İçeriğe atla

Sanal parçacık

Fizikte sanal parçacık, sıradan parçacıkların özelliklerini sergileyen fakat sınırlı bir süreliğine var olan geçici dalgalanma olarak tanımlanır. Sanal parçacık kavramı sıradan parçacıklar arasındaki etkileşimi sanal parçacıklar arasındaki değiş tokuş olarak tanımlayan kuantum alan teorisinin Pertürbasyon teorisi kısmında ortaya çıkar. Sanal parçacıkları içeren herhangi bir süreç sanal parçacıkları iç çizgilerle temsil eden ve Feynman diyagramı olarak bilinen şematik tasarımı doğrular.[1][2]

Her zaman enerji ve momentumu korumalarına rağmen, sanal parçacıkların gerçek parçacıkla uyan kütlenin aynısını taşıma gereklilikleri yoktur. Sanal parçacıkların var olma süresi uzadıkca, normal parçacıklarla özelliklerinin benzerliği artar. Sanal parçacıklar, parçacık saçılması ve Casimir kuvveti dahil fiziğin birçok sürecinde önemli bir yere sahiptirler. Kuantum alan teorisinde, elektromanyetik itme ve iki yük arasındaki çekim gibi klasik kuvvetler bile yükler arasındaki birçok sanal fotonun değiş tokuşundan ötürü gerçekleştiği düşünülebilir.

Sanal parçacıklar serbest ve belli belirsiz şekilde tanımlanıyor ve dünyanın gerçek parçacıklardan oluştuğu görüşüne değiniyor gibi görünse de bundan ziyade bu gerçek parçacıklar kuantum alanlarının temel uyarımları olarak daha iyi bir şekilde anlaşılabilir. Sanal parçacıklar ayrıca temel alanların da uyarımlarıdırlar, ama geçici anlamda etkileşim hesaplamalarında ortaya çıkarlar ve asla saçılım matrisini asimptotik olarak belirtmez veya indekslemezler. Sanal parçacıkların doğruluk ve kullanımı gibi hesaplamalar kesin olarak hesaplanmış olmalarına rağmen onların gerçekliği veya varlığı bilimselden ziyade felsefi bir tartışma ürünüdür.

Antiparçacıkların varlığı kanıtlanmıştır ve sanal parçacıklar veya sanal antiparçacıklar ile karıştırılmamalıdırlar.

Özellikleri

Sanal parçacık kavramı kuantum alan teorisinin asıl parçacıkların aralarındaki etkileşimin sanal parçacıkların değiş tokuşu baz alınarak hesaplanan ve bir yaklaşım şeması olan Pertürbasyon teorisi kısmında ortaya çıkmıştır. Bu tarz hesaplamalar genellikle sanal parçacıkların iç çizgi olarak görüldüğü, şematik bir sunum olan Feynman Diyagramı yardımıyla hesaplanır. Etkileşimleri sanal parçacıkların değiş-tokuşu baz alınarak q'nun parçacıkların etkileşim alanına girip çıkan 4 momentumunun arasındaki farklar gözetilerek verildiği sanal parçacığın 4 q momentumnunun değiş-tokuşu açısından ifade ederek, hem momentum hem de enerji Feynman Diagramının etkileşim köşesinde korunmuş olur. .[3]:119

Bir sanal parçacık m2c4 = E2p2colarak gösterilen enerji-momentum ilişkisi kuralına tam olarak uymaz. Sanal parçacığın kinetik enerjisi hızla olağan bir ilişkiye sahip olmayıp zıt olabilir.[4]:110 Bu durum kapalı kütle kabuğu tabiriyle ifade edilir. Bir sanal parçacık için genleşme ihtimalinin var olması parçacığın uzun mesafe ve zamana bağlı olarak oluşan kendini yok etme girişimleri tarafından iptal olma eğilimindedir.[3]:119 Sonuç olarak, gerçek bir foton kütlesiz, bu nedenle de iki polarizasyon haline sahip olurken sanal olan fazlasıyla ağırdır ve üç polarizasyon haline sahiptir.

