Sanat
Sanat, en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak anlaşılır. Tarih boyunca neyin sanat olarak adlandırılacağına dair fikirler sürekli değişmiş, bu geniş anlama zaman içinde değişik kısıtlamalar getirilip yeni tanımlar yaratılmıştır.[1] Bu tanımlardan en yaygın kabul göreni sanatın edebiyat, resim, müzik, tiyatro, sinema, mimari ve heykel alt türlerinden oluştuğu görüşüdür. Bugün sanat terimi birçok kişi tarafından çok basit ve net gözüken bir kavram gibi kullanılabildiği gibi akademik çevrelerde sanatın ne şekilde tanımlanabileceği, hatta tanımlanabilir olup olmadığı bile hararetli bir tartışma konusudur.[2]
Sanat sözcüğü genelde görsel sanatlar anlamında kullanılır. Sözcüğün bugünkü kullanımı, Batı kültürünün etkisiyle, İngilizcedeki "art" sözcüğüne yakın olsa da halk arasında biraz daha geniş anlamda kullanılır. Gerek İngilizcedeki "art" (artificial = yapay),[3] gerek Almancadaki "Kunst" (künstlich = yapay),[4] gerekse Türkçedeki Arapça kökenli "sanat" (suni = yapay)[5] sözcükleri içlerinde yapaylığa dair bir anlam barındırır. Sanat, bu geniş anlamından Rönesans zamanında sıyrılmaya başlamış,[6] ancak yakın zamana kadar zanaat ve sanat sözcükleri dönüşümlü olarak kullanılmaya devam etmiştir. Buna ek olarak Sanayi Devrimi sonrasında tasarım ve sanat arasında da bir ayrım doğmuş,[7] 1950 ve 1960'larda popüler kültür ve sanat arasında tartışma kaldıran bir üçüncü çizgi çekilmiştir.[8]
Sanatın tanımlanması
Başat Biçim Görüşü
Clive Bell, 1914 yılında Cezanne'dan etkilenerek yazdığı Sanat ('Art') isimli kitabında sanatın başat biçim (significant form) olduğunu savunmuştur. Bell'e göre her biçim bu sınıfa girmez, çünkü önemli olan çizgi, şekil ve renk ilişkilerinin kendi aralarındaki kombinasyonudur.[9]:53 Bu görüş, temsilin sanatsal beğeniye etki etmediğini söyler. Sanatı tamamen estetikle bağlantılı olarak tanımlayan bu görüş, 20. yüzyılda Marcel Duchamp, Andy Warhol, Joseph Beuys gibi bildiğimiz anlamda estetik nesneler üretmeyen, görünümden çok kavramlara önem veren sanatçıların eserlerini kapsamadığından, bugün zamanında olduğu kadar etkili değildir.[10]:9-36
Sanatın Duyguların Dışavurumu Olduğu Görüşü
R.G. Collingwood, 1938'de basılan Sanatın İlkeleri (The Principles of Art) isimli kitabında sanatın temel olarak duyguların yaratıcı ifadesi veya dışa vurumu olduğunu söylemiştir.[9]:62 Bunun yanında sanat ve zanaat arasında bir ayrım yapmıştır. Buna göre zanaat, malzemenin bir plan doğrultusunda daha önceden tasarlanmış bir son ürüne dönüştürülmesi iken sanatsal aktiviteler, araçlar ve amaçlar arasında, planlama ve uygulama arasında ayrım yapmayı gerektirmez. Bunun yanında bu görüşe göre, sanat herhangi bir duygunun da dışa vurumu değildir. Bu duygu, ifade edildiği ana kadar açıklık kazanmamış olup ifade edilişi onun keşfedilmesine neden olacak bir duygu olmalıdır. Bu aynı zamanda izleyiciyi de araştırmanın içine alır. Bu teori de sanat olarak kabul edilmeyen bazı aktiviteleri (örneğin bir psikoterapi seanslarını) sanattan ayırt edemediği gibi, sanat olarak kabul edilen bazı eserleri (örneğin Rönesans Döneminde, sanatçının duygularını açığa çıkarmak değil, dinsel duygular uyandırmak amacıyla yapılan resimler) kapsamadığı için, yerini değişik kuram aramalarına bırakmış, hatta tüm bu tanımlama çabalarının başarısız olması sanatın tanımının yapılmaya çalışılmasının ne kadar doğru olduğu tartışmalarını başlatmıştır.[10]:60-64
