İçeriğe atla

Satyendra Nath Bose

Satyendra Nath Bose
Doğum1 Ocak 1894(1894-01-01)
Kalküta, Hindistan
Ölüm2 Nisan 1974 (80 yaşında)
Kalküta, Hindistan
MilliyetHint
Mezun olduğu okul(lar)Presidency College - Kalküta Üniversitesi
Kariyeri
DalıMatematik, fizik
Çalıştığı kurumlarKalküta Üniversitesi
Dakka Üniversitesi
Doktora
danışmanı
Sahill Poddar
İmza

Satyendra Nath Bose (Bengalceসত্যেন্দ্র নাথ বসু, [[ʃot̪ːend̪ronat̪ʰ boʃu]]; d. 1 Ocak 1894 - ö. 4 Şubat 1974), Royal Society üyesi Hint matematikçi ve fizikçi.[1]

1915 yılında Kalküta Üniversitesinden mezun olan Bose, 1924-25 yıllarında Marie Curie ile birlikte çalıştı. Daha sonra ülkesine dönerek önce Dhaka Üniversitesinde (1926), sonrasında ise Kalküta Üniversitesi'nde çalıştı.[2][3] Satyendra Nath Bose, matematiksel fizik alanında uzmanlaşmış Bengalli bir fizikçiydi. 1920’lerin başında çalışma alanı kuantum mekaniğiydi. Bu çalışma Bose-Einstein istatiğinin temellerini ve Bose-Einstein yoğunlaşma teorisini ortaya çıkardı. İngiltere Kraliyet Derneği'nin bir üyesi tarafından aday gösterilerek 1954’te Padma Vibhushan ödülünü kazandı. Padma Vibhushan ödülü Hindistan’ın ikinci en iyi sivil ödülüdür.

Bose-Einstein istatistiklerine uyan parçacık sınıfı, daha sonra Paul Dirac tarafından "bozon" adıyla adlandırıldı.[4][5] Kendini geliştirmiş bir bilim insanı ve birden çok dil bilen biri olarak onun matematik, kimya, biyoloji, maden bilimi, felsefe, sanat, müzik ve fizik alanlarını da kapsayan çok geniş bir ilgi alanı vardı. Birçok araştırma ve geliştirmeyi Hindistan krallık komitesine sundu.

Hayatı

Satyendranath Bose yedi çocuğun en büyüğü olarak Kalküta'da, şu anki adıyla Kalkata’da doğdu. Altı kız kardeşi vardı. Evi Batı Bengal eyaletinde Nadia kentinin Bora Jagulia köyündeydi. Beş yaşındayken evinin yakınlarındaki bir okula başladı. Ailesi Goabagan’a taşındığında, Yeni Hindistan okuluna kabul edildi. Okulunun son yılında Hindu okuluna kabul edildi. 1909 yılında üniversiteye geçiş sınavını geçti ve 50.liğe layık görüldü. Daha sonra Başkanlık kolejindeki orta seviyedeki bilim kursuna katıldı. Burada Jagadish Chanda Bose, Sarada Prasanna Das ve Chandra Ray gibi ünlü öğretmenlerde ders alan Dhaka’lı Naman Sharma ve Meghnad Saha iki yıl sonra aynı koleje katıldılar. Prasanta Chandra Mahalonobis ve Sisir Kumar Mitra, Bose’dan birkaç yıl büyüktü. Satyendranath Bose lisans öğrenimi için uygulamalı matematiği seçti ve 1913’te ilk sınavında geçti. 1915 yılında uygulamalı matematik alanında yüksek lisans sınavını birincilikle geçti. Aldığı notlarla yüksek lisansta Kalküta Üniversitesi'nin tarihinde hâlâ geçilemeyen bir rekora imza attı. Yüksek lisansını tamamladıktan sonra, 1916 yılında Kalküta Üniversitesi'ne araştırma görevlisi olarak katıldı ve görelilik teorisi üzerindeki çalışmalarına başladı.[6] Bu dönem bilim tarihinin heyecanlı bir dönemiydi. Kuantum teorisi ufukta görünmüştü ve önemli sonuçlar gelmeye başlamıştı.