Kuantum tünelleme sanal parçacık değiş-tokuş görünümü olarak düşünülebilir.[5]:235 Sanal parçacıklar tarafından taşınan kuvvet çeşitleri, enerji ve zamanı eşlenik ve değişken sayan bir ilke tarafından sınırlandırılması nedeniyle daha büyük kütleye sahip sanal parçacıklar daha sınırlı bir menzile sahiptirler.[6]

Fizik denklemleri ve klasik matematik gösterimleri yazıldığında gerçek parçacıklarla sanal parçacıklar arasındaki ayrım için bir işaret yazılmaz. Bir sanal parçacıkta mevcut olan genlik yokluğunun genişliğine engel olurken gerçek bir parçacık varlığı ve yokluğu arasındaki uyumu durdurmasından dolayı birbirlerine bir daha müdahale etmezler. Kuantum alan teorisi baz alındığında, gerçek parçacıklara temel kuantum alanlarının sezilebilir uyarımları olarak bakılır. Sanal parçacıklar da temel kuantum alanlarının uyarımları olarak görülmelerine rağmen sezilebilir parçacıklar olarak görünmeyip sadece kuvvet olarak ortaya çıkarlar. Hesaplamalarda geçici anlamda ortaya çıkarlar fakat tek parçacık olarak belirlenemezler. Bundan ötürü, matematiksel ifadelerde saçılma matrisinin indisi içinde görünmezler, bir diğer deyişle, asla modellenen fiziksel süreçlerin gözle görülür giriş veya çıkışları olarak ortaya çıkmazlar.

Sanal parçacık kavramının modern fizikte ortaya çıktığı iki temel yöntem vardır. Feynman diyagramının ara terimler olarak ortaya çıkarlar, bir diğer deyişle pertürbatif hesaplama terimleri olarak. Bunun dışında yarı pertürbatif hesaplamaları özet geçen sonsuz sayıda evre kümeleri olarak da ortaya çıkarlar ki bu durumda, bazen sanal parçacığın etkiye vasıta olan mekanizmaya katkıda bulunduğu veya etkinin sanal parçacıkta meydana geldiği söylenir.[3]:118

Belirtileri

Etkileşimler esnasında ortaya çıkıp sanal parçacıkları içeren birçok izlenebilir fiziksel olgu vardır. Serbest ve gerçek olduklarında kütlenin gerisini sergileyen bozonik parçacıklar içinse, sanal etkileşimler parçacık alışverişiyle üretilmiş nispeten kısa menzilli kuvvet etkileşimleri ile karakterize edilirler. Bu tarz kısa-menzilli etkileşimlerin örnekleri güçlü ve zayıf kuvvetler ile bu kuvvetlerle ilişkili alan bozonlarıdır.

Yerçekimi ve elektromanyetik kuvvetler ise, uzun menzil özellikle birleşik bozon parçacıklarının hiçlik kütleleri tarafından sanal parçacıkların aracıları olmaya zorlanırlar. Fakat, fotonlar açısından bakıldığında ise, sanal parçacıklar tarafından yapılan güç ve bilgi transferleri nispeten kısa menzilli olgulardır, bu olgulara örnek olarak halka ve anten alanlarının yakınlarında görülen karakteristik olarak tümevarımsal ve kapasitif kısa menzilli etkiler verilebilir.

