İçeriğe atla

Samsun (muhrip)

Tarihçe
Osmanlı Deniz Kuvvetleri bayrağıOsmanlı İmparatorluğu
AdıSamsun
Adının geldiği yer/kişiSamsun
Sipariş 1906
İnşa edenSA Chantiers et Ateliers de la Gironde, Bordeaux
Kızağa konuluşu Haziran 1906
Denize indirilişi 1907
Görevlendirme 3 Eylül 1907, İstanbul
Hizmetten çıkışı Ekim 1918
Tarihçe
Türk Deniz Kuvvetleri bayrağıTürkiye
AdıSamsun
Hizmet 1924
Hizmet dışı 1932
Akıbet 1949'da Gölcük'te söküldü
Genel karakteristik
Sınıf ve tipiSamsun sınıfı
Deplasman 284 t
Uzunluk 58,2 m LoA, 56,3 m LPP
Genişlik 6,3 m
Su çekimi 2,8 m
İtme gücü 2 adet SACAG üçlü genleşmeli buhar motoru
2 Normand SACAG kazan
5,950 indike beygir gücü
Hız 1907'de 28 knot, 1912'de 20 knot, 1915'te 17 knot
Menzil 60 ton kömür
Kişi kapasitesi1907: 7 subay, 60 denizci
1915: 74 Türk, 17 Alman
Silah donanımı

Samsun, Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1907 yılında Fransa'dan satın alınan dört "Durandal" sınıfı muhripten biridir. Gemi, Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı esnasında Osmanlı donanmasında görev yaptı.

Samsun, Trablusgarp Savaşı esnasında Osmanlı filosunun geri kalanı gibi İtalyan deniz gücüyle çatışmaya girmedi. 16 Aralık 1912'de İmroz Deniz Muharebesi'nde yer aldı. Ekim 1914'te Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na girmesine sebep olan Karadeniz Baskını'na katıldı. Savaş boyunca Marmara Denizi'ne giren Müttefik denizaltılarına karşı devriye ve konvoy eskortu, ana filodaki zırhlılara eşlik, İstanbul Boğazı girişinde mayın tarama gibi birçok görevde bulundu. 1918'de enterne edilmiş Rus donanmasını teftiş etti. Cumhuriyet zamanında da donanmada görev yapan muhrip, 1932 yılında hizmet dışı bırakıldı ve 1949 yılında söküldü.

Tasarım

SA Chantiers et Ateliers de la Gironde tarafından Bordeaux'da inşa edilen Samsun dikler arasında 56,3 metre, tam boyda ise 58,2 metre uzunluğundaydı. 6,3 metre genişliğindeki geminin su çekimi 2,8 metreydi. Gövdesi çelikten yapılmıştı. Geminin deplasmanı 284 tondu. 1907'de inşa edildiği hâliyle 7 subay ve 60 bahriyeliden oluşan mürettebatı, I. Dünya Savaşı esnasında 1915 itibarıyla 74 Türk ve 17 Almandan oluşuyordu.[1]

Gemi gücünü SA Chantiers et Ateliers de la Gironde yapımı iki su borulu kazanın buharla beslediği iki adet dikey üçlü genleşmeli buhar motorundan alıyordu. Motorlar 5.950 indike beygir gücüne sahipti ve gemiyi 1907'de saatte 28 deniz mili hıza ulaştırabiliyordu. Geminin hızı 1912'de 20 deniz mili, 1915'te ise 17 deniz miline düşmüştü. Gemi 60 ton kömür taşıyabiliyordu.[1][2]

Gemi inşa edildiği hâliyle 1 adet 65 mm L/50 seri ateşli Creusot top ve 300 mermi, 6 adet 47 mm L/50 seri ateşli Creusot top ve 1.200 mermi ile 2 adet 450 mm torpido tüpü ve 6 torpido taşıyordu.[1]

Satın alınma ve inşa

20. yüzyılın başında Osmanlı donanmasının güçlendirilmesi çalışmaları esnasında, 1904'te Alman Krupp'tan çok miktarda top, mühimmat ve malzeme sipariş edilmişti. Osmanlı hükûmeti diplomatik ve finansal denge sağlamak için daha sonraki siparişlerini Fransa'ya vermeyi kararlaştırdı. Bu amaçla donanmanın ihtiyaçlarını karşılamak için Schneider-Creusot'dan dört Sivrihisar sınıfı torpido botu siparişi verdi. Bu küçük siparişin Fransızlar açısından yeterli gelmemesi üzerine 200 tonluk Refahiye sınıfı gambotlar ve 420 tonluk Marmaris sipariş edildi. 1906'daki görüşmeler esnasında Fransızlar, Osmanlı hükûmetini dört muhrip daha satın almaya ikna etti. Muhriplerin siparişi 22 Ocak 1906'da verildi. Fransız Durandal sınıfını temel alan bu muhriplerden Samsun, Yarhisar ve Basra Ateliers de la Gironde; Taşoz ise Scheider et Cie tarafından inşa edildi.[3]

