İçeriğe atla

Sapir-Whorf hipotezi

Sapir-Whorf hipotezi ya da dilsel görecelik; dilbilimindeki temel anlamı, insan düşüncesinin yerel dillerden çok yoğun bir şekilde etkilendiğini göstermektir. Bir insanın kendi dilinde belirli bir düşünce yapısı oluşmuştur ve bu insan başka bir insanın dilini hiçbir zaman tam anlamıyla anlayamaz. Bu tartışmalara yol açan tez, Sapir tarafından oluşturulmuş, diğer bir dilbilimci Whorf tarafından ortaya konmuştur.[1] Whorf, aynı zamanda bir kimyacıydı ve bu dilsel bilgilerini didaktik söylem tarzıyla da birleştirdi.

Kökleri romantizm akımının ortaya koyduğu dil düşüncesine uzanan hipotez,[2] 1950’lerde tanındı ve Whorf’un makaleleriyle ‘postum’ temasıyla basıldı. Devamında da Bernstein-Hypothese adını aldı. Daha sonra bu hipotez bilimsel olarak zayıf görülerek ve Noam Chomsky'nin evrensel gramer ve beyinde olduğu varsayılan gramer aygıtı teorileriyle gözden düşmüştür.[3] Ancak son yıllarda tekrar önem kazanmaya başlamış ve hipotezin zayıf versiyonunu destekleyecek birçok araştırma yapılmıştır.[4]

Bu hipotezin temelini dilsel görecelik kuramı oluşturur. Buna göre her dil bir düşünce sistemi oluşturduğundan, dil ve düşünce birbirine doğrudan bağlıdır.[2] Dillerde sıklıkla oluşan yakın kavramlar arasındaki anlam farklılıkları, sadece o diller için geçerlidir. Whorf'un bu kuramını dilsel görecelik olarak adlandırmasının nedeni, onu Einstein'ın görelilik teorisiyle benzer görmesidir.[5] Whorf, bu tezi bir adım daha ileri taşıyarak; bir insanın dünya görüşünün, o insanın konuştuğu kelimeleri ve gramerini de etkilediğini öne sürdü. Bu tez, bugüne kadar birçok kez denenmesine rağmen ispat edilememiştir.[]

Dilsel görecelik

Edward Sapir ve Benjamin Whorf dilsel görecelik ilkesini savunur: Düşüncelerin dil ile ilişkili olduğunu ve dilleri, çok farklı dil bilgileriyle kullanan insanların bu dilbilgileriyle farklı gözlemler yaptıklarını, bu nedenle dil ve düşünce yapılarının göreceli olduğunu savunurlar. Öyle ki diller, böylece, kültür farklarını da korurlar.[2] Bunların da Hint ve Eskimo dillerinin görgül çalışmalarıyla belgelenebileceğine inanırlar. Donald Davidson ise bu görüşe karşı, temel olarak farklı kavram şekilleri bizim için tamamen anlaşılmaz olduğu için birbiriyle iletişim halinde olan bütün insanların kendilerine ait bir kavram dünyasına sahip olduklarını savunur.

Popüler kültür

Bu hipotez Geliş adlı filmde kendine yer edinmiştir. Filmdeki ana karakterlerden biri dilbilimcidir. Dilbilimci olan Louise Banks uzaylılarla iletişim kurmak için hükûmet tarafından yetkilendirilmiştir. Filmde bu hipotez uzaylıların sembol dilini kullanması üzerine söylenmiş ve aradaki cümle karmaşıklığını, her cümlenin tek bir çıkışı yani çevirisi olamayacağını söylemek için kullanılmıştır.

Kaynakça

  1. ^ Lucy, John A. (21 Ekim 1997). "LINGUISTIC RELATIVITY". Annual Review of Anthropology (İngilizce). 26 (1): 291-312. doi:10.1146/annurev.anthro.26.1.291. ISSN 0084-6570. 4 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2021. 
  2. ^ a b c Kamacı-Gencer, Duygu (2022). "İkidillilik ve Çokdillilik Kavramlarına Toplumdilbilimsel Bir Bakış". Hirik, Erkan; Çelik, Neslihan; Hirik, Seçil (Ed.). Türk Diline Artzamanlı ve Eşzamanlı Bakışlar. Paradigma Akademi. ss. 111-123. ISBN 978-625-8240-22-1. 
  3. ^ Lucy, John A. (1992). Language Diversity and Thought: A Reformulation of the Linguistic Relativity Hypothesis. Studies in the Social and Cultural Foundations of Language. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN 978-0-521-38797-2. 20 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2021. 
  4. ^ Gumperz, John J.; Levinson, Stephen C. (1 Aralık 1991). "Rethinking Linguistic Relativity". Current Anthropology. 32 (5): 613-623. doi:10.1086/204009. ISSN 0011-3204. 
  5. ^ Heynick, Frank (1 Ocak 1983). "From Einstein to Whorf: Space, time, matter, and reference frames in physical and linguistic relativity" (İngilizce). 45 (1-2): 35-64. doi:10.1515/semi.1983.45.1-2.35. ISSN 1613-3692. 8 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2021. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Dil</span> insanlar arasında iletişim kurmayı sağlayan doğal bir iletişim aracı

Dil, insanlar arasında anlaşmayı ve iletişimi sağlayan doğal bir araç, kendisine özgü kuralları olan ve ancak bu kurallar içerisinde gelişen canlı bir varlık, çok boyutlu kavramlar bütünü; temeli tarihin bilinmeyen dönemlerinde atılmış bir gizli anlaşmalar düzeni, seslerden örülmüş toplumsal bir kurum ve yapıdır.