Neo-Wittgenstein'cı Görüş
Morris Weitz'ın 1956'da, Wittgenstein'ın görüşlerinden ve şeylerin özünü bulmaya karşı direncinden yola çıkarak ortaya attığı görüştür. Weitz'a göre Fry ve Bell, Tolstoy, Croce, Collingwood gibi kuramcılar, yaptıkları tanımlarda kendi kişisel sanat görüşlerini ifade etmekten öteye gidememişlerdir. Neo-Wittgenstein'cı görüşü özetlemek gerekirse, sanat açık bir kavramdır ve tanımlanamaz. Ancak bu, Weitz'a göre felsefi açıdan bir sorun yaratmamalıdır, çünkü aile benzerliği yöntemi kullanılarak neyin sanat olup olamayacağı konusunda hükümler getirmek olasıdır.[10]:65-86
Kurumsal Sanat Görüşü
Kurumsal sanat kuramı, Neo-Wittgenstein'cı görüşünü reddederek sanatın tanımlanabileceğini ileri sürer. Bu fikir George Dickie tarafından ilk olarak 1974'te geliştirilmiştir.[9]:82
Dickie'nin ilk tanımı, Arthur Danto'nun da sanat dünyası fikirlerinden etkilenerek aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur:
Sanat eseri: Bilinçli olarak insan elinden veya fikrinden çıkmadır. Belli bir sosyal kurum (sanat dünyası) adına hareket eden kişi veya kişiler tarafından, bazı kısımları hakkında fikir birliğine varılmış olunmalı, beğeni kazanmaya aday olmalıdır.[9]:83-86
Sanatın değerlendirilmesi
Filozof Richard Wollheim sanatın estetik değerlendirilmesi için üç yaklaşım önerir:[]
- Estetik niteliğin insanın bakış açısından bağımsız, mutlak bir değer olduğunu öngören gerçekçi yaklaşım
- Estetik niteliğin mutlak bir değer olduğunu, ancak insanın bakış açısına bağlı olduğunu savunan nesnel yaklaşım
- Estetik niteliğin hem mutlak olmadığını hem de insanın bakış açısına göre değiştiğini söyleyen göreli yaklaşım
Sanatların Sınıflandırılması
Sanatlar geleneksel olarak söz sanatı, edebiyat (şiir, dram, hikâye, vs.), kitap sanatı, görsel sanatlar (resim, desen, heykel, vs.), grafik sanatlar (resim, desen, tasarım ve yüzey üzerine uygulanan diğer formlar), plastik sanatlar (heykel, modelleme), dekoratif sanatlar (bezeme, mobilya tasarımı, mozaik, etc.), gösteri sanatları (tiyatro, dans, müzik), güzel sanatlar, el sanatları, ses sanatı (beste olarak), grafik sanatı ve mimarlık (iç mimarlık dahil) gibi kategorilere ayrılır.[11] Bu sınıflandırmalar tarih boyunca değişiklikler göstermiştir. Diğer yaygın sanat türlerine kinetik sanat, soyut sanat, postmodern sanat, bilgisayar sanatı, internet sanatı, etkileşimli sanat, enformasyon sanatı, uygulamalı sanat, erotik sanat, giyilebilir sanat, naif sanat, yeni medya sanatı, kamu sanatı, dînî sanat, sokak sanatı, sprey boya sanatı, halk sanatı, nakış sanatı, ticari sanat, psikedelik sanat, yazılım sanatı, askerî sanat, yeni sanat, gastronomi ve mutfak sanatları, arazi sanatı, kum sanatı, denizcilik sanatı, kağıt sanatı, vücut sanatı, cam sanatı, kaya sanatı, çini sanatı, minyatür sanatı, mezar sanatı, figüratif sanat, alev sanatı ve diğerleri aittir.