Hizmet geçmişi

Osmanlı dönemi

3 Eylül 1907'de Osmanlı donanmasına katılan Samsun, Mayıs 1909'da İstanbul'daki Birleşik Krallık donanma görevinin komutanı Amiral Douglas Gamble'ın reform programının bir parçası olan eğitimlerde yer aldı. Bu eğitimde amiral gemisi Mesudiye, Asar-ı Tevfik ve Mecidiye Büyükada ile Maltepe arasında konumlanmış, Peyk-i Şevket, Berk-i Satvet, Samsun ve Yarhisar ise Prens Adaları arasındaki geçişleri korumaktaydı. Draç, Musul, Kütahya, Alpagot, Hamidiye, Demirhisar ve Sivrihisar torpido botları Sivriada'dan yola çıkarak filoya katıldı ve daha büyük gemilere karşı torpido saldırısı eğitimi yaptı. Birleşik Krallık temsilcileri, tatbikatı Tirimüjgan'dan gözlemledi. Tatbikat her ne kadar gerçekçi savaş şartlarında olmasa da Osmanlı donanmasının yirmi yıldan beri yaptığı ilk donanma tatbikatıydı. Tatbikatın sonunda tüm gemiler Sarayburnu açığında bekleyen saltanat yatı Ertuğrul'un önünden geçiş yaptı.[4]

Trablusgarp Savaşı ve Balkan Savaşları

Trablusgarp Savaşı'nın başında, 1 Ekim 1911'de Samsun, Osmanlı filosunun geri kalanı ile birlikte Nara Burnu'nda demirliydi. Temmuz ayından itibaren manevra ve eğitimler yapan filo, artan siyasi gerilime rağmen yıllık Beyrut ziyaretini tamamlamıştı. 2 Ekim'de filo İstanbul'a dönerek tamir ve bakıma girdi. Savaş boyunca İtalyan gemileriyle doğrudan çatışmaya girmedi.[5]

Samsun, 16 Aralık 1912'deki İmroz Deniz Muharebesi'nde görev aldı. 2. Muhrip Tümeni'nde yer alan gemi, Akhisar ile beraber zırhlıların önünde perdeleme, gözcü ve keşif görevinde bulundu ancak telsiz ekipmanının yetersizliği yüzünden ana filoyla iletişimini Tirimüjgan aracılığıyla semafor kullanarak sağladı. Gemilerin bir diğer görevi ise Yunan denizaltısı Delfin'i zırhlılardan uzak tutmaktı. Samsun bu muharebede çatışmaya girmedi. Daha sonra gemi, Ocak 1913'te yapılması planlanan Bozcaada çıkartmasında 2. Muhrip Tümeni ile beraber çıkartma gemilerini korumakla görevlendirildi, ancak bu harekât daha sonra iptal edildi. 10 Ocak'ta 2. Muhrip Tümeni, ana filo ile beraber devriyede Yunan gemilerini gözlemledi ve peşlerine düştü; zırhlılardan yapılan atışların ardından filo Çanakkale'ye geri döndü.[6]

I. Dünya Savaşı

Karadeniz Baskını'nda yer alan gemilerin rotaları[7]