Antropoloji ya da insan bilimi, geçmiş ve günümüz topluluklarında yaşayan insanların çeşitli yönlerini inceleyen bilim dalı. İnsanın kültürel ve fiziki yapısını araştıran antropoloji, insanlık tarihinin en eski dönemlerinin aydınlatılmasına yardımcı olur. Bu bilim, insanı kültürel, toplumsal ve biyolojik çeşitliliği içinde anlamaya; insanlığın başlangıcından beri toplulukların çeşitli koşullara nasıl uyarlandığını, bu uyarlanma biçimlerinin nasıl gelişip değiştiğini, çeşitli küresel olayların nasıl dönüştüğünü görmeye ve göstermeye çalışır.

<span class="mw-page-title-main">Ferdinand de Saussure</span> İsviçreli dilbilimcisi

Ferdinand de Saussure, 20. yüzyılda dilbilimde kayda değer gelişiminin birçoğu için fikirleriyle temel hazırlamış, İsviçreli dilbilimci.

Hümanizm, insan odaklılık veya insanmerkezcillik, kanunların düzenlenmesinde Tanrı'nın değil insan aklının esas alındığı rasyonalizm ile ampirizme odaklanan, 14. yüzyıl ile 16. yüzyıl sonlarında Avrupa'nın geniş bir kesiminde kabul görmüş felsefi düşünce öğretisi ve edebiyat akımıdır.

<span class="mw-page-title-main">Dilbilim</span> insan dilinin araştırılması

Dilbilim, dil bilimi, lengüistik ya da lisaniyat; dilleri dilbilgisi, söz dizimi (sentaks), ses bilgisi (fonetik), ses bilimi (fonoloji), biçimbilim (morfoloji) ve edimbilim (pragmatik) gibi çeşitli yönlerden yapısal, anlamsal ve bildirişimin çıkış bağlamını temel alarak sözlerin gönderimlerini ve iletişimde dilin yaptırım gücünü inceleyen bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Genel görelilik</span> kütle-zaman ilişkisini tanımlayan teori

Genel görelilik teorisi, 1915'te Albert Einstein tarafından yayımlanan, kütleçekimin geometrik teorisidir ve modern fizikte kütle çekiminin güncel açıklamasıdır. Genel görelilik, özel göreliliği ve Newton'un evrensel çekim yasasını genelleştirerek, yerçekimin uzay ve zamanın veya dört boyutlu uzayzamanın geometrik bir özelliği olarak birleşik bir tanımını sağlar. Özellikle uzayzaman eğriliğine maruz kalmış maddenin ve radyasyonun, enerjisi ve momentumuyla doğrudan ilişkilidir. Bu ilişki, kısmi bir diferansiyel denklemler sistemi olan Einstein alan denklemleriyle belirlenir.

<span class="mw-page-title-main">Henri Poincaré</span> Fransız matematikçi ve fizikçi

Jules Henri Poincare Fransız matematikçi, teorik fizikçi, mühendis ve bilim felsefecisiydi. Yaşamı boyunca var olduğu şekliyle disiplinin tüm alanlarında mükemmel olduğundan, genellikle bir bilge ve matematikte "Son Evrenselci " olarak tanımlanır.

<span class="mw-page-title-main">Altay dilleri</span> bir dil ailesi

Altay dilleri ilk olarak 18. yüzyılda ileri sürülmüş Avrasya'da yaygınca konuşulan Türk dilleri, Moğolca, Tunguzca ve bazen Japonca, Korece ve Aynu dillerinin ortak bir ataya sahip olduklarını savunan varsayımsal bir dil ailesidir.

Sözdizim, söz dizimi ya da Fransızcadan ödünçleme biçimiyle sentaks, doğal dillerdeki cümle kurma ilke ve kurallarını inceleyen ve bu dildeki cümlelerin esnekliğini inceleyen dilbilim dalıdır.
Eski Yunanca "birlikte düzenleme, dizme" anlamına gelen sentaks terimi dilbilimde, doğal dillerde nasıl cümle oluşturulacağına dair bir kurallar ve prensipler çalışmasıdır. Bir bilim dalına ait olmasına ek olarak “Modern İrlandacanın Sözdizimi"nde olduğu gibi, sözdizim terimi herhangi bireysel bir dilin cümle yapısına hâkim olan kurallara ve prensiplere de doğrudan ilgili olarak da kullanılır. Sözdizim, dilin yatay, yani satır şeklinde dizilen bir sistem olduğunu gösterir. Bu diziliş, sesten, morfemlere, morfemlerden daha büyük öbeklere dilin her seviyesinde mevcuttur. Sözdizimin yalnız cümle seviyesini gösteren bir terim olarak kullanılması doğru ama eksik bir kullanımdır.