Sanal parçacıkların incelenebileceği bazı etkileşim alanları şunlardır:

  • Elektrik yükleri arasındaki Coulomb kuvveti (statik elektrik kuvveti). Sanal fotonların değişimi sayesinde oluşur. Bu değişiklik simetrik üç boyutlu uzayda elektrik kuvvetinin ters kare kuralına uymasıyla sonuçlanır.
  • Dipoller arası manyetik alan. Sanal fotonların değişimiyle oluşur. Bu değişiklik üç boyutlu simetrik uzayda manyetik kuvvetin ters küp kuralına uymasıyla sonuçlanır.
  • Elektromanyetik indüksiyon.
  • Sanal gluonların etkisiyle meydana gelen kuarklar arası şiddetli nükleer kuvvet. Bu kuvvetten geriye kalan üçlü kuarklar (nötron ve proton) ve pi ve rho gibi sanal mezonlar nötron ve protonu çekirdeğin içinde tutar.
  • Sanal W ve Z bozonlarının değişimiyle meydana gelen zayıf nükleer kuvvet.
  • Uyarılmış atom ya da atom çekirdeğinin bozunması süresince meydana gelen spontane foton emisyonu.
  • Casimir kuvveti. Taban durumdaki elektromanyetik alanın iki nötr metal plaka arasında oluşturduğu çekim.
  • Van der Waals kuvveti, kısmen iki atom arasındaki casimir kuvveti.
  • Vakum kutuplaşması, vakumun bozunmasını ve çift üretimini içerir.
  • Atomik seviyelerin pozisyonlarındaki Lamb kayması.
  • Kütleçekim alanının foton çiftleri üretimine sebep olacak kadar kuvvetli olduğu durumlarda, Hawking radyasyonu.

Bunların birçoğu katı hal fiziğinde benzer etkilere sahiptir. Hatta bunlar üzerinde çalışarak katı hal fiziğini daha iyi anlamak mümkündür. Yarı iletkenlerde, elektron, pozitron ve fotonların alan teorisindeki rolü iletim kuşağındaki elektronlar, değerlik kuşağındaki delikler ve kristal örgünün titreşimleri ve fononlarıyla yer değiştirir. Sanal parçacık olasılık genliğinin korunmadığı sanal haldedir. Sanal fonon, foton ve elektronun makroskobik örnekleri tünelleme işlemi sırasında Günter Nimtz ve [7] A. Alfons Stahlhofen tarafından ortaya konmuştur.[8]

Tarihi

Boş uzayın (vakum) negatif enerjili elektronların oluşturduğu Dirac denizi olarak bilinen bir elektron denizi olarak canlandırılabileceğini söyleyen ilk kişi Paul Dirac'tı. Dirac denizi katı hal fiziğinde tanımlanan krital karılardaki elektron bağ yapısının doğrudan benzeridir. Burada parçacıklar elektron iletkenliğini, antiparçacıklar ise delikleri temsil eder. Birçok olay bu yapıya uyarlanabilir. 1930'larda kuantum alan teorisinin geliştirilmesiyle Dirac denklemlerini düzenleyip pozitronlara parçanın yokluğu yerine gerçek bir parça olarak davranılması sağlandı.

Feynman diyagramları

Bir parçacık değişimi saçılma diyagramı

Teorik parçacık fiziğinde saçılma genliğinin hesaplanması büyük sayılar içeren integral hesaplamalarını gerektirir. Bu integraller Feynman diyagramları olarak da bilinir. Bu diyagramlar çok önemlidir çünkü normalde çok karışık ve soyut olan formülleri basit görsel sunumlara çevirir. Özellikle, diyagramların dışarı uzanan kolları açık kabuklu parçacıklarla ilişkili olabilir. Bu yüzden, diyagramın diğer kollarının sanal parçacıklarla da ilişkilendirilmesi oldukça doğal. Matematiksel olarak diyagramda yayıcı görevi görürler.

Sağdaki görselde, kalın çizgiler gerçek parçacıkları temsil ederken, noktalı çizgiler k momentumunu taşıyan sanal parçacıkları temsil eder. Örneğin, kalın çizgiler elektromanyetik etkileşimli elektronlar, noktalı çizgiler ise sanal fotonun değişimi. Çekirdeklerin etkileşmesi durumunda, noktalı çizgiler sanal pionlar olur (pi mezonları). Şiddetli kuvvetler sayesinde meydana gelen kuark etkileşimlerinde ise, noktalı çizgiler sanal gluonları temsil eder.

