İçeriğe atla

Sarık

Osmanlı'da kullanılan biçimiyle (kavuğa sarılmış) sarık, II. Selim.

Sarık, genellikle pamuklu veya ipek kumaştan yapılmış, doğrudan başa veya fes, kavuk gibi bir başlığın üzerine sarılan kumaş baş örtüsü.[1] Sih ve Müslüman toplumlarında, genellikle Asya ülkelerinde yaygındır.[2] Türkçede sarık dendiğinde özel olarak Osmanlı'da kullanılan, fes veya kavuk üzerine sarılan sarık türü de kastedilir.[1]

Sarık pek çok Avrupa dilinde turban olarak anılır. Bu kelimenin kökeni Farsça dulband sözcüğüne dayanır. Türkçeye tülbent olarak geçen kelime Fransızcaya turban olarak geçmiştir.[2] Fransızcadan Türkçeye geçen türban kelimesi ise Türkçede kadın başörtüsü anlamında kullanılır.

Kullanımı

Sarığın zamanında kuşak ile birlikte at ve deve biniciliğinin bir gereği olarak yerleşmiş, gelenekselleşmiş, daha sonra kültürel sinyal özellikleri de edinmiş bir giysi olduğu düşünülebilir, Günümüzde motosiklet kullananlar da benzer sebeplerden dar deri yelek, omur zırhı ve motosiklet kaskı gibi benzer faydaları olan giysiler kullanmaktadırlar.

Şapka Devrimi sonrasında Türkiye'de sadece din görevlileri sarık kullanabilir oldular.

Bugün özellikle Batı'da sarık kavramı Sihlerle yakından ilişkilendirilmiştir.[]

Sihlerde sarık

Dastar takan bir Sih erkeği.

Vaftiz olmuş Sihler inanışları gereği saçlarını kesemezler. Sarık takmak zorunlu değildir ancak sarık uzun saçı toplamak için çok kullanışlıdır. Zamanla saçı uzun olmayanlar da bu geleneksel başlığı takmaya başlamışlardır. Özellikle Batı'da Sihler için sarık kimlikleriyle ilgili bir öğe haline de gelmiştir. Sihler taktıkları sarığı, daha çok, Pencapça "sarık" anlamına gelen ve daha saygın bir isim olduğu kabul edilen dastār (ਦਸਤਾਰ) olarak anarlar. Hintçe'de sarık için kullanılan sözcük pagṛī'dir.

Müslüman toplumlarda sarık

Seyyid Muhammed Rizvi, Şii ilahiyatçı, sarıkla.

Dünyanın farklı yerlerindeki Müslüman toplumlarda sarık çeşitli şekillerde kullanılır. Sarılma şekli, rengi vs. ülkeden ülkeye ve toplumdan topluma farklılık gösterebilir.

Sudan'da takılan beyaz sarık "toplumsal statü" göstergesidir.

Sarık Arap Yarımadası'nda yüzü ve başı doğrudan güneş ışığından korumak için geleneksel olarak takılır. Nitekim sarığın Arap geleneklerinde farklı bir yeri vardır. Eski Arap kültüründe bir kişinin sarığını atmak, düşürmek hakaret olarak kabul edilirdi.

Sarık Şii liderler arasında da yaygındır.

Sarık Türklerde halk arasında yaygınlaşmamıştır. Osmanlı Devleti zamanında Osmanlı sultanları ve din büyükleri tarafından takılırdı. Osmanlı padişahları da başlangıçtan II. Mahmud dönemine kadar sarık takmışlardır.