Gemi I. Dünya Savaşı esnasında çeşitli görevlerde bulundu. Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşa girmesine neden olan Karadeniz Baskını'nda da yer aldı. Baskın öncesinde Osmanlı filosu Kilyos açıklarında toplandı, ardından gemiler denize açıldı. Samsun, Yavuz muharebe kruvazörü ve Taşoz muhribi ile beraber Sivastopol'a gidecekti.[8] Yavuz, Samsun ve Taşoz önce Amasra'ya gitti, burada muhripler Yavuz'dan kömür aldı. 29 Ekim saat 05.00'te Sivastopol'e yedi mil mesafede muhripler mayın taraması yapmaya başladı, Yavuz ise muhriplerin arkasında seyre geçti. Saat 06.30'dan hemen önce Yavuz, Sivastopol limanını 15 dakika boyunca bombaladı. Ancak saat 04.00'te Odessa'dan gelen ve Türk gemilerinin yaptığı baskını haber veren bir telsiz mesajı sebebiyle Ruslar hazırlıklıydı. Bu süre zarfında Yavuz, ön dretnot Georgi Pobedonksets ve kıyı bataryaları ile karşılıklı ateş hâlindeydi.[9] Yavuz, kıyı bataryalarına sekiz kilometre kadar yaklaştı, kaçınma manevraları yaptığı seyri esnasında bataryaları topa tuttu.[10] Çatışmanın başlamasından on beş dakika sonra, saat 06.45'te ateş keserek uzaklaştı.[10] Yavuz güneydoğu istikametinde gördüğü duman üzerine bölgeye yöneldiğinde üç Rus muhribiyle karşılaştı ve 12 km mesafeden ateş açtı; muhripler Türk gemilerini izlemeye devam etti ancak baş geminin bir mermiyle vurulmasının ardından Rusların saldırısı sona erdi. Bu esnada Sivastopol'e seyreden 700 mayın yüklü Rus mayın gemisi Prut'a rastlayan Yavuz, gemiyi 15 cm'lik toplarıyla batırdı. Prut'un gemiyi terk eden mürettebatından 75 kişi (72 er ve üç subay) Samsun ve Taşoz muhripleri tarafından kurtarıldı.[10] Prut'un gelişi beklendiğinden limanın etrafındaki savunma amaçlı mayın tarlası çalışmıyordu. 20 dakika sonra devreye girdiğinde ise Osmanlılar bölgeden ayrılmıştı.[11] Donanma Komutanlığından Başkomutan Vekâletine 29 Ekim akşamı 22:30'da gönderilen telgrafa göre, tahrip edilen Prut mayın gemisinden esir alınan Rus esir subayların birinden öğrenildiğine göre Rus gemilerinin görevi, Boğaz'dan çıkacak Osmanlı filosunu tahrip etmek için gece Boğaz'ın ağzı önünde mayın dökmekti. Çatışmanın ardından gemiler İstanbul'a döndüler.[12]

28 Mart 1915'te İstanbul Boğazı'na 25 mil mesafeye dek gelen Rus filosundan altı deniz uçağı Anadolufeneri ve Rumelifeneri'ni ve bölgedeki kıyı tahkimatı ile bataryaları bombaladı. Ertesi gün başka bir Rus gücü Zonguldak ve Ereğli'de nakliye gemilerini vurdu. Buna cevap olarak 1 Nisan'da Osmanlı gemileri denize açıldı. 3 Nisan 06.30'da Odessa'nın 15 mil açığında Mecidiye bir mayına çarptı ve battı. bu kaybın ardından filo dönüşe geçti; Rusların bölgeye gelmesi tehlikesine karşı Samsun ve Taşoz önleme görevi için rotaya girdiler ancak teknik sebeplerle hızlarını koruyamadıkları için İstanbul'a dönüşe geçtiler.[13]

Samsun savaş boyunca konvoy eskortu ve denizaltı önleme görevlerinde de bulundu. 2 Haziran 1915'te Tecilli ve Başlangıç adlı iki gemiye eşlik ederken, konvoy Tekirdağ açıklarında Birleşik Krallık'a ait HMS E11 denizaltısı tarafından saldırıya uğradı. Samsun'un nakliye gemilerinden 10 mil kadar uzaklaşmasını bekleyen denizaltının fırlattığı torpido, Tecilli'ye isabet etti; gemi 18 mürettebatıyla beraber battı. E11 denizaltısı Başlangıç'a da saldırdı ancak torpidosu isabet etmedi, Başlangıç mürettebatı gemiyi karaya oturtarak terk etti. Kıyıdan açılan topçu ateşinin ardından E11 bölgeden uzaklaştı.[14] 17 Haziran'da Samsun ve Yarhisar, İstanbul Boğazı yakınlarında HMS E14 denizaltısını tespit edip saldırdılar ancak denizaltı dalarak kaçmayı başardı.[15] 4 Ağustos'ta E14, Tekirdağ yakınlarında Tenedos ve Bandırma gemilerinden oluşan küçük bir konvoya eşlik eden Samsun ile bir kez daha karşı karşıya geldi. Denizaltının fırlattığı torpido Tenedos'un altından geçti ancak isabet etmedi.[16]