Antik Yunan'da sanat, bugünkü anlamından farklı olarak dokuz ilham perisi veya her biri ayrı bir techne'yi sembolize edip vücuda getiren musalara (müzlere) göre gruplandırılmıştır. Hiçbir Müz plastik sanatlarla (heykel, resim, çizim) ilişkili kılınmamıştır. Burada techne kabaca sanat olarak çevrilebildiği gibi zanaat anlamına da gelir ve ayrıca bilimsel disiplinleri de kapsayan bir terimdir. Buna göre dokuz sanat dalı şöyledir:[12]
- Epik şiir, destan (Müz: Kalliope)
- Tarih (Müz: Kleio)
- Müzik ve lirik şiir (Müz: Euterpe)
- Aşk şiiri (Müz: Erato)
- Tragedya (Müz: Melpomene)
- İlahi ve panto (Müz: Polymnia)
- Dans ve koro (Müz: Terpsikhore)
- Komedya ve pastoral şiir (Müz: Thaleia)
- Astronomi (Müz: Urania)
Sanatsal ve sanatsal olmayan beceriler arasındaki modern ayrım Rönesans'tan sonra yapılmaya başlanmıştır. Felsefede sanatın bugün kullanılan anlamına yakın bir şekilde ilk kullanımı Georg Wilhelm Friedrich Hegel'in Estetik Üzerine Dersler eserinde görülür ve Hegel burada sanatları en maddesel olandan en ifadeye dayalı olana göre sıralar:
1. Mimarlık, 2. Heykel, 3. Resim, 4. Müzik, 5. Şiir
René Guénon, sanatları göçebe ve yerleşik düzene geçmiş insan topluluklarındaki yaşayış ve ritüel farklılıklarına göre görselliğe ve işitselliğe dayanan sanatlar olarak sınıflandırmıştır. Guénon'a göre yerleşik düzendeki insanlar uzam içindeki formlardan oluşan plastik sanatlar (mimari, heykel, resim), göçebeler ise zaman içinde yayılan fonetik sanatlar (müzik, şiir) üretmişlerdir.[13]
- Görsel (plastik) sanatlar: Çizim, resim, seramik, fotoğrafçılık, mimarlık
- Fonetik (duysal/işitsel) sanatlar: Müzik, edebiyat
Hegel'in Estetik Üzerine Dersler eserindeki listesi özellikle Fransa'da popüler olmuş ve zamanla üzerine yapılan eklemeler ve değişikliklerle geliştirilmiştir. Aşağıdaki on maddenin ilk yedisi 1923'te Yedinci Sanat Manifestosu'nu yazan film kuramcısı Ricciotto Canudo tarafından popülerleştirilmiştir:
1. Mimarlık, 2. Heykel, 3. Resim, 4. Müzik, 5. Edebiyat (şiir ve nesir), 6. Gösteri sanatları (dans ve tiyatro), 7. Sinema ve film, 8. Medya sanatları (radyo, televizyon ve fotoğraf), 9. Çizgi roman, 10. Video oyunları veya genel olarak elektronik sanat ve dijital sanat formları.
