İçeriğe atla

Saray

Mimar Luigi Mannini tarafından 1904–1910 yılları arasında inşa edilen Portekiz'deki Regaleira Sarayı.
Beylerbeyi Sarayı
Çırağan Sarayı

Saray, hükümdarların veya dinî liderlerin ikâmet ettiği büyük ve gösterişli yapı.[1] Günümüzde zaman zaman otel veya kamu hizmetinde kullanılan bazı büyük yapıları tanımlamakta da kullanılır.

Etimoloji

Saray sözcüğü Türkçeye Farsça seray sözcüğünden geçmiştir.[2] Saray sözcüğünün Batılı dillerdeki karşılığı olan ve Türkçeye Fransızcadan geçen palas sözcüğü de Türkçede zaman zaman otel vb. büyük ve gösterişli yapıları tanımlamak için kullanılır.[3] Palas sözcüğünün kökeni Roma'daki Palatino Tepesi'ne dayanır.[4] Roma imparatorları, ikâmetgâhlarını bu tepe üzerine inşa ederlerdi.[4]

Tarihçe

Yapımları çok masraflı olan, çok fazla insan ve hayvan gücü gerektiren saraylar; tarih boyunca hükümdarların zenginliğinin, gücünün ve bulundukları bölgenin gelişmişliğinin bir simgesi olmuştur. Bu nedenle arkeologların en çok ilgi gösterdiği yapılardandır.[4]

Bilinen en eski saraylar Teb şehrinde Mısır firavunları III. Thutmose (saltanat: MÖ 1504-1450) ve III. Amenhotep (saltanat: MÖ 1417-1379) tarafından yaptırılmıştır.[4] Özellikle Amenhotep'in dikdörtgen bahçesi duvarlarla çevrili, labirentlerle birbirlerine bağlı ufak ve karanlık odalardan oluşan sarayının benzerlerine sonraki dönemlerde Doğu medeniyetlerinde de rastlanır. Asur'daki Nimrūd, Nineveh ve Khorsabad'da Mısır'dakilerden çok daha büyük saraylar inşa edildi. Örneğin II. Sargon'un sarayı (saltanat: MÖ 721-705) 9 hektar genişliğindeki bir platform üzerinde kurulu idi. İki sıra duvarla korunan yapının merkezinde devâsa iki salon vardı ve bunların çevresinde dağınık olarak yerleştirilmiş odalar ve salonlar bulunuyordu.[4]

Asurlular milattan önce 9-7. yüzyıllarda saray mimarisini önemli ölçüde geliştirmiş ve bu dönemden sonra saray kültürü Yunanistan üzerinden Roma ve tüm Avrupa’ya yayılmıştır.[]

Hükümdarların tanrısal kişilikler olduğuna inanılan dönemlerde saray, dinsel bir merkez niteliği kazanmış ve her dönemde ülke gücünün bir simgesi olmuştur. Bu simgelem, günümüz ülkelerinin devlet başkanlığı konutları ve bakanlık hizmet binalarında da görülebilmektedir.

Türk kültüründe saray

Fatih Sultan Mehmed tarafından 1478'de yaptırılan ve Dolmabahçe Sarayı yaptırılana kadar yaklaşık 4 asır boyunca imparatorluğun yönetim merkezi olan Topkapı Sarayı.

Türkler tarihte yerleşik yaşama geçmenin, kendilerinin sonu olacağını düşünmüşlerdir ve sürdürdükleri göçebe yaşamdan dolayı hükümdarlar da sarayda değil, çadırda yaşamıştır.[5] Yerleşik yaşama geçildiğinde saray dahil olmak üzere tüm yapılarda sadece ahşap kullanılmış ve bu nedenle Türk kültüründeki ilk saraylar günümüze kadar ulaşamamıştır. Anadolu Beylikleri döneminden saraylara dair pek bir iz bulunamamış, Anadolu Selçuklu Devleti’nden birkaç kalıntı günümüze ulaşmıştır.[5]

Osmanlı İmparatorluğu’nda saray ve saray kültürü özellikle önem kazanmış, hatta 19. yüzyılda batılılaşma hareketinin yönetimde saray-merkezliliği yavaşça kaldırması ve yaşam düzeninin değişmeye başlaması üzerine yeni saraylar inşa edilmiştir.[5]

Kaynakça

  1. ^ "palace." Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003.
  2. ^ "saray". Güncel Türkçe Sözlük. Türk Dil Kurumu. 20 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Temmuz 2024. 
  3. ^ "palas". Güncel Türkçe Sözlük. Türk Dil Kurumu. 20 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Temmuz 2024. 
  4. ^ a b c d e "Saray." Encyclopædia Britannica. Encyclopædia Britannica Online. Encyclopædia Britannica Inc.
  5. ^ a b c Temel Britannica ansiklopedisi, 10. Basım, Ana Yayıncılık, İstanbul, 1993; 15. Cilt, s. 58. ISBN 975-7760-02-01

İlgili Araştırma Makaleleri

Monarşi ya da tek erklik, bir hükümdarın devlet başkanı olduğu bir yönetim biçimidir. Saltanatın bir başka adıdır. Genellikle seçim dışı yöntemler kullanılır. Bu hükümdar, Türkçede kral, imparator, şah, padişah, prens, emir, kağan, hakan, han gibi çeşitli adlar alabilir. Monarşiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli özellik, devlet başkanının bu yetkiyi yaşamı boyunca elinde bulundurmasıdır. Hükümdar öldükten sonra onun soyundan biri gelir. Yani yetki genellikle babadan oğula geçer. Demokrasilerde ise devlet başkanı seçimle işbaşına gelir. “Monarşi” sözcüğü Türkçeye Fransızcadan (Monarchie) geçmiştir. Cezalandırma ve bağışlama yetkileri sadece hükümdarın elindedir. Otoritenin bir kralın veya bir imparatorun elinde olduğu yönetim türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Mimarlık</span> bir ürünün hem planlaması, hem tasarımı ve hem de yapım süreci

Mimarlık veya mimari, binaları ve diğer fiziki yapıları tasarlama ve kurma sanatı ve bilimidir. İnsanların yaşamasını kolaylaştırmak ve barınma, dinlenme, çalışma, eğlenme gibi eylemlerini sürdürebilmelerini sağlamak üzere gerekli mekânları, işlevsel gereksinmeleri ekonomik ve teknik olanaklarla bağdaştırarak estetik yaratıcılıkla inşa etme sanatı; başka bir tanımlamayla, yapıları ve fiziksel çevreyi uygun ölçülerde tasarlama ve inşa etme sanat ve bilimidir. İnsan yaşamak için yurtlanmak ve doğa şartlarından korunmak için bir mekan ihtiyacı duyar ve bu mekanı kendine özgü kültürel, fonksiyonel, teknik ve farklı zevklerde inşa eder.

<span class="mw-page-title-main">Tapınak</span> dinî ve manevi faaliyetlerin gerçekleştirildiği yapı

Tapınak, ibadethane ya da mabet; yüce bir varlığa tapınılan ve bazı diğer dinî ritüellerin gerçekleştirildiği kutsal yapı. Türkçe tapınak sözcüğü tapmak kökünden gelir. İbadethane sözcüğü Farsça ve mabet sözcüğü Arapça kökenlidir.

Romans, özellikle Orta Çağ şövalyelik sistemini anlatışıyla karakterize olmuş bir edebiyat türü. 12. yüzyıl Fransası'nda ortaya çıkmıştır. Benzer tarzda yazılmış öncülü eserler de bazen aynı isimle anılsa da ayrı bir tür olarak romans, Akitanya düşesi Eleanor'un aristokratik çevresinde ortaya çıkmıştır.

Palas, Türkçede genellikle lüks ve gösterişli büyük yapıları tanımlamakta kullanılır. Türkçedeki saray sözcüğünün Batılı dillerdeki karşılığıdır. Palas sözcüğü ile şunlardan biri kastedilmiş olabilir:

<span class="mw-page-title-main">Ev</span> İçinde bir insanların oturabileceği biçimde yapılmış yapı

Ev, içinde insanların yaşadığı, çevresi duvarlarla çevrili, odalara bölünmüş, kendine ait çatısı ve bazen de bahçesi olan ahşap, toprak veya betonarme yapı. Etrafındaki evlere temas etmeyen ve genellikle kendine has bahçesi olan evlere müstakil ev denir. Ev kavramı mimari bir terimdir ve apartman dairesi gibi diğer barınak türlerinden farklı bir kavramı ifade eder. Bununla birlikte gündelik kullanımda türüne bakılmaksızın her türlü barınak için de kullanılır. Günümüzde tipik bir evde salon, odalar, mutfak, banyo ve tuvalet bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Şövalye</span>

Şövalye Orta Çağ Avrupa'sında seçkin ve profesyonel bir süvari sınıfı. Şövalyelik günümüzde, bazı ülkelerde önemli bir hizmet nedeniyle verilen bir unvana dönüşmüştür ve geleneksel olarak devam ettirilmektedir. Avrupa dillerinin çoğunda şövalye için kullanılan chevalier, caballero, cavaliere ve Ritter gibi sözcüklerse genel olarak atlar ve binicilik ile ilişkilidir.

<span class="mw-page-title-main">Kale</span> Orta Çağ boyunca Avrupa, Asya ve Orta Doğuda soylular tarafından inşa edilen müstahkem yapı

Kale ya da kermen, düşmanın gelişinin beklendiği yollar üzerine, stratejik öneme sahip olan şehirlere, geçit ve dar boğazlara savunma amaçlı olarak inşa edilen ordusal yapı. Bu tür tahkimatlar antik çağlardan beri kullanılmıştır. ve askerî işlevlerinin yanı sıra idari, siyasi ve ekonomik merkez olarak iş görmüştür. Kimi kaleler saray halkına konaklama imkanı sağlardı. Kalelerde kuleler ve surlar gibi farklı özelliklere sahip bölümler bulunurdu. 15. yüzyılda topların yaygınlaşmasıyla Orta Çağ kaleleri işlevlerini yitirdi ve yerini İtalyan tarzı kalelere bıraktı.

<span class="mw-page-title-main">Filistin (bölge)</span> Orta Doğuda coğrafi bölge

Filistin, Doğu Akdeniz'de ve Orta Doğu'da, İsrail topraklarının tamamı ile Gazze Şeridi ve Batı Şeria gibi Filistin Devleti topraklarını kapsayan coğrafi bölgedir. Bölgenin sınırları oldukça tartışmalıdır ve bazı kaynaklar Ürdün'ü de dahil ederler. Filistin, Kutsal Topraklar olarak bilinir ve Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar için kutsaldır. 20. yüzyıldan beri bölgede Arap ve Yahudi millî unsurlarının mücadelesi devam etmekte, zaman zaman uzun süreli şiddete ve hatta savaşa dönüşmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Minos medeniyeti</span> Tunç Çağı uygarlıklarından biri

Minos medeniyeti, Tunç Çağı'nda Yunanistan'a bağlı olan, Ege Denizi içindeki Girit Adası'nda, MÖ yaklaşık 3.500'lerde doğmuş bir uygarlıktır. Girit uygarlığı, MÖ 2700 ile MÖ 1450 yılları arasında en parlak dönemlerini yaşadı ve yavaş yavaş eski gücünü yitirmesinin ardından Girit üzerinde Miken kültürü baskınlaşmaya başladı.

<span class="mw-page-title-main">Palatino Tepesi</span> Romanın yedi tepesinden en merkezde olanı ve Roma kentinin tarihî kalıntılar açısından en zengin bölgesi

Palatino Tepesi, Roma'nın yedi tepesinden en merkezde olanı ve Roma kentinin tarihî kalıntılar açısından en zengin bölgesi. Roma Forumu'ndan yaklaşık 40 m yukarıdadır ve tepeden bakar diğer tarafta ise Circus Maximus'a tepeden bakar. İngilizce saray anlamındaki "palace" sözcüğünün etimolojik kökenini oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Lucius Tarquinius Superbus</span> Cumhuriyet öncesi son Roma kralı.

Lucius Tarquinius Superbus Roma Krallığının yedinci ve son Roma Kralı. Beşinci kral Lucius Tarquinius Priscus'un oğlu ve altıncı kral Servius Tullius'un damadı olup Etrüsk kökenlidir ve MÖ 535 - MÖ 510 yılları arasında tahta çıkmıştır. MÖ 510 yılında tahttan indirilmesinin ardından Roma Cumhuriyeti kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Principatus</span>

Principatus (Principate), Roma İmparatorluğu'nun ilk imparatoru Augustus'un rakiplerini yenerek imparatorluğunu ilan ettiği MÖ 27 yılıyla, İmparator Numerian'ın 284 yılındaki ölümü arasında geçen ve güçlü bir politik liderin hakimiyeti altındaki politik rejimi tanımlamak için kullanılan terim.

Konak, büyük ve gösterişli ev. Hükûmet işlerinin görüldüğü yapı; araba veya hayvanla bir günde alınan yol. Yolculukta geceyi geçirmek için inilen, konaklanılan yer. Konak'tan küçük ve genellikle bir bahçe içerisinde inşa edilmiş yapılara ise köşk denir.

<span class="mw-page-title-main">Şer</span> kötü davranış, düşünce, bencillik ve fenalık

Şer ya da kötü, birçok din ve kültürde tanımlanan, kötü davranış, düşünce, bencillik ve fenalıklar. Şer sözcüğü sıklıkla "hayır" sözcüğü ile karşılaştırmalı ve zıt anlamlı olarak kullanılır. Bazı dinlerde şer, evrende hüküm süren kötü bir güç olarak tanımlanır ve şeytan, ahriman gibi varlıklarda vücut bulur.

<span class="mw-page-title-main">Taht</span>

Taht; hükümdarların oturduğu, büyük ve gösterişli koltuk. Geniş manasıyla devletin başını ve yönetim merkezini simgeler. Monarkların yanı sıra, özellikle Hristiyanlıkta en yüksek kademelerdeki din adamları tarafından da kullanılır. Türkçeye Farsça تخت (taht) sözcüğünden geçmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Nazar</span>

Nazar ya da kem göz, canlı veya cansız bir varlığın başına kaza veya belâ gelmesine neden olduğuna inanılan bakış. Nazardan özellikle çocukların, hamilelerin ya da hayvanların etkilendiğine inanılır.

<span class="mw-page-title-main">Sepet</span>

Sepet, genellikle saz, kamış veya buna benzer ince dallardan örülerek yapılan; yiyecek, eşya ve bazen de canlı taşımakta kullanılan bir tür kap. Zamanla sepet kavramının anlamı genişlemiş, benzer işlerde kullanıldığı halde; ucuzluk, pratiklik ya da dayanıklılık gibi gerekçelerle farklı malzemelerden üretilen araç-gereçler için de sepet ismi kullanılmaya devam edilmiştir. Buna örnek olarak plastik çamaşır sepeti ya da alüminyumdan yapılmış balon sepeti örnek verilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Kont</span> Avrupa ülkelerinde asalet unvanı

Kont, Avrupa'da bir soyluluk unvanı. Kontun eşine veya kont konumundaki kadına kontes denir. Birleşik Krallık'taki muadili earl'dür. Günümüzde, soyluluk sırasında markiden sonra, markinin olmadığı ülkelerde dükten sonra gelir. Sözcüğün kökeni Latince comes sözcüğüdür.

<span class="mw-page-title-main">Amoriler</span> Suriye ve Güney Mezopotamya kökenli eski bir halktır

Amoriler, Sami dilleri konuşmuş Suriye ve Güney Mezopotamya kökenli eski bir halktır. MÖ 21. yüzyıldan MÖ 17. yüzyıla kadar bölgenin büyük bir kısmına hükmetmiş halk içinde Babil'in de dahil olduğu pek çok şehir devlet kurmuşlardır. Akad ve Sümer metinlerinde geçen Amurru kelimesi hem halkı hem de halkın ana tanrısını tanımlamak için kullanılmıştır.