Benjamin Lee Whorf, Amerikalı dilbilimci... Asıl ününü Sapir-Whorf Hipotezine borçludur. Aslında kimya mühendisidir. Amerikan yerli dilleri, özellikle Hopi dilindeki çalışmaları ve dilbilimsel izafiyet kuramını bulmasıyla hak ettiği tanınmışlığı bulmuştur. Anadilin insanın düşünce sistemini büyük ölçüde etkilediğini söylemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Edward Sapir</span>

Edward Sapir, Amerikalı dilbilimci ve etnologtur. Öncelikli unvanıysa, Amerikan yapısal dilbilimcisidir ve Sapir-Whorf Hipotezi'nin kurucularından biridir.

Psikodilbilim veya ruhdilbilim, psikolojik süreçlerle dilsel etkenler arasındaki iletişimi çalışan disiplindir. Bu disiplin başat olarak dilin nasıl işlendiği, zihin ve beyinde nasıl temsillendiği ile ilgilenir; yani, insanların dili edinmesini, kullanmasını, anlamasını ve üretmesini sağlayan psikolojik ve nörobiyolojik faktörlerle...

Pirahã ya da Múra-Pirahã, Brezilya'da dış dünya ile bağlantısı kopuk Pirahã topluluğunun yerli dilidir. Pirahãlar, Amazon Nehri'nin bir kolu olan Maici Nehri kıyısında yaşarlar.

Bilişsel dilbilim, dili anlama, dil üretimi ve dil ediniminin bilişsel yönleriyle ilgilenen bir bilişsel bilim dalıdır. Bilişsel dilbilimin ana araştırma alanları arasında doğal dillerde kategorizasyon, sözdizimi ve anlambilim arasındaki arayüz, dilin deneyim ve algıdaki temeli ve dil ile düşünce arasındaki ilişki yer almaktadır. Dilin bilişle nasıl etkileşime girdiğini, dilin düşünceleri nasıl oluşturduğunu ve dilin zaman içindeki ortak zihniyetteki değişime paralel olarak evrimini açıklar.

Hint-Hitit veya Hint-Anadolu; var olagelmiş tüm Hint-Avrupa dilleri ve de Anadolu dillerini'de içerisine alacak şekilde, bir bütünsel Hint-Avrupa terimine eş değer bir model olarak, ilk defa Amerikalı dilbilimci "Edgar H. Sturtevant" tarafından 1926 yılın da ortaya atılan ve tamamen hipoteze dayalı olan bir dil ailesidir.

<span class="mw-page-title-main">Greko-Ermeni</span>

Greko-Ermeni aynı zamanda Heleno-Ermeni) Proto Hint-Avrupa dili (PHA) sonrası, Yunan ve Ermeni' dillerinin varsayımsal ortak atasıdır, durumu İtalo-Kelt veya daha az varsayımsallı Baltık-Slav dilleri ile karşılaştırılabilir, genelde güvenilir bir hipotez olarak kabul edilmekle baraber, üzerinde tam bir fikir birliği yoktur, varsayımsal Greko-Ermeni'nin en erken evresi, Geç Proto Hint-Avrupa ve "Greko-Ermeni-Aryan" dan belki biraz geç, fakat çok da farklı olmayacak şekilde MÖ 3. binyıla tarihlendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Madeleine Mathiot</span>

Madeleine Mathiot, Amerikalı dilbilimci ve akademisyen.

Arjaana Sürün, Tıva dilbilimci, Tıva Türkçesi ve Tofa dili uzmanı.

<span class="mw-page-title-main">Lera Boroditsky</span> Amerikalı psikolog

Lera Boroditsky, dil ve biliş alanlarında çalışan bir profesör ve bilişsel bilimcidir. Şu anda dilsel görelilik teorisinin en önemli katkıcılarından biridir. Kendisi Searle Scholar, McDonnell Scholar ve Ulusal Bilim Vakfı Kariyer Ödülüne layık görülmüş, Amerikan Psikoloji Derneği seçkin bilim insanıdır. UCSD'de Bilişsel Bilimler profesörüdür. Daha önce MIT ve Stanford'da çalışmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İran felsefesi</span> Doğu felsefesinin bir kolu

İran felsefesi veya Fars felsefesi, Doğu felsefesinin bir parçası olup, oldukça zengin ve eski bir tarihe sahiptir. İran felsefesi'nin kökeni eski İran'da Hint-İran kökleriyle ortaya çıkan ve Zerdüşt öğretilerinden büyük ölçüde etkilenen, felsefi gelenek ve düşünceler zamanına kadar uzanmaktadır. Pers bölgesinde bağımsız felsefi düşüncenin ortaya çıkışını, M.Ö. 1500’ler de Avesta metinleri aracılığı ile tarihleyen Hint-İranlılar’dan öğrenmekteyiz. Zerdüşt'ün görüşlerinin, Yahudilik ve Orta Platonizm dönemi fikirleri aracılığıyla, Batı Avrupa kültürlerini de etkilediğini görmekteyiz.