Fransız denizaltısı Turquoise, 20 Ekim'de Çanakkale Boğazı'nı gizlice geçerek Marmara Denizi'ne girmişti. Yaşanan arızalar sebebiyle 30 Ekim'de çıkmaya çalışırken tespit edilen denizaltı, kıyı topçusu tarafından vuruldu; mürettebatı tarafından terkedilen denizaltı dört metre derinlikteki suda karaya oturdu. 2 Kasım'da kolayca yeniden yüzdürülen denizaltı, 3 Kasım'da Nusret mayın gemisi tarafından İstanbul'a çekilmesine karar verildi. Çanakkale'den Aydın Reis gambotu eşliğinde yola çıkan Nusret ve denizaltı, 18.00'de Marmara Adası açıklarında Samsun ile buluştu. Eskort görevini devralan Samsun öncülüğünde Müttefik denizaltılarına karşı karartma yapan gemiler rota değişikliği esnasında çarpıştılar. Baş kısmından hasar alan Samsun, yolculuğunun son kısmında Paris römorkörü tarafından çekilerek Marmara Adası'na geri döndü. Hafif hasar alan Nusret kendi motor gücüyle adaya ulaşırken, çekme halatından kurtulan Fransız denizaltısı da motorları çalıştırılarak adaya götürüldü. Denizaltı daha sonra Gayret-i Vataniye tarafından çekilerek İstanbul'a götürüldü ve 11 Kasım'da Osmanlı Donanması'na dahil edildi ve denizaltıyı vuran topçu onbaşı Müstecip'in (Kılıçaslan) adıyla Müstecip Onbaşı olarak yeniden adlandırıldı.[17] Temmuz 1916'da İstanbul Boğazı girişine dökülen Rus mayınlarını temizlemekle görevlendirildi.[18] Almanya'dan getirilen mayın tarama ekipmanı monte edilen gemi, Antalya ve Demirhisar sınıfı gemilerle beraber haftalar süren uğraş sonucunda Boğaz'a giriş için bir kanal temizlemeyi başardı.[19]

Samsun, kardeş gemisi Basra ile beraber 20 Ocak 1918'de gerçekleşen İmroz Deniz Muharebesi'nde yer aldı. Harekâta katılacak gemiler Yavuz muharebe kruvazörü, Midilli kruvazörü, Muâvenet-i Milliye, Numûne-i Hamiyet, Basra ve Samsun muhripleri Zonguldak'ta kömür ikmalinin ardından gizlilik içinde Çanakkale'ye yol aldılar.[20] Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı İmroz ve Limni üzerinde keşif uçuşları ile istihbarat toplamış, İskeçe'deki Alman istasyonundan istenen avcı uçaklarına Yavuz ve Midilli'yi koruma ve Bulgar kıyılarını gözetleme görevi vermişti. 19 Ocak 1918'de verilen harekât emrinde Yavuz'un büyük düşman gemilerini, Midilli'nin ise hafif gemiler ve İmroz'daki hava üssünü hedeflemesi; Samsun da dahil olmak üzere muhriplerin ise Boğaz önünde denizaltılara karşı emniyet sağlaması planlanmıştı.[21][22] Midilli ve Yavuz harekât esnasında mayınlara çarptı; Midilli batarken hasar alan Yavuz ise Nara Burnu'nda karaya oturdu. Bir hafta süren kurtarma çalışmaları esnasında Samsun, gambotlarla beraber denizaltılara karşı emniyet sağladı.[23][24]

Rusya, Aralık 1917'de savaştan çekildi ve ateşkes ilan edildi. Samsun, 1918'de Karadeniz'de eskort görevleri yaptı. 1 Mart'ta Samsun ve Hamidiye, Numune-i Hamiyet ile Muavenet-i Milliye gemileri, Rusların geri verdiği Trabzon'a 300 piyade taşıyan Akdeniz'e eşlik ettiler. 30 Mart'ta Samsun, Basra ve Taşoz muhripleri ile Patmos gemisi Odessa'ya giderek Rus donanmasıyla ateşkesi durumunu gözlemledi.[25] 28 Haziran'da Novorossiysk'te enterne edilmiş Rus donanmasını kontrol etmeye giden Yavuz, Samsun, Numune-i Hamiyet ve Muavenet-i Milliye limana vardıklarında Rusların kendi gemilerini batırdıklarını gördü. Samsun ve diğer muhripler bölgede kalırken Yavuz İstanbul'a döndü. 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi'nin ardından enterne edildi.[26]