11. ve 12. sıra için multimedya ve performans sanatı gibi öneriler mevcutsa da bu konuda bir uzlaşma yoktur. Fransa Kültür Bakanlığı da "yeni" sanat sınıflandırmaları konusundaki tartışmalara dahil olmaktadır.[14]
Sanatsal mecralara dayanan bu sınıflandırmalar 19. yüzyıl sonunda ve 20. yüzyılın ilk yarısında sanata bakış ile bağlantılıdır. O dönemin modernist sanatçıları kullandıkları malzeme, araç, gereç ve teknikleri ön plana çıkarmışlar ve örneğin resimde temsil edilen içerik yerine fırça vuruşları veya tuvalin dokusu gibi maddesellikleri vurgulamışlardı. 20. yüzyılın ikinci yarısında ise artık her nesne, malzeme veya yöntem ile sanat yapılabileceği görüşü yerleşince happening'ler, hazıryapımlar gibi klasik sınıflandırmalara uymayan sanatsal mecralar kullanılmaya başlanmış, o zamana kadar katışıksız oldukları kabul edilen ve sanatın sınıflandırılmasının dayandırıldığı yöntem ve malzemeler birbiri içine geçmeye başlamıştır.[15] 1960 ve 70'lerde mecralar arasılık terimi ortaya atılmış ve klasik sınıflandırmalardan iyice uzaklaşılmıştır. Amerikalı eleştirmen Rosalind Krauss, 20. yüzyılın ilk bölümünde resim üzerine yazan Clement Greenberg'in mecraya özgülük kavramını modası geçmiş olarak nitelendirmiş ve mecra sonrası (İng. post-medium) bir döneme girmiş olduğumuzu iddia etmiştir. Mecra veya ortam sonrasılık, kavramsal sanat, yerleştirme, performans sanatı, dijital sanat gibi üretim türlerine yeni bir anlam verir, malzeme ve tekniğe dayalı klasik sınıflandırmaların yerine sanatçıların önceden belirlenmiş mecraların dışına çıkıp kendi teknik dayanaklarını icat ettikleri sınırsız olanaklara sahip bir döneme işaret eder.[16]
Tarihçe
Yapıldıkları tarihler bundan 40.000 yıl öncesine giden heykeller, mağara ve kaya resimleri bulunduysa da bu eserlerin anlamı, içinde geliştirildikleri kültür hakkında az bilgimiz olması sebebiyle tam olarak bilinmemektedir. Bilinen en eski sanat nesnesinin - üzerleri delinmiş bir salyangoz kabuğu dizisi - 75.000 yıl önceye dayanırsa da 100.000 yıl yaşında, muhtemelen boya saklamak için yapılmış kaplar da bulunmuştur.[17][18]
Eski Mısır, Mezopotamya, İran, Hindistan, Eski Yunan, Roma, İnka, Maya ve Olmek medeniyetlerinden günümüze birçok sanat eseri miras kalmıştır. Eski Yunan sanatı insan fiziğinin ideal oranlarda temsiline yoğunlaşmış, sonrasında Bizans ve Orta Çağ Avrupası'nda İncil ve dinî motifler ağırlık kazanmış, bunları yücelten tarzlar geliştirilmiştir. Rönesans, fiziksel dünyanın resmedilmesi ve perspektifin sistematik olarak uygulanıp resimde üç boyut algısının oluşması yönünde teknikler geliştirmiştir.
Doğuda, İslam Sanatı'nda ikonografinin yasak olması nedeniyle geometrik şekiller, hat sanatı ve mimariye yoğunlaşılmıştır. Uzak Doğu'da da bu dönemlerde din, sanatsal üretime yön vermiştir. Hindistan ve Tibet'te renkli heykeller ve dans ön plana çıkarken dinsel resimler de bu pratiklerden beslenmiştir. Çin'de de kuyumculuk, bronz işçiliği, çömlekçilik, şiir, kaligrafi, müzik, resim, tiyatro gelişmiş, sanatsal eğilimler baştaki sülaleye göre değişiklik göstermiştir.
Batı'da 18. yüzyılda Aydınlanma ile birlikte rasyonel, saat gibi işleyen evren anlayışı gelişmiş, bu da Blake'in Newton'u kutsal bir geometrici gibi portrelemesi veya David'in propagandacı resimlerine yansımıştır. Daha sonra bu da yerini tepki olarak duygu ve birey olmayı ön plana çıkaran, akademik sanat, Sembolizm, İzlenimcilik, Fovizm gibi 19. yüzyıl sanatsal akımlarına bırakmıştır.
20. yüzyıl sanat tarihi bitip tükenmeyen sanatsal arayışların yüzyılı olmuştur. Bu yüzden İzlenimcilik, Dışavurumculuk, Fovizm, Kübizm, Dadaizm, Gerçeküstücülük gibi akımların parametreleri, icat edildikleri yıllardan çok öteye gidemediyse de sonra gelen akımları etkiledi. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren modernizm kültüre hâkim olmuş ve Theodor W. Adorno'nun 1970 yılında yayımlanan Estetik Teorisi kitabının açılış cümlesinde yazdığı gibi, "artık sorgulamadan kabul edilen şey, sanat hakkında hiçbir şeyin, ne sanatın kendisinin, ne sanatın dünya ile olan ilişkisinin, ne de sanatın var olma hakkının, sorgulamadan kabul edilebileceği."[19] Relativizm kaçınılmaz bir gerçeklik olarak kabul edilmiş, bu da çağdaş sanat ve postmodern eleştiri dönemini başlatmıştı.