Fermiyon yayıcısı ile bir döngü diyagramı

Yukarıdaki örnekteki gibi sanal parçacıklar mezonlar veya vektör bozonları ve hatta fermiyonlar olabilir. Yine de, birçok basit diyagram kuantum sayılarını korumak için fermiyon değişimlerini içermez. Sağdaki görsel tek döngü diyagramını göstermektedir ve kalın çizgiler fermiyon yayıcısını temsil ederken, dalgalı çizgiler bozonları temsil eder.

Vakum

Resmi tabiriyle, parçacık, parçacık sayısı operatörünün kuantum durumu olarak düşünülür. Birçok durumda parçacık numara operatörü Hamiltonian sistemle (kuantum mekaniği) takasa girmez. Bu da alandaki parçacık sayısının iyi tanımlanmamış bir nicelik olduğu anlamına gelir. Fakat, diğer kuantum gözlemlenebilirlerine gibi, olasılık dağılımıyla tanımlanabilir. Bu parçacıkların varlığı kalıcı olmadığı için, sanal parçacıkla ya da vakum dalgalanmaları olarak adlandırılır. Bu durum biraz da zaman-enerji belirsizliği prensibinin gösterisi gibidir.[9]

Sanal parçacıkaların vakum içindeki mevcudiyetinin önemli bir örneği Casimir kuvvetidir.[10] Bu kuvvetin açıklaması vakum içindeki bütün sanal parçacıkların enerjilerinin toplamını gerektirir. Bu yüzden, sanal parçacıklar laboratuvar ortamında doğrudan gözlemlenmemiş olsalar bile gözlemlenebilen etkiler bırakıyorlar: sıfır noktasındak enerjileri iyi yerleştirilmiş metal plakalarda ya da dielektriklerde kuvvete sebep olur. Ayrıca, Casimir etkisi rölativistik van der Waals kuvveti olarak da tanımlanabilir.[11][12]

Çift üretimi

Sanal parçacıklar popüler bilimde genellikle parçacık-antiparçacık çifti olarak tanıtılırlar. Bu çift çok kısa bir süre için var olur ve sonrasında birbirlerini yok ederler. Bazı durumlarda, birbirlerini yok etmelerine fırsat vermeden dış kuvvetle ayırıp birer gerçek parçacık haline getirilmeleri mümkündür.

Ayırma işlemi iki şekilde yapılabilir. ivmelenen bir referans noktasında, sanal parçacıklar ivmelenen gözlemciye gerçek parçacıklarmış gibi görünebilir. Buna Unruh etkisi denir. Kısaca, ivmelenen gözlemci için sabit bir noktada beliren vakum, termodinamik eşitlikteki gerçek parçacıkların ılık gazı olur.

Çok güçlü elektrik alanlardaki çift üretimi vakum bozunumu olarak da adlandırılır. Örneğin, eğer bir atom çekirdeği çifti 140'tan büyük bir yükle birleşirse, elektrik alanın şiddeti vakum dışındaki pozitron-elektron çiftinin üretilmesi için gereken enerjiye eş değer olur. Bu çift üretim genliği ilk olarak Julian Schwinger tarafından hesaplandı.

Gerçek ve sanal parçacıkların karşılaştırılması

Kuantum mekaniğinin belirsizliğinin bir sonucu olarak, sınırlı bir zaman içinde sınırlı bir hacimde var olan herhangi bir cismin enerji ve momentumu tam olarak tanımlanamaz. Sanal parçacıkların kütle-kabuk ilişkisine uymak zorunda olmamasının sebebi de budur. Ancak yine de sanal parçacığın varlığı ne kadar uzun sürerse kütle-kabuk ilişkisine de o kadar uymaya başlar. İstediği kadar uzun süre varlığını koruyabilen sanal parçacıklar, normal parçacıklardır ve bu açıdan mikrodalga gibi elektromanyetik dalgalar sanallar yerine gerçek fotonlar içerir. (Tipik bir güç yayan mikrodalga fırını her saniye kabaca  gerçek foton üretir.)