Cumhuriyet dönemi

Samsun, cumhuriyetin ilanı esnasında hizmet dışı durumdaydı.[27] 1924'te Türkiye Cumhuriyeti hizmetine giren gemi, 1932'de donanma envanterinden çıkartıldı. 1949 yılında Gölcük'te söküldü.[1]

Kaynakça

Özel
Genel

İlgili Araştırma Makaleleri

<i>Yavuz</i> (muharebe kruvazörü) Osmanlı İmparatorluğunun I. Dünya Savaşına girmesinde önemli rol oynayan savaş gemisi

Yavuz, Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girmesinde önemli rol oynayan savaş gemisidir.

<i>Midilli</i> (kruvazör) Osmanlı İmparatorluğunun I. Dünya Savaşına girmesine yol açan Alman yapımı savaş gemisi

SMS Breslau veya sonraki adıyla Midilli, Alman İmparatorluğu donanması için inşa edilen Magdeburg sınıfı hafif kruvazördür. Yapımına 1910'da başlandı ve 16 Mayıs 1911'de denize indirildi. Göreve alınmasından sonra savaş kruvazörü Goeben ile birlikte, Balkan Savaşları'nın patlak vermesi nedeniyle Akdeniz Tümeni'nde görevlendirildi. Breslau ve Goeben, İstanbul'a ulaşmak için Akdeniz'deki İngiliz savaş gemilerinden kaçtıktan sonra Ağustos 1914'te Osmanlı İmparatorluğu tarafından satın alındı ve gemilerin adları Midilli ve Yavuz Sultan Selim olarak değiştirildi. İki gemi, ağırlıklı olarak Karadeniz'de, Rusların Karadeniz Filosu'na karşı hizmet etti ve diğer Osmanlı gemileri ile birlikte Ekim 1914'te Rus limanlarına baskınlar düzenledi. Bu baskınlar, Rusya'nın Osmanlı'ya savaş ilan etmesine ve Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletlerinin yanında katılmasına yol açtı.

Yarhisar, Osmanlı Devleti'nde Donanma Cemiyeti tarafından 1907 yılında Fransa'dan satın alınan, Durandal sınıfı temel alınarak tasarlanmış dört Samsun sınıfı muhripten biridir. 1907'de Osmanlı donanmasına katılan muhrip, 1911-1912'de gerçekleşen Trablusgarp Savaşı'nda Osmanlı filosunun geri kalanı gibi İtalyanlarla aktif bir çatışmada yer almadı. 1912-1913'te Balkan Savaşları esnasında Varna Deniz Muharebesi, İmroz Deniz Muharebesi ve Mondros Deniz Muharebesi gibi tüm önemli çatışmalarda yer aldı, ayrıca devriye görevlerinde bulundu. I. Dünya Savaşı'nda özellikle Marmara Denizi'nde eskort ve önleme görevlerinde yer aldı. Marmara'ya giren Müttefik Devletler denizaltılarıyla birçok çatışmaya girdi. 3 Aralık 1915'te tarihinde Yalova açıklarında Birleşik Krallık'ın E11 denizaltısı tarafından torpidolanarak batırıldı. Bu olayda 7 subay ve 33 er öldü. Birleşik Krallık denizaltısı geminin kalan mürettebatını denizden alarak bir Osmanlı yelkenlisine teslim etti.

<i>Mesudiye</i> (zırhlı)

Mesudiye, Osmanlı donanması için 1871-1875 yılları arasında İngiltere'deki Thames Ironworks'te inşa edilmiş merkezî bataryalı zırhlı korvettir. İnşa edilmiş en büyük iki merkezî bataryalı zırhlı korvetten biriydi. Mesudiye'nin Hamidiye adında bir kardeş gemisi olması planlanmıştı; ancak bu gemi Kraliyet Donanması tarafından satın alındı ve HMS Superb adıyla görevlendirildi. Ana silahları merkezî zırhlı bir bataryada yer alan on iki 250 mm toptu.

<i>Asar-ı Tevfik</i>

Asar-ı Tevfik, 1860'larda inşa edilen ve sınıfının tek üyesi olan, Osmanlı donanmasının zırhlı bir savaş gemisiydi. Aslen Mısır Hidivliği tarafından İbrahimiye ismiyle sipariş edilen gemi, daha sonra Osmanlılar tarafından alındı. Kırım Savaşı'ndan sonra 1860'larda Osmanlı filosu için bir genişleme programının bir parçası olarak inşa edilen Asar-ı Tevfik, sekiz adet 220 mm toptan oluşan bir ana batarya ile donatılmış 4.600 metrik tonluk barbetli bir merkezî bataryalı zırhlıydı.