Ayrıca bakınız
- Sanat tarihi
- Sanat tarihi (bilim)
- Estetik
- Zanaat
- Sanatsal mecralar listesi
- Sanat için sanat
- Sanat eğitimi
- Sanat galerisi
- Sanat müzayedesi
- Sanat okulu
- Sanat festivali
- Sanat simsarı
- Sanat pazarı
- Sanat sergisi
- Sanat müzesi
- Sanat festivali
- Sanat sosyolojisi
- Türk sanatı
- Yedi özgür sanat
- Sanat vandalizmi
- Dünya Sanat Günü
- Sanat terapisi
- Sanat konseyi
- Sanatta yeterlik
- Sanat sahteciliği
- Sanat bilgisi
- Sanat filmi
- Sanat stüdyosu
Kaynakça
- ^ Adajian, Thomas. "The Definition of Art: Historical Definitions". Stanford Encyclopedia of Philosophy. 3 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ocak 2014.
- ^ Adajian, Thomas. "The Definition of Art". Stanford Encyclopedia of Philosophy. 3 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ocak 2014.
- ^ "artificial", Online Etymology Dictionary http://www.etymonline.com/index.php?term=artificial&allowed_in_frame=0 16 Ocak 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ "Kunst", dict.cc English-German Dictionary http://www.dict.cc/?s=Kunst 16 Ocak 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ "suni", Wikisözlük http://tr.wiktionary.org/wiki/suni 16 Ocak 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ Shiner, Larry (2001). Sanatın İcadı: Bir Kültür Tarihi. İstanbul: Ayrıntı Yayınları. s. 186. ISBN 9755393668.
- ^ Von Stamm, Bettina (2008). Managing Innovation, Design and Creativity. West Sussex, UK: John Wiley & Sons Ltd. s. 525.
- ^ "What is the difference between art and popular culture?". So, why is this art?. Walker Art Center. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ocak 2014.
- ^ a b c d Dickie, George (1997). Introduction to Aesthetics (İngilizce). New York & Oxford: Oxford University Press. ISBN 0195113047.
- ^ a b c Warburton, Nigel (2003). The Art Question. New York: Routledge.
- ^ "The Arts". Britannica. 15 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2022.
- ^ "Muse - Greek Mythology". Britannica. 15 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2022.
- ^ Guénon, René (2004). The Reign of Quantity and the Signs of the Times. New York: Sophia Perennis. ss. 147-149. ISBN 0900588675.
- ^ Crampton, Thomas (6 Kasım 2006). "For France, Video Games Are as Artful as Cinema". The New York Times. 11 Nisan 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2022.
- ^ Zanello, Z. R. (17 Nisan 2021). "'Medium': The Confusing and Overlapping Definitions in Art". Kooness. 7 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Zanello, 2021
- ^ Radford, Tim. "World's Oldest Jewellery Found in Cave" 3 Şubat 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Guardian Unlimited, 16 Nisan 2004. Erişim tarihi: 30 Ocak 2014.
- ^ Wilford, John Noble. "In African Cave, Signs of an Ancient Paint Factory" 6 Mart 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. The New York Times, 13 Ekim 2011. Erişim tarihi: 30 Ocak 2014.
- ^ Adorno, Theodor W. (1997). Aesthetic Theory (İngilizce). Minnesota: University of Minnesota Press. s. 1. ISBN 9780816618002.
Dış bağlantılar
- Sanat Ve Zanaat Arasındaki Fark Ve Benzerlikler Nelerdir? 29 Nisan 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (Milliyet Gazetesi)
- Sanat ve Zanaat arasındaki fark nedir? (Finansajans)