Ancak, her parçacık bir sebeple yıkıma uğrayacağı için sonlu bir ömre sahiptir. Bu yüzden gerçek ve sanal parçacık arasında mutlak bir fark yoktur. Normal parçacıkların ömürleri sanallarınkinden çok daha uzun olduğu için parçacık fiziğinde böyle bir ayrım yapmak daha verimlidir.

Kaynakça

  1. ^ Peskin, M.E., Schroeder, D.V. (1995).
  2. ^ Mandl, F., Shaw, G. (1984/2002).
  3. ^ a b c Cambridge, Mark Thomson, University of (2013). Modern particle physics. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN 978-1107034266. 
  4. ^ Hawking, Stephen (1998). A brief history of time (Updated and expanded tenth anniversary bas.). New York: Bantam Books. ISBN 9780553896923. 
  5. ^ Walters, Tony Hey ; Patrick (2004). The new quantum universe (Reprint. bas.). Cambridge [u.a.]: Cambridge Univ. Press. ISBN 9780521564571. 
  6. ^ Calle, Carlos I. (2010). Superstrings and other things : a guide to physics (2. bas.). Boca Raton: CRC Press/Taylor & Francis. ss. 443–444. ISBN 9781439810743. 
  7. ^ G. Nimtz, On Virtual Phonons, Photons and Electrons, Found.
  8. ^ A.Stahlhofen and G. Nimtz, Evanescent Modes are Virtual Photons, Europhys.
  9. ^ Raymond, David J. (2012). A radically modern approach to introductory physics: volume 2: four forces. Socorro, NM: New Mexico Tech Press. ss. 252–254. ISBN 978-0-98303-946-4. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2016. 
  10. ^ Choi, Charles Q. (13 Şubat 2013). "A vacuum can yield flashes of light". Nature. doi:10.1038/nature.2013.12430. 15 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ağustos 2015. 
  11. ^ Lambrecht, Astrid (Eylül 2002). "The Casimir effect: a force from nothing". Physics world. 15 (9). ss. 29–32. 
  12. ^ Jaffe, R. L. (12 Temmuz 2005). "Casimir effect and the quantum vacuum". Physical Review D. 72 (2). arXiv:hep-th/0503158 $2. Bibcode:2005PhRvD..72b1301J. doi:10.1103/PhysRevD.72.021301. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Parçacık fiziğinde, bozonlar Bose-Einstein yoğunlaşmasına uyan parçacıklardır; Satyendra Nath Bose ve Einstein'a atfen isimlendirilmişlerdir. Fermi-Dirac istatistiklerine uyan fermiyonların tersine, farklı bozonlar aynı kuantum konumunu işgal eder. Böylece, aynı enerjiye sahip bozonlar uzayda aynı mekânı işgal edebilirler. Bu nedenle her ne kadar parçacık fiziğinde her iki kavram arasındaki ayrım kesin belirgin değilse de, fermiyonlar genelde madde ile bileşikken, bozonlar sıklıkla güç taşıyıcı parçacıklardır.

<span class="mw-page-title-main">Elektromanyetik radyasyon</span>

Elektromanyetik radyasyon, elektromanyetik ışınım, elektromanyetik dalga ya da elektromıknatıssal ışın bir vakum veya maddede kendi kendine yayılan dalgalar formunu alan bir olgudur. Elektromanyetik dalgalar, yüklü bir parçacığın ivmeli hareketi sonucu oluşan, birbirine dik elektrik ve manyetik alan bileşeni bulunan ve bu iki alanın oluşturduğu düzleme dik doğrultuda yayılan, yayılmaları için ortam gerekmeyen, boşlukta c ile yayılan enine dalgalardır. Elektromanyetik dalgalar, frekansına göre değişik tiplerde sınıflandırılmıştır. Bu tipler sırasıyla :