<span class="mw-page-title-main">İmroz Deniz Muharebesi (1912)</span>

İmroz Deniz Muharebesi ya da Elli (Seddülbahir) Deniz Muharebesi, Birinci Balkan Savaşı sırasında 16 Aralık 1912 tarihinde Seddülbahir Burnu ve İmroz adası açıklarında Osmanlı ve Yunan deniz güçleri arasında meydana gelmiştir. Osmanlı donanması bu harekât ile Çanakkale Boğazı çıkışındaki Yunan ablukasını kırmayı amaçlamaktaydı. Yunanların Pavlos Kunduriotis komutasındaki bir zırhlı kruvazör, üç ön dretnot ve dört muhribinin; Osmanlıların Ramiz Numan Bey komutasındaki iki ön dretnot, iki zırhlı korvet, bir kruvazör ve dört muhribi ile karşı karşıya geldiği deniz muharebesi, Balkan Savaşları boyunca gerçekleşen en büyük deniz çatışmasıdır.

<i>Mecidiye</i> (kruvazör) Osmanlı İmparatorluğu donanmasına ait kruvazör

Mecidiye, Osmanlı Devleti hükûmetinin 1900 yılındaki siparişi üzerine Abdülmecid adıyla Amerika Birleşik Devletleri'nin William Cramp & Sons firmasının Philadelphia Tersanesinde suya indirildikten sonra Osmanlı Donanması, Rusya İmparatorluk Deniz Kuvvetleri, Kızıl Donanma, Ukrayna Halk Cumhuriyeti Deniz Kuvvetleri ve Türk Deniz Kuvvetleri'nde görev yapan korumalı kruvazör.

TCG <i>Peyk</i>

TCG Peyk ya da Osmanlı donanmasındaki adıyla Peyk-i Şevket, Osmanlı donanması ve sonrasında Türk Deniz Kuvvetleri'nde hizmet gören Peyk-i Şevket sınıfının öncü gemi olan torpido kruvazörüdür. 1906-1907 yıllarında Kiel, Almanya'daki Germaniawerft tersanesinde inşa edilmiş ve Kasım 1907'de Osmanlı donanması hizmetine girmişti. Geminin ana silahı üç 450 mm torpido tüpü ve bir çift 105 mm toptan oluşuyordu ve gemi 21 knot hıza ulaşabiliyordu.

TCG <i>Berk</i>

TCG Berk ya da Osmanlı donanmasındaki adıyla Berk-i Satvet, Osmanlı donanması ve sonrasında Türk Deniz Kuvvetleri'nde hizmet gören Peyk-i Şevket sınıfının ikinci ve son torpido kruvazörüdür. 1906-1907 yıllarında, Kiel, Almanya'daki Germaniawerft tersanesinde inşa edilmiş ve Kasım 1907'de Osmanlı donanması hizmetine girmişti. Geminin ana silahı üç 450 mm torpido tüpü ve bir çift 105 mm toptu ve gemi, 21 knot maksimum hıza ulaşabiliyordu.

<span class="mw-page-title-main">İmroz Deniz Muharebesi (1918)</span> İmroz Deniz Muharebesi ve Osmanlı

İmroz Deniz Muharebesi, I. Dünya Savaşı sırasında, 20 Ocak 1918'de Ege Denizi'nde gerçekleşen bir deniz muharebesidir. Osmanlı donanmasının Gökçeada'da yığınak yapmış olan Kraliyet Donanması'na taarruzu ile meydana gelmişti. İtilaf kuvvetlerinin ağır zırhlı yoksunluğu, Yavuz muharebe kruvazörü ile Midilli hafif kruvazörünün bölgeye taarruz etmesine fırsat sağlamıştı. Saldırı sonucunda Birleşik Krallık'a ait monitör olarak sınıflandırılan iki küçük savaş gemisi battı, bir uçak düşürüldü ve birçok personel öldü. Muharebe sırasında önemli hasar almayan Osmanlı gemileri, dönüş esnasında adayı saldırılardan korumak üzere İtilaf güçlerince döşenmiş olan deniz mayınlarına çarptı. Yavuz hasar aldı, Midilli ise battı ve mürettebatının bir kısmı öldü, bir kısmı ise esir düştü. Yavuz, Birleşik Krallık uçaklarının saldırıları altında Çanakkale Boğazı'na ulaşmayı başardı; buraya vardığında karaya oturdu ve altı gün sonra kurtarılana dek sürekli hava saldırısına maruz kaldı. Gerçekleşen muharebe sonrası Osmanlı Devleti'nin en modern iki savaş gemisinden birinin hasar alması, diğerinin ise batması donanmanın gelecekteki hareketlerini son derecede kısıtlamıştı.

