, 994 : 1040. By Clifford Edmund Bosworth. Published by University Press, 1963.
  8. ^ The passion of Al-Hallaj: mystic and martyr of Islam. By Louis Massignon, Herbert Mason. Published by Princeton University Press, 1994. ISBN 0-691-01919-3, 9780691019192.
  9. ^ Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt III, sayfa 176.
  10. ^ É. M. Murzaev, the Elected Türkic geographical lexicon - Onomastika the East. М., 1980, p. 81.
  11. ^ A. N. Baskakov, geographical the nomenclature in toponyms of Mountain Altai - Toponyms of the East. Researches and materials. M, Science, 1969. sayfa 66.
  12. ^ I.G. Donidze, Hydronimiche terms in Türkic languages - Onomastika. M, Science, 1969. sayfa 166.
  13. ^ Y. N. Öztürk: The Eye of the Heart (Redhouse Press Istanbul 1988), p.49
  14. ^ "Arşivlenmiş kopya". 28 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Temmuz 2008. 

Kaynakça

  • Nurazxan, Yerkin (yazar), Sayram Region, 75th Anniversary, 2003

Dış bağlantılar

Resimler

Koordinatlar: 42°18′N, 69°46′E

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bektaşîlik</span> Sufi/tasavvufî tarikat

Bektâşîlik, adını 13. yüzyıl Anadolu'sunun İslâmlaştırılması sürecinde etkin faaliyet gösteren ve Hoca Ahmed Yesevî'nin öğretilerinin Anadolu'daki uygulayıcısı konumunda olan Hacı Bektaş-ı Veli'den alan, daha sonra ise 14. ilâ 15. yüzyıllarda Azerbaycan ve Anadolu'da yaygınlaşan Hurûfilik akımının etkisiyle ibahilik, teslis (üçleme), tenasüh ve hulul anlayışlarının da bünyesine katılmasıyla 16. yüzyılın başlarında Balım Sultan tarafından kurumsallaştırılan, On İki İmam esasına yönelik sufi/tasavvufî tarikat.

Babai Ayaklanması ya da Babai İsyanı ya da Baba Resul Ayaklanması/İsyanı, Vefaiyye takipçilerinden Baba İlyas Horasani ve müridi Baba İshak'ın 1240 yılında Anadolu Selçuklu Devleti topraklarında çıkardığı ayaklanmadır.

<span class="mw-page-title-main">Cidde</span> Suudi Arabistanın ikinci büyük şehri

Cidde, Suudi Arabistan'da şehir.

Babâ'îyye ya da Babâîlik, Horasan doğumlu olan Ebû'l-Bekâ Baba İlyâs bin Ali el-Horasânî ve müridi Baba İshâk Kefersudî'nin ayaklanması ile tanınan Vefâî Tarikatı çevrelerine verilen addır. Gerçek Ehl-i Beyt sevgisini ön planda tutan ve Irak'ta yaşayan Seyyid Ebu'l Vefâ'ya nisbetle anılan bu tarikât Anadolu'ya Dede Karkğın ve hâlifeleri ile yayılmış ve "Babâîlik" olarak tanınmıştır. Şiîlik ile doğrudan ilgisi yoktur. Ancak o dönemdeki benzer tasavvufî çevreler Sünnî ve Şiî yorumları içinde birleştirip meczettiği için daha sonraki yorumların farklılaşmasına zemin hazırlamış ve çoğunlukla hadiselerin çok farklı bir mahiyet arzettiği sanılmıştır. Hareketin temelinde o zamanlarda Anadolu'da fa'al olan Baba İshak gibi Şîʿa-i Bâtın’îyye dâ’îlerinin getirdiği fikirler yatmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Safiyüddin Erdebilî</span> Safevî Hanedanına ismini veren kişi

Şeyh Safiyüddin İshak Erdebilî, Safevi Tarikatı'nın kurucusu olan mutasavvıf ve şair.

Şeyh Haydar,, Safeviye Tarikatından Şeyh Cüneyd'in oğludur. Babası savaşta öldüğünde henüz doğmamış olan Haydar, babası ölünce annesi Hatice Begüm Akkoyunlu Devleti'ne gittiği için Akkoyunlu sarayında doğdu. Dokuz yaşına kadar burada büyüyen Haydar, dayısı Uzun Hasan'la birlikte tarikatın merkezi Erdebil'e geldi ve tarikatın başına geçti. Küçüklüğünde Türkçe'den başka Arapça ve Farsçayı da öğrenen Haydar, dönemin ünlü bilgini Ali Kuşçu'dan da dersler almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ahmed Yesevî</span> Türk mutasavvıf ve şair

Ahmed Yesevî ya da Ata Yesevî (Kazakistan Türkçesi: Қожа Ахмед Яссауи; Özbekistan Türkçesi: Xoja Ahmad Yassaviy; 1093, Sayram - 1166, Türkistan, kendi gibi Türk asıllı olan Arslan Baba'nın talebesidir. "Pîr-i Türkistan" lakabıyla bilinen bir mutasavvıf ve şairdir.

Haydar Arapçada Aslan anlamına gelen, erkek çocuklara verilen bir isimdir.