Temel etkileşimler veya Temel kuvvetler, fiziksel sistemlerde daha temel etkileşimlere indirgenemeyen etkileşimlerdir. Bilinen dört temel etkileşim vardır. Bunlar uzun mesafelerde etkileri olabilen kütleçekimsel, elektromanyetik etkileşimler ve atomaltı mesafelerde etkili olan güçlü nükleer ve zayıf nükleer etkileşimlerdir. Her biri bir alan dinamiği olarak anlaşılmalıdır. Bu dört etkileşim de matematiksel açıdan bir alan olarak modellenebilir. Kütleçekim, Einstein'ın genel görelilik kuramı tarafından tanımlanan uzay-zamanın eğriliğe atfedilirken diğer üçü ayrı kuantum alanlar olarak nitelendirilir ve etkileşimlerine Parçacık fiziğinin Standart Modeli tarafından tanımlanan temel parçacıklar aracılık eder.

Fermiyon, parçacık fiziğinde, Fermi-Dirac istatistiğine uyan parçacıktır. Başka bir deyişle, Enrico Fermi ve Paul Dirac'ın gösterdiği üzere, Bose-Einstein istatistiğine sahip bozonların aksine fermiyonlar, belirtilen zamanda sadece bir kuantum durumuna karşılık gelebilen parçacıklardır. Eğer iki ayrı fermiyon uzayda aynı yerde tanımlanmışsa her bir fermiyonun özelliği birbirinden farklı olmak zorundadır. Örnek olarak, iki elektron bir çekirdeğin etrafında aynı orbitalde bulunacaklarsa, bu kez aynı spin durumunda olamazlar ve her orbitalde elektronun biri yukarı diğeri aşağı spin durumundadır.

<span class="mw-page-title-main">Elektron</span> Temel elektrik yüküne sahip atomaltı parçacık

Elektron, eksi bir temel elektrik yüküne sahip bir atomaltı parçacıktır. Lepton parçacık ailesinin ilk nesline aittir ve bileşenleri ya da bilinen bir alt yapıları olmadığından genellikle temel parçacıklar olarak düşünülürler. Kütleleri, protonların yaklaşık olarak 1/1836'sı kadardır. Kuantum mekaniği özellikleri arasında, indirgenmiş Planck sabiti (ħ) biriminde ifade edilen, yarım tam sayı değerinde içsel bir açısal momentum (spin) vardır. Fermiyon olmasından ötürü, Pauli dışarlama ilkesi gereğince iki elektron aynı kuantum durumunda bulunamaz. Temel parçacıkların tamamı gibi hem parçacık hem dalga özelliklerini gösterir ve bu sayede diğer parçacıklarla çarpışabilir ya da kırınabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Elektromanyetizma</span> elektrikle yüklü parçacıklar arasındaki etkileşime neden olan fiziksel kuvvet

Elektromanyetizma, elektrikle yüklü parçacıklar arasındaki etkileşime neden olan fiziksel kuvvet'tir. Bu etkileşimin gerçekleştiği alanlar, elektromanyetik alan olarak tanımlanır. Doğadaki dört temel kuvvetten biri, elektromanyetizmadır. Diğer üçü; güçlü etkileşim, zayıf etkileşim ve kütleçekim kuvvetidir.

<span class="mw-page-title-main">Parçacık fiziği</span>

Parçacık fiziği, maddeyi ve ışınımı oluşturan parçacıkların doğasını araştıran bir fizik dalıdır. Parçacık kelimesi birçok küçük nesneyi andırsa da, parçacık fiziği genellikle gözlemlenebilen, indirgenemez en küçük parçacıkları ve onların davranışlarını anlamak için gerekli temel etkileşimleri araştırır. Şu anki anlayışımıza göre bu temel parçacıklar, onların etkileşimlerini de açıklayan kuantum alanlarının uyarımlarıdırlar. Günümüzde, bu temel parçacıkları ve alanları dinamikleriyle birlikte açıklayan en etkin teori Standart Model olarak adlandırılmaktadır. Bu yüzden günümüz parçacık fiziği genellikle Standart Modeli ve onun olası uzantılarını inceler.