Babası Surendranath Bose, Doğu Hindistan Demiryolu Şirketi’nde mühendislik bölümünde çalışıyordu. Annesi Amodini Devi kendisi resmi okullarda hemen hiç okumamıştı, yedi çocuğunu itinayla yetiştirdi.[7]

Satyendranath Bose 1914 yılında yirmi yaşındayken seçkin bir Kalkütalı fizikçinin kızı olan on bir yaşındaki Ushabati Ghash ile evlendi.[8] Dokuz tane çocukları oldu ama bunlardan iki tanesi küçük yaşta öldü. Satyendranath Bose 1974’te öldüğünde arkasında eşini, iki oğlunu ve beş kızını bıraktı.[6] Çok dil bilen biri olarak, Bengalce, İngilizce, Fransızca, Almanca ve Sanskritçe gibi birçok dilde şair lord Tennyson, Rabindranath Tagore ve Kalidasa kadar iyi şiirler yazdı. Bose ayrıca kemana benzer bir enstrüman olan esraj çalıyordu. Aktif olarak Çalışan Erkeklerin Enstitüsü olarak bilinen gece okullarına gidiyordu.

Araştırma kariyeri

Bose, ilk olarak Kalküta’daki Hindu okuluna daha sonra da Başkanlık kolejine katıldı.[3] Araştırma öğrencisi ve astrofizikçi Meghnad Saha ikinciyken, bu okullarda en yüksek notları aldı. Ona hayattaki hedeflerini yüksek tutmasını sağlayan Jagadish Chandra Bose, Prafulla Chandra Ray ve Naman Sharma gibi öğretmenleriyle iletişime geçti. 1916’dan 1921’e kadar Kalküta Üniversitesi'ndeki fizik bölümünde öğretmenlik yaptı. 1919 yılında Saha ile beraber Fransızca ve Almancadan çevrilmiş Einstein'ın özel ve genel görelilik çalışmalarını içeren ilk İngilizce kitabını yayınladı. 1921 yılında yeni kurulmuş olan Dhaka Üniversitesi'nde (şu anki Bangladeş'te) fizik bölümüne girdi. Bose üniversitede yeni bölümler ve laboratuvarlar kurdu.

1918 yılı ve sonralarında Saha ile beraber teori fizik ve saf matematik ile ilgili birçok çalışma yayınladılar. 1924 yılında Dhaka Üniversitesi Fizik bölümünde öğrenci olarak çalışırken, daha yeni gelişmekte olan kuantum teorisi kullanılarak, bir cismin sıcaklığı değişirken yayılan ışık oranını veren Planck formülünün nasıl bulunabileceğini gösterdi. Ama Bose’un bu konuda yazdığı makale yayınlanmadı.[9] Bunun üzerine Bose konuyu doğrudan Einstein’a yazdı, Einstein meselenin önemini derhal anlayarak makaleyi Almancaya çevirip Bose’un namına Alman fizik dergisi Zeitschrift für Physik’e gönderdi. Böylece adını duyuran Bose iki yıl boyunca Avrupa’da X ışınları ve kristalografi laboratuvarlarında Louis De Broglie, Marie Curie ve Einstein’le beraber çalışma fırsatına sahip oldu.