<span class="mw-page-title-main">Sarıç Burnu Muharebesi</span> 18 Kasım 1914te yapılan savaş

Sarıç Burnu Muharebesi veya Balıklava Muharebesi, I. Dünya Savaşı esnasında Sarıç Burnu açıklarında gerçekleşen bir deniz muharebesidir.

<span class="mw-page-title-main">Çanakkale Savaşı'ndaki denizaltı faaliyetleri</span>

Çanakkale Savaşı'ndaki denizaltı faaliyetleri, I. Dünya Savaşı'nın bir parçası olan Çanakkale Savaşı çerçevesinde, çeşitli devletlerin denizaltıları tarafından Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi'nde sürdürülen faaliyetlerdir. Esas savaştan önce, Aralık 1914'te başlamış ve Aralık 1915'te sonlanmıştı. İtilaf Devletleri'ne bağlı denizaltıların Çanakkale Boğazı'nı geçerek Marmara Denizi'nde denizaltı operasyonları yapmalarının amacı, Gelibolu'yu savunan Osmanlı kuvvetlerinin lojistik durumunu sarsmak olarak görülür. Bununla birlikte İttifak Devletleri'nin bir üyesi olan Alman İmparatorluğu da Osmanlı'yı desteklemek amacıyla savaş sırasında birtakım denizaltı faaliyetleri yürütmüştü.

<i>Peyk-i Şevket</i> sınıfı torpido kruvazörü

Peyk-i Şevket sınıfı, Osmanlı donanması için Almanya'daki Germaniawerft tersanesinde 1906-1907 yıllarında inşa edilen bir çift torpido kruvazörüdür. Peyk-i Şevket ve Berk-i Satvet adlarında iki gemiden oluşuyordu. 20. yüzyılın başında Osmanlı donanmasını modernize etme programının bir parçası olarak sipariş edildiler. 775 metrik ton deplasmanındaki gemiler, görece küçük boyutlarına göre ağır silahlıydılar ve üç torpido tüpü, bir çift 105 milimetre (4,1 in) top ve birçok küçük silah taşıyorlardı.

<span class="mw-page-title-main">Askerî gemi</span>

Askerî gemi, Deniz kuvvetleri ve donanma tarafından kullanılan gemi veya botlara verilen genel isimdir. Deniz savaşı için yaratılmıştır. Yapıları ve amaçlarıyla sivil gemilerden farklıdırlar. Askerî gemiler genellikle hasar kontrol sistemi ve silahlarla donatılmış şekilde seyir ederler. Bazı personel taşıma gemilerinde bu donanımlar hafiftir veya bulunmayabilir. Askerî gemiler, inşaat veya amaca göre sivil gemilerden farklıdır. Günümüzde dünya donanmalarında birçok farklı gemi var. Bu gemilerde uçak, helikopter, askerî araç ve askerî teknoloji'ler taşınabilir. Hepsinin farklı uygulamaları vardır ve bazı sınıflandırmalar belirli ülkelere özeldir. Farklı ülkeler çabalarını farklı gemi türlerine harcadılar ve bazıları neredeyse hepsine yatırım yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Karadeniz Baskını</span> 29 Ekim 1914te Karadenizdeki Rus limanlarına karşı Osmanlı savaş gemisinin hücum etmesi

Karadeniz Baskını, 29 Ekim 1914'te Karadeniz'deki Rus limanlarına karşı Osmanlı savaş gemileri tarafından gerçekleştirilen saldırıdır. Almanya tarafından desteklenen ve Osmanlı Harbiye Nazırı Enver Paşa ile Alman Amiral Wilhelm Souchon tarafından planlanan Karadeniz Baskını, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na girmesine neden oldu.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nun zırhlı korvetleri listesi</span> Vikimedya liste maddesi