<span class="mw-page-title-main">Mezon</span>

Mezonlar, güçlü etkileşim ile bağlı bir kuark ve bir antikuarktan oluşan hadronik atomaltı parçacıklardır. Atomaltı parçacıklardan oluştuklarından mezonlar, kabaca bir femtometre kadarlık bir yarıçaplı fiziksel bir boyuta sahiptirler. Bütün mezonlar kararsızdırlar ve en uzun ömürlüsü mikrosaniyenin altında bir ömre sahiptir. Yüklü mezonların bozunmasıyla elektron ve nötrino oluşur. Yüksüz mezonların bozunmasıyla da fotonlar oluşur.

Antiparçacıklar her parçacığın karşı parçacığı vardır..

Gluonlar kuarklar arasındaki güçlü etkileşimi sağlayan temel parçacıklardır. Bu etkileşim fotonların elektromanyetik etkileşmedeki rolüne benzer bir şekilde iki yüklü parçacık arasında momentum değişimini sağladığı düşüncesi ile benzerlik kurularak anlaşılabilir.

Her şeyin kuramı (HŞK), bilinen tüm fizik fenomenlerini bağlayan, onları tümüyle açıklayan ve yürütülen herhangi bir deneyin sonucunu prensipte tahmin edebilen kuramsal fizikte farazi bir kuramdır. Kuram; kuvvetli etkileşim, elektromanyetik etkileşim, zayıf etkileşim ve kütleçekim etkileşimi olmak üzere dört temel etkileşimden hareket ederek bu etkileşimler için gerekli olan değiş tokuş bozonlarını da her bir etkileşim türü için farklı özellikleri ile söz konusu sınıflandırmaya dahil eden standart modelin aslında ortak bir çatı altında toplanabileceği fikrinden yola çıkmıştır. Elektromanyetik ve zayıf etkileşimin Abdus Salam, Sheldon Glashow ve Steven Weinberg tarafından kısmen birleştirilmesi bazı umutlar doğurduysa da, aradan geçen zamana rağmen deneyleri ve kuramları tatmin edecek nitelikte yeni birleştirimler henüz sağlanamamıştır.

Parçacık fiziğinde şu anda bilinen ve kuramsal olan temel parçacıkları ve bu parçacıklarla oluşturulabilen bileşik parçacıkları içeren listedir.

W ve Z bozonları, zayıf etkileşime aracılık eden temel parçacıklardır. Bu bozonların keşfi parçacık fiziğinin Standart Modeli için büyük bir başarının müjdecisi oldu.

<span class="mw-page-title-main">Kuantum alan teorisi</span> hareketli parçacık sistemlerinin kuantizasyonuyla ilgilenen parçacık mekaniğiyle benzer olarak, alanların hareketli sistemlerine parçacık mekaniğinin uygulamasıdır

Kuantum Alan Teorisi (METATEORİ); Klasik Birleşik Alan (KAT) Teorilerini, Özel Görekliliği (SRT), Kuantum mekaniği (KM) teorilerini tek bir teorik çerçeve altında toplayan bir üst teoridir.

<span class="mw-page-title-main">Temel parçacık</span> Başka parçacıklardan oluştuğu bilinmeyen parçacıklar.

Temel parçacıklar, bilinen hiçbir alt yapısı olmayan parçacıklardır. Bu parçacıklar evreni oluşturan maddelerin temel yapıtaşıdır. Standart Model'de kuarklar, leptonlar ve ayar bozonları temel taneciklerdir.