Bose - Einstein istatikleri

Dhaka Üniversitesi’nde radyasyon ve morötesi ışınlar derste anlatırken, Bose öğrencilerine tahminlerin ve deneysel sonuçların örtüşmemesinden dolayı bu yeni teorinin yetersiz olduğunu göstermek istedi. Bu çelişkiyi açıklarken Heisenberg’in belirsizlik ilkesindeki dalgalanma kesinken, Maxwell-Boltzmann dağılımının mikroskopik parçacıklar için doğru olamayacağını düşündü. Bu yüzden uzayda her durumdaki hacmi h^3olan, belirgin pozisyonundan ayrılan ve parçacıkların momentumları olan bir parçacık bulma olasılığını fark etti. Bose bu durumu Planck yasası ve hafif kuantumlar hipotezi olarak küçük bir makale şeklinde derse uyarladı ve bunu Einstein’a mektup olarak gönderdi.[3][10][11]‘’ Saygılarımla bayım, ekteki makaleyi okumanız ve görüşünüzü almak için bu mektubu gönderme cesareti buldum. Ne düşüneceğinizle ilgili endişeliyim. Planck yasasındaki katsayının (8πv^2)/c^3 olduğu sonucuna elektrodinamikten bağımsız bir şekilde sadece en uzak orta alanın uzayda h^3olduğunu varsayarak ulaşmayı denedim. Almanca’ya çevrilince sonucun ne olacağını bilmiyorum. Eğer bunun yayımlanmaya değer olduğunu düşünüyorsanız ve eğer Zeitschrift für Physik’de yayımlanması için düzenlerseniz minnettar olurum. Bu düşünce tamamen yanlışsa, böyle bir ricada hiç tereddüt yaşamayacağım. Çünkü biz sadece sizin öğretilerinizden yazılarınıza kar eden öğrencileriniziz. Kalküta’da görelilik yazılarınızı İngilizce’ye çevirmek için izninizi isteyen birini hatırlayıp hatırlamadığınızı bilmiyorum. Siz bu ricayı kabul etmiştiniz. Kitabınız henüz basıldı. Genel görelilik çalışmalrınızı çevirenlerden biri de bendim.’’

Bose - Einstein yoğunlaşması

Einstein ilk başlarda Bose’un esas ayrıldığı noktayı fark edememişti ve Bose’un ilk yönlendirdiği çalışmasında yeni yönemin doğru olduğu cevabını vermişti. Ama Einstein, Bose-Einstein yoğunlaşmasını tahmin ettiği ve Bose’un metodunu kullandığı ikinci çalışmasında esasların ne olduğunu fark etmeye ve dalga parçacık ilişkisini kıyaslamaya başladı. Bose’un Einstein’e gönderilmeden önce reddedilmiş olan makalesi çoktan İngiliz Journal Philosophical dergisine kabul edilmişti. Bu makalenin neden reddedildiği bilinmiyor. Einstein bu fikri benimsedi ve bunu atomlar için genişletti. Bu durum Bose-Einstein yoğunlaşmasının oluşumunun tahminine sebep oldu, bozonların yoğun olarak toplanması (spin sayısı bir tam sayı olan parçacık, daha sonra Bose'un adıyla, "bozon" diye adlandırıldı.) 1995 yılındaki deneyle gösterildi.

Daka

Avrupa’da kaldıktan sonra Bose Daka’ya 1926’da geri döndü. Doktora eğitimi yoktu, var olan yönetmeliklere göre profesör olabilecek nitelikte değildi. Ama Einstein onu önerdi. Daha sonra, Dhaka Üniversitesinde fizik bölümü başkanlığı yaptı. Yönetime ve öğretmeye Dhaka Üniversitesi'nde devam etti. Bose X ışınları örütbilimleri laboratuvarı için bir cihaz tasarladı. X ışınları, görünge gözlemi, X ışınları kırılımı, maddenin mıktanıssal özellikleri, optik ızge ölçümü, kablosuz ve birleştirilmiş olan teorilerinde bölümü bir araştırma merkezi haline getirmek için laboratuvarlar ve kütüphaneler kurdu. Ayrıca Meghnad Saha ile birlikte gerçek gazlar için bir durum denklemi yayınladılar. Aynı zamanda 1945’e kadar Dhaka Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi fakülte dekanlığı yaptı.