1860'larda ve 1870'lerde Osmanlı donanması, neredeyse tamamen yabancı tersanelerde inşa edilen bir dizi zırhlı korvet savaş gemisi sipariş etti ve satın aldı. Sipariş edilen ilk sınıf olan Osmaniye sınıfı, dört adet zırhlı fırkateynden oluşuyordu. Osmaniye sınıfı 1860'ların başında Birleşik Krallık'taki tersanelerinden sipariş edildi. 1864'te beşinci gemi Fatih sipariş edilse de bu gemi, 1867'de Prusya donanması tarafından satın alındı. Aynı yıl Osmanlılar, Feth-i Bülend ile iki gemiden oluşan Avnillah sınıfını yine Birleşik Krallık'tan sipariş etti. Osmanlı İmparatorluğu'nun bir eyaleti olan Mısır da o dönem, merkezî otoriteden bağımsız olarak Fransa'daki tersanelerden; Asar-ı Tevfik, Asar-ı Şevket ve Lütf-i Celil zırhlı korvet sınıflarına ait gemi siparişleri vermiş, bir Avusturya-Macaristan firmasıyla ise İclaliye için sözleşme imzalamışlardı. Mısır'ın bağımsızlığını savunmaya yönelik çabaları, Mısır'dan 1868'de yaptığı sipariş ettiği tüm zırhlı korvetleri teslim etmesini isteyen Padişah Abdülaziz'i kızdırdı. Bu esnada ikinci bir Feth-i Bülend sınıfı zırhlı olan Mukaddeme-i Hayr sipariş edilmiş ve Osmanlı Tersane-i Amire'sinde inşa edilen ilk zırhlı olmuştu. 1871'de Osmanlılar, iki Mesudiye sınıfını sipariş etti. İlk gemi teslim alınırken ikinci gemi Birleşik Krallık'ın 1878'de Rusya ile savaşa girmesi korkusunun ortasında Kraliyet Donanması tarafından satın alındı ve yerini Tersane-i Amire'de inşa edilecek üçüncü bir gemi olan Hamidiye'ye bıraktı. Son iki gemi, Peyk-i Şeref sınıfı, 1874 yılında Birleşik Krallık'tan sipariş edildi fakat Kraliyet Donanması 1878'de savaş beklentileri sırasında her ikisini de satın aldı.

<i>Draç</i> (torpido botu) Osmanlı torpido botu

Draç, Osmanlı donanmasına ait 1907'de hizmete giren bir torpido botudur. Balkan Savaşları ile I. Dünya Savaşı'nda görev yapmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu'nun zırhlı kruvazörleri listesinde, Osmanlı İmparatorluğu'na ait olan ve olması planlanan çelik kruvazörler yer alır.

<i>İntibah</i> (mayın gemisi) mayın gemisi

İntibah, Osmanlı İmparatorluğu tarafından I. Dünya Savaşı'nda römorkör ve mayın dökücü olarak kullanılan gemidir. 1886'da Glasgow'da sivil bir römorkör olarak inşa edilen gemi 1912'de Osmanlılar tarafından satın alındı. 1914'te Tersane-i Amire'de mayın dökücüye dönüştürüldü. Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı'nda başta Çanakkale Boğazı'nın mayınlanması olmak üzere mayın dökme, mayın taşıma, kurtarma ve nakliye görevlerinde bulundu. Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi'nden sonra İstanbul'da filonun geri kalanıyla beraber enterne edildi. Kasım 1922'de İstanbul'dan kaçırılarak İzmit'e getirildi ve Ankara Hükûmeti emrine girdi. Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti hizmetine girdi ve adı Uyanık olarak değiştirildi. 1933-34'te Gölcük'te yeniden donatıldı ve adı yeniden İntibah yapıldı. 1936'ya dek İzmir'de, daha sonra yeniden Çanakkale'de mayın gemisi olarak görevlendirildi. 1956'da donanma hizmetinden çıkan gemi Gölcük'e çekildi ve 1958'de sivil kullanım için satıldı. 1959-1964 yılları arasında kargo gemisine dönüştürüldü ve Ararat M Okan adını aldı. 1997 sonunda İtalya'ya kaçak göçmen taşırken yakalanmış, İtalyan hükûmeti tarafından el konulmuş ve Kasım 1998'de açık arttırma ile satılmıştır. Haziran 1999'da Crotone'da söküldü.

<i>Tirimüjgan</i>

Tirimüjgan, 1883'te denize indirilen ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1906 yılında Birleşik Krallık'tan satın alınarak Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı esnasında hizmet veren gemi.