<span class="mw-page-title-main">Feynman diyagramı</span> parçacıklar bozunum geçirdiğinde veya diğer parçacıklarla etkileşime girdiğinde en temel düzeyde ne olduğunu gösteren uzay zaman şeması

Teorik fizikte Feynman diagramları, bir Feynman diyagramının davranışını düzenleyen matematiksel ifadelerin resimsel sunumlar katılarak diyagram tarafından açıklandığı gibi atomaltı parçacıklarların davranışları gösterilmiştir. Bu şemalar bunları bulan adınadır, Amerikan fizikçisi Richard Feynman Nobel Ödülü kazandı ve 1948 yılında tanıttı. Atomaltı parçacıkların ilişkileri sezgisel anlamak karışık ve zor olabilir ve Feynman diagramları oldukça gizemli soyut formülün basit bir gösterimine izin verir. David Kaiser yazdı ki, "yüzyılın ortasından bu yana, bu diagramlar teorik fizikçiler için giderek zorlaşan kritik hesaplamalar uygulamasına yardım araçlarıdır," ve "Feynman diagramları Teorik fizikte her yönüyle neredeyse devrimdir.". kuantum alan teorisi diyagramların ilk uygulamasıdır, ayrıca, katı-hal teorisi gibi diğer alanlardada kullanılabilir.

Kuantum mekaniği madde ve atomların ve atom içindeki parçacıklar ölçeğinde enerji ile etkileşimlerinin davranışını açıklayan bilimsel ilkeler organıdır: Bu makaleye teknik olmayan konuların tanıtımında ulaşabilirsiniz.

Kuantum mekaniğinin tarihi modern fizik tarihinin önemli bir parçasıdır. Kuantum kimyası tarihi ile iç içe olan kuantum mekaniği tarihi özünde birkaç farklı bilimsel keşif ile başlar; 1838’de Michael Faraday tarafından elektron demetlerinin keşfi, Gustav Kirchhoff tarafından 1859-60 kışı siyah cisim ışıması problemi beyanı, Ludwig Boltzmann’ın 1877 yılındaki fiziksel bir sistemin enerji seviyelerinin ayrıklardan olabileceği önerisi, 1887 yılında Heinrich Hertz’in fotoelektrik etkiyi keşfetmesi ve Max Planck’ın 1900 yılında ileri sürdüğü, herhangi bir enerji yayan atomik sisteminin teorik olarak birkaç farklı “enerji elementi” ε (epsilon) ne bölünebilmesi, bu enerji elementlerinden her birinin frekansına ν orantılı olması ve ayrı ayrı enerji üretebilmesi hipotezi, aşağıdaki formülle gösterilmiştir;

Parçacık fiziğinde, kuantum alan teorisinin tarihi, 1920’lerin sonlarında elektromanyetik alanın kuantizesiyle çalışan Paul Dirac tarafından oluşturulması ile başlar. Teorideki başlıca gelişmeler 1950’lerde gerçekleşti ve bu gelişmeler kuantum elektrodinamiğinin (KED) başlangıcına neden oldu. KED çok başarılıydı ve “doğaldı”, çünkü aynı temel kavramları doğanın diğer kuvvetlerinde kullanılabilmek için yapılan denemeleri içeriyordu. Bu denemeler, parçacık fiziğinin modern standart modelini üreten güçlü ve zayıf nükleer kuvvetleri ayar kuramının uygulamasında başarılı olmuştu.

<span class="mw-page-title-main">Annihilasyon</span> Parçacık fiziğinde bir elektron çarpışması olayı

Annihilasyon veya yok olma, parçacık fiziğinde, bir atomaltı parçacık ve ilgili antiparçacığı çarpıştığında başka parçacıklar üretme işlemine, örneğin bir elektron ile çarpışan bir pozitronun iki foton üretmesine, verilen addır. İlk çiftin toplam enerjisi ve momentumu annihilasyon işleminde korunur ve oluşan yeni parçacıklar arasında dağıtılır. Antiparçacıklar, parçacıkların tam tersi ilave kuantum sayılarına sahiptir, bu nedenle çarpışacak çiftin tüm kuantum sayılarının toplamı sıfırdır. Bu nedenle enerjinin ve momentumun korunmu yasalarına uyulduğu takdirde, toplam kuantum sayıları sıfır olan herhangi bir parçacık dizisi üretilebilir.