Kalküta

Hindistan’ın İngiltere'den bağımsızlığını kazanması yaklaşırken (1947) Kalküta’ya geri döndü ve burada 1956 yılına kadar ders vermeye devam etti. Her öğrencisinin yerel materyal ve teknik kullanarak kendi ekipmanlarını tasarlaması konusunda ısrar etti. Profesörken emekliye ayrıldı. Daha sonrasında Shanti Niketan’daki Visva-Bharati Üniversitesi'nde rektör yardımcı oldu. Nükleer fizik çalışmalarına devam etmek ve organik kimya çalışmalarını tamamlamak için Kalküta üniversitesine geri döndü. İlerleyen yıllarda Bakreshwar’ın çıkıntılarından Helyum özütlemesi gibi uygulamalı araştırmalar yaptı.

Diğer alanlar

Fiziğin dışında, edebiyat (Bengali, İngilizce) ve biyoteknoloji alanında çalışmalar yaptı. Kimya, jeoloji, zooloji, antropoloji, mühendislik ve diğer alanlarda çok yoğun çalışmalar yaptı. Bengalli olduğu için öğretim diline, bilimsel araştırmaları çevirerek ve alanların gelişmesine katkı sağlayarak Bengalceye birçok katkıda bulundu.

Ödülleri

1907 yılında Rabindranath Tagore bilim alanındaki tek kitabını, Visva-Parichay, Satyendra Nath Bose’a ayırdı. 1954 yılında Hindistan hükûmeti tarafından Padma Vibhushan başlığı ile ödüllendirildi. 1959’dan itibaren on beş yıl boyunca ülkedeki akademisyen olarak en yüksek dereceye sahip millî profesör olarak atandı. 1986 yılında S.N. Bose temel bilimler ulusal merkezi Hindistan hükûmeti parlamentosu yardımıyla Kalküta’da kuruldu. Bilimsel ve endüstriyel araştırma meclisine danışman oldu. Ulusal Bilim Enstitüsü ve Hindistan Fizik topluluğunun başkanıydı. Hindistan bilim kongrelerinde genel başkan olarak seçildi. Hindistan istatistik enstitüsünde başkan yardımcılığından başkanlığa geldi.1958 yılında Kraliyet topluluğunun üyesi oldu. Rajya Sabha üyesi olarak aday gösterildi. Partha Ghose, Bose’un çalışmalarının Planck, Bohr ve Einstein’ın eski kuantum teorisiyle Schrödinger, Heisenberg, Born, Dirac ve diğerlerinin yeni kuantum mekaniği arasında geçiş olduğunu söyledi.

Mirası

Bozon kavramı, Bose-Einstein istatistikleri ve Bose-Einstein yoğunlaşması ile ilgili birçok çalışma Nobel Ödülü almasına rağmen, Bose kendisi Nobel ödülünü kazanamamıştır. Kitabı “Bilimsel Köşe” de fizikçi Jayont Narlikar Bose’un fotonun davranışlarını açıklayan ve kuantum teorisinin kurallarına uyan mikro sistemin istatistiğinin yeni fikirlerle kapısını aralayan parçacık istatistiği çalışması 20. Yüzyıl Hindistan biliminin ilk on başarısından biriydi ve Nobel Ödülü kapsamında kabul edilebilirdi. Bose kendi kendine bu soruyu sorduğunda şöyle cevapladı: “Bütün hak ettiğim tanımlamalara sahibim.” Çünkü onun ait olduğu bilimin özünde önemli olan şey Nobel değildi, önemli olan o insanın isminin bilimsel tartışmalarla yıllarca yaşayabilmesiydi.

Kaynakça

  1. ^ Mehra, J. (1975). "Satyendra Nath Bose 1 January 1894 – 4 February 1974". Biographical Memoirs of Fellows of the Royal Society. Cilt 21. ss. 116-126. doi:10.1098/rsbm.1975.0002. 
  2. ^ "Bosons – The Birds That Flock and Sing Together", Vigyan prasar, IN: The government, Jan 2002, 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 25 Mayıs 2016  (biography of Bose and Bose–Einstein Condensation)
  3. ^ a b c Mahanti, Dr Subodh. "Satyendra Nath Bose, The Creator of Quantum Statistics". IN: Vigyan Prasar. 10 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mayıs 2016. 
  4. ^ Farmelo, Graham, "The Strangest Man", Notes on Dirac's lecture Developments in Atomic Theory at Le Palais de la Découverte, 6 December 1945, UKNATARCHI Dirac Papers, p. 331, note 64, BW83/2/257889 .
  5. ^ Sean Miller (18 Mart 2013). Strung Together: The Cultural Currency of String Theory as a Scientific Imaginary. University of Michigan Press. s. 63. ISBN 978-0-472-11866-3. 2 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mayıs 2016. 
  6. ^ a b Kamble, Dr VB (Ocak 2002). "Vigyan Prasar". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mayıs 2016. 
  7. ^ "Arşivlenmiş kopya". 18 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mayıs 2016. 
  8. ^ "Satyendra Nath Bose and Bose-Einstein Statistics" (PDF). 14 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 25 Mayıs 2016. 
  9. ^ Mee, Nicholas, Gravity, Virtual Image Publishing, 2014, s. 265
  10. ^ Shanbhag, MR. "Scientist". Personalities. Calcutta web. 17 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mayıs 2016. 
  11. ^ O'Connor, JJ; Robertson, EF (Ekim 2003). "Satyendranath Bose". The MacTutor History of Mathematics archive. UK: St Andrew's. 18 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mayıs 2016. 

Diğer kaynaklar

İlgili Araştırma Makaleleri

Fizik, maddeyi, maddenin uzay-zaman içinde hareketini, enerji ve kuvvetleri inceleyen doğa bilimi. Fizik, Temel Bilimler'den biridir. Temel amacı evrenin işleyişini araştırmaktır. Fizik en eski bilim dallarından biridir. 16. yüzyıldan bu yana kendi sınırlarını çizmiş modern bir bilim olmasına karşın, Bilimsel Devrim'den önce iki bin sene boyunca felsefe, kimya, matematik ve biyolojinin belirli alt dalları ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Buna karşın, matematiksel fizik ve kuantum kimyası gibi alanlardan dolayı fiziğin sınırlarını net olarak belirlemek güçtür.

<span class="mw-page-title-main">Albert Einstein</span> Almanya doğumlu fizikçi (1879–1955)

Albert Einstein, Almanya doğumlu teorik fizikçi ve bilim insanı. Tüm zamanların en iyi fizikçilerinden birisi olarak kabul edilen Albert Einstein, en çok görelilik teorisini geliştirmesiyle tanınır. Aynı zamanda kuantum mekaniğinin gelişimine önemli ölçüde katkılarda bulunmuştur. Kendisi tarafından bulunan ve bilim dünyasında yeni bir çığır açan kütle-enerji denkliği formülü E = mc2 dünyanın en ünlü denklemi olarak adlandırılmıştır. Fizik ve matematik alanına sağladığı katkılardan dolayı ve fotoelektrik etki yasasının keşfi sebebiyle 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü. 1999 yılında Time dergisi tarafından yüzyılın en önemli kişisi seçilmiştir.

Parçacık fiziğinde, bozonlar Bose-Einstein yoğunlaşmasına uyan parçacıklardır; Satyendra Nath Bose ve Einstein'a atfen isimlendirilmişlerdir. Fermi-Dirac istatistiklerine uyan fermiyonların tersine, farklı bozonlar aynı kuantum konumunu işgal eder. Böylece, aynı enerjiye sahip bozonlar uzayda aynı mekânı işgal edebilirler. Bu nedenle her ne kadar parçacık fiziğinde her iki kavram arasındaki ayrım kesin belirgin değilse de, fermiyonlar genelde madde ile bileşikken, bozonlar sıklıkla güç taşıyıcı parçacıklardır.

Fermiyon, parçacık fiziğinde, Fermi-Dirac istatistiğine uyan parçacıktır. Başka bir deyişle, Enrico Fermi ve Paul Dirac'ın gösterdiği üzere, Bose-Einstein istatistiğine sahip bozonların aksine fermiyonlar, belirtilen zamanda sadece bir kuantum durumuna karşılık gelebilen parçacıklardır. Eğer iki ayrı fermiyon uzayda aynı yerde tanımlanmışsa her bir fermiyonun özelliği birbirinden farklı olmak zorundadır. Örnek olarak, iki elektron bir çekirdeğin etrafında aynı orbitalde bulunacaklarsa, bu kez aynı spin durumunda olamazlar ve her orbitalde elektronun biri yukarı diğeri aşağı spin durumundadır.

<span class="mw-page-title-main">Parçacık fiziği</span>

Parçacık fiziği, maddeyi ve ışınımı oluşturan parçacıkların doğasını araştıran bir fizik dalıdır. Parçacık kelimesi birçok küçük nesneyi andırsa da, parçacık fiziği genellikle gözlemlenebilen, indirgenemez en küçük parçacıkları ve onların davranışlarını anlamak için gerekli temel etkileşimleri araştırır. Şu anki anlayışımıza göre bu temel parçacıklar, onların etkileşimlerini de açıklayan kuantum alanlarının uyarımlarıdırlar. Günümüzde, bu temel parçacıkları ve alanları dinamikleriyle birlikte açıklayan en etkin teori Standart Model olarak adlandırılmaktadır. Bu yüzden günümüz parçacık fiziği genellikle Standart Modeli ve onun olası uzantılarını inceler.

Antimadde, karşı madde veya karşıt madde, maddenin ters ikizi. Paul Dirac denklemiyle ortaya çıkarılmış ve daha sonraki gözlemlerle de varlığı doğrulanmıştır. Antimadde en basit hâliyle normal maddenin zıddıdır. Antimaddenin atomaltı parçacıkları, normal maddeye göre zıt özellikler taşımaktadır. Bu atomaltı parçacıkların elektrik yükleri, normal maddenin atomaltı parçacıklarının tam tersidir. Antimadde, Büyük Patlama'dan sonra normal maddeyle birlikte oluşmuştur; fakat sebebinin ne olduğunu bilim insanları tam anlamıyla bilemeseler de evrende oldukça nadir bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Mutlak sıfır</span> bir maddenin moleküllerinin entropisinin minimum değerine ulaştığı teorik sıcaklık

Mutlak sıfır, bir maddenin moleküllerinin entalpi ve entropisinin teorik minimum değerine ulaştığı termodinamik sıcaklık ölçeğinin en alt sınırıdır. Teorik sıcaklık, ideal gaz yasasının ekstrapolasyonu ile hesaplanmıştır. Uluslararası uzlaşı neticesinde, mutlak sıfır Celsius ölçeğinde −273.15 derece, Fahrenheit ölçeğinde −459.67 derece, Kelvin ve Rankine ölçeklerinde de 0 derece olarak alınmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Paul Dirac</span> İngiliz teorik fizikçi

Paul Adrien Maurice Dirac, İngiliz teorik fizikçi ve matematikçi. Kuantum mekaniğinin kurucularındandır. Fermiyonların davranışını açıklayarak antimaddenin keşfine olanak veren ve kendi adı verilen Dirac denklemi ile tanınır. Dirac, 1933 Nobel Fizik Ödülü'nü Erwin Schrödinger ile paylaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Bose-Einstein yoğunlaşması</span>

Bose-Einstein yoğunlaşması (BEY), parçacıkları bozonlardan oluşan maddelerin en alt enerji seviyesinde yoğunlaştığı, kuantum etkilerinin gözlenebildiği maddenin bir halidir. Bozonik atomlar için, seyreltilmiş gaz halinde lazer soğutması aracılığıyla mutlak sıfır sıcaklığına doğru inilerek bu hale geçiş yani yoğunlaşma sağlanabilir. Atomların klasik gazlardan farklı olarak Maxwell-Boltzmann istatistiği yerine Bose-Einstein istatistiğine makroskobik olarak/büyük ölçekte uyması BEY'nin belirleyici özelliğidir.

<span class="mw-page-title-main">Robert A. Millikan</span> Amerikalı fizikçi (1868 – 1953)

Robert Andrews Millikan , temel elektrik yükü ve fotoelektrik etki üzerine çalışmaları ile 1923 Nobel Fizik Ödülü'nü kazanan Amerikalı deneysel fizikçidir.

<span class="mw-page-title-main">Philipp Lenard</span> Alman fizikçi (1862 – 1947)

Philipp Eduard Anton von Lenard, 1905'te katot ışınları ve özellikleri araştırmasıyla Nobel Fizik Ödülü almış Alman fizikçidir. Kendisi milliyetçi ve Yahudi aleyhtarı; aktif bir Nazi ideoloji savunucusudur. 1920'lerde Adolf Hitler'i desteklemiş ve Nazi döneminde “Deutsche Physik” hareketinde önemli bir rol-model olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Kuantum mekaniği</span> atom altı seviyede çalışmalar yapan bilim dalı

Kuantum mekaniği veya kuantum fiziği, atom altı parçacıkları inceleyen bir temel fizik dalıdır. Nicem mekaniği veya dalga mekaniği adlarıyla da anılır. Kuantum mekaniği, moleküllerin, atomların ve bunları meydana getiren elektron, proton, nötron, kuark, gluon gibi parçacıkların özelliklerini açıklamaya çalışır. Çalışma alanı, parçacıkların birbirleriyle ve ışık, x ışını, gama ışını gibi elektromanyetik ışınımlarla olan etkileşimlerini de kapsar.

Yoğun madde fiziği, maddenin yoğun hallerinin fiziksel özellikleriyle ilgilenen bir fizik dalıdır. Yoğun madde fizikçileri bu hallerin davranışını fizik kurallarını kullanarak anlamaya çalışır. Bunlar özellikle kuantum mekaniği kuralları, elektromanyetizma ve istatistiksel mekaniği içerir. En bilinen yoğun fazlar katı ve sıvılardır, harici yoğun fazlar ise düşük sıcaklıktaki bazı materyaller tarafından gösterilen üstünileten faz, atom kafeslerindeki dönüşlerin ferromanyetik ve antiferromanyetik fazları ve soğuk atom sistemlerinde bulunan Bose-Einstein yoğunlaşması. Araştırma için uygun sistemlerin ve fenomenlerin çeşitliliği yoğun madde fiziğini modern fiziğinin en aktif alanı yapıyor. Her 3 Amerikan fizikçiden biri kendini yoğun madde fizikçisi olarak tanımlıyor ve Yoğun Madde Fiziği Bölümü Amerikan Fizik Topluluğu’ndaki en geniş bölümdür. Bu alan kimya, malzeme bilimi ve nano teknoloji ile örtüşür ve atom fiziği ve biyofizikle de yakından ilgilidir. Teorik yoğun madde fiziği teorik parçacık ve nükleer fizikle önemli kavramlar paylaşır.

<span class="mw-page-title-main">Eric Cornell</span> Amerikalı fizikçi

Eric Allin Cornell Carl E. Wieman ile Bose-Einstein yoğunlaşması üzerine yaptıkları buluş nedeniyle 2001 Nobel Fizik Ödülü kazanmış Amerikan fizikçidir.

<span class="mw-page-title-main">Süperakışkanlık</span>

Süperakışkanlık maddenin sıfır akmazlığa sahip bir akışkan gibi davrandığı hâlidir. Bu fenomen ilk olarak sıvı helyum ile keşfedildiyse de yalnızca sıvı helyum teorisinde değil aynı zamanda astrofizik, yüksek enerji fiziği ve kuantum kütleçekimi teorilerinde de uygulama alanına girmiştir. Bu fenomen Bose-Einstein yoğunlaşması ile bağıntılıdır ancak özdeş değildir: Bütün Bose-Einstein yoğuşukları süperakışkan olmadığı gibi bütün süperakışkanlar da Bose-Einstein yoğuşuğu değildir.

Raymond Frederick "Ray" Streater, İngiliz fizikçi ve Uygulamalı matematik profesörü. Uzun yıllar Kin's College London'da çalıştıktan sonra emekli olmuştur. 1964'te Kuantum alan teorisi'nde Arthur Wightman ile birlikte yazdığı "PCT, Spin and Statistics and All That."' ile tanınmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Lene Hau</span>

Lene Vestergard Hau, Danimarkalı fizikçidir. 1999 yılında, süper akışkan kullanımıyla bir ışık demetinin hızını saniyede 17 metreye kadar yavaşlatmayı başarmış ve 2001'de ışık demetini tümüyle durdurmayı başarmış bir Harvard Üniversitesi takımını yönetti. Bu deneyleri temel alan sonraki çalışmaları, kuantum şifrelemesi ve kuantum işlemciliği için önemli etkileri olan bir sürece, ışığın maddeye ardından da maddenin geri ışığa dönüşmesi çalışmalarına sürükledi. Daha yeni çalışmaları aşırı soğuk atomlar ve nanoskopik ölçekteki sistemlerin alışılmamış etkileşimleriyle ilgili araştırmalar içerir. Fizik ve uygulamalı fizik öğretmesi dışında, Harvard'da, fotovoltaik hücreler, nükleer enerji, piller ve fotosentezi içeren Enerji Bilimi dersi verdi. Kendi deney ve araştırmalarının yanı sıra, sık sık Uluslararası konferanslarda konuşma yapması istenmektedir ve bir sürü kurumun bilim politikalarının oluşturulması sürecine dâhil olmaktadır. Danimarka'da önde gelen bilim politikaları ve araştırma geliştiricilerinin yanı sıra devlet bakanlarının da katıldığı, Kopenhag’da 7 Şubat 2013’te düzenlenen EliteForsk-konferencen 2013 ’te Keynote Konuşmacı olarak bulundu.

Kuantum mekaniğinin tarihi modern fizik tarihinin önemli bir parçasıdır. Kuantum kimyası tarihi ile iç içe olan kuantum mekaniği tarihi özünde birkaç farklı bilimsel keşif ile başlar; 1838’de Michael Faraday tarafından elektron demetlerinin keşfi, Gustav Kirchhoff tarafından 1859-60 kışı siyah cisim ışıması problemi beyanı, Ludwig Boltzmann’ın 1877 yılındaki fiziksel bir sistemin enerji seviyelerinin ayrıklardan olabileceği önerisi, 1887 yılında Heinrich Hertz’in fotoelektrik etkiyi keşfetmesi ve Max Planck’ın 1900 yılında ileri sürdüğü, herhangi bir enerji yayan atomik sisteminin teorik olarak birkaç farklı “enerji elementi” ε (epsilon) ne bölünebilmesi, bu enerji elementlerinden her birinin frekansına ν orantılı olması ve ayrı ayrı enerji üretebilmesi hipotezi, aşağıdaki formülle gösterilmiştir;

Kuantum optiği yarı klasik ve kuantum mekaniği fiziğini kullanarak ışığı içeren olayları ve onun mikroskobik seviyelerdeki maddelerle etkileşimini inceler.

Parçacık fiziğinde, kuantum alan teorisinin tarihi, 1920’lerin sonlarında elektromanyetik alanın kuantizesiyle çalışan Paul Dirac tarafından oluşturulması ile başlar. Teorideki başlıca gelişmeler 1950’lerde gerçekleşti ve bu gelişmeler kuantum elektrodinamiğinin (KED) başlangıcına neden oldu. KED çok başarılıydı ve “doğaldı”, çünkü aynı temel kavramları doğanın diğer kuvvetlerinde kullanılabilmek için yapılan denemeleri içeriyordu. Bu denemeler, parçacık fiziğinin modern standart modelini üreten güçlü ve zayıf nükleer kuvvetleri ayar kuramının uygulamasında başarılı olmuştu.