'Arslan Baba, Yeseviyye tarikatının kurucusu Ahmet Yesevî'nin mürşîdi olduğu söylenen mutasavvıf. Doğum ve ölüm tarihleri hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi yoktur. Mehmed Fuad Köprülü'ye göre, Arslan Baba Ahmed Yesevî'nin babası Şeyh İbrâhimin kardeşi, yani amcası olabilir. Sefîne-î Evliya müellifi Osmanzâde Hüseyin Vassâf, Arslan Baba'dan bahsetmiştir.

Yesevîlik, adını Nakşibend’îyye tarikâtı şeyhi Yusuf Hemedanî'nin müritlerinden Hoca Ahmed Yesevî'den alan, İslâm'da kadın-erkek denkliğini yaşatan, Anadolu Alevîliği üzerinde bir hayli tesirleri olan, Bektâşî Tarikâtı'nın da beslendiği tasavvufî yol ve Türk tarikatı.

<span class="mw-page-title-main">Mutasım</span> Sekizinci Abbasi halifesi

Mutasım veya Abbas el-Mutasım Billâh Tam Adı: Ebû İshâk "el-Muʻtasım bi’l-Lâh" 'Abbas bin Hârûn er-Reşîd, sekizinci Abbasi halifesi. Harun Reşid'in küçük oğluydu ve annesi Harun Reşid'in Türk asıllı bir cariyesi idi. 833'te kardeşi Memun'un yerine tahta geçti.

<span class="mw-page-title-main">Hacı Bektaş-ı Veli</span> Anadolu ermişi

Hacı Bektâş Velî ; mistik, seyyid, mutasavvıf, âlim ve İslam filozofu. Alevi-Bektâşiliğin fikir ve isim öncülerindendir. Kendisinin yolunu takip edenlere Bektâşi adı verilir.

Şücâ'ed-Dîn Ebû'l-Bekâ Baba İlyâs bin Ali el-Horasânî, 13. yüzyılda Bâbâ'îyye Tarikâtı'nın Anadolu'daki önderlerindendir.

İmâmet ya da İmâmîlik İslam'ın bir kolu olan Şiiliğin temel ilkelerinden birisidir. Sünnilik imâmeti imanın esaslarından biri olarak saymaz.

Baba İshâk Kefersudî, Vefâîyye tarikâtına bağlı Horasan önderlerinden Dede Karkğın’ın müridi olan Şücâ’ed-Dîn Ebû'l-Bekâ Baba İlyâs bin Ali el-Horasânî'nin taliplerinden olup en önde gelen Alevî Türkmen halifesidir. Bu sebeple Babai ayaklanması'nın propaganda ve teşkilatlanma safhasından, fiilen başlatılıp yürütülmesine dek her hususta Baba İlyas adına hareket etme yetkileriyle donatılmıştı.

<span class="mw-page-title-main">Zahid Gilani</span> İranlı ilahiyatçı (1216-1301)

Zahid Gilani tam adıyla Tâcüddîn İbrahim b. Rûşen Emîr b. Bâbil b. Bîdâr el-Kürdî es-Sencânî Zahidiyye tarikatının şeyhi ve mutasavvıf.

Şeyh Sadrettin Musa, Safevi Hanedanına ismini veren ve Safeviye Tarikatı'nın kurucusu Şeyh Safiyüddin İshak Erdebili'nin halefi ve oğludur. Şeyh, oğlu Hoca Alaaddin Ali (1391-1429), onun oğlu Şeyh İbrahim (1429-1447), onun oğlu Şeyh Cüneyd (1447-1460) ve onun oğlu Şeyh Haydar (1460-1488) yolu ile, Safevi Devleti'nin kurucusu Şah İsmail'in atasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Bâtınîlik</span> İslam dininin kutsal kitabı olan Kuranın bâtıni tevillere dayanan ezoterik yorumu

Bâtınîlik ya da Bâtınîyye ; İslamda Kur'an ayetlerinin görünür anlamlarının dışında, daha derinde gerçek anlamları bulunduğu inancı, ayetleri buna göre yorumlayan akıma Bâtınîlik, bu düşünceyi benimseyen kişiye de Bâtınî denir. Şiîlikte bu anlamları ancak Tanrı ile ilişki kurabilen ve Ali'nin soyundan gelen masum On İki İmam'ın bilebileceğine inanılır.

Osmanlı İmparatorluğu'nda din, çeşitlilik gösteren bir unsurdu. İslam baskın din olmakla birlikte, İslam inancında "semavi dinler" olarak kabul edilen Yahudilik ve Hristiyanlık dinlerinin mensupları, millet sistemi içinde yaşamayı sürdürdüler. Osmanlı İmparatorluğu'nda inançlara mensup kişiler, kendi dini kurallarına göre yargılanırdı. Buna karşılık millet sistemine dahil olmayan dinlerin, devlet içinde meşru bir varlığı bulunmuyordu.

Tevessül ya da Vesile, Allah'a yakarmakta başkaları hesabına araya Allah'a yakın aracı ve şefaatçilerin konulması anlamına gelir. Kişi burada kendi şeyh ya da mürşidinin kendi günahlarının affı için şefaatçi olmasını dilemektedir. Allah'a her yakaracağı anda aşırı saygı beslediği mürşid, pir ya da şeyh'inin adını zikreder. Bu hadiseye Sünnilik, Şiilik ve Sufiliğin her birinde farklı şekillerde rastlanılabilmektedir.