Ayrımcılık

11 Eylül saldırıları, Irak ve Afganistan'ın işgali ve sonrasında yaşananlar dünyada Müslümanlara olan önyargıyı artırmış, nefret suçu olarak tabir edilen saldırılarda büyük bir artış görülmüştür. Müslüman veya Arap olmayan ve sarık takan toplumun çoğunluğunu oluşturan Sihler ve sarık takan diğer azınlıklar da bu saldırılardan paylarını almışlardır. Bu durum Batı medyasında büyük yankı bulmuştur.[3][4][5][6]

Kaynakça

  1. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 17 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Nisan 2015. 
  2. ^ a b Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003, turban maddesi
  3. ^ "Turbans Make Sikhs Innocent Targets", Larry B. Stammer, The Los Angeles Times, 20 Eylül 2001, ayrıca WackyIraqi.com'da yayınlanmıştır. [1] 10 Mayıs 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  4. ^ "Kaliforniya'lı bir kadın Oregon'da Sihleri tehdit etmekten yargılanıyor", Steven Du Bois, Berkeley Daily Planet, 18 Eylül 2001 [2] 9 Mayıs 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  5. ^ "Göçmenler terör saldırılarına karşı oluşan tepkiden korkuyorlar", Suhasini Haidar, CNN, 19 Eylül 2000 [3] 10 Ocak 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  6. ^ "Nefret suçu kurbanı içki dükkânındaki saldırıyı anlatıyor", Cadonna M. Peyton, Associated Press. Berkeley Daily Planet, 8 Aralık 2001 [4] 27 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Rum</span>

Rum, Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde yaşamış ve Roma yurttaşı haklarına sahip olmuş halk veya kişidir. Bu kimselerin çeşitli etnisiteye sahip bireylerden oluşan bir topluluk olmalarına karşın ilerleyen zamanda bu kimselerin konuştukları Latinceyi bırakarak Yunancayı benimsemeleri ve çoğunluğun Müslümanlardan oluştuğu yerlerde yaşamaları nedeniyle daha sonradan bu kelime, Yunanistan dışında Müslüman ülkelerde oturan Yunan asıllı kimseleri ifade etmek için kullanılmıştır.

Türk edebiyatında roman, 19. yüzyılda ortaya çıkan bir yazım türüdür. Roman, Tanzimat'la başlayan batılılaşma sürecinin bir parçası olarak Türk edebiyatına girmiş olup, Fransız edebiyatından eserler başta olmak üzere ilk Türkçe örnekleri çeviri eserlerde gözlemlenmiştir. Şemseddin Sâmi’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseri sıklıkla "ilk Türkçe roman" olarak adlandırılsa da daha önce yazılmış başka romanlar da mevcuttur. Fransız romantizm akımından etkilenmiş ve ağırlıklı olarak aşk ve "yanlış batılılaşma" konularını ele almış ilk Osmanlı romanları genellikle oldukça zayıf olup, karakterler yüzeysel işlenmiş ve karikatüre benzeyen tipler ortaya çıkarmıştır. Servet-i Fünûn edebiyatı döneminde romanlar gelişmeye başlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kölelik</span> bir insanın başka birinin malı ve mülkü olması

Kölelik, bir insanın başka birinin malı ve mülkü olması. Başka bir kişinin malı ve mülkü olan kişiye köle, memlûk veya kul; köle sahibine ise efendi veya mevla denir.

<span class="mw-page-title-main">Levantenler</span> Osmanlı Devleti içinde yaşamış ve ticaretle uğraşmış Hristiyan azınlık

Levanten ya da argo tabiri ile Tatlısu Frenki, Osmanlı Devleti içinde özellikle Tanzimat sonrasında büyük liman kentlerinde yoğunlaşan ve ticaretle uğraşan Hristiyanları tanımlamak için kullanılır. En dar tanım olarak da; şu anki Doğu Akdeniz'e kıyısı olan devletlerde yaşayan Osmanlı döneminde yerleşmiş, Fransız-İtalyan kökenli Katoliklerdir. Yerel Hristiyan nüfusundan farklıdırlar.

<span class="mw-page-title-main">Hilâfet</span> Muhammedin ölümünden sonra oluşturulan devlet başkanlığı makamı

Hilâfet veya halifelik, Arap coğrafyasında dünyanın diğer coğrafyalarındaki krallık, hanlık, çarlık, imparatorluk ve şahlık gibi makamlara eşdeğer olarak kurulmuş bir devlet başkanlığı makamıdır. 632'de ölen İslam peygamberi Muhammed'in kurduğu İslam Devleti'nin liderliğini sürdüren hükümdarlar; "kral", "çar" veya "imparator" gibi bir unvan olan halife unvanını kullanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de Yahudilik</span> Türkiyedeki Yahudilerin tarihi

Türkiye'deki Yahudilerin tarihi, Yahudilerin Anadolu'da bulundukları yaklaşık 2400 yılı kapsar. Anadolu'da en az MÖ beşinci yüzyıldan beri Yahudi toplulukları bulunuyordu ve Elhamra Kararnamesi ile 15. yüzyılın sonlarına doğru İspanya'dan sürülen İspanya ve Portekiz Yahudilerinin birçoğu Osmanlı İmparatorluğu'na kabul edildiler ve Osmanlı Yahudilerinin çoğunluğunu oluşturdular. Bugün Türkiye Yahudilerinin büyük çoğunluğu İsrail'de yaşarken günümüz Türkiye'si, yaklaşık 14 bin kişilik bir Yahudi nüfusuna ev sahipliği yapmaya devam etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Başörtüsü</span> başa örtülen bez

Başörtüsü, başı özellikle saçları yıpratıcı dış etkenlerden korumak, örtünmeyi sağlamak, tanınmamak için kullanılan, başın üst kısmının çoğunu ya da tamamını kaplayan bir çeşit örtü ve giysi.

<span class="mw-page-title-main">Peçe</span> Yüzün büyük kısmını örtmeye yarayan örtü

Peçe, doğal etkilerden ve kötü amaçlı bakışlardan korunmak amacıyla yüzün tamamını veya gözler hariç bir kısmını kapatmaya yarayan bir çeşit örtüdür.

<span class="mw-page-title-main">Göktürkler</span> Tarihi Türk halkı

Göktürkler veya Kök Türkler, Orta Çağ'da Orta Asya'da göçebe bir Türk halkları konfederasyonuydu. Bumin Kağan'ın önderliğindeki Göktürkler, geleceğin coğrafi konumunu, kültürünü, hakim inançlarını ve geleceğini şekillendirecek birçok göçebe hanedanlıklarından biri olan Göktürk Kağanlığı'nı kurdular.

<span class="mw-page-title-main">Müslüman Kardeşler</span> uluslararası Sünni İslamcı örgüt

Müslüman Kardeşler Cemiyeti ya da İhvânü'l-Müslimîn, Arap dünyasının en eski, en etkili ve en büyük İslamcı hareketi olmakla birlikte birçok Arap ülkesindeki en geniş siyasi muhalif örgütüdür. Mısır'da 1928 yılında İslam alimi ve okul öğretmeni olan Hasan el-Benna tarafından pan-İslamist, şeriatçı, dinî-siyasi amaçlarla çalışan toplumsal hareket olarak kurulmuştur.

Gayrimüslim, İslam hukuku ve dünya görüşünde Müslüman olmayanları tanımlamak için kullanılan terimdir. İslam esasıyla yönetilen devletlerin idaresi altında yaşayan ve İslam'dan başka bir inanca sahip kişi ve topluluklar ayrıca zimmî olarak sınıflanmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu kültürü, Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayanların ortak kültürüdür.

<span class="mw-page-title-main">Kavuk</span> erkek başlığı

Kavuk, beyaz renkte pamuk ipliğinden örülmüş olan kumaştan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığına verilen ad.

<span class="mw-page-title-main">Türk milliyetçiliği</span> Türk halkını ulusal veya etnik tanımlarla yücelten ve teşvik eden bir siyasi ideoloji

Türk milliyetçiliği, ulusal veya etnik tanımlarla Türk milletinin ilerlemesini, gelişmesini amaçlayan siyasi bir görüştür. Türkçülük ile aynı olmayıp, içinde Türkçülük dahil olmak üzere çeşitli Türk milliyetçisi ideolojileri barındırır.

<span class="mw-page-title-main">Giyim</span>

Giyim, vücudun bir kısmını veya tamamını kapsayan her türlü kıyafet ve aksesuar. Giyim kuşamın en önemli ve muhtemelen en eski işlevi, vücudu doğa şartlarından korumasıdır. Hava koşullarından korumasının yanı sıra, spor ve yemek yapmak gibi tehlikeli faaliyetler sırasında deri ile çevre arasında bariyer görevi görerek güvenliği artırır. Ayrıca vücuda hijyenik bir bariyer sağlayarak vücuda toksinlerin ve mikropların girişini sınırlandırır. Giyim kuşamın en önemli işlevlerinden biri de kişinin stilini, zevklerini ve modayı yansıtmasıdır. Her halka ve ülkeye ait ulusal giyimler mevcuttur.

İsrail ve Yahudiye toprakları dışında kalan Orta Doğu bölgelerinde Yahudiler en azından Babil Sürgünü'nden beri 2600 yıldır yaşamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı toplumu</span> Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde yaşamış halkların sosyal yapısı

Osmanlı toplumu, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde yaşamış halkların bütününü ifade eder. Toplum, Müslüman ve Müslüman olmayan (gayrimüslim) milletlerden oluşuyordu. Gayrimüslimler, "cizye" vergisi ödemek dışında toplumdan bir ayrıma tâbi değildi. Müslüman toplumun yaşantısı şeriat ile şekillenirken, farklı milletlerin din ve örflerine göre mahalli yaşam tarzlarını koruma imkânı da vardı. Toplumu "yönetenler" ve "yönetilenler" olarak, art zamanlı şekilde, iki sınıfa ayırmak mümkündür. Sınıflar arası geçiş yasak değildir, ancak sınırlı tutulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Kuşak (giysi)</span>

Kuşak, bele sarılan genellikle kıvrımlı; uzun ve enli kumaşa verilen addır. Modern kuşaklar genellikle takım elbiselerde ceketin altında giyilir. Modern kuşaklar Türkiye'de daha çok damatlar tarafından giyildiği için damat kuşağı adıyla da bilinir. Geleneksel kuşaklar ise muhtelif şekillerde bağlanabilir. Kuşak, Asya kökenli bir giyim ürünü olup, Batı'da kuşak kullanımı ilk olarak Britanyalı askerlerde görülmüştür. Britanyalı askerler, Britanya Hindistanı'nda tanık oldukları kuşaklı erkeklerden etkilenerek, İngiliz ordusuna bu kuşam şeklini kazandırmıştır. Önceleri yeleğe alternatif olarak kullanılan kuşak sonraları yaygın bir sivil giysi hâlini almıştır. Modern Avrupa'da kuşak, geleneksel smokin ile kombin hâlinde sıklıkla kullanılmaktadır. Türk ve Yakın Asya toplumlarında ise gerek geleneksel, gerekse resmî kıyafetlerde kuşak yüzyıllardır yaşamaktadır. Geleneksel Türk ordularında kuşak, kılıcın kınının yerleştirildiği bir nevi korunak giysi olarak düşünülmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Mendil</span>

Mendil ya da yağlık, işlevi burun, gözyaşı ve ter silmek, el ve yüz kurulamak olan, genellikle dikdörtgen biçiminde ve cepte taşınabilecek büyüklükte, kumaştan veya yumuşak, ince kâğıttan üretilmiş bez.

Ermenistan'da İslam, yedinci yüzyılda Ermeni Yaylası'na girmeye başladı. Arap ve daha sonra Kürt aşiretler, ilk Arap istilalarının ardından Ermenistan'a yerleşmeye başladı ve Ermenistan'ın siyasi ve sosyal tarihinde önemli bir rol oynadı. On birinci ve on ikinci yüzyıldaki Selçuklu istilaları ile Türk unsuru Arap ve Kürt unsurlarının yerini almıştır. İranlı Safevi Hanedanı, Afşar Hanedanı, Zend Hanedanı ve Kaçar Hanedanlığı'nın kurulmasıyla Ermenistan, nispeten bağımsız bir Hristiyan kimliğini korurken Şii